Güncelleme iddiasının saçmalığını ve de Balyoz iddianamesindeki iddialarla nasıl tamamen ters düştüğünü yazmıştık. Anlamayanlar için bir örnek ile daha basit bir dille açıklayalım.
Balyoz darbesi ile kontrol altına alınacak ilaç depolarını listeleyen İSTANBULDA BULUNAN İLAÇ DEPOLARI.doc belgesini ele alalım.
Bu Word belgesinin ilk kaydı üstverisine göre ‘Kubilay AKTAS’ kullanıcı adıyla 4 Şubat 2003’de saat 14:24’de yapılmış, son kaydı ise yine 4 Şubat 2003’de, “HYILDIRIM” kullanıcı adı ile saat 19:58’de yapılmış.
Belgenin altında ‘Kubilay AKTAŞ J.Kd.Alb. İsth.Ş.Md.’ yazıyor.
Kubilay Aktaş, Ağustos 2003’de emekli olan bir Jandarma subayı.
Şimdi diyelim ki, bu belge gerçekten 4 Şubat 2003’de Kubilay AKTAŞ tarafından Balyoz darbe planı için hazırlanmış ve daha ileriki bir tarihte de güncellenmiş olsun.
• Emekli olan Kubilay Aktaş, emekli olduktan tam 6 sene sonra, ilk hazırladığı listedeki Yeni İlaç firmasının İtalyan Recordati firması tarafından satın alınıp, adının Yeni Recordati olarak değiştiğini 10 Ağustos 2009 tarihli Ticaret sicil gazetesinden öğreniyor. Mutlaka İstanbul’daki 1nci Ordu karargahına gidip bu belgeyi güncellemeliyim diyor. (Aynı şeyi o sırada İzmir Bornova’da 10. Eğitim Alay Komutanlığı’nda görevli Hanifi Yıldırım da düşünmüş olabilir).
• Aktaş veya Yıldırım (ya da adını siz koyun), 1nci Ordu’ya gidiyor ve belgenin olduğu bilgisayarı kullanmak istiyor. Bu subayın ne yapmak istediğini anlamamakla birlikte kendisine bir bilgisayar veriyorlar. Aktaş ve ya Yıldırım güncellenecek belgeyi buluyor. Ancak, bilgisayara bir kullanıcı adı ile girmesi lazım. 2003’de kullandığı kullanıcı adını giriyor ve belgeye erişiyor.
• Yeni İlaç ismini Yeni Recordati İlaç olarak güncellemeden önce diyor ki, ‘aman, güncelleme yaptığım anlașılmasın, bilgisayarın gün ve saatini geriye alayım.’ Tarihi Şubat 2003’e geri alıyor. Görevde olduğu günlerin hatırına, belgenin altında adını ve 2003’deki görevini aynen olduğu gibi bırakıyor. Böylece güncellenmiş belgede Yeni İlaç, 2009’daki yeni adı Yeni Recordati olarak, Emekli Albay Aktaș ise 2003’deki rütbe ve görevi ile kalıyor.
• Aktaş (ya da her kimse), tam olay yerini terkedecek, farkediyor ki kullandığı Office 2007 programı 2003’de yoktu. Hemen, artık kullanımda olmayan Word 2000 programını arıyor. Programı bilgisayara yükleyip güncellediği belgeyi son kez Word 2000 ile kaydediyor ki, güncellediği anlașılmasın. (Son kaydı Word 2000 ile yapılan bu belgede Office 2007’deki Calibri fontuna referans tespit edildi).
• Çıkarken Aktaş, oradakilere tembih ediyor: ‘Siz benim güncellediğim bu belgeyi başka güncellediğiniz belgelerle birlikte tarihlerini 2003’e çekin, yanlız, Office 2007 kullandığınız belli olmasın, benim gibi son kaydını Word 2000 ile yapın—size bir kopyasını bıraktım’ diyor.
• Oradakiler de, ‘tamam,’ diyorlar. ‘Biz bu güncellendiğimiz belgeleri şimdi bir CD’ye kaydedeceğiz ama, bilgisayar tarihini yine geri alalım. 1nci Ordu’da 5-7 Mart 2003’de seminer yapılmıştı, bu CD de 5 Mart 2003’de kaydedilmiş gibi olsun.’
• Tam bunlar CD’ye kaydedilecek, başka birisi hatırlatıyor: ‘Yahu şimdi bizim bu bilgisayarlardaki CD oluşturma programı yeni, bu 2003’de yoktu. Bir yerden 2003’de kullanılan bir yazılım bulun, CD’yi onunla oluşturalım.’
• CD, 2003 programı ile oluşturuluyor, artık bir tek üstüne bir yazı yazmak kalıyor (öyle ya, kimin için hazırlandığı belli olsun). ‘2003’de Ordu’da Süha Tanyeri görevliydi diyorlar, şimdi kendisi emekli ama onu çağıralım üzerine “Or.K.na” yazıversin.’ Bașka biri diyor ki, ‘gerek yok, bizde el yazısı örneği var, oradan [Tanyerine ait not defteri Baransu’nun bavulundan çıkıyor] harfleri alır, makina ile yazıveririz.’
Son olarak, hem üstünde hem de üstverisinde sadece 2003 ve öncesinin tarihlerini taşıyan ve o dönemin programları ile o dönemki subaylar tarafından son kayıtları yapılmış gibi görünen bu “güncellenmiş belgeler”, yine o dönemin CD yazdırma programı ile Mart 2003’de kaydedilmiş gibi görünen bu “güncellenmiş CD” içinde 1nci Ordu’ya ait ve gerçekten 2003’de üretilmiș başka CDlerle birlikte aynı bavula konulup Baransu’ya 2003’ün darbe planı olarak veriliyor.
Balyoz Davası ve Gerçekler 
26 Mart 2012 21:33
Siz sanırım bu yazıyı malum bazı yazarlara yönelik “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” hesabı yazmışsınız. Ama bunu anlamak için anlamaya gayret etmek, istek duymak gerekir.
Yılların gazetecilerinin bir mahkeme iddianamesinin nasıl işlediği, suçun tarifi, tarihi vs. gibi temel unsurlara sahip olması gerektiği, talep edilen cezanın kanunda karşılığı bulunması gibi zorunlulukları bilmemesi düşünülemez. O zaman; aslında yapılmaya çalışılan şey “mahkemede mahkum etmek zora girdi, bari vicdanlarda mahkum edelim” demekten başka bir şey değildir.
Güncelleme iddiaları doğru olsa bile(!), iddianamede ortaya konulan suç, suçun tarihi, şüpheli ve eylemlerle uyuşmuyor. Yani bu güncelleme iddiası dikkate alınsa bu dava pek çok kişi için düşer, başka bir dava açılması gerekir.
Tabi “güncellemeyi” dile getirenlerin “bu kişilerin sütü zaten darbe yapmaya müsait… eldeki deliller yeterli olmasa bile biz onların ne mal olduğunu biliyoruz.” gibi bir akıl yürüttüklerini söyleyerek bu kişilere hakaret etmek istemiyorum. Olsa olsa gaflet ve dalalet içerisinde olabilirler diye düşünüyorum. “İhanet” kısmında tasarruf hakkımız ise elbette saklıdır.
27 Mart 2012 01:30
Dikkat ederseniz bu Balyoz ve Ergenekon mahkeme orneklerine gore eger iki kisi hakkinda bir telefon konusmasi varsa bu sizin ayni orgute uye oldugunuzu gosterir. Ustelik teror orgutune. Basilmamis kitapta bomba falan olabiliyor adamin tekine gore…Peki, haftada bir gece toplanip alt-ust hiyerarsi (imam hiyerarsisi) bulunan ve liderlerinin adalet ve mulkiyeyi ele gecirme soylemleri videoda kayitli olan orgute ne ad verecegiz. Ustelik adam ABD’de yasiyor ki birakin green cardi, vize almak icin adamin canina okurlar. Vize aldiniz, giriste bir suru soruya daha yanit vermeniz gerekir. Simdi, bu orgutun adalet ve mahkemeye sizmiz uyeleri varsa (dikkat edin varSA), bunlarla irtibatta olan cemaat imamlari (pardon camia imamlari), politikicalilar, gazeteciler ayni orgute uye olmus durumdalar. Tabii, bunlara para vererek destek olan esnafda teror orgutune yardim ve yataklik yapmakta…Devran donunce,GERCEK adalet hesabi sorar., Hadi sakirtler, siz buralarda yorum yapin da o gun gelince adalete vereceginiz hesabi da simdiden hazirlamaya baslayin.
29 Mart 2012 12:55
Aslında anlatmak için bu kadar çırpınmaya bile gerek yok. Her bilgisayar kullanıcısının, bizzat kendi oluşturduğu word dosyalarından herhangi birinde deneyebileceği bir araştırmayı ben yaptım ve şimdi adım adım yazıyorum:
1- Bilgisayarınızda, daha önce oluşturduğunuz bir dosya bulun (diyelim ki 12 Mayıs 2009, saat 17:09:29 tarih ve saatli bir dosya olsun).
2- Dosyayı açıp “güncelleme” yapmadan önce, farenizin işaretçisini dosyanın üzerine getirip sağ tıklayın ve açılan menü penceresinin en altındaki “özellikler” bölümüne tıklayın.
3- Açılan pencerede, dosyanın özelliklerine dair üç verinin olduğunu göreceksiniz. Bunlar; a) Oluşturma, b) Değiştirme, c) Erişim…
4- Daha önce oluşturmuş olduğunuz bu dosyada henüz “güncelleme” işlemi yapmamış olduğunuz için; her üç veride de sistem tarafından aynı tarih ve saatin kaydedilmiş olduğunu göreceksiniz. (Örneğimizden hareket edersek; her üçünde de “12 Mayıs 2009, saat 17:09:29” kaydı görülür.)
5- Şimdi bu “Özellikler” penceresini kapatıp, word dosyanızı açınız ve dosyadaki metnin herhangi bir yerine, ister bir cümle, ister bir kelime, ister herhangi bir noktalama işareti koyup kaydediniz ve dosyayı kapatınız.
6- Farenizin işaretçisini yine aynı dosya üzerine getirip yine sağ tıklayınız ve açılan menünün en altındaki “Özellikler”e tıklayınız.
7- Açılan pencerede göreceksiniz ki; daha önce aynı tarih ve saati taşıyan üç veriden ikisinde değişiklik var. Bunlar; b) Değiştirme ve c) Erişim… Her ikisinde de dosyadaki metne biraz önce ekleme ya da değişiklik yaptığınız tarih ve saati göreceksiniz (meselâ; 29 Mart 2012, saat 12:45:37 gibi)
8- Şimdi aynı penceredeki a) Oluşturma bölümünün karşısında ne yazdığına bakın bakalım… Hâlâ dosyayı ilk oluşturduğunuz tarih (örneğimizde 12 Mayıs 2009, saat 17:09:29) değil mi?
İşte bu basit deneyden de anlaşıldığı üzere; bilgisayarda oluşturulan bir metin belgesinin “Oluşturma” zamanı, sistem tarafından ilk işlendiği tarih ve saat olarak korunur ve görünür; “Değiştirme” ve “Erişim” zamanları ise, dosyaya en son erişip (yani açıp) metne eklemeyi yaptıktan sonra kaydedip kapattığınız zaman, sistem tarafından otomatik olarak işlenir. Yani bilgisayar sistemi; bir belgede günler, aylar, yıllar sonra bir veri değişikliği (güncelleme) yapsanız bile; o dosyayı sistemde ilk oluşturduğunuz zamana dair veriyi değiştirmez ve güncelleme zamanınızı da “güncel” olarak kaydeder.
Başlarken; “anlatmak için bu kadar çırpınmaya bile gerek yok” dedim ama uzun anlattım değil mi? Fakat adım adım uyguladığınızda; bu denemenin ne kadar kısa süreceğini ve herkesin bu deneyi yapabileceğini bizzat göreceksiniz.
Kimi kandırıyor bu “Efenim, güncelleme yapılmış da ondan…” diyenler? (El cevap: Bilgisayarda bir yazı işlemci programının nasıl çalıştığını teknik olarak bilmeyen %50’yi…)
Saygı ve selamlarımla…