İçinde Balyoz darbe planını barındıran ve davanın ana delillerini oluşturan 11 ve 17 no.lu CD’lerin üzerindeki yazıların sahte olduğu yeni mahkemenin atadığı bilirkişi tarafından tespit edildi.
Söz konusu bilirkişi raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
Hatırlatma:
(1) Daha önce Balyoz davasını gören “mahkeme” tüm ısrarlara rağmen bu yazıların incelenmesi talebini reddetti. Hem Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, hem de Anayasa Mahkemesi sahtecilikleri ortaya koyabilecek bu ve diğer bilirkişi incelemelerini yaptırmayı reddetmesi nedeniyle “mahkemenin” sanıkların adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
(2) “Mahkeme” bu CD’lerin fotoğraflarının sanıklara verilmesini bile defalarca reddetti. CD’lerin resimleri 3 Ocak 2011’de Zaman gazetesinin ilk sayfasında yayımlandı. Buna rağmen, “mahkeme” 6 Ocak 2011 tarihli ara kararıyla resimleri sanıklara vermeyi bir kez daha reddetti.
(3) Emrullah Uslu 7 Ocak 2011’de Taraf gazetesinde CD’lerin üzerindeki bu yazıların sanıklardan Süha Tanyeri’ne ait oluğunu iddia etti. Ertesi günkü yazısında daha da ileri giderek, bunu (kim olduğu bilinmeyen) bir grafoloji uzmanının teyit ettiğini yazdı. Zaman gazetesi aynı iddiayı, üstelik “ABD’de ödül almış” bir grafoloji uzmanına teyit ettirerek (!) CD’lerin sahte olmadığı yönünde dezenformasyon amaçlı kullandı.
(4) Bu resimlere ancak aylar sonrasında ulaşabilen sanıklar, iki ayrı raporla yazıların sahte olduğunu, yazı karakterlerinin Baransu’nun bavulundan çıkan ve Tanyeri’nin el yazısı notlarını içeren not defterinden alınıp, bir bileşke oluşturularak makina marifetiyle CD yüzeyine aktarıldığını saptadı.
(5) Soruşturma sürecinde bu yazıları inceleyen Emniyet Kriminal, her nasılsa yazıların makina ürünü olduğunu farketmedi.
16 Aralık 2014 01:41
Balyozun çürüdüğü gün, insanların yıllarca içeride kalmasına hatta ölümlerine neden olanlar kendileri için zulmettiklerinden yardım dileniyorlar… Ne kadar acıklı tebessüm edilecek bir durum. Ama tebessüm etmeyeceğim kahkahalarla güleceğim kusuruma bakmayın “ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz”.
16 Aralık 2014 09:59
Bu kumpasi kuranlar yargi önüne cikmali,adalete hesap vermelidir.Hukuk yok edildigi icin,adaletten kacanlar hesap gününü bekliyor ve sucluluk psikolojisi ile huzursuzluklarini,korkularini yasiyorlar.
16 Aralık 2014 13:57
Fmeraklı denilen şahıs ortadan yok oldu,bir yerlerde yusuf yusuf durumları her halde,biz keser döner sap döner diyorduk yıllar evvel,Boraksin denilen şahıs bile 180 derece döndü,Vural Ergül’ün sayfasında cirit atıp duruyor şimdi,umarım yakında sıra hırsızların sultanına da gelir,bu alçakça kumpaslarda onun da payı var.
19 Aralık 2014 23:42
Merhabalar,
Neye yanıyorum biliyor musunuz?
Apaçık olan sahtekarlıkları burayı takip eden ortalama zekada birisinin bile hiç tartışmaya gerek kalmadan görebilecek olmasına rağmen, bizlerin günlerce fmeraklı’ya hatta alında demokrat’a da) “Bilal’e anlatır gibi” o kadar dil dökerek anlatmamıza, çok kereler köşeye sıkışmasına rağmen bir kere bile “sanırım haklısınız” dedirtememiş olmamıza…
Ama buna yanmaya pek gerek yok…
Zaten görevli bir şekilde geliyordu bloga. Gerçeği aramak merak etmek falan derdi tasası yoktu.
Açıkçası bunu kısa zamanda fark etmemize rağmen bizler de “vardiya bizde” sorumluluğuyla kendi argumanlarımızı fmeraklı ve demokrat üzerinde “bileyliyorduk” sanırım.
Bir kere yazmıştım, halen öyle düşünüyorum, onların (fmeraklı ve demokratın) varlıkları bu blogun sahiplerinden sonra en faydalı işlevi olanlardı. Hem tartışmaları ateşliyorlardı ve bu sayede argumanların açıkları, gedikleri falan bu sayede su sızdırmaz bir şekilde kapatılıyordu. Hem de onlarla yapılan tartışmalar pek çok insanın bloga gelerek blogun daha fazla ziyaret edilmesini sağlıyordu.
Yani görevleri neydi tam olarak bilemesem de “hakikat’ın” yayılmasına çok ciddi katkıları oldu.
Tabii, bir kere dahi onları ikna edememiş olmak, en azından beni, halen rahatsız eder. 🙂
Öte yandan, vesile olmuşken bir şeyler daha yazayım.
Kaç kişi kaldı bilemiyorum ama kalanlar son yorumlarında bir tanesinde “el yükseltme” ya da “tuzak” oyununu yazdığımı ve olanı biteni o şekilde açıkladığımı hatırlayacaklardır. Merak edenler bir iki sayfa ilerideki blog yazılarından bir tanesinin altında o yorumları ve bahsettğim bu oyunları okuyabilirler (escalation game ya da entrapment game diye taratılırsa google’da bir şeyler bulacaklardır..)
Neyse, niye “Tahşiye’den” başlandı bu soruşturmaya, o ne ola ki diye düşünenlere 10 TL satılırken oyuna girerken kaybedecek bir şeyleri olmasın ve güle oynaya oyuna girilsin diye açık arttırma 1 TL’den başlatılır dersem sanırım ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Ben iflah olmaz bir iyimser olabilirim ama an itibariyle girdiğimiz bu yolun günahları olan her iki kesimin de kaybedeceği bir yol olduğunu düşünüyorum. Beş sene de sürecek olsa biliyorum ki bu kadar insanın günahında payları olanlar hesap verecekler.
Sevgilerimle.
22 Aralık 2014 08:13
Kemal Bey, uzun zaman oldu.
Fmerakli hakkinda yazdiklarinizi gulumseyerek okudum. Acaba ben de ikna edemedim diye rahatsiz miyim ikna edemedim diye dusundum sonra. V
Fmerakli’nin yazilarina geri donup baktim da acikcasi ikna edemedim diye hic hayiflanmidigimi gordum. Zira kendisinde o acik fikirlilik yoktu. O amacla da yazmiyordu. Fazla bile sabretmisim carpitmalarina.
Buraya gelip Hrant Dink davasinda idari bir sorusturma ortulmemistir bile diyebilmis, Zeki Ucok’un hipnozla iskence yaptigini burada siperhane savunmustu. Sonra baskalarindan yaptigi alintilari saptirmalar… Sonra Balyoz karari aciklaninca buraya gelip “keser doner” vesaire ahkamlari… Ben arguman kurusunu hicbir zaman etik bulmadim. Kendisiyle yazisirken de goruyorum ki iknaya degil, sorunlu yazilarini o etik hizaya cekmeye calismisim hep.
Komplo teorisinin komplonun bizzat kendisin bir parcasi oldugu korkunc bir donemdi. Diyecek soz yok. Kendi iftiralarinda bogulsunlar hepsi.
Selametle.
19 Ocak 2015 17:53
Bu ergenekon, balyoz operasyonları yapıldıktan bir süre sonra biri bana ileride bu operasyonları yapanları içeri atacaklar demişti, bugün dediğinin çıktığını görüyoruz. Bu da bana akp ve cemaatin ortak bir oyun oynadığını düşündürtüyor, yani bunların kavgası palavra, kendi tabanlarını kandırma taktiği yani bir tür İsrail-İran gibi, onlar da hep kavga eder gibi görünüyor ama perde arkasında kadeh kaldırıyorlar.
22 Aralık 2014 11:40
Ergenekon ve Balyoz operasyonunu yapanlar cemaatin polisleriydi ama arkalarında teyyo vardı, konjonktür uygundu ve iktidar desteğiyle yaptılar. Teyyo boşuna mı ben bu davanın savcısıyım dedi, boşuna mı savcıya (Zekeriya) zırhlı araç verdi, sonra ne oldu? Bakınız Dolmabahçe görüşmesi, orada Büyükanıt teyyonun önüne belgeleri bilgileri koyunca, teyyo sıkıştı, bu defa cemaate karşı onlarla işbirliği yapmaya başladı, bunun ilk sinyalini hastanede Ergün Saygun’u ziyaret edip elini sıkarak verdi. Sıra teyyoya da gelecek, onun da ipini çekecekler, düşmanımın düşmanı dostumdur diye hareket ettiği için aynı şey kendi başına da gelecek, az daha sabredin…
24 Aralık 2014 19:10
aklı başında hiç kimse böyle saçma plan yapmaz. Ben bu planı duyunca ağzım yerine başka bir organımla güldüm
* Mutlu olun, her nefes alışınız, hayatınızın yeni bir anıdır.. Saygılarımla* *”Faris Sarıkaya*