Daha önce yazmıştık; Balyoz darbe kurgusunu hazırlayanlar sahte (ve en erken Ağustos 2009’da hazırlanan) Balyoz belgelerine gerçeklik süsü vermek için, sahte dijital belgeleri, 1nci Ordu’dan dışarıya çıkarılan gerçek belgelerle harmanlamışlar. Baransu’nun bavulundan, 2003’de 1nci Ordu’da gerçeklesen seminere ait belgeler ve (Doğan’ın emri ile kayda alınan) seminer ses kayıtlarına ait kasetler de çıkıyor.
Sahte belge çetesi, Balyoz belgeleri ile seminer arasında ilişki kurmak için, seminer ses kayıtlarındaki kimi ifadeleri dijital Balyoz belgelerine serpiştirmiş. Seminerdeki kimi ifadeler ile Balyoz belgelerinde geçen kimi ifadelerin örtüşmesi Emniyet görevlilerince (dolayısıyla, savcılarca) Balyoz darbe planının seminerde üstü kapalı bir şekilde müzakere edildiğine kanıt olarak gösteriliyor!
İşin daha ilginç tarafı, yüz küsür gerçek belgenin, yüz küsür sahte Balyoz belgesiyle harmanlandığı 11 no.lu CD’de kayıtlı binlerce sayfanın içinde geçen bu kelime ve ifadeler ile, toplam üç gün süren seminerde geçen kimi ifadeler (ki ses kayıt dökümü yaklaşık 200 sayfa ediyor) arasındaki benzerliği Emniyet görevlileri inanılmaz bir maharetle ve inanılmaz bir hızla keşfediyor. Sanki Balyoz belgelerini hazırlayanlar, Emniyet görevlilerinin kulağına fısıldamış.
Olayın kronolojisi şöyle:
• 3 Şubat 2010’da Savcı Bilal Bayraktar, Emniyet’e yazı yazıyor ve el konulan belgelerin incelenmesini istiyor (Ek klasör no.2, dizin no. 68).
• Bir kısım Emniyet görevlileri 20 Şubat 2010, Cumartesi günü 10 kasetten, seminer ses kayıtlarını içeren 9’unun çözümünü yapıyor (Ek klasör no. 16, dizin no.148-342 ).
• Hemen hemen bütün Emniyet tespit tutanaklarının altında imzası olan (emniyet tutanakları aynen iddianameye kopyalandığı için aynı zamanda iddia makamı durumunda olan) iki emniyet görevlisi, tam iki gün sonra 22 Şubat Pazartesi günü tamamladıkları tespit raporlarından birinde (227 sayfalık 1 no.lu tespit tutanağı, Ek klasör no. 1, dizin 1-227) ses kayıtları ve Balyoz dijitallerindeki ortak kelime/ifadeleri tespit etmişler bile.
Örneğin, bu iki emniyet görevlisi, binlerce sayfa dijital doküman arasından 11 no.lu CD’de kayıtlı SUGA HAREKAT PLANI.doc isimli Word belgesinde geçen
“İrticai örgütler, ülke çapında; okul, dershane, vakıf, dernek, Kur-an kursu, kitap, gazete, dergi, radyo ve TV’ler başta olmak üzere faaliyetlerini arttırarak sürdürmekte ve bu faaliyetlerini yıllık 50 Milyar ABD Doları civarındaki islami sermaye ile desteklemektedirler”
ifadesi (1nci kaset, B yüzü) ile, 3 gün süren seminer sırasında, dönemin 3ncü Kolordu Komutanı Ergin Saygun’un
“İrticai örgütler ülke çapında perdede sunulan alanlarda faaliyetlerini sürdürmekte ve bu faaliyetlerinde yıllık 50 milyar dolar civarındaki İslami sermaye ile desteklemektedirler”
ifadesi arasındaki benzerliği tespit ediveriyor. Yine aynı şekilde, Saygun’un seminerdeki
“İrticai örgütlerin belirtilen imkan ve kabiliyetlerini kullanarak tanıtım ve propaganda yöntemiyle halkı etkilemek suretiyle bir buçuk milyon kişilik sempatizan ile üç bin kişilik militan grubunu daha da büyütebileceği ve elde edecekleri bu güç ile halen yürüttükleri rejim aleyhtarı faaliyetleri yurt geneline yaygınlaştırarak İslam Devleti kurma özlemlerini biran önce hayata geçirmeye çalışacakları değerlendirilmektedir”
cümlesi (1nci kaset, B yüzü), ile 11 no.lu CD’deki binlerce sayfa arasından Oraj planı.doc isimli belgede geçen
“İrticai örgütlerin tanıtım ve propaganda yöntemiyle halkı etkilemek suretiyle bir buçuk milyon kişilik sempatizan ile üç bin kişilik militan grubunu daha da büyütebileceği ve elde edecekleri bu güç ile halen yürüttükleri rejim aleyhtarı faaliyetleri yurt geneline yaygınlaştırarak İslam Devleti kurma özlemlerini biran önce hayata geçirmeye çalışacakları değerlendirilmektedir. İrtica tehdidi halihazırda diğer tehditlere göre birinci öncelikli tehdittir”
cümlesinin neredeyse birebir aynı olduğunu tespit ediveriyor.
Bu durumda, Saygun, seminere sözde Denizcilerin hazırladığı Suga planından bir cümle ile, sözde Havacılar tarafından hazırlanan Oraj planından bir cümleyi ezberleyip gelmiş, bunları aynen tekrarlamış!
Her nasılsa Balyoz belgelerindeki yüzlerce sahtecilikten tek bir tanesini bile tespit edemeyen, ortaya çıkan sahtecilikleri örtbas eden emniyet görevlileri, iki gün içeresinde binlerce sayfa içindeki bu benzerlikleri saptamakla kalmıyor, bu “tuhaf” benzerlikleri, (çetenin kurgu mantığına paralel olarak) Balyoz darbe planının seminerde müzakere edildiğine kanıt olarak gösteriyor.
23 Haziran 2012
GENEL