More journalists detained in Turkey

15 Şubat 2011

IN ENGLISH

Developments in Turkey are woefully under-reported in the foreign press.  We provide below one of the few stories in English on today’s alarming raid on an independent news site today.

Turkish journalist detained for questioning over links to alleged coup plot

By Suzan Fraser (CP) – 2 hours ago

ANKARA, Turkey — Police on Monday searched the premises of a dissident news website and detained its owner over possible links to an alleged secularist network accused of conspiring to topple the Turkish government.

Police raided the Istanbul headquarters of the Oda TV website and the homes of its owner, journalist and author Soner Yalcin, and three colleagues, lawyer Serkan Gunel told reporters. Yalcin was later detained for questioning, the Anatolia news agency reported.

Turkish news reports said the raids came hours after Oda TV posted a video that allegedly discredits police investigating the network. The website could be accessed only sporadically on Monday and there was no link to a video.

There has been a surge in the number of cases filed by state prosecutors against Turkish media, many related to the trials of the alleged network, called Ergenekon — after a legendary valley in Central Asia believed to be the ancestral homeland of the Turkish people. The Association says thousands of journalists face prosecution, and 58 are currently imprisoned for their writings or opinions.

Some 400 people, including politicians, retired military officers, academics and journalists, are already on trial accused of being a part of the Ergenekon conspiracy. One of the most prominent defendants is Mustafa Balbay, a columnist for pro-secular Cumhuriyet newspaper and a fierce government critic, who has been in jail for more than two years.

Turkish journalist groups decried Monday’s raid as an affront to press freedoms and free speech.

"This raid isn’t against Oda TV, it is against press freedoms," said Atilla Sertel, who heads the Turkish Federation of Journalists. The group said police confiscated the website’s computers as well as journalists’ documents and notes.

The Istanbul-based Turkish Journalists’ Association said the raid was the latest example of "intolerance" toward journalists.

Prime Minister Recep Tayyip Erdogan’s government insists the Ergenekon trials are a step toward democratic reform. Opponents counter that many of the accused are innocent and have been targeted as part of a broader plan to muzzle dissent and undermine Turkey’s secular legacy.

Meanwhile, in a seperate case Monday, a high-ranking retired general, Cetin Dogan, turned himself over to authorities and was taken to an Istanbul jail, days after a court ruled that some 160 current and former military officers must be jailed pending the outcome of a trial dubbed "Sledgehammer" on charges of plotting to overthrow the government.

Most of the defendants in the case — including Turkey’s former air and navy chiefs — were jailed on Friday after the court announced its decision and ordered the courthouse doors shut. The court issued arrest warrants for 29 officers who had not attended Friday’s hearing, including Dogan, the commander of Turkey’s first army, who is accused of leading the alleged coup plot.

The charges against the officers stem from leaked documents published by the Taraf newspaper. The prosecutor says the alleged conspirators hoped to create chaos through a series of assassinations and attacks which would lead to calls for a military takeover.

The military, which has overthrown three Turkish governments since 1960 and pressured an Islamic-led government to step down in 1997, has denied such a plot, saying documents used as evidence are from a military training seminar, chaired by Dogan, during which officers simulated a scenario of internal strife. Many of the defendants were officers who attended the seminar.

"There is no evidence, but we’re being jailed," Dogan told reporters before he was escorted to jail.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

30 Yorum “More journalists detained in Turkey”

  1. acracia Says:

    For those who can read Turkish, the following piece is from Cuneyt Ozdemir in the Turkish daily Radikal on February 15th, 2011, sharing worries about stifling oppositionary voices in Turkey:

