Bir evvelki yazımızda Yargıtay’ın verdiği kararın hukuken ayakta durabilecek bir yönü olmadığını açıkça ifade eden Ertekin, Özsu, Tümen ve Ersöz’ün yazılarına link vermiştik.
Peki buna karşın kararı savunmaya çalışan hukukçular ne diyor?
“Hukuk diliyle konuşmak gerekir” deyip, başkalarını siyasi ajitasyon yapmakla suçlayan Taha Akyol’u örnek verelim. Akyol’un Yargıtay 9.cu daire hakimlerine dair verdiği yanıltıcı bilgileri bir kenara bırakıyoruz. Bakin 14 Ekim tarihli yazısında Akyol ne diyor:
“DİYELİM ki CD’lerin hepsi sahte, fakat ortada kimsenin sahte demediği bir “Plan Semineri” var; darbe hazırlığı yapıldığı yolundaki yargı kararlarının hareket noktası bu plan semineridir.
…
Bu “Plan Semineri”, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul’da, Birinci Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan tarafından yapılmıştır. Yargıtay’a göre, seminer görüntüsü altında, burada “Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nın değerlendirildiği maddi bir vakıadır.” Onun için bütün hükmün temelinde bu seminer var, diyorum.”
Yani Akyol’a göre CD’ler sahte olsa dahi önemi yok, çünkü Yargıtay plan seminerinde bir darbe planının değerlendirildiği sonucuna varmış. Hangi darbe planı? “Balyoz Güvenlik Harekât Planı”! Peki CD’ler sahte ise, adı ve detayları sadece bu CD’de geçen Balyoz Planı nasıl seminerde müzakere edilmiş olabilir? Seminerdeki “darbeciler” seneler sonra birilerinin üreteceği sahte bir planı nasıl 2003’de değerlendirmiş olabilirler?
Ya da başka bir soru: Seminerde bir darbe planı görüşülmüş ise niye seminere katılan o kadar kişiden sadece küçük bir azınlığa ceza veriliyor? Cezası onanan 237 sanıktan sadece 33’u seminer katılımcısı.
Madem seminerde darbe müzakere edildi;
–Neden ceza aldıkları halde Yargıtay 14 seminer katılımcısının cezasını bozup tahliye kararı verdi? Yargıtay seminere katılıp cezalandırılanlarla ceza almayanlar arasında makul olsun olmasın en ufak bir ayrım yapmaya kalkıştı mı? (Cevap: hayır).
— Neden seminere katıltıldığı halde hakkında beraat kararı verilen bir sanık var, ve Yargıtay neden bu beraat kararını onadı?
— Neden seminere katıldıkları halde sanık olmayan, hatta hiç sorgulanmayan 100 kadar kişi var?
Neticede, seminere katılanlardan sorgulanmayan, sanık olmayan, sanık olup beraat eden, ya da cezası Yargıtay tarafından bozulan 129 kişi var (ki bunların arasında o dönem general rütbesinde olanlar da var). Tekrarlayalım, Balyoz davasında toplam seminer katılımcısından sadece 33u cezalandırıldı. Bu mantığa göre, katılımcıların %80’i seminer sırasında ya uyuyormuş, ya da darbe planı görüşüldüğü farketmemiş.
Akyol’un ve bu rakamları yansıtmadan olguları çarpıtanların söylemedikleri gerçek: Balyoz davasında seminerle hiç ilgisi olmayıp sadece isimleri dijital belgelerde geçtiği için cezası onanan 204 sanık var.
CD’lere gelince bakın Akyol ne diyor:
“Sonradan yapılan font değişikliğinin, geçmişteki bir yazılımı değiştireceği yönünde raporlar da var. Tartışmalı bir durum var ortada.”
Sonradan yapılan font değişikliğinin geçmişteki bir yazılımı değiştireceği yönünde rapor mu? Akyol’un böyle bir şeyi nereden uydurduğunu bilmiyoruz ama dava dosyasında böyle bir rapor olmadığını kesinlikle söyleyebiliriz (olması da fizik kurallarını ihlal edeceğinden mümkün değil).
15 Ekim 2013 17:06
taha akyolun varsayımı geçerli
Bazı programlar tedavülden kalkmiş veya eski bir yazımı yenibir programda açarsanız program ya otamatik olarak veya manuel olarak bu yazı font u yok hangi fontla değiştmek istiyorsunuz diye sorar, bazı programlar ise otomatik olarak değiştirir. Corel13 programında bu olayı işlem yaparak görebilirsiniz.
15 Ekim 2013 18:37
sayın turhan conker burada fonta takılmatın aynı cd içinde xml şema da kullanılmış. buna ne demeli.
15 Ekim 2013 19:00
Degisiklikler kayda ancak dokumani “save” ederseniz gecer, bu dokumanlarin son kayit last saved) tarihi 2003. Ayrica bu font ve semalara referanslar raw file’da saptandi, yani ciplak gozle gorunmuyor. En son 2003’de kaydedilmis gibi gorunen cami bombalama krokileri XML2006 semalari ile olusturulmus. Yeni bir programla acmak ile ilgisi yok.
Ayrica Akyol’un bahsettigi gibi bir bilirkisi raporu yok.
Buraya bakin:
https://balyozdavasivegercekler.com/2012/03/24/adli-bilisim-uzmanlarinin-balyoz-cdsinde-saptadigi-sahteciliklerden-3-ornek/
16 Ekim 2013 01:25
Sayın Tuhan Conker,
Tek oturumda yazılmış, sadece yazılabilir bir CD’deki dosyayı hangi programla açarsanız açın, değil yazı fontunu, 1 bitlik verisini bile değiştiremezsiniz.
Ayrıca, böyle bir bilirkişi raporu da yok, böyle bir görüşde yok! İşin doğrusu Baransu’nun yazdığı bir makalede “Microsoft’a sordum, eski bir yazı yeni programla açılırsa yazı fontu değişiyormuş.” şeklindeki ifadesi var. Her nasılsa, mahkeme bu ipe sapa gelmez ifadeyi “açık kaynaklardan” elde edilen bilgi olarak kabul etmiş… Böylelikle mahkemelerin her hangi bir doğrulamaya gerek duymadan “açık kaynaklardan” veya dedikodulardan sonuç çıkartarak karar verebileceğini de öğrenmiş olduk.
Kanımca hukuk fakültelerinde ciddi bir bilişim dersi verilmesine ihtiyaç var. Bilirkişilerin yazdıklarını anlamakta dahi sıkıntı yaşanıyor.
21 Ekim 2013 01:35
Ne demek istedin? balyoz savcisi cd;ler 2003’te tek oturumda hazirlanmis diyor mutalaasinda. yoksa cd’ler sonradan acilmis uzerinde oynanmismi diyorsun?yoksa cdler duzmece bir sekilde 2007den sonrami hazirlanmis diyorsun?yani balyoz savcisi yalanmi soyledi diyorsun? eyvah eyvah
15 Ekim 2013 18:47
Ata sözü birçok elbise gördüm içinde ADAM yok birçok adam gördüm üstünde elbise yok Taha Akyol kanatimce bataktıktaki bir sinek. Adını anmak yazısına değer vermek saçma. Önemli olan bataklık hedef bataklığın rehabile edilimesidir. Bizler onları gündeme getirince kendilerini nimetten sayıyorlar.
* **”Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan; rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş olan bir millet; Önce onurunu, sonra hürriyetini; daha sonrada geleceğini kaybetmeye mecburdur.”*
*”Hangi bağımsızlık vardır ki yabancıların nasihatleriyle yükselebilsin? Tarih böyle bir şeyi yazmadı.”* * M.Kemal Atatürk * Her fikri savunma hakkın yoktur. Bilgi temelli fikri savunmaya hakkın vardır. Kimse cahil kalma hakkına sahip değildir. Amerikalı yazar Saygılarımla “Faris Sarıkaya
19 Ekim 2013 21:21
Sunuda eklemek istiyorum Bu “balyoz” iftiranamesinde Yunanistan ile savas cikarma bahanesi icin bir Turk F-16sinin baska bir Turk F-16sini dusurecegi soyleniyor. Bunu okudugum gun bu iftiranamenin bir alcakca serefsizce hazirlanmis tezgah oldugunu anladim.. Bende askerim. Bir catismaya girildiginde kendi hayatin icin savasirsin dogru ama once yaninda savasan arkadasini kurtarmaya calisirsin gerekirse kendi hayatini feda edersin arkadasini kurtarmak icin, Bu askerlik hissidir. Bir Mehmet baska bir Mehmet’i ASLA VE ASLA vurmaz.Ister emir genelkurmaydan gelsin ister Allah’tan VURMAZ. Bu senaryoyu yazanlar dunyanin en ahlaksiz en ruhsuz en dibe batmis yaratiklaridir. Karsinizda kimin oldugunu bilmenizi isterim.
20 Ekim 2013 00:06
Taha Akyol, ne İddianameyi okumuş ne de Mahkemeyi izlemiş.Bu belli.İddianemeyi okumuş olsa,
“DİYELİM ki CD’lerin hepsi sahte, fakat ortada kimsenin sahte demediği bir “Plan Semineri” var” cümlesini yazmaz.
Çünkü İddianeme diyor ki, 5.000 sayfa tutan belgelerde(Adına nasıl belge denirse, A4 kağıda çıktısı alınmış altında ıslak,kuru imzası olmayan kağıt parçaları) bütün hazırlıklar,görevlendirmeler,yetkilendirmeler tamamlandı. Plan Seminerinde de provası yapıldı.
Daha önce tartışması blog da yapıldı. Eğer elimizde sadece Plan Semineri olsaydı, CDler olmasaydı bu dava açılamazdı. Bu kadar basit.
Diyelimki CD’ler sahte diye cümle kurarsanız zaten bu dava düşmüş olur. Nitekim seminerle hiç ilgisi olmayan 204 kişinin ceza almış olmasını nasıl açıklıyor acaba Taha Akyol?
Bunlar, bir köşe tutmuşlar ve hergün yüzbinlere ulaşıyorlar. Bunları okuyanda kalıplarına bakıp adam sanıyor. Ama o kadarlık adamlar işte. Böylelerinin ne selamı alınır ne selamı verilir sipariş yazı yazan bütün takım için geçerli bu söylediklerim. Olan ülkeye oluyor.
BirYabancı devletin tekkurşun atmadan işbirlikçileri sayesinde koca ülkeyi teslim almasıdır bu.
Hatırlarmısınız bilmem. Bir ara bloga Mehmet Baransu ile ortak kitap yazmış olan Tuncay Opçin dadanmıştı.(Kötü bir niteleme. Ama bu tipler maalesef fazlasıyla hakediyor)
Genelkurmay kaynaklarının kendisine, çok gelişmiş bilgisayar sistemine sahip bir gücün bu belgeleri ele geçirip servis ettiğini söylediğini aktarmıştı.Bu yazdıklarını gerçekten Genelkurmay dan yetkililer söyledi iseler vay halimize.
Ondan sonra her taşın altında ABD ‘yiaramayın, komplo teorilerine takılmayın diyorlar. E siz her Generali Kenan Evren zannediyorsunuz ya.
Maalesef her alanda ayakların başolduğu bir ülke de böyle başaşağı durur ancak.