Balyoz Davası 75. Celse Duruşma Tutanağı – 19 Ocak 2012

19 Şubat 2012

Duruşmalar, GENEL

19 Ocak 2012 tarihli 75. celse’nin duruşma tutanağına buradan ulaşabilirsiniz. Bu celsede Derya Ön, Hannan Şayan, Koray Eryaşa savunmasını yapıyor.

Ardından “Mahkeme,” Mahkeme görüntüsü vermek için savunmanın taleplerini alıyor.  Bir gün sonra talepleri reddedecek.

Tam da bu nedenle Avukat Şule Nazlıoğlu bir talepte bulunmuyor:

“1. iddianamenin dayandığı 11 nolu CD çökmüştür.

Gölcük’te bulunan 5 nolu hard disk delil olarak dayanılan, çökmüştür.

Eskişehir’deki flash bellek tümü ile çökmüştür.

Zaten bunların çıkmasının sebebi de 1. balyoz iddianamesinde ortaya çıkan çarpıklıklar sebebi ile acaba düzeltebilir miyiz düşüncesiyle çetenin ortaya attığı diğer delillerdi ama orada da gördük ki somut deliller ortaya çıkınca bunların hepsi tamamen çöktü.

Eğer bu nereden geldiği belli olmayan CD’leri esas alarak somut delillere dayalı olarak yapılan bunca savunmayı bir kenara iterseniz, bu takdirde de 2006, 2007, 2008 ve 2009 senesine ait mekan, zaman, isim, rütbe bilgilerinin 2002-2003 senesinde hazırlandığı iddia edilen sahte suga, balyoz, oraj, planlarına nasıl girmiş olabileceğine dair sağlam gerekçe oluşturmanız gerekiyor. İddianame doğru hazırlanmamıştır ama kabul edildikten sonra hala iddianame üzerinde konuşmayın diyorsunuz.

Ancak bu kadar insanın bugün bu durumda yani hala tahliye edilmemelerinin, hala beraat kararı almamalarının sebebi bu iddianame değil midir? Daha sorgular başlamadan bu iddianameye dayalı Gölcük’te bulunanlar da gerekçe yapılarak tutuklama kararı vermediniz mi?

Adil yargılanma kuralları kabul edilmişse uygulamanın da bu doğrultuda olması gerekemez miydi?

Bu davada delilleri saklayan ve karartan, bunu da iddianamede tersine yazarak kasıtlı hareket ettiğini açıkça anladığımız savcılar hakkında şikayet dilekçesi verilmesine rağmen bu güne kadar haklarında ne yapılmıştır?

Her sanık ifadesi yeni ve ayrı yalanı ortaya çıkarmasına rağmen söz konusu sahte belgenin hazırlandığı tarihte başka bir yerde olduklarını saat ve dakikasına kadar ispat eden sanıklara hala siz bu kişileri tanıyor musunuz sorusunu soruyorsanız bu noktada çok ciddi bir sıkıntı var demektir. (…)

Size bu güne kadar o kadar çok şey anlattık ki bizi sadece dinliyorsunuz. Sabırla dinlemeniz adil yargılama şartlarını yerine getiriyorsunuz anlamına gelmiyor.

Haklarında hiçbir delil olmadan müvekkillerim ve diğer sanıklar hala tutukluysa bana ne kadar gerekçe yazarsanız yazın inandıramazsınız. Nasıl birden bire, aniden, hiçbir sebep yokken tüm sanıkları tutukladıysanız yine aniden müvekkilleri ve sanıkları serbest bıraktığınızda yargılama var, bizi duyuyorlar inancını tekrar yeşerteceğim.

Hiçbir müvekkilim hakkında tahliye talebinde bulunmuyorum.”

***

Derya Ön:

“Üzerime atılan suçlamalardan en ilginci ise deniz kurmay binbaşı rütbesinde TCG Giresun Firkateyni 2. komutanı olarak 3 Ocak 2003 günü Aksaz Deniz Üs Komutanlığı Binasında icra edildiği öne sürülen toplantıya katılma iddiasıdır. Bu toplantının katıldığı iddia edilenlerin hiçbiri ile bağlantısının olmadığı ve ayrıca yine tutuklanması planlı Aksaz Deniz Üs Komutanının kendi komutanlık binasında icra edilmesinin abesliği ve anlamsızlığı üzerinde durmayacağım. Çünkü bu dijital veride çok daha vahim bir hata var. Ben bahse konu tarihte uluslararası bir tatbikat kapsamında İsrail’in Hayfa Limanında ve müteakiben denizde seyir halinde bulunan 2 Türk gemisinden biri olan TCG Giresun’un 2. komutanıyım ve gemideyim. Ne kadar ilginçtir ki sözde toplantıya katıldığı iddia edilen 8 subaydan 4’ü bu 2 geminin komutan ve 2. komutanlarıdır.

Ortada fizik kurallarını alt üst eden bir durum söz konusudur. Aynı anda 2 yerde birden olunamayacağına göre rahatlıkla diyebiliriz ki bu sahte delil üreticileri bir büyük hata daha yapmıştır.”

Bu konuda daha önce yazdığımız yazı ve ilgili Word dokümanı için buraya tıklayın.

***

Avukat İhsan Nuri Tezel, hukuki durumu birebir aynı olup farklı muamale görenler için:

“(…) İkisinin de aynı belgede ismi geçiyor yani gerek İddia Makamının hazırlık soruşturması esnasında insanları tutuklamaya sevk etme, gerekse mahkemelerin sorgu hakimlerinin tutuklama esnasındaki tutukluluk gerekçelerinin bakış açısını bu nedenle biz hala anlayabilmiş değiliz yani.

Toto gibi şansı varsa o gün tutuklanmıyor.

Kurmaysa zaten banko tutuklanıyor da kurmay değilse bir ihtimal yırtansın diyoruz.”

***

Koray Eryaşa, yine Word belgeleri üzerinden, sözde Balyoz’a bağlı olarak 3 Şubat 2003’da oluşturulan Suga planı çerçevesinde, ama daha Suga ortada yokken 4 Kasım 2002’de (ve daha resmi seçim sonuçları bile açıklanmadan) aldığı emirle o dönem komutanı olduğu savaş gemisiyle 5-7 Kasım 2002’de gözetim altındaki kişilerin transferinin yapılacağı(!) Yassıada ve İmralı Ada’da keşif yapmakla ve İmralıkeşf.doc belgesini hazırlamakla suçlanıyor.

Gemisinin resmi jurnalleri ile o tarihte başka yerde görevde olduğunu ispat etmesine ragmen, “Mahkeme” kimin hazırladığı belli olmayan Word belgesine itibar ettiği için Eryaşa’yı “kuvvetli şüpheyle cezaevinde tutuyor.

Merak eden için Word belgesi burada. Eryaşa’nın savunmasını okumanızı tavsiye ediyoruz.

Koray Eryaşa:

“İddia edilen suçun işlendiği tarihte iddia edilen suç mahallinde olmadığımı, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi belgeleri olan somut delilleri ile ispatladım. Bu delillerin onaylı fotokopilerini Savcılık ve Mahkemeye teslim ettim. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi belgelerinin itibar edilmediği için de tutuklandım. (…)

Düşman devlet hakimlerinden oluşan bir harp mahkemesi tarafından dahi kabul edilen gemi jurnallerine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin organları niçin itibar etmiyor? Düşman devletler mağlup ettikleri Alman Devletinin resmi belgelerine saygı gösterirken Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Mahkemeleri kendisine yetki veren devletinin resmi belge çıkarma erkini tanımaması, kabul etmemesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi?”

***

Avukat Yakup Akyüz:

“(…) sürekli bizden talep alıyorsunuz Sayın Başkan, bu talepleri niye aldığınızı şu ana kadar ben kendi kafamda cevaplayamadım ve hiçbir talep ne yazık ki Yüce Heyetiniz tarafından kabul görmüyor.(…) O zaman niye zaman kaybediyoruz? Eğer bizim, bizim taleplerimiz sadece zapta geçmek içinse, bu bir zaman kaybıdır.”

***

Avukat Haluk Demirkılıç:

“Şimdi hala biz bugün gideceğiz yarın yine karar vereceksiniz. Yarın yine kalıp, soyut beyanlarla yine ortada delil yok, 1 senedir yine bir şey yok. Eğer tutukluluğun devamına karar verecekseniz, ne olur yani rica ediyoruz, lütfen Türk Milletinin sizi kendi adına temsilci olarak buraya seçmiştir. Milletin temsiline uygun, bize gerekçelerle tutukluluğun devamını anlatın.

(…) CD’lerde yer alan dijital belgenin müvekkil ile ilgisi, isminin geçmesinden ibarettir. Bu dosya belgelerin hiç birisinde müvekkile ait elektronik imza, fotokopi, taklit, el yazısı, parmak izi vesaire hiçbir bulgu mevzu bahis değildir, mevcut değildir. Müvekkil böyle çizelge ve listeleri hazırlamamış, bunların hazırlığını hiç duymamış ve hazırlanmasına da katkı sağlamamıştır. Daha sonra dava dosyasının bunun aksini gösteren hiçbir kanıt, beyan, işaret, tanık, buna ait yazı herhangi bir başka belge, hiçbir bilgi, bulgu mevcut değildir.

Bu durumda Mahkeme Heyetine biz şöyle bir soru yöneltmek istiyoruz ki bu soru kaçınılmaz bence. Dosya kapsamında bulunan dijital verilerin atılı suçun kabiline yönelik kuvvetli suç şüphesini gösteren deliller, dahası hukuki deliller olarak tarafınızca kabul edilmesi ve bu meyanda sanıklar hakkında tutukluluk kararı vermeniz ve bu kararınızda ısrarlı olmanız Heyetinizin İddia lehine ve Savunma aleyhine ihsas-ı reyde bulunduğunuzu, hukuki kavrayışınızın delil kavramına, delil kavramını ciddi bir yetersizliğe göndermede bulunacak şekilde kavradığınızı ve bu konuda önyargılı olduğunuzu, tarafsızlığınızı gölgeye düşürdüğünü ve bağımsızlığınızı kaybettiğinizi apaçık göstermez mi Bu tamamen bir sorudur. Yorum ve değerlendirme soruya muhatap olan tarafa aittir diye düşünüyorum ben?

“Mahkeme” 26 Ocak 2010’da bu ifadelerinden ötürü Avukat Haluk Demirkılıç’a suç duyurusunda bulundu.

Avukat Mehmet Oral:

“Faruk Yarman bir askeri darbe iddiası ile yapılan bir yargılamanın tek sivil sanığıdır ve tek sivil tutuklu sanığıdır. (…)

Efendim Faruk Yarman niye tutuklu? 1. iddianameyi açıp baktığımızda 2 sayfa, en az 2 sayfa savunma sanayi xls bir Excel dosyasından bahsediliyor ve bu dosyanın da Faruk Yarman tarafından yaratıldığı iddia ediliyor. Peki bu dosyada ne var? Bu dosyada iddia o ki Faruk Yarman Havelsan Genel Müdürü olarak 2003 yılının 9 Ocak akşamı bir Excel dosyası hazırlar, bunu fyarman kullanıcı isimli bir bilgisayarla yapar ve bu dosyayı her ne şekilde o belli değil, Süha Tanyeri isimli bir subaya gönderir ama nasıl gönderdiği belli değil ve Süha Tanyeri de bu dosyayı 25 Şubat akşamı son kaydedici olarak kaydeder. (…) O dosyayı açıp baktığınızda şunu göreceksiniz. Genel Koordinatör Faruk Yarman. Genel Müdür Faruk Yarman’ın referansı ile Genel Müdür Faruk Yarman’ın referansı ile. Halbuki Faruk Yarman o dosyanın oluşturulduğu tarih olan 9 Şubat, pardon 9 Ocak 2003 günü işsizdi, işi yoktu. Mahkemenize sunduk. Faruk Yarman 2003’ün 5 Mart’ında Havelsan’a Genel Müdür atandı ve 5 Mart’ında masasının başına oturdu.”

Bu konuda daha önce “Geleceğe dönüş” Balyoz belgesiyle tutuklanan HAVELSAN Genel Müdürü” başlığı altında yazmıștık; ancak, Yarman’ın belgeyi  sözde hazırladığı tarihte Havelsan’da çalışmadığını bilmiyorduk. Excel belgesinin içinde bir HAVELSAN çalışanı aynen (büyük harflerle) șöyle fişlenmiş: “FARUK YARMAN DAN BOŞALACAK GENEL MÜDÜRLÜK GÖREVİ İÇİN UYGUN.”

***

Avukat Kürşad Veli Eren:

“Duruşma turlarının son 1-2 gününde tutuklu müvekkillerimizin salıverilmesi isteminde bulunuyoruz. Cuma günleri saat 17:00 sularında karar için görüşmeye çekiliyor saatlerce içeride kalıyorsunuz. Sizin içeride kalış sürenizin uzunluğuna bakan bizler istemlerimizi ferdiyen ve cidden tartıştığınız umuduna kapılıyoruz. Saatler sonra kürsüye dönüyor tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına şeklindeki yarım cümle ile istemlerimizi külliyen reddediyorsunuz. Bu ret kararlarına öylesine alıştık ki artık beklentimiz kalmadığından itiraz dilekçelerini önceden yazıyoruz.”

***

Günün alıntısı, sanıkların masumiyetini ispatlamak zorunda olduğunu belirten  Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan’dan:

“(…) Cumhuriyet Savcılığı iddianamede belgelerini, delillerini, görüşlerini söylemiştir. Savunmaya göre bu hatalı veya doğru olması önemli değildir. Sanık delilleri çürütmekle görevlidir veya şey yapmak ile görevlidir.”

***

Bu da fena değil: İddianameyi kabul eden “Mahkeme” Başkanı, iddianamedeki maddi hatalarla ilgili olarak,

“Hukuken ne yapabiliriz iddianamedeki yanlış yazılan bir yer konusunda biz ne yapabiliriz? Hukukla lütfen bize söyler misiniz, CMK kapsamında iddianame kabul edilmiş, doğrusuyla yanlışıyla.”

???

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

Henüz yorum yapılmamış.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: