Güncelleme iddiası for “dummies”

Güncelleme olmuş diyenler, güncelleme tezinin iddianameyi olduğu gibi çökerttiğinin farkında değil.

Balyoz iddianamesine göre 11 numaralı CD, 5-7 Mart 2003 semineri öncesi dönemin Ordu Komutanı Doğan için özel olarak hazırlanmış. CD’nin üzerinde ‘Or.K.na’ yazıyor.

Burada en önemli konulardan biri șu: Bütün raporlara göre 11 numaralı CD bir kere kaydedildikten sonra içine hiçbir ekleme-çıkarma yapılmamış (teknik olarak, tek oturumda oluşturulmuş).

Ve bu CD, üstverisine göre 5 Mart 2003’de, saat 23:50:42’de oluşturulmuş. CD içindeki tüm belgeler 5 Mart 2003 öncesi tarihleri ve o dönem görevli subayları gösteriyor.

Tekrarlayalım, iddiya göre 11 numaralı CD, Doğan için özel olarak hazırlanan, o dönem kaydedilmiş ve hiçbir değişikliğe uğramamış orijinal CD.

Güncelleme olmuş olsa, bunların olması mümkün değil ve de iddianame tamamen çöker (tüm Balyoz belgeleri bu CD içinde kayıtlı).

Maddeler halinde tekrarlayalım:

(1) CD’deki belgelerin altında belgeleri hazırlayan kişiler olarak isimleri (imza blogunda) görünen kişilerin isim, rütbe, ve görevleri 2002-2003’te görev yapan kişiler olarak yazılmış.

Belgeler güncellenmiş orijinal belgeler olsa, imza blogundaki isimler de güncelleme yapılan tarihe görevde bulunan subaylar olurdu.  Demek ki, bu belgeleri kim kaydetmişse, belgelerin 2003’de ve o tarihte görevde bulunan kişiler tarafından hazırlandığı izlenimini yaratmak istemiş.

(2) Yine aynı şekilde, belgelerin üstverilerinde ilk ve son kaydeden kullanıcı isimleri, 2002-2003 senelerinde görevli kişilerin isimlerini ve 2002-2003 tarihlerini gösteriyor.

Yani, belgelerin kaydını yapan şahıslar kendi izlerini örtmeye çalışmışlar, bu belgelerin son kaydının 2002-2003 senelerinde yapıldığı izlenimini yaratmaya çalışmışlar.

(3) Söz konusu belgeler (görünürde) 2002-2003’de kullanılan Word programı ile hazırlanıyor.

Oysa adli bilişim uzmanları böyle olmadığını tespit etti. Office 2007 veya sonrası bir yazılım kullanılmışken, sahteciler son kayıtların sadece 2003’de mevcut Word 9.0 ile yapıldığı izlenimini vermek istemişler. Keza, CD’yi de o dönemin yazılım programı ile kaydetmişler. Dolayısıyla, karşımıza gene aynı olgu çıkıyor: bu belgeleri kaydedenler ve CD’leri üretenler, belgeler ve CD’nin 2002-2003 yıllarında hazırlandığı izlenimini yaratmaya çalışmışlar.

Ayrıca 11 numaralı CD’inin üzerindeki ‘Or.K.na’ yazısının da, 2003’te görevli bir subayın not defterinden harfler tek tek kopyalanarak oluşturulduğu tespit edildi.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

2 Yorum “Güncelleme iddiası for “dummies””

  1. trekking Says:

    Hep söylüyorum. Bu iddianameler Mahkemelere hitaben yqazılmıyor. Sokaktaki Adam için yazılıyor. Günlük koşuşturma içinde, ekmeğinin peşinde Gazete okumayan yada sadece başlıklarını okuyan,kitap okumayan,gündemi takib etmeyen insanlara hitaben yazılıyor İddianameler. Onlara hitap edip “Algı” yaratmaya yönelik hazırlanıyor.

    Bunun için wikileaks belgelerinde ABD li diplomatların buna uygun bir iklim yaratılabilmesi için basının,medyanın oluşturulması,hazırlanması gerekir kriptoları yazılmıştır. Geçen zaman içinde Basın,Medya oluşturulmuş, dönüştürülmüş ve sindirilmiştir. Savcılar bulunup delillendirilmiştir. Herşey hazır olduğunda ilk denemesi Van 100.yıl Üniversitesi ile yapılmış ve sonuç alındığı görüldükçe daha büyük hedefler için yapılandırılmıştır. Ve bugünlere kadar gelinmiştir.

    Başlangıçta bu davanın omurgasını sizin de belirttiğiniz üzere CD’lerin 2003 de tek oturumda oluşturulduğu içine hiç bir ekleme yapılmadığı oluşturmuştur. Ancak İddianame açıklandıktan sonra yaklaşık 1.500 maddi hata, çelişki,tutarsızlık ve geleceğe dönüş belgeleri ortaya çıkınca, yani dava baştan temelsiz bir hale gelince bu sefer Gölcük te bulunan belgeler ile güncelleme masalı ortaya çıkarılmıştır. Bunun da bu davanın tamamen çökmesine neden olacağını anlayınca bu kez Eskişehir de bilerek,kasıtlı hata yapın talimatlarının olduğu belgelerin ortaya çıktığını gördük.

    Bütün bunlar ve sahte olamayacak kadar detaylı idi algısı ile bugünlere geldik. Can Ataklı ısrarla bu konularda pazarlıkların devam ettiğini söylüyor. Balyoz da adı geçen muvazzaf subayların görevlerine döndürülmeyip emekli edilmesini istiyormuş Hükümet. genelkurmay kabul etmiyormuş. Bilmiyorum bakalım izleyip göreceğiz.Böyle bir şey var mı?

    Cevapla

  2. Kemal Says:

    Güncelleme iddiasını dile getirenler bana bir şey açıklasınlar isterdim.

    Madem 2009 yılında kurulan bir firma o listelerde, demek ki 2009 yılında güncellenmiş. Bugün neden 2003 yılında o görevde olan ve isimleri sonradan yazılmış kişiler yargılanıyor da , 2009 yılında güncelleyenler yargılanmıyor?

    Açıkçası benim anladığım kadarıyla bu blogun sahipleri de bir bağlamda “güncellenme” iddiasını savunuyor. Kötü niyetli kişiler gerçek kimi yazışmaların arasında “güncellenmiş” ve gerçekdışı üstelik suç unsuru oluşturan (Fatih Camii’ni bombalamak gibi) planlar eklenmiş. Savunma tarafının iddiası özetle böyle, değil mi?

    Baransu ve çevresinin iddiasına göre bu “suç unsuru” olan güncellemeleri TSK içerisinden birileri “darbeye hazırılık amaçlı” yapmış. Blog sahipleri ve biz yorumcuların önemli bir kısmına göre ise TSK içinden veya dışından bir çete bu işi yapmış. Asıl amaç
    TSK içerisinde kadrolaşmalarını engelleyenleri oyun dışına atmak, kendilerine yer açmak vs.

    Baransu ve çevresiyle ortak noktamız, bu “güncellenme” çalışmasının yapılmasının suç olduğu. Gene bir diğer ortak noktamız (eğer yanılmıyorsam) 2003 yılında ismi olanların aslında isminin “güncelleme” yapanlar tarafından “daha sonra” eklenmiş olma olasılığının varlığı.

    Elimde imkan olsa Baransu’ya bunu sorardım. Sırf bu olasılık bile içeride tutuklu bulunanların serbest bırakılmasını (tutuksuz yargılanmalarını) gerektirmez miydi?

    Benim gördüğüm kadarıyla Tayyip Bey artık “Ben bu davalardan alacağımı aldım. Şimdi masadan kalkıp ellerimi yıkamaya gidiyorum. Hesabı da siz ödersiniz” diyerek, “camia” ya seslendi. Camia’da “Onlar (bu hukuksuzluğu yapanlar) bizden değil” diyerek hesabı kendi içerisinde bir gruba kesecek ve yoluna devam edeceğe benzer. Taraf çevresi bence yangında ilk gemiden atılacaklar listesinde yer alıyor. Baransu bunu halen göremiyor mu? Takdir edilmek istemesini anlıyorum ama maşa olarak kullanıldığının ayrımına varsa kendisini bekleyen sona daha fazla hazırlanma fırsatı bulurdu diye düşünüyorum.

    Bu işin sorumlularının (siyasi, medya, devletteki) bu kadar ucuza kurtulmalarına canım çok sıkılıyor ama elden ne gelir bilemiyorum. Bu ülkede bu kadar hukuksuzluk 12 Eylül döneminde yapılmadı. 12 Eylül senin düşüncelerin tehlikeli diyerek önüne geleni ezdi ama devlet içerisinde örgütlenmiş olması muhtemel bir çete sahte delil yaratma kaygısı gütmedi. Bugün ise bu kuşku var ve bizlerin bu duruma tahammül etmesi söz konusu olmayacaktır. Işığın ilk sızdığı yerden duvar çatlayacak ve bu duvarla karanlığı örenler altında kalacaktır. Buna dünyanın hiç bir halkı tahammül edemez. Hele bu devirde asla. Ağır aksak, yavaş yavaş ilerliyor ama gidişat o yönde.

    12 Haziran seçimleri öncesi yazışmıştık hatırlarsanız. Arşivlerde vardır. Tayyip Erdoğan’ın cemaate dirsek göstereceğinin yakın olduğu dillendirlmişti. Hatta Bülent Bey ironik bir şekilde cemaatten kurtulmak isteyenlerin Ak Parti’ye oy vermesi gerektiğini yazmıştı. Bu blog sadece Balyoz bağlamında değil, pek çok farklı konuda oldukça derinlikli bir kaynak oluşturdu. Yakın dönem Türkiye’sinin hafızası oldu. Evet bu gidişatın öncüllerini uzun zaman önce görmüş ve dillendirmiştik ama “uzun zaman önce” görmüş olmak pozitif değil tam tersi “negatif” bir durum. Sıkıntı zaten bu safralardan kurtulma, hukuksuzluğun giderilmesi, sahtekarlıkların deşifresi sürecinin daha hızlı olmuyor olması.

    Neyse, madem hafıza dedim blog için hafızaya aklımdayken şunu da kaydededeyim: “Bir kaç aydır Ali Bayramoğlu bile Balyoz’da ve hatta Ergenekon davalarında haksızlıklar, hukuksuzluklar ve sahtekarlıklar yapıldığı yönünde sözler dillendiriyor. Elbette sevindirici. Ama onun gibi yazarların bu süreçteki payı CDleri hazırlayan çetecilerden daha az değil. Bunu da tarihe not düşeyim de unutulmasın. 🙂

    İntikamcı ve rövanşist bir şekilde yazmıyorum bu satırları. Unutulmaması gerekiyor ki bir daha tekrarlanmasın. Unutmamamız gerekiyor ki, onun gibiler zaten unutuluyor diyerek aynı şeyleri tekrarlamasın. Nazlı Ilıcak bu unutkanlığın ürünü değil mi? Ne zaman sağlam bir özeleştiri yaptı?

    Neyse. Sevgiler.

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: