Mehmet Baransu, yazılarından birinde 2003 tarihli Balyoz belgelerinden ilk 2006’da piyasaya sürülmüş Calibri gibi Microsoft 2007 öğelerinin çıkması karşısında şöyle bir sav ileri sürmüştü: 2003 tarihinde kaydedilmiş bir belge daha ileri bir tarihte açılırsa ve açıldığı bilgisayarda güncellenmiş bir Microsoft Word programı yüklenmişse, belgedeki fontlar güncellenebilir. Baransu’ya göre bu, 2003 tarihli CD’den Microsoft 2007 öğelerinin bulunmasını açıklıyordu.
Bu iddianın tutulur tarafı olmadığı için cevap verme gereği hissetmemiştik. Ama aynı şeyi Melih Altınok da CNNTürk’te Tarafsız Bölge’de Pınar’ın katıldığı bir programda tekrar ettiği için malumu ilan etmek zorundayız.
Burada altının çizilmesi gereken ana nokta, adli analizlerin doğrudan CD’ler ya da kopyaları üzerinden değil, CD’lerin birebir aynısı olan adli imajlar üzerinden yapıldığı. Bu böyle olmasa, yani incelenen kopyanın her hangi bir özelliği değiştirilebilecek bir durumdaysa, yapılan analizin zaten bir değeri olmaz, çünkü delil bütünlüğü bozulur. Arsenal ve YTÜ tarafından yapılan incelemeler adli imajlar üzerinden yapılmıştır. Bu imajların özellikleri açıldıkları bilgisayara göre değişmez. Dolayısıyla incelendikleri bilgisayarda fontlarının güncellenmesi gibi bir şey söz konusu değildir.
Zaten CD’lere dijital analiz yaptırmamızın bu kadar gecikmesi, adli imajların sanıklara ilk tutuklamalardan ancak 22 ay sonra verilmesinden kaynaklanıyor.
Bu gerçekler ışığında “belki CD’ler açılırken fontlar da güncellenmiştir” diyenlerin ya adli süreçle ilgili hiç bilgileri yoktur, ya da kasıtlı olarak bilgi kirliliği yaratmaya çalışmaktadırlar.
Şunu da not edelim ki, Calibri, Cambria ve XML schema gibi Microsoft 2007 öğeleri, 11 ve 17 nolu CD’lerde sadece suç unsuru içeren (yani sahte) belgelerde bulunmuştur. Bu iki CD içinde gerçekten 1. Ordu’dan çıkma diğer CD’lerde bulunan kimi belgelerin kopyaları da vardır. Bu kopyaların hiçbirinde bu öğeler çıkmamıştır.
Güncelleme: Kimi yorumcularımız, CD’lerin Baransu’ya verilmeden açılmış olabileceğini, fontların bizim incelememiz surecinde değil, daha önce güncellenmiş olabileceği olasılığını dile getirdiler. Birincisi, bu CD’ler 2003’ten sonra açılmış olsa dahi, fontlarda bir değişiklik olabilmesi için belgelerin ve CD’nin yeniden “save” yapılması gerekiyor. Böyle olmuş olsaydı, belge ve CD’lerdeki son kayit tarihi 2003’u göstermezdi. Öte yandan, CD’nin oluşturulma tarihi 2003 görünüyor ve bu tarihten sonar bir ekleme-çıkarma yapılmamış. Sonraki değişikliklerin 2003’te (ve tek seferde) oluşturulmuş bir CD’de görülmesi mümkün değil.
05 Haziran 2012 07:28
Dün akşam izlediğim programda karşıt görüşteki konuşmacıların oldukça agresif olduklarını izledim. Konuşmayı istedikleri yöne çekip seslerini yükselttiler Pınar Hanım’ın ve Celal Bey’in uslübu oldukça yumuşaktı. Söylediklerinin bir kısmı diğer konuşmacıların hep bir ağızdan konuşmaları nedeniyle arada kayboldu. Onlarında ne dediği anlaşılmadı ama zaten asıl amaçları sizin konuşmalarınızı karambole getirmekti. Kısa, basit ve çarpıcı cümleler kullanmanızı öneririm. İnsanlar bir bilgisayar terimi duyunca konuşmanın gerisini “bu konuşma beni aşar deyip” dinlemiyor. Pekçok kişi Microsoftu biliyor ve Melih Altınok’un kullandığı Microsoft’a sorduk cümlesi cümlenin geri kalanına dikkat topluyor. Yüzlerce sahtecilik örneği içinden en çarpıcı olanlarını 2-3 kelimelik çarpıcı ve merak uyandırıcı cümleler şeklinde sıralayabilirsiniz. Taraf gazetesi “cami bombalayacaklardı” başlığını manşet yaparak tüm dikkatleri toplamayı başardı, şu anda da insanlara soracak olsanız ilk akıllarına gelen bu başlık. Pek çok kişinin bilgisi bu başlık düzeyinde kaldı, sonradan yaratılan bilgi kirliliği içeriği ikinci plana itti. Turgut Kazan’ın konuşması akılda kalıcıydı, daha basit ve çarpıcı cümleler kullanıyordu. Yine de kimse mahkemenin delilleri incelemek için bilirkişi atamayışına makul bir açıklama getiremedi. Sizin çabalarınız toplumda deliller konusunda ciddi bir güvensizlik yarattı, çok önemli bir başarı olduğunu düşünüyorum. Durmak yok, devam. Sevgiler.
06 Haziran 2012 11:30
Pıbar hanım çok kibar konuştu reşat peğe sorması gereken soru siz eski bir savcı olarak adaletin yerine bulmasına tüm delilerin incelenmesine neden karşı çıkorsunuz, darbe söylemine sığınıyorsunuz. ilave olarak reşat veya taraf gazetesi yazarlarına sorulacak soru sizin doğduğunuz yerlerde hiçmi hırsız katil tecavüzcü çıkmadı muhakkak olmuştur o zaman silivriye gidin çünkü sizde ilerde hırsız katil olursunuz. ordunun geleneğinde darbe var diyenlere örnek. birde efendim tüm millet bunu istiyor yalanı palavrası sahtekerlığın daniskası bu da ayrı konu tüm kelimesi çok iddialı kelime. onun yerine ben ve benim gibi düşünenler tüm delilerin incelenmesini istemiyoruz deseler o zaman insan bu kişileri dinler saygı duyar. Birde bunların karnını doyurdukları efendilerine bakmak lazım. Taraf devletten ne kadar para aldığı okuma odası için. o da gündeme getirilsinki millet bunların ne mal olduğunu açık seçik anlasın.Dürüst namuslu insan hukuğun içinde fikrini belirtir. Adalet yerini bulmalı.Hukuk hepimize lazım olacak unutmayalım. suçlu ise cezanndırılsın. amma hukuken suçlu bulunursa yoksa hitler almanyasına döneriz onlarda hukuğu kullanarak milyonlarca insanı öldürdüler.
saygılarımla
06 Haziran 2012 11:33
ben ilk defa sizin sitenizde yorum yaptım.
saygılarımla
faris sarıkaya
05 Haziran 2012 08:23
Merhabalar,
Aslında Metin Altınok’un iddiasına tam olarak cevap veremiyor bu yazı.
Adli inceleme sırasında bilgisayar cd’sinin okunması sadece iddialarının bir yönü. Kısa zamanda çürütülünce başka bir versiyon piyasaya sürülmüş durumda.
Diğer versiyon 2007 yılında (ya da sonra) bu CD’nin içeriğini ele geçiren vatansever subaylar içerikleri incelemek için bir bilgisayarda açıyorlar. O sırada Calibri’ler otomatik olarak güncelleniyor. Sonra bu hain planları kamuoyuyla paylaşsın diye Baransu’ya verirken CD olarak çoğaltmak gerektiğinde orjinal haline en yakın olsun diye o dönem kullanıcıları adına ve o dönem tarihine bilgisayarı geçirerek kaydediyorlar. Bu nedenle Calibri’ler CD’de var. Yani 2007 sonrası bir kere de olsa açıldığı için. CD’nin içeriği 2003 ama madde olarak bizatihi kendisi 2007 sonrası, elbette o içeriğin CD’ye yazılmasında kullanılan teknoloji de bu yüzden 2007 sonrası.
Herşey güzel de peki “Or.K.” yazısı? Vatansever subaylarımız sanırım ellerindeki orjinal CD’yi bire bir, aynen, orjinale sadık bir şekilde kamuoyuyla paylaşmak istediklerinden çocuklarının rızkından gözlerini kırpmadan feda ediyorlar ve Islak İmza makinesi alıyorlar. Böylece Orjinal CD’nin olabilecek en yakın replikasını elde ediyorlar. Tabii “Or.K”. yazısını da orjinal CD üzerinden bir nedenle alamadıklarından dönüp eldeki belgelerdeki el yazılarından teker teker alıp birleştiriyorlar.
Peki neden sadece en sorunlu dosyalarda Calibri güncellenmesi olmuş? Yani içerisinde suç ögesi barındırmayan dosyalarda Calibri yokken, suç ögesi olanlar da var? Elbette vatansever subayların engin öngörüleri sayesinde sadece o dosyalar 2007 bilgisayarında açıldığı için. Diğerlerinde böyle bir durum olmamış…
Peki orjinal CD varken ne diye böyle Islak İmza makinesiyle uğraşılmış? Demek ki yokmuş, ya da o da meşhur 51 no’lu DVD gibi birileri tarafından yok edilmiş ya da kırılmış.
Başka sorunuz? 🙂
(Aslında benim var. Gerçekten ben 2007 yılında 2003 yılında yazılmış bir belgeyi açarsam, calibri gibi fontlar otomatikman referans verilir mi oluyor?)
Sanırım 1.5 sene önce ilk yazılarımdan birisinde sevgili fmeraklı’ya Occam’s Razor’u anımsatarak yazmıştım. Yani şüphe durumunda en az varsayımlı tezin seçilmesini öneren kuralı.
Bir çete var. Elde yeterli delil yok. Bu nedenle de delil yaratıyor. Nitekim Sabri Uzun’da bunu dile getirmemiş miydi? Ya da Hanefi Avcı? Metin Altınok farkındaysa 1300 küsür nokta açıklamaya muhtaç durumda.
Kaldı ki, dışarıdan müdahale edildiği iddia sahipleri tarafından bile kabul edilen bu delillerin bütünlüğü kalmamışken neye faydası var?
Son olarak, Savcılık zaman çelişkisi olduğu açık olan (örneğin Aselsan’da 2007 yılında işe giren kişiler v.s.) bilgi ve belgeleri soruşturma aşmasında neden adli emanete kaldırdı? Demem o ki, “Or. K.” ve savcıların bilgileri saklaması ellerinde patlayacak. Kimin fikrisyse akıllarını seveyim. Ben çetenin yerinde olsam düşünür ve bu fikirleri gündeme getirenleri hatırlamaya çalışırdım. Birgün köstebek aramak durumunda kalırsam iyi bir başlangıç noktası olurdu…
Öte yandan, savunma’nın yerinde olsam, Sabri Uzun’u veya Hanefi Avcı’yı dinlemeyi talep ederim. Ayrıca düğümü çözecek olan bir diğer tanık Baransu’nun vatansever subayı. Gelir ve hangisinin söz konusu olduğunu açıklar. Mahkemeyi bu tanıkları dinlemeye zorlamak mümkün değil mi?
Sevgiler.
05 Haziran 2012 08:36
Bu arada ifade vermeye çağrılırsa vatansever subay’ın söyleyeceği şey aslında şimdiden belli. éBen bunları bir yerde buldum. Bilemiyorum nasıl oluşturulduklarını.”
Savcılığın 2003 yılında tek seferde oluşturulduğunda diretmesinin de nedeni açık. Yukarıda dediğim gibi aksini kabul delil vasfının yitirilmesine yol açıyor.
Sanırım CD’lerin bir kere de 2007 sonrasında bir bilgisayarda açılarak Calibrilere referans verir hale geldiğini öne süren tez bağlamında uzman görüşü alınmalı….
Öte yandan belki de bunlara artık hiç gerek yok.
Ne kadar gösterge olur bilemiyorum ama Pınar Hanım’ın dün CNNTÜRK’te konuşmasının ardından twitter’da yapılan yorumlara baktım. 58 farklı kullanıcıdan 4-5 tanesi hariç tamamı Balyoz davasının çöktüğünü düşünüyorlardı. Yani sosyal medya da Balyoz bitmiş durumda.
Sadece Balyoz özelinde kamuoyunda anket yapılsa ve içerik bilinirliği ve iddiaların inandırıcılığı ölçülse sanırım kamuoyunda genel olarak bu davanın inandırıcılığının kalmamış olduğu görülecektir.
Cephe savaşı veren asker gazeteciler bir yerden işaret alana kadar mevzilerini terk etmeyecekler belli ki. Kendileri bilir. An itibariyle ortamda savunulacak bir mevzi kalmamış durumda. Beyhude bir çaba değil mi?
Sevgiler.
Not:
Twitter yazışmaları (kullanıcı adları saklanmış durumda)
* Balyoz davasi tartisiliyor ben oturmus medeni1 kasiyorum. 😦 neyse sinavlar bitsin silivriden cikmayacagim.
* ERGENEKON ..EŞİTTİR BALYOZ ODA EŞİTTİR FENERBAHÇE DAVASI DEMEDİĞİMİZ SÜRECE ÇÖZÜM OLMAZ ÖNCE BUNU GÖRMELİYİZ
* Balyoz,Odatv,Kafes bu davalarda sahtecilikler bilimsel raporlarla tespit edildi.Bunlar duruşma salonları içinde defalarca söylendi.
* Balyoz davasının teknik detayları dışında sorulacak soru şu: Bir seminerde “oyun” gereği TC’deki hedefler tek tek belirlenebilir mi? Hayır.
* Balyoz CD’leri acilinca font guncelleniyor diyen Melih Altinok, adli incelemelerin bu CD’ler acilarak mi yapildigini saniyor gercekten?
* balyoz = şike davası 3 Temmuz’dan beri hepimiz FENERBAHÇELİYİZ diye aylardır bas bas bağırıyorum ben
* Pınar Doğan’a karşı Balyoz davasının haklılığını savunmaya çalışmak da az bulunur bir mazoşizm örneği.
* Bırak tvleri, gazetelerde bile Balyoz davasında savunmanın feryatlarına yer ayırmayan medyanın birdenbire onlara konuşma fırsatı sağlaması?!
* Balyoz ve Ergenekon’u ne güzel meşrulaştırdılar. Fenerbahçe’yi aklarım korkusuyla insanlar diğer davalara gık diyemiyorlar.
* 2003 yılında hazırlanmış balyoz delillerinden bazılarında office 2007 için tasarlanmış yazı stilleri kullanılmış. Yani o tarihte o cdler+
* Balyoz sanıklarının yakınlarını da çağırıp program yapın
* Daha az konukla balyoz ve Ergenekon davalarindaki yargılama konuşulmali
* balyoz davalarının tertip olduğu bir çok delille ispatlanmıştır.en büyük ispatı dava yeni başlamışken başbakanın savcısıyım demesi.
*Turgut Kazan; balyoz davası için “mutala çok önceden yazılmıştı” dedi.. Tanıdık mı?
* Al Ergenekon’u, vur Balyoz’a ordan sekeni de al bizim Şike’ye..Adamların konuşmaları bile kopi peyst. Allah belanızı versin pislik herifler.
*@ahmethc maskesi düştü. Bknz. tarafsız bölge balyoz darbe plancılarını konuşturur itirazı olanları hemen susturur.işte sahte democrat
* balyoz veya ergenekondaki saniklarin ortak ozelligi AKP karsiti olmalarimi? evet.bu adamlarin cezaevinde olmasi kimin isine yarar AKP.eeeee
* Ergenekon,Balyoz iddianamelerinde bilgisayar Virüsleri ile masum insanlara tecrit uygulandığı ispatlandı..ama tecrit devam etmekte..
* Tuggeneral (Yörükali pasa )Ali Aydin Balyoz davasindan artik serbest kalsin.Bu zulumdur.
* Balyoz,ergenekon vs. davaları başladığında bülbül gibi şakıyanların haline acıyoum artık. ZAVALLILAR…
* Şu an Tarafsız Bölge programında şu gayet açık:Balyoz Davası’nı sahiplenen kesim,kesinlikle taktik bulandırma,anarşi,provakosyon uyguluyor.
* Balyoz Davası ve bir başka iddianame saçmalığı ve laf dinlemeden konuşan gazeteciler.
* T.Bolge’de Balyoz tartismasi word’de 2003’te yazilan yazi 2007’de acildiginda hangi fontta acilir da tikandi :)) microsoft arabulucu olsun
* Reşat ve Melih Beyler teyp kayıtlarının olduğu plan semineri aklandı Bunların içinde Balyoz kelimesi geçmıyor
* Balyoz davası gerçekten utanç verici bir dava.
* Balyoz Davasını anlamıyorsunuz diyerek alaylı gülen Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan’mış.Hala halka tepeden bakıyorlar bunlar yaff
* cnn türkdeki reşat tam bir karmaşa içinde..anlamak istemiyor.aslında öyle bir biliyorki balyoz cd kerinin çakma olduğunuz.
* Pinar Dogan tek basina Balyoz davasini curutuyor. Anlamak istemeyen zihniyet ustelik bilgiden yoksun birilerinin borazanligini yapiyor +
* davasına bir de buradan bu gözle bakınız….
* Balyoz davasını savunan kadın ”Anlamakta güçlük çekiyorsunuz diyor alaylı gülüyor” Bende sana gülüyorum bacım :))
* Balyoz ve türü ile ilgili tutuklanan generallerin yada subayların aklanmak amacıyla içerde tutulduklarını düşünüyorum.
*@ahmethc YOKSA BALYOZ SAHTEMİ?demek aklınıza gelmiyormu?
* Meclis darbe inceleme komisyonu İNCELEMEYİ,balyoz mahkemesi BİLİRKİŞİ yi siddetle reddediyor
* balyoz planlari, ergenekon yalanlari derken bi an “the biggest loser” adli zayiflama program yaptigindan suphelendim.
*Balyoz CD’lerinin sahte olduğu ispatlı raoprlu anlatılıyor, Taraf yazarı hala içeriğini tartışıyor. Bu kadar ahmak nasıl yazar oluyor!..
* Tarafsiz bolge de cnnturk de balyoz davasindaki sahte cdlerden bahsediliyor… Gercekse haince bir basyapit..
* balyoz semineri tamamıyla hukuki
* Balyoz müdafileri Çok Demokrat Paşalarımız H.ÖZKÖK ve YALMAN’ın tanık olarak dinlenmesini istedi ancak çağrılmadı
*Pinar dogan: #SahteCdleriKimUretiyor “balyoz planı” olduğu idda edilen word dosyasında 2007 callibri fontuna referans var
* Sayın Hakan , Balyoz davası heyeti tarafsız hakim niteliğinden tamamen uzaklaşmıştır.Bu , açık ve net bir gerçektir.
* Balyoz, Oda Tv davalarında insanlar ‘sehven’ delillerle zindanlarda çürüyor Deniz Feneri soyguncusu Zahid Akman Kanal 7 nin G.Y.Y oluyor !!!
* sayın Ahmet Hakan bey balyoz davasında . 2003 yılı balyoz cd si nde garamond yazı karakteri nasil kullanılır?
* işte balyoz davasının en önemli sorunu bu delilleri tartışmıyor, bilirkişi rp kabul etmiyor tanık dinlemiyor
* balyoz darbe planı ve balyoz yok
* Yüzünden öfke saçılan Namık Çınar bile bu iş yaş diyorsa, Balyoz davasının saçmalığını siz düşünün!!
*balyoz darbe planı diye bir plan olmadı 365 kisi biz emir almadık vermedik dedi.Bu davada1kisi bulamazsınız balyoz var diyen
* darbeleri balyoz sanıkları mı yaptı Namık beye sorar mısınız @ahmethc ,28 Şubat’ın 12 Eylül’ün cezasını neden balyoz sanıkları çekiyor ?
* Balyoz delilleri çöktükçe sahte kayıtlar servis ediliyor « | Ulusal Bakış http://fb.me/25vADaAts
* söyleyecekleri balyoz planı kurmaylık ikinci harp okulu, marksism ve liberalizmin sentezi, darbelerle hesaplaşma
* Balyoz’la ilgili o kadarçok dezenformasyn yapıldı ki bir yalan haber çıkıyor tekzip yapılsa da kimsenin haberi olmyr @ahmethc @tarafsızbolge
* ergenekon ve balyoz tutuklularinin kararini da tahkim kurulu versin.
* balyoz davasi da boyle servis edilmedi mı
*Balyoz çöktü ne yapacaklarını şaşırdılar bu nasıl bir hainliktir
*Nereden bileceğiz bu kayıtların #sahtecdler e ek olarak #balyoz daki gibi üretilmediğini? İspatlanabilir mi? Hayır. @ahmethc
*Ne zaman Balyoz davası duruşmasına az bir süre kalsa tutukluların aleyhine yayınlar, programlar artıyor @vardiyabizde
*Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla; balyoz,ergenekon,kck,darbecilerin davası bir sonuca bağlanmdan bitecek hepsi serbest kalacak+++
* ÖTE YANDAN BU OLAY TAM OLARAK AZİZ YILDIRIM VEYA FB OLAYI DEĞİLDİR ..ERGENEKON VE BALYOZ NEYSE BU DA ODUR ?HİÇ FARKI YOKTUR !
* ota boka hatta kürtaja bile el atan başbakan, balyoz-ergenekon-şike davalarına karışmam diyor
* cmk250’yi konuşmak için balyoz sanığı çetin doğan’ın kızı pınar doğan’ı yayına çıkaran ahmet hakan’ı tebrik edelim,herkes hukuk uzmanı artık
* konuklarınızın balyoz saniklari hakkinda darbeci,örgüt üyesi diye hitap etmelerini engellemelisiniz,henüz dava sonuçlanmadı!
* konuklarınızın balyoz saniklari hakkinda darbeci,çeteci,örgüt üyesi diye hitap etmelerini engellemelisiniz,henüz dava sonuçlanmadı!
* Duruşmada ” sanık iddianameyi çürütmekle görevlidir ” diye beyanda bulunan savcı balyoz davası savcısıdır.İşte ÖYM gerçeği budur
* Balyoz davasında suç delili olarak ileri sürülen dijital kayıtların sahte olduğu ispat edildi.Reşat bey hala ne darbe++
* gözümüz aydın!özel yetkili mahkemeler kaldırılıyormuş.tabi balyoz,ergenekon vs davalar bitince…
* Balyoz tutuklusu bilgin balanlı internete düşen ses kaydında hükümeti tehdit edip ,kin kusuyor…
* balyoz sanıklarının arkasında CIA,MOSSAD ve uluslararası sermaye olduğunu savunan bir gazetenin yazarlarını çıkartıyorsunuz oraya !
* bu olayın akp işi oldugunu ben akp grup toplantısında rte şu sözleri söylemişti Türkiye ergenekon balyoz davalarında oldugu gibi temizlnyr!
* Cnn’de tutuklamalar,yargi kararlari tartisiliyor.tartisma odagi balyoz tutuklulari.kck tutuklamalari ile ilgili en ufak bir cumle yok!
* futbol stadları bosuna yapılmadı açık hava hapishaneleri …bakınız kod adi balyoz:)
* savunmalar bitmeden yazılan mütalaalar var. bakınız #balyoz
* @ResatPetek efendim, balyoz tutuklusu generallerin “hazırlanan kanunla yakında çıkacağız çoluk çocuk intikam alacağız” sözlerini anımsadım
* Son yargi paketinden davayi protesto eden balyoz avukatlarina ozel yasa cikacak. Sizsiz de karar veririz denilecek. @ahmethc
* Youtube’ye girip balyoz hukuk yazınca gerekli onbilgiyi oradaki 10:22lik videodan alacaklardir *
* Pınar Doğan ve diğer tüm Balyoz sanık yakınlarının televizyonlarımızda daha çok yer bulması şart.
* Bizim davaya benzerlik gösteren Ergenekon ve Balyoz tamamen inandırıcılığını yitirebilirdi bizim aklanmamız durumunda..
06 Haziran 2012 10:51
Sevgili Kemal, düğümü çözecek tanık Baransu’nun Vatansever subayı diye yazmışsın.Sen ki bu davaları başından beri izleyen biri olarak bu yazdığına inanıyormusun?
21 Ocak 2010 tarihli Cumhuriyet Savcılığınca düzenlenen ve altında Turan Çolakkadı ile Mehmet Baransu’nun da imzalarının bulunduğu tutanak ta, eğer ilerde dava açılırsa Baransu’nun ve Baransu’ya bilgileri Bavulla getiren!!!! vatansever subayın da tanık olarak çıkabilecekleri yazılı idi.
Üstelik Baransu 4 adet DVD’yi teslim ederken Çolakkadı’ya, Çolakkadı nedense haber kaynağı ile ilgili bilgi sormamıştı.!!!!!!
Aslında normal yürüyen bir dava da hem bu Haberleri yapan Baransu’nun ve hem de ona bu bilgileri getiren Vatansever Subay’ın!!!!! tanık olarak dinlenmesi gerekirdi.
Ama bu yapılmadı.Bu aşamadan sonra(Savcı mütalasını verdikten sonra)da yapılacağını zannetmiyorum.
Ha, tanık olarak dinlense idi ne olurdu? Bir kaç dakika içinde Vatansever Subay’ın yalan söylediği anlaşılırdı. Nereden belli? Bavul içinde 5.000 sayfalık malzeme getiriyor sözüm ona Vatansever Subay? Üstelik hepsi 1.Ordu’dan çıkma da değil!!! Tek başına bu kadar bilgi ve belgeye ulaşması imkansız.
Baransu’nun Vatansever Subayı, Orhan Aykut’tan devşirme bana göre. Orhan Aykut’a daha doğrusu AKP Milletvekili olan İhsan Arslan’a geliyor Vatansever uzun saçlı subay ve ABD’Li senatör. Orada ki versiyon da Çuval içinde geliyor ve bizzat kendi taşıyor Orhan Aykut çuvalı.O bilgiler üzerinde uzun zaman çalışmalar yapılıp yayına hazır hale getiriliyor.Yani sahte belgeler.Arsenal Cosulting’in de raporları bu yönde zaten.
2009 Kasımında en son bu bilgiler hazır hale getiriliyor ve Kamuoyunu hazırlamak için bir gazeteye servis ediliyor.Direkt Askeri Savcılığa veya Savcılığa götürülmüyor!!!!!
2010 Ocak 20’sinde ise bu bilgiler Baransu tarafından kamuoyuna servis ediliyor. Ama tabii bir hikayesinin olması gerek.Orhan Aykut’un Uzun saçlı ordudan atılmış Vatansever Subayı intihal yoluyla oluyor Baransu’nun Vatansever subayı.!!!!!!
Bazı bilgi ve belgelerin 1.Ordu dan çıkarıldığı aşikar.Ancak bu bilgiler üzerinde sahte belge Organizasyonu oynamalar,eklemeler ve sahte belgeler yaratma yoluyla düzenliyor.
Ben Vatansever Subay’ın onun için ilk aşamada, Orhan Aykut aşamasında kullanıldığını düşünüyorum.Baransu’nun Vatansever Subayı tam bir intihal!!! O yüzden tanıklığa falan çıkamaz?Zaten Baransu’nun Savcılık ifadelerinde nedense bu Vatansever Subay ile ilgili sorulmuş doğru dürüst bir soru bile yok????
06 Haziran 2012 13:45
Sevgili trekking,
Haklısın. 🙂
Zaten fazla gecikmeden düzeltmiştim; “Ben bir yerde buldum” diyecektir “Başka bir şey bilmiyorum” demeyi de ekleyip” diyerek…
İhsan Arslan hakkında bir ara piyasadaki kasetler bağlamında da ithamlar vardı…Kuzey Irak ihaleleri iddiaları da. Bir ara yazmış olduğu yazıları konu edinen bir e-mail sanal ortamlarda dolaşıyordu. Sanırım şimdi Ergenekon’dan 4-5 yıldır içeride yatan ve bir dönem Melih Gökçek ve Ak Parti’ye iş yaptığı anlaşılan İsmail Yıldız’ın ya da yönettiği Sesar kaynaklı bir yazıydı.
Son günlerde yazdığım yazılarda anlatmaya çalıştığım ilişkilere bir başka örnek aslında İsmail Yıldız’ın Ergenekon’dan içeri girmesi. Özünde bir dönem ortak mücadele eden, Ak Parti kuruluşunda birlikte çalışan, aynı dünya görüşünü paylaşan ama ayran içip ayrı düşenlere bir örnek.
İlginç bir bilgi daha vereyim mi? İhsan Arslan 80 öncesinin “Bombacı Sasonlu Genci”. ( http://www.habervitrini.com/haber/emin-colasan-bombaci-sasonlu-genc-akpli-ihsan-arslan-239580/ ). Yani aktörler uzun süredir aynı kişiler. Gündeme geliyorlar, kayboluyorlar, gene geliyorlar. İlişkiler, birliktelikler, koalisyon vs.hep aynı. Hiç değişmiyor. Bu bağlamda da aslında son yazılarıma bir örnek oluyor bu isim.
Birileri gene 80 öncesi öldürülen akıncı lideri Metin Yüksel’le ilişkisini sorguluyordu İhsan Arslan’ın. Metin Yüksel muhtemelen bir başka devlet projesi olan 19 mucizesinin (Nakil ve Aklı sentezi demiştim ya…) yani Kuran’ı bilimsel bir yolla ispatlamanın Türkiye temsilcisi Edip Yüksel’in ağabeyi idi. Sonra rahmetli Cenk Koray’ın Atatürk’te 19 mucizesi çıkmıştı. Sanım 80 öncesi bir rotaraktın yazdığı kitapta çok daha önce yazılmış olanları tekrarlıyordu rahmetli Cenk Koray. Bunları bu blogda yazışmıştık diye hatırlıyorum…Adnan Hoca ve Hans Von Ayberg gibi fenomenal İslam Bilim sentezcileri gene 80 sonrası pıtrak gibi patlayan bir akımın (!) sonucu diye yazışmamış mıydık? Neyse bu yazıyı da amacından saptırmayayım ve kısa keseyim.
Uzun saçlı vatansever subay çıksın da bir boyunu görelim, cidden uzun mu kısa mı? En azından o bağlamda bir şeyler öğreniriz.
Sevgiler.
06 Haziran 2012 15:51
Bu arada sürekli sorunlarla ilgili yazışıyoruz. Arada biraz eğlence bizim de hakkımız diye düşünüyorum ve affınıza sığınarak aşağıdaki videoyu sizinle paylaşıyorum. 🙂
Bu arada eğer düşündüğüm gibi gerçekten bir devlet projesiyse ancak çok şakacı bir devletin projesi olabilir diye de eklemeden geçemeyeceğim. :):)
Dediğim gibi ortamın ciddi havasını azıcık dağıtacağım. Kusura bakmayın…
06 Haziran 2012 17:44
Ben bunu ilk gördüğümde, ben de Adnan Hocacı olacağım dedim de nereye/kime başvuracağımı bilemediğim için hevesim kursağımda kaldı:):):)
06 Haziran 2012 23:08
🙂
06 Haziran 2012 18:13
Youtube’da önce yorumlara bakmak gibi bir hastalığım var,çok yaratıcıdır halkımız , burada da baktım:)
-bu adamın içinde dışarı çıkmayı bekleyen bir “ortamların aranan adamı” kimliği var,ama şartlar nerelere getirmiş adamı…zor tabi.
-BU ADAM DECCAL DEĞİLSE BENDE ADAM DEĞİLİM
-Adnan Reyiz the Clubber. Greetings from Brooklyn, NY. İzindeyiz mübarek hocam.
-Allah akıl fılır versın adnan hoca aksam ıcın motorları ısıtıyor baska bır acıklama bulamıyorum.
Bu arada çalan şarkı Jennifer Lopez Waiting For Tonight’mış (Kemal’e beni disko dinlemek zorunda bıraktğı için teessüf ediyorum.) Birisi çevirmiş şöyle diyormuş;
…
Bu gece bekliyorum,
Senin burada benim kollarımda olacak olduğun zamanı…
Bu gece bekliyorum,
Bu sevginin uzun olması için bu gece rüya gördüm.
Yorumcular haklı galiba:)
07 Haziran 2012 01:38
Yanlış hatırlamıyorsam Adnan Hocacılar bu videoları yayınlayan siteler hakkında “atta yazan dalga geçer nitelikteki yorumlar” nedeniyle dava açtılar.
Biliyorsunuz bunların hukuk ekibi dünyaca ünlü Evrim Biologu Richard Dawkins’in sitesine erişimi bile mahkeme kararıyla kapattırdılar.
Aman dikkat edin… buraya da el atabilirler.
Hatta iddialara bakılırsa bürolarda bulunan sahte CD/DVD’lerle (51 nolu CD gibi) Hocanın güzel bayanlarının yakından ilişkisi var.
07 Haziran 2012 03:23
Gazi üsteğmen Serdar Öztürk’ün Akp ve Gülen’i kurtarma planı isimli kitabında Adnan Hoca’nın müritlerinden Oktar Babuna’nın ”milletten kan toplayıp yurt dışına gönderen”kız kardeşiyle ilgili müthiş ithamlar var.Serdar Öztürk albay Levent Göktaş’ın avukatıyken birdenbire kendisini Ergenekon sanığı olarak buluveriyor, hani şu ofisinde Dursun Çiçek’in hazırladığı söylenen belgenin fotokopisi bulunan avukat.
07 Haziran 2012 12:59
Blog sahipleri isterlerse silebilirler benim yazdıklarımı..
05 Haziran 2012 15:21
Pınar Hanım ve Dani Bey’in dile getirdiği deliller üzerindeki teknik çelişki iddialarının mutlaka tatmin edici izahı şart. Aksi takdirde Balyoz davasının ana unsuru hükmündeki bir delilin sahteliği davayı büsbütün geçersiz kılar.
Ancak gerek “güncellenmiş kurum bilgileri” gerekse de “Microsoft 2007” kalıntılarının izah edilebileceğini teknik kapasitemle biliyorum. Tabii ki mühim olan yargı makamlarının bilirkişiler eliyle bunu yapması.
05 Haziran 2012 15:58
Ben aşağıda yapmış olduğum yorumu burada da tekrarlayacağım,Süha Tanyeri’nin not defterinden bire bir harflerin kopyalanarak CD nin üzerine aktarılmış olduğu ispatlandığı anda bu dava çökmüştür.Ortada gerçek bir darbe planı olsaydı sahte belge hazırlamaya ne gerek vardı.Sahtecilik her yerden fışkırıyor ama hala görmezden gelen özel görevli gazeteciler var ve hep bir ağızdan aynı şeyleri söylüyorlar.Cevap veremedikleri noktada da ama efendim bunlar daha evvel de darbe yapmışlardı nakaratını tekrarlıyorlar.Balyoz’un sahteciliği ortaya çıktıktan sonra artık son çare sahte ses kayıtlarına başvurmak oldu,dikkat edin o kayıtlarda hep çıkarlarsa intikam alacakları konusunu işlemişler.Yani bu subayları sakın dışarı bırakmayın,görevlerine dönmesinler,dönerlerse çoluk çocuk demeden ,kimseye acımadan bunlar intikam alacaklar yine darbe yaparlar algısı yaratılmak isteniyor.Şimdi de Bilgin Balanlı’ya ait olduğu söylenen bir ses kaydını servis ediyorlar,orada da aynı algı var,çıkınca intikam alacağız algısı yaratılmış.Dün gece Tarafsız bölge programında da TSK dan atılmış-ayrılmış (?)oduğunu söyleyen bir kişi 28 şubat soruşturmaları sonunda eğer iş Kıvrıkoğlu’na uzanırsa halen görevde olan akrabası kuvvet komutanının buna karşı çıkacağını yani müdahele edebileceğini söyledi.Bu açık açık bunları bırakmayın,serbest kalırlarsa göreve iade etmeyin demektir.Katıldığı televizyon programlarında kendisine yapılan haksızlıkları anlatan birinin bir başkasına yapılan haksızlığa alkış tutmasını aklım almıyor.Zaten adamın yüz ifadesine bakıyorsun resmen nefret dolu.En sonunda yumuşak başlı,sessiz sakin bir adam olan Celal Ülgen’i bile çileden çıkarttı.Tahammül sınırlarımı zorladığı için programın sonunu izlemeden kapattım,çünkü özel görevli bazı katılımcılar sanki karşılarındakileri konuşturmamak üzere oraya davet edilmişlerdi.
05 Haziran 2012 16:02
Bu arada bir şeyi merak ettim,Süha Tanyeri’ye ait olduğu söylenen CD üzerindeki yazının ne zaman yazılmış olduğu mürekkebinden tahlil edilemiyor mu?
05 Haziran 2012 21:49
Ahmet Hakan :Hangi işleri yapmamalıydınız,hangi işlere kalkışmamalıydınız ?
Namık Çınar : Eee üüü kem küm…
Buyrun izleyin.Bu dakikadan sonra abandone oldu resmen adam.Bir daha da mantıklı bir cümle dahi kuramadı. http://tvarsivi.com/player.php?y=4&z=2012-06-04+22%3A43%3A01&res=2012-06-04+22%3A43%3A04
06 Haziran 2012 17:57
Bence orada biz bu işleri yapmamalıydık derken devleti kastediyor, yani bu iddianameleri hazırlayan/hazırlamasına katkıda bulunan devlet görevlilerini ve onları işi doğru düzgün yapmadıkları, bilmedikleri için eleştiriyor…
05 Haziran 2012 21:51
Namık Çınar : iddianameler;bunları hazırlayanların becerileri kadar olan şeyler !!! başında yanlış kurgulanmış teslim ediyorum !!
Taraf gazetesi yazarının panik halindeyken ağzından kaçırdığı cümleler bunlar işte…
http://tvarsivi.com/player.php?y=4&z=2012-06-04+22%3A44%3A01&res=2012-06-04+22%3A44%3A03
06 Haziran 2012 09:23
taraf gazetesi .iflas emiş..fakat hükümetten kitap okuma odaları adında aldığı paralarla ayakta ..merdan yanarda bu konuda yazı yazdı + ulusal kanalda da söğledi .5 haziran salı 2012 .akşamı.cnn türk TV seyretmem.pınar doğa .o akşam tv cıkacağını duydum ve seyrettim..piskolojileri bozulmuş yazarlarla ..sizin nazikçe konuları ifade etmeniz ve sizi anlamamalarına hiç şaşırmadım..sizimn masuniyetinizin o kanal ekranı da..tabir yerinde ise avuç içindeki yaralı bir kuş gibi hissettim ve ailece üzüldük mücadeleni gönülden destekliyoruz..saygı ve sevgiierimizle..bursa/orhangazi..den .serhat çömez.NE MUTLU BUDUNCUYUM DİYENE..MUSTAFA KEMAL ATATÜRK..
06 Haziran 2012 19:26
Pınar hanım,
Bugün Kanal D haberde Balyoz davası için TUBİTAK tarafından yeni bir bilirkişi raporu hazırlandığından bahsedildi. (Şubat 2012 tarihli) Bu raporda bazı CD’lerin 2006’dan sonra hazırlandığının tespit edildiği belirtiliyormuş.
Raporun örneği sizde mevcut mu? Bir de bu bilirkişi raporunu kim talep etmiş? Acaba 2., 3. dalgalar için savcılığın istediği bir rapor mu?
07 Haziran 2012 17:50
Gölcük’te bulunan ve 28 şubata ait olduğu söylenen belgelerde de sahtecilik tespit edilmiş,onlarda da calibri font var diye bir sanık avukatının beyanı vardı.Yani sadece Balyoz değil yakında 28 şubat ta çökecek.
08 Haziran 2012 12:03
Bu 28 Şubat davası o zaman karışır biraz, çünkü bu davada Genelkurmay’ın gönderdiği belgeler de var…
09 Haziran 2012 01:30
[…]
28 Şubat’ın Çevik Bir’leri, sözde laiklik bahaneleri ileri sürüyorlardı ama asıl arkadaki tezgah, Müslüman ülkelerin batıya rağmen ve batıya karşı birbirleriyle yakınlaşmasının Erbakan’la bir fikir ve bir siyasi eylem’e dönüşmesi korkusuydu.
[…]
Nihat Genç
http://www.odatv.com/n.php?n=erbakan-bizdendi-milliydi-2702111200
09 Haziran 2012 21:38
Programı ben de izledim. M. Altınok ve sürekli bağıran şişmanca adam hiç ikna edici değildi. Anlayamadığım, bir CD sonuçta “read-only”dir, yani CD bir kez yazıldıktan sonra üzerinde değişiklik yapmak mümkün değil, bunun için uzman olmak falan gerekmiyor, bilgisayarda CD kullanmış olmak yeterli. CD’nin 2003’de yazıldığı iddia ediliyor ve içinde calibri vs. referansları var; bunun bir açıklaması olamayacağı için konuyu saptırıyorlar. Yazık. Ama kendilerini hâlâ daha gerçeklerin peşinde koşan etik gazeteciler olarak görmeye devam ettiklerinden adım gibi eminim. İnsanoğlu böyle işte, kendine her bir şeyi gerekçelendirebiliyor. Bir de ülkemizde süregelen hatasını kabul etmeme refleksinin “muhalif” gazetecilerin bile bu denli içine işlemiş olması semptomatik. Ahmet Altan’ı severim ama bu tayfa, bu tavırlarla, o çok sevdikleri amiral gemisi bulvar gazetesinden de beter oluyorlar. Onlar hiç olmazsa etik gazeteci pozlarına girmiyor. Ama anlaşılan, bu saatten sonra işin içinde bir yamukluk olduğunu görseler de, bunu kabul edip; evet yapılsın bir bilirkişi raporu daha, diyecek pozisyonda değiller. Yoksa bunları görmeyecek kadar kör olduklarına pek ihtimal veremiyorum. Artık vicdanlarına nasıl yediriyorlarsa…
10 Haziran 2012 01:11
Bunlarinki Selcan Tasci’nin deyimiyle devre mülk vicdan.
18 Haziran 2012 00:50
“Vatansever” subayın Cd’yi açtığı bilgisayar sokak isimlerini, şirket adı değişikliklerini ve bunun benzeri birçok bilgiyi de güncelleyen bir program içeriyor sanırım.
22 Haziran 2012 22:15
Bugün Melih Altınok denilen özel görevli ”gazeteci” kanal 8 de Gökmen Karadağ’ın programında üfürüyordu ”Hava kuvvetleri komutanlığı mahkemeye Balyoz belgelerinin gerçek olduğunu söyleyen belge göndermiş” diye.Adam kendine gazeteciyim diyor ama Oda Tv davasında yargılanan gazeteciler için bir tek Ohh olmuş demediği kaldı.Bu tipler son on yıldır türediler,nereden türediler se?
25 Haziran 2012 20:44
Merhaba.
Biriniz bana açıklayabilir mi? Daha önce ‘Times New Roman’ ya da başka bir fontla yazılan bir belge, yine Microsoft’a ait bir Windows’ta ve Office’te açıldığında tüm metinde font değişikliğine nasıl gider. Her yeni Windows ve Office ürünü daha önceki versiyonlarda yer alan fontları korur ve üzerine eklemeler yapar. Dolayısıyla her yeni sürümde font klasörünün boyutu artar. Yani ‘TNR’ ile yazılan bir metin yeni sürümle açıldığında aynı font’u korur, eğer metnin fontunu tümden değiştirmezsen.
Tüm fontun değişmesi ancak şöyle olur; sen metni mac os x ya da gnu/linux’ta hazırlarsın, .doc olarak kaydedersin, bunu Windows veya Office yüklü başka bir bilgisayarda açmaya kalkarsan mac os x ya da gnu/linux’ta hazırladığın belgenin font yapısı veya karakteri farklı olacağı için (fontlar lisanslı ürünlerdir) tüm metinde font yapısı değişmiş olur.
Demem o ki, o tarihlerde genelkurmayda -bildiğim kadarıyla- pardus bile kullanılmazken, yani diğer iki işletim sistemi kullanılmaz iken metinlerde tüm bu font değişikliği hangi mantıkla açıklanabilir?
26 Haziran 2012 13:34
Bildigim kadarı ile metinlerde hiç bir font degişikliği olmamıştır. Font değiştime komutu verilmeden de metindeki fontlar değiştirilemez. 2003 ten önce yaratılmış bir belgeyi eğer son Windows Office sürümü ile açar ve saklar iseniz, belgenin fontları değişmez fakat son sürümün içerdği fontların izleri belgenin içine yerleşmiş olur. Son kullanıcı da böyle bir olgunun farkına varamaz. Belgeyi açtığınızda da eski sürümle saklanılmış font karşınıza çıkar. Belgenin içerdiği fontları, Windows Office programı kullanarak saptanılması mümkün değildir. Ancak .doc formatını okuyabilen yardımcı bir program ile, veya binary dump alabilen bir programla, belgenin içerdiği fontlara erişebilirsiniz. Anladığım kadarı ile metnin binary dumpı alınmış, ve ancak o zaman Calibri fontlarına ulaşılmıştır. Eğer blog incelenirse binary dump’a ulaşabilirsiniz. Image üstünden binary dump alındığı içinde belgenin içeriğinde de hangi bir değişim söz konusu değildir.
Son söz :
Çok açık ispat edilmiştirki bu belgeler 2003 tarihinde değil, 2007 den sonra oluşturulduğu ayan beyan ortada olmasına rağmen 2003 yılında saklandığı bilen veya bilmeye herkese yedirilmege çalışılmaktadır.
26 Haziran 2012 13:54
Bunun yani sira,bir Excel belgesinin (Muzahir.xls) kimi sayfalari herkesin gorebilecegi sekilde Calibri fontu ile yazilmis; yani bu yazi karakteri ciplak goz ile goruluyor: https://balyozdavasivegercekler.com/2012/05/22/subat-2003de-calibri-office-2007-fontuyla-personel-fisleyen-balyozcular/
30 Temmuz 2012 23:31
SAHTE BELGE HAZIRLAMA KILAVUZU
Sahte belge hazırlamak için öncelikle iftira atılacak bir isim, bir internet bağlantılı bilgisayar ve boş bir word dökümanı gerekir.
İnternet bağlantılı bilgisayarda, Word dökümanı ve internet tarayıcı aynı ekranda dikey olarak yan yana açılır.
Google’a iftira atılacak kişinin adı yazılır. Örn. Mehmet Baloncu. Belirli bir tarihten itibaren onunla ilgili tüm haberler taranır. Başlangıç tarihimiz 20 Ocak olsun. Evet elimizde ne var bir başlangıç tarihi, bir de iftira atacağımız kişi.
Mehmet Baloncu – 20 Ocak
Şimdi tarayalım bu tarihten sonra Mehmet Baloncu ile ilgili haberleri
1-)
20 Ocak’ta kapısının önüne bırakıldığını söylediği belgeleri açıklamış.
30 Ocak’ta bu belgeleri savcılığa vermiş.
(Nasıl olsa iftira atacağımız için, öyle tarihlere, isimlere pek takılmayalım. Üç aşağı beş yukarı doğru olsun yeter.)
2-)
3 Temmuz’da ‘Derin Konu’ isimli programda şike konusunda açıklamalar yapmış.
3-)
30 Aralık’ta uçaklar tarafından gerçekleştirilen sivillerin bombalanması olayı nedeniyle istihbarat örgütünü suçlamış ve başbakana kafa tutmuş.
4-)
8 Şubat’ta Mehmet Baloncu’yu takip eden istihbarat elemanları yakalanmış.
İstersek listeyi sonsuz uzatabiliriz, ama örnek için bu kadarı yeter.
Şimdi yapacağımız iş, aslında tümü olup bitmiş, herkesin bildiği bu olayları sanki daha önceden hazırlanmış bir planın parçasıymış gibi biraz değiştirmek.
Hokkabaz Oyun Planı
Belge 1
Gladio tarafından Mehmet Baloncu’ya ulaştırılan belgelerin, Gladio’nun medya ayağı olan Yalap gazetesinde yayınlanması kararlaştırılmıştır. Bu belgelerin 30 Ocak’ta Gladio bağlantılı yargı mensuplarına teslim edilmesi uygun görülmüştür.
(Altına kes yapıştır usulüyle üst düzey bir Gladio yöneticisinin imzası yerleştirilir.)
Belge 2
3 Temmuz’da adı geçen Gladio elemanının (Mehmet Baloncu) yine Gladio tarafından finanse edilen CineCine adlı televziyon kanalında, örgütümüzün diğer üyeleriyle birlikte ‘Derin Konu’ isimli programa katılarak,
-futbol kamuoyunu yanlış yönlendirmesine,
-ülke içindeki bağımsızlık ve çağdaşlık yanlılarını karalamak üzere propaganda faaliyetleri başlatmasına karar verilmiştir..
(Yine bulun hoşunuza gitmeyen bir üst düzey yetkilinin imzasını internetten, kesin yapıştırın.)
Belge 3
30 Aralık tarihinde örgütümüz (Gladio) tarafından gerçekleştirilecek, uçaklarca sivillerin bombalanması olayının istihbarat içindeki bağımsızlık yanlısı elemanların üzerine yıkılmasına yönelik propaganda çalışmaları için Mehmet Baloncu görevlendirilmiştir. Adı geçen elemanın, Başbakana kafa tutarak örgütümüzün gücünü göstermesi kararlaştırılmıştır.
(Yine istemediğimiz bir üst düzey yetkilinin imzasını bulup, kes yapıştır yapıyoruz belgenin altına.)
Belge 4
Örgütümüz elemanı Mehmet Baloncu’nun 8 Şubat tarihinde yabancı ülke istihbarat elemanlarıyla, Bahçeliköyler’de bir alışveriş merkezinde buluşarak Hokkabaz Oyun Planıyla ilgili yeni talimatların kendisine ulaştırılmasına karar verilmiştir. Eğer bu görüşme ulusal istihbarat teşkilatı tarafından ortaya çıkarılacak olursa, Baloncu hemen emniyet ve yargı içindeki etkili Gladio elemanlarıyla irtiabata geçecek ve kendisini yakalamak üzere olan istihbaratçıları suçlu duruma düşürecektir.
(Bul bir namuslu adam imzası internetten, kes yapıştır bu belgenin de altına)
Evet belgemiz hazır. Tertemiz, namuslu bir isim olan Mehmet Baloncu bu sahte senaryoyla toplumun gözü önünde küçük düşürülmüş, adeta bir hain gibi sunulmuştur. Şimdi tek yapmamız gereken, sanki bunların tümü önceden planlanmış gibi, tüm belgeleri olaylardan önceki herhangi bir tarihle kaydetmek. 1. belgeyi 20 Ocak öncesi bir tarihe, 2. belgeyi 3 Temmuz öncesi bir tarihe, 3. belgeyi 30 Aralık öncesi bir tarihe, 4. belgeyi de 8 Şubat öncesi bir tarihe.
Son olarak belgeleri DVD’ye kaydetmemiz gerekiyor. Bilgisayarın bios ayarlarına girip saat ve tarih ayarlarını istediğimiz kadar geri alıyoruz ve DVD’ye eski bir tarihle kaydediyoruz. Yalnız çok fazla belge barındıran DVD’lerde sorun oluşması kaçınılmazdır.
Bu sorunları örtbas etmek için medya, yargı ve emniyet içindeki bağlantılarınızı kullanmalısınız.
Sahtekarlıkla bir orduyu, bir bürokrasiyi, devletin yapısını, bir toplumun önderlerini, milletvekillerini ortadan kaldırmaya çalışıyorsanız, bu bağlantıları önceden hazırlamış olmanız gerekir.
Birazcık aklı olanlar, bu kadar sahtekarlığın sonunda o makamlara gelenlerin, getirilenlerin de sahtekar olacağını anlayacaktır doğal olarak. Bu düşünceyi de, iyi bir algı yönetimi ve propaganda ile medya üzerinden alt etmeniz gerekecektir. Sahtekarlığınız, şerefsizliğiniz ve soysuzluğunuz hayırlı olsun. Yapanlara da, bu işler sonunda o makamlara gelenlere de. Bunlara karşı sessiz kalan, adam kılığındaki korkak zavallılara da.
31 Temmuz 2012 08:32
güzel olmuş teşekkürler birazda resim kullansanız daha fazla etkili olur diye düşünüyorum bir söz vardır bir resim onbin kelimeden daha fazla mana ifade,etki,eder. konu akılda kalır genelde insan tabiatında tembellik vardır konu ne kadar öz ve kısa olursa o kadar okunur. bu yazınızı irtibatta olduğum herkese müsadenizle göndereceğim. mesela ben olsam konuyu şöyle planlardım.
1. Çok çarpıcı Bir sahtekarlığı ele alır mesela ilaç firması ve tarihini yazardım ticaret sicili gazetesi
2. yeni adınıdınıda bir alt sutuna yazar tarihi ile (ticaret sicil gazetesi.
3. herikisini yan yana koyar
3. eski tarihli yeni isimli bir görüntü yapardım
4. Sonuçta işte böyle sahtekarlık yapılıyor der olayı açık ve net belirlerdim. konuyu bu tür deliller ile sizi veya yakınınızı suçlu diye hapse koysalar ne yapardınız diye sorarak bitirirdim
saygılarımla size akıl vermek haddim değil amma herkesin görüşünü incelemede fayda vardır diye düşünüyorum
gönderdiğiniz e-maili ülkedeki bilgi durumuna göre anlatmakta fayda var. Çünkü herkesin bir oyu var. yazınızın başında karşı tarafa yüklenmeyin yüklenirseniz diğer görüşün etkisi altında olan hiç kimse okumaz tarafsız bir görüntü verip konuyu işlerseniz daha iyi olur mesela her e-mailde baransu ve diğerlerinin kimliklerini ifşa edin mesela ben Reşat Peteki inceledim lise son sınıfa kadar imam hatipte okumuş orada gerekli losyon (imam ve hatip) alarak yetişmiş. sonra sonra yimpaş olayında savcı olarak görev yapıp daha sonra o kuruluşta görev yaptığını açıklarsanız dinleyicilerin ona güveni kalmaz.
saygılarımla
faris sarıkaya
01 Ağustos 2012 15:02
Çok basit bir anlatım yapmaya çalıştım. Fakat konu öyle geniş ki, fazla kısaltmayı beceremedim. İlginize çok teşekkür ederim. Yazıyı paylaşırsanız tabii ki çok sevinirim.
Saygılarımla,
H. Can Sözer
31 Temmuz 2012 08:35
Bir vatandaş olarak Gerçeklerin ortaya çıkması için verdiğiniz kutsal mücadeleden doyu sizleri tebrik eder saygılarımı sunarım
09 Ağustos 2012 20:17
meslegi, isi bilgisayar teknolojileri olan biri olarak yaziyorum. baransunun dedigi dogru bile olsa, fontlar güncellense dahi, belge kapatilirken size sorar, bu belge uzerinde degisiklik yapildi kaydetmek istiyor musunuz diye ? Eger kayit edilirse dosya artik eski dosya degildir ve dosyanin son degistirilme tarihi bu islemin yapildigi tarihtir. Boyle bir sey yok, dosya 2003 yilinda olusturulmus ve son degisiklik tarihi de 2003. Ustelik bu islem cd üzerinde yapiliyor ki, boyle bir durumda cd’nin de son kayit tarihinin 2007 gorunmesi gerekir, Bu da 2003.
02 Ekim 2012 09:39
İran şahının eşi Farah Pehlevi’nin ‘Anılar’ isimli belgesel kitabını okurken rastladım:
Merhum şah ölmeden ve henüz İran’ı terketmeden önce çevresindekiler ‘izin verim ateş emri verelim’ diyorlar ama Şah ‘ halkına ateş açarak hükümdar kalmak istemem’ diyerek bunu kati surette reddediyor.
Halbuki Humeyni ve CIA tarafından Şah’ın SESİNİ TAKLİT EDEN SES KAYITLARI yapılmış ve bu ses kayıtlarında Şah halka ateş açılmasını istiyor. İran halkı bu sahte ses kayıtlarını dinleyerek Şah’tan nefret etmesi, Humeyni yanına geçmesi sağlanıyor.
Şah kanserden Humeyni başa geldikten bir yıl sonra öldü.
Yıllar süren Humeyni zulmünden sonra, birçok İran’lı Farah’tan özür dileyip pişman olduklarını belirtmişler ama iş işten geçmiş tabii. Anılar kitabını okursanız SAHTE SES KAYDI yönteminin her zaman kullanıldığını görürsünüz. Balyoz’la ilgili hiçbir şeye inanmıyorum. Hele ki, o bavul bavul belge 2003’e aitti de, bavulcu kişiye vermek için niye 4 yıl beklenmiş?
03 Aralık 2012 01:29
Günümüzde var olan tekniğe göre 2003’de kaydedilmiş bir cd word 2007 ile açıldıgında font değişse de belge kapatıldığında cd içeriği güncellenemez. Güncellenebilmesi için cd’nin tekrar yazılmazı (oluşturulması) gerekir. Dolayısıyla o cdnin son kayıt tarihi değişecektir.
Daha sonra değiştirilmiş bir cdnin 2003 tarihli olarak sunulması nedir ? Daha sonra değiştirilip sistem saatini geri alıp 2003 diye kaydetmek sahtecilik değil midir ?
Saygılarımla.
13 Şubat 2013 19:59
Ortanın biraz üzerinde bilgisayar ve Office bilgimle ben de şu hususları ifade edeyim.
1- GG/AA/2003 te oluşturulan bir belgenin oluşturulduğu bilgisayarın BIOS tarihi de GG/AA/2003 olacaktır.
2- Gerçekten bu tarihte oluşturulmuş bir word belgesi 2007 de açılınca “başka font” mu kalmadı da Calibri’ye dönüyor?
3- CD/DVD her ne ise eğer ReWritable değil ise ister 2007’de ister 2013’te açın, orijinal yazı fontu ilk yaratıldığı tarihteki gibi kalır. Çünkü CD/DVD bir kere yazılıp ‘session’ yani oturum kapatılmışsa daha başka değişiklik yaptırtmaz. Bu nedenle bu media ların multisession olup olmadıklarına da bakmak lazımdır.
4- Bu tip durumlarda dosyaların daha derinlemesine incelenebilmesi icin bir bilgisayarı olay dosya tarihinden daha önceki bir tarihle olusturmak gerekir. Mesela 10 Ocak 2003. BIOS pili sökülüp resetlenerek tarih sıfırlandıktan sonra tekrar takıp BIOS tarihi olarak 10 OCAK 2003 verilip bu bilgisayara o tarihte kullanılmakta olan bir işlerim sistemi (OS) mesela Windows 98 veya Windows 2000 gibi kurulup ardından da Office 2000 veya 2003 (Office release date must be earlier than the file creation date) yüklemeli. Bu durumda sanal olarak kendimizi bir anlamda zamanda geri ışınlamış oluruz. İşte bu bilgisayarda açılan cd lerin fontları falan o gün geçerli olan fontlardır. Ve belki başka izler de bulunabilir.