Cüneyt Ülsever’in bugünkü yazısını herkese hararetle tavsiye etmek istiyoruz. Ülsever Taraf gazetesinin Ergenekon davalarındaki aksaklıklarla ilgili anlaşılmaz mantığını eleştiriyor.
Bu mantığa göre davalarda “ufak tefek” yanlışlıklar yapılıyor olması o kadar mühim değil. Önemli olan bu davaların Türkiye’yi istenilen yere götürmesi, yani darbeci, derin-devletçi kişilerin ve grupların tasfiye edilmesi ve etkisiz kılınması.
Ergenekon-Balyoz iddialarindaki aksaklıkların ufak-tefek olmadığını, bu davaların sahte olduğuna dair kuvvetli işaretler sergileyen belgelere ve kimliği belirsiz gizli tanık/ihbarcıların suçlamalarına dayandığını bir kenara bırakalım. Ülsever’in de yazdığı gibi
“İddianame delillere/belgelere/ifadelere vb. dayanmaz mı? İddianame bu delil, belge ve ifadelerlerle oluşmaz mı, iddiası bunlarla ispat edilmez mi?
İnsanların hayatı ile oynanırken “bir yanlış” bile önemli değil midir?”
En basitinden, bir sanığın ev ya da işyerindeki bir DVD’nin içinde bulunduğu iddia edilen ve davada ana delil teşkil eden belgelerin “çözüldükleri” tarihten daha evel bir tarihte emniyet ve savcıların elinde olduğuna dair somut bilgiler o davaya gölge düşürmez mi? (Detaylar için bkz: örnek 1 ve örnek 2.)
İnsanlara atılı bulunan suçlara sahte belgelerin ana delil oluşturması nasıl bir “detay” olarak görülebilir? Bu mantık “mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır” mantığı ile eş değil mi?
Üstelik, bu davalarda bu denli ciddi hatalar ve yanlışlar yapılıyorsa, eninde sonunda bunlar geri tepip, Taraf gazetesi ve diğer sözde liberallerin (bizim de desteklediğimiz) derin devlet uygulamalarını sona erdirme amacına zarar vermemesi mümkün mü? Suçsuzlarla beraber suçlular da o zaman aklanmayacak mı?
Ülsever’in yazısı bizim için başka bir açıdan da çok anlamlı. Cüneyt Ülsever, derin-devletten şahsen zarar görmüş, şu anda yargılanan kişiler tarafından çocukları üzerinden tehdit edilmiş, telefonları dinlenmiş, kayıtları yayınlanmış, evi kolaçan edilmiş, jandarma tarafından takip edilmiş bir gazeteci. Ergenekon sanıkları arasında “gerçek suçlular” olduğunu düşünüyor.
Ama ne diyor Ülsever: herkes adil yargılanmalıdır ve şu anda Silivri’de olan adil yargılanma degildir.
Hukuku kendi siyasi amaçları uğrunda bir araç olarak görmeyen düşünürlerin sayısı keşke daha fazla olsa.
08 Temmuz 2010
GENEL