Balyoz Davası 29. Celse Duruşma Tutanağı – 25 Mart 2011

29. Celse duruşma tutanağını okumak için buraya tıklayın.

Bu duruşmada sanık avukatları “mahkemeye” tahliye taleplerini sunmayı tamamlıyor.

Avukat Haluk Demirkılıç (Recai Elmaz ve Ahmet Topdağ müdafii):

“(…) Çünkü benim her iki müvekkilim kendileri, kendi haberleri olmayan bir listede adları olduğundan burada sanık. Yani o kadar çok bir savunma sıkıntısı yaşıyoruz ki neyi savunacağımızı bilmiyoruz. Neyi savunalım, yani ismimiz sahte bir Word belgesinde haydi Word belgesi sahte olmasa, haydi altı imzalı olsa ne fark eder. Eğer bir illiyet bağı kurulamıyorsa müvekkillerimle, yani onların bu görevlendirmede yetki personel olduğuna dair bir görevi, aldıklarına dair bir delil yoksa kabul ettiklerine, kendilerine yapılmış bir tebliğ yoksa e bu durumda da suçsuzlar. Yani genel olarak burada bir suç varsa da suçsuzlar, yoksa da suçsuzlar. Çünkü dosyada bir şey yok kendileri ile ilgili.

(…) Yani Recai Elmaz’ı neden tutukladığınızı biliyor musunuz Sayın Heyet? Yani iddianamede Sayın Cumhuriyet Savcıları bu görevi kabul ettiği kanaatine varılmıştır. İddia makamının kanaati ile tutuklu, kanaati ile sanık burada, kanaatten suçlanma, cezalandırma olur mu? Nasıl bir kanaattir bu, neyle başka delil yok. (…) Kanaate varmak yeterli delil midir? Yani neyi savunacağımızı anlayamıyoruz. (…) Çünkü bir yazılı Word belgesinde herkes tarafından, her bilgisayarda, her zaman üretilebilecek bir belgede isminin olması insanın sizin, bizim, hepimizin olabilir yani aklım almıyor, rüyalarımagiriyor. Böyle bir hukuk sistemi, böyle bir şey düşünemiyorum. Böyle bir şey yaşamadım bu zamana kadar. Kitaplarda hiçbir yerde okumadım, hikayede de okumadık, hayal ötesi bir şey hayal bile edemiyorum böyle bir şeyi. Yani şöyle bir imzasız, yazısız Word belgesinde ismi 15. sırada ve 20. sırada geçen 2 tane sanığın savunmasını yapacağım. Nasıl savunabilirim bunu kim yazdı, nedir.”

Recai Elmaz’ın adı sadece 11 no.lu CD’deki EK-A.doc isimli Word belgesinde geciyor.

Avukat İbrahim Şahinkaya (Muharrem Nuri Alacalı müdafii):

“(…) Şimdi Muharrem Nuri Alacalı, çok kısa geçiyorum hemen, soruşturma savcılarınca ifadesi alınırken dedik ki yurt dışında, ne kadar süne 1 sene. Burada yazıyor 30 Temmuz 2002 – 20 Haziran 2003. Ama dedi TÜBİTAK raporu var mümkün değil dedik. Pasaport kayıtlarını sunduk Genelkurmay’ın görevlendirme yazısını sunduk, bizi 3 savcı serbest bıraktı. 4 ay sonra yakalama kararı çıktı, üst mahkemeden kaldırıldı, şimdi huzurda tutuklu.

(…) Benim müvekkilim 1 sene yurt dışında, 1 sene. Nasıl düzenleyecek bunu, biz artık haykırıyoruz, söyleyecek mercii kalmadı. Ben diyorum ki hakkında takipsizlik kararı verilmesi lazım adam tutuklu içeride. Bana diyor ki arada, bende bir şeyler söyleyeyim, haykırmak istiyorum artık diyor. Bu nasıl olacak, bunu kim ne zaman açıklayacak, nasıl düzenleyebileceğini bunun. Ha ama burada bir şey var, müvekkilimiz hakkında bir rapor var bakın. Çok açık söylüyorum, soruşturma aşamasında eğer müvekkilimizin bunu düzenlemesi mümkün olmadı diye bir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilseydi daha soruşturmanın başında bir yargı mercii kararı ile o TÜBİTAK raporu yerle bir edilecekti, bunu yapamadılar. Çünkü daha o başında bir çuval inciri berbat edecekti yapamadılar.”

Alacalı’nın adı 11 no.lu CD’deki Suga’ya ait EK-B.doc Word belgesinde geciyor. Yine Suga’ya ait EK-E.doc Word belgesinin üstverisine gore belgeyi Nuri Alacalı isimli kullanıcı 06.01.2003 tarihinde kaydetmiş görünüyor. Belgenin sonundaki imza blokunda da adı yazılı. Oysa daha önce bu blogda da yazdığımız üzere (Cumhuriyet Savcılarından Kafka’ya Saygı), Nuri Alacalı o tarihte ABD’de. Savcılık sorgusunda bunu belgelediği halde, iddianamede bunun lafı bile edilmiyor (iddianamede 107 no.lu sanık Alacalı ile ilgili savcıların değerlendirmesi için buraya tıklayın).

Avukatların tahliye taleplerini dinleyen “Mahkeme” oybirliği ile

“Tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tam olarak toplanılmamış oluşu, sanıkların konumları itibariyle delillere etki yapma ihtimallerinin olması, tutuklulukta geçirdikleri süre, atılı suçun CMK’nun 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olması, sanıklar hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı dikkate alınarak tutuklu sanıklar ve müdafiilerinin tahliye taleplerinin reddi ile, TÜM TUTUKLU SANIKLARIN TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA”  karar veriyor.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

Henüz yorum yapılmamış.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: