“Şimdi şahsınızdan bir empati kurmanızı rica ediyorum arz ediyorum. Birileri bir yerde oturacak bir Word belgesi hazırlayacak bunun ne imzası ne bir şeyi olacak ve bir CD’den bir disketten o Word belgesinde sizin adınız çıkacak ve sizi birileri mahkemenin huzuruna getirecek. Yüce Türk milleti adına senin adın niye bu belgede var diye savunma yapmanızı isteyecek. Siz kendinizi nasıl savunursunuz Hakim Bey? Savunacak bir şey varsa savunursunuz ama ben ne üdüğü belirsiz bir belgede adımın geçtiğini nasıl savunabilirim?”
Bu, sadece ismi 11 no.lu CD’deki EK-A.doc’da geçtiği için yargılanan ve hakkında yakalama kararı olduğu için yurtdışında bulunduğu görevden izin alarak gelen Nedim Ulusan’ın mahkeme heyetine seslenişi.
***
Yurtdışında görevli dört sanık, kendilerine tebliğ edilmiş bir karar olmamasına rağmen, senelik izinlerini kullanarak 22. celsede mahkemeye geldi.
Hakan Akkoç (NATO, Lojistik ve Kaynaklar Başkanlığı Direktörü):
“Aralıktaki duruşmalarda ve bu duruşmalarla ilgili bugüne kadar bana mahkemeniz tarafından herhangi bir tebligat yapılmadı. Ben avukatım marifetiyle duruşmaları gerek basından gerek kendisinden öğrenerek buraya gelip yargılanmaya karar verdim.”
Mehmet Alper Şengezer (NATO, Uluslararası Tatbikat ve Eğitiminden Sorumlu Şube Müdürü) :
“Tarafıma resmi olarak tebliğ edilmiş bir yakalama emri bulunmamaktadır. Bende kendi rızamla yargılanmak üzere yıllık iznimi alarak duruşmamıza katıldım.”
Bahtiyar Ersay (Tunus Askeri Ataşesi):
“Tarafıma benimde şuana kadar her hangi bir tebligat yapılmamıştır. Ben kendi isteğimle geldim.”
Nedim Ulusan (RACVIAC, Zagreb, Uluslararası İlişkiler ve Koordinasyon Direktörü) :
”Öncelikle kendi şahsıma tebliğ edilmiş bir karar yoktur. Basından ve avukatım vasıtasıyla hakkımda yakalama kararının çıktığını duydum ve AGİT’in güven ve güven arttırıcı önlemler kapsamında kurulmuş olan ve balkanlar bölgesinde güvenlik politikaları üreten tek kurumdaki en önemli kadroyu işgal eden tek Türk subayı iken yıllık iznimi alarak Türk subayının hiç bir şeyden kaçmayacağını özellikle belirtmek üzere yargılanmak üzere kendi irademle mahkemeye geldim.”
Sanıkların dördü de 11 no.lu CD’nin içinden çıkan Ek-A.doc belgesinde isimleri geçtiği için yargılanıyor.
Bu sanıklar, görevlerinin ve ailelerinin başına dönebilmek için tutuksuz yargılanma talebinde bulundu. Saat 16:30 civarinda, Mahkeme Başkanı bu konuda Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş’ın mütalaasını istedi. Oysa, avukatların belirttiğine göre saat 13:30 civarında Samanyolu, Kanal 7 ve Habertürk kanallarında bu kişilerin tutuklandığına dair haber geçmişti bile.
Savcı Kırbaş “kamu adına” sanıkların tutuklanmasını talep etti, mahkeme de oybirliği ile tutuklama kararı verdi.
Bir sonraki girişte Çetin Doğan’ın bu celsede sunduğu savunmasından kesitler vereceğiz.
03 Nisan 2011 23:55
Siz hala Silivri’de bir mahkeme olduğunu mu zannediyorsunuz?Orada bir tiyatro oynanıyor,kukla tiyatrosu.Oktay Yıldırım’a doğru dürüst konuşma hakkı bile verilmeyen,sürekli sözü kesilerek savunma hakkı elinden alınan duruşma tutanaklarını okuyun lütfen.
04 Nisan 2011 00:52
cemaat adına yapılan yargılamadan başka bir şey beklenmez.