Vatan gazetesinin haberine göre, Balyoz iddianamesinin 7 sayfası olduğu gibi bir hukuk oğrencisinin ödevinden kopyalanmış:
“1002 sayfalık iddinamede ‘Soruşturmaya Konu Eylemlerin Hukuki Nitelendirmesi’ ana başlığı altında 94. sayfadan başlayarak 101’inci sayfaya kadar olan bölüm tamamen Çolak’ın yazdığı ödevden ‘kopyala-yaşıptır’ yöntemiyle alınmış. Öyle ki bazı yazım hataları bile aynı. Örneğin ‘ele alınabilir’ kelimesi her iki metinde de ‘ele alına bilir’ şeklinde yanlış yazılmış.”
Twitter’de birçok kişi buna “oha artık” diye tepki vermiş.
Bize kalırsa, bu yorumlar savcılara haksızlık ediyor. Savcılar 2009 yılının bilgilerinin 2003 tarihli belgede geçmesini olağan karşıladıklarına göre zaten tarihin tersine, yani gelecekten geçmişe doğru aktığını düşünüyor olmalılar. Ve biliyorsunuz bu ülkede özel yetkili savcıların mütalaaları, mahkeme heyetleri tarafından mantık kurallarına ters düşse dahi kabul görüyor. Bu durumda 2007’de hazırlanan ödevin 2010 yılında yazılmış iddianamede kelimesi kelimesine yer alması, olsa olsa öğrencinin iddianameden kopya çekmesiyle mümkün olmuştur.
Bu öğrencinin diploması elinden alınır, hakkında intihal ile ilgili soruşturma açılırsa hiç şaşırmayalım.
17 Şubat 2011 16:46
TC hakiki bir muz cumhuriyetidir. Benim artik herhangi bir kuskum kalmadi.
17 Şubat 2011 16:49
Hanefi AVCI geldi aklıma birden nedense…
17 Şubat 2011 16:59
Neyse bunlar ufak detaylar…’Sehven’ olmuştur zaten…Bütün çelişkiler gibi,tutuklanan yurtsever subaylarımızın imzasız belgeleri gibi,gömülen deliller ve mühimmatlar gibi,yüklenen cep teli numaraları gibi,çuvalın içine konulan cd. ler gibi,Balbayın pc sine yüklenen günlük sayfaları gibi,…ama güzelim ülkemde olan değişikliklere bakıyorumda İşçiler ve öğrenciler dövülüyor,HSYK,Anayasa Mahkemesi,Yargıtay,Danıştay demokratikleştiriliyor (ele geçiriliyor),gazeteciler gözaltına alınıyor,tutuklanıyor…bunların hiçbiri shven değil…ileri demokrasiye geçiyoruz değil mi ?Biz işimize bakalım değil mi sayın fmerakli,ihtimal,karsıdevrim,yandaş medya tetikçileri,emniyet kuvvetleri,savcılarım,hakimlerim,adalet ve iç işleri bakanım,başbakanım,cumhurbaşkanım…ve ey uyuyan halkım…
17 Şubat 2011 17:11
Hal böyleyken acaba eksik olan evraklar (yüzlerce sayfa) geldi aklıma..Acaba nerededir bu evraklar…?
17 Şubat 2011 17:26
Bakın Emre Aköz 16.02.2011 tarihli yazısında yapılan sivil darbenin şifrelerini ne güzel vermiş:
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2011/02/16/ergenekon_bezlerinin_dokundugu_oda
“Taraf’ın, “Lahika-1″ adlı bu planı kamuoyuna duyururken kullandığı başlıkların bazısı şunlardı:
1) Yargıçlar ordu çizgisine çekilecek.
2) Gazeteciler kullanılacak.
3) TSK muhalifleri yıpratılacak.
4) Kanaat önderleri yönlendirilecek, vs.
Yukarıdaki dört maddeden son üçü doğrudan medyayı ilgilendiriyordu.”
Yukarıda yer alan bölümdeki “ordu” ve “TSK” kelimelerini çıkartıp, yerine “AKP” kelimesini yerleştirin, işte size halihazırda kurulan müthiş ileri demokrasimiz. Şimdi gelsin burada fikir kirliliği yaratıp sağa sola sataşan liberaller, muhafazakarlar, cemmatçiler, gözü yaşlı başbakanlarını seven çocuklar bu 4 maddenin AKP lehine yapılmadığına dair beni ikna etsin, ben de dişimi kırayım…
17 Şubat 2011 17:07
“Yargı sürecine karışmayız” diyen RTE ve yandaş kalemler, yargıda kendi düşünceleri aleyhine gelişen bir durum olduğunda ‘yargının bağımsızlığını’ görmezden gelip kıyameti koparıyorlar. Mesela RTE, Haberal’ın hakimlerden tazminat kazanması sonrası defalarca esip gürlemişti. Cihaner konusunda da aynı tavrı sergilemişti. AKP’den Hüseyin Ç. ve hemen hemen tüm yandaş kalemler de buna benzer tepkiler vermişlerdi…
RTE’nin ve yandaşların tepki verdikleri yargı kararlarının ve uygulamalarının doğru veya yanlış olduğunu belirtmek istemiyorum. Benim vurgulamak istediğim aksayan bir yargı var ve bu yargının demokratik, bağımsız ve yürütmenin baskısı altında olmadan işlemesinin gerekliliği…
Yargı AKP’den önce de aksıyordu. Sorunluydu…
AKP ile birlikte bu sorunlar devam etti, aksamasını sürdürdü…
Ve bu aksaklık, yargının evrensel hukuk normlarına ve ‘etiğine’ uyulmadığı için, yürütme eliyle de birlikte sürüp gidecek…
Bunu AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi herkes biliyor. Bu nedenle de yargıya her zaman karışılacak. Özellikle de yürütme tarafından…
Balyoz’a dönelim.
Balyoz savcılarının adli emanette ‘delilleri’ sakladığını biliyoruz. Ayrıca kopyala yapıştır iddianame hazırladıklarını da… Ve daha pek çok şey…
Sizce bu yargılama ‘tarafsız’ ve ‘bağımsız’ mıdır ki Balyoz tutuklamalarına ‘yargı sürecidir’ deyip geçelim?
17 Şubat 2011 17:30
Bu iddianameyi tetikleyen yayini yapan muhabirin bir kitabinin da onsozu icin de boyle deniyor (cevabini linkledim). Bu arada sakin bunlara ‘intihal’ demeyin tazminat verebilirsiniz.
17 Şubat 2011 17:32
Bu iddianameyi tetikleyen yayini yapan muhabirin bir kitabinin da onsozu icin de boyle deniyor (cevabini linkledim).
17 Şubat 2011 17:33
Bu arada sakin bunlara ‘intihal’ demeyin tazminat verebilirsiniz.
17 Şubat 2011 19:42
Herkes Necip Hablemitoğlu’nun KÖSTEBEK adlı kitabını okumalı.Seneler önce bu günlerin geleceğini yazdı ve öldürüldü.cemaate dokunan yanıyor.
17 Şubat 2011 19:45
Uğur MUMCU ?
17 Şubat 2011 20:19
Balyoz iddiaları üzerine bir sunum başlıklı yazlarında vurgulanan gerçek…
https://cdogangercekler.wordpress.com/2010/04/
ve şimdi de 2007’de hazırlanan ödevin 2010 yılında yazılmış 1002 sayfalık iddinamede ‘Soruşturmaya Konu Eylemlerin Hukuki Nitelendirmesi’ ana başlığı altında 94. sayfadan başlayarak 101’inci sayfaya kadar olan bölümde kelimesi kelimesine yer alması…
acaba aynı kişiler midir bu alıntıları yapanlar ?
17 Şubat 2011 20:22
Harekat planını hazırlayanlar ile iddianameyi hazırlayanların aynı “copy-paste” kültüründen geldikleri belli oluyor.
17 Şubat 2011 23:21
peki, bugün gazetesindeki imha edilen belgelere ilişkin habere dair bir yorumunuz olacak mı?
17 Şubat 2011 23:37
O dönemde fişleme yapıldığı zaten biliniyor. Aynen şimdi hükümetin yaptığı gibi. Benim anlamadığım konu işin balyoz darbe planı ilişkisi. Zaten sahte Balyoz belgelerinin bu ve benzeri fişlemelerin ve günümüzde sorunlu kabul edilecek uygulamaların belgeleri üzerine kurulduğu defalarca yazıldı. Bunu yeni bir olguymuş gibi sunup “peki şimdi ne diyeceksiniz bakalım” tadında sorular sormak yanlızca sizin konu üzerinde yeterince araştırma yapıp düşünmemiş olduğunuzu gösteriyor.
18 Şubat 2011 00:13
Can bey, ben sizin değil blog yazarlarının yorumunu merak ediyorum, bu bir. kendi düşüncemi açıklamadım, bu iki. o belgeler benim anladığım kadarıyla emasya ile ilgili, balyoz ile ne ilgisi olabileceğini ben de anlamadım. fakat başbakanlığın fişleme yapması nasıl doğru değil ise, askerlerin o belgelerdeki gibi bu tür meşru kanallar dışında istihbarat ağları da kurmaları meşru değil. yani sizin anlamadığınız, balyozdan bağımsız olarak, tüm bu belgeler suç niteliği taşıyabilir. akp samimi olsa, zaten balyozdan çok, yapıldığı bilinen darbelerle, üstelik meclis komisyonları yoluyla ilgilenir. ucu kendilerine dokunacağından yapmıyorlar. zaten 28 şubat ve sonrası bir şekilde dava konusu olsa, Pınar hanım ile Dani beyi üzmek istemem ama Çetin Doğan’ın kurtuluşu olmaz. Bir sürü insanla beraber. Balyoz davası onlara bir kabus gibi görünse de, bu böyle. sanırım ne düşündüğüm sarihtir?
18 Şubat 2011 00:20
Melek Hanım ,
Sahte CD leri yaratan sahtekarları korumaya hoş geldiniz !
18 Şubat 2011 00:57
Ben okudum, kamu kurumlarında türbana tavrınızı koyun, derslere giren subaylara bu konuda taviz vermeyin içerikli yazı….bunlardan onlarca var… balyoz ile ilgisini anlayamadım ?? cemaat gazetesine,Biatçı basına göre,onları referans alanlara, yargılama yapmak bile gereksiz zaten.Onlar ve dumura uğrattıkları beyinlere göre “ileri demokrasimiz” var zaten.
18 Şubat 2011 00:33
ne alakası var, cd’lere ilişkin tek bir laf etmedim ben. bu blogda insanlara söylemedikleri şeyler üzerinden cevap vermek yaygın bir davranış galiba. ama şirretlik yaparak haklılığınızı kanıtlayamazsınız.
18 Şubat 2011 00:35
ayrıca o cd’ler benim evimden değil, gölcük’ten çıktığına göre, cd’ler sahteyse bile bunu yapanları koruyan ben değil, donanmadan sorumlu kurumdur. hesabı eğer cesaretiniz varsa, onlara sorunuz.
18 Şubat 2011 00:44
Melek Hanım,
Ben de onu merak ettim . CD’ler sizin evden çıkmadığına göre sahte CD’leri yaratan sahtekarları koruma ve kollama gayreti niye ?
18 Şubat 2011 00:49
öyle bir gayretim yok. burada davanın geneline dair fikir belirtiyorum. fakat sizdeki uydurma kabiliyeti düşünülünce, ben olsam cd sahteciliğinde ilk sizden şüphelenirdim. zaten neden şu ünlü çete bu blogda kuzu postunda takılıp, ortalığı karıştırmasın ki.
18 Şubat 2011 00:55
Melek Hanım,
Anladım. Ne yaptığından haberin yok. Neden sahte CD deniliyor haberin yok …
Bolyoz davası CD’lerinde bana göre , sana göre olmıyan , aşağıdaki 22 kelimelik cümleyi anlamak çok mu zor ?
Bir bilgisayar ortamında bir dokümanın üst veri bilgisi (dokümanı son güncelleme bilgisi) eğer dokümanın içindeki tarih bilgilerinden eskiyse o dokümanı içeren CD sahtedir.
E artık, sahtekarlara 1-2 çift laf edersin…
18 Şubat 2011 01:05
Beyefendi ben CD’ler hakkında değil, başka bir haber üzerinden bir şeyler söyledim. Okuduğunuzu anlayamayan sizsiniz. Ben hakim değilim, bir cd’nin sahteliğini belgeleyecek pozisyonda da değilim. Üstelik kafanızın almadığı şu, ben cd’nin sahtleğinin çok ötesinde bir yerden bakıyorum bu davaya. Ayrıca, siz diye konuşan birine sen diye cevap vermek -size alıştırıldığı gibi- sizi sadece küçük düşürür.
18 Şubat 2011 01:13
Melek hanım,
Balyoz davasının özü sahte CD’lerdir. “Ben hakim değilim, bir cd’nin sahteliğini belgeleyecek pozisyonda da değilim. ” . 22 kelimelik CD’ler neden sahte metnini anlamıyorsanız , laf olsun-torba dolsun diye niye yazıyorsunuz ?
18 Şubat 2011 02:10
Melek hn. davaya cd lerin çok ötesinden bakıyormuş ! Yani deliller,iddianame, yargılama filan önemsiz işler.İnsanlar bu yüzden en önemli hakları olan ÖZGÜRLÜKLERİNDEN oluyorlar, ancak melek hn. çok öte bir yerden konuya bakıyor.hem de neye bakıyor,DAVAYA .Hem davaya bakacaksınız, hem de davanın öğelerine bakmayacaksınız ! Ayrıca kendisi hakim değil, fakat yargıç ! Bol yorumları,sonunda Tespitleri var netice de bol bol yargısı da var.Ancak, çok ötesinden baktığı için, davanın yanlış delillere dayandığı,sahteliği,hukuksuzluğu üzerine kurulmuş bir bloga başka bir konu için girmiş !