Balyoz Davası 100. Celse Duruşma Tutanağı – 6 Nisan 2012

19 Nisan 2012

Duruşmalar, GENEL

6 Nisan 2012 tarihli 100. celsenin duruşma tutanağına buradan ulaşabilirsiniz.

Bu celsede İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve Yönetim Kurulu Üyeleri “mahkemeye” bir dilekçe sunuyor.

Ümit Kocasakal:

“Sayın Mahkemenizde yapılan yargılamada adil yargılama hakkı ve silahların eşitliğine aykırı müdafii savunma hakkını kısıtlayan, ortadan kaldıran mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyen uygulamalardan vazgeçilmesi, buna ilişkin ara kararlardan rücu edilmesi, usul kurallarına tam olarak uyulması yönündeki taleplerimizi belirttiğim kanuni görevlerimiz çerçevesinde görev ve yetkimiz çerçevesinde Sayın Mahkemeye iletmek üzere buradayız. (…)

Sonuç olarak (…) 1- Usul kurallarına uygun ve adil bir yargılama yapılmasını teminini, 2- savunmayı ve onun temsilcisi avukatı şekli bir unsur olarak görmeyerek savunma görevini etkin ve işlevsel bir biçimde yapmasını teminini, savunma hakkını kısıtlayan, ortadan kaldıran uygulamalarda bulunmamasını, buna ilişkin uygulama ve ara kararlardan rücu edilmesini, avukata hakkı olan saygının gösterilmesini, aynı hususun İddia Makamınca da yerine getirmesinin teminini arz ve talep ediyoruz.”

Balyoz savcısı Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyor, Balyoz “mahkemesi” suç duyurusunda bulunuyor.

“Mahkemenin” daha önce hakkında suç duyurusunda bulunduğu Avukat Hüseyin Ersöz’ün duruşmaya getirdiği, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden Profesör Ahmet Coşkun Sönmez dinleniyor.

Aralarında “mahkemenin” suç duyurusunda bulunduğu bir sanık yakınının da bulunduğu tüm izleyiciler alkış nedeniyle salondan atılıyor.

Balyoz “mahkemesi” bu şartlarda mahkemecilik oynamakta güçlük çekiyor. Ne dekor unsuru avukat var, ne de seyirci.

İkrami Özturan:

“İddia Makamı yerinde, Mahkeme Heyeti yerinde ancak bu salonda başında kutsal sıfatı olan Savunma Makamı yok. Bu davada halen adil yargılama var diyebilir miyiz, savunmanın kutsallığı diyebilir miyiz? Onları tekrar bu salona döndürmek, solunuzdaki bu ayıbı gidermek, kutsal savunma makamını yüceltmek sizin elinizde. Ara karanızdan dönme imkanınızın bulunduğu biliyorum. Dün bir sanık söylemişti; adalet hakikatten korkmaz diye. Biz de diyoruz ki; her şey bilim. Bilimden ötesi yok. Burası Ağır Ceza Mahkemesi ise gerçekten gerçekleri arıyorsak, iddianameye ve mütalaaya güveniyorsanız delilerimizin incelenmesini, tanıklarımızın çağırılmasını, tarafsız bilirkişi heyeti atamanızı ivedilikle bekliyoruz.

Gerçeklerin ortaya çıkmasını istemeyen “Mahkeme” bilirkişi talebini kabul etmiyor ve ezber tiradıyla perdesini 19 Nisan’a kadar kapıyor:

6 Nisan 2012 tarihli Ara Karar

***

Akşam eve dönünce baba ile oğlu arasında şöyle bir diyalog geçer:

— İş günün nasıl geçti baba?

— Biraz kesat sayılır; istediğim kadar suç duyurusunda bulunamadım bir kere. Sadece İstanbul Barasu Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri için kısmet oldu bugün… Tutuklu yakınlarını salondan defettim ama o kadar da tatmin sağlamıyor bu.  Neticede en büyük hazzı sahte belgeler ile 250 kişiyi cezaevinde tutmaktan alıyorum –uzak ara. Bir iç huzuru ki sorma. Katibe de söylüyorum, ‘kararın o bölümünü şöyle büyük büyük harflerle yaz’ diyorum; ‘hem büyük olsun, hem de koyu olsun’. Bunlar şimdi bilirkişi diye tutturdular ama bilirkişi tayin etsem belgelerin sahte olduğunu kabul etmek zorunda kalacağım; neyse ki öyle bir mecburiyetim de yok. Sen neler yaptın oğlum? Kimseyi üzdün mü bugün?

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

3 Yorum “Balyoz Davası 100. Celse Duruşma Tutanağı – 6 Nisan 2012”

  1. Kazowski Says:

    link pdf e gitmiyor. Eger duzeltirseniz seviniriz

    Cevapla

  2. mavi Says:

    Celse tarihi 4 nisan olan durusma tutanagini hizlica gözden gecirirken, aklima bir iki soru takildi. Tutanaklari dikkatli okudugunuzu dusunerak sizlere sormak istedim, yanitlayan olursa sevinirim.

    Uzman kisi Ahmet Coskun Sönmez’e savunma tarafindan sorulan ilk soruya yanitinda, 80 dosya CD’de hazirlama tarihinden daha sonraki senelerde piyasaya cikmis olan Microsoft programina ait bilgiler icerdigini söyluyor (s. 8). Yine ayni tutanakta ayni uzman kisi(sayfa 9): ”2007 ile yazilmis programlari 2003 programi ile acmak mumkun degil” diyor. Yani bahsedilen 80 dosya 2003 senesine ait bir program ile acilamadigi anlamina mi geliyor? 80 dosya hakkindaki görusu yukaridaki aciklama gibi ise, CD’lerdeki diger dosyalar eski programla mi hazirlanmis oluyor?

    Cevapla

    • Olasılıksız Says:

      BAhsettiğiniz tutanağı henüz okumadım ama Office 2007 ile hazırlanmış bir dosyayı eski programlara uyumlu kaydetmek mümkündür. Farklı Kaydet seçeneği ile dosyayı 2003 formatında kaydedebilirsiniz. Tabi bu durumda 2007’ye has bazı kalıntılar dosya bilgisi içinde kalır.
      Bilirkişi tarafından tespit edilen Calibri fontu da böyle bir işlem yapıldığını gösteriyor zaten. Yani dosyalar 2007 ile açılmış, sonra 2003 formatında tekrar kaydedilmiş.

      Bu işi yapanlar oldukça ciddi bazı bilişim hataları yapmışlar. Bu işlerden anlayan kişiler oldukları belli ama kriminal uzmanı olmadıkları için karşılaşacakları olası sorunları görememişler.

      Bu bulgular, CD’lerin suçlanan subaylarca hazırlanmadığını neredeyse tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispatlıyor. Eğer subaylar hazırlasa dosyaların hazırlandığı programlar çok büyük çeşitlilikler gösterirdi. (Tarihleriyle oynansa bile!) Mevcut durumda ise tüm dosyaların hazırlanmasından sonra sanki 1-2 kişi tarafından bu dosyalar özellikle manüple edilmiş… eski tarihte hazırlanmış süsü verilmiş.

      Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: