Avukat Hüseyin Ersöz’ün son kararla ilgili yorumu (1):

19 Nisan 2011

GENEL

Mahkeme Başkanı Şeref AKÇAY’ın, Kararın 26. sayfasındaki muhalefet şerhinde yazdığı şu hususlar, Beşiktaş Adliyesi’nde yaşananlara ışık tutmaktadır:

“Kamuoyuna mal olmuş bu davalar nedeniyle yazmış olduğum muhalefet şerhlerinden dolayı bulunduğumuz adliyede bir takım meslektaşlarımın selam vermeyi dahi kesmiş oldukları gibi yukarıda beliritlen yakalama kararlarının kaldırılmasına ilişkin karardan sonra “sizinde dangalak bir kararınız gelecek” diyen hakim mevcut olup, yine Mahkememiz üyelerinde nezaket kurallarını aşan tutum ve davranışlar içerisine girdikleri ve işi en son başkan ile konuşmama aşamasına getirdikleri görülmüş olup, bu hususularında kamuoyunca bilinmesinde yarar olduğu”

Bu durum İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti ile İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üyelerinin, sırf hukuka uygun davrandığı ve özgürlüklerden yana bir tavır takınarak itirazın reddi kararlarına muhalefet şerhi yazdığı için Sayın Şeref AKÇAY’a karşı nezaket kurallarını aşan bir takım davranışlar sergilediklerini göstermektedir.

Buna benzer davranışların davanın esası ile ilgili olmayan diğer Mahkemelerde görevli hakimler tarafından serglenmesi yargının siyasallaştığı yönündeki endişeleri de berbaerinde getirmektedir.

Mahkeme Başkanı Sayın Şeref AKÇAY’ın yazdıkları olanca çıplaklığı ile ortada iken Adil Yargılama beklentisi içine girmek ancak bir hayal olarak görülmektedir.

Avukat Hüseyin Ersöz

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

10 Yorum “Avukat Hüseyin Ersöz’ün son kararla ilgili yorumu (1):”

  1. Aziz Says:

    Selâm yok, konuşmak yok… olsun sayın Başkan, sizde de VİCDAN var.. O da size dünyada da ahirette de yeter.

    Cevapla

  2. acracia Says:

    Eger bunun uzerine Sayin Seref Akcay bu davadan alinirsa, ve/veya kendisine karsi kisisel bir yipratma kampanyasi acilip, Ergenekon’la ilintilendirme babinda haberler, vs cikarsa sasirmayacagim. Sirf boyle bir olasilik bile, boyle bir olasi beklenti icinde olmak, olursa sasirmayacaginin farkina varmak bile bu davalarin ne kadar sulandirildigini gosteren aci bir gercektir.

    Bu hakime yapilan, mahalle baskisinin ilk asamasi degil mi? Artik adalet ve hukukun isleyisinin kisisel olmadigini soyleyenler icin, kendisinin bu durumu kamuoyuyla paylasmasinin cok olumlu oldugunu dusunmekteyim. Bu dava derhal dusmeli, saibeler temizlenmelidir. Bu tarz davalarin cok saygin ve olabildigince ozenle yurutulmesi gerekirken, tam tersi izlenimler uyandiran bu uygulamalar bana cok cirkin geliyor. Ahmet Insel’in Ergenekon baglaminda ve daha once de blog yazarlarinin da bu dava baglaminda dedigi gibi, bu durumun siyasi sorumlulari vardir. Ki aci aci da hatirlatirim, o zaman blog yazarlarina sahsi, cok sakil saldirilar da yapilmisti. Ama durum ortadadir.

    Bu, “sozun bittigi yerdir” demistik bir cok kere. Bu durum bana gore, sozun bittigi yer otesinde, birakin adil yargilamayi, ileride tarih kitaplarinin bangir bangir yazacagi bir kara lekedir. Bunu da sahsi ifade ozgurlugumu kullanarak soyluyorum. Dusunce de sucsa, bilemem tabii.

    Cevapla

    • fmerakli Says:

      Sevgili Acracia,

      Senden biraz daha serinkanli bor yorum beklerdim, hemen bu davanin hem de derhal dusmesi gerektigini soylemissin, yok artik daha neler… Ayrica bu davanin surmesi gerektigini, saniklarin haklarinda isnat edilen suclardan yargilanmalari gerektigini sadece ben soylemiyorum, muhalefet serhini koyan hakim de soyluyor:

      “Demokrasilerde halkin sectigi siyasi iktidarin, yine bunun disinda hangi nedenlerle olursa olsun, gorevden uzaklastirilmasi kabul edilebilir br sey degildir ve saniklarin yargilanmamasi gerektigini kimse soyleyemez.”

      Izin verirsen ben de benim acimdan “sozun bittigi yer” neresi ifade etmeye calisayim. Muhalefet serhinde hakim Akcay’in su ifadeleri benim icin hakikaten de sozun bittigi yerdir:

      “2003 yilinda gerceklestirildigi iddia edilen bir eylemden dolayi, 2010 yilinda sorusturmaya baslanirsa, eylem tutuklama icin katalog suc olarak sayilan suclardan veya agir cezayi, ya da muebbet hapsi gerektiren suclardan olsa bile saniklarin/suphelilerin ozel durumlari, ust duzey ve onemli gorevlerde bulunmus yahut bulunmakta oluslari nazara alinarak tutuklama karari verilemez”

      Benim acimdan bir hakimin bunu soylemesi, soyleyebilmesi hakikaten de sozun bittigi yerdir. Acracia, cok merak ediyorum siz de bu hakimin “herkes kanun onunde esittir, ama bazilari daha esittir” anlamina gelen bu gorusune hak veriyor musunuz?

      Saniklara isnat edilen suclar ve o suclara iliskin delillerin degil, gorev ya da konumlarinin tutuklama karari verilirken dikkate alinmasi gerektigini, “ust duzey onemli gorevlerde bulunmus yahut bulunmakta” olan saniklar icin tutuklama karari verilemeyeceginin ifade edilmesi benim icin gercekten de sozun bittigi noktayi olusturuyor. Bunu soylemis bir hakimin, baska neler soylediginin de benim icin cok fazla onemi yok, zira ne derse desin soyledigi seylerin beslendigi arkaplanin yukaridaki ifadesine senen bir hukuki garabet oldugu dusunulecek…

      Bir baska yorumcu da muhalefet dersi icin hukuk fakultelerinde okutulmali diye yazmis. Bence de okutulmali, mahkemenin diger iki uyesinin su ifadesi ile birlikte ki yarinin hukukculari boyle garabet fikirlere kapilmasinlar:

      “Hukuk devletinde kanunun onunde herkesin esit olduguna yonelik evrensel ilkeyi gormezden gelerek ve yine mahkememizin gecmiste benzeri hallerde suc tarihinin eski olmasina ragmen elde edilen deliller itibariyle degerlendirme yaparak (ki olmasi gerekende ceza usul yasasi cercevesinde budur) tutuklama kararlari verdigini de unutarak, saniklarin ozel durum ve gorevlerinden kaynaklanan ‘kendine ozgu’ hali dikkate alip tutuklanma karari verilemeyecegini ileri surmek, Turkiye Cumhuriyetindeki mahkemelerde yargilanan diger hakkinda tutuklama karari verilen saniklar/suphelilerin mahkemeler onunde esit olmadiklari sonucunu akla getirebilir. Bu sonuc ise temel insan haklarindan olan “kanunlarin herkese esit uygulanmasi” ilkesine ve hukuk devletine inananlarca kabul edilemez.”

      Ben de tam bu nedenler ile, kanun onunde esitlik ilkesine ve hukuk devletine inandigim icin, mahkeme baskaninin yukaridaki ifadelerini kabul edilemez buluyorum, ve yarinin hukukcularinin soz konusu ilkeye ve hukuk devletine inancli hukukcular olarak yetistirilmesini cok onemsedigim icin bu mahkeme kararinin hukuk fakultelerinde ders olarak okutulmasi onerisini en guclu sekilde destekliyorum.

      Mahkeme baskaninin kanun onunde esitlik ilkesini gozetmedigini akla getirebilecek bir takim bilgileri de mahkemenin diger iki uyesi serhe yonelik degerlendirmeleri icerisinde yer vermisler. Ornegin mahkeme diger iki uyesi tarafindan, mahkeme baskani’nin koydugu serh degerlendirilirken Hakim Akcay’in balyoz davasi saniklari icin uygulanmasini talep ettigi kriterleri, ayni mahkemenin baktigi ve mahkeme baskaninin da olumlu gorusu ile, yani oybirligi ile, karara baglanan yaklasik on davada saniklar icin uygulamadigi ya da uygulanmasini talep etmedigi de ifade ediliyor, ki bu davalar icinde cinayet davalari da var. Hakimin mantigi ile gidersek cinayet sucunu, yani “taksirli suc olarak sayilan suclardan veya agir cezayi, ya da muebbet hapsi gerektiren suclardan” birini isleyen ust duzey ve onemli gorevlerde bulunmus/bulunmakta olan bir sanik hakkinda yine hakimin ifadesi ile tirnak icinde “tutuklama karari” verilemez. Bunun adina da hukuk diyecegiz oyle mi? Bir de hangi gorevlerin ustduzey ve onemli olduguna kim sanil karar verecek, ya da hangi kanunun hangi maddesi taksirli suc da isleseler haklarinda tutuklama karari verilemeyecek ust duzey kamu personeline iliskin bir duzenleme iceriyor? Devle Su Isleri Genel Mudurlugu ornegin taksirli suc da isleseniz tutuklanamayacaginiz bir ust/cuzey onemli gorev midir? Ya da ne bileyim, Istanbul Il Milli Egitim Mudurlugu yeterince onemli ve ust duzey iken Besiktas Ilce Milli Egitim Mudurlugu degil midir?

      Bir de yanlis anlasilmalarin onune gecmek icin ifade ediyorum, ben defaatle Balyoz saniklarinin tutuksuz yargilanmasi gerektigi seklindeki dusuncemi ifade ettim, hala o noktada duruyorum. Benim icin en ideal durum balyoz saniklarinin tutuksuz yargilanmasi, hala gorevde olan saniklarin da davanin salahiyeti acisindan dava suresince aciga alinmalari. Benim itirazimin, elestirimin mahkeme baskaninin ortaya koydugu gerekceye iliskin ve sadece ona iliskin oldugu lutfen gozden kacmasin.

      Sozun ozu Acracia, tarih bu davada kara leke olarak yazacak seyler bulacaktir; bunda kusku yok. Tarihe yazilacak kara lekenin ne oldugu uzerine kelam etmek, tartismak da dusunce ozgurlugu kapsamindadir, olmalidir; bunda da kusku yok. Ben de dusunce ve ifade ozgurlugu cercevesinde ifade etmek isterim ki yazilmasi muhtemel kara lekeler listesi senin yorumunda ifade ettigin hususla sinirli degil, benim dikkat cekmeye calistigim hukuksal garabetin de tarihe yazilacak kara leke yarismasinda favori adaylardan biri dusunuyorum. Zira kanun onunde esitlik ilkesi asla vazgecemeyecegiz, vazgecmemiz gereken bir ilke…

      Cevapla

      • acracia Says:

        Uzun olacak yanitim, asagida 4 numaraya girdim. Sizin verdiginiz alintiyi orijinaline kendim donup okuduktan sonra yazdim; alinti da yaptim, asagida.

        Cevapla

  3. ihtimal Says:

    Turkiyede ne zamandan beri bir sanik avukati hakimin dert ortagi oldu? Hayret!

    Cevapla

    • Aziz Says:

      Hakimin derdi, sanıkları geriyor… sanıklar gerilince avukatların meselesi oluyor. olayın özü bu… anlamak istemeyenler için ne dense boş !

      Cevapla

  4. acracia Says:

    Fmerakli:

    Oncelikle sunu hatirlatayim: ben bunu gorur gormez dava dusmeli demedim ki? Siz ve diger yorumcular/okuyucular da hatirlarsiniz ki, ben 11 nolu CD hakkindaki tutarsizliklar, sahtecilikler ortaya ciktigindan beri, adli emanete gomulu delillerden beri, o karsit delillerin bir kismin eksik olmasindan beri hep ayni seyi soyluyorum: bu dava dusmeli. Zira bel kemigi olan CD sahte. Bu dava, gerceklesmis, var oldugu bilinen darbe davalarina da bu usulsuzluklerle golge dusurur dedim kac defa.
    Dolayisiyla serinkanliligimi kaybedip dusmeli bu dava diyor degilim. Bu davayla ilgili her bana ters gelen olayda oldugu gibi, bu dava inanirligini kaybedip yerlerde surunurken dile getirdigim gibi: evet. Bu dava bana gore dusmeli.

    Gelelim sozun bittigi yere… anladigim kadariyla siz okumussunuz bu serhi ve soyle demissiniz:

    “Izin verirsen ben de benim acimdan “sozun bittigi yer” neresi ifade etmeye calisayim. Muhalefet serhinde hakim Akcay’in su ifadeleri benim icin hakikaten de sozun bittigi yerdir:

    ‘2003 yilinda gerceklestirildigi iddia edilen bir eylemden dolayi, 2010 yilinda sorusturmaya baslanirsa, eylem tutuklama icin katalog suc olarak sayilan suclardan veya agir cezayi, ya da muebbet hapsi gerektiren suclardan olsa bile saniklarin/suphelilerin ozel durumlari, ust duzey ve onemli gorevlerde bulunmus yahut bulunmakta oluslari nazara alinarak tutuklama karari verilemez'”

    >>>Simdi belgenin aslina donup bakalim, yani sizin alinti yaptiginiz yere (s.11):

    “Mahkememizin 04/04/2011 tarih ve 2011/402 D.is sayili itirazlarin reddine dair oy coklugu ile verilen kararindaki muhalefet gerekcesinde Baskan Seref Akcay “…cunku saniklardan bir kismi halen ordunun ust duzeyinde gorev yapan kisilerdir. Bir kismi emeklidir. Bir kismi yurt disinda devletin gorevlisi olarak halen onemli gorevlerde bulunmaktadir. Siz her bir sanigin ozel durumunu dikkate almadan…” demektedir.

    Turkiye Cumhuriyetinde anayasa ve kanunlar duzenlenirken objektif, genel, kisiye ozgu olmayan, herkes icin esit mesafede duzenlemeler icermesi… v.b. evrensel ilkelerin esas alindigi, yururlukteki mevzuati uygulamakla yukumlu mahkemelerin de bu ilkelere gore kabul edilip yururluge konan yasalari uyguladiklari bilinmektedir.

    Muhalefet serhindeki diger gerekcelerle beraber yukaridaki nitelemeden hareket edilecek olunursa ‘2003 yilinda gerceklestirildigi iddia edilen bir eylemden dolayi, 2010 yilinda sorusturmaya baslanirsa, eylem tutuklama icin katalog suc olarak sayilan suclardan veya agir cezayi, ya da muebbet hapsi gerektiren suclardan olsa bile saniklarin/suphelilerin ozel durumlari, ust duzey ve onemli gorevlerde bulunmus yahut bulunmakta oluslari nazara alinarak tutuklama karari verilemez’”

    1) Bu sizin Seref Akcay’dan dogrudan alinti imis gibi verdiginiz cumle birebir Seref Akcay’a ait degil.

    Uc kere ustunden gectim metnin, OCR ile de tarattirdim. Ben gozden kacirmadiysam, sizin soylediginiz kisim s.11 ise, o zaman o sizin dogrudan O’na ait olarak alintilamis verdiginiz kisim, O’nun koydugu serhin red beyaninda, heyetin Seref Akcay’in serhini, iki paragraf ustte alintilayip kesip koydugu cumleden fikrini yorumladigi anlami cikiyor. Altinda da sizin aynen tekrar ettiginiz hukuk devletine yakismayan esitlik ilkesi ihlali one suruluyor. Yaniliyorsam lutfen duzeltin, ancak o benim gorebildigim kadariyla, sizin alintiladiginiz kisim Seref Akcay’a ait degil. O’nun sozlerinin red gerekcesiyle yorumu.

    2) Heyetin alinti yaptigi serh metnine baktim, nereden alinmis diye, butunune kendim bakayim, heyetin yorumladiginin aynisini mi yorumlayacagim acaba diye. Hani sizin alinti yaptiginiz kisimdan bahsediyorum, onlarin yorumu diye. Asagidaki kisim cikti. Biraz uzun ama yalniz. Bu yuzden sonraki yorumlarimi bir altta ayri girdide verecegim. Alintiliyorum, serh metninden:

    “Atili sucun CMK 100. Maddede belirtilen katalog suclardan olmasi; Atili sucun CMK 100. Maddedeki suclardan olmasi kisilerin mutlaka tutuklanmasi manasina gelmemektedir. Bunun en guzel ornegi de yine dosyanin kendisidir. Cunku iddianamedi tum saniklar hakkinda ayni maddelerden dava acilmistir. O halde tum saniklar yonunden atili suc katalog suc olarak kabul edildigine gore ve bir insan katalog suctan dolayi dava acildigi icin tutuklanacaksa tum saniklarin tutuklanmasi gerekirken bir kismi tutuklanmamistir. Dolayisi ile tutuklanan saniklara atili sucun katalog suc oldugunu belirterek tutuklama gerekcesi yapmak kendi icinde CELISKI OLUSTUMAKTADIR [orijinalinde buyuk harfle yazilmis, aynen kopyaliyorum].

    Ayrica belirtilen sebeplerden dolayi adli knotrol hukumlerinin uygulanmasinin yetersiz kalacagi gerekcesinde ise, hangi sanik icin hangi adli kontrol sisteminin dusunuldugu ve bununda [hatali yazilmis ama oldugu gibi kopyaliyorum; “bunun da” olacakti] hangisinin yine hangi sanik nedeniyle yetersiz kalacagi izah edilmeden karar verilmis bulunmasinda izah edilir bir yonu yoktur. ***[burasi yukarida sizin alintiladiginiz kismin basinda heyetin alintilayarak sizin Seref Akcay yazmis diye verdiginiz, ancak aslinda heyetin kendisinin yorumladigi kisim] Cunku saniklardan bir kismi halen ordunun ust duzeyinde gorev yapan kisilerdir. Bir kismi emeklidir. Bir kismi yurt disinda devletin gorevlisi olarak halen onemli gorevlerde bulunmaktadir. Siz her bir sanigin ozel durumunu dikkate almadan ve hangi adli kontrol hukmunun hangi nedenle yetersiz kalacagini belirtmeden adli kontrol sisteminin yetersiz kalacagini soylerseniz bunu insan vicdani kabul etmez.

    ACIKLANAN BU DURUM KARSISINDA; OBJEKTIF OLARAK BAKTIGIMIZDA TUTUKLAMA GEREKCELERININ HUKUK VE DOSYA KAPSAMINA UYGUN OLMADIGI ACIKCA GORULMEKTEDIR.

    Yine dosyadaki sorusturmayla ilgili diger bir hususa bakacak olursak:

    Daha once kararimizdaki muhalefet serhimizde belirttigimiz gibi darbe yapacak kisilerin hazirladigi iddia edilen listelerde isimleri bulunan tum sahislar hakkinda birakin dava acmayi sorusturma dahi yapilmamistir. Eger bu listeler delil olarak kabul ediliyor ise, listedeki tum isimler hakkinda ayni islemi yapmaniz gerekir. Cunku deliller aynidir. Ya dava acarsiniz, ya kovusturmaya yet olmadigina dair karar verirsiniz. Ancak boyle yapilmamistir.

    Simdi ayni delillerle farkli kisiler arasinda bu farkli muamele yapmanin esitlik kurali geregince izahi mumkun mudur? Degildir. Kaldi ki bazi kisilerin listede olmasina ragmen savcilikca hic cagrilmamis olmasinin da izahi hic mumkun degildir. Burada su soruyu sormak gerekir. Siz sorusturmaya cagirdiginiz saniklari hangi kistasa gore cagirdiniz? Iddianamede veya kovusturmaya yer olmadigina dair kararlarda bunun cevabini bulmak mumkun degildir.

    Kimse islem yapilmayan kisiler hakkinda da islem yapilsin veya kovusturmaya yer olmadigina dair karar verilen sahislar hakkinda dava acilsin diyemez. Ancak bu celiskinin vurgulanabilmesi icin bu aciklamanin yapilmasi gerekmektedir.

    Keza sanik DURSUN CICEK’in zaten baska bir suctan dolayi tutuklu olup cezaevinde bulundugu, bu dosyadan tutuklanmadigi takdirde nasil kacma suphesi olacagi, nasil delil karartacagi, nasil taniklari etkileyecegide anlasilmamis olup…

    Diger bir konuya bakacak olursak:

    Saniklardan AHMET SENTURK 28/08/2002 tarihinde emekli oldugunu belirtmistir.

    Saniklardan AYTEKIN CANDEMIR, BARBAROS KASAR, BURHAN GOKCE, HASAN HAKAN DERELI, ILKAY NERAT, MUHARREM NURI ALACALI, ORKUN GOKALP, IKRAM OZTURAN, YASAR BARBAROS BUYUKSAGNAK, LEVENT ERKEK, TAYLAN CAKIR seminerin yapildigi tarihte yurt disinda olduklarini ve seminere katilmadiklarini beyan etmislerdir. Bunlarla ilgili genel kurmayin gorev yazilari ve belgelerinin yurt disina giris ve cikislariyla ilgili pasaport orneklerini ta en basindan beri dosyaya ibraz etmislerdir. Simdi bu belgelere neden itibar edilmedigi anlasilamamakla birlikte aradan bunca gecen zamana ragmen ancak 13/04/2011 tarihinde bu gorevlendirmenin ve yurtdisina cikisin sorulmasina karar verilmistir. Pekala bunca sure bu konu neden arastirilmamis oldugu izahtan varestedeir.

    Bir sure sonra dosyaya konan bu belgeler resmi kurumlarca da teyit edildiginde bu saniklarin durumu ne olacaktir. Neden tutuklu kaldiklari nasil izah edilecektir? Bunu da izah etmek mumkun degildir.”

    Cevapla

    • acracia Says:

      >>>> Yani kisacasi, benim anladigim, bu usulsuzlukleri, celiskileri ortaya koyarak, adli kontrolun yetersiz kalacagi gerekcesiyle topyekun o kadar kisiyi ayni gerekceyle tutuklamalarina karsilik,

      a) tutuklanmalarina listede adlari olmasi yeterliyse, ki blog yazarlari boyle bir ornegi verdiler zaten Dogan Fatih Kucuk uzerinden 17.4.2011’de, neden listede adi gecen herkes en azindan kovusturulmuyor, kovusturulmuyorsa kistas nedir, esitlik, esit muamele ihlali degil midir;

      b) gerek yurt disinda, gerekse emekli oldugu icin seminere katilmamis sahislar bulunmaktadir, bunun hakkinda da kendilerine bilgi sunuldugu halde ancak 13.4.2011 tarihinde bu durumun sorulmasina karar verilerek, sahislarin kanun onunde adil bir sekilde, yani *esit* haklara sahip vatandaslar gibi yargilanmalari, haklarina saygi gosterilmesi gibi bir goruntu vermemektedirler;

      c) ayrica serhte yer alan, zaten yurt disinda bulunan, ancak tutuklama karari cikinca yurtdisindan gelerek kendisi teslim olmus bir sahis da var; dolayisiyla adli kontrolun yetersiz kalacagi eger herkes icin gecerliyse, ya da kacma tehlikesi varsa, kimse zaten kacmadigi gibi bir de bu sahis gibi birisi de ulkeye donup de teslim olduysa, bu yetersizligin gerekcesi nereye dayandiriliyor

      gibi sorular var. Bu durumda, evet, sizin cimbizladiginiz gibi bir iki cumle olsa, amenna diyecegim. Oysa benim o cimbizlanan ve de dogrudan Hakim Seref’e ait olmayan o alintidan benim anladigim, butun bu alintilarin isiginda sudur:

      bu faktorler varken, boyle ornekler varken, bu sahislarin bir vatandas olarak kanun onunde diger vatandaslarin sahip oldugu haklara sahip olmalari gerekirken, kendileri zaten kacmaya calismamisken, seminere bile katilmamisken, yurt disindan gelip teslim olmusken, butun bu sahislarin hepsine birden sanki hepsinin durumu birmiscesine adli kontrol yetersiz kalir nasil denebiliyor idi.

      Bu durumda da evet, eger ciddi bir sekilde saibesiz yurumus olsa ve tum deliller ayni istikameti gostererek suclu dedirtse, aynen sizinki gibi tepki verilmesi hakli olacak “sozun bittigi yer” derdim.

      Ancak, belkemigi sahteligi kat be kat ispatlanmis bir CD olan davada, bir de ustune savcilar tarafindan adli emanete gomulen karsi deliller varsa, bunlar eninde sonunde siddetli itirazlar sonucunda sanik avukatlarina verilse dahi 700 sayfaya yakin eksik sayfa varsa (bana Allah askina savcilar soyle acikladi, boyle acikladi demeyin, guvenirlikleri olmasi icin soylediklerinin, yaptiklari icraatin boyle olmamasi gerekirdi) sirf hukukun karsisinda haklari cignenerek magdur durumda kalabilecek olanlari birakin, halen muvazzaf olanlarin is yerlerinde kaldiklari zor durumu da goz onune almak gerekir. Evet. Bu da sizin dediginiz gibi bazilari daha esittir gibi degil. Bu kadar haksizlik oluyor, bu sahislarin kisisel durumlarini goz onune aldiniz mi, bu sahislarin ileride dusmus olacaklari sirf hukuki degil, ayni zamanda da mesleki goturusu olan bu olasi magduriyetlerin temel dayanagi nedir, hepsininki de ayni sey olamaz, 11 nolu CD de sorunlu oyle butun bunlarin hesabini kim verecek idi benim cikardigim anlam.

      Bakin anlam butunlugu bozulmasin diye de tamamini oturup yazdim (cunku kopyalatmadi PDF).
      Buna da epey vakit harcadim, cunku bu bilginin bu sekilde burada ihmal edilmesine gonlum razi olmadi. Bu sebeple de rica ediyorum, eger hele ki benim dedigim gibi gozumden kacmis bir sey yoksa, sizin Hakim Seref Akcay’a ait diye verdiginiz o alinti O’na ait degil. Bu bir. Hakim Seref Akcay’i yorumunuz, reddi yapanlarin yazdigi yorumun aynisi, ya yalniz orayi okudunuz, ya da onlarin okudugu gibi okudunuz. Oysa onlarin da alinti yaptiklari ana metne donup baktiginizda, onlarin da ayni sizin gibi cimbizladiklarini goruyorsunuz. Bir butune bakildiginda, ben sizin cikardiginiz anlami degil, tam tersine esitlik ilkesinden hareketle hak korumaya calistigi izlenimine kapildim.

      Olasi bir baska yoruma acik da sunu soylemis:

      “Bu red kararlarina, gerek dosyaya bakacak olursak:

      Dava kamuoyuna mal olmus ve su anda halen askeriyenin onemli gorevlerinde bulunan ve tutuklanmasi nedeniyle de Turk Silahli Kuvvetlerini ilgilendiren bir davadir,

      Bu nedenle hukukcu olarak bu tur dosyalarda onyargisiz ve objektif davranmak zorundayiz”

      Ve sahislarin nasil kacar suphesiyle haklarinda yakalama karari ciktigini ama kacmadiklarini vs anlatmis. Bu yukaridakini sizin dediginiz anlama cekmek mumkun olabilirdi; sayet dava gercekten de bu kadar kamuoyuna mal olup, eger Fenerant’in da daha once acikladigi gibi terfilerde tikamalar, tasfiyeler olacaksa mumkun oldugunca dikkatle ve ozenle ele alinmasi gerektigi. Zira bu Silahli Kuvvetlerin emir komuta zincirini tamamen etkileyecek bir dava. Ve eger gercekten saglam zemine oturuyorsa bu dava etkilesin, kimsenin diyecegi olamaz, ama bu serhte de dile getirildigi gibi bu kadar saibe, bu kadar usulsuzluk varken, cok daha ozenli olmak gerekir zira bu bir kamu davasi artik.

      Fmerakli: sizin icin soz, bu cimbizladiginiz yerde bitiyorsa, diyecek sozum yok. Bu serhte dile getirilen o kadar usulsuzluk, sorun, yiginla saibe dururken, bu tarz bir alintiyla hakim orduyu gozetiyor imasi ile sozu bitiriyorsaniz benim diyecegim bir sey yok. Ama tekrar ediyorum, ileride bunlar yazilacak.

      Son olarak: rica ediyorum, alintilarinizi daha dikkatli yapin. Bu kacinci oluyor.

      Cevapla

      • acracia Says:

        “sayet dava gercekten de bu kadar kamuoyuna mal olup, eger Fenerant’in da daha once acikladigi gibi terfilerde tikamalar, tasfiyeler olacaksa mumkun oldugunca dikkatle ve ozenle ele alinmasi gerektigi.” demisim, soyle devam edecekti

        “…gercegi ortada olmasaydi.”

        Bir de yanlislikla Hakim Seref Akcay’in adini Hakim Seref diye yazmisim; duzeltirim.

        Cevapla

      • fenerant Says:

        “Fenerant’in da daha once acikladigi gibi terfilerde tikamalar, tasfiyeler olacaksa mumkun oldugunca dikkatle ve ozenle ele alinmasi gerektigi. Zira bu Silahli Kuvvetlerin emir komuta zincirini tamamen etkileyecek bir dava. ” demiştiniz . dava sonuçlanmadan tasfiyeler yapıldı……..

        Cevapla

acracia için bir cevap yazın Cevabı iptal et