Can show trials strengthen confidence in the rule of law?

11 Kasım 2010

IN ENGLISH

The European Commission apparently thinks they can. Its latest progress report on Turkey concludes its review of the Ergenekon/Sledgehammer cases with the following amazing statement:

“Overall, the investigation into the alleged criminal network Ergenekon and the probe into several other coup plans remain an opportunity for Turkey to strengthen confidence in the proper functioning of its democratic institutions and the rule of law. However, there are concerns as regards judicial guarantees for all suspects. Turkey still needs to align its legislation as regards procedure and grounds for closure of political parties with European standards.”

It is understandable that the Commission needs to be diplomatic, and the caveats indicate that they understand there are problems in the judicial proceedings. But what is not excusable is the faith that the report’s authors retain – after three years of accumulated evidence on deliberate undermining of the rule of law – in these trials’ potential for strengthening democracy in Turkey.

Here is how Wikipedia defines a “show trial”:

“The term show trial is a pejorative description of a type of highly public trial. The term was first recorded in the 1930s. There is a strong connotation that the judicial authorities have already determined the guilt of the defendant and that the actual trial has as its only goal to present the accusation and the verdict to the public as an impressive example and as a warning. Show trials tend to be retributive rather than correctional justice.”

This describes perfectly what is going on in Turkey at present. The Ergenekon/Sledgehammer trials are waged in a highly public manner, supported by media campaigns of disinformation and defamation targeted at the defendants. The prosecutors and the police evince little interest in uncovering the truth or going after real crimes. Planted and forged evidence is deployed widely and uncritically. The government blatantly uses the trials for political gain. And the ultimate objectives are payback and political leverage rather than justice.

Listen to Margaret Owen’s description of what’s going on in a trial at the moment of some leading Kurdish politicians (ht: Nilgun Gokgur).

“It is clear from the 7,500-page indictment and so-called supporting evidence that there are no grounds for suspecting any actual crimes have been committed, such as references to weapons, acts of violence, or conspiracy for terrorism. Most of the evidence is based on (unlawful) wiretapping and bugging to draw conclusions from private daily conversations, or on routine political propaganda and secret statements by anonymous prosecution witnesses.

Innocent conversations, for example, referring to the purchasing of “tomatoes” or “bread”, are construed as codes for bombs and grenades and have found their way into the indictment, along with intimate and personal conversations between family members and friends.”

This trial of Kurdish politicians is separate and independent from the Ergenekon/Sledgehammer trials. But the prosecutorial tactics are identical.

In fact, the state of Turkish justice is far worse than what Owen reveals. In some of the key cases such as Sledgehammer, judicial wrongdoings go much farther and there is very strong evidence that the prosecutors are basing their case on fabricated evidence, disregarding all signs that the documents they use have been forged.

It is too bad that the European Commission cannot tell the difference between real justice and show trials.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

9 Yorum “Can show trials strengthen confidence in the rule of law?”

  1. Özbükey Says:

    Bu tür davaları Çetin Doğan’ın çok sevdiği Faik Türün Paşa yaptırırdı bir zamanlar.

    Cevapla

  2. eminkk Says:

    Özbükey: Mesajınızı net yazarmısınız? “Sıra şimdi bizde” gibi bir şey mi demek istiyorsun? Evet ise demokrasimiz hala yıllar önceki seviyede mi olduğunu söylüyorsunuz? Hayır ise açık söyleyin. Merakımı bağışlayın, falanı sevdiğini nasıl biliyorsunuz/istihbar ettiniz?

    Cevapla

  3. Kurmanbek Allahverdiyev Says:

    Maceralarini severek okudugumuz bir Zaytung karakteri olan Ersin Ozbukey’in buraya ugramasi isabet olmus bence. Yalniz yazdiklari maceralari kadar pozitif degil. Soyle ozetleyeyim. Bir kere belli kesim eski solcuda ‘zamaninda asker bu tip isler yapti, o yuzden simdi sira onlara geldi’ seklinde bir yaklasim var. Bu baglamda kimin suclu, kimin sucsuz oldugunun onemi yok. Onemli olan bir donusum yasanmasi ve genelde devlete hakim olmus guclerin, ozelde TSK’nin maksimum zarar ile bu surecten cikmasi. Herhangi bir suc islememis insanlarin bu baglamda tutuklanip sucsuz yere cezaevine konmalarinin bir mahsuru yok. Hatta burunlarin iyice surtunmesi acisindan daha bile iyi diye dusunuyorlar. Kendilerini bu mental masturbasyona kaptirip goremedikleri ise, cok elestirdikleri, fasist olmakla sucladiklari hakim guclerin yaptiklarinin aynisini kendilerinin tatbik etmesi onlarda da orgazma sebep oluyor. Elbette “yoktur birbirimizden farkimiz” derdim ama 12 eylul surecinde askerle beraber hareket etmis ve kendilerine (solculara) iskence edilirken Rabita’dan gelen tomar tomar paralari saymakla mesgul olan islamcilar ile bugun girdikleri bu ittifak bana ancak “evet T.C. en sofistike solcusuyla bile bir muz cumhuriyetidir” dedirtiyor en fazla. Sayin Ozbukey’e burdan selam ediyor, maceralarinin devamini Zaytung’da okumayi temenni ediyorum. Saygilar!

    Cevapla

  4. Bedri Says:

    15 şubat2003 tarihinde vefat eden Faik Türün Paşa için 17 Çubat 2003 tarihinde 1.Ordu Komutanlığında (Selimiye) bir cenaze töreni düzenlendiğini anımsıyorum. Bu törende Doğan Paşa’nın yaptığı konuşmadan alıntılar Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yer almıştı.Cumhuriyet Gazetesi’nde rahmetli Deniz Som’un köşesinde Polimik konusu yapılan konuşmasına ilişkin Doğan’ın yaptığı bir açıklanmayı gazetenin internet sitesinde bulamadım. Ancak Google’dan Doğan’ın konuşmasına ulaşmanın bir yolunu buldum. Okurlarınızla paylaşmak için Doğan’ın gazeticilerle yaptığı konuşma “google” referansı ile birlikte aşağıya çıkartıyorum. Özbükey Beyefendi(!) herhalde bir Cenaze Töreninde Merhumun ardından “lanet” okumasını beklemiş olmalı. Umarım Çetin Paşa bu konuda kendi yorumuna yaparak bizimle paylaşır. Bu arada Faik Türün Paşa’nın 16 Eylül 1971’de evlenen Birand Çifti’nin nikah şahidi olduğunu da belirteyim
    Referans google: [ sanal molotof mesaj panosu]: faik türün’ün ardından
    Cenaze namazı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan 1’nci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, Faik Türün’ün 12 Mart döneminde işkence yaptığı iddiaların doğru olmadığınısöyledi. Doğan, şöyle konuştu: “Bazı insanlar demokratlığın yolunun üniformaya küfür etmekten geçtiğini sanıyorlar. Biz halk çocuklarırıyız. Türün gibi bir insanın halkına silah çekmesi olabilir mi? O, Sıkıyönetim Muhtırası’nın altına imza atmadı, sadece verilen görevi yaptı. Faşist diktalar vardır ancak Türün Paşa, öyle bir insan değil. O vatanseverdir. Hatalar olmuştur.Ben Ordu Komutanıyım. Ziverbey Köşkünü’nün yolunu bilmiyorum. Benden öncekiler de bilmez. Ve çok eminim ki Türün de Ziverbey Köşkü’nün yolunu bilmez.” Orgeneral Doğan, Irak’a olası operasyonu ise “Askerler savaşı en son isteyenlerdir. Atatürk’ün dediği gibi savaş zaruret olmadıkça cinayettir.Türkiye sadece kendi insiyatifimiz dışında olan gelişmelere karşı, önlem almaktadır” sözleriyle değerlendirdi.

    Cevapla

  5. merttalay Says:

    Bedri Bey durup dururken guldurdunuz beni, ask olsun size…Neymis, halk cocuklarilarmis, halklarina silah cekebilirler miymis?? Sadece verilen gorevleri yapmislarmis (bkz. Nurnberg mahkemelerindeki Nazi subaylarinin savunmalari). Ordu komutaniymis, ama Ziverbey Kosku’nun yolunu bilmezmis. Turun pasa “oyle bir insan” degilmismis. Masallah generalimizin (pasa gibi unvanlari kullanmak yasaktir bu arada, devrim kanunlarimiza saygi lutfen!) her konuda bir fikri var.

    Sayin eminkk, baskalari adina konusmak istemem ama bence ilk yorumdaki mesaj gayet net: Hakli olarak Cetin Dogan ve onu savunanlarin samimiyetsizliklerine dikkat ceken bir yorum. Turkiye’de on yillardir yargi ordu tarafindan bir masa olarak kullanildi, on binlerce Kurt, Solcu, Islamci infaz edildi, hapse tikildi, magdur oldu. Cetin Dogan ve onun gibi ust duzey generaller bu durumdan birinci derecede sorumlulardir. Bu sorumluluklari nedeniyle hesap vermek bir tarafa, bu insanlardan veya onlari savunanlardan bu konuda bir ozur duydunuz mu? Onbinlerce kisinin magduriyeti onemli degil midir, gorevdeyken Cetin Dogan bu konuda ne yapmistir? Onu simdi savunanlar ne yapmislardir? Ancak simdi gucleri azaldigi icin ve gucluler tarafindan magdur edildiklerini one surdukleri icin adil yargidan dem vurmaktadirlar. Yoksa gecmisteki tutumlari adil yargilama gibi bir derde sahip olmadiklarini acikca gostermektedir, sadece kendilerinin dokunulmaz statulerinin devamini istemektedirler. Tabii ki herkes icin adil yargilama gecerli olsun, ama bu konuda bir yakinmanin bu kesimden gelmesi cok ironik ve samimiyetsizdir.

    Cevapla

  6. Zafer Says:

    Merttalay gibilerinin “umitsiz bir vakıa” oldukları icin tedavileri olanaksız. Kendisine tavsiyem, tırnak icine aldigim su cumleyi “Haksızlık karşısında susanlar,dilsiz şeytandır” ozdeyisini google’liyarak kimin tarafından soylendiğine hele bir baksin! Boylelikle yapilan haksizlik ve hukuksuzluklara arka cikanlara, haksizlik ve hukuksuzlugu yapanlara ne sifatin layik oldugunu kestirerek kendilerine gelsinler. “Cehennem zebanisi” veya “iblisin teki”sifatlari uygun duser mi?

    Cevapla

  7. Fenerant Says:

    Merttalay gibi sevgili vatandaşlarımıza da umarım bir gün hukuk ve adalet lazım olmaz.

    Cevapla

  8. eminkk Says:

    Sayın Merttalay; savlarınız korkunç bir sonuca gidiyor: Kim güçlüyse adalet ondan yanadır. Şimdi birilerinin adaletsizliğe uğraması gayet normaldir. İyi de biz hala ortaçağda mı kalmalıyız? Size göre hukuksuzluk, hukuksuzlukla mı çözülmeli? İleri demokrasi diyen iktidar ve yandaşları size göre yalan mı söylüyorlar? İyi demokrat iyi intikam alan mıdır?

    Cevapla

  9. Nilgun Says:

    Tamamen katiliyorum son yoruma… Derler ya, “eye for an eye, and the world is blind,” boyle yapilan intikam adelet midir? Yillardir, medeniyetler cirpiniyorlar, bu konuda ilerlemek icin. Demek bazilari hala orta cagda kalmayi tercih ediyorlar, yorumlari, gorusleri ve de davranislariyla! HIc bir ilerleme yok, o zaman cok yazik.

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: