Uslu’yla devam

Emre Uslu bugün aynı temaları ișlemeye devam etmiș. Uslu’yla anlaștığımız önemli bir bașlangıç noktasından hareket edelim ki anlașamadığımız konular daha iyi ortaya çıksın.

Uslu’nun son yazısından anladığımız üzere Uslu 11 no.lu CD’deki bilgilerin güncellenmiș olduğunu reddetmiyor, bunu kabul ediyor. “O bilgilerin içine baktığımda güncellenmiș bilgiler görüyorum” diye yazıyor. Burada kendisiyle hemfikiriz. Zaman ve benzer bașka bazı yayın organlarının bu gerçeği ısrarla görmek istememesi karșısında Uslu’nun açık sözlülüğünü takdir ediyoruz.

Emre Uslu, “bu güncellenmiș dosyalar eski CD’lerin içinde ne arıyor” sorusuna karșı bir tezi olduğunu fakat doğrulatamadığını yazıyor. Anladığımız kadarıyla, üstveri analizinin bavuldan cıkma CD’ler üzerinden degil, bunların kopyaları üzerinden yapılmıș olabileceğini düșünüyor. Ancak, dosyadaki TÜBİTAK ve Emniyet bilirkiși raporları bunun böyle olmadığını, üstveri ve diğer analizlerin doğrudan 19 CD üzerinden yapıldığını açıkça gösteriyor (11 no.lu CD tam dört kere inceleniyor; Emniyet’in 19 CD icin raporu, Emniyet’in 11 no.lu CD icin ek mütalaa raporu, ve iki TÜBİTAK raporu var. Ayrıca bu dört ayrı incelemenin her birinde nasıl bir hata yapılmıș olsun ki, gerçek olușturulma tarihi 2009 olan “orijinal” CD’nin incelenen kopyasında olușturulma tarihi 5 Mart 2003 olarak gözüksün?). Dayanaksız olan bu tezini zikretmekle beraber ön plana çıkarmamasını da dürüst bir davranıș olarak değerlendiriyoruz.

Șimdi bu noktada Uslu 11 no.lu CD’de sahtecilik yapılmıș olduğunu kabullenmek zorunda. Kendisi bunu açıkça söylemese de içersinde 2009’dan güncel bilgiler içeren bir CD’nin 2003’te üretilmiș olması elbette ki mümkün değil. Dolayısıyla sahtecilik olgusu kaçınılamaz bir sonuç.

(Emre Uslu belki de “sahtecilik var ama bu Balyoz belgelerinin gerçek olmadığını göstermiyor” șeklinde bir argüman yapacaktır ama bu da gayretkeșliğin daniskası olur. Balyoz belgeleri gercek ise dıșarı sızdıranlar ve ișbirlikcileri niye bu belgelerin uzerinde oynama yapmak ihtiyacı hissetmișler, bilgisayar tarihlerini geri almıșlar, vs.? Bir belge uzerinde yapılan sahtecilik o belge içersindeki tüm bilgileri, bağımsız kaynaklardan teyit edilmedikleri sürece șüpheli kılar.)

İște burada Uslu ile yollarımız ayrılıyor ve onu anlamakta zorlanıyoruz. Sahtekarlık yapılmıș olması ve dolayısıyla bir sahtekarlık çetesinin Emniyeti, savcıları, mahkemeleri, TUBITAK’ı, Taraf gazetesini ve diğer medyayı bu kadar süredir “kandırabilmiș” olması, Balyoz davası sanıklarının suçsuz oldukları halde bu kurumlar tarafından büyük zan altında bırakılmıs olma ihtimali Uslu’yu nedense hiç rahatsız etmiyor. Bu konularda bir șey yazmıyor, Taraf gazetesi ve kendi adına bir özeleștiri yapma ihtiyacı hissetmiyor.

Bunun yerine, Uslu’nun gayreti baska bir noktada yoğunlașıyor. “Evet, belki (!) sahtecilik vardır, ama bu olsa olsa ordu içinden yapılmıștır” demek istiyor. Sanki bu, sahtecilik olgusunu ve yukarıda saydığımız kurumların hatalarını azaltırmıș gibi.

Bu bağlamda 11 no.lu CD üzerindeki el yazısının Süha Tanyeri’ye ait olması ihtimali Uslu’nun özellikle ișine geliyor. Bu doğruysa, ortaya șöyle bir senaryo cıkıyor: Tanyeri emekli olduktan sonra sahte bir CD üretiyor (hatırlatalım, 11 no.lu CD 2009’dan evel uretilmiș olamaz) ve daha evel çaldığı gerçek belgeler ve CD’lerle paketleyip, suç ortaklarıyla beraber (bașka askerler?) kendisi de dahil olmak uzere 195 subayı darbe planı yapmak suçundan yargılatıyor Bu mantıklı mı? Bize oyle gelmiyor.

Uslu, 11 no.lu CD üzerindeki yazı Tanyeri’ye ait diyor. Görüștüğü bir grafoloji uzmanının bu konuda “kesin görüșü” var diyor. Ancak daha evel yazdığımız gibi gerçek bir uzmanın bir fotograf üzerinden yapılan bir incelemeyle ve eldeki yazı örneği birkaç harfi geçmezken kesin bir tespitte bulunabilmiș olmasına doğrusu biz pek ihtimal vermiyoruz. Uslu’nun “birisi bir bașkasının yazısını taklit edemez, bu kriminal incelemede cıkar” demesi, eldeki verilerin kısıtlılığı ve incelemenin fotoğraf üzerinden yapılması göz önünde bulundurulduğunda bize fazlaca iddialı geliyor. Bu sorunlar bir kenara bırakılsa dahi el yazısı incelemelerin bazen yanıltıcı olabildiği kriminoloji literatüründe bilinen bir șey (bu konuda Ingilizce bir kaynak için buraya tıklayınız.)

Iddiasının arkasında durmak istiyorsa, Uslu’nun görüștüğü grafoloji uzmanının adını açıklaması gerekir. Bu sayede herkes bu uzmanın tarafsız olup olmadığını, teknik bilgisinin ve tecrübesinin ne olduğunu görebilir. Biz de bu uzmana kendi sorularımızı yöneltebiliriz. Teknik bir konuda görüș bildiren bir uzmanın kimliğinin saklanması bizim bildiğimiz hiçbir gazetecilik ilkesiyle bağdașmıyor.

Biz Uslu’ya șu soruları sormak istiyoruz. Ortada yadsınılmaz (ve kendisinin de mecburen kabul etmek zorunda kaldıgı) bir șey var: Balyoz belgelerini ihtiva eden CD sahte. Niye bu konuyu örtbas etme ihtiyacı hissediyor? Niye bu dehșet verici olgunun yaratması gereken endișeleri dile getirmiyor? Niye sahtecilere hizmet etmiș bulunan Taraf gazetesinin sorumluluğundan bahsetmiyor? Niye bu konulara eğilmek yerine iddianamede yer almayan ve henuz kanıtlanmamıș bir iddia (CD’nin üzerindeki yazının Süha Tanyeri’ye ait oldugu iddiası) üzerine yoğunlașmayı tercih ediyor?  Sahteciliğin faturası bir șekilde gene orduya çıkarsa gerisi detay mı kalıyor?

Daha evel de yazdık, biz sahtecilerin kim olduğunu bilmiyoruz. Bu konuda șüphelerimiz var ama gerçek suçluları ortaya çıkarmak bizim görevimiz değil. Bu ișin ordu’nun içinden yapılmıș olduğunu pek sanmıyoruz, bu bize mantıklı gelmiyor.

Sahtekarları ortaya çıkarmak emniyet ve savcıların görevidir, bu iși onların yapması gerekir. Sahte belgeler uzerinden insanları yargılamak yerine sahtekarların üzerine gitmeleri gerekir.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

11 Yorum “Uslu’yla devam”

  1. eminkk Says:

    Bir önceki makalenin 74 yorum aldığına bakarak aynı başarıyı yakalması ve geçmesi dileklerimle ve Eüzü Besmeleyle ilk yorumu yapayım.
    Dava açılmadan önceki incelemeleri geçelim, iddianame yaklaşık 5 ayda hazırlandı. Bu süreçte uzman bir ekip CD üzerindeki yazının kime ait olduğu çözemiyor ama sonrada bir kaç günde bir kişi tespiti nasıl yapabiliyor?

    Cevapla

  2. Baris Says:

    EmreUslu Emre Uslu
    Bu temel iddiayi pas gecip mugalata yapiyorlar. Dogan ve Rordik’e cevaplarimi koseden degil Twitter den verecegim. Gercege hizme icin…
    1 hour ago Favorite Retweet Reply

    EmreUslu Emre Uslu
    Orjinal CD’ye benzetmek isteyein onun uzerindeki yaziya benzetirdi. Neden onu denememis de Tanyeri’nin el yazisini taklit etmis diyorum
    1 hour ago

    EmreUslu Emre Uslu
    Ozetle Dogan ve Rordik sahteciler Suha Tanyeri’nin yazisini da taklit etmis diyor. Ben de neden diger CD’ler uzerineki yaziyi taklit etmedi?
    1 hour ago

    EmreUslu Emre Uslu
    Benim yazima bir cevabi’da Pinar Dogan ve Danir Rodrik yazmislar: http://bit.ly/c4tm7L ama cevap cevap degil…
    1 hour ago

    EmreUslu Emre Uslu
    Pinar Dogan ve Dani Rodrik dun buna cok sacma bir `mantik` uydurmus. Bu gun o mantigi elestiren bir yazi yazdim.http://bit.ly/elGLZH
    1 hour ago

    EmreUslu Emre Uslu
    Balyoz konusunu kisisellestirmek istemiyorum. Ben bir olgu koydum ortaya. 11. ve 17. CD’lerin uzerindeki el yazisi Suha Tanyeri’nin
    1 hour ago

    Cevapla

  3. Kurmanbek Allahverdiyev Says:

    Emrullah Uslu’nun yaptigi sadece spekulasyon. Daha kibar bir deyisle beyin cimnastigi. Amac biraz daha kafa karistirmak ve ‘cevir kazi yanmasin’.

    Cevapla

  4. drunkenknight Says:

    “…
    eğer bu işlere hiç bulaşmasalardı… boylarından büyük oyunlara kalkışmasalardı… cemaat’e sırtlarını dayayıp her şeyi yapabileceklerini düşünmeselerdi… türkiye’yi jurnallemenin, kötülemenin, bu ülkenin yegane koruyucusu askere saldırmanın karşılığının olmayacağını sanmasalardı…

    kimse onlara dokunmazdı… hiçbirimiz ilgilenmezdik… umursamazdık. işlerini yapan memurlar olarak kalırlardı.

    emrullah uslu, uslu uslu utah’ta dolaşmaya devam ederdi…

    ortağı önder aytaç da polis akademisi’nde ders vermeye…

    ama yetmedi bu onlara… sadece akademisyen olmak ya da doktora yapmak kesmedi. polisin evrensel kuralı “hizmet etmek ve korumak” onlara işlemedi.

    oysa meydan boş değil. onlar misyon gazetelerinde her türlü kurum ve kişiye saldıracaklar, her türlü yalanı yazacaklar, iftira atacaklar, tehditler savuracaklar ve onlara karşı gerçek gazeteciler hiçbir şey söylemeyecek, öyle mi?

    güneydoğu’daki olayların sorumlusunun ergenekon olduğunu savunacaklar mesela? “polisin gayriresmi görüşünün bu olduğunu” yazmayacak mıyız? yazınca küfrediyorlar, tehdit savuruyorlar çünkü.

    yaşar büyükanıt’ı yıpratmak için yapılan kampanyanın merkezi utah’ta bulunmaları yadırganmayacak mı? bunu söyleyince “adi ve aşağılık” diyorlar. her kimse o “fabrikatör”den emir aldığımızı ima ediyorlar.

    beyler, maalesef öyle değil. maalesef işler sandığınız gibi işlemiyor. kendinizle karıştırmayın, siz kimden emir alıyorsunuz, hangi cemaat’in kanadı altındasınız bilmem.

    ama bildiğim bir şey var ki ben gazeteciyim. hakkınızda haberler yapanlar da sadece gazeteci.

    siz bir şeyler yazarken, başkaları da sizin yazdığınızın gerçeğini elbette yazacak.

    basını taraf gibi yalancı bir yayın organından ibaret zannediyor olabilirsiniz, ama bu ülkede gerçekten gazetecilik yapmak isteyenler de var. ve onlar her gün sizin yalanlarınızın peşindeler.

    nihayet yaptığımız gazetecilik sonuç verdi.

    o küçük köşesinde kendi kendine komplolar kuran emrullah uslu adı artık kamuoyuna mal oldu. kendi görev tanımının dışına çıkan başka polisler gibi o da deşifre oldu.

    psikolojik harbin bir piyonu olarak.

    şimdi emrullah uslu tam sekiz senedir çıkamadığı (ve “okyanus aşırı uçamaz” raporlarıyla bunu meşru kılmaya çalıştığı) amerika’dan çağrılıyor. dönmek zorunda. dönecek ve orada ne yaptığını anlatacak. türkiye kamuoyu ondan bunu bekliyor.

    ne demek “okyanus aşırı uçamamak”, bunun hesabını vermeli.

    bu işler öyle köşede tehdit savurmakla, hakaret etmekle olmuyor.

    ne işi vardı utah’ta? türkiye’de psikolojik harbe katkıda bulunan belgelerde parmağı var mı? bu belgeleri o mu ele geçirdi ve utah’tan türkiye’ye servis etti?

    cemaat’in rolü nedir bu işte?

    bütün bunları açıklamasını bekliyoruz.”

    (ekşisözlükten alıntır…)

    Cevapla

  5. solmaz türk Says:

    Grafoloji uzmanı” kıyaslanabilir harfler kıyaslandığında bu yazıdaki harfler aynı elden çıkmıştır.”diye verdiği kesin görüş diye yazmış bu günkü yazısında Emre Uslu.O söylediği grafoloji uzmanı o cd leri nasıl incelemiş acaba?Orjinal cd olmadan bir uzman nasıl kesin görüş bildirir? 11 nolu cd nin sahte olduğu anlaşılınca sahte belge uyduranların bir yerlerini kurtarmak için yeni bir operasyon mu başlatıldı?Bunlar herkesi kendi cemaatleri gibi okumayan,düşünmeyen biat kültürüyle yetişmiş insanlar mı zannediyorlar?Masum insanlara iftira etmek günah değil mi?Sahte belgeler düzenleyerek Türk ordusunun kahraman askerlerini nereye kadar lekeleyebileceklerini zannediyorlar?Bu milleti asıl küçümseyen onlar.Biraz sokaklara çıkarlarsa halkın kendileri hakkında ne düşündüklerini görürler.Bu millet askerine sahip çıkar.Ortada sahte belgelerle TSK ya düzenlenen büyük bir suikast var.Bu ortaya çıktığı zaman YANDI GÜLÜM KETEN HELVA.

    Cevapla

  6. drunkenknight Says:

    “emrullah uslu yurdışına okumak için gitti. bu durumda 657 sayılı yasa en fazla 4 yıl hak tanıyor. emrullah uslu toplam 8 yıl boyunca eğitim gerekçesi ile yurtdışında kaldı.”

    habertürk ekranlarından “ortadoğu ülkeleri, demokrasi olmadığı için amerikanın etkisine giriyor” buyurmuştur. ırak’a demokrasi geldi, amerika güdümünden çıktı, arabistan da über demokratik zaten.

    8 sene boyunca devletten aldığı bursla amerika’da eğitim alırken bir şey öğrenememiş heralde. hiç olmazsa liberalizm adam smith falan de emrecim, taraf okurları belki seni bir şey sanır.

    (ekşisözlükten alıntıdır…)

    Cevapla

  7. drunkenknight Says:

    taraf gazetesi’nde emre uslu mahlasıyla yazılar yazan kişi, başkomiser. gazetede polis akademisi öğretim üyesi önder aytaç’la ortak imzalı yazılar yazıyor. genelde türk silahlı kuvvetleri aleyhine yazdığı yazılarla bilinir. genelkurmay’ın “genelkurmay andıcının sızdırılması ve tsk’nın ağır bir dille eleştirilmesi” suçlamasıyla yaptığı başvuru üzerine, içişleri bakanlığı ve emniyet genel müdürlüğü bu şahıs hakkında soruşturma başlatmıştır. ancak 8 yıl önce yüksek lisans yapmak için amerika birleşik devletleri’ne giden ve çeşitli hastanelerden “okyanus ötesi uçamaz” raporları alan uslu, sonunda yurda döndü.

    gelir gelmez ilk iş olarak başkomiserlikten emniyet amirliği rütbesine yükselmek için sınava girmiş. sınavda sorulan soruların sadece 56’sına doğru yanıt verirken, 44 soruyu yanlış cevaplamış. sınav sonucuna göre terfi alıp almayacağı önümüzdeki hafta açıklanacak. ancak hakkında açılan soruşturmanın sonucu kimbilir ne zaman belli olacak.

    bugüne kadar “okyanus ötesi uçamaz” raporları alarak türkiye’ye gelemeyen uslu, demek ki konu sınava girmek ve terfi alabilmek olunca uçabiliyormuş.

    (ekşisözlükten alıntıdır..)

    Cevapla

  8. drunkenknight Says:

    ekşisözlük yorumlarına bakınca Emre Uslu’nun uçmak konusunda engin tecrübelerinin olduğunu anlıyoruz,uçmak onun için sadece bir araç…

    uç uç böceğim mi demeli yoksa…

    ne de olsa istikbal göklerdedir…

    Allah iniş takımlarına zeval vermesin…

    Cevapla

  9. Nicksiz Says:

    Ak Partili Avni Doğan, “Balyozcuların Başına Balyoz İndirdik” Derken Başına Plastik Parti Panosu Düştü

    08 Ocak 2011 15:33

    http://www.medya73.com/ak-partili-avni-dogan-balyozcularin-basina-balyoz-indirdik-derken-basina-plastik-parti-panosu-dustu-haberi-466686.html

    Cevapla

  10. As Says:

    Onlarin yada sizlerin ne dedigi ne yazdigi o kadar da onemli degil.

    Asil sorun bu kadar onemli olan bir iddianamede neden cd’nin kaynagina gidilme kolayligi ve basitligi (Baransu’nun kendisine cd’yi vereni tanimadigina inanmiyorum) varken bu yapilmayip insanlarinin kafalarinin karistirilmasi hedefleniyor. Cd ‘yi hazirlayanlar biraz zeki iseler sahteliklerin er gec ortaya konulabilme ihtimali biliyor olmalilar,
    Yada amac sadece detay sorgulamayan yazilanlara kosulsuz inanan insanlari kullanarak askeri tamamen etkisezlestirerek hedeflerine daha kolay varacaklarına olan inanc mi?

    Son iki yildir yapilanlarinin amacinin salt demokratiklesme olmadigi asikar.

    Sorun bizler gibi dusunen insanlarin hala sesizligini korumasi.
    Hepimizin ortak amaci dogrunun ortaya cikmasi….

    Cevapla

  11. Taylan Says:

    Uslu’nun uçuşunu ne güzel anlatmışsınız. Gerçekten de öyle iddialarda bulunuyor ki Uslu, akıl ve mantıkla bağdaştırılamıyor… Yüksekten uçuyor çünkü…
    Anadolu’da şöyle bir söz vardır: “Yüzünde nur yok”
    Televizyonda Uslu’yu izlediyseniz ne demek istediğimi anlarsınız. İzlemediyseniz internetten bulun ve mutlaka izleyin…

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: