16 Ocak 2012 tarihli 73. celse’nin duruşma tutanağına buradan ulaşabilirsiniz.
Bu celsede yurtdışından gelip duruşmaya katılan tutuksuz sanıklardan Enver Aksoy, Levent Ergün, Mehmet Cem Kızıl, Suat Dönmez, Mehmet Cenk Dalkanat ve Yavuz Kılıç, tutuklu sanıklardan ise Levent Kerim Uça ve Hasan Özyurt savunmasını yapıyor.
Levent Kerim Uça:
“Bugüne kadar yapılan savunmalar dikkate alındığında aslında söylenecek fazla bir şey kalmadığını İddia Makamı tarafından ileri sürülen suç ve delil vasfı taşıdığı bile tartışmalı dijital kayıtlar hakkında yorum yapmanın değerli vaktinizi almaktan öte bir şey olmayacağını düşünüyorum. Bu nedenle size hukuki esaslardan ve bilgisayar teknolojisini kullanarak yapılabilecek sahtekarlıklardan bahsetmek yerine kısaca vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. (…)
İddianamede hakkımdaki iddialar toplam uzunluğu 6 satır olan 4 tümce içinde geçmektedir. Tümü Donanma Komutanlığında ele geçirilen ve manipülatif olduğu bilirkişi raporu ile belgelenen dijital kayıtlara dayanan bu iddialar herhalde yanlışlıkla olsa gerek, hakkımda kuvvetli suç şüphesi kanaatinin oluşması ve tutuklanmam için yeterli olmuştur.”
***
Hasan Özyurt savunmasında üstveri bilgilerinin sahteciliği nasıl belli ettiğine işaret ediyor:
“11 nolu CD’de bilgi notu ve ekleri ile 5 nolu hard diskten çıkan ve bilgi notu ve eklerini içeren dijital dosyaların işletim sistemi tarafından tutulan son değiştirme yani last modified t date zamanları arasında tam 2 saat fark vardır. (…) Söz konusu dosyaların son değiştirme, gün, ay, yıl, dakika ve saniye bilgileri birbirinin aynısı iken saat bilgileri arasında nasıl 2 saat fark olabiliyor?
Saniyenin daha önemli olduğu günümüzde 2 saatlik bir fark İddia Makamı tarafından fark edilmemiştir. Bu duruma ilişkin hiçbir açıklama iddianamede mevcut değildir. İddia Makamına göre bu dijital dosya setlerinden hangisi delil niteliğine haizdir ve bunun gerekçesi nedir? Böyle bir örnekten sonra dijital bir dosyanın bilgilerinin güvenilirliği nasıl iddia edilebilir?”
Gölcük’ten 730 km mesafede bulunan Aksaz’daki Amirali mesai saatleri sonrasında izlediği iddia edilen subay gibi, Hasan Özyurt da, Balyoz dijitallerine göre Gölcük’teyken aynı zamanda Muğla’daki evlerde subay/astsubayların “Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılıklarını kontrol etmek için incelemeler yapmış ve de Aksaz’da oradaki üs komutanını kontrol etmiş. Sahte belge çetesi, diğer örnektekine benzer şekilde, Özyurt’un görevli olduğu TCG Gökçeada’nın o tarihte Aksaz’da olduğunu sanıyor. Oysa TCG Gökçeada, o tarihte Gölcük’te konuşlu; teşkilat değişikliği nedeniyle Aksaz/Muğla’ya geçmesi ise Temmuz 2008.
Hasan Özyurt:
“Savcılık sorgumda tutuklama istemi ile çıkarıldığım Mahkemedeki ifademde de ısrar ile belirttiğim ve o dönem görev yaptığım TCG Gökçeada Firkateyninin Gölcük/Kocaeli de konuşlu bulunduğunu gösterir resmi evrakı ibraz etmeme rağmen sözde organizasyon kapsamında Aksaz Bölgesi ile ilgili tevkif, ev kontrolü gibi fiziken orada olmayı gerektirecek bir dizi görevin neden tarafıma verildiği sorusuna iddianamede bir açıklama getirilmemektedir. (…)
Bu düzmeceyi TCG Gökçeada’nın Temmuz 2008’den sonra Aksaz olarak değişen, şuan ki konuş yerini esas almışlar.”
Özyurt ayrıca, savunmasında “Şenyuva Sitesi adında hayali bir sitenin bahar şenliği hazırlıklarını ve bu maksatla teşkil ettikleri hayali organizasyonu” esas alarak geliştirdiği bir senaryoya dayalı yazışmaları Microsoft alt yapısını kullanarak nasıl oluşturduğunu gösteriyor.
“Evet, özelliklerine bakalım. (…)
Evet, Neptün Aydın isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu, Neptün Merih isimli kullanıcı tarafından son kez kaydedildiğini, Şenyuva isimli bir şirket bilgisine sahip olduğunu, 15.10.2026 saat 8:30’da oluşturulduğunu, son kaydetme tarihinin 21.10.2026, 14:10 olduğunu, hiç çıktı alınmadığı halde 21.10.2026, 11:32’de çıktı alınmış gibi görüldüğünü görmekteyiz.
Aynı zamanda bu dosyanın üzerinde bir çalışma zamanı da görülmekte. 2 saat 42 dakika gibi.
Evet, şimdi bir dosyanın içeriğine bakalım. Bu bilgi notu başlıklı bir yazı. Gizli, gizlilik derecesini içeriyor. Neden gizli, gizlilik derecesini içerdiğini metni okuyunca anlayacağız. Metinde “Sitemizin geleneksel bahar şenliğinin 21 Mart 2027 günü yapılmasını planlanmıştır. Şenlik hazırlıklarını yürütecek grupların organizasyon şeması ekte sunulmuştur. Organizasyon hazırlıkları site halkına sürpriz olması maksadı ile gizli olarak yürütülecektir. Bahar şenlikleri organizasyonlarında Neptün Merih, Oruç Jale’ye karşı sorumlu olacaktır. Arz ve rica ederim” şeklinde formatlı bir yazıyı görmekteyiz. (…)
Hayali senaryo, hayali kişiler, hayali kullanıcı yolları ile düzinelerce dosyayı herkesin gözü önünde üretebildim. Bir bilgisayara ve bir kullanıcıya ait özel bir bilgi olduğu nasıl iddia edilebilir? İddianame sayfa 151’de dava konusu binlerce dosya ve bunların kullanıcı dosya yolları düşünüldüğünde, hem bilgisayar isimlerinin hem kullanıcı isimlerinin bilinmesinin ve bunun manipülatif olarak hazırlanmasının, aynı zamanda üst veriler ile uyumunun gözetilerek oluşturulması ihtimalinin çok düşük olduğu iddia edilmiştir. Sanırım sunumumdan sonra bu iddiayı yanıtlamama dahi gerek kalmadığı konusunda herkes hemfikirdir.”
Özyurt’un Power point sunumuna buradan, savunma metnine ise buradan ulaşabilisiniz.
***
Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan, Hüseyin Kaplan, sahte belgenin nasıl üretelebileceğini uygulamalı olarak gösteren Özyurt’a:
“Aslında siz savunma yaparken bence, bu zamana kadar bu şekilde savunma yapan tüm sanıkların savunmasını çürütmüş oldunuz.”
Mahkeme Başkanı savcıya yapılan itirazlar karşısında müdahale ediyor:
“Savcı Beyin kurduğu mantığı dinleyin, ben de onu anlamaya çalışıyorum. Dinleyin, Savcı Bey’in de kurduğu bir mantık var. O da bir hukukçu.”
!!!
17 Şubat 2012 02:21
Okuduğum kadarıyla Hasan Özyurt digital dökümanların nasıl hazırlanmış olabileceği ile ilgili muazzam bir fikir yürütmüş ve bunun demonstrasyonunu yapmış.
Ancak görünen o ki, ne savcılık, ne de mahkeme bunu tam olarak anlayamamış, hatta bu sunumun “diğer sanıkları yalanladığı” gibi olmayacak bir kanaat geliştirmişler.
Halbuki Özyurt’un sunumu digital verilerdeki tüm tutarsızlıklar, tarih hataları, metadata veri tutarsızlıkları vs. gibi şeylere makul ve mantıklı bir açıklama ortaya koyuyor. Yani diğer sanıkların ifadelerini yalanlamak bir yana, tam tersine onların iddialarını güçlendirmiş ve doğrulamış oluyor.
Dilerim diğer celselerde mahkeme yaptığı bu algılama yanlışını farketmiştir. Böylelikle mahkemede bir bilişim uzmanının olması gereği bir kez daha ortaya çıktı.