Balyoz soruşturmasında görev alan savcılar, soruşturma esnasında Balyoz belgelerinin 2003’de hazırlanmadığını gösteren yazışmaları (örneğin 2006’da alınan plaka numarası, 2003’de ASELSAN’da çalışıyor diye listelenen ancak ASELSAN’da 2007’de çalışmaya başlamış kişiler, vs.) adli emanate saklamış, iddianamede belgelerin 2003’de hazırlandığını iddia etmişlerdi. Ayrıca savcılar, sakladıkları yazışmalarla ilgili iddianamede doğru olmayan beyanlarda bulunmuşlardı (örnekleri okumak için buraya ve buraya tıklayın.). Adli emanate saklananlar gün ışığına çıktan sonra Çetin Doğan’ın avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Bugün HSYK Başmüfettişlerinden Murat Akkurt, müşteki sıfatıyla Avukat Hüseyin Ersöz’ün ifadesine başvurdu. İfadenin tutanağına buradan ulaşabilirsiniz.
Deniz Feneri savcıları hakkında ivedi bir şekilde soruşturma izni veren HSYK, savcıların delil saklama ve iddianamede gerçekleri çarpıtma suçunu işlediklerine dair bu somut deliller karşısında soruşturma izni verecek mi, göreceğiz.
01 Aralık 2011 01:49
Balyoz saniklarinin bu kadar saf olusunu aklim ermiyor.Bu davanin hukukla bir ilgisinin olmadigini anlayamadilar,yada hukugu her seyin üstünde gördüler.Sizler teslim oldunuz ve hala hukuk diyorsunuz.Hukuktan anlamayana siz hangi hukugu anlatacaksiniz.Kuzu kuzu yatmaktansa aclik grevine yatin,o kürsüleri yikin.
01 Aralık 2011 08:01
Bak bak bilmedigimiz neler varmis, yavas yavas su yuzune cikiyorlar. Dani sende duy ogren, bak bizim gazeteciler ne islerle ugrasiyorlarmis!!!
%%%%%%
AB Bakanı Egemen Bağış, dün Brüksel Basın Kulübü’nde tutuklu gazeteciler konusunu değerlendirirken çok tartışılacak bir açıklama yaptı.
Bağış, bir dergiye yapılan baskında Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşinin yatak odalarındaki özel sohbetlerin kaydının bulunduğunu söyledi. Türkiye’deki gazetecilerin meslekî faaliyetlerinden tutuklanmadıklarına işaret eden Bağış, bu kişilerle ilgili ya yasa dışı örgüt üyeliği ya da seçilmiş hükümeti demokratik olmayan yollarla devirmeye çalışmak gibi iddialar bulunduğunu kaydetti. Bu konuda kendisinden örnek veren Bakan, bir dergiye yapılan baskında ele geçirilen CD’den kendisine ait özel telefon görüşmesi kayıtlarının çıkması üzerine savcılığa çağrılarak bilgisine başvurulduğunu anlattı. Yasadışı yollarla elde edilmiş bu kayıtlardan şikâyetçi olduğunu bildiren Egemen Bağış, “Maalesef bu baskınların bazılarında Başbakan’ın eşiyle yatak odalarındaki özel sohbetlerinin kaydı bile bulundu. O halde bu, sadece basitçe basın özgürlüğü davası olamaz. Başka birçok unsur var. İtalya’daki Temiz Eller davasını ve başka ülkelerdeki benzer davaları hatırlatıyor.” diye konuştu.
%%%%%%%%
Soyle de ogrenelim bakalim Dani, amerikada bir gazeteci obama nin yatak odasini dinlerse basina ne gelir???? Belki new york times da bir kac universite sahsiyeti cikar basin ozgurlugu der degilkmi??? 🙂
01 Aralık 2011 11:52
Sen ne zevzek şeysin ihtimal,
Sor bakalım o bakana. Türkiye de 63 gazeteci tutuklu. hepsinde de yasadışı yollarla elde edilmiş kanıtlar mı var da tutuklu?
Güler kazmacı-Tuğrul Türkeş’in arasındaki yasadışı yollardan elde edilmiş kayıtları yayınlayanlar neden tutuklu değil o zaman?
Başbakan’ın yatak odası dinlenmiş. Biz daha bunu yeni öğreniyoruz. madem bu gazetecilerde bulunmuş da neden yayınlanmamışlar acaba?O kayıtları oraya kimler koymuş acaba?
01 Aralık 2011 12:28
Merhaba Trekking,
Başbakan’ın yatak odasının dinlenmesi meselesini yeni öğrenmiyoruz.
“…Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) davasında yargılanan Zeki Balaban ile Halit Bozdağ’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ı yatak odasına kadar dinledikleri ortaya çıktı.
Balaban ve Bozdağ’ın yaptığı telefon görüşmelerine “İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek” adlı kitabında yer veren Yeni Şafak gazetesi Ankara Haber Müdürü Abdülkadir Selvi, Başbakan Erdoğan’ın evine kadar uzanan dinleme faaliyetlerini gözler önüne serdi. Selvi, kitabında anlattığı konunun Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hakkında hazırlanan iddianamede yer aldığını belirtti…”
…
“…506’lıdan dinleme var
Zeki Balaban ile Halit Bozdağ’ın Başbakan’ın dinlenmesine ilişkin konuşması kitapta şöyle yer alıyor;
Halit: Dinlemeyi de bırakın artık tamam.
Zeki: Tamam oldu
Halit: Yatak odasına kadar dinlemişsiniz adamı (Başbakan’ı kastediyor) Bu nasıl iş ya?
Zeki: Kim dinlemiş ya
Halit: Yav neyse seninkiler
Zeki: 0 zaman senin yanındakiler koymuş olur, bizden kimse girmedi
Halit: Koymamış koymamış, kartlardan dinleme var. Tamam
Zeki: Kartlardan dinleme o şekilde değil
Halit: 506’ıdan dinleme var, o son verdiğinden, kimse onlar, o Yaşar kaşar da arayıp duruyor başka telefondan. Onun da bir kulağını çekin bakalım. Dikkat edin, tamam…”
Ama Egemen Bağış tam Ak Parti hükümetine yakışan bir bakan gibi (Yahu bizim bakanlarımız ne zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı olduklarını hatırlayacaklar?) doğruluğu üzerinde pek çok şüphe bulunan bir konuda konuşmuş.
Öncelikle Vatansever Kuvvetler Güç Birliği kuruluşu itibariyle üzerinde ciddi şüpheler olan kimin eli kimin cebinde henüz etraflıca ortaya çıkmamış bir örgüt.
Söz konusu CD/DVD bağlamında soru işaretleri var.
Son olarak eğer ortamda böyle bir CD/DVD (ki Ergenekon dosyasında var) sadece söz konusu dergide değil, çok muhtemel CD/DVD’yi elinde tutanların yayınlanması amacıyla gönderdikleri pek çok yayın organında bulunuyordur ki bundan daha doğal bir şey olmaz.
Üstüne üstlük söz konusu CD/DVD’nin söz konusu dergide nasıl bulunduğu meselesi de muamma.
Özetle başa dönecek olursak Egemen Bağış Ak Parti hükümetine yakışan bir bakan gibi konuşmuş.
Sevgiler.
01 Aralık 2011 17:09
Sevgili kemal,
Bilgilendirdiğin için sağol. inan benim haberim yoktu bu olaydan(eşbaşkan’ın yatak odasının dinlendiğinden).Vatansever kuvvetler güçbirliği davasını da şimdi sizden duydum. Yahu ne kadar çok dava var. örgüt var.hayrettir yahu. İleri Demokrasi de, herkes bir örgüte üye oluyor demekki.Hiç bu kadar kolay olmamıştı örgüt üyesi olmak.12 Eylül faşizminde bile bu kadar kolay örgüt üyesi olamıyordu insanlar.vesayet altında dedikleri yargıya rağmen.Hani Kılıçdaroğluna bayağı yüklenmişlerdi o zaman “Ya, nerede bu örgüt, gidip üye olacağım” dediğinde.
Şimdilik daha halka, sade vatandaşa kadar tam inmediler.(Hopa örgütü hariç, halkevleri örgütü hariç). Alt komisyonda bekleyen yasa çıkarsa o zaman tam olucak.Mahalle de, ileri giden,sivrilenler de örgüt üyesi olarak suçlanıp gereği yapılacak.Az kaldı.
03 Aralık 2011 02:44
Obama’nın yatak odasını dinlemeyi becerebilen ve bundan bir skandal veya haber çıkartabilen bir gazeteci muhtemelen Pulitzer ödülü alır.
Başbakanı yine sadece dinlemişler… MHP vekillerinin yatak odası “video” kayıtlarına ne demeli?
03 Aralık 2011 20:00
Salla yavrum salla.
Biraz da yandan, yandan 🙂
Ulen size kalsak varya, maskara oluruz alelame.
Sor bakalim Daniye, o ne dusunuyor bu fikrin uzerine 🙂
03 Aralık 2011 20:02
El Alem… hehehheeh
03 Aralık 2011 23:25
Bize kalmasına gerek yok ki…. 🙂 🙂 🙂
04 Aralık 2011 02:10
Sevgili Olasılıksız
orası öyle de.Burada dinleme var ancak kamuoyuna yansıtılmış bir durum yok.Bu konuyla ilgili 2 Aralık 2011 tarihli Aydınlık gazetesinde Serhan Bolluk’un başyazısı var. Diyor ki Bolluk ; “Bağış’ın bahsettiği dergi aydınlık.Bu baskınların bazıları hangisi bilemiyoruz. Yatak odası özel sohbetlerinin savcılığın elinde bulunduğunu da Bağış’tan öğrenmiş olduk.
Bizden çıkanlar belli.Tayyip Erdoğan’ın komisyon miktarını bildirdiği “üçe kapatın” kaydı ve Mehmet Ali Talat’la yaptığı “Kıbrıs’ı teslim” konuşması…Bunları da yayınladık zaten.
Aydınlık’ın çizgisi ortada.Hiçbir zaman yatak odasıyla ilgilenmez.”
Ama verdiğiniz örnekteki gibi MHP’li vekillerin , Deniz Baykal’ın kayıtları, birçok sanığın kendi aralarında yaptıkları belden aşağı konuşmalar,tapeler mütareke basınında,internet te yayınlandı. Birde bu durumu Bağış “İtalya da ki temiz eller operasyonuna” benzetiyor. Türkiye yi bilmeyenler de zannedecekler ki, temiz eller ile bir ilgisi var.Bu ülkede hiç bir zaman bu kadar, kavramlar boşaltılıp başaşağı edilmemişti.herşeyi kendi çıkarlarına, anlayışlarına uydurmaya çalışıyorlar.Gerçekten yazık.
04 Aralık 2011 05:33
Sevgili trekking,
Bu dinleme vs. işi artık iyice kabak tadı verdi. Kuşkusuz, başbakan da dahil herkes bir şekilde dinleniyor.
Yalan-doğru bilemiyorum ama, tüm görüşmelerin kayıt sistemlerine aktarıldığı, ve eğer bir kişi hakkında bilgi edinilmesi gerekirse geriye dönük olarak bu kayıtların tarandığı iddia ediliyor. Başlarda bana oldukça ütopik gelen bu iddiaların gerçekliğinden ciddi şekilde şüphelenmeye başladım.
Geriye dönük tarihli alınan mahkeme izinleri de bu izlenimi doğrular durumda…
Tabi bu yarı yasal dinlemelerin dışında, ortam dinlemesi ve çekimlerinin ne boyutlara vardığını hepimiz yaşayıp gördük. Seçim öncesinde parlayan MHP videoları seçim bittikten sonra ortadan kayboluverdi. MHP gen. müd. önünde güvenlik kameralarına yakalanan sivil bir aracın ise emniyet müdürlüğüne ait plaka taşıdığı nedense sümen altı edildi.
Pek önemsemediğimiz diğer bir tehdit ise, yaptığımız her türlü elektronik haberleşmenin belli kesimlerce kayıt altına alınması. ABD zaten tüm dünyadaki e-posta trafiğini bu şekilde denetliyor. Güvenli haberleşme (içeriğin okunamayacağı şekilde şifrelenmiş mesajlar) dahi süper bilgisayarlar için sadece zaman meselesi.
Kısacası, George Orwell’in 1984’ü gibi Big Brother’ın sürekli herkezi izlediği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Ne yapalım… böyle yaşamayı da öğreneceğiz. İşin iyi tarafından bakarsak artık hiç bir şey gizli saklı kalmıyor.
Şu anda hükümete dair bu tür kayıtların, videoların ortaya doğru dürüst dökülmemesinin kanımca en önemli nedeni baskın güç olmalarıdır. Eminin gözden düşmeleri gibi bir durumda bu kayıtların hepsi ortalığa dökülecektir. “Üçe kapatalım” benzeri kayıtların ya kasıtlı sızdırıldığı, ya da kaza kurşunu olduğunu düşünüyorum. Kasıt kısmı bana daha mantıklı geliyor. Çünkü bu kaydı alan kişiler muhakkak önceki ve sonraki konuşma kayıtlarına da sahiptir.
15-20 yıl sonra bu dönemde yaşananlarla ilgili çok ilginç gerçeklerin ortaya çıkacağı kanısındayım.
Bir de şu var… çok fazla büyüyen organizasyonlar bir süre sonra kendi ağırlıklarını taşıyamaz hale gelir ve çökerler. F tipi örgütlenmenin hızla bu sınıra doğru yol aldığını görmek için müneccim olmak gerekmiyor.
İyi bir hafta sonu dileklerimle…
01 Aralık 2011 16:57
Egemen BAĞIŞ’ın ne demesini bekliyordunuz? Çıkıp “Evet, muhalif gazetecilerin bir kısmını bir bahane yaratarak içeri tıktık” mı diyecekti? Onun için bu tür bir söylemden daha doğal ne olabilir ki? Bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Hem kendilerinin de yatak odalarına kadar dinlendiğini belirterek yakın tarihli faili meçhul dinleme vakaları ile aralarında bir ilişki olmadığını, tam tersine kendilerinin de mağdur oluğunu belirtiyor hem de gazetecileri boşuna tutuklamadıklarını belirtiyor. Tam bir AKP hükümeti bakanı gibi konuştuğu konusuna da katılıyorum. Lakin burada tartışılması gereken bu konu değil. Bu sadece kuyuya atılmış taş. O taşı oradan çıkartmak için pek kafa yormaya değmez.
Bu konunun çok önemli olduğu kesin. Gerçekten çok merak ediyorum HSYK nın tavrı ne olacak ve eğer izin çıkarsa dava nasıl yürüyecek. Bence bu Balyoz davasının kendinden bile önemli bir davadır. Çünkü bu dava son 3-4 yıldır devam eden yargı- basın üzerinden yapılmaya çalışılan karşı devrim çalışmalarını, bunları kimlerin planladığını, kimlerin uyguladığını belki de açığa çıkaracak olan davadır.
03 Aralık 2011 02:17
POYRAZKÖYDE SİLAHLARI GÖMEN FETTOŞ POLİS VE CİA AJANLARI BUNUN DA KILIFINI BULMUŞLARDIR HERHALDE.BU ÜLKEDE KİM CUMHURİYETE KARŞI VE TÜRK MİLLETİNİN ALEYHİNE EMPERYALİSTLERLE ELE ELE İKEN,SİZ CAHİLLER NEDEN VATAN’A İHANET KANUNU 2007’DE KALDIRILDI DİYENLERE NE CEVAP VEREBİLİRSİNİZ Kİ?MİLLİ GÜVENLİK BELGESİNİ ATATÜRKÇÜ TAM BAĞIMSIZLIKÇILARA KARŞI ÇEVİRENLER Mİ HAİN YOKSA YURT TOPRAĞINI-BAĞIMSIZLIĞINI SAVUNANLAR MI?BARLANIZ SAİDİ KÜRDİ BİR İNGİLİZ-RUS AJANI OLARAK GÖREVİNİ YAPTI..YÜZDE 30 İLE AZINLIK FAŞİSTİSİNİZ!SEÇSİS SİSTEMİ BİLE KURATARAMAZ HAİNLERİ..YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR…BU ÜLKEDE HAİNLERİN HER ZAMAN ALACAĞI OLACAKTIR BU YÜCE MİLLET’TEN…AKLINIZ ERERSE MAİDE 54. AYETİ OKUYUN!KENDİ MENFAATİ İÇİN KİTABI KULLANANIN YERİ CEHENNEMDİR !SAHTE MÜSLÜMAN ARTIKLARI SİZİ!
03 Aralık 2011 19:19
şimdi sakin ol ve o klavyeyi yavaşça yere bırak!
03 Aralık 2011 21:33
BU kadar gazlan seni roket yapsakdik, aya ilk ayak basan Turkiyeli olurdun herhalde 🙂
04 Aralık 2011 22:44
ayla kalmaz galaksiler arası da tur atardı 😀