Balyoz’cuların Bursa’da el koyacağı Bursa plakalı araç Bursa’ya belge hazırlandıktan 3 sene sonra geliyor ve belgede geçen yeni plakasını alıyor.
Hem Baransu’nun bavulundan çıkan 11 no.lu CD’de, hem de Gölcük’ten çıkan 1 no.lu CD’de “4X4 ARAÇLAR ÇİZELGESİ.doc” isimli bir Word belgesi var (Ek klasör no.58, dizin no. 533-536). Bu belgede Balyoz darbesiyle el konulması planlanan 4×4 araçlar listelenmiş. Üstverisine bakılacak olursa, bu belge ilk olarak 4 Mart 2003’de, son olarak yine aynı tarihte Suha Tanyeri isimli kullanıcı tarafından kaydedilmiş.
Belgede listelenen araçların modellerinin hepsi 2003’den eski; yani belge, ilk bakışta tarih açısından tutarlı bir belgeye benziyor.
Ancak, belgenin 11nci sırasında 98 model, 16 BEB 33 plakalı bir araç görünüyor ve belgenin sözde yazıldığı tarihte Bursa’da boyle bir araç yok. Rover Freelander marka bu araç, o tarihte İzmir’de bulunuyor ve 35 AR 6132 plaka numarasıyla kayıtlı. Bu araç Bursa’ya 13 Nisan 2006’da nakledilerek belgede geçen plaka numarası ile tescil ediliyor.
Balyoz’cular bu nakil işlemini ve aracın 2006’da alacağı plakayı üç sene öncesinden öngöremeyeceğine göre, bu belge2003’de hazırlanmış olamaz.
Peki, biz bunu nereden biliyoruz?
Savcıların adli emanatte sakladığı (ve iddianamenin ek klasörlerine dahil etmedikleri) cevabi yazılardan. Bursa Emniyet Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda bu bilgiler olduğu gibi yer alıyor (Adli emanet klasör no. 2, dizin no. 31). Belgeye buradan ulaşabilirsiniz.
Öte yandan, savcılar iddianamede bu belge ilgili olarak aynen şöyle yazıyorlar (sayfa 274):
“1 nci Ordu Bölgesinde harekat kapsamında ihtiyaç duyulması halinde kullanmak için kamu kurum ve kuruluşlarına ait birçok araç, teçhizat ve iş makinesi ile ilgili sayısal verilerin ortaya konduğu, ayrıca 1 nci Ordu bölgesindeki bazı illerde el konulmak üzere 4×4 araçların belirlendiği anlaşılmıştır.
Planın istihbarat faaliyetleri kapsamında hazırlandığı anlaşılan belgelerin tamamının, Balyoz Harekat planının son kaydetme tarihi olan 2 Aralık 2002 tarihinden sonra oluşturulup plan seminerinden önce de son kez kaydedildiği, yapılan çalışmaların belli bir koordinasyon ve görev bölümü içerisinde gerçekleştiği ve tamamlanan istihbari çalışmaların bir kısmının 5-7 Mart 2003 tarihinde düzenlenen plan seminerinde yapılan sunumlarda özet olarak verildiği, dijital belgelerde yer alan fişleme çalışmalarının plan seminerinden önce tamamlandığı anlaşılmıştır.”
Peki, Bursa Emniyet Müdürlüğü tarafından savcılara yollanan ve 4×4 araçların listesinin 2003’de hazırlanmadığını açıkça gösteren bu yazıyı savcılar “gözden kaçırdıkları” için iddianamede böyle yazmış olabiler mi?
İddianameden okumaya devam edelim (sayfa 320):
“Planda yer alan; ”irticai, bölücü ve yıkıcı tearrör örgütlerine mensup kişi, kurum ve kuruluşların menkul, gayrimenkul, ayni ve nakdi malvarlıklarına el konulacağı” hususlarına paralel olarak ”Güvenlik Harekat Planı Kapsamında El Konulması Planlanan 4×4 Araçların Çizelgesi” başlıklı belgede Balıkesir, Bursa, Çanakkale ve İstanbul illerinde bulunan toplam 91 adet 4×4 aracın belirlendiği, yapılan sorgulamalarda bahse konu araçlardan bazılarının o dönem gayrimüslim vatandaşlara ait olduğu anlaşılmıştır.”
Yapılan sorgulamalar, çeşitli il ve ilçelerin Emniyet Müdürlüğü’nden gelen ve emanate kaldırılan yazılar. Bu cevabi yazılarda araçların sadece tescil tarihleri değil, aynı zamanda kimlerin adına tescilli olduğu da belirtiliyor. Bu araçların kimisinin gayrimüslilm vatandaşlara ait olduğu saptamasını aynı cevabi yazılar üzerinden yapan ve bunu iddianameye koyan savcılar, her nasılsa, belgedeki aracın belgede belirtilen plakasını 2006’da aldığı “detayını” atlıyorlar.
30 Ocak 2011 10:59
Sahte belge üreten cemaatçi çete, Özden Örnek’in biigisayarında ki hırsızlığından beri pek memnundu. Balyoz’da sahtekarlığın ortaya çıkmasından sonra ise tam anlamıyla şaşkın. İnzivaya çekilmelerine az kaldı…
30 Ocak 2011 11:54
_Aşağıdaki sözlerin sahibi kimdir ?
adliyede, mulkiyede mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayiz. bir taraftan o kanun ve kurallari, diger taraftan da kanun ve kural adami olma imajini kullanmaliyiz. yani sizi goren, bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar demeli.
***
taa ilerilere gitmeli, can damarlari icinde dolasmaliyiz. cepheleri ogrenmeleri lazim arkadaslarimizin. hukuk sistemini didik didik etmeliler. sistemin puf noktalarini bilmeleri lazim. biz de calisip onlari istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.
***
dikkatli olmaliyiz. erken harekete gecersek, tepemize binerler. durmadan hazirlanmaliyiz. zamani gelince, uygun bosluk bulunca maratona geceriz. devlet memuru arkadaslarimiz kahramanlik yapamazlar. erken vurus yaparlarsa dunya baslarini ezer. butun anayasal muesseselerdeki guc ve kuvveti cephenize cekeceginiz ana kadar her adim erken sayilir.
30 Ocak 2011 19:24
Yukarıdaki ifadelerin üzerine Hanefi AVCI’nın kitabındaki eklemeleri yapınca….
30 Ocak 2011 18:09
Sabahattin Önkibar Ulusal tv de okadar söylüyor.akepe nin Ankarada belge üretme yeri var diye.Bizim millet daha uyusun.Bazı şeylere amaaan bizene bizi rahatsız etmiyor diye düşüne koysun.Sıra kendilerine gelince görürler.
30 Ocak 2011 18:24
Sevgili acracia, resmi kisaltilmis adi AK Parti olan bir kurumu akepe diye belirten insanlarin, psikoloji ve buradaki seviyeli tartismalara getirdikleri boyutlar uzerinede derin bilgilerinizden yararlansak diyorum 😉
30 Ocak 2011 20:38
Sevgili Ihtimal:
Vallahi hic de o sorunun muhatabi ben degilim. Ben zaten o konulardaki tavrimi soyledim, o tur tartismalara da girdigim veya usluplari kullandigim gorulmemistir, o yuzden bunu o kadar merak ediyorsaniz dogrudan kendilerine sorsaniz derim? Boylelikle troll’lugu birakip bir ise yaramis olurdunuz?
Peki ben neden bu troll’e hala nezaketle cevap veriyorum? Daha once sirf bir yazisinda bunun bir darbe oldugunu dusundugu halde “hala bir yamuk olabilir mi diye burayi okuyorum” babinda dile getirdigi ama maalesef bir turlu bunda samimi oldugunu sergileyemedigi tavir yuzunden. Neyse, maalesef bunlara ayiracak vaktim yok benim. Bunlari da blogu yeni okuyanlar icin yazdim. Muhatabi Ihtimal degildir.
30 Ocak 2011 20:39
“Bunlar”dan kasit, son paragraf idi. Netlestireyim.
30 Ocak 2011 21:35
Son bir not: Ihtimal, hala ciddi konusmaya devam ederken, burada etiketlemekten sikayet edebilmeniz icin en basta sizin de ayni seyi yapmayi birakmaniz gerekiyor. Yoksa bu hakkinizi kaybetmis olursunuz benim gozumde.
30 Ocak 2011 21:16
Ihtimal:
Ciddiyete geri donersek: Simdi butun yaziyi okudum ve yorumcularin yorumlarini da okudum.
Bu konuda kesinlikle haklisiniz. Ben sizin bana arka arkaya yazdiginiz mesajlari gorunce
Ihtimaldir ne yapalim, bugun boyle uygun gormus diye dusunmustum, ama simdi baktim tekrar ve bu baglamda size hakkinizi teslim etmeliyim.
Yine de hala bunlari gorup rahatsiz oldugunuzda, troll’lere yarasacak bir uslup yerine, sizin de benim yapmaya calistigim gibi dogrudan o yaziyi yazani muhatap alarak bundaki problemleri aciklamaya calismaniz daha guzel olmaz mi? Bir de ekleyeyim:
Ben kizginlikla etiketlemeyle, gelip irkcilik, nefret kusarak dogrudan blog yazarlarini, yorumculari susturmaya calisanlari gordugumde ikisinin ayni seviyede olmadiklarini goruyorum. Sahsen ikisini de tasvip etmiyorum. Ama asil tepkim ikincisine oluyor; beni daha dikkatli okumanizi tavsiye ederim. Birinci yapilansa bu blogda yorumcular arasinda cok yaygin.
Cunku bu konuda etiketlemek derken, sizin de okuyup bana cevap yazip sonra benim hani anlamadiginizi soyledigim yazida kast ettigim tam da buydu. Bundan sonra soylediklerim o yaziya atfen soylenmis seyler yine: Karsilikli ofke sacmanin goturecegi yer yok bizi. Tabii bir tarafta saldirgan ve karsisindaki susturmaya calisan bir kizginlik, obur tarafta bu kadar usulsuzluge isyan eden bir kizginlik. Guc eline gecince karsisindakini ezen iktidar sahipleri (bu herkes icin gecerli) ofke topluyor, bu dun 80 darbesi, vs ile orduydu, bugun AKP. Ama olay o kadar da sivil-asker duzleminde olacak kadar basit degil. Hep dedigim gibi 3.-4. aktorlerin oldugunu dusunuyorum ben su anki tablonun arkasinda. Sahibeler de var. Su anda bir bulgu yoksa, soyleyebileceklerim bu kadar.
30 Ocak 2011 21:18
netlige kavusturayim: “bu dun 80 darbesi, vs ile orduydu, bugun AKP” dan kasit, cephelesme idi. Ikisini ayni kefeye koydugum kesinlikle dusunulmesin.
30 Ocak 2011 20:53
acracia,
Bence de seviyeyi oldukça düşürdükleri için ihtimal,karşıdevrim gibi kişilerle muhatap olmamak gerek.Burada yazılanları okumadan yorum yapıyorlar.Hani bir söz var ya”cahil dostum olacağına,akıllı düşmanım olsun” diye.
30 Ocak 2011 21:24
Sevgili Solmaz Turk:
Haklisiniz. Ama bakin hayiflandigim, etiketlemek cok yayginlasinca konusulamaz raddeye gelinmesi. Belki o zaman elestiriyi hakli olarak yapan da, icerikte hakli seyler soylese bile, uslubu yuzunden sorunlu bir iletisimsizlige yol aciyor. Ben “darbeci cengaver”e ne kadar karsiysam, “fetocu”ya o kadar itiraz ediyorum. Bu kimseye yakinlik hissettigimden degil, bunun prensip olarak yanlis oldugunu dusundugumden. Bana yapilmasindan hoslanmadigimi baskasina yapmak istemedigimden. Tabii siz baska dusunebilirsiniz.
Prensip olarak ancak nefret kusan, amaci karsisindakini susturmak olan, irkcilik, laf kalabaligi, demagoji icerenlere dogrudan yanit vermeyi seciyorum. Etiketlemekse benim de uzuldugum bir sey. Umarim meramimi anlatabilmisimdir.
31 Ocak 2011 01:25
Demekki bu Fetullah müridlerini öyle bir üflemişki olanca akıllarıda uçup gitmiş. Acıdım şimdi, bende fazla olsaydı verirdim valla.
31 Ocak 2011 02:50
“Bizde yargı bağımsızdır!
Ama Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığı olmadığını ve yargılanabileceğini söyleyen Sincan Hakimi’nin ve Yarsav Başkanı’nın meslekten ihraç edilmesini istedi; kimseden ses seda çıkmadı!
***
Bizde yargı bağımsızdır!
Ama Adalet Bakanlığı, şehitlere “Kelle” dediği için Başbakan’ı 3 yeni kuruş tazminat ödemeye mahkûm eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi hakimini, sırf başka bir kararı birkaç gün geç yazdı diye “görevi ihmal” suçundan hakim karşısına çıkardı; “Bu nedir” diyen olmadı…
***
Bizde yargı bağımsızdır!
Adalet Bakanlığı bürokratlarının ağırlıkta olduğu yeni HSYK, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla tutuklanması istenen 3 subayı serbest bırakan hakimin özel yetkilerini kaldırarak düz hakim olarak atadı… Göreceksiniz; yine kimse tepki göstermeyecek!
***
İşte; bizdeki “yargı bağımsızlığı” böyle bir şey!
Allah korusun; ya bir de bağımlı olsaydı, acaba yargıçların başına daha kim bilir neler gelirdi?”
31 Ocak 2011 02:52
Not : telgrafhane.com dan alıntıdır…
31 Ocak 2011 12:12
http://www.milliyet.com.tr/-sehven-li-adalet/riza-turmen/siyaset/yazardetay/31.01.2011/1346227/default.htm