Yalan habercilikte yeni bir rekora doğru

16 Şubat 2011

Medya yalanları

“Bir gazete yazısına kaç yalan sığdırılabilir” yarışmasının şimdiye kadar tartışmasız galibi Zaman gazetesi idi. Ama bugünkü bir yazısıyla Habervakti sitesi Zaman gazetesinin rekorunu açık bir farkla yenilemiş görünüyor.

Şimdi, bu yazıda o kadar çok yanlış var ki bu sefer hepsini biz sıralamak yerine okuyucularımızdan yardım isteyeceğiz. Sizden talebimiz, yazıda gözünüze ilişen (ve daha evel bir başka yorumcunun dikkat çekmediği) bir yanlışı yorum olarak girer misiniz?

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

75 Yorum “Yalan habercilikte yeni bir rekora doğru”

  1. fenerant Says:

    Zamanın ve yalan vaktinin yalanı boldur. gökyüzündeki Yıldızları sayabilirsiniz ama bunları sayamazsınız.

    size yeni haber vereyim.

    (SÖZDE) Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna rehberi yüklenen ve Hizbut Tahrir üyesi olmakla yargılanan Mahmut Oğuz Kazancı’nın soruşturma kapsamında hiç İstanbul’a getirilmemesi bambaşka bir gerçeği ortaya çıkardı.

    SEHVEN’DE CEVAP BEKLEYEN İKİ SORU

    Ankara’da gözaltına alınan ve yine Ankara’da, yani İstanbul’a hiç götürülmeden serbest bırakılan Kazancı’nın SİM kartının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde bulunması yeni soru işaretleri yarattı.

    Müfettişlere ifade veren polis memuru da Kazancı’nın SİM kartını outlook programı ile bilgisayara yüklediğini kabul etti.

    Oysa Ankara’daki Hizb-ut Tahrir davasında hakim sözkonusu dava ile (SÖZDE) Ergenekon davasının ilgili olmadığını belirterek iki davayı ayırmıştı.

    Bunun üzerine Çelebi’nin de dahil olduğu teğmen topluluğu İstanbul’a götürülürken, Kazancı ve diğer sanıklar ise Ankara’da kalmıştı.

    Yani Teğmen Çelebi’nin telefonu incelense bile, Mahmut Oğuz Kazancı’nın SİM kartının veya içindeki numaraların İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde olması mümkün değildi. Çünkü Hizb-ut Tahrir davası İstanbul’a alınmamıştı.

    Peki numaraları veya SİM kartı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne nasıl geldi?

    Acaba bu da mı bir sehven hata?

    http://askerhaber.com/haber/2807/o-sim-kartin-istanbul-da-ne-isi-var.html

    Cevapla

  2. fmerakli Says:

    Belgelerin 2008 tarihinde guncellendigine iliskin bilgi yalan, zira Emniyet bunun bir yazim hatasindan kaynaklandigini acikladi.

    Bir de haberin sonlarinda su ifade var: “Gölcük belgelerinde her sayfada altı paraf ve parmak izleri tespit edildi. El yazısı ve parmak izlerine göre belgeleri Tanyeri’nin hazırlayıp Doğan’a sunduğu görüldü.”

    Bu da yalan olsa gerek diye dusunuyorum, zira davayi yakindan takip eden birisi olarak boyle bir bilgiye daha once hicbir yerde rastlamadim, ki dogru olsa haberin sonlarina sikistirilmasi degil, surmansete cekilmesi gereken bir bilgi, zira davanin seyrini hayli etkileyen birsey olurdu parmak izlerinin saptanmasi.

    Haberde dogru olan sey ise herhalde Dogan Pasa’nin uzman cavuclarla ilgili olan ifadeleri. Cetin Dogan’in bu konuda yalan mi soyledigi yoksa bilgi ve belgeye dayali mi konustugu da ayri bir merak konusu olabilir. Zira Golcuk belgelerinin ne sekilde doseme altina gomuldugu ile ilgili itiraf niteliginde bir astsubay ifadesi var ve ifadede ismi gecenler uzman cavuslar degil; binbasi, yarbay gibi ust rutbeli komutanlar…

    Nihayetinde herkes birseyler soyuyor, temel mesele ne soylendiginden ote agizdan cikanlara degil kimin soyledigine bakarak soylenenlere inanmaya ya da inanmamaya hazir kitlelerin varligi…

    Benim gozumde Habervakti’nde (ya da X gazetesinde) yaynlanan bir haberde bulgularla desteklenmeyen, dezenformasyon amacli ifadeler kullanmak yanlis oldugu gibi, Dogan Pasa’nin hicbir kanit ortaya koymaksizin uzman cavuslari tohmet altinda birakacak ifadeler kullanmasi da yanlistir.

    Bu tespitim nedeni ile yakisiksiz sozler ve yersiz ithamlar ile karsilacagimi biliyorum, Dogan ve Rodrik bana ve benim gibi olaylara farkli acidan bakanlara yonelik hakaret iceren yorumlari silmedikleri icin atis serbest gibi bir durum ortaya cikmis gorunuyor, o yuzden pesinen soyleyeyim ki kisisel saldiri niteligindeki yorumlara cevap vermeyecegim…

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Cd ler haricindeki belegelerin tümü savcılıkta veya emniyette. Parmak izleri var ise şimdiye kadar kime ait olduğu özellikle suha tanyeri veya balyoz sanıklarından birine ait olsaydı bırakın 2 ayı 2 günü hemen açıklanırdı. Belgelerde var olabilecek bütün parmak izleri TSK tarafından da araştırılıyordur. Ki var ise. Dz.K.K.lığında Er ve erbaşlar dahil herkesin tam teşeküllü parmak izi örnekleri var.

      Cevapla

    • fenerant Says:

      Doğan paşa uzman çavuş ifadesi kullanmadı diye biliyorum. alt ve ast rütbedeki bazı kişilerce yapılmış olabileceği şeklinde söyledi.

      Cevapla

      • tarafsiz Says:

        “Gazetecilerin “Bu belgeler Gölcük’te nasıl çıkıyor?” sorusuna Doğan, “TSK içinde alt düzeyde adamları var, uzman çavuş gibi işi bilmeyenler. Üst düzeyde olsa belgeler üzerinde hata yapmazlar. Alt düzeydeki bu adamlar, belgeleri buraya koymuşlar” diye konuştu.
        http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17017000.asp

        Cevapla

        • fenerant Says:

          o ifade benzetmedir.

          Cevapla

          • tarafsiz Says:

            fenerant,
            Once diyorsunuz ki, “Doğan paşa uzman çavuş ifadesi kullanmadı diye biliyorum”.
            Sonra diyorsunuz ki “o ifade benzetmedir.”
            Bu iki ifadenize kiyaslarsak, sizin yaptiginiz bu durum nedir? tutarsizlik, kivirma muhtemel cevaplar. Yanildigini kabul etmek erdemdir.

            Cevapla

            • fenerant Says:

              fmeraklı uzman çavuşlardan özür dilenmelidr. Uzamn çavuşlar yapmıştır anlamında bir ifade yazdı.
              Ne yazmış;
              “Dogan Pasa’nin hicbir kanit ortaya koymaksizin uzman cavuslari tohmet altinda birakacak ifadeler kullanmasi da yanlistir. ”
              Ben ne yazdım.
              ” Doğan paşa uzman çavuş ifadesi kullanmadı diye biliyorum, alt ve ast rütbedeki bazı kişilerce yapılmış olabileceği” şeklinde söyledi.

              Doğan paşa Ne demiş: “TSK içinde alt düzeyde adamları var, uzman çavuş gibi işi bilmeyenler”

              Uzman çavuşlar yapmış diye bir ifade yok. Uzman çavuşlar gibi bu konular hakkında bilgisi ve eğitimi olmayan alt düzey adam yapmış demiş.

              Ama siz istediğiniz şekilde algılamaya devam edebilirsiniz.

              Cevapla

        • mehmet muhlis Says:

          Çetin paşanın yorumda bir hata yokki..doğru değilmi “işi çok iyi bilmeyen” birilerinin uzman çavuş olacağı yanlış mı?kurmay subayın bilgilerine sahip olma şansı var mı?Ayrıca kayseride uzman çavuş çıkmadı mı işin içinden?bu tüm uzman çavuşlar böyle olacak diye bir sonuçta doğurmaz.Kapris ve alınganlık yapılacak günlerde değiliz.

          Cevapla

    • acracia Says:

      Fmerakli:

      “Bu tespitim nedeni ile yakisiksiz sozler ve yersiz ithamlar ile karsilacagimi biliyorum, Dogan ve Rodrik bana ve benim gibi olaylara farkli acidan bakanlara yonelik hakaret iceren yorumlari silmedikleri icin atis serbest gibi bir durum ortaya cikmis gorunuyor, o yuzden pesinen soyleyeyim ki kisisel saldiri niteligindeki yorumlara cevap vermeyecegim…”

      Yok o hepimize olan bir sey. Duzelteyim. Sadece kufurleri sildiklerini gordum bir de kufur amacli kullanilmis etnik/aidiyet/kimlik kelimelerini. Hakarete neredeyse hepimiz ugradigimiz icin, bu duzeltmeye ihtiyac duydum.

      Bana hakaret amacli kullanilmis cok kelime var ki, ben sizin gibi karsit gorusten de degilim. Sizi duzeltmek isterim, izninizle.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Bir ek daha yapayim, cunku Fmerakli bunu boyle yorumlayip yazmanizi size cok yakistiramadigim icin icim rahat etmedi:

        Genellikle blog yazarlari kendilerine yapilan hakaretleri de silmiyor. Silindigini gorduklerim
        arasinda Fenasi …, … dölü, striptizci, vs gibi yorumlar vardi.

        Ben Balyoz’un dusmesi gerektigini savunan biri olarak bugune kadar bana hakaret amacli soylenen cok laf da oldu: “Ergenekoncu cengaver,” birisine irkcilik yapmayin dedigim icin beni Yahudi sanan o kisi “self-hating Jew” ki Ingilizce’de hic de hos durmuyor, Pinar Dogan’a cinsiyetci yorumlar yapma deyince beni kadin ve cocuk sanan ve akli sira bunun uzerinden beni asagilamaya calisan Ihtimal’den “kizim dus yakamdan ya, […] kac yasindaydin bakayim sen?” babinda bir inci, sinsi manipulator, dreyfus, naif, vs vs.

        Bunlar duruyor. Bence de dursun. Gorenler bu ayiba sahit olsun. Ama evet kufur olunca is baska. Umarim bu aciklayici olmustur. Ama size boyle bir yorumu yakistiramadim Fmerakli. Hele ki blog yazarlari kendilerine yapilan hakaretleri de silmiyorken. Bir kismini gayet usturuplu yapanlar arasinda burada karsit fikir savunan da cok var. Hatirlatmak isterim.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Meramimi anlatan bir yorum yazdim, onu okuduktan sonra hala ilk yorumumu bana yakistirmadiginizi dusunuyorsaniz, tekrar hallesiriz…

          Cevapla

        • Bulent Murtezaoglu Says:

          Bunu genel icin soyluyorum, bellibir kisi ile ilgili degil.

          Yazdiginiza katiliyorum. Duramiyorlar insanlar bazen. Ayni seyi dogru olmayan ve insanlari hedef almayan sekilde soylemek kabilken baska turlu (daha zorunu) yapabiliyorlar. Bunun sebebinin — birey bazinda — neden oyle oldugunu bulup yardim etmeye calismak da net uzerinden mumkun olmayabiliyor. Sizin yaptiginiz sekilde mudahale etmek hem yorucu hem bir sure sonra insanin ustune sorumluluk yikabiliyor (yani hazir siz yaparken baskalari ellemiyor). Ogretici bir sey yalniz — baskalarinda gorduklerimiz kendimizde de olabiliyor cunku. Gorulen yanlisin niye yanlis oldugunu baskasina izah ederken insanin kafasinda daha net canlaniyor tam neyin oldugu ve soyutlanip yapi olarak teshis edilip edilemeyecegi. Bunlar genel tarz olarak okullarda ogretilse iyi olur belki?

          Daha genis anlamiyla alirsak konuyu, baska seyler de var. Bana lisan/tarz ile yapilan (sahsen olmasi gerekmiyor, basin da yapar bunu) baskilara baka baka ‘yahu bunlar hep yapiliyorlar, bu kounun arastirani vardir, hatta ismi de vardir’ diye olsa olsa metoduyla ‘oppressive discourse’ diye bir kavramin oldugunu bulmustum. Uzerinde bayagi yazilmis cizilmis galiba. Katalogunu filan bile bulmustum (benim tanidigim metodlar vardi ama fazlasi da vardi tabii). Bu bilinen, belli ana kaynaklari olan bir alansa hazir hocalar buradayken link/referans dilensem?

          Cevapla

          • acracia Says:

            Evet buna degisik disiplinlerden degisik bakanlar var. Genelde sosyal teoride bulursunuz. Sosyal psikoloji, sosyoloji, antropoloji, hukuk, iletisim, vs alanlarinda calisanlarin egildigi bir konu. Oppressive discourse/baskilayici soylem buna genel semsiye olabilir.

            Buna bakmanin cesitli yollari var, mesela o baskilamak amacli soylemi benimseyip, kendisi kullanarak yeni konusma sahalari acabilmek gibi. Bu da mesela kendisine hakaret amacli kullanilan kelimeyi sahiplenerek kimlik haline getirerek o yaftayi etkisiz hale getirmek (ki mesela zenciler icin kullanilan N…–yazmak istemedim simdi, veya escinseller icin kullanilan “queer” bunlara ornek olarak verilebilir; vakti zamaninda kendilerine hakaret olarak kullanilmis bir yaftayi benimseyip daha guclu bir karsit soylem kurmak gibi), vs.

            Ben bu konuda cok arastirma yaptigimi soyleyemem. Ama bir bakinayim neler var, size geri donerim.

            Cevapla

            • Bulent Murtezaoglu Says:

              Benim buldugum katalog suydu galiba (artik en tepede cikiyor aramalarda): http://andyrobinsontheoryblog.blogspot.com/2004/11/oppressive-forms-of-discourse-typology.html

              Bunun mantik tarafiyla Alev Alatli’nin gurubu ugrasmis bir ara. (List of logical fallacies gibi ki onlardan biri olan cum hoc ergo propter hoc tarzini universite ogrencilerinin kokeni verisiyle yapilan harika cikarimda gorduk. ‘Ispat’ niyetine geciyor o. O halti eden de sadece maksadina ulasmis olmuyor o kalibin yerlesmesine ve mesrulasmasina hizmet ederek beyinlerin igfaline katki yapmis oluyor.) Tabii bunlari anlatarak pek bir yere varamiyorsunuz cunku cogunlukla biz XXXler soyle iyiyiz boyle harikayiz gibi bir orgut/gurup ic soylemine karsi ortak zemin yakalayamiyorsunuz. Sadece simdiki baskin ‘biz Muslumanlar’ kalibinda ibaret degil bu, sol-Taraf itismelerine bakarsaniz ‘biz gercek solcular’ gibi girizgahlari da gorebiliyorsunuz.

              Cevapla

              • acracia Says:

                Anladim, siz bunlari kodlama icin ne gibi aygitlar var diye bakiniyorsunuz. Tamam ben buna bakacagim. Bu sizin soylediginiz semsiyenin altina “Ad Hominem” de giriyor.

                Bakin Hrant Dink olduruldukten sonra boyle bir olusum cikti, gormus muydunuz?

                http://www.nefretsoylemi.org/

                Aslinda su anda olan bitenlerden bahsedilememesi bile, yani Balyoz etrafinda netlesen medya uzerindeki baski bulutu, bu tarz (mesela nefret soylemlerini ifsa eden) bir sitenin bile Balyoz’un liberal, entellektuel, vs denen kesime tabu gorunmesinden, asker yandasi, darbeci gorunmekten kacinmak istemeleri kadar, aslinda o elestirdikleri yaftalamalarin belki de hedefi olarak baska seylerden bahsetmeyi yeglemis olmalari da mumkun.

                Ben simdi sizin neden bahsettiginizi daha iyi anladim. Bakinmaya ilk firsat buldugumda donecegim.

                Cevapla

                • acracia Says:

                  Bunu soylerken de asla elestirmiyorum bu Nefret Soylemi sitesini. Bence cok onemli bir ise imza attilar. Cok da lazimdi. Hrant Dink’in oldurulmesiyle bu olan biteni de ayni kefeye koyuyormusum izlenimi cikmasin, maksadim o da degildi. Bir sitenin herseyi yapmasini da beklemek buyuk haksizlik. Ben kendilerine mutesekkirim bunu cikardiklari icin.

                  Sadece bu kodlama (yafta, nefret soylemi tespiti, vs) cok cok yaygin, bakarsaniz sirf etnik/dini vs konularinda da gormuyorsunuz. Dikkat cekmek istedigim buydu. Bir de tabii su anda medyadaki baski ortami var. Bunlar belki de ayrica ele alinmali, bilemiyorum. Yuksek sesle dusundum. Ama yanlis anlasilmak da istemem.

                  Cevapla

                • Bulent Murtezaoglu Says:

                  Hicbir acelesi yok. Bir mecburiyetiniz de elbette yok. (Disarida yasayan/calisanlar akillaria lak diye gelen turden kaynaklara (ozellikle artik iyice kitaplasmis olgunluktaki seyler icin) ara sira bizim universitelerin kataloglarinda baksinlar lutfen. Netten erisim var bir suru kataloga. Akilinizdaki burada hic yoksa, Turkiye’de yasayan hatta universitede gorevli/okuyan insanlarin bile o icerikten habersiz oldugunu cikartabilirsiniz. Ayip degil bu, memleketin hali ve kurumlarin cogunun yeni olugu asikar. Onun icin demiyorum, yani. Yalniz arkaplan ortakligi farzetmenin gerektigi durumlarda akilda tutulmasini faydali buldugum bir detay.)

                  Ben o siteye bakiyorum arada sirada. Tesebbus olarak dogru geliyor bana ama etiketinn kendisiyle problemim var. Bunu ‘hate speech’ cinsiyle de problemim vardi. Cok genis kapsami var ve etiket olarak popularize edilince yaradigi is denendeki kusuru iyice izah etmek yerine muglak/genis bir kavramla yaftalayip gecmek seklinde olabiliyor. Belki ‘iyi’ taraf denebilecek tarafin da eline boyle bir alet bulunmasi dogru olmayabilir. Memleketin ozel baglaminda bir de bu tur seylere kanunla mudahale etme aliskanligi var, malum. Ona da hic sicak bakmiyorum. Bunlar o siteyi degersizlestirmiyor ama problemli bir is bu.

                  Cevapla

                  • acracia Says:

                    Bulent Bey,

                    Zaten bu konular cok girift. Bunlarin bizim icin en onemli olan kismi medya/basin yoluyla dagitilip, mesrulastirilmasi, bir sure sonra da kamuoyu olusturulmasi. Bunlar cok sorunlu dinamikler. Bir sure sonra ikisi de birbirini besliyor cunku.

                    Ama su son zamanlarda burada da basindan bol bol orneklerini gordugumuz uzere, nefret soylemi denen sey aslinda carpitma, duz mantik kullanma, gecen gunlerde burada da cok adi gecen “ad hominem” yani bir argumana karsi cikmak yerine onu sahsilestirerek soyleyene saldirma (ki bunun orneklerini bu blogda da cok gorduk), hepsi giriyor. Ben mesela bunun goturdugu yer olan linc kampanyasinin kamuoyu olusturmasi kisminda epey rahatsizim. Insanlar hem saglikli bilgi alamiyor, hem de carpitilmis seyler uzerinden carpik mantik kurmayi ogrenmis oluyorlar, sonra bunu kendileri de kullaniyorlar konusup dusunurken. Evet buna mudahil olmak lazim, ama nasil? Cevabini ben de bilmiyorum, cunku isin ucu biraz dusunurseniz toplum muhendisligine kadar bile gidebilir.

                    Bir bicimi boyle bir blogla, bu blog girisinin basligindaki gibi yalanlari ifsa etmek olabilir. Ama ne kadar etkili olur, bilmiyorum. Belki ileride internet uzerinde boyle dogal sosyal olusumlara da rastlariz? Belki boyle hareketler olusur? Bilmesi cok zor.

                    Su asamada yalniz, eger Balyoz hakkinda biraz kamuoyu tartismasi basladiysa, bu daha once medyada yerini bulamayan biraz da farkli sorularin sorulabilir olmasina bagli olabilir. Bu sesi surekli kismaya calisan gruplar da vardir elbet…

                    Sizin sorunuzu onemsedigim icin, ilk bulabildigim zaman araliginda bir bakinmaya niyetliyim, ben de merak ettim. Belki o zaman burada da ifsa edilen seyleri biraz daha anlama firsati da buluruz. Zira bu kadar bilgi kirliliginin olusturuldugu, bu yukaridaki haberde de goruldugu uzere, ortamda nefret ve kin duygularinin da, ofkenin koruklendigi bir gercek.
                    Basinin gucu azimsanamaz.

                    Cevapla

        • ihtimal Says:

          Yahu hala ordamisin!!! Kendi kafamda komik buldugum sonu bir turlu gelmeyen tartisma durumunu kendimce tasvir etmeye calistigim bir cumle yazdim. Her firsatta bundan bahsettin. Hic asagilama niyetim yoktu, ustelik 28 subat sureci gibi savunulamayacak bir davada bile ne kadar iyi argumanlar urettigini dusundugum birisiydin. Olay bundan ibaret, ama sen olayi abarttikca abartiyorsun!

          Cevapla

          • acracia Says:

            Ihtimal:
            yok, yok, uzulmeyin, hala orada degilim. Ama siz bu blogda donen tartisma seviyesi icin cok guzel bir barometresiniz. Bu ornegi de cok seviyorum, her firsatta da verecegim. Cunku bir seyi soyluyorsaniz, ifsa edilmeyi de goze alacaksiniz. Begenmiyorsaniz soylemeyin, girtlaginiza mi bastik sacmalayin diye? Sacmalamasaydiniz. Bir de saka falan deyip gulduruyorsunuz beni.

            Mesela soyle dusunun, Ingilizce bildiginiz icin soyleyeyim, mesela bir zenciye “N…” ile baslayan o hakaret sozlerini soyleyin. Sonra da dayak yememisseniz hala, ama sakaydi deyin.
            Maksat kullanilan kelime de degil, kadin ile o bir mi diyebilirsiniz. Maksat kadin olmayi cocuklastirmak, yas isini isin icine sokarak boyle bol salcali bir pedersahilik ortaya koymak. Ki ben bunu Pinar Dogan’a yazis tarzinizdan sezmistim. Siz de o yorumunuzla teyit ettiniz bana. Bundan sonra bu ornegi cok gorebilirsiniz o yuzden. Kadin olsaydim herhalde kizardim bile. Her neyse.

            Bakin ne guzel, eskiden sizi muhatap almiyordum. Artik alip aciklama bile yaziyorum. Belki siz degil de okuyan baskalari bir sey ogrenir diye.

            Cevapla

            • acracia Says:

              Ihtimal:

              Bakin eger bu ornegi daha fazla vermemi istemiyorsaniz bunun bir yolu var: Boyle niyetim yoktu diyorsunuz. Ben de cogu irkcinin, cinsiyetcilik yapan sahsin, vs’nin bunu boyle hic gormedigini biliyorum. Oyle niye anlasildigini anlamadiklarini da goruyorum. Bazen yapilan bir varsayimin sorununu gorememek ama niyet o degildi demek, aslinda sorunun tam kendisini isaret eder. Eger niyetim o degildi (ki oyle diyorsunuz), oyle anlasilmis olabilecegini anliyorum baska turlu anlasilmasi biraz kafasi calisan birisi icin cok zor), oyleyse ozur diliyorum diyebiliyorsaniz, ben de bir daha bu ornegi vermem.

              Cevapla

              • MERAKLI Says:

                Bak arkadasim, ben nbu cemaate daha once yakin olmus birisiyim. Onun icin bana martaval okuma. Balyoz belgelerinin sahte oldugu ortaya ciksa bile sen bunan inanmazsin. Cunku bununla yuzlesmen demek kendini inkar etmen demek olacak. 28 subattan en son senin bahsetmen lazim. 28 subati elestirebilmen icin bugun sadece emniyet raporuna bakarak 163 komutanin meslek hayatiyla oynanayanlari da gormen lazim. 28 subatta atilan savcilar ve askerler icin bugun bassavciliktan savciliga veya MSB emriyle genrallikten aciga alinanlara da bakman lazim. 28 subattakininde mazereti vardi, sen de mazeret uretiyorsun. Acikcasi 28 subati elestirecek birinin herseyden once su BAlyozdaki sacmaliklara ilk elden karsi olmasi gerekir. Son tutuklamalarin karar sayfasi 1 deki tutuklama nedeni olarak Tarafa gelen 11 no lu CD degil Golcuk de bulunan 1 no lu CD gosterilmektedir. YAni anlayacagin hakim bile Pinar Dogan in tezleri karssinda 11 no lu CD e dayanarak tutuklayamamis. Ha tum bunlara ragmen bildigini okuyacaksan o zaman iste biat kulturune bagli, sorgulamayan, onune konanki kabul eden insan olursun, ki o zaman ben de sana KOYUN derim.

                Cevapla

            • ihtimal Says:

              Bir milletin butun degerlerini ve karakterlerini tam onikiden vurup katleden 28 subat surecini bile savunuyor olabilmen icin sahip oldugun motivasyonu hic anlamadim hicte anlamayacagim. Kaldi ki, suanda Turkiyede bu doneme lanet etmeyen az sayida insan kalmisken o gunku tartismada 28 Subat donemi icin mazaret uretmen, seninle seviyeli bir tartismanin anlamsiz oldugunu dusunmem icin yeterliydi. Bu sitede hic bir zaman dusunceler carpismadi, hep ideolojiler savasti. Bu blogun kurulus amacina uygun olarak, hersey yolunda gidiyor. Ozellikle fmerakli orneginde canli olarak goruldugu uzere, dusunene ve bunun icin vakit ayirana yaptiginiz sey toplu halde saldirmak, asagilamak, ve yazdiklarini didik didik edip konuyu carpitarak argumanlarini dusurmek, burda yaptiginiz tek sey ise milletin zekasiyla dalga gecercesine balyozdakilerin bir an once serbest kalmasi icin her turlu propagandayi yapmak. Pinar hanim gibi milleti tepelemek icin heyecanla ve azimle calisan birini savunma isini gorenlerde burda kimseden extra saygi beklemesinler. Ustune birde Dani gibi bir profesyonelin kayin pederinin cevirdigi haltlari ve izledigi yolu farketmemesin imkansiz oldugunu her firsatta dile getiren biri olarak onlara karsi optimal duzeyde hala saygili oldugumu belirtmeliyim. Eger “her detayi not alan” biri olarak dikkat ettiysen o gunden sonra uzun yazilar yazip fikir beyan etmektense, senin daha once haksiz sekilde itham attigin gibi “troll-like” turu kisa yazilarla notlar birakmakla yetindim. Zaten fazlasinida ne siz nede blog yazarlari hak etmiyorsunuz!

              Cevapla

              • acracia Says:

                Oh, bakiyorum simdi bel alti vuruyoruz. Yalan da soyluyorsunuz ustune ustluk. Iste bu da sizi benim gozumde bes para etmez yapiyor. Ama zaten sizden daha baska seviyeden bir sey beklemek zor.

                Efendim, her neyse, burayi sonra okuyacaklar icin not duselim:

                Ben 28 Subat surecini asla savunmadim. Darbeyi savunmadim. Ihtimal hem yalanci, hem de bunu bile bile buraya yazdigi icin de ahlaksizdir.

                Bu konuyla ilgili daha once yazdiklarim buradadir; Ihtimal de bunu gormedim diye yalan soyleyemez cunku hemen altinda kendi yorumu vardir benim yazdigima cevaben. Demek ki neymis? Ihtimal hem yalanci, hem de ahlaksiz. Bile bile carpitiyormus.
                Buyrun ispati, benim goruslerimi acikladigim kismin altinda da bizzat kendisinin bana yorumu:

                https://cdogangercekler.wordpress.com/2011/01/27/balyoz-davasinin-siyasi-sorumlulari/#comment-2210

                Bu da tek yorumum da degildir bu konularda. Defalarca ayni seyi soyledim:

                Bu uydurmaca senaryo gitsin, asil gercekten olan seyleri tartisalim sadede gelelim diye. Ben 12 Eylul’den baslanmasi gerektigini dusunuyorum; o donemin hem oncesine hem sonrasina, bugun Ihtimal’in aklina gelmeyecek sekillerde milli gorusun isine yaramis o surecler…

                Ama tabii, asker dusmanliginin ya da herhangi bir dusmanligin gozlerimi kor etmesine izin vermedim. Sizin ve dun sizin gibi yazan karsi kutbun derdi nedir biliyor musunuz? Beni siz kafanizda istediginiz gibi bir kutuya koyamiyorsunuz. Butun derdiniz buna. Cunku ben hicbir kutupta durmuyorum. Ne bu ordu 4000 yilliktir sudur budur diyenlerdenim, ne de sizin gibi ayni seyi dusunmeden “darbe, gecmiste de darbe olmustur, bugun de darbedir” vs diyenlerdenim. Vicdaniyla dusunenlerdenim.

                Yani benim temsil ettigim sey siz ve butun kutuplardaki kisilerin korkulu ruyasiyim. Cunku o rahat yaftalarinizla gece rahat rahat uyuyamiyorsunuz benim gibileri bir kutuya koyup, radikallestirip, kutuplastiramadiginiz icin. Cunku ben sizi dusunmeye zorluyorum. Bu da isinize gelmiyor. Kuduruyorsunuz. Kudurun.

                Ben burada adalet adina dogru gordugumu yaziyorum: bu dava dusmelidir. Hukuksuzluklar, usulsuzlukler, saibeler cok fazladir. Sonra da sadede gelelim: ben 12 Eylul’un en onemlisi oldugunu dusunuyorum. Yani neymis? Ihtimal yalanci ve ahlaksizmis da.

                Biraz daha yazin lutfen, Ihtimal. Kendinizi daha da rezil edin. Cunku merak eden acip butun yorumlarimi okuyabilir. Hepsi de sizin su ahlaksiz yalanciliginiza delalettir. Daha da sivayin, bence hic mahsuru yok. Buyrun: meydan sizin. Ben kusmaniza engel olmayayim.

                Cevapla

                • acracia Says:

                  O yazidaki can alici kisimlari da alip buraya koyalim, daha iyi anlasilsin.
                  Ama yazinin tamamina o linkten ulasilabilir, Ihtimal gibi yalanci ve ahlaksizlarin (bu da bir yafta degil, tespit edilmis bir olgudur) anlayamadiklari sey adalettir. O yazi da bundan bir sekilde magdur olmus kisilerin hukuk herkese lazim prensibi yerine, baskalarina da ayni seyi yapmaya kalkmasinin bir kisir donguye sebebiyet verecegini, bunun adalet olmadigi uzerine bir yaziydi. Yazidan alintiliyorum, yaptigim aciklama koseli parantez icinde:

                  “Diger taraftan da, TSK’nin bir kurum olarak (burada yazan ve TSK mensubu oldugunu soyleyen sahislardan bahsetmiyorum; rica ederim bunu sahsi algilamayin) acaba neden bugun bu kadar kisinin bu kadar saibeli gorulmus bir dava olmasina ve bu blogda da defalarca dile getirilmis karsi delillere ragmen insanlarin bunlara bakmak yerine TSK demokratik degil ki mantigiyla hareket etmelerine sasirmamasi lazim.
                  Bir gunde boyle olmadi insanlar. Darbeler, 12 Eylul’de ayni sekilde yapilmis haksizliklar, davalar, vs vs.
                  Su anda TSK’nin da bir kurum olarak gecmisindeki hatalarla bir ichesaplasmasi yapmasi lazim.

                  Biz burada kimseyi sahsen demokrasi sinavindan gecirmiyoruz. Somut bir dava ve sahibeler var. Onu tartisiyoruz. Fikirleri begenilmedi diye fetocu, darbeci, cantaci, ayakkabici, mangalda kul birakmayici, vs vs insanlari yaftalamakta herkes serbest, ama bunun ben bu tartismaya bir katkisi oldugunu sanmiyorum. Buna surekli Cetin Pasa darbeci diyenleri de dahil ediyorum.

                  Hemen bana da darbeci yaftasi hazirlayanlara soyleyeyim: 28 Subat’a zemin hazirlayan Merve Kavakci meselesinde, ben prensip olarak Merve Kavakci’ya destek vermistim. Bas ortulu oldugu icin kimsenin yaftalanmasina, hakkinin kisitlanmasina gonlum razi degil. Sonra seneler gecti, kendisiyle tanistim, prensip olarak destekledigim bu sahistan ayni duyarliligi baska gruplarin o siralar yasamakta oldugu magduriyete (Turkiye’deki ekalliyetler, vs) gostermedigini gordum.[Yani ben magdur oldu diye destek verdigim birisinin, baska turlu magduriyetler yasamis baska insan gruplarina ayni duyarliligi, esitlik herkese lazim prensibini gostermedigini gordum–ozellikle bazi ekalliyetler konusunda] Hatta oyle yorumlari oldu ki en hafif deyimiyle kibarca kendisine katilmadim diyelim (simdilerde Vakit’te yaziyor). Bugun sirf basortulu diye hedef alinsa o prensip uzerinden yine basortusu uzerinden ayrimcilik yapilmamasi gerektigini soylerim, ama fikirlerine gelince o baska bir konu degil mi? Bu kesinlikle kendisine katiliyorum demek degil ki. (Bu arada bugun[un] demokrati kesilen Yasemin Congar’in 28 Subat seceresini bilmeyenler gidip arastirabilirler).

                  Bunu anlamak neden bu kadar zor?”

                  Cevapla

                  • ihtimal Says:

                    Sen istedigin kadar bu dava dusmelidir diye masa basindan istedigin argumanlari uret. Unutmaki urettigin hersey dusuk ihtimalli bir gercekten ibaret olcak. Ustelik Hilmi Ozkok’un 7 saatlik ifade de ne dedigini tahmin bile edemiyoruz. Ama dusun bakalim, savcilarin bu konusmalardan ne sordugunu. Kimse senin kafanda urettigin sacmaliklardan bu yuzyillik davayi kirletemez, buna ne senin gucun ne de bir baska akil hocasinin ucu yeter. Unutmaki en iyi ihtimalle sen burda bu “cetin dogani nasil kurtaririz” propaganda oyunun ufak bir figuranisin! Bu istikrar ve azimle yakin bir tarihe kadar da bu durumdan kurtulma ihtimalin gozukmuyor 😉

                    Cevapla

                    • acracia Says:

                      Ihtimal:

                      Istediginiz kadar konusun. Beni baglamaz.

                      Ihtimal gibi ahlaksiz ve yalancilar (yafta degil bulgudur) konusabilirler. Bir turlu curutemedikleri seyleri sacmalik, masa basi diye karalayabilirler, kim oldugunu bilmedikleri sahislarin hakkinda boyle varsayimlarla da konusup, bilmedikleri ve bilmeleri de gerekmeyen sahislar hakkinda yine ahlaksizca yorumlarda da bulunabilirler.

                      Hem ingilizce hem fransizca yazip, guneydogunun ilcesindeki babalariyla bir telefon konusmasi uzerinden eksi sozluk girisi tadinda 12 Eylul hikayeleri de anlatabilirler, bunlardan bahsederek matematik modelleri de yapabilirler, hatta bir anda Turkcelerini duzelte de bilirler. (ki bu sonuncusuna sebebi her ne olursa olsun mutessekirim, en azindan sacmaliklar devam etse de ne soylendigi anlasiliyor).

                      Bukulemeyen mantiga saldirmaya istedikleri gibi de yeltenebilirler.
                      Cunku maalesef kafamdan da uydurmadigim, buradaki cesitli delillerle de sabit oldugu uzere, en son beni masa basi sacmaliklari uretmekle suclamaya kadar dustuyse argumaniniz (ki sanirim ayni saldiriniz Fmerakli icin de gecerlidir, farkli gorus sundugu halde meslektasiz: hani mantik demistiniz ya? Tabii bu mantiga gazeteciler de dahil. Yani onlar da masa basinda is yapiyor. Matematik modelcileri sahaya mi cikiyor acaba?), ben kendimi biliyorum nasil olsa diyerek, tekrar edeyim: bu kafa yapisi benim icin bes para etmez.

                      Kizdirip kiskirtamayacaginizi da soyleyeyim. Ama devam edin. Kendinizi rezil ettiginizi izlemek buyuk bir zevk. Ben bu kadar rezil olsam utanirdim.

                      Onun disinda, olgu ve bulgulara gelelim hemen:

                      Savcilar karsit delilleri neden adli emanete gomdu?
                      Bu delilleri neden sanik avukatlarindan sakladi?
                      Bunlari siddetli itiraz sonrasinda verseler de, neden 700’e yakin sayfa kayip acaba?

                      Bunlari da bana degil, kendileri de masa basinda calisan savcilara sormaniz belki sizi aydinlatir derdim ama sanmam.

                    • ihtimal Says:

                      Iste olaylara nasil insani pencereden bakamadiginin bircok orneginden birini ele alacagim… Kisin soguk gunlerinde emekli olduktan sonra baginda bahcesinde her gun calisamayan (eski bir burokrat) babam ve onun aksam uzerleri vaktini gecirdigi kahvehanedeki okeyci arkadaslarina gelelim (hatirlatayim tekrar). Soyledigi sozler sunlar idi. ” eskiden bunlara(12 eylul darbecileri) sahip cikan bir kac insan olurdu, simdi bunlara (balyozcular) hic kimse arka cikmiyor ogul, bunlarin defteri durulecek yakinda” Ortalama 20-30 masali bir kucuk olcekli sehir kahvehanesini bir gecede en az 200 kisi ziyaret eder. Kahvehane sakinleri icerisinden artik hic kimsenin balyozculari desteklemedigi, nufus oranina gelince turklerin %60, kurtlerin %30, araplarin %10 oldugu ortalama bir genel secimde partilerin oy oraninin turkiyeki genel oy oranina yakin oldugu klasik bir dogu sehrinden ornek veriyorum. 200 e sifir balyozcular aleyhine!! Ustelik sana bu ornegi beyendiremiyorum. Daha ne diyebilirim ki! Sende arguman ureterek, mukemmel! bir turkce konustugunu dusunerek, seninle ayni fikirde olmayan insanlara bin bir turlu hakaret yagdirarak, bu ortalama iki yuz insanin (herbirinin fikri senin ne dusundugun kadar onemliyken) ne dusundugunun hic onemi yok, bu dava dussun diyorsun. Nerden aliyorsun bu ayricaligini! Ve ben bu dusunce gurbunun burdaki sesi olunca , ahlaksiz oluyorum, terbiyesiz ve yalanci oluyorum oyle mi??!!! Ne alaa!!!

                    • acracia Says:

                      Yok asla terbiyesiz demedim, Ihtimal. Rica ederim. Ben luzumsuz laf sarf etmem; o sekilde tartismaya girmem. Ben size ahlaksiz ve yalanci dedim. Yafta degil, tespittir.

                      Sebebi de sudur; bakin yukarida sizden aynen alintiliyorum:

                      “Bir milletin butun degerlerini ve karakterlerini tam onikiden vurup katleden 28 subat surecini bile savunuyor olabilmen icin sahip oldugun motivasyonu hic anlamadim hicte anlamayacagim. Kaldi ki, suanda Turkiyede bu doneme lanet etmeyen az sayida insan kalmisken o gunku tartismada 28 Subat donemi icin mazaret uretmen, seninle seviyeli bir tartismanin anlamsiz oldugunu dusunmem icin yeterliydi.”

                      Bu sizin yorumunuz. Yani bana 28 Subat surecini destekledigimi soyluyorsunuz. Boylelikle bana darbeci yaftasi yapistirabilecektiniz. Cok kolay olurdu o zaman beni mundar edip bir kutba itmek degil mi?

                      Amma velakin, ben ta ne zaman demisim ki:

                      “Hemen bana da darbeci yaftasi hazirlayanlara soyleyeyim: 28 Subat’a zemin hazirlayan Merve Kavakci meselesinde, ben prensip olarak Merve Kavakci’ya destek vermistim. Bas ortulu oldugu icin kimsenin yaftalanmasina, hakkinin kisitlanmasina gonlum razi degil. Sonra seneler gecti, kendisiyle tanistim, prensip olarak destekledigim bu sahistan ayni duyarliligi baska gruplarin o siralar yasamakta oldugu magduriyete (Turkiye’deki ekalliyetler, vs) gostermedigini gordum.[Yani ben magdur oldu diye destek verdigim birisinin, baska turlu magduriyetler yasamis baska insan gruplarina ayni duyarliligi, esitlik herkese lazim prensibini gostermedigini gordum–ozellikle bazi ekalliyetler konusunda] Hatta oyle yorumlari oldu ki en hafif deyimiyle kibarca kendisine katilmadim diyelim (simdilerde Vakit’te yaziyor). Bugun sirf basortulu diye hedef alinsa o prensip uzerinden yine basortusu uzerinden ayrimcilik yapilmamasi gerektigini soylerim, ama fikirlerine gelince o baska bir konu degil mi? Bu kesinlikle kendisine katiliyorum demek degil ki. (Bu arada bugun[un] demokrati kesilen Yasemin Congar’in 28 Subat seceresini bilmeyenler gidip arastirabilirler).”

                      Yani neymis? Sizin soylediginizin asli yokmus.

                      Merak edenler icin linkini de hem yukarida hem asagida bir daha verdim ki, hem bunu siz okudugunuz halde iftira atarak, yalan soyleyerek burada beni 28 Subat’i savunmakla sucladiginiz icin, yalan soylediginiz ortaya ciksin.

                      Bu yuzden yalancisiniz dedim.

                      Bu yazinin butunune ulasilabilecek linki verdim hem yukarida, simdi de bir daha asagida. Zira benim yazimin hemen altinda sizin kendi yorumunuz var bana cevaben vermis oldugunuz. Yani bu yaziyi gormussunuz.

                      https://cdogangercekler.wordpress.com/2011/01/27/balyoz-davasinin-siyasi-sorumlulari/#comment-2210

                      Bu da bir bulgu; tespit ettik ki siz benim 28 Subat’i desteklemedigimi bildiginiz halde 28 Subat’i destekledigimi yazmissiniz (yalan soylemissiniz), bunu da bir argumanda ustunluk saglamak icin kirli bir sekilde kullanmissiniz. Iste bu da sizi ahlaksiz yapar.

                      Bunlar da yafta degil, gosterdigim ve ispat ettigim uzere tespit edilmis olgudur.

                      Yani evet, bu sizin somuru yaptiginiz konuyu dagittiginiz sebeplerden degil, benim ispat edip gosterdigim (matematikciler ispat sevmez miydi?) uzere hem yalanci hem ahlaksizsiniz.

                      Ama bu sizi terbiyesiz yapmaz. Yafta yapistirmak benim haddime degildir. Estagfurullah.

                    • ihtimal Says:

                      Sevgili Acracia, tartismaya baslamamiz cetin doganin balyoz oncesi gecmisini konusu hakkinda yorumlarin yazdildigi bir bolumdu. Bende dogal olarak hali hazirda acilan 28 subat uzerine bir yorum yazdim ve bu yorumun uzerine bana saldirmaya basladiginiz. Cetin dogan bir anda balyoz ile cikmadi ortaya, el jazeera ya yaptigi konusmada kendisini de “term of regulations’ i yazan akil adami, cevik bir i de emri veren bas adam diye tanitti. Ve sende beni 28 subati yazmakla konuyu carpitma niyetinde olan birisini gibi anons edip bin bir turlu sonu gelmeyen yazilar yazdin. 28 subati goz onune almadan cetin dogani yargilamak bana kalirsa aptallik, umarim savcilar da bunun farkindadir da cetin doganin 28 subatti ki “katkilari” arada kaynamaz. Olay bundan ibaret.

                    • MERAKLI Says:

                      12 eylulde fetullah gulen ne piyordu? Komunizmle mucadele derneklerinin yoneticisiydi. Yani solcu fisliyordu. Onun icin 12 eylulde simdiki komutanlarin cektigini cekmedi, hapislerde ifade icin 3 gun beklemedi. Peki Erdogan ne yapiyordu? IETT top oynuyordu! Cemil Cicek ne yapiyordu? Ozal ile beraber Kenan Evren den secime girmek icin ANAP kurucusu olarak onay bekliyordu.
                      Darbeler doneminde ABD nin bebelerini bize anlatma. Su anda da ABD buyukelcisiyle AKP atisiyormus gibi yapip ic kamuoyunu sekillendirmeye calisiyorlar. Anlasilan bu ulkede sizler gibi kolay kanan cok insan var

                    • acracia Says:

                      Ihtimal:

                      Yazmayacaktim, ama son kez deniyorum.

                      Oncelikle o sozunu ettiginiz insani pencereye gelelim:

                      1) Ben Turkce konusma konusunda asagilamak degil, zaman zaman ani uslup degisiklikleri, hatta bir anda Fransizca yazmalar, Ingilizce, sonra guneydogu dediginiz zaman, itiraf edeyim kafamda bir araya getiremedigim gecisler soz konusu oldugu icin yazdim (hatta bu degisimin sebebi ne olursa olsun dememin sebebi de o). Cunku bir ara Fransizca Sarkozy uzerine birseyler de yazdiniz siz.

                      Dolayisiyla Turkcenizin bir anda degismesinden dem vurusum da bu ani degisimlerin beni sasirtmasi. Hakaret etmek degil. Zira bir ara cidden cok anlasilmaz konusuyordunuz, anlamak cok zor olabiliyordu. Bunun sebeplerini bilemem. Ani degisikligin de oyle. Ama bunun bir eksiklikten kaynaklandigini soylemek degildi amacim. Oyle anlasildiysa da uzgunum.

                      2) Ben benimle ayni dusunmeyenlere hakaret etmiyorum. Bazi sabir noktalarim var, ayrimcilik (irkcilik, vs gibi), haksizlik, yalancilik, ahlaksizlik. Bunlara tahammulum yok. Niye olmadiginin da hesabini verecek degilim.

                      3) Isin insani boyutuysa, siz burada caresizlik icinde Balyoz’dan dolayi cektiklerini bir isyan diliyle dile getirip, cektiklerini yakarircasina burada dile getirdikten sonra “Allah hepimizin mustehakini versin!” diye yazan bir Balyoz sanigina cevaben alayci bir sekilde “amin!!” diye cevap verdiniz. Aci cektigi belli olan birisiyle alay ettiniz. Bakin herseyi yakinen takip edemiyorum, ama ettiklerimi zor unuturum. Ki o sizinkisi cok haince gelmisti bana.

                      4) Asker ailelerini, cocuklarini hedef alan, ozel hayatlarini TC kimlik nolarini ifsa eden basinda da yer alan irkci, tacizci linc kampanyalarindan bahsedince de cevaben, sokaktaki insanlar onlari takmiyor babinda seyler soylediniz. Diger bir soylediginiz de zaten o yayinlarin tiraji az idi. Bu da baska bir insani boyutu.

                      5) Buraya cektiklerini siir seklinde yazan Mumtaz Can ve burada son derece beyefendice bir tavir sergileyen Emin Kucukkilic’i sadece bu iki belge mi yeniden tutuklatti diye sorunca, cevaben bana “heee sadece o iki belge…” diye baslayip ardindan benim ikna olmam icin cuvalla belge olmasi gerektigini alay ederek soyleyen de sizdiniz. O iki insanin iceride olmasi da bir insani boyut. O vaziyetle alay eden de ben degilim.

                      6) Bir ara Dani Rodrik’in de bu davadaki motivasyonunu komplo teorisi havalarinda dile getirdiniz, ama cabuk toparlayip sustunuz sonra. Pinar Dogan’i muhatap alip cinsiyetci buldugum bir yaklasimla igneleyip durdunuz.

                      Isin insan boyutu icin simdi bana hala laf ediyorsaniz, ben bir sey diyemem. Tek diyecegim Turkce uzerinden oyle demek istemedigim, ama sizin de bu ani uslup ve dil degisikliklerinizi kafa karistirici buldugum olur. Yoksa ana diliniz baska bir sey dahi olabilir, o benim isim degil.

                      Sonuc olarak, insani boyuta gelince, siz bende sadece bir ayna gordunuz. Baskalarina nasil davrandiysaniz, ben de size daha farkli davranma ihtiyaci hissetmedim. Ne eksik, ne fazla derdim ama sizin kadar insani boyutu unutup saldirmadigim, bana acimasizca gelen usluplarla saga sola durduk yerde satasmadigim icin dogru olmaz.

                      28 Subat surecine gelince… bakin, o bir demokrasi sorunudur. 27 Nisan da oyle. Simdi gordugum kadariyla siz 28 Subat’a takilmis kalmissiniz. Bu simdi 28 Subat baska bir grubu hedef aldi (belki de sizin daha yakin gordugunuz bir grubu? bilemem?) diye mi bu kadar sikayetiniz? 12 Eylul’e ne oldu peki? O solculari tam bir kiyimdan gecirirken Erdogan’in baskani oldugu MSP Genclik Kollari pek bir yara almadi. 12 Eylul zamani Diyarbakir’da cezaevlerinde bir seyler donerken de cok gocunmus gorunmuyordu. Gorunen o ki, Gulen de 12 Eylul’u desteklemis. Yani 12 Eylul’den yararlanan kesim daha sonra hedef olunca mi askeriye “tukaka” oldu?

                      28 Subat surecini birakin, asil son 30 yilimizin tam olarak anlasilabilmesi icin 12 Eylul’e daha yakinen bakmak, faili mechulleri arastirmak, Susurluk’u incelemek, vs lazim geldigini dusunuyorum.

                      Prensip olarak fikirlerine karsi gelsem de magduriyeti kimsenin yasamasini istemem. Ben bunlari anlattim ama siz anlamak isteyecek misiniz emin degilim.

              • MERAKLI Says:

                Bak arkadasim, ben nbu cemaate daha once yakin olmus birisiyim. Onun icin bana martaval okuma. Balyoz belgelerinin sahte oldugu ortaya ciksa bile sen bunan inanmazsin. Cunku bununla yuzlesmen demek kendini inkar etmen demek olacak. 28 subattan en son senin bahsetmen lazim. 28 subati elestirebilmen icin bugun sadece emniyet raporuna bakarak 163 komutanin meslek hayatiyla oynanayanlari da gormen lazim. 28 subatta atilan savcilar ve askerler icin bugun bassavciliktan savciliga veya MSB emriyle genrallikten aciga alinanlara da bakman lazim. 28 subattakininde mazereti vardi, sen de mazeret uretiyorsun. Acikcasi 28 subati elestirecek birinin herseyden once su BAlyozdaki sacmaliklara ilk elden karsi olmasi gerekir. Son tutuklamalarin karar sayfasi 1 deki tutuklama nedeni olarak Tarafa gelen 11 no lu CD degil Golcuk de bulunan 1 no lu CD gosterilmektedir. YAni anlayacagin hakim bile Pinar Dogan in tezleri karssinda 11 no lu CD e dayanarak tutuklayamamis. Ha tum bunlara ragmen bildigini okuyacaksan o zaman iste biat kulturune bagli, sorgulamayan, onune konanki kabul eden insan olursun, ki o zaman ben de sana KOYUN derim. Ac tutuklamaya neden gosterilen gerekceyi bir kez daha oku. Zira onlari Zaman gazetesi ve sakirtler kasitli olarak sizlere duyurmuyorlar

                Cevapla

      • fmerakli Says:

        Acracia,

        Senin yorumundan sonra hizlica bir baktim, o kufur iceren ifadeleri ben kacirmisim herhalde, hangi yorumlarin silindigini tam cikaramadim, ama siz oyle diyorsaniz oyledir. Gerci siz hala sinsi manipulator ve dreyfus olarak arz-i endam etmektesiniz. Anlasilan f tipi, fetocu ve adnan hocasi gibi nitelemeler de elestiri kapsaminda gorulmus, olsun varsin. Yalniz bu tarikat/cemaat islerinden cok anlamadigim icin bilenlere merakimdan soruyorum, bir insan ayni anda hem “fetocu” hem “adnan hocaci” olabilir mi?

        Bir de getirdiginiz duzeltmeye de itiraz edecegim, izinistemissiniz, beni duzeltmenize izin vermeyecegim 🙂

        Acracia, size karsi hakaret amacli sozler kullanilmadigi halde oylemis gibi davraniyorsunuz diyecek halim yok, peki nedir duzeltmenize yonelik itirazimin nedeni?

        Ben su ifadeyi kullanmistim: “bana ve benim gibi olaylara farkli bakanlara yonelik hakaret iceren yorumlar…”

        Siz de demissiniz ki ben karsit gorusten olmadigim halde hakarete maruz kaliyorum. Haklisiniz, ama ben hakaret yiyenleri “karsit gorusten olanlar” degil “olaylara farkli acidan bakanlar” olarak niteledim. Hakarete ugramak icin illa karsit gorusu savunmak gerekmiyor, onlarla ayni goruste olsaniz bile eger “olaylara farkli acilardan” bakiyorsaniz hakarete ugramak icin bu yeterli oluyor. Diger bir deyisle, Balyoz davasinin dusmesi gerektigi konusunda onlarla ayni fikirde olmaniz yetmiyor, illa ki onlarin argumanlari ile bunu ortaya koymaniz gerekiyor, eger olaya farkli acidan bakarsaniz aninda sinsi manipulator ve dreyfus oluveriyorsunuz. Uzan lafi kisasi, ben olaylara farkli acidan bakanlar derken sizi de aklimin bir kosesinde tutmustum, hatta bu nedenle ozellikle “karsit goruste olanlar” ya da bu anlama gelecek bir ifade kullanmaktan kacinmistim, ama meramimi daha acik da ifade edebilirmisim, alinganliginizi anliyor ve hak veriyorum…

        Cevapla

        • acracia Says:

          Tesekkur ederim aciklamaniz icin.

          Ben o tarz anlamdaki bir yorumu size yakistiramamistim. Simdi anladim ne demek istediginizi. Ben “Ergenekoncu cengaver” olarak da arz-i endam etmekteyim elbette. Daha da vardi da cetelesini tutmadim, bunlar aklimda kalanlar olmus. Bir yerde de vatan hainiydim galiba. Ne diyeyim.

          Ben bu sozunu gecen kufur mahiyetinde yazilanlari gozlerimle gorup inanamistim; yok artik diye dusunerek. Sonra silindiklerini gordum. Yalniz tabii, blog yazarlari da buraya Balyoz’a farkli bakanlarin gelerek hakaret ettikleri kategoriye girmiyor mu? Yani dediginiz mantigi anliyorum da, sanirim birbirinden farkli dusunen bir cok kisi yapistiriyor yaftalari hakaret amaciyla. Karsidevrim’i, arada bir surusunu unuttugum isimleri de hatirlayalim. Yok Kizilbas yok su, havalarda ucusuyordu.

          Velhasil, kendisinden farkli dusunen bir cok kisiye buraya yazan bir cok kisinin basvurdugu bir yol. Yani bu mantiga blog yazarlari da dahil. Bu yuzden o dediginiz mantiga dahil olan kume biraz daha buyuk sanki? Bu duzeltmeye de izin yok mu?

          Cevapla

          • acracia Says:

            “Bu mantiga blog yazarlari da dahil”

            Yani onlar yapiyor degil, onlar da buna maruz kaliyorlar anlaminda. Netlestireyim.

            Cevapla

        • Bulent Murtezaoglu Says:

          … bir insan ayni anda hem “fetocu” hem “adnan hocaci” olabilir mi?

          Valla uc dakika sonra komunist ertesi gun de libos dahi olabilir.

          Adnan hoca – cemaat gecisi sakirtlik seklinde degil de birine hizmet ederken otekine hizmet etmek seklinde olabiliyor. Basinda filan bunun bilinen bir ornegi var. Yani gecirgenlik var bir olcude. Ayni anda ikisi birden olunmuyordur belki de, ikisinin de soylenmesini hakli cikartacak durumlar olabiliyor. (Benim bildigim bu kalai icin bkz. cemaatler/tarikatlar/kultler ve bilimum akla ziyan orgutlenme ve cetelesme hakkinda fuzuli bilgiler ansiklopedisi cilt 345)

          Cevapla

        • acracia Says:

          Bir de soyleyeyim:

          … dolu’ne Eminkk dikkat cekip, rencide edici buldugu icin silinse iyi olur demisti. Ondan sonra da silindi. Eminkk’nin notu duruyor sanirim hala. Fenasi’yi bir baskasi alintilamis, alintilananin orijinalini bulamamistim, onun silindigine oyle hukmediyorum, ama sanirim blog yazarlari alintilayip cevap yazani gorememisler, o yuzden o duruyor bir yerlerde sanirim hala. Son olarak striptizci benim yazdigim bir yorumun hemen ardindan girildi (bir kadin gazeteci icin soylenmisti), biraz sonra da yok oldu. Gorduklerim bunlar. Belki kacirdiklarim olmustur.

          Cevapla

  3. cicek Says:

    Manifesto yayınlayacaklar, mücadele edecekler, meydan okuyacaklar, tehdit edecekler ama savunma yapmayacaklar. Ne zamana kadar, kime güveniyorlar? Ne yapmak istiyorlar? Hâlâ darbe inatları devam ediyor mu yoksa birilerinin? Zaten bunu da söylüyorlar, ordu gerekirse darbe yapar..
    Ne oluyor beyler. Daha yargılama başlamadı ki.. Bu ne telaş, bu ne panik böyle..

    Cevapla

    • acracia Says:

      Sizin daha once de 27 Mayis’la ilgili sorunlu bazi yorumlariniz olmustu. Bu yuzden bence biraz daha darbe tarihini okuyup arastirmakta fayda var. O zamanki varsayimlariniz da sakatti ki simdi de sakat.

      Ordu gerekirse darbe yapar nerede demisler? Referans ve alinti rica edebilir miyim? Ama gazetelerden degil, konusmanin asil kaynagini gormek isterim. Malum butun gazetelerde istemeden ya da isteyerek carpitilmis haberlere rastliyoruz.

      Haksizliga karsi mucadale herkesin hakkidir. Siz haksizlik olduguna inanmiyorsunuz. Ama sanirim onlar inaniyor. Ve sanirim davadaki usulsuzlukler, hukuk ayiplari, karsit deliller bulundugu halde savcilar tarafindan adli emanete saklanarak sanik avukatlarina verilmemesi, sonra buyuk itirazlar gelince (demek ki itiraz etmek gerekiyormus haksizliga, degil mi? yoksa alamayacaklarmis bu belgeleri) bunlardan 700 sayfanin da eksik cikmasi, gibi durumlara bakarsaniz haksiz da degiller. O yuzden bir seye guvenmek oldugunu sanmiyorum. Tam tersine, olsa olsa hakli olarak guvenemedikleri icin olabilir.

      Telas panige gelince: davayi siyasi degil, hukuki acidan takip edin lutfen. O zaman belki tablo farkli gorunur.

      Cevapla

    • Can Acar Says:

      çiçek,

      Anlaşılan olan biteni pek takip etmiyorsunuz, sağdan soldan duyduklarınızla gaza geliyorsunuz. Pek çok kişi davanın siyasi olduğunu, adil olmadığını düşünüyor (yorumlarınıza bakınca buna siz de dahilsiniz). Son dakikada yargıç değişmesi (ki bunu destekleyen aynı adalet bakanı normal atama döneminde Ergenekon savcı ve yargıçların değişmesine “dava sürerken değişiklik yapılmaz” diye karşı çıkıp HSYK’yı bloke etmişti) tutuklama kararı sırasında sanık avukatlarına söz hakkı verilmemesi, savcıların sanıklar lehine olan delilleri adli emanete saklaması. Bütün bunlar davanın adli gelişeceğine olan inancı oldukça sarstı. Sanıkların savunma yapmama kararı savunmalar ile zaman kaybetmeden doğrudan delillerin incelenmesini istedikleri için olabilir (Hasan Pulur, Milliyet, 16.02.2011). Davanın sonuçlanması uzadıkça oradaki 200 insanın gelecekleri ile oynanıyor. Bakın bu insanların dörtte üçü plan seminerine bile katılmamışlar. Eğer darbe planı sahte çıkarsa üzerlerine atılan bütün suçlamaların da uydurma olduğu ortaya çıkacak. Eğer bu insanlar darbeci değilse onları haksız yere suçladığınız için vicdanınız sızlayacak mı?

      Türkiye’de olan bitene artık şaşırmamak lazım.. Oluyor işte.. Birbiriyle ilgisi olmayan iki kurum bir saniyede birbiriyle iç içeymiş gibi davranmaz mı?
      Şu, Balyoz meselesi var ya..
      Hani, hâkim değiştirildikten sonra askerlere tutuklama kararı çıktı iddiası..
      Hükümet Sözcüsü’ne soruldu..
      Bakan Çiçek, HSYK açıklama yapmalı dedi.. Akşam söyledi, sabah HSYK açıklama yaptı..
      O hâkimi neden o mahkemeden aldıklarını izah etti..
      *
      Bunda ne var demeyin..
      Çok şey var..
      Bu olayı kenara atın, farklı pencereden bakın..
      Bakan istiyor, HSYK yapıyor..
      İşin özü budur..

      Mehmet Tezkan, Milliyet, 16.02.2011

      Saygılarımla …

      Cevapla

  4. Can Acar Says:

    Yalanlardan birini de ben yazayım:

    Bavul belgelerini inceleyen Askeri rapor, emniyet raporu ve TÜBİTAK raporunun hiçbirinde “Belgelerin 1. Ordu Komutanlığı’nda bilgisayarlarda hazırlandığı” tespiti yok.

    Cevapla

  5. fmerakli Says:

    Gecen gun Dogan ve Rodrik, “Balyoz’da flas haber: Zaman bize hak verdi” baslikli yazilarini eklemislerdi bloga. Bugun Sedat Ergin’in Hurriyet’teki koseyazisini okuyunca, aklima o baslik geldi ve aman dedim yoksa Sedat Ergin savcilara hki mi veriyor?

    Gerci haksizlik etmeyeyim, yazinin genelinden boyle bir anlam cikartmak biraz fazla zorlamak olurdu, ama yazinin icinde oyle bir bolum var ki altinin bence onemle cizilmesi gerekiyor. Ergin KKK mensuplarinin tutuklanmalarina sebep olarak Golcuk’ten cikan, birisi dijital digeri Albay Turgay Tekmen imzali iki belgeyi gosteriyor. Imzali belge icinde asagidaki satirlari yaziyor ki bu konu hakkinda Dogan ve Rodrik’in ne dusundugunu de ogrenmek isterdim dogrusu:

    “Bu belgelerden birincisi dönemin 15’inci Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Turgay Tekmen tarafından 17 Aralık 2002 tarihinde bazı bağlı bölge komutanlıklarına gönderilmiş olan ve irtica ile mücadele ve türban gibi konularda duyarlı hareket edilmesi istenen imzalı bir yazı. Bu belgenin gerçekliği pek şüpheli gözükmüyor.
    İşin püf noktası, Balyoz’un ana metni olduğu ileri sürülen 2 Aralık 2002 tarihli ana Balyoz Harekat Belgesi’nin içindeki bazı cümlelerin, Albay Tekmen imzalı bu belgedeki cümlelerle tıpa tıp tutmasıdır. Emniyet, buradan hareketle “Balyoz Harekat Planı’nın 1’inci Ordu’nun iç yazışmalarında da kullanıldığı” sonucuna varıyor.”

    Dogan ve Rodrik, 12 Subat tarihli blog yazilarinda “Golcuk’ten ne cikti?” sorusunun yanit olarak su satirlari yazmislardi:

    “Gölcük’ten çıkanlardan hangileri Balyoz soruşturmasıyla ilgili?

    – İki tane CD (1 ve 10 no.lu CD’ler),

    – 1 adet hard disk (5 no.lu hard disk), ve

    – 12 Eylül 2002 tarihli, Bursa İli ve İlçelerinde Görevli Mülki Amir ve Bld. Başkanlarının durumu” başlıklı Yüksel Gürcan imzalı 3 sayfalık bir evrak (bu belge ile ilgili bilgi için buraya tıklayın).”

    Yukaridaki listede Sedat Ergin’in yazisinda zikredilen ve tutuklamalara neden olarak mahkeme tarafindan kullanildigi anlasilan Albay Turgay Tekmen imzali belge yok. Savcilari onemli bilgileri adli emanete gommekle itham eden Dogan ve Rodrik, bir albayin imzasini tasiyan ve Sedat Ergin’in deyimi ile Balyoz planinda yer alan bazi cumlelerin tipa tip kullanildigi bir belgeyi yukaridaki listeye neden eklemedikleri konusunda blogu takip edenleri tatmin eden bir cevap vereceklerdir diye dusunuyorum. Hem google’da site search ile, hem de blogun arama motorunu kullanarak bugune degin Ergin’in bahsettigi Albay Tekmen imzali belge ile ilgili ne Dogan ve Rodrik’in ne de herhangi bir yorumcunun bir sey yazmamis oldugunu teyit ettim.

    Sonucta Golcuk’ten cikan, bir albayin imzasini tasiyan ve Ergin’in ifadesi ile dogrulugu konusunda bir suphe bulunmayan bir belgede Balyoz Harekat Plani belgesinde yer alan kimi cumlelerin tipa tip ayni sekilde kullanilmis olmalari kabul etmek lazim ki savciligin elini hayli guclendiren bir husus.

    BU imzali belgenin davanin seyrine ne tur bir etkisi olacagini bekleyip gormek lazim.

    Cevapla

    • Can Acar Says:

      Bu belgeden blog’da neden bahsedilmediğini ben de merak ediyorum. Ancak 17 Aralık 2002’de yayınlanmış gerçek bir belgenin içindeki ifadelerin Balyoz planında geçiyor olması planın gerçek olup olmadığını göstermez.

      1. Eğer Balyoz planı gerçek ise, savcıların iddia ettiği gibi, bu belge balyoz planına göre yazılmış ve dağıtılmış olabilir.

      2. Eğer Balyoz planı sahte ise sahtekarlar planı bu belgenin içindeki ifadeleri kullanarak yazmış, tarihini de ona göre ayarlamış olabilirler.

      Her durumda da bu etkisiz bir belge.

      Yine de Balyoz Harekat Planı içerisindeki zamanlama tutarsızlıklarını hatırlamakta fayda var:

      “BALYOZ HAREKAT PLANI.doc” ve “MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETİ PROGRAMI.doc” isimli belgelerde 2005 yılında gerçekleşen bir kongrenin kapanış tebliğinden bire bir alıntılar bulunmaktadır.

      “BALYOZ HAREKAT PLANI.doc” isimli belgede “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)”dan bahsedilmektedir; oysa belgenin son kaydedildiği (2 Aralık 2002) ve CD’nin oluşturulduğu (5 Mart 2003) tarihlerde bu proje henüz telaffuz bile edilmemiştir.

      “BALYOZ HAREKAT PLANI.doc” isimli belgede 2006 yılında kurulan “Türkiye Gençlik Birliği” dost unsur olarak geçmektedir.

      Ayrıca, Kara Kuvvetlerinin bir yazışması olduğu anlaşılan bir belgenin Gölcük’te donanmada ne aradığı da ayrı bir soru. Benzer bir soruyu Gölcükte bulunan diğer imzalı Jandarma belgesi için fenerant gündeme getirmişti.

      Bu durumda planın sahtekarların elindeki bu ve benzeri gerçek belgelerin ve plan seminerinin içeriğine göre oluşturulmuş olması olasılığı iyice kuvvetleniyor.

      Cevapla

      • fmerakli Says:

        Can Bey,

        Haklisiniz bu belge tek basina Balyoz Harekat Plani belgesinin sahih oldugunu gostermez, ancak Sedat Ergin KKK mensubu subaylar icin ek delil nitelegindeki iki belgeden birinin bu Albay Tekmen imzali belge oldugunu ifade ediyor. Tutuklamalarin katalog suclar icin CMK 100. maddeden yapildigini goz onune aldigimizda bu belgenin mahkeme heyetinde kuvvetli suc suphesinin varligi yonunde bir kanaat olusturdugunu soylemek mumkun.

        Bu belge ozelinde benim dikkatimi ceken husus, bir onceki yorumda da belirttigim gibi Dogan ve Rodrik’in bu belgeden bugune degin hic sozetmemis olmasi, hatta Balyoz’la ilgili Golcuk’te yeni ne cikti listesini hazirlarken bu imzali dokumani zikretmemis olmalari. Dedigim gibi bir aciklamalari vardir diye dusunuyorum, Sedat Ergin’in haberdar oldugu bir belgenin varligini Dogan ve Rodrik’in bilmemesi pek akla yatkin gorunmuyor zira.

        Bir de siz, Bulent Bey ve Acracia ile bir suredir yuruttugumuz paralel tartisma konusu medya ile baglarsak da akla ilginc sorular geliyor. Kafamda dolastirdigim bazi sorular var ama en olgunlasmis olanini asagiya yaziyorum. Yalniz yanlis anlamasin sizden ya da diger arkadaslardan bu soruya (ya da alt sorularla biraz cesitlendirilmis haline) illa ki cevap beklentisi icinde degilim, amacim sadece sorular etrafinda sesli dusunmek…

        1. Balyoz planindaki ifadelerin tipatip aynisinin bir albayin imzasini tasiyan belgede yer almasi eger sahte belge cetesinin isi ise bu haber niye Zaman, Vakit, Samanyolu gibi ya da Taraf, Star gibi yayin organlarinda degil de Sedat Ergin’in kosesinde haber oldu. Bu yayin organlarinin cok daha kucuk seyleri Balyoz planinin gercekligini kanitliyormus gibi mansete tasiyageldiklerini dusundugumuzde, sahte belge cetesinin basin ayagini olusturdugu iddia edilen yayin organlarinda boylesine onemli bir bilgi neden haber, haber de degil manset olmadi? Dogan ve Rodrik’in verdigi linkteki Habervaktim’in haberinde bir suru dezenformasyon amacli bilgi (parmak izleri, guncelleme vs) var iken, Balyoz Harekat Plani’ni planini albay imzali bir belgeye baglayan bu yazi neden haber olmadi?

        Dogan ve Rodrik’in bu belgeden bugune degin hic bahsetmemesi bana ne kadar garip geliyorsa, albay imzali bu belgeyi Balyoz’un bir darbe olduguna inanan ve okuyucularini bu yonde haberler ile besleyen yayin organlarinin bu haberi gormemis olmasi da o kadar garip geliyor. Hele de altinda imza olmayan dijital belgeleri bile “XXX komutanin imzasini tasiyan belge” diye zamaninda haber yapanlar sessiz kalirken, bu bilgiyi Balyoz’a mesafeli Hurriyet’te Sedat Ergin’in kosesinde yer aldigi dusunulunce garabet daha bir artiyor sanki…

        Cevapla

        • fenerant Says:

          Neden ve niçinleri sorgulama tarzınızı takdir ediyorum.
          Savcılığın gölcükteki arama tutanağında bu belgeden hiç söz etmemesi enteresan değil mi?
          sadece medya da ıslak imzalı bazı belgeler olduğu söylendi veya yazıldı.

          Cevapla

        • acracia Says:

          Evet bunu ilk okudugumda ben de dusunmustum. Ama o zaman bir sey yazmak istemedim, cunku bu sozu edilen belgeyi tam olarak bilmiyordum; ayrica kendim bakinmaya da vaktim yoktu. Biraz geriden takip ediyorum su bir iki gundur. Soru ve cevap yazanlara tesekkurler.

          Cevapla

    • trekking Says:

      Yazıyı sonuna kadar okumamaışsınız anlaşılan.

      Her iki belge de Balyoz iddianamesinde adı geçen Karacı bütün sanıklara teşmil edilmiştir. Yani, 15’in Kolordu Komutanlığı’nda yapılan Albay Tekmen imzalı yazışma ve ikinci belge, o tarihte 1’inci Ordu’ya bağlı 2’nci, 3’üncü ve 5’inci Kolordu Komutanlıklarında ve ayrıca Harp Akademisi Komutanlığı’nda görevli olup bugün Balyoz’da yargılanan sanıkların hepsi açısından geçerli bir delil olarak değerlendirilmektedir mahkeme heyeti tarafından.

      CEZA SORUMLULUĞUNUN ŞAHSİLİĞİ İLKESİ

      Ceza hukukunun en temel kavramlarından biri, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesidir. Bu evrensel ilkeye göre, herkes kendi fiilinden sorumludur. Bu ilke, Anayasa’nın 38’inci maddesinde “ceza sorumluluğu şahsidir” ifadesiyle vurgulanmıştır.” Yani bu imzalı olduğu söylenen belge toptan bütün davayı etkileyemez.

      Cevapla

      • fmerakli Says:

        Trekking,

        Yazinin sonunu okudum ve Ergin’in soylediklerine katiliyorum. Ben yukarida albay’in imzasi olan belgenein saniklarin tutuklanmasi icin yeterli oldugunu soylemedigim gibi, sizin iddia ettiginiz gibi belgenin toptan butun davayi etkileyecegini de soylemedim, aksine Can Bey’e cevaben aynen soyle yazdim:

        “Haklisiniz bu belge tek basina Balyoz Harekat Plani belgesinin sahih oldugunu gostermez”

        Bunu yazan birinin, belgenin toptan butun davayi etkileyecegini soylemesi mumkun mu? Benim soyledigim, Ergin’in yazisinda KKK mensuplari icin iki yeni belge oldugu ve birinin de albayin imzasini tasiyan ve gercekligi konusunda pek bir suphe olmayan bu belge oldugu noktasindan hareketle benim soyledigim sey su: “anlasilan soz konusu belge mahkeme heyetinde kuvvetli suc suphesi olduguna dair bir kanaat olusturdu”. Ergin’in yazisinda verdigi bilgiye dayanarak tutuklama kararlarinin albay imzali o belge dahil iki belgeden cikan kanaat sonucunda geldigi tespitini yapiyorum, saniklarin tutuklanmalari gerektigi gibi bir kanaat ortaya koymuyorum. Bilakis, eger gecmis tarihli blog yazilarina bakarsaniz, savciligin tutuklama talebinde bulundugu gazetelere yansiyinca, umarim mahkeme bu talebi reddeder demistim, etmedi, ama tutukluluk kararlari ile ilgili olarak hala ayni noktadayim, yukaridaki albay imzali belge de bu anlamda fikirlerimde herhangi bir degisiklige neden olmadi.

        Bana Ergin’in yazisi icin “sonuna kadar okumadiniz anlasilan” demissiniz, kusura bakmazsaniz ben de size “benim yukarida yazdigim yorumlari pek okumamissiniz anlasilan” diyerek cevap verecegim. O yorumlardaki ifadelerimi iki ana baslik altinda asagida tekrar topluyorum ve umuyorum ki benim dikkat cektigim noktalarin Ergin’in ifade ettigi ve benim bir itirazim olmayan cezanin sahsiligi ilkesi ile bir ilgisi olmadigini goreceksiniz.

        1. Dogan ve Rodrik gecmis tarihli bir blog girislerinde “Golcukten Balyoz’la ilgili yeni ne cikti?” sorusunun cevabini vermislerdi ve verdikleri liste 2 CD, 1 harddisk ve Yuksel Gurcan imzali bir belgeden ibaretti. Yani verdikleri listede Sedat Ergin’in yazisinda zikredilen ve tutuklamalara neden olarak mahkeme tarafindan kullanildigi anlasilan Albay Turgay Tekmen imzali belge yoktu. Ben de acaba Dogan ve Rodrik bu belgeden niye bahsetmediler diye sordum. Bu sorunun cezanin sahsiligi ilkesi ile bir alakasi var mi, yok!

        2. Sordugum ikinci soru da su: Balyoz planindaki ifadelerin tipatip aynisinin bir albayin imzasini tasiyan belgede yer almasi eger sahte belge cetesinin isi ise bu haber niye Zaman, Vakit, Samanyolu gibi ya da Taraf, Star gibi sahte belge cetesi ile iliskili olduguna inanilan yayin organlarinda mansete cikmadi da, kamuoyu bu bilgiyi Sedat Ergin’in kosesinden ogrendi? Bu sorunun cezanin sahsiligi ilkesi ile bir ilgisi var mi? Yine yok!

        Sonucta, sizin bana cevaben yazdiginiz yorumla benim soylediklerim arasinda herhangi bir iliski yok, umarim meramimi net bir sekilde anlatabilmisimdir, zira daha acik bir sekilde anlatabilecegimden kuskuluyum.

        Cevapla

        • trekking Says:

          ben yorumu yazarken henüz sizin can bey e verdiğiniz cevap yoktu. ve güncellemeden yazmışım o yüzden yorumunuz görmedim. yoksa herhangi bir polemiğe girmek gibi bir amacımyoktu

          Cevapla

  6. Hamit Tunç Says:

    Sevgili Çetin Doğan ve Gerçekler sitesi,yapmış olduğunuz bu haberi hergün yaşıyarak görüyoruz.Önceleri içim acıyor,sinirleniyordum,şimdi öyle değil,sanki bir pembe dizisi izler gibiyim,heyecan, yalan,dram,skandal…herşey var.Gerçeklerle ve gerçegimizle sizlerleyiz,teşekürler,sevgiler.

    Cevapla

  7. Sarhoş Ejderha Says:

    dezenformasyon ve mizenformasyona dayalı hacivat-karagöz oyununuz Gölcük’te sümen altı (döşeme altı) edilmiş torba torba bilgi/belge karşısında daha ne kadar dayanacak, merak ediyorum. bu ülkenin tepesinde sömürgeci zihniyetiyle oturan demir yumruk darbeci zihniyetle her ortamda, her fırsatta savaşacağız. taa ki bu ülke özgürleşene, bu halk hür olana dek.

    Cevapla

    • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

      Bana sorarsaniz davanin sahtekarlik uzerine kuruldugunun anlasilmasindan sonra yargilanan bu askerler hapisten haksizliga ugramis ama dik durmus halk kahramani olarak da cikabilirler. O zaman hapi yutariz iste. Size yeni malzeme cikar, ekmeksiz kalmazsiniz, o ayri.

      Cevapla

    • ata Says:

      “Tıksırıncaya kadar içmiş” Sarhoş Ejderha, neden böyle yapıyorsunuz ? neden, hiç bilgiye dayanmadan yorumlar yapıyorsunuz ? Savunmanın elindeki delillerin incelenmesinden çıkan sonuçları,hataları, sahtelikleri, olmazları okumuyorsunuz? İddianamenin sakatlığını,Bu deliller ile suçlama yapılamayacağını, hukuka uygun olup-olmayacağı ile ilgilenmiyorsunuz ? Gölcükte çıkan, “belge” dediklerinizin de aynı belgeler, bir iki farklı belgenin içinde dahi, tutarsızlıklar olduğunu gösteren bilgileri okumazsınız? Her insanın sahip olduğu,merak,bilgi sahibi olma isteği, vicdan,akıl yürütme yeteneklerinden neden bu kadar uzaksınız ? Neden, insanlığın evrimi henüz tamamlamadığını bize ispatlamak için uğraş veriyorsunuz ? Neden “vah vah !” kıvamından bir türlü kurtulmak istemiyorsunuz ? Okumak,okuduğunu anlamak,muhakeme yapmak bu kadar imkansız mı sizin için ? Yetilerin bu kadar sınırlı olabileceğini göstermek için kamuya açılmak konusundaki kör cesaretin, akıl ile ters orantısı olduğunu ispatlamak için mi buraya geliyor ve slogan atıyorsunuz ? Neden, “..her fırsatta savaşacağız” dediğiniz düşmanınıza, “akıllı düşman,aptal dosttan iyidir” i tersten düşündürtüyorsunuz ? Bir topluluk önüne, ciddiyetle çıkıldığını sanarak,komik duruma düşmenin ne olduğunu ispatlamak için harcadığınız çabaya yazık değil mi? Bunun için, az sayıdaki proteinin de zayi olacağını görmenin bizleri de üzeceğini göremiyor musunuz?

      Cevapla

    • trekking Says:

      bu ülkenin tepesinde sömürgeci zihniyetiyle oturan demir yumruk SİVİL darbeci zihniyetle her ortamda, her fırsatta savaşacağız. taa ki bu ülke özgürleşene, bu halk hür olana dek.

      Cevapla

  8. Can Acar Says:

    Sarhoş arkadaşım,

    Herkes ülkenin tepesine bakarken ülke önünde açılan çukura yuvarlanmak üzere. Balyoz falan derken bir de bakacaksın ki özgürlük falan kalmamış. Eğer oynanmakta olan tiyatrodan kafanı kaldırıp etrafına bakarsan biber gazı sıkılan işçiler, dayak yiyen öğrenciler, basılan gazeteler, sokak ortasında yere yatırılıp sorguya çekilen görevliler göreceksin. Sansür, korku ve baskı altında elinde kalan tek özgürlük hükümeti alkışlama özgürlüğü olacak.

    Bu arada, Gölcük’teki bilgi ve belgeler hakkındaki gerçekleri öğrenmek istiyorsan biraz okumanı ve araştırmanı tavsiye ederim. Bu blogdaki yazılardan başlayabilirsin. Biraz bağımsız ve kendi başına düşünmen gerekecek ama eminim başarabilirsin.

    Cevapla

  9. trekking Says:

    Sarhoş ejderha ya bu blogdaki yazılardan önce bazı tarihi olaylarıda hatırlatmak gerekir. Türk ordusu’nun başına kimler çuval geçirdi. Önce onu öğren.

    Rıza Zelyut
    Her şey 4 Temmuz’da başladı
    Birleşik Amerika, İngiltere’den 4 Temmuz 1776 tarihinde bağımsızlığını kazanmış ve bu tarih tüm Amerika’da ortak bayram ilan edilmiştir. 4 Temmuz bağımsızlık günü genelde havai fişeklerle, törenlerle, festivallerle, barbekü partileriyle, fuarlarla, pikniklerle, konserlerle, beyzbol oyunlarıyla geçirilir.
    – – –
    Amerikan ordusu da 4 Temmuz’u böyle şölenlerle kutlar.
    Lakin 2003 yılında Irak’taki ABD kuvvetleri bir av partisindeydiler.
    Avcılar önceden planlarını yapmışlardı.
    Yanlarına oradaki Kürt aşiret reisi Barzani’nin peşmergelerinden de adamlar almışlardı.
    Biraz geriden de başka bir aşiret reisinin adamları geliyordu: Talabani peşmergeleri.
    Amarikalı yüzbaşı; onları avcı olarak değil de seyirci olarak almıştı birliğine.
    -Bakın bu avı izleyin; sonra da bütün Irak’a hatta dünyaya anlatın, diyerek.
    – – –
    Kalifornia’daki coni beyzbol oynarken aklına Irak’taki arkadaşı geldi.
    Sandı ki o da on bin kilometre ötede oynuyordur.
    Ama Irak’taki arkadaşı, savaş elbiselerini giymiş; yirmi kadar naylon çuvalı ve bir o kadar da kelepçeyi yanına almış taşıyordu.
    Araçtan indiler.
    İki katlı bir binanın önünde bekleyen askeri de içeri iterek buradakileri bastılar.
    Basılanlar da askerdi.
    Ama rütbelerinde ayyıldız vardı.
    İçlerinden birileri davranıp karşı çıktılar.
    Basılan birliğin başındaki ayyıldız binbaşı; üzerlerine çevrilmiş otomatik silahlara aldırmadı.
    Üstünü aradı:
    -Amerikalılar bastılar, teslim olmamızı istiyorlar. Direneceğiz. Çatışacağız.
    Üstü; çatışmayın sakın, diye emir vedi.
    – – –
    Ne demekti çatışmayın?
    Teslim olun, demekti bu.
    Onlar da silahlarını yere indirdiler.
    Amerikalı coni bunu görünce hareketlendi.
    Yere çöktürdü ayyıldız armalı askerleri bir bir.
    Ellerini arkaya kanırttı.
    Naylon kelepçeleri vurdu.
    Kelepçeyi öyle sıktılar ki kan oturttular bileklere.
    Sonra da hepsinin başına o çuvalları geçirdiler.
    – – –
    Ve bu işi bitirdikten sonra
    Çıkardılar telefonlarını.
    Yere çöktürülüp elleri kelepçelenmiş, başlarına çuval geçirilmiş 11 askerin fotoğraflarını çektiler.
    Dışarıda bekleyen peşmergelere de anlamlı anlamlı güldüler.
    -Görüyorsunuz değil mi, diye işaret ettiler.
    – – –
    Haber geldi Ankara’ya.
    Genelkurmay başkanı; sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi yapıp;
    -Allah Allah, çekti.
    Sonra da ‘Düşünelim bir; Amerikalı dostlarımız niye böyle yapmışlar!’ dedi.
    Başbakan’a haber verdi. O;
    -Aman millet duymasın; kendi aramızda halledelim, buyurdu.
    – – –
    Günler geçti.
    Gizli boğaya gelen, aşikare doğum yaparar ya… İş duyuldu.
    -ABD’ye nota vermeyecek misiniz, diye soruldu.
    Soruyu alan güldü:
    -Ne notası, müzik notası mı?
    Yardımcısı kızdı:
    -ABD büyük devlettir, ona nota verilmez.
    Genelkurmay başkanı; aynı çizgideydi…
    -Aman aman, dost ve müttefik Amerika darılmasın. O Amerika, yapar… 11 askerin başına çuval geçirilmiş şurada. Ne olmuş yani? Başkaları da şehit oluyor. Bu daha mı kötü sanki?
    – – –
    Kervan artık yola çıkmıştı.
    Belge imal etmek için kurulan ekip de hazırdı.
    Genelkurmay Başkanı’nın katkılarıyla.
    Başladılar asker avına.
    Kurtuluş Günü’de nasıl olsa kırmıştılar rakibin haysiyetini
    Durmak yok, yola devamdı artık.
    – – –
    Ayyıldızın başına çuval geçiren General Raymond Odierno’yu…
    Daha da yüceltmek gerekiyordu…
    İçişleri Bakanı ayyıldızın, davet etti bu adamı Türkiye’ye…
    Ayaklarına kırmızı halı serdirtti.
    -Var olasın, eline sağlık, dercesine…
    ‘Sustu Enadır Layf Gazinosu/Sustu şarkılar’
    Genelkurmay sustu; millet sustu…
    Durmak yok yola devamdı…
    Geldik bugüne.
    – – –
    Siz misiniz ABD’ye kafa tutmaya kalkışan?
    Siz misiniz, Amerika dışında bir de Avrasya var diyen?
    Siz misiniz onların hükümetine yan gözle bakan?
    Siz misiniz Atatürk, laiklik, çağdaşlık diyen…
    Al şu belgeleri savcım.
    Bizim operasyon gazetesi de sana yardımcıdır.
    Bak, bavul dolusu delil.
    Yetmedi mi biraz daha bulalım sana Gölcük’ten.
    Belge bizden; ferman sizden.
    Viva Independence Day

    Cevapla

  10. trekking Says:

    Sarhoş Ejderha belki bunlar da ayılmana yardımcı olur. Şimdiki teslimiyetçi ler 1919 da da varmış. Ama zannetmeyin bu kez tekkurşun atmadan emperyalizme teslim edeceğimizi İzmir’imizi.

    Teslimiyetçi Şakir Paşa
    Halk sokaklara, kordon boyuna yayılarak sessizlik içinde bu işgali seyretti. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, para kazanan şehirdeki Rumlar ise, şenlikler yaptılar ve karaya çıkan Yunan silâhendazlarını büyük gösterilerle karşıladılar.
    Harbiye Nazırı Şakir Paşa, günümüzdeki “teslimiyetçiler” gibi, “Bu gibi şayialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyin” açıklamasını yapıyor!.
    Sabah saatlerinde, 17.Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa, Harbiye Nezareti’ne (Savunma Bakanlığı’na) telgraf çekti. Komutanın telgrafından anlaşıldığına göre, resmi işgal, İstanbul Hükümeti tarafından komutana bildirilmedi. Yunan İşgal Komutanı ise, son dakikada tebligatta bulundu. Buna rağmen, Hükümetten bilgi verilmediği için, komutan kararsız.
    İşgalcilerle “işbirliği” içindeki İstanbul Hükümeti, kendi ordusunun komutanını aldatıyor. Komutan da, basiretsiz ve aldanma eğiliminde.

    Harbiye Nezareti suskun
    Ali Nadir Paşa, telgrafında, “halktan duyduklarına dayanarak”, şöyle diyor:
    “Halk arasındaki şayialara (söylentilere) göre, İzmir’in Yunan kıtaları tarafından işgal edileceği, yahut Yunanistan’dan daha evvel İzmir’e getirilmiş bulunan Yunan Kızılhaç ekiplerinin, el altından yerli Rumlar’dan teşkil edip silahlandırdığı kuvvetler tarafından, içeriden işgal altına alınacağı ihtimali vardır.” Komutan, işgal karşısında nasıl hareket edeceğini Bakanlığa sorarak, çok acele emir bekliyor. Fakat, Harbiye Nezareti İzmir’i savunacak olan komutana hiçbir cevap vermiyor!
    O sırada, Midilli limanında bekleyen Averof Zırhlısı’nda, Yunan 1. İşgal Tümeni Komutanı Albay Zafiryo, son önlemlerini yazılı emre döküyordu:
    “Türk mukavemetine (direnişine) imkan bırakmamak için İzmir’in etrafı süratle abluka (kuşatma) altına alınacaktır. Yabancı unsurların kent içinde kargaşalık çıkarmalarına imkan bırakılmayacaktır. Kent içinde meydana gelecek direnişleri kırmak için, Türk ve Rum mahalleleri birbirlerinden tecrit edilecektir.”

    Şayialara önem vermeyin
    İşgalin planı, sabah saatlerinde Amiral Kaltorp’un başkanlığında yapılan bir toplantıda kararlaştırılmış ve saat 09.00’da, Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa ile Vali Kambur İzzet’e bir nota ile işgal tebliğ edilmişti.
    Kolordu kumandanı, işgal notasını alır almaz, bu kez, telgraf makinesinin başına geçti, Bâbıâlî ve Harbiye Nazırı Şakir Paşa ile konuşmaya çalıştı. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, mors alfabesinin başında cevap veriyor:
    “İşgal vukuuna dair Bâbıâli’ye verilmiş bir malumat (bilgi) yoktur. Amiralin bu teklifi (işgale, ” teklif “ diyor!), Mütareke şartları hükümleri icabından olmakla, muvafakat edilmesi (uyulması) lüzumu tabiidir.”
    “Efendim, bunun bir Yunan işgaline yol açacağı ısrarlı şayiaları vardır.”
    “Bu gibi şâyialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyiniz!”

    Esef verici olay yaşanmasın!
    Gece yarısına yaklaşırken, İngiliz Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Kaltorp (Calthorpe) ikinci notasını (müzik notası değil, işgal notası!) veriyor ve “esef verici olaylara meydan verilmemesini” (!) istiyor:
    “Mondros Mütarekenamesinin 7. maddesi gereğince, İtilaf Devletleri namına, İzmir Yunan askeri birlikleri tarafından işgal olunacaktır. Bu karar Bâbıâli’ye de bildirilmiştir. Çıkarma kuvvetleri yarın (15 Mayıs 1919) saat 08.00’de İzmir’e ulaşacaklardır. Yunan deniz silahlı müfrezeleri, saat 07.00’den itibaren iskeleleri işgal edecektir. Esef verici olaylara meydan vermemek üzere, Osmanlı kıtaları, bulundukları mahallerde kalmalıdır. Bir İngiliz deniz piyade müfrezesi tarafından işgal edilecek olan Telgrafhanede, sansür edilmek kaydıyla, resmi muhaberata müsaade edilecektir. Yunan askeri makamlarının emirlerini bekleyin.”
    İzmir’in karşısındaki Midilli adasındaki 1.Yunan Tümeni, sabaha karşı İzmir’e hareket ediyor. İşgal başlıyor!..
    İzmir’deki Türk Komutan Ali Nadir Paşa ise, emrindeki birliklere şu talimatı veriyor!:
    “İzmir müstahkem mevkii tahkimat bölgesi, bugün öğleden sonra İtilâf Devletleri kıtaları tarafından işgal edilecektir. Toplar ve diğer her türlü harp malzemesi bu kıtalara teslim edilecektir. Bu bölgelerdeki komutanlar, subaylar ve erler, esef verici olayların olmaması için (!) garnizonlarından çıkmayacaklar ve bu bölge dışında ve gerilerinde toplanacaklar, kolorduca verilecek emre göre hareket eyleyeceklerdir. Bu işgal esnasında katiyen karşı konmayacak, işgale gelecek İtilâf müfrezelerine gereken kolaylıklar gösterilecektir.”
    Bu emri veren komutan, daha sonra, Yunanlı bir işgal teğmeninden tokat yiyeceğini bilmiyordu!.. Kolordu emri nedeniyle, Türk birlikleri işgalden hemen önce sessizce çekiliyor ve düzenli hiçbir çatışma olmuyor. Ordu “tek kurşun atmadan” İzmir işgalcilere teslim ediliyor!..

    Cevapla

    • ata Says:

      trekking, hangi kapasiteye hitap ettiğinin farkında mısın? Ejderha seviyeli arkadaşlarımızın, “bir kilo demirin, bir kilo pamuktan daha ağır olduğuna” inandığını göremiyor musun??

      Cevapla

  11. Jim_Beam_Black Says:

    Nazlı Ilıcak bugün yazdığı yazıda bu blogun yazarlarının iddialarını çürütmeye çalışmış; ancak “google’a yazınca çıkıyor” gibi argümanlar öne sürerek iyice komik duruma düşmüş. Gülmek isteyenler buradan buyursun:

    http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2011/02/16/balyoz_belgeleri_sahte_kampanyasi

    Cevapla

  12. HAKAN YILDIRIM Says:

    Benim Hakim Olduğum Kadarı ile: Gölcükte Çıkan Belgelerde sözde Balyoz İddianamesine Delil kapsamına girecek Islak İmzalı bir belge yok…

    Belgelerin Tamamı Digital ve İmajları Savunma avukatlarına verilmedi.

    (AŞAĞIDAKİ NOTUM TAMAMEN TEYİT EDİLMEMİŞ BİR DUYUMDUR)
    Gölcükten Çıkan belgelerin, Oda sorumluları olan personelin başka bir yerde görevde olduğu, Odadaki internet bağlantısı konusunda sorun olduğunun tespit edildiği AnkaraDa görevli Muhabereci Obim ciler tarafından tespit edilmiş, ve anılan odaya bu ekip tarafından 3 ay içerisinde 2-3 defa bu maksatla girildiği söylenmektedir.

    Taraf Gazetesinde Baransu Denen Zat; Önümüzdeki süreçte yeni tukuklamaların olacağını kesin bir dille söylemiş olup, başka yerlerde tutuksuz olanların Açığa alınmalarını istemiş.

    Cevapla

  13. Sarhoş Ejderha Says:

    Hala belgelerin etrafında şüphe ve belirsizlik aurası oluşturmaya çalışan arkadaşlar, yıl olmuş 21.yüzyıl, maalesef teknolojinin mevcut durumu da ileri bir seviyede; hiçbir bilgi/belge sümenaltı, döşeme altı, toprak altı edilemiyor artık. bir şekilde, birileri ihbar ediyor, birileri iz sürüyor ve bulunuyor, gün yüzüne çıkıyor. Türkiye demokrasi devrimini tamamlıyor ve bu sürecin karşısında ne kadar haşmetli, kudretli olursa olsun şanlı paşalarımız, generallerimiz dahi duramaz. paşaların gürlediği anda hükümetlerin düştüğü o ortaçağ devri kapanmak üzere, bence fikri tekamülünüzü tamamlayın ve 21. yüzyıla yakışır bireyler haline gelin. gericiliğin, darbeciliğin, oligarklığın lüzumu yok. insan olalım.

    Cevapla

    • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

      Supheyi ve belirsizligi olusturanlar savcilar guzel kardesim. Sen hayatinda bu kadar kotu hazirlanmis, delillerin sahte oldugu ispatlanmis ve yuzlerce tutarsizlik olan baska bir iddianame gordun mu? Her iddianame’de birtakim tutarsizliklar veya savcinin yorumundan kaynaklanan yanlis anlasilmalar olabilir de Balyoz ve turevi davalarda olay apayri bir boyutta bana sorarsan.

      Adam gibi somut delillere dayali saglam bir iddianame olusturulur, eyvallah onu tartisiriz. Ama bu haliyle dava bitmistir gozumde.

      Cevapla

  14. m.k.a Says:

    Post-modernizm dedikleri bu olsa gerek. Sizin “Demokrasi Devrimi”nden kastiniz saniyorum, “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti” gibi bir demokrasi anlayisi anladigim kadariyla. “Fikri tekamulumuzu tamamlamak” ve “oligark”lik gostermemek acisindan, bize bir su dava delillerinde olan sacmaliklari bir aciklarsaniz, en azindan, biz de 21. yuzyila yakismaya calisiriz. Biz ne de olsa, hala burada “magna carta”, “adalet onunde esitlik” vs. gibi ortacag konularini tartisiyoruz.

    Cevapla

    • trekking Says:

      Biz ne de olsa, hala burada “magna carta”, “adalet onunde esitlik” vs. gibi ortacag konularini tartisiyoruz.

      Süper kardeşim. İşte bu kadar.

      Cevapla

  15. cicek Says:

    Engin Ardıç – Sabah
    2011-02-17
    İsmeeet, bana bir at getir!

    Anıtkabir’e çıkacaklarmış… Tutuklu bulunan paşaların eşleri, çocukları falan. Elbette. Başka türlüsü beklenemezdi.
    “Ata’ya şikâyet” edecekler. Hükümeti. Yargıyı.
    Çelenk koyacaklar, tiii sesi duyulacak, saygı duruşunda bulunacaklar, “deftere” birşeyler yazacaklar. Aydın Doğan’ın adamları resimlerini çekecek, ertesi gün Hürriyet, Milliyet ve Vatan’da çarşaf çarşaf ve büyük bir zevkle yayınlanacak… Komutan eşleri Anıtkabir’de… Titre başbakan!…
    Deftere ne yazacaklar?
    “Artık bürokrasiden de hesap soruluyor, bu ne rezalet?” diyecekler herhalde.
    Ne diyecekler? “Vesayet sistemi elden gidiyor” diyecekler.
    Öyle ya, “ağız tadıyla şöyle bir darbe planı yaptırmıyorlar paşam” diyecek halleri yok ya… “Adam dediğin manavdan elma çalarsa tutuklanır, darbe yapıp emir ve komuta zincirini berbat ederek üst düzey komutan arkadaşlarını içeri tıkma planı hazırlamak gibi hafif bir suç isnadından dolayı adam mı tutuklanırmış” deseler gülünç olur.
    “İsmet İnönü bir Talat Aydemir’den hesap sorabiliyordu, ama o askerdi, şimdi bu iş sivil parçalarına kaldı” deseler, bu sefer de ayıp olur.
    Ya Atatürk de yattığı yerden doğrulup onlara “Enver’in adamları da kaç kere beni öldürmeye kalkmışlardı, darbecilere yüz vermeyin” dese ne yapacaklar? “Darbe hazırlayanları 1926 yılında ben Ankara’da astırmıştım” derse yerin dibine geçerler.
    “Beni ziyarete Kemalistler gelsinler, Enveristler hangi yüzle geliyorlar?” derse üzülmezler mi?
    “Memleket elden gidiyor paşam” deseler, hemen ardından “çok partili sisteme sizin ardınızdan İnönü geçti de böyle oldu” diye eklemeleri gerekir ki, kendi kalelerine gol atmış olurlar.
    Hani yanılıp da “dağdaki çobanın oyu da bizimkilerle eşit sayılıyor paşam” deseler, Atatürk’ten “öyle olmasını ben istemedim mi” cevabını alabilirler.
    “Bunlar köylüyü milletin efendisi yaptılar paşam, göbeğini kaşıyan ayılar bile oy kullanıyorlar” deseler Atatürk’ün 1935 reformuna hakaret olur.
    “AKP’ye daha da fazla oy kazandırmak için yeniden ‘Cumhuriyet Mitingleri’ düzenlemeyi planlıyoruz paşam” deseler bu sefer de Atatürk kahkahalarla güler…
    Ne diyecekler, vallahi merak ediyorum.
    “Kocalarımızı içeri attılar, orduevlerinde ucuz kuaför hizmetine de son veriyorlar” mı diyecekler?
    “Askeri kampları halka açıp turistik tesis yapacaklar” diyemezler, öyle bir uygulama yok.
    “Kendi uçağımızı düşürüp suçu Yunanistan’ın üzerine atmak amacıyla kendi teğmenimizi şehit etmek gibi girişimlere darbe karşıtları sıcak bakmıyorlar paşam” deseler Atatürk onları döver.
    Öyle ya, kalkıp Anıtkabir defterini okuyabiliyorsa, bunu niçin yapamasın?
    İyi ama, her yerde hazır ve nazır olarak Atatürk bütün bu olup bitenleri zaten görüp izleyebiliyorsa, gelişmeleri ona bildirmek üzere Anıtkabir’e çıkmak bir çelişki değil midir?
    “Yeniden Samsun’a git, oradan Amasya üzerinden Sivas’tan dolaş Ankara’ya gel, bizi kurtar paşam” deseler bunu Turgut Özakman bile ciddiye almaz.
    Anıtkabir’e çıkacaklarmış, çıksınlar. Girişte bilet kesilmiyor.
    10 Kasım’da da Dolmabahçe Sarayı’na gitsinler ama orası ücretlidir.
    Zarar yok, bürokrat eş ve yakınlarına özel indirim vardır nasıl olsa, Orduevi’nde ucuza kalma hakkı olduğu gibi…

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      Ey balyoz ve balyozcular cok yasayin, siz olmasaydiniz. Bizi bu kadar guldurcek malzeme nerden cikardi?

      Cevapla

  16. acracia Says:

    Ihtimal:

    son kez deniyorum, yukarida da yazdim, ama simdi son yazdiginizi gorunce de degistirdim, buraya cekiyorum:

    Oncelikle o sozunu ettiginiz insani pencereye gelelim:

    1) Ben Turkce konusma konusunda asagilamak degil, zaman zaman ani uslup degisiklikleri, hatta bir anda Fransizca yazmalar, Ingilizce, sonra guneydogu dediginiz zaman, itiraf edeyim kafamda bir araya getiremedigim gecisler soz konusu oldugu icin yazdim (hatta bu degisimin sebebi ne olursa olsun dememin sebebi de o). Cunku bir ara Fransizca Sarkozy uzerine birseyler de yazdiniz siz.

    Dolayisiyla Turkcenizin bir anda degismesinden dem vurusum da bu ani degisimlerin beni sasirtmasi. Hakaret etmek degil. Zira bir ara cidden cok anlasilmaz konusuyordunuz, anlamak cok zor olabiliyordu. Bunun sebeplerini bilemem. Ani degisikligin de oyle. Ama bunun bir eksiklikten kaynaklandigini soylemek degildi amacim.

    2) Ben benimle ayni dusunmeyenlere hakaret etmiyorum. Bazi sabir noktalarim var, ayrimcilik (irkcilik, vs gibi), haksizlik, yalancilik, ahlaksizlik. Bunlara tahammulum yok. Niye olmadiginin da hesabini verecek degilim.

    3) Isin insani boyutuysa, siz burada caresizlik icinde Balyoz’dan dolayi cektiklerini bir isyan diliyle dile getirip, cektiklerini yakarircasina burada dile getirdikten sonra “Allah hepimizin mustehakini versin!” diye yazan bir Balyoz sanigina cevaben alayci bir sekilde “amin!!” diye cevap verdiniz. Aci cektigi belli olan birisiyle alay ettiniz. Bakin herseyi yakinen takip edemiyorum, ama ettiklerimi zor unuturum. Ki o sizinkisi cok haince gelmisti bana.

    4) Asker ailelerini, cocuklarini hedef alan, ozel hayatlarini TC kimlik nolarini ifsa eden basinda da yer alan irkci, tacizci linc kampanyalarindan bahsedince de cevaben, sokaktaki insanlar onlari takmiyor babinda seyler soylediniz. Diger bir soylediginiz de zaten o yayinlarin tiraji az idi. Bu da baska bir insani boyutu.

    5) Buraya cektiklerini siir seklinde yazan Mumtaz Can ve burada son derece beyefendice bir tavir sergileyen Emin Kucukkilic’i sadece bu iki belge mi yeniden tutuklatti diye sorunca, cevaben bana “heee sadece o iki belge…” diye baslayip ardindan benim ikna olmam icin cuvalla belge olmasi gerektigini alay ederek soyleyen de sizdiniz. O iki insanin iceride olmasi da bir insani boyut. O vaziyetle alay eden de ben degilim.

    6) Bir ara Dani Rodrik’in de bu davadaki motivasyonunu komplo teorisi havalarinda dile getirdiniz, ama cabuk toparlayip sustunuz sonra. Pinar Dogan’i muhatap alip cinsiyetci buldugum bir yaklasimla igneleyip durdunuz.

    Isin insan boyutu icin simdi bana hala laf ediyorsaniz, ben bir sey diyemem. Tek diyecegim Turkce uzerinden oyle demek istemedigim, ama sizin de bu ani uslup ve dil degisikliklerinizi kafa karistirici buldugum olur. Yoksa ana diliniz baska bir sey dahi olabilir, o benim isim degil.

    Sonuc olarak, insani boyuta gelince, siz bende sadece bir ayna gordunuz. Baskalarina nasil davrandiysaniz, ben de size daha farkli davranma ihtiyaci hissetmedim. Ne eksik, ne fazla derdim ama sizin kadar insani boyutu unutup saldirmadigim, bana acimasizca gelen usluplarla saga sola durduk yerde satasmadigim icin dogru olmaz.

    28 Subat surecine gelince… bakin, o bir demokrasi sorunudur. 27 Nisan da oyle. Simdi gordugum kadariyla siz 28 Subat’a takilmis kalmissiniz. Bu simdi 28 Subat baska bir grubu hedef aldi (belki de sizin daha yakin gordugunuz bir grubu? bilemem?) diye mi bu kadar sikayetiniz? 12 Eylul’e ne oldu peki? O solculari tam bir kiyimdan gecirirken Erdogan’in baskani oldugu MSP Genclik Kollari pek bir yara almadi. 12 Eylul zamani Diyarbakir’da cezaevlerinde bir seyler donerken de cok gocunmus gorunmuyordu. Gorunen o ki, Gulen de 12 Eylul’u desteklemis. Yani 12 Eylul’den yararlanan kesim daha sonra hedef olunca mi askeriye “tukaka” oldu?

    28 Subat surecini birakin, asil son 30 yilimizin tam olarak anlasilabilmesi icin 12 Eylul’e daha yakinen bakmak, faili mechulleri arastirmak, Susurluk’u incelemek, vs lazim geldigini dusunuyorum.

    Prensip olarak fikirlerine karsi gelsem de magduriyeti kimsenin yasamasini istemem. Ben bunlari anlattim ama siz anlamak isteyecek misiniz emin degilim.

    Simdi de yukarida Engin Ardic’i okuyup guldugunuzu goruyorum. Genelde yapmadigim bir seyi yapayim, o pek komik buldugunuz yazari Engin Ardic’i ele alayim, yazdiklarindan ziyade, cunku O’nun da bir yazim cizgisi var, mesela polis dayagiyla karnindaki bebegi dusen kisiye de ayni yukarida sozunu ettigim hainlikle yaziyordu. Oyleyse ben de bir yazi linki paylasayim sizinle, Engin Ardic’in ipini pazara cikaran bir yazi:

    http://www birgun net/actuels_index.php?news_code=1292148356&year=2010&month=12&day=12

    Bu da bir insani boyut.

    Sizin simdi yukarida yaptiginiz gibi burada 200’e yakin magdur kisiyle boyle alay etmek de insani bir boyut. Onlarin ailelerinin neler cektigini dusunememek de insani boyut. Ama o boyut sizin yazdiklarinizda hic gorunmuyorsa, karsiliginda kimseden bir sey bekleme hakkiniz da yok. Zaten isi insan penceresinden goremediginizi su son Balyozcular sayenizde gulduk lafinizla da gostermis oldunuz. Bundan sonrasi icin bana da insani pencere martavallari okumayin. Sirf kendine musluman olanlarla isim yok benim.

    Cevapla

    • acracia Says:

      Duzeltme: MSP genclik kollarinin Diyarbakir cezaevinden cok gocunmus gorunmedigini, vs yazarken, ardindan “yararlanan”dan kastim, 12 Eylul’un solcular gibi hedefi haline gelmedikleridir. Tam tersine 12 Eylul’un gozettigi mantalitenin daha cok bu oldugu gercegidir. Baska turlu yararlanip yararlanmadiklarini bilemem. Gecenlerde Kurmanbek Allahverdiyev paylasmisti bir seyler. Ama dahasi icin arastirmak, sorusturmak gerekir.

      Cevapla

      • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

        Ugur Mumcu’nun RABITA kitabi tavsiye edilir bu konuda. Yalniz haksizlik etmeyelim, MSP’li genclik baskani Tayyip Erdogan 12 eylul darbesinden sonra 1 gun gozetimde kalmis. Kendisine ayaklarini sicak sudan soguk suya sokmak suretiyle agir bir iskence yapilmis. Kayda gecelim bunu da.

        Cevapla

        • acracia Says:

          Bu kitabi okumadim. Tesekkur ederim. (Can Dundar 8 Subat 2011’de o sozunu ettiginiz konuda bir yazi yazmis. Milliyet’te)

          Cevapla

  17. cicek Says:

    Kılıçdaroğlu’nun ‘Ergenekon’a üyelik formu’

    Kullanıcı adı: POTstar.keMAL
    Şifre: ergenbal (ergenakon’un ergen’i, balyoz’un bal’ı)

    Güvenlik sorusu: Kağıttan kaplan?
    Cevap: Ordu

    Yedek Güvenlik sorusu: Çakma nutuk?
    Cevap: Bursa Nutku

    Cevapla

  18. vahit kanig Says:

    Yasemin Hanımın Merve Kavakçı hakkındaki gazeteci olarak araştırası çok güzel ve yaptıgı çok normal.
    Merve Kavakçının ABD deki karanlık baglantılarını Yasemin Hanımdan ögrendik.

    Cevapla

trekking için bir cevap yazın Cevabı iptal et