Balyoz davasında avukatlar adil yargılama koşulları sağlanmadığı için, “mahkeme” başkanının Avukat Ülgen ve Avukat Ersöz’ü salondan attığı 26 Mart’taki celseden beri duruşmalara katılmıyor.
Çünkü “mahkeme,” delilleri değerlendirme safhasını atlayarak, savcının esas hakkındaki mütalaasını dinledi ve de mütalaaya karşı savunmaları alarak davayı sonuçlandırma karar verdi.
Çünkü “mahkeme,” davaya esas oluşturan ve savunma tarafından yaptırılan teknik bilirkişi incelemeleriyle sahte oldukları saptanan dijital deliller (ki bu incelemelerin yapılabilmesi için gerekli adli imajlar mahkeme tarafından savunmaya çok uzun bir süre verilmemişti) hakkında maddi gerçeğin ortaya konması için bilirkişi atanması talebini defalarca reddetti.
Çünkü “mahkeme,” iddianamede darbeyi engellediği iddia edilen, ancak bu konuda soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde tek bir kere bile ifadesine başvurulmayan Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenilmesi talebini defalarca reddetti.
Avukatlar, dava için hayati öneme sahip bu iki konudaki talep kabul edilene kadar duruşmalara girmemeye karar verdi ve bu kararını yazılı olarak bildirdi.
Balyoz “mahkemesi” nihayet dünkü duruşmada mahkeme görüntüsü vermekten de vazgeçti. Heyet, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden getirilen uzmanın dinlenmesine izin vermedi, avukatlar hakkında suç duyurusunda bulundu, Baronun avukat atamaması halinde Baro hakkında da suç duyurusunda bulunacağını ilan etti ve de her zamanki gibi
“bir kısım sanıkların ve müdafilerinin diğer tanık ve bilirkişi dinlenilmesi, bilirkişi raporu aldırılması, keşif yapılması taleplerinin Mahkememizin daha önceki ara kararlarındaki gerekçeleri doğrultusunda REDDİNE”
karar verdi. Karara buradan ulaşabilirsiniz. “Mahkemenin” atıfta bulunduğu gerekçe (29 Mart 2012 tarihli ara karar) ise aynen şöyle:
“bu aşamada yeniden tanık dinlenilmesi, bilirkişi raporu aldırılması, bilirkişilerin duruşmada dinlenilmesi, yeni belge ve bilgilerin istenilmesi dosyaya somut herhangi bir katkı sağlamayacağı.”
Bunca zamandır mahkeme heyeti görüntüsüyle toplanan ve 250 insanı sahte delillerle cezaevinde tutan bu kişiler, bir de saygı görmediklerinden şikayet ediyor. “Mahkemenin” başkanı da bu celsedeki saygıdeğer ifadesi ile, sanıkların “kıçlarını dönüp oturduklarından” yakınıyor.
20 Nisan 2012 15:26
Hukuk katledildi,orada bir mahkeme yok,Muharrem İnce’nin de dediği gibi ‘Silivri çadır tiyatrosu”.
20 Nisan 2012 22:06
Muharrem ince amca içip içip uçmuş gene, madem çadır tiyatrosu, niye gidiyor oraya, kendini görmeye mi?
21 Nisan 2012 00:00
Yoo, seni gormeye 🙂 🙂
20 Nisan 2012 23:48
28 Şubat 2.dalga da gözaltına 4 Muvazzaf Albay gözaltına alınmıştı. Belki şu saatlerde tutuklanma istemiyle sevk edilmiş olabilirler.
Başından beri bu haber tuhafıma gitti. 4 Muvazzaf Albay.Sene 2012.
28 Şubat 1997. Arada 15 sene var. Bu kişiler o zaman ya öğrenciydi, ya da teğmen. Ne gibi katkıları olmuş olabilir 28 Şubat’a cidden merak ediyorum.
Ancak bir de diğer boyutu var. Acaba bu dört Albay önümüzdeki yıllarda hangi görevlere gelebilirdi. Önlerimi kesildi acaba. İnsan düşünmeden edemiyor.
21 Nisan 2012 00:50
Sayın trekking,
Bence de aynen sizin düşündüğünüz gibi,TSK yeniden dizayn ediliyor.Bu arada duruşmalardan birinde verilen arada gazeteci Orhan Bursalı’ya konuşan tutuklulardan bir amiral Deniz kuvvetlerinin en az onbeş senesinin çalındığını ve geriye götürüldüğünü söylemişti.Dokunan yanıyor misali Gölcük’te bu işleri yapan bir çetenin varlığından bahsederek hiç bir askeri hakimin bunlar hakkında bir işlem yapamadığını,dava açmaya kalkanın da bir bahaneyle içeri atıldığını söyledi.Şu anda içerde sekiz askeri hakim tutuklu bulunuyormuş.En son olarak Gölcük’te bulunan harddiskteki parmak iziyle ilgili de kime ait olduğu konusunda bir araştırma yapılmadığı da manidar bu arada.
22 Nisan 2012 00:54
Sayın Solmaz Hanım,
Gölcük te bulunan parmak izi bence kilit noktası. Bununla ilgili dosyanın alakasız başka bir dosya da bulunduğunu söyleyebilirim. Önümüzdeki günler bir şeylere gebe. Gün kararıp kalmaz. Elbet Tan yeri ağarır.
21 Nisan 2012 10:36
trekking
97’de öğrenci olan veya yeni mezun bir teğmen 2012 30 Agustos’ta binbaşı olur…sen hangi orduya göre hesapladın acaba …patagonya ordusu mu?
21 Nisan 2012 23:35
tercuman/boksin, sana inci sozlukte thread acacaktim niye gelmedin kac gundur bekliyorum tavukmusun sen yoksa 🙂
22 Nisan 2012 22:36
senin gibi çocukların yerinde işim olmaz dedim ya:) ben horozum tavuk sen olmak istersen söyle:)
24 Nisan 2012 21:39
Yok ben insamin. Bencede sende uluorta horoz oldugunu ilan etme boyle, tuylerini yolmasinlar 🙂 🙂
25 Nisan 2012 09:54
sen git incisözlüğünde takıl cocugum, burası seni aşar…
22 Nisan 2012 10:25
Sevgili Tercüman,
Geçmişe yönelik yazılarınızı da okudum.Belki farkında değilsiniz ama ağırlıklı olarak yazılarnız,insanların yazdıklarının satır aralarında açıklar bulmaya çalışıp onun üzerinden konunun özünden sapmasına neden olmaya yönelik yazılar.Bu şeklide yaparsak bir ömür boyu da tartışsak bir yere varamayız. O zamanki rütbesi ister teğmen olsun, ister yüzbaşı 28 Şubat tutuklamaları kapsamında zamanın generalleri ile birlikte zamanın üsteğmenlerinin, yüzbaşılarının tutuklanmasında bir tuhaflık yok mu sizce de? Yani bu 28 Şubat sürecini generaller ile yüzbaşılar oturup kafa kafaya vererek mi yönetmiş?
Nerede emir komuta zinciri?
22 Nisan 2012 22:38
Generaller plan yapar, emir verir vs uygulamayı alt kademe yapar, örneğin 12 eylülde generaller mi milleti tutuklayıp içeri atıyordu? generaller mi sorguluyordu tutukluları, içeride işkence yapanlar generaller miydi?
23 Nisan 2012 14:02
Sayin tercüman, garip olan su. 28 subat operasyonel bir darbe girisimi degildi. Zaten hersey MGK’da oturup konusuldu, kararlastirildi. Yani kararlar cok yüksek yerlerde verildi, uygulamasi da yine yok yüksek yerlerde yapildi. Sen de hatirlarsin o zaman bazi siyasetciler arka cikmisti alinan kararlara. Simdi bunlar ortada iken o zaman tegmen-usttegmen-yüzbasi rutbesinde olan insanlarin suclanmasi garip degilse nedir?
12 eylül farkli bir durumdur. Zira orda islenmis adi suclar da vardir, misal iskence etmek, vs. gibi. Bu iskenceleri yapanlar elbette yargilanacak. Isterse emekli albay olsun.
Simdi sen bu benim yazdiklarima yine bir kulp bulmaya calisacaksin ama sorun degil. Kolay gelsin. Allah taksiratini affetsin degerli kardesim.
24 Nisan 2012 07:54
Kesinlik anlasilir bir vaka degilsin Kurmanbek. Yapanlar bile bunun bir (post modern) darbe oldugunu kabullendi, sen hala operasyoneldi-degildi geyigi yapiyorsun!
Bu arada baska bir nok domemin MGK sina dair…CIllerin basdanismani Kocabiyik tan ogrendigimiz uzere MGK da refah partisinden kac kisi varmis tahmin et, sadece erbakanin kendisi hatta hukumet kurulurken erbakan bu ise baya direnmis MGK da yalniz kalmamak icin…. Sen hala MGK da birseylerin oturulup konusuldugunu mu dusunuyorsun. Yoksa askerlerin isteklerinin hukumete zorla kabul ettirildigi bir rezalethanemiydi orasi? Olayin gercek yuzu, gozunu ideolojik saplantilar burumus, demokrasiden anlamaz, insan haklari hak getire, kendini entellektuel zanneden ve kendince milleti modernlestirme(!) ve ortacag(!) zihniyetinden kurtarma derdine dusmus ( Cetin dogan”in aljezeera ropartajini izleyin), islama karsi her turlu dusmanligi besleyen, kendi menfeatlerinin derdine dusmus, bir kac zenginin cebine daha fazla para koyma derdiyle derlenen bir kac generalin baskilari sonucu pes eden bir basbakan mi vardi o toplantilarda? Bunlayi soylecek agziniz, dusunecek beyniniz olmayabilir ama birazcik vicdaniniz olsa ne olurdu sanki?
25 Nisan 2012 18:07
Vaka olan sensin ihtimal. Terbiyesizlesme. Beyinsiz olan da sensin. Sana cevap vermiycem, Allah taksiratini affetsin. Tüm insanliktan uzak dur yeter.
24 Nisan 2012 10:38
Ben sana şöyle bir örnek vereyim, o meşhur aczimendi tipler vardı ya, onlar içinde kaç tane subay, astsubay vardı biliyor musun? Benim şahsen tanıdıklarım da vardı…
24 Nisan 2012 18:19
Bu iddiayı bizzat aczimendilerin başı olan Müslüm Gündüz CNNTürk’de canlı yayında resmen yalanladı.
Adam şeyhi olduğu tarikatda kimlerin olduğunu bilmiyor demek ki… 🙂 🙂
25 Nisan 2012 09:50
Tabii yalanlayacak, o zaten 28 Şubatçıların adamı…
25 Nisan 2012 10:08
Bunu o zamanlar Hanefi Avcı açıklayacaktı da adama engel oldular, hatta geçenlerde bunu Kadir Sarmusak da dile getirdi, ama sizin için herşey gibi bu da yalandır nasılsa…
24 Nisan 2012 18:52
Boraxin;
Akmar pasajındaki Cem Akkılıç’ı sorunca iyice açık verdin.Bir zamanlar özel kuvvetledenim diye atıyordun şimdi de Aczimendilerin içinde tanıdığım subay,astsubay var diye atıyorsun ,bırak bu numaraları.Benim yaşlarımda pek hanımefendi bir annen var,seni buralarda saçmalayasın diye mi yetiştirdi, yazık değil mi böyle boş işlerle uğraşıyorsun?Kollarına kas yapmaya çalışacağına biraz beynini geliştirmeye baksana ,öyle yalanyolunu izlemekle entellektüel seviyeni geliştiremezsin.
24 Nisan 2012 23:41
Solmaz hanim, cetin dogan milletin cagdaslasmasini saglayacak entellektuel seviyesini odatv izlerek mi gelistirdi diyorsunuz?
25 Nisan 2012 09:53
çok fazla karanlık oda izlemiş ki bugünkü durumu ortada, izlemeye devam etsinler…
25 Nisan 2012 11:34
Beyin geliştirme konusundaki tavsiyem sizin içinde geçerlidir sayın ihtimal.Lütfen biraz kitap okuyunuz.Kafka’nın Dava’sıyla başlayabilirsiniz mesela …
25 Nisan 2012 09:52
Cem Akkılıç diye youtubeda arama yap bakalım ne çıkıyor? İğrenç bir adamla karşılacaksın, ben tesadüfen gördüm ondan sordum, onu tanıyanlar da hakkında gereken bilgiyi verdi bana, tabii isim benzerliği olabilir…
25 Nisan 2012 18:58
İğrenç bir adam görmek için Cem Akkılıç diye arama yapmama gerek yok.Boraxin yazınca en iğrencini görüyorum.Bu kadar iğrenç olup bir de yüzlerce resmini paylaştığı için kesin psikolojik bir rahatsızlığı olmalı.Narsist midir nedir?Ben onun yerinde olsam fazla ortalarda dolaşmazdım,küçük çocuklar korkup kaçabilir.Ağzı da bozuk zaten,anneler çocuklarını uzak tutsun küfürbazdan.
26 Nisan 2012 21:04
Hala onun ben oldugumu iddia ediyor musun?
O zaman ciddi bir soru sorayım belki cevap verebilirsin.
Boraxin denen adam gibi dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesinde her türlü bilgisini (baktım da mail, msn, cep ve ev tel bile yazıyor) açıkça yazacak kadar cesarete sahip biri (ki buna deli cesareti derim ben) burada neden boraxin değilim desin?
O ben olsam evet o benim, ne oldu, itirazın mı var demez miyim? Kimden çekineceğim veya korkacağım?
En fazla burada yazmama engel olurlar o kadar…
Var mı mantıklı bir cevabın acaba, gerçi sen uydurursun bir kılıf buna da…
25 Nisan 2012 09:56
Şİmdi de annemi tanıdıgını mı iddia etmeye başladın? Sen harbiden şizofrensin galiba, yazık valla, sırada kim var? Babam mı? Onu da tarif etsene…
25 Nisan 2012 13:58
Boraxin,
Ben Boraxin isimli kişiye yazmıştım tercüman olarak sen zıplamışsın.Bu da senin boraxin ismiyle yazan aynı kişi olduğunun ispatıdır.Cem Akkılıç ismi senin paylaştığın resimlerin yanında geçiyor,hani pembe giysili kardinal kıyafetine fotomontajla yüzünün yapıştırıldığı resim.Arkadaşın sana sormuş ”birader,bizim Cem’i hatırlarmısın Led Zeppelin hastası ,kaset satardı pasajda,nerde inek bir kontağın var mı ‘diye ,sen de cevap vermişsin” Cem Akkılıç diye ara face’de” ?Bu boş işleri bırak ,aklın fazla çalışmıyor döke saça gidiyorsun,oturduğun sokağa kadar açık vermişsin.Eeee sadece kas yapıp kafayı geliştirmezsen sonuç bu olur.
25 Nisan 2012 15:26
Şimdi de yok boraxine yazdım da sen atladın taktikleri, burada boraxin diye kullanıcı yok, gene hayal gördün.
Aslında seni de özel yetkili savcı yapmak lazım? Madem hiç tanımadıgın biri hakkında bu kadar bilgi sahibisin, o zaman bir işe yara…:)
24 Nisan 2012 15:23
Sayın Zafer,sürekli bir darbe,darbeci çığlıkları atılarak subaylar tutuklanıyor ama bir Allah’ın kulu da çıkıp sormuyor, o günlerin işkenceci polisleri nerede diye?Siz hiç bu soruşturmalarda polisin isminin geçtiğini duydunuz mu?Sadece 12 eylül sonrası değil,12 eylül öncesi işkence yapan polisler deşifre edilmişti şimdi bakıyorum da onların hiç birinin ismi geçmiyor bu davalarda.İçlerinde işkence edip sonra hıçkıra hıçkıra ağlayanlar daha sonra nerelere kadar yükseldiler bilen biliyor.Mehmet Ağar’ı doksanlı yılların günah keçisi olarak göstermelik bir şekilde mahkum edip iki seneliğine misafir edecekler, ya seksen öncesi ve sonrası ?Kimse kimseyi aptal yerine koymasın,bütün bu olanların BOP kapsamında ABD elbirliğiyle yürütüldüğünü herkes biliyor.
25 Nisan 2012 02:01
Sevgili Solmaztürk;
Hanefi Avcı var unutma. Ama 40 yıllık aşırı sağ görüşlü adamı uyduruk bir suçlama ile solcu da yaptılar ya.
25 Nisan 2012 09:59
Hanefi Avcı dürüst, namuslu bir adamdı, ama ergenekoncular adamın başına karı-kız musallat etmeyi başardı ve kayda aldılar, bu kayıtla da şantaj yaptılar, o meşhur kitabı ona bu şantajla yazdırdılar, hatta kitap yarım kalmıştı da kalanını geçenlerde serbest bırakılan gazeteciler tamamlamıştı…
Siz şimdi buna da komplo dersin, o yüzden sakın inanmayın…
25 Nisan 2012 17:27
Tam bir palyacosun sen bir sirke alsalar iyi kariyer yaparsin. Harcamislar senin gibi cevheri 🙂
26 Nisan 2012 11:07
Hic kafanizi takmayin bu trollere. Davanin ters gittigini gordukleri icin akillarinca kara propaganda yapiyorlar iste.
Hani su sahtecilikleri gosteren bilirkisi raporlari cikinca Taraf gazetesi ve kalemsorleri gunlerce karsi propagandaya giristi ya gunlerce. Ayni hesap iste.
Istediklerini soylesinler, istedikleri cezayi versinler, gunun sonunda onlar haksiz biz hakliyiz.
10 sene sonra hayatta kalanlarimiz Silivri Belgeseli’ni gozleri yasararak seyredecekler. Troller de belki biraz utanir. Biz gercekten kotuluk yapmisiz o donem diye. Aynen simdi saydirdiklari Ozkasnak, Cevik Bir gibi adamlar gibi.
26 Nisan 2012 20:54
Tabii sizin gibi düşünmeyen herkes trolldür, varsın troll olalım, hiç sorun degil. Senin haklı olup olmamam önemli değil, önemli olan sonuçtur.
27 Nisan 2012 20:34
Sen her daim herseye cevap yazmak zorundasimin burada? Iste bu yuzden troll’sun. Millet senle konusmak istemiyor sen hala cevap yazmak pesindesin.
27 Nisan 2012 23:39
İyi de farkında değilsin galiba ama sen de bana cevap yazıyorsun:) yazma o zaman, ben senin son hakaretine cevap vermedim mesela, çünkü gülüp geçtim…
27 Nisan 2012 23:32
” Senin haklı olup olmamam önemli değil, önemli olan sonuçtur”. Yuh yani, tersine çevirelim ”benim haklı olup olmamam önemli değil,önemli olan sonuçtur.” diyor adam yahu. Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu…
28 Nisan 2012 01:15
Tabii ki önemli olan sonuçtur, yani mahkemenin vereceği karardır, sen ne dersen de, ne kadar haklı olursan ol hiçbir önemi yoktur, çünkü mahkemenin vereceği kararı hiçbir şekilde etkilemez, şunu bir türlü anlamadınız…Mahkeme sonuçlandığı zaman anlarsınız belki…