    “Dün odatv.com basıldı. Bu siteyi 2007 yılında Soner Yalçın ile ben kurdum. Soner Yalçın ile de yıllarca hem arkadaşlığımız hem de iş ortaklığımız vardı. Vardı diyorum zira odatv.com’u kurduktan sonra dünya görüşlerimizde ayrı düştük. İş ilişkimizi bitirdik, arkadaşlığımızı da rafa kaldırdık. Yıllardır görüşmüyorduk. Geçen yıllarda siyasi görüşlerimiz artık neredeyse taban tabana zıt hale geldi ama bu önemli bir gerçeği değiştiremez. Dün evi basılan, hakkında gözaltı kararı çıkan Soner Yalçın gazetecidir. İşi-gücü okumak yazmaktır. Gördüğünüz görebileceğiniz en iyi entelektüellerden biridir. Sahaflardan çıkmayan, bir anda birden çok kitap okuyan, tarihe meraklı gerçek bir aydındır. Türkiye’nin en belalı dönemlerinde Cem Ersever kitabını yazmıştır. Soner Yalçın’ın bugün fikirlerine katılmayabilirsiniz, dünya görüşü sizi rahatsız edebilir, kitaplarını eleştirebilirsiniz, yazdıklarından hazzetmeyebilirsiniz hatta odatv.com’daki yayıncılık hoşunuza da gitmeyebilir ama Soner Yalçın’ın gazeteciliğine laf söyleyemezsiniz. Asıl mesele de işte burada başlıyor.
    Eğer bugün sadece gazeteciliğinden rahatsız olduğunuz için Soner Yalçın’ı ya da başkalarını gözaltına alıp, evlerine, ofislerine baskın düzenliyorsanız veya bugün bu baskınlara ses çıkartmıyorsanız yani açık açık yazalım korku dağları sarmışsa vay halimize hepimizin. Demokratik bir ülkede muhalefetin gücü ve büyüklüğü rejimin barometresidir.
    Bir gazeteciyi yaptığı haberlerden dolayı beğenmiyorsanız demokratik bir ülkede izleyeceğiniz yol bellidir: Mahkemeye gidip dava açarsınız. Eğer dava açmayıp evine, işyerine baskın yapıyorsanız zannetmeyin ki başı belada olan bir tek o gazetecidir.
    Çok daha tehlikelisi, bir ülkede böyle bir algının ve korkunun doğmuş olmasıdır. Zira iletişim bilimi için gerçek tektir ve ‘algı gerçektir’.
    Bu ülkede gerçekten basın özgürlüğü diye bir şey varsa gazeteciye gazeteci olarak davranılır. Her muhalif gazeteciyi tutuklamaya kalkarsanız o ülkedeki rejimin adı demokrasi değil başka bir şeydir. Bugün görüşleriniz taban tabana zıt olsa da yıllardır konuşmasanız da hatta aranızda hiç hazzetmeyen olsa da gazetecilerin özgürlüğü bir toplumun fikir özgürlüğünün ufkudur.
    Ve görünen o ki ufukta güneş batıyor.”

    Cevapla

  2. fmerakli Says:

    Ozden Ornek gunluklerini yayinlayan Nokta dergisi askeri savcilik tarafindan basildiginda basin ozgurlugu ayaklar altina aliniyor diye ayaga kalkmak bir yana gizli/acik destek verenlerin bugun Odatv basilinca basin ozgurlugu elen gidiyor diye bagrismalari en hafif deyimle ikiyuzluluktur.

    Odatv baskinini kinayanlar arasinda Basin Konseyi de var, biliyorsunuz Konsey Baskanligini yuruten mustafi Hurriyet Basyazari Oktay Eksi CHP’ye uye olunca baskanlik istifa etmis, yerine de Cumhuriyet yazari Orhan Birgit secilmisti.

    Bugun Basin Konseyi Baskani olarak Odatv’ye yapilan baskini kinayan Orhan Birgit, 6-7 Eylul pogromuna yol acan provakasyonlarin odagi olan Kibris Turktur Dernegi’nin 2. baskani olmasinin yaninda Sertel’lerin Tan Gazetesi’nin basilmasi olayinda da basrolde yer alan isimlerden biri idi.

    Zamaninda muhalif bir gazeteyi basan Basin Konseyi Baskani’nin bugun muhalif bir yayin organina yapilan baskini kinamasi beni sadece gulduruyor ve aklima Demirel’in o veciz sozu dusuyor: dun dundur, bugun bugundur…

    Bunlardan Odatv’ye yapilan baskini destekledegim gibi bir anlam cikmasin, ben sadece bugun basin ozgurlugu havarisi olarak ortaya sacilanlarin aslinda ne denli omurgasiz olduklarini soylemeye calisiyorum. Odatv’nin ugradigi muameleye, gecmiste Nokta gazetesi ugradiginda islik calanlarin ya da bugun Zaman ya da Vakit gazetesi ugrasa ya susacak ya da elleri patlayana kadar alkislayacak olanlarin ikiyuzlulugunden bahsediyorum.

    Bu arada Odatv’nin son donemde muhalif bir sesten ziyade bir dezenformasyon odagina donustugu gerceginin de altini cizmek lazim. Daha gecen gun Can Bey, Hasip Kaplan’in 12 Eylul darbecilerini yargilamak icin verdigi kanun teklifinin AKP’nin oylari ile reddedildigi seklinde cikan bir Odatv haberini bloga tasimisti ve ben de Meclis tutanaklari ve Kaplan’in kanun teklifinin tam metni ile haberin yalan oldugunu kanitlamistim. Son donemlerde MIT Mustesari Gulen’in kardesinin Gulen’in danismani oldugu, uydurma bir resim kullanarak Gul’un Anayasa Mahkemesi uyesi olarak atadigi Alparslan Altan’in sakalli bir yobaz oldugu gibi camur at izi kalsin haberlere imza attigini da biliyoruz. Bunlar baskini mesru gosterir diye soylemiyorum ama karsimizda da sayginligini yaptigi haberlerin dogrulugundan alan bir yayin kurulusu falan da yok… Nagehan Alci bugunku yazisinda Reha Muhtar’in aylar once Odatv ile ilgili bir tespitini aktarmis, aynen katiliyorum:

    ‘Türk basınında insanları ve söylediklerini itibarsızlaştırmak için yalanı, riyakarlığı, pespayeliği ve haysiyetsizce saldırıyı haber adı altında yapan Soner Yalçın diye bir kişi var. Sitesinde beğenmediği, çıkarlarına uymadığı, çatıştığı ve sindirmek istediği insanları yalan haberlerle çamur atarak susturuyor ve sesini çıkartamaz hale getiriyor.’

    Cevapla

    • Bulent Murtezaoglu Says:

      Daha gecen gun Can Bey, Hasip Kaplan’in 12 Eylul darbecilerini yargilamak icin verdigi kanun teklifinin AKP’nin oylari ile reddedildigi seklinde cikan bir Odatv haberini bloga tasimisti ve ben de Meclis tutanaklari ve Kaplan’in kanun teklifinin tam metni ile haberin yalan oldugunu kanitlamistim.

      Evet ama unutmus olmalisiniz, ayni tur bir haberin CNN(Turk) tarafindan verildigini de bulmustuk: http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/02/09/12.eylul.darbecilerinin.yargilanmasina.hayir/606165.0/index.html

      Genelde hangi kanat/taraf olursa olsun basin duzgun davranmiyor. Daha fenasi, boyle davranan basin carpitma ve yalan yazma isindeki tarafina gore ve ozellikle carpitip, yalan yazdigi icin kiymetli oluyor. Ugrastiginiz zaman sadece haberlercilerin degil kose yazarlarinin da bilicisi ve anlaticisi pozunda olduklari fikriyati yanlis naklettiklerini de goruyoruz. (Burada ilgilenilen liberal-demokratlar mesela.) Bu blog vesilesiyle bir kere daha teyid edilmis oldu genel halin fenaligi.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Evet ve benim de butun itirazim buna. Ben de savunmuyorum herhangi bir yayin kurulusunu. Ama dezenformasyon yuzunden bir kurulusun basilmasini sevimli gostereceksek, ona gelene kadar, daha baska bir suru ornegi var. Basin etigi diye, standard diye bosuna bagirmiyorum ben burada.

        Cevapla

      • fmerakli Says:

        Dogru soyluyorsunuz Bulent bey, ben CNNturk’u yukarida anmadim, zira aktarilan haber Odatv kaynakli idi. Tabii bu yalan haberin bir baska basin organinda yayinlanmis olmasi, Odatv’nin ayibini ortadan kaldirmiyor, sadece ayni ayibi CNNTurk’un de isledigini gosteriyor. Bu paylastikca azalacak bir ayip da degil kanimca!

        Sonucta haklisiniz, basinin hali pur melali cok fena, ama bence bu konjonkturel bir durum olmaktan ziyade sistemik bir sorun Turkiye icin. Memnun olalim olmayalim, sosyal bir organizma olarak Turk toplumu (diger tum toplumlar gibi, ama goreli olarak bu donemde belki daha hizli bir sekilde) bir degisim sureci yasiyor, bu degisimden basin da kendine dusen payi alacaktir. Yanlis anlasilmasin bir tasfiye/kirim yasanacaktir/yasanmalidir falan demiyorum, basinin organik bir parcasi oldugu sosyal dokunun gecirdigi donusumden etkilenmek durumunda oldugunu soylemeye calisiyorum…

        Cevapla

        • Bulent Murtezaoglu Says:

          Dogru soyluyorsunuz Bulent bey, ben CNNturk’u yukarida anmadim, zira aktarilan haber Odatv kaynakli idi.

          Bunu nereden biliyoruz? Kendileri yazmis gibi duruyorlar. Ben melisteki konusmalara (ki olar dogru, tutananaklara baktik) dayanarak yazmislar diye dusunmustum. Belki bir sey kacirdim?

          Cevapla

  3. acracia Says:

    Fmerakli:

    1) Birindeki yanlisligi gostermek, askeri mudahaleyi onaylamak anlamina gelmez. Bu varsayim yanlis ve fikirlerine katilmadigi, yayin politikasini savunmadigi halde etik olarak bir basin kurulusunun basilmasini
    protesto eden birisini savunmak yanlistir. Tam tersine askeri ortamda beklenmeyen sey demokratik bir ortamdir. Su anda demokratik olmasi gereken bir ortam var; hukuken oyle gozukmuyor.

    2) OdaTV dezenformasyon yapiyorsa, Sabah, Star, Zaman, Today’s Zaman, Vakit, Taraf bunlarin hepsi degisik dozlarda yapmiyor mu? Hele Vakit? Oralari neden kimse basmiyor? Buna cevabiniz var mi? Vakit mutlu mesut devam ediyor, inanin bence de kiyaslayamazsiniz.

    3) Bugunku duruma ses cikarabilmek ikiyuzluluk degil, cesarettir. Ses cikarana ikiyuzluluk demek seslerini kismaktir.

    4) Demokratik bir ortama hic yakismayacak bu ortamin obur kutbu askeri mudahale degildir. Bu durumda o durumda sesini cikaramayana simdi cikarmaya calisiyor diye baski yapmak dogru degildir.

    5) Herhangi bir basin kurulusunun basilmasi bastan yanlistir. Nokta. Askeri vesayet bitsin