“İddianamem: Balyoz ve Gerçekler”

15 Nisan 2011

GENEL

“İnsanoğlunun duygu ve düşüncelerinin şekillenmesinde yaşadığı ortamın belirleyici etkisi yadsınmaz. Silivri Kampüsü ve de her nasılsa bu kampüsün hem içinde hem de dışında sayılan Mahkeme Salonu bir süredir mekanımız.

Kampüsün netameli bir simgesi var. Bildiğiniz gibi, adaletin simgesi iffetli bir kadının sağ elinde ucu yere bakan bir kılıç ile sol ellinde tuttuğu bir teraziden oluşur. Kampüsün simgesinde bu kadın yok. Tutacağı olmayan terazi ise ağırlık noktasından bir kasaturanın ucuna iliştirilmiş. Öylece durabilmesi için lehim yapılmış olmalı. Bu nedenle de duyarlılığı hadım edilmiş adalet terazisinin.

Duruşma salonu ise bir spor salonundan dönüştürülmüş. “Sanıklar bağlı olmayarak yerlerini aldıktan” sonra, tüm aksesuarları ile ilginç bir tablo oluşuyor. Aksesuarlara elbette savcı, hakim ve sanıklar da dahil. Davalı olanlar sadece sanıklar değil, hakimler de davalı.  Adil yargılamayı ihlalden haklarında suç duyurusunda bulunulmuş, tazminat davaları açılmış. Salonda hakimler için yapılmış kürsü oldukça yüksek, ayrıca özel koruma altındalar. Yüzlerine bakmak isterseniz oldukça yukarıya bakmanız gerekiyor. Hakimlerin arkasında gözlerine pek iliştiğini sanmadığım bir pano var. Keşke önlerinde, görebilecekleri bir yerde aynı pano olsaydı diye içimden geçiriyorum.

Üst orta yerinde Atatürk’ün maskı olan panoda “Adalet Mülkün Temelidir” yazılı. Salonda nelerin aksesuar olduğuna iliskin zihnim tekrar karısıyor. Atatürk’ün maskı, kurgulanmış davanın aksesuarlarına, insanlarına, insancıklarına farklı açılardan bakıyor; “dalgın, düşünceli!”

Gözlerim kürsünün iki tarafındaki bayraklara takılıyor. Hakimlerimizin özel mekanları ile mahkeme salonunu birbirine karıştırdıklarını düşünüyorum. Tam bu sırada Sanık Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen’in haykırışı salonda çınlıyor. Nedeni, kürsünün iki yanındaki bayraklarımıza iliştirilmiş gibi görünen hakimlerin ceketleri. Ali Türkşen’in bayrağa saygı çağrısı duruşmaya ara verilince sessizce yerine getiriliyor, ceketler ortadan kayboluyor.

Benim hakimleri adaletli olmaya, gerçek suçluların üzerine gitmeleri yolunda yaptığım çağrı ise, konuya ilişkin iddianamemi okumamdan tam bir hafta sonra, 25 Mart 2011’de 10ncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin tanıdık “klişe” kararı ile noktalanıyor:

“… hakkindaki dosyadaki delil durumu, dosyada kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tam olarak toplanmamış oluşu, sanığın konumu itibariyle delillere etki yapma ihtimalinin olması, tanıkların henüz dinlenmemiş oluşu, atılı suçun CMK’nın 100. Maddesinde belirtilen katolog suçlardan olması, belirtilen bu sebeplerle adli kontrolun yetersiz kalacağı anlaşılmakla, tutukluluklarının devamına…””

Çetin Doğan, “İddianamem: Balyoz ve Gerçekler,” Destek Yayınları 2011

(Kitabın Giriş bölümünden)

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

One Comment ““İddianamem: Balyoz ve Gerçekler””

  1. fenerant Says:

    Nette yorumlar yazan, kahve köşelerinde veya dükkan önlerinde sohbet eden, hatta çeşitli yerlerde tartışan herkesin taraflı düşünme ve düşünlerini söyleme ve paylaşma hürriyeti vardır. Bunun tek istisnası vardır:
    “Herkes taraf olabilir ama savcılar ve hakimler taraf olamaz.”

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: