Radikal gazetesi yazarı Ezgi Başaran Balyoz üzerine bir dizi başlattı. Bugün gazetede “Balyoz’u anlama kılavuzu” ile Sedat Ergin’le bir söyleşi yer alıyor. Yarın bizim söyleşimiz yer alacak, öbür gün de Alper Görmüş’ün. (Bildiğimiz kadarıyla Mehmet Baransu Başaran’ın sorularını cevaplandırmak istemedi.)
Şimdiye kadar Türkiye’de yazılı basını takip ederek Balyoz’da olup, bitenleri anlamak mümkün değildi. Zaman, Taraf, Star ve Sabah gibi gazeteler ısrarla yanlış ve kasıtlı yayın yaptılar ve buna devam ediyorlar. (Örneklerini görmek için sağdaki “medya yalanları” bölümüne tıklayın.) Doğan medya grubu ise (kimi köşe yazarları dışında) genelde davaya mesafeli bakıyor, buna rağmen sıkça dezenformasyona ortak oluyordu.
Türkiye’de ilk defa bir gazete Balyoz davası hakkında ciddi, her tarafın görüşünü almaya dikkat eden fakat kendi değerlendirmesini de yapan eleştirel bir yazı yayımlıyor. Devamının geleceğini ümit ediyoruz.
Not: Radikal’deki yazıyla ilgili iki tane düzeltme yapalım. Balyoz Güvenlik Harekat Planı belgesinin tarihi 2 Aralık 2003 çıkmış, 2002 olacak. Sedat Ergin, bu belgenin ilk kaydedilmesi hükümetin kurulmasından biraz sonra diyor, halbuki gorünen ilk kayıt tarihinde (13 Kasım 2002) hükümet kurulmamış bile.
Not2: Bugün TSI 10:00 civarlarında Radikal’in internet sitesinde bu yazılar hala görünmüyordu. Okumak isteyenler için yukarıda gazete kupürlerine doğrudan linkler verdik.
09 Ocak 2011 10:32
Radikalin internet sayfalarında yok ama basılı olanında var. Hayırlara vesile olur inşaallah…
10 Ocak 2011 00:17
Sedat Ergin bu söyleşide Seminer’de darbe konuşulduğunun işaretlerini özetlemiş.
– Kara Kuvvetleri Komutanının “seminere iç tehdit senaryolarını karıştırmayın” demesi. Demek ki bir duyum aldı ve tedbir olarak bunların konuşulmasını engellemek istedi.
– Üstünün emrine rağmen Çetin Doğan’ın iç tehditi seminere dahil etmesi. Emri çiğneten bu gayretkeşliğin sebebi nedir?
– Jenerik olduğu söylenen senaryoda gerçek isimlerin kullanılması.. Bunun hele hiç açıklaması yok. Darbe konuşulmuyor olsa neden bir seneryoda gerçek isimler kullanılsın?
Bunlar 11 nolu CD’nin sahte mi gerçek mi olduğunda bağımsız Seminerin darbe teşebbüsü olarak yargılanmasına yetecek deliller.
Dönemi iyi bilen, komutanlarla temas halinde olan Sedat Ergin darbenin zaten gündemde olduğunu, askeri çevrelerde konuşulduğunu da dillendirerek önemli bir katkıda bulunuyor.
11 nolu CD olmasaydı bu dava hiç açılamazdı tezi böylelikle çöküyor. 11 nolu CD olmasaydı bu kadar çok askeri içine alan bir soruşturma açılamazdı, davayı sadece Seminer katılımcılarıyla sınırlı tutmak gerekirdi denilebilir. Buna da hiç bir itirazımız olmaz.
10 Ocak 2011 00:25
Neden seminere katılan 160’ın üzerinde subaydan sadece 48 tanesi iddanamede geçiyor?
10 Ocak 2011 00:36
Savcılar 11 nolu CD’yi ana delil olarak ele almış ve iddianameyi öyle oluşturmuşlar. 11 nolu CD sahte çıkarsa (ki öyle görünüyor) ek iddianame düzenlemeleri gerektiğini ve Seminer’i merkeze almaları gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda bütün seminer katılımcılarını suçlamaları gerekir.
10 Ocak 2011 09:49
Savcilik o CD icin sahtedir derse, o zaman sadece ek iddianame degil o sahtekarligi yapanlara karsi bir sorusturma ve ikinci bir dava da soz konusu olamali herhalde.
Sadece darbe islerinin filan engellenmesiyle degil, yargi ve kamuoyuna bu mudahaleyi kimlerin ne sekilde organize olarak yaptiklarinin anlasilmasiya da ilgilenilmesi gerektigini dusunuyorum. Bu konuda envai turlu komplo teorisi uretiliyor, goruyorsunuz. Bunlarin ilaci — reklami yapilan duzenden beklendigi sekilde — devletin mesru mekanizmalarla, suratli ve mumkun oldugu kadar seffaf sekilde bu islerin de uzerine gitmesi. Insanlara komplo teorisi ile hareket etmeyin demek istiyoruz ama donup ‘eh o zaman dogrusunu anlat’ dediklerinde de anlatamiyoruz.
Herkes bir takim okumuslar gibi hesapci yahut muhtelif partizanlar veya orgut mensuplari gibi koyunlasmis/koyunlastirici degil. Insanlar “cok incesine bakmayalim simdi, once sunlar tasfiye olsunlar” diye dusunmedikleri gibi “simdi suna inanilacak, soyle konusulacak, gazetemiz oyle buyurdu, inan ve konus” denince de inanmiyorlar. Sistemin saglikli islemesi icin arzu edilen vatandas tipi aslinda boyle herhalde ama onlara da komplo teorisyenlerinden baska hizmet eden yok ortada galiba.
10 Ocak 2011 00:24
Sorkun Dilbur cok net bir sekilde manipule ediyorsunuz. Yazilariniz Zaman gastesini andiriyor bana.
Sedat Ergin roportajin 2. sayfasinin son kisminda aynen sunu soyluyor : “DARBE TESEBBUSU KONUSUNDA IKNA OLMASAM DA”.
Bunu soyleyen birinin seminerde darbe konusuldugunun isaretlerini ozetledigi soylenebilir mi hic. Bari zekamiza hakaret etmeyin.
10 Ocak 2011 00:31
Yazımda değindiğim konuları Sedat Ergin kendi dile getiriyor, ben uydurmuyorum. Bunlara rağmen Sedat Ergin darbe teşebbüsü konusunda ikna olmamış olabilir, kendi bileceği iş. Yalnız Ergin’in anlattıklarını okuyunca ben iyice ikna oluyorum, bu da benim kendi bileceğim iş.
10 Ocak 2011 00:38
Sayın Sorkun Dilbur,
Yine subjektif yorumda bulunmuşsunuz. İlk olarak Sedat Ergin darbenin gündemde olduğunu söylemiyor. Dediği üst komuta kademesinde bir rahatsızlık olduğudur. Darbenin gündemde olduğuna dair bir açıklama yok. Yalan yazmayın lütfen.
İkinci olarak, ne demek Kara Kuvvetleri Komutanı bir duyum aldı ve engellemek istedi? Kendinizce komplo üretiyorsunuz, daha doğrusu bakış açınızla… Evet burada bir emre itaatsizlik var ama bu kuşkularla ortaya çıkarılabilecek şey değildir. Dönemin KKK Aytaç Yalman da hayatta, KKK Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’da… Onlar gerekli görülürse çağrılır ve ifadeleri alınır. Bunu nasıl büyütüyorsunuz komplolarla anlamıyorum. Komik gerçekten. Zaten Sedat Ergin dahil herkes kabul ediyor seminerde sınırın aşıldığını. Gerçek isimlerin kullanılması da yanlıştır.
“11 nolu CD olmasaydı bu dava hiç açılamazdı tezi böylelikle çöküyor.” lafınız ise komiklik sınırlarını aşıyor. Bir tane sağlam argüman gösterin de bari öyle çökertin! Ama çok zor. Siz Sedat Ergin’in etmediği bir lafı bile çekinmeden (utanmadan) yazıyorsunuz.
Ne diyeyim daha size?
10 Ocak 2011 01:03
Sedat Ergin: “Bazı komutanların rahatsız olduğu çok konuşuluyordu. Ne yapılabilir sorusuna muhakkak asker buna seyirci kalmayacak diye yanıt verenler vardı” diyor. Asker seyirci kalmaz ne demek? Darbenin gündemde olması demek. Söylenen buyken tutmuş beni yalancılıkla itham ediyorsunuz, yakışık almıyor.
Haklısınız kendi bakış açıma göre yorumluyorum. Aytaç Yalman’ın “iç tehditi konuşmayın” demesini başka nasıl yorumlayabiliriz? Buyrun siz de onu yazın, insanlar istediği şekilde yorumlasın.
Seminerde sınırın aşılması, aksi yönde emre itiatsizlik edilmesi, normalde jenerik senaryolarda isim geçmezken burda geçmesi filan hiç önem taşımıyor sanırım sizin için. Çünkü bahsettiğimiz askerin darbe yapması gibi bir ihtimal söz konusu değil herhalde sizin için. 28 Şubat’ı, 12 Eylül’ü, 12 Mart muhturasını, 27 Mayıs’ı da asker yapmadı zira, ördekler yaptı.
10 Ocak 2011 01:20
Yalan soylemiyorsunuz dezenformasyon yapiyorsunuz. Adamin laflarini sanki balyoz davasinin ispatiymis gibi ortaya koymaya calisiyorsunuz. Ortada yorum falan yok, adam acik acik ben buna inanmiyorum diyor. Bunu soyleyen birinin laflarini bu olayin ispati gibi carpitmaya calisirsaniz iyiniyetinizden suphe ederim.
Aytac Yalman’in ic tehdidi konusmayin demesinin sebebi acik. Seminerde tartisilan Egemen harekat plani prensip olarak Yunanistan’a karsi devletin resmi savas plani. Aytac Yalman diyor ki bu tartisilan plan dis tehdide yonelik dolayisiyla ic tehdidi tartismayin. Ancak olayin bir de geri bolge emniyeti tarafi oldugu icin (dis tehdit surerken birliklerimiz de azalmisken istanbulda cikabilecek bir ayaklanmada ne yapariz sorusuna cevap bulmak icin) Cetin Dogan ic tehdidi de tartismak istiyor. Bu istegini de Aytac Yalman’a yaziyor, ondan da ses cikmadigi icin semineri oynuyor. Bence son derece acik.
Iddianameye gore Aytac Yalman engellemis darbeyi (ifadesini bile almadan bu sonuca nasil ulastiklarini cok merak ediyorum), madem ic tehdidi oynamayin sizin soylediginiz sekilde darbe simulasyonu oynamayin anlamina geliyor o zaman Aytac Yalman neden kendisine bir kez daha gonderildiginde sesini cikarmiyor? Neden bir kez daha “kardesim soyledik ya oynamayin” demiyor? Buna da siz cevap verin buyrun.
10 Ocak 2011 09:57
Çünkü 28 Şubat ve sonrasında ordu içi cuntalar emir komuta zincirini ihlal ediyordu. Gazete arşivlerinde Org. Çevik Bir’in Genel Kurmay Başkanını dinlemediğinin örnekleri var. Bütün askerler 27 Mayıs sonrası Yassıada’da yargılanıp rezil edilen Rüştü Edelhun Paşayı da hatırlar. Bu halen ordu içinde “Erdelhun sendromu” olarak konuşulur. Çetin Doğan’ın Yalman’ı dinlememesi de bu şekilde açıklanabilir. Bir teoridir, benim kanaatimdir, aksi de pekala gerçek olabilir ama “olmaz öyle şey” diye kestirip atılacak şeyler değil bunlar. Askerin darbe yapma ihtimali önemsenmeyecek bir ihtimal değildir. En ufak şüphe dahi en derin şekilde araştırılmayı hakeder. Pamuk deposunda kibritin kokusu dahi alarm sebebi olmalıdır.
Sedat Ergin’in her ne kadar nihayi analizde darbe iddiasına inanmama yönünde kanaat bildirdiyse de aksi yönde verilere değinmesini önemli gördüm. Şöyle izah edeyim, Zaman Gazetesinde yarın bir yorumcu balyozun bir darbe olduğunu düşünmekle beraber Doğan ve Rodrik’in iddialarının bir kısmının önemli olduğunu, tarih hatalarının açıklanmaya muhtaç olduğunu, CD’nin sahte olduğu yönünde kuvvetli deliller olduğunu vs. söylese bundan heyecan duyacağım gibi aynı şekilde darbe iddialarına baştan beri çok şüpheli yaklaşan Doğan medyadan bir yazarın iddianın bazı unsurlarını destekler yönde fikir beyan etmesini önemli gördüm.
Sedat Ergin’in röportajı herkesin ulaşımına açıkken “kasti olarak dezenformasyon yapıyorsun, yalan söylüyorsun” vs şeklinde ithamlarınızı hakkaniyetli görmüyorum.
10 Ocak 2011 01:36
Asker seyirci kalmaz demek ile darbe gündemde demek arasında dağlar kadar fark vardır. Darbenin gündemde olması için daha net sözler ve deliller olmalı. Çok ciddi bir şey çünkü bu dediğiniz. TSK’dan son 10 yıl içinde kaç defa ‘Asker seyirci kalmaz’ sözünü işittik hatırlıyor musun? Defalarca… Ki o dönem asker seyirci de kalmamıştır. Hilmi Özkök öncülüğünde defalarca tavır almıştır. Rahatsızlığını iletmiştir. Bu darbe midir şimdi? Türbanlı protokolün kabul görmediği yıllarda asker yine Hilmi Özkök öncülüğünde tüm çekincelerini anlatmamış mıdır hükümete? Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları, o dönem Meclis Başkanı olan Bülent Arınç’a ‘iki’ dakikalık ziyarette bulunarak tavır göstermemiş midir? Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları bu tavrı alıyor, Çetin Doğan ise darbe peşinde mi koşturuyordu yani? Ben size net yakın geçmişimizden örneklemeler yapıyorum ama siz yine çok uzaklara gidiyorsunuz. Darbe mi arıyorsunuz? 27 Nisan bildirisi kapı gibi orada!
Ayrıca, ben ‘Askerin darbe yapması gibi bir ihtimal söz konusu olamaz’ gibi bir politika yürütmüyorum. Bu tarz önyargılarım yok. İddianame, deliller ve hukuk üzerinden konuşuyorum. Ancak sizin yaptığınız yorumlar tamamen önyargılı. ‘Geçmişte yapılan darbeler’i sürekli örnek gösterip önyargıyla yaklaşıyorsunuz herşeye. Yine saymışsınız 28 Şubat, 12 Eylül filan… Sayın Sorkun, bu darbeleri ve daha fazlasını ben ve ailem en acı şekilde yaşadık. Ve eminim bu Balyoz hukuksuzluğuna benim gibi karşı duran pek çok kişi de yaşamıştır. Ancak sürekli bunları anlatıp Balyoz’u ve Çetin Doğan’ı darbeci olarak meşrulaştırma çabanızı anlayamıyorum… Kubilay’ı örnek gösterip muhafazakarlara saldırı yapılsaydı, inanın sizin yaklaşımınızdan farklı olmazdı.
10 Ocak 2011 09:04
“asker seyirci kalmaz” sozunden burda yazan bir grup insanin ne anladiginin bir onemmi yok! Halkin ne anladigi onemli, hadi daha net konusalim halkin yarisindan fazlasinin. Onuda cok iyi biliyoruz. Hatta bu yaz ki secimde de daha iyi ogrenecegiz!
10 Ocak 2011 09:18
Bütün bu yalanlar’ın seçim yatırımı olduğunu mu söylüyorsunuz? Bu durumda seçimi kazanan sahte planları da hazırlamıştır mı diyelim?
10 Ocak 2011 09:38
Gene geldik “biz cogunluguz siz azinlik; itaat edeceksiniz” muhabbetine. Kardesim sen nerden biliyorsun cogunluk oldugunuzu? Kac cogunlugunuz? %51 mi? %70 mi? %99 da olsaniz burdayiz bir yere gitmiyoruz. Ne yapacaksiniz, gaz odasinda oldurup yakacak misiniz? %40 oy alirsaniz ne yapacaksin, yalayacak misin tukurdugunu? %60 da %40’i mi bogazlasin o durumda? Iyice gozunuz donmus sizin yahu.
10 Ocak 2011 10:05
guruhlarin manipule edilmesi cok kolaydir, ihtimal. cogunluk sizin gibilerden olusuyorsa isimiz var. cogunluk degil, cogulculuk asil olan. hadi basite indirgeyerek aciklamaya calisalim:
ilk 12 eylul’den sonraki referanduma da ezici cogunluk onay vermisti. iyi mi yapmislardi yani?
ama siz madem modeller uzerinden konusuyorsunuz, buyrun size bir baska model:
hitler de cogunluk oylariyla secilerek gelmisti. iyi mi olmustu?
abd’nin irak’a girisi de ulke icinde cogunlugun destegiyle olmustu.
ne guzel degil mi, boyle cogunluk edebiyati yapmak? siz en iyisi modellerinize geri donun; sacmalamaya basladiniz.
10 Ocak 2011 12:03
Sayın İhtimal,
Nedir bu kin, bu nefret… Açık konuşun ayrıca. AKP’nin iktidarından bahsediyorsunuz ve AKP’nin önümüzdeki seçimden yine zaferle çıkacağını belirtiyorsunuz, değil mi? Bu durumun da darbecilere karşı halkın tepkisi olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz.
Antidemokratik, faşizan soruşturmalarla devam eden bir süreçte AKP’nin tekrar iktidara gelmesi tüm bu yapılanları meşru mu kılacaktır?
10 Ocak 2011 09:27
ihtimal,
Seçim barajı %10 olan bir ülkede iktidar olan bir partinin seçim kazanmması hiç te zor değil,
Size göre bu ülke ileri demokratik bir ülke, öyle mi?
10 Ocak 2011 12:52
Bence artık bu ihtimal isimli kişiyi muhatap almamak lazım.Seviyeyi oldukça düşürdü işi akp yandaşlığına çevirdi.Lütfen bu şahsın yazdıklarına burada cevap vermeyiniz.Ortada sahte olduğu artık herkes tarafından kabullenilmiş bir cd üzerinden darbe yapacakları yalanıyla mağdur edilen insanlar var.Seminerdeki konuşmaların yargılamak için yeterli olmaması üzerine üretilmiş bir cd var.Bu cd kimler tarafından ne amaçla üretilmiştir?Konuşulması gereken esas konu bu..Seçimlerde kimin ne kadar oy alacağını mı tartışacağız burada?
TSK yı esir almak için hazırlanmış bu cd yi kim hazırladıysa bulunmalı CASUSLUK ve VATANA İHANETTEN yargılanmalı.
10 Ocak 2011 13:11
Yukaridaki “Onuda cok iyi biliyoruz. Hatta bu yaz ki secimde de daha iyi ogrenecegiz!” cumlelerimde cogul ekini burda yorum yazan arkadaslar icin kullanmistim! AKPli olup olmadigimi ve %10 barajinin getirisini gotusunu, bu sitenin kurulus amacina saygili kalabilmek icin bir yana birakarak esas konumuza donmek istiyorum.
“asker seyirci kalmaz” sozunun halk icin ne anlama geldigini cozmek cok buyuk bir ugrasi gerektirmez. Ufak not kagitlarina coktan secmeli bir soru olarak “asker seyirci kalmaz” sozunden ne anliyorsunuz diye bir soru bastirip, altinada ortaklasa karar verdigimiz bes tane senecek yazalim ve kadikoy-eminonu (veya sizi daha da tatmin edecekse, konak-karsiyaka, kadikoy-besiktas, vasaire de olabilir) vapurunda dagitalim…. Bir gunluk bir cabanin sonusunda elimizde uzerinden tartisabilecegimiz yeterince olgu bulunur diye dusunuyorum. Siz ne dersiniz?
10 Ocak 2011 13:15
Kusuruma bakma Taylan, yine Turkceme laf atacaksin ama ne diyeyim haklisin!… Hep birseyler arada kaciyor, ustelik bu defa uyarini dikkate almaya bile calismistim 😉
10 Ocak 2011 14:11
“%10 barajinin getirisini ^^^^gotusunu^^^^, bu sitenin kurulus amacina saygili kalabilmek icin bir yana birakarak ”
Başka yönlere çekmeye çalışan sen, konuyu açan sen, esas konuya dönmeye çalışan yine sen. Ne o işine gelmedi anlaşılan. Dön bebeğim dön.
“Bir gunluk bir cabanin sonusunda elimizde uzerinden tartisabilecegimiz yeterince olgu bulunur diye dusunuyorum. ”
Yurttan uzakta olduğunuz besbelli. Eğer anketinizi bugünlerde yaparsanız, açık ara ile asker bir şey yapmaz sonucuna ulaşırsınız. Türkiye 80’lerin Türkiyesi değil artık. Kaldıki yapacağımız bu anketin bu dava ile ilgisi ne. Konuya dönelim diyorsun, yine konuyu başka yere çekiyorsun.
10 Ocak 2011 14:22
İhtimal ne diyeyim sana!
Türkçe’nin bozukluğunu geçtim artık. Yoruma açık cümlelerden insanları darbeci yapmana da bir şey demiyorum. Ancak daldan dala atlamayı ve fantezi sınırlarını dahi aşan örneklemeleri bırak. Mevcut durumda yapılan hukuksuzluklara bir bak istersen. Solmaz Türk’ten alıntılıyorum: “Ortada sahte olduğu artık herkes tarafından kabullenilmiş bir cd üzerinden darbe yapacakları yalanıyla mağdur edilen insanlar var.Seminerdeki konuşmaların yargılamak için yeterli olmaması üzerine üretilmiş bir cd var. Bu cd kimler tarafından ne amaçla üretilmiştir?”
Senden ricam, acaba bu konu hakkında hangi engin düşüncelere sahipsin? Sahte CD’ler neden üretildi?
10 Ocak 2011 15:58
Teşekkürler Taylan,meramımı anlatabilğim için çok mutlu oldum.Nihayet konunun özüne gelebildik.KİM,NEDEN,NİÇİN sahte belgeler üreterek TSK yı hedef tahtasına oturtmuştur?Kafes eylem planı adlı bir plan daha ortaya çıkmadan savcılar bazı sanıklara kafes eylem planı hakkında sorular yöneltmişler.Demek ki olay sadece Balyoz planı ve seminerele ilgili değil.Doğu Perincek tutuklandığı gün minübüse binerken ”HEDEFTE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ VAR”diye bağırmıştı.Daha sonraki gelişmelere bakarsak bunun doğru olduğunu görüyoruz.
Bu arada belirtmeliyim ki ben sıradan bir ev kadınıyım.Süslü kelimelerle ortalığı bulandıranlara hayret ediyorum.Ben küçücük aklımla herşeyi anlıyorum da kendisine hukukçu,mühendis,akademisyen sıfatı verenler niye anlıyamıyor?AYdınım diyenleri geçiyorum,onlara aydın bile diyemiyorum artık .sadece satılık kalemler diyebilirim o kadar.
10 Ocak 2011 16:41
Sevgili Blog yorumcuları, ihtimal,Sorkun,martatalay vs. yorumcuların, ahkam kesen “evet evet öyledir” tarzı teorilerine, konuyu abuk-subuk noktalara getirmelerine, olmayan muhakeme yeteneklerine karşı ne diye laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz ki ? onlar kendilerine verilen gözlükler ile olayı, dava dosyasında olmayan, ancak kafalarında yarattıkları deliller ile sonuçlandırmış.O gözlüklerin çerçevesi, hukukun genel prensipleri ile ceza hukukunun temel prensipleri ile sınırlı değil zaten…olması da mümkün değil, hukukçu olmak,olayları hukuki açıdan irdeleyebilmek,değerlendirmek,yorumlamak bu kadar ucuz mu? Hukuk bir bilim değil mi? Adam hiç sıkılmadan,utanmadan nelerin mahkumiyet ve ispat için delil olabileceğini,nelerin suç kapsamına girebileceğini bile biliyor !! Bunun, hekimin nasıl ameliyat yapacağı,nasıl kalp ameliyatı yapılması gerektiğini anlatmak,yorumlamaktan bi farkı yok.Hukukun tek dezavantajı ,elle tutulur olmaması…konuş,konuşabildiğin kadar,istediğin kadar ahkam kes..aynı futbol muhabbeti.Bir bilim dalına bu kadar ehliyetsiz,paldır küldür dalıp bu kadar ahkam kesmek nerede görülmüş..?? Bu blog ,iddianamedeki yanlış,eksik durumları göstermek bir haksızlık olduğunu kanıtlamak için oluşturulmuş…binlerce sayfa okunmuş,küçük ancak iddianameyi anlamsız kılacak yanlışlar,yalanlar bulunmuş,akıl yürütülerek sonuca varılmış, varsa bunlarla ilgili somut bir katkın bunu yaparsın…blog sahiplerinin somut verilerini yanlış buluyorsan, sen somut verilere dayanarak çürütmeye çalışırsın.Gerisi bu blogu sulandırmaktan öteye geçmez ve ayrıca bu emeğe karşı da saygısızlıktır.Dedikodu seviyesindeki muhabbetlere,iddialara cevap yetiştirerek bu blogu sulandırmaya ve bu gözlüklü arkadaşların kendilerine bir halt yaptım sanısı verecek, dedikodularını değerli kılacak, cevap yetştirmeyi sonlandırmaya çağırıyorum sizleri.
10 Ocak 2011 16:55
Oray Eğin’in bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederim.
http://www.aksam.com.tr/cezayir-lokantasinda-vicdan-gecesi-672y.html
10 Ocak 2011 22:16
Acaba Sahte belge ve CD üretim çetesinin elemanları burada yazılanları okuyup cevap yazıyorlar mıdır?