Tutukluluğa devam

08 Mayıs 2011

GENEL

Sham trial (definition): a fake or fictitious trial that purports to be genuine

Balyoz davasında 38 celse geride kaldı. Sanıklar savunmalarında davadaki delillerin sahte olduğunu, savcıların belgelerin sahte olduğunu gösteren yazışmaları adli emanate saklayarak, iddianamede gerçek dışı iddialarda bulunduklarını somut bir şekilde ortaya koydular.

6 Mayıs 2011’deki 38. celsenin akabinde, Ömer Diken başkanlığındaki 10. Ağır Ceza “Mahkemesi,” aşağıdaki gerekçeyle tutuklu 163 sanığın tahliye taleplerini reddetti ve tutukluluk hallerinin devamı yönünde karar aldı. Ara kararlara buradan ulaşabilirsiniz.




Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

15 Yorum “Tutukluluğa devam”

  1. Aziz Says:

    Maahkeme haklı…”Delillerin tam olarak toplanılmamış oluşu”ndan bahsediyor mesela, bu gerekçe ile daha önce de tahliye talepleri reddedilmişti ! Ne oldu daha sonra? Önce Gölcük’ten daha sonra da Eskişehir’den ŞOK EDİCİ YENİ DELİLLERE ulaşıldı… Lütfen yargının işine karışmayın, vardır bir bildikleri…

    Cevapla

    • Okan Says:

      Azizi Bey yazdığınız şaka mı ciddi mi anlamadım ama gözüken o ki yargı süreci kötü bir şaka gibi!
      Yüzden fazla insan yargının beceriksizliği yüzünden tutuklu bir şekilde yargısız infaza tabi tutuluyor.
      Beceriksizlik lafını özellikle kullandım. Çünkü kimse yargılanmayalım demiyor.
      Ama bir taraftan savunma makamının somut delillerini göz ardı edilirken, diğer taraftan iddia makamının sakat delillerini gerekçe göstererek yüzden fazla insanın özgürlükleri ellerinden alınmış durumda. Bu işe bir de aileleri katarsanız mağdur edilen insan sayısı bini geçer.
      Mahkeme ve özellikle savcıların izlediği bu tutum (sanıklar lehine olan delillerin toplanmamsı da değil saklanması) davanın geçek niyeti hakkında kafalarda soru işareti yarattığı gibi vicdanlarda da derin yaralar oluşturuyor.
      Böyle mahkeme ve hukuk olmamalı.
      Unutmayın, iktidarlar, hükümetler, partiler, liderler vs hepsi gidici. Biraz siyasi tarih okuyanlar bunu görür. Ama bir devlet var olduğu sürece adelet kurumları var olacaktır. Bu nedenle bize, bu ülkedeki herkese, hür, bağımsız, adil ve süratli bir yargı lazım. Derdimiz ve kaygımız budur.

      Cevapla

      • ihtimal Says:

        Azizin soyledigi evrensel dogruyu “saka” gibi gore zihniyet, aslinda mahkeme baskaninin Dani Rodrik ve savcinin da Pinar Dogan olmasini isterde herhalde 🙂

        Cevapla

        • Okan Says:

          İhtimal Bey,
          Bizim de istediğimiz bu zaten. Evrensel doğrular.
          Everensel doğrular kişilere göre değişmez. Ortada somut, fiziki bir delil vardır ya da yoktur. Bu delil bilimsel olarak ispatlanmıştır ya da ispatlanmamıştır.
          Ya da tam tersinden bakarsak, savunma makamının lehine olan deliller vardır ya da yoktur. Bu deliller bilimsel ve fiziksel olarak somuttur ya da değildir.
          Savcılar, hakimler ve bilimum hukuk insanları da bu somute deliller üzerinden, ama hem iddia hem savunma makamlarının ortaya koyduğu bu somut deliller üzerinden hukuk kitaplarında yazanları, kanunları uygularlar.
          İşte evrensel doğru budur. Bu evrensel doğru dışında yürütülen yargılamaya “şaka” demek aslında iltifat etmektir.

          Cevapla

    • Can Acar Says:

      Aziz,

      Savcıların yeni delil toplamak için aktif olarak yürüttüğü bir araştırma var mı?

      Oturup imzasız ihbar mektubu gelmesini beklemek delil toplamak mıdır?

      Gölcük ve Eskişehirde çıkan buluntular gerçekten şoke edici. Her ikisinde de bariz çelişkiler var. Buna rağmen “delil” olarak kabul edilip insanların tutuklu kalmasına bahane olarak kullanılıyor.

      Benim tavsiyem kendini bir an için tutuklu askerlerden birinin yerine koyman. Hayatında hiç görmediğin, kaynağı belirsiz, içi çelişklilerle dolu bir elektronik belgede ismin geçtiği için aylardır tutuklu bulunuyorsun. Yaptığın itirazlar da belki bir gün yeni bir ihbar mektubu gelir diye reddediliyor. Savcılar lehine olabilecek delilleri saklayıp iddianameye bile koymuyorlar. Bu durumda hala mahkemeye güvenelim diyebilir miydin?

      Özgürlük ve adalet oturup bekleyince gelmez. Haksızlıklara ve hukuksuzluklara her koşulda karşı durmakla kazanılır.

      Saygılarımla …

      Cevapla

  2. Ersin Cangelen Says:

    Hala mahkemeden, savcılardan, delillerden, hakimlerden, davalardan, zanlılardan, cezalardan, hukuktan, adaletten bahsesiyorsunuz..

    Siz aslında Malvolio’sunuz.. Sir Toby Belch’siniz.. Sebastian’sınız, Maria’sınız, Olivia’sınız..

    Herkes kendisine yazılmış rolü hakkını vererek sonuna kadar oynarken, bir tek siz sahnede olduğunuzun farkında değilsiniz.

    Işıklar sönüp alkışlar başladığında o alkışlardan pay almak istiyorsanız şimdiden Shakespeare’in yanında yerinizi almalısınız. Ya da artık perdeyi yıkmalı dekoru yerle bir etmeli ve “oynamıyorum sizin yazdıklarınızı” demelisiniz..

    Cevapla

  3. Olasılıksız Says:

    Mahkeme başkanı da değiştikten sonra bu karar sürpriz olmadı.

    Mahkemenin tavrı belli… Kötü niyetli olduklarını düşünmek istemiyorum ama;

    – Katalog suç
    – Deliler tamamlanmadı
    – Tutukluk süresi henüz kritik seviyeye ulaşmadı
    – Tüm sanık ve tanıklar dinlenmedi

    gibi standartlaşmış temayüllerle karar vermeye devam edecek. Sanıklar diledikleri kadar iddianameyi çürütmeye çalışsın… hakimler için dosya gerekli niteliklere ulaşmadıkça tahliye kararı vermeleri beklenmemeli…

    Olay sırasında yurtdışında olduğu veya seminere katılmadığı yazıyla sorulup öğrenilenler hakkında belki ara kararlar çıkacaktır. Diğerleri için tüm savunmalar ve tanık ifadeleri alınmadan karar verilmeyecek. Zaten seçimlerden önce tahliye kararı çıkması pek olası değildi. Hakimler bile geleceklerini bir dava yüzünden taahhüt altına almak istemez.

    Cevapla

  4. merttalay Says:

    Madem bu mahkemeyi gercek bir mahkeme olarak gormuyorsunuz nacizane onerim savunma yapmamanizdir.

    Cevapla

    • Okan Says:

      Mert Bey,
      Mahsuru yoksa siz bu mahkemeyi nasıl görüyorsunuz bir öğrenebilir miyiz?

      Cevapla

      • merttalay Says:

        Okan Bey,

        Mahkemeyi ortalama bir Turk mahkemesi olarak goruyorum, ne bir eksik ne bir fazla. Ortalama bir Turk mahkemesi diyince akliniza hangi sifatlarin geldigini dusunurseniz ne demek istedigimi anlamissinizdir.

        Cevapla

  5. Gurbetci Says:

    Sakirtler, noldu? Kendinize yeni bir bulusma noktasi mi buldunuzda her haber altinda disinfo yorumlariniz var? Sizi disinfo ajanlari sizi. Bad murit bhaaadddd…

    Cevapla

  6. Solmaz Türk Says:

    Alçaklığın sınırı yok.

    Cevapla

  7. doğruya doğru Says:

    Sevgili Tartışmacılar;

    Süheyl BATUM “TSK kağıttan bir kaplandır” dediğinde kendisine şu mesaj gönderilmişti:

    Sevgil Süheyl;

    Söylediklerinin gerçek anlamını söyle artık… De ki;

    “Kuvvet komutanlarından, ordu komutanlarından gencecik teğmenlerine kadar yüzlerce şerefli subayını Fitnetullahın askerlerine esir veren ve daha da kötüsü onları esaretten kurtarmaya çabalamayanlara ‘Kağıttan Kaplan’ dedim ben..” de… Kurtul..

    Sanırım işin özü bu.. “Sanıklar, tutuklular” falan yok; “esirler” var.. Esirin yapacağı da (esirlerin mübadelesi yapılıncaya kadar) adını-soyadını, künye numarasını bildirmek.. O kadar..

    Elde elli kuruşluk bir cd var; onun da fabrikasyon olduğunu Mısır’daki sağır sultan da duydu Tahrir Meydanı’ndakilerde duydu; üç kişilik mahkeme heyeti hala duyamadı.. Daha neyin savunmasını yapacaksın.. “Cenova Konvansiyonuna göre haklarımı istiyorum” diyeceksin, o kadar.. Bırak Müddei Umumi iddialarını ispat etsin, edebiliyorsa .. Mahkeme süreci böylece daha hızlı işler.. Savunmaydı, tutukluluğa itirazdı falan diye vakit kaybedilmez hiç olmazsa..

    Kurt ile kuzu hikayesini hatırlayın hiç olmazsa ve boşuna çabalamayın suyu bulandırmadığınızı kanıtlamak için.. Suyun alt başında olmak da, üst başında olmak da fark etmiyor; görüyorsunuz..

    Hazin ama gerçekler bunlar.. “Doğruya doğru” diyeceğiz; başka çare yok..

    Cevapla

  8. doğruya doğru Says:

    Kusura bakmayın; yukarıdaki mesajda “Cenevre” yerine “Cenova” yazmışım.. doğrusu ” Cenevre Konvansiyonu” olacak..

    Wikipedia’dan iki paragraf aldım aşağıya.. Bilgilernize sunulur…

    “Cenevre Sözleşmesi’yle savaş tutsaklarına sağlanan haklar, tutsak oldukları sürece uygulanır.Tutsaklar ülkelerine iade edilebilirler ya da koruma için tarafsız bir ülkeye gönderilebilirler.Savaşın sonunda, hakkında dava açılan ya da aldıkları cezayı çekmekte olanlar dışında, bütün tutsaklar bırakılır ve gecikmeksizin ülkelerine iade edilirler.”

    “Bir devlet, kendisine veya vatandaşlarına yönelik terörist eylem gerçekleştirmiş kişileri, hangi devletin vatandaşı olursa olsun yargılayabilir ve cezalandırabilir. Ancak, kendi iç hukuku ne derse desin, bunu yaparken uyması gereken evrensel nitelikli normlar vardır ki bunlar arasında insani muamele ve adil yargılanma hakkı en başta gelenlerdendir.”

    Ergenekon ve Balyoz davalarını birer “Terör Davası” saydı ya “Özel Yetkili Savcılık ve Özel Yetkil Mahkeme”, terör suçu da saysan “insani muamele ve adil yargılma hakkı” diyor Cenevre Sözleşmesi.. Esirlerimiz bunu talep edecek yani..

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: