Utanç Duvarı

Balyoz belgelerinin güncellendiği iddiasının belgelerdeki tarihin yalanladığının hatırlatılması üzerine…

“Bunu sanıklar izah etsin.” (“The suspects should answer these questions.”)

Bülent Keneş, Today’s Zaman editörü, Ekim 2011

***

Şike sorusturmasındaki tutuklamaların ardından...

“Futbolun dokunulmazlarına dokunulunca, bir kısım medyada da telaş başladı. Ama pek çok arkadaş, “sıra medyaya da gelecek” demişlerdi. Galiba haklı çıkacaklar…”

Hüseyin Gülerce, Zaman, 15 Temmuz 2011

***

Ahmet Şık ve ‘İmamın Ordusu’ için…

 “Bu başlık okuyucuyu tahrik eden, içeriğinin saldırganlığını daha ilk cümleden belli eden nitelikte. Karşımızda bir gazeteciden ziyade, ideolojik bir aktivist olduğunu ima eden bir tercih bu… Tabii her yazarın kitabına istediği adı vermesi doğaldır ama her adın bir işlevi vardır ve bu örnek meselenin salt gazetecilik olmadığını söylemekte.”

Etyen Mahçupyan, Zaman, 10 Mart 2011

***

Nedim Şener ve diğer gazetecilerin tutuklanmasının ardından...

“Hiç kimseyi bir çırpıda suçlu ilan etmek doğru olmadığı gibi; hiç kimseyi aynı şekilde suçsuz ilan etmek de doğru değildir…”

Ekrem Dumanlı, Zaman, 07 Mart 2011

***

Balyoz davası için…

“Dava belgelerine ilişkin kimi “sahtelik” iddiaları dava açısından işin özünü hiçbir şekilde değiştirmez…”

Ali Bayramoğlu, Yeni Şafak, 15 Şubat 2011

***

Gölcük’ten de çıkan 11 no.lu CD’deki Balyoz belgelerinde güncelleme olmadığı bariz iken:

“Gölcük belgeleri, Balyoz’un 2008’de güncellendiğini kanıtlıyor. Bu ‘Sonraki tarihe ait bilgiler planda nasıl yer aldı?’ sorusuna cevaptır.”

Şamil Tayyar, Star, 21 Ocak 2011

***

U2 konserinde izleyiciler tarafından yuhalanması üzerine…

“Ve biz Balyoz Planı başarıya ulaşsa tutuklularla doldurulacak stadyumda U2 konseri yapıyoruz. O planda adı olmayanlar var. O plan uygulamaya konsaydı hedeflerden biri de bizlerdik. Ama bizim adımız yok. Neden? Ben söyleyeyim, adı olmayanlar stadyuma kadar bile götürülmeyip bir köşede infaz edilecekti de ondan. Stadyuma doldurulacaklar ne olacaktı? Stadyumlar da idam sahaları olacaktı.”

Egemen Bağış, 30 Aralık 2010

***

Bir kere kaydedildikten sonra içine sonradan ekleme-çıkarma yapılmayan, üstverisine gore 2003’de kaydedilen, ama içinden 2009’a ait bilgiler çıkan ve bütün Balyoz belgelerini içeren CD’nin içindeki belgelerin üstveri bilgileri için…

 “Dijital parmak izleriydi bunlar.

Bu izler sayesinde, darbe harekâtının, cami bombalama emrinin, uçak düşürme senaryosunun, hatta darbeden sonra kurulacak hükümetin programının, hangi subaylar tarafından yazıldığını, hangi subaylar tarafından kaydedildiğini elektronik olarak teyit etmiştik.”

Yasemin Çongar, Taraf, 23 Şubat 2010

6 Yorum “Utanç Duvarı”

  1. Süleyman Eren Says:

    Elinize,yüreğinize sağlık,bunların yalanları,iftiraları ortaya çıkarıldıkça insanlar bunların karanlık yüzlerini görecektir.
    Yılmayınız,lütfen titizlikle yaptığınız işe devam ediniz.
    Süleyman Eren

    Cevapla

    • musa erkal karaöz Says:

      tüm yüreğimizle ve dualarımızla yanınızdayız.”işimiz allaha kaldıysa” bizde allah sevgisi Allah’ın adını kullananladan fazladır evelallah.

      Cevapla

  2. musa erkal karaöz Says:

    bütün bu gerçekler bazılarına acı geldikce “ama siz hep çelişkilerden bahsediyorsunuz,biraz da iddanemedeki”gerçeklerden”bahsedin” diyerek karşısındaki konuşmacının bu yalanları sahtelikleri,ortaya çıkarmasını engellemek için nagihan’la nazlı’yı izleyin yeter.Eğer birileri bu davayı savunmak için 2 kişi arasalardı bunlardan iyisini amerikada bile bulamazlardı.

    Cevapla

  3. musa erkal karaöz Says:

    sitenizi pazartesi gün ümit zileli ile orhan bursalı’nın progmanında dutdum.hemen takibe başladım.Bence bu sitenizi daha geniş kitlelere ulaştırmamız gerekir.

    Cevapla

  4. melahat,emekli öğretmen Says:

    Merhaba,Evet üzgünüz. Tutuklama kararları hepimlzi derinden üzdü ,kendilerlne ve ailelerlne sabır diliyorum,Ben bir anneyim ve cocuklarım var,cocuklarımı büyütürken onların aniden rahatsızlanabileceğini düşünerek llaç alır bir kenara koyardım bazen kullanır bazende kullanmaz atardım.Ben generallerlmlzin planını böyle görüyorum, Cumhuriyeti korumak anayasal blr görev değilmi? benlm önceden ilacı bir kenara koymam glbi, bunun 2003 lerde yapılmış olmasıda bunu göstermlyormu.?Bu plan AKP lktldarına karşı yapılmışsa bence bu plan AKP nln tehllke olmadığının anlaşılmasıyla rafta bekllyecek ve blr günde zamanı geçti diye atılacaktı işin özü bence bu . Bu Komutanlarımız blr Darbenln ülkeye ne kadar zarar verdlığinl heplmlzden iyl bllecek konumdalar.,Herkes üzgün ,Sayın bakanımızın dediği gibl ,Son karar değil. KİMSEYE YAZIK OLMASIN.

    Cevapla

  5. fgokalp Says:

    daha önce şurada (http://www.itusozluk.com/li.php?id=10106653) yazmış olduğum, tertibin nasıl başladığını ortaya koyan ve Taraf’ın tertibi başlatan yazı dizisindeki sahtekarlıkları ele alan yazıyı aynen buraya kopyalıyorum. Sanıyorum utanç duvarına yakışan bir yazı olacaktır.

    ***
    sözde darbe planı ile başlayan tertibin başlangıcı dahi, tertibin ve planın ne olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

    şöyle açıklayalım:

    bugün balyoz tertibinin tetiği ilk çekildiğinde, yani 20 ocak 2010 tarihinde taraf’ın başladığı ve 22 ocak 2010 tarihine kadar süren 3 günlük yazı dizisine -erişebildiğim kadarıyla- göz atayım dedim. taraf’ın o gün bilgi sahibi olarak yaptığı yayınlarla, bizim bugün sahip olduğumuz bilgileri karşılaştığımda taraf denen tetikçi gazetenin tüm yalanları ve tertibin nasıl başladığı gözler önüne serildi.

    hemen taraf’ın yalanlarını ve doğruları sıralayalım:

    tarih: 20 ocak 2010 (tertip başlıyor)

    “türk silahlı kuvvetleri içinde bir grup bu sonuçtan çok rahatsızdı. bu grup, 12 eylül’deki bayrak harekâtı’nı birebir model alan çok kapsamlı bir darbe planı için düğmeye bastı ve yaptığı çalışmaya balyoz güvenlik harekât planı adını verdi.(…) büyük tepki ve kaos yaratacak, türkiye’yi yunanistan’la savaşa sokabilecek eylemler öngörülüyor.”

    işin doğrusu, ne 12 eylül’de, ne de diğer darbelerde uluslararası savvaş çıkarabilecek kışkırtmalara girişilmez. böyle bir kışkırtma planlanmaz, planlanmamıştır. zira darbe planlayan kuvvet gücünü tek noktaya odaklar. bölmek istemez. bayrak harekat planı’nda da böyle bir kışkırtmaya yer verilmemiş, uluslararası alanda krize yol açacak herhangi bir plan yoktur. lakin taraf, kendi ağzıyla ortaya koyduğu bu saçmalığı utanmadan yazmakta, üstüne bir de balyoz safsatasından “12 eylül’deki bayrak harekâtı’nı birebir model alan çok kapsamlı bir darbe planı” diye bahsedebilmektedir. “balyoz darbe planı” denen ve en basit şekilde dahi düşünüldüğünde bile bir salak tarafından hazırlandığı anlaşılabilecek gerizekalı plan, başka hiçbir darbe planında bile görülmemiş biçiminde kendine cephe yaratmayı hedeflemektedir. bu hem “bayrak harekat planı’nın birebir model alındığı” yalanını çürütmekte, hem de balyoz denen düzmece planın askerler tarafından hazırlanmadığı ve gerçeğe uygun olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

    devam edelim.

    “bu planlardan biri “çok gizli” damgasını, şubat 2003 tarihini ve harp akademileri komutanı hava orgeneral ibrahim fırtına’nın imzasını taşıyan oraj hava harekât planı.”

    bugün biliyoruz ki; söz konusu belge dijital bir belge, ve altında imza falan yok. taraf ise, belgenin dijital olduğunu ve imzasız olduğunu bildiği halde açıkça yalan yazarak tertibe gerçeklik kazandırmaya çalışıyor.

    “(balyoz darbe planı’ndan bahisle) …planın altında “balyoz sıkıyönetim komutanı” unvanıyla imzası olan orgeneral doğan,(…)”

    bugün biliyoruz ki, “balyoz darbe planı” denen plan ve ona ilişkin harekat planlarının tümü dijital ve imzasız. taraf, o tarihte tüm dökümanlar bir bavul içinde kendilerinde olmasına, daha net bir ifadeyle belgelerin imzasız olduğunu bilmesine rağmen açıkça yalan yazıyor ve belgelerin imzalı ve gerçek olduğu algısı yaratmaya çalışıyor.

    21 ocak 2010 günü yalanlarına devam ediyor taraf:

    “balyoz harekât planı’nın altına “balyoz sıkıyönetim komutanı” sıfatıyla imza atan çetin doğan, bu planı, türkiye çapında sıkıyönetim ilanı sağlandıktan sonra, “akp hükümetini devirecek bir karar ve eylemler bütünü” olarak tahayyül etmişti.”

    az önce de söyledik. imza yok. taraf ise bunu bile bile yalan yazıyor ve imza varmış gibi gösteriyor.
    taraf, aynı yalanları pompalamaya devam ediyor:

    “balyoz darbe planında imzası bulunan 2003 yılının 1. ordu komutanı çetin doğan cuntanın kanlı planını sahiplendi.”

    hem imza yalanı tekrarlanmış, hem de semineri doğrulayan çetin doğan’ın sözleri “balyoz darbe planı’nı kabul etti” gibi yansıtılarak büyük bir çarpıtmaya imza atılmış. ibretlik bir gazetecilik.

    aynı yalan bombardımanı 22 ocak’ta da devam ediyor. “camileri bu timler bombalayacaktı” başlıklı haberde şöyle diyor:

    “‘balyoz harekât planı’ ile bağlantılı olarak hazırlanan ve genelkurmay’ın sahip çıktığı seminerde de içeriğine değinilen bu iki eylem planı, bizzatihi iç tehdit yaratmaya, kaos ve panik ortamı oluşturmaya ve bu sayede olağanüstü hal, sıkıyönetim ve darbeye zemin sağlamaya dönük talimatları kapsıyor.”

    birincisi, seminerin “balyoz darbe planı” ile ilişkili olduğuna dair hiçbir kanıt yok. söz konusu seminerde bir defa dahi “balyoz” kelimesi, ya da cami bombalamaya ilişkin olan planların ismi olan “sakal”, “çarşaf” kelimeleri geçmiyor. hatta taraf o kadar ileri gidiyor ki, “seminerde de içeriğine değinilen bu iki eylem planı” diyor. şüphesiz ki sakal ve çarşaf eylem planı denen düzmece planlardan “camileri bu timler bombalayacaktı” başlığıyla yayınlanan bu haberde böyle bir söylem kullanılması seminerde cami bombalamanın konuşulduğu algısı yaratmak amacına hizmet ediyor. oysa seminerde yapılan tüm konuşmalara bakıldığında cami bombalamaya ilişkin tek bir konuşma dahi yok. yani taraf yine açıkça yalan yazıyor.

    işte balyoz tertibinin startı ve söz konusu darbe planını gerçekmiş gibi göstermek için yapılan psikolojik harekat ve kara propaganda. yalan delillere ancak yalan haberlerle inandırıcılık kazandırılabilirdi elbette. öyle de oldu.
    ***

    Cevapla

Yorum bırakın