Bilindiği gibi Balyoz sanıklarının Aytaç Yalman’ın ve Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesi talebini mahkeme reddetti. Bu red kararı mahkemenin adil yargılama gibi bir kaygısı olmadığını tekrar gözler önüne seriyor.
Ama gözden kaçan husus şu: Yalman ile Özkök Balyoz konusunda fazla şey söylememiş olsalar da aslında tanıkların mahkemede kendilerine sormak istedikleri ana soruyu çoktan cevapladılar. İkisi de Balyoz darbe iddiaları ile ilgili bilgi ve belgeleri olmadığını kesin bir dille açıkladılar.
Daha Balyoz iddialarının yeni ortaya atıldığı günlerde Melih Aşık, Hilmi Özkök’e Balyoz ile ilgili bildiklerini açıklaması için yaptığımız çağrıyı dile getirmişti. Hilmi Özkök kendisine kısa bir açıklama göndermişti. Aşık’ın 13 Nisan 2010 tarihli yazısından:
“Hilmi Özkök diyor ki: “Ben hiçbir kimseye böyle bir ifadede [Benim çok söyleyeceklerim var ama şimdi konuşmayacağım] bulunmadım. Aksine, Sn. Şamil Tayyar’ın bu konudaki sorusuna verdiğim yanıt, kendisinin 9 Nisan tarihli Star gazetesindeki makalesinde aynen şöyle yer almıştı: “‘Peki, elinde Balyoz darbe planıyla ilgili bilgi, belge var mı?’ Özkök, kesin bir dille, ‘Hayır’ dedi.”
Bir kez daha tekrarlayalım;
Soru: Hilmi Özkök’ün elinde Balyoz darbe planıyla ilgili bilgi, belge var mı?
Özkök’ün yanıtı: Hayır.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ise yaklaşık bir sene evvel şu açıklamayı yaptı:
“Balyoz davasıyla ilgili olarak yargılamanın başlamasından bugüne kadar kamuoyuna ve basına açıklama yapmamaya özen gösterdim. Yargının devamı süresince Hilmi Paşa zaman zaman basına açıklama yapmak suretiyle konuya ilişkin görüşlerini belli bir ölçüde ifade etti.
Ancak bugüne kadar benim konuyla ilgili açıklama yapmamamın konuya ilişkin bilgi ve belgeye sahip olduğum halde basına konuşmaktan imtina ediyormuşum gibi bir yanlış kanaat uyandırdığını belirledim. Bu nedenle kısa bir açıklama yapma ihtiyacını hissettim.
Dava konusu ile ilgili bilgi ve belgeye sahip olmadığımı özellikle belirtmek isterim. Adaletin tecelli edeceğine olan inancımı belirtirken, suçsuz olduklarına inandığım arkadaşlarımın özgürlüklerine kavuşacağına bütün kalbimle inanıyorum.”
Balyoz savcılarının, iddianamede Balyoz’a Yalman’ın engel olduğunu iddia etmiş olmalarını (ve bunu iddia ederken Yalman’ın ifadesine hiç başvurmadıklarını) hatırlatalım. İşte iddianamenin ilgili bölümü (sayfa 384):
Halbuki Aytaç Yalman yaptığı açıklamada ne diyor:
Soru: Aytaç Yalman’ın Balyoz’dan haberi var mıymış ki darbeyi önleyebilmiş olsun?
Yalman’ın yanıtı: Hayır. Yalman’ın Balyoz’la ilgili bilgi veya belgesi yokmuş.
(Not olarak ekleyelim. İddianamede belirtildiğinin aksine, Çetin Doğan normal usüller gereği 2003 Ağustos’ta emekli oldu; zira 1. Ordu Komutanlığı’ndaki görev süresi dolduğunda atanabileceği açık bir kadro bulunmamaktaydı.)
Öyle tahmin ediyoruz ki “mahkemenin” Özkök ve Yalman’ı çağırmamalarının sebebi, bu komutanların Balyoz diye bir darbe planıyla ilk defa gazetelerden tanışmış olduklarını söyleyecekleri, dolayısıyla savcıların kurguladığı senaryonun tutarsızlığını tekrar gözler önüne serileceğidir.
Yalman, yeni olarak “bir acı yaşıyorum şu an. Bir korumamı trafik kazasında kaybettim. Kafam da çok karışık” dedi. Özkok ise dün Fikret Bila’ya tanıklık yapmasının bir ek faydası olmayacağını söyledi:
“Şimdi Yaşar Paşa ve İlker Paşa, bu davada sanık olarak dinlendiler. Söz konusu 1. Ordu Plan Semineri’yle ilgili olarak kendilerine gelen raporlarda itiraz veya şikâyette bulunacak bir durum görmediklerini söylediler. Peki o zaman Yaşar Paşa ve İlker Paşa’nın görevleri neydi? Yaşar Paşa benim İkinci Başkan’ımdı; İlker Paşa da Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Paşa’nın Kurmay Başkanı’ydı. Zaten ilgili evraka sahip olanlar, onları toparlayanlar ve bizlere de bilgi ve rapor verenler de onlardı. Dolayısıyla beni ve Aytaç Paşa’ya bilgi veren komutanlar, tanık olarak konuştular. Bizim bilgilerimiz de onların verdiği bilgiler zaten. Bu durumda biz Yaşar Paşa’nın, İlker Paşa’nın söyledikleri dışında bir şey söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz, zaten biz de onlardan bilgi almışız. Bu itibarla bizim tanıklığımızın ne katkısı olur, bilemiyorum. Belki hâkimler de böyle düşündükleri için tanık olarak bizleri çağırmaya ihtiyaç duymadılar.”
Özkök ve Yalman’ın mahkemeye sanıkların davetlisi olarak gelmemelerine verdikleri gerekçeleri çok inandırıcı bulmasak da, bu onların bileceği şeydir. Sonuç olarak, şimdiye kadar bu iki komutanın kamuyla paylaştıkları zaten yeteri kadar açıklayıcıdır: ikisinin de Balyoz bir plandan haberleri yoktu, dolayısıyla önlemiş olamazlar.
Kanımızca “mahkeme”nin en büyük hukuksuzluğu, Balyoz CD’lerine dair yeni bilirkişi incelemesi yaptırmayı reddetmesidir. Çünkü tarafsız bir bilirkişi, Balyoz darbe planlarını içeren dijital belgelerin (yani bu davanın esasını oluşturan kanıtların) sahte olduğunu sanıkların ortaya çıkardığı bulgular ışığında kolaylıkla saptayacaktır.
01 Nisan 2012 21:44
Son paragrafa ilişkin:
CMK 178’e göre mahkeme bilirkişi niteliğinde uzmanları çağırmayı reddeder de o kişi sanığın çağrısıyla gelirse dinlemek zorundadır.
01 Nisan 2012 22:54
Sevgili Blog yazarları, Hilmi Özkök’ün Fikret Bila nın sorusuna verdiği cevap ta yine kasaptaki ete soğan doğramam türünden.Nedense onu alıntılamamışsınız!
Necmettin Tiril adlı yorumcu nun belirttiği gibi CMK 178 göre yol ve iaşe bedelini mahkeme kalemine yatırarak Mahkeme’ye çağırabiliyorlar.
“Sanık davetiyle uygun olmaz’
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e, dünkü görüşmemizde, böyle bir davet alırsa mahkemeye gelip gelmeyeceğini sordum:
“Böyle bir davetle gelmem. Uygun bir yol olmaz. Ben daha önce de belirttiğim gibi mahkeme davet ederse giderim. Sanık davetiyle gidip mahkemeye ne diyeceğim? Hâkimler bana, sanık davetiyle gelmişsiniz, buyurun söyleyin diyecekler. Bu uygun bir yol değil”
Sanık dediği beraber mesai yaptığı insanlar.Uygun bir yol olmazmış. Başından beri Hilmi Özkök’ün takındığı tavır gerçekten inanılmaz. 365 insan yargılanıyor ve bir çoğu uzun zamandır tutuklu.Ben bir insanın haksızlığa uğradığına inanırsam o insan için Mekke ye kadar yayan yürümek icap etse yürürüm bu beyzade mahkemeye gitmeye üşeniyor.
Davanın başından beri Hilmi Özkök’ün ve Aytaç Yalman’ın sergiledikleri tavırlar, Barış pehlivan ve Barış terkoğlu’nun Wikileaks belgelerine dayanarak yazdıklarını doğrular nitelikte.Daha önce blog da paylaşmıştım. Washington’a gönderilen kriptolarda Genelkurmay da 3 ana hizip sınıflandırması yapılıyor. Atlantikçiler, Milliyetçiler, Avrasyacılar.
Bu tavırlar başka bir şekilde açıklanamaz şu durumda.
02 Nisan 2012 01:07
hilmi özkök: “..uygun bir yol olmaz.”
uygun olmayan yol nedir?
hilmi özkök ve aytac arman bildiklerini nicin mahkemede anlatmak istemiyorlar? (gerci yukarida yazilanlardan anlasiliyor, darbe planlari hakkinda bilgi sahibi olmadiklari. darbe planlari olmamistirla tam ayni ifade degil…)
göruslerinizi paylasmak istermisiniz?
03 Nisan 2012 21:25
Yorumunuz dogru. “Bende darbe bilgisi belgesi yok” “Darbe girisimi olmadigi icin bende bilgisi belgesi yok” anlamina gelmez.
Lakin ortada davanin, iddianamenin ve savcilarin aleyhine bir durum var. Söyle ki savci iddia ediyor ve diyor ki “darbe girisimi oldu, Yalman ve Özkök önledi”. Bu iki sahis da diyor ki bizim bilgimiz yok. Insan bilgi veya belge sahibi olmadigi bir seyi nasil önleyebilir? Savcilar her türlü ofsayttalar. Isleri zor.
04 Nisan 2012 10:29
Yalman, Özkök beni çağırdı ve gösterdi demedi mi?
04 Nisan 2012 16:50
Hepsini karıştırmayın. Balyoz, Ayışığı ve Sarıkız, herbiri birbirinden farklı, gösterildi denilenler Ayışığı ve Sarıkız.
04 Nisan 2012 16:45
Trekking, Özkök paşanın kasaptaki ete soğan doğramam ifadesi ve senin deyiminle “o türde” olan açıklamaları, bu açıklamaları anlama kapasitesine sahip olanlar içindir. Sen de hınçla değil de biraz dikkatle okursan, wikileaks belgelerinden yaptığın sade suya tirit çıkarımlardan ziyade büyük resmi belki anlayabilirsin.
05 Nisan 2012 10:41
Sevgili Cevat, siz gösterin de büyük resmi anlayalım o zaman.
Wikileaks belgelerinde ki çıkarımları ben değil ABD li diplomatlar yapıyor. Açık bir şekilde Atlantikçilerin başı olarak Hilmi Özkök’ü gösteriyorlar.
29 Ocak 2013 00:29
Sevgili trekking, bizce gerçek ve doğru olan şu ki; kimin ne olduğu ve neye hizmet ettiğini, yine gerçek ve doğru olan kişiler wikileaks belgelerinden değil, yıllarca sadece toprağı için görev yapmış yüzlerce komutanımızın fedakârlıkları ve büyük yüreklerinden biliriz.
03 Nisan 2012 18:28
Bence savcılar çağırsın, onlar da anlatsın açık açık…
03 Nisan 2012 21:28
Evet bu blogun sahipleri ve blogu takip eden bircok kisi de öyle söylüyor ama savcilar cagirmiyor. Cagirmayacaklar da zira Yalman ve Özkök cagrildiklari takdirde savcilarin arzu ettigi cevaplari vermeyecekler.
04 Nisan 2012 10:28
İnşallah çağırırlar, onlar da gider ve görürüz ne cevap vereceklerini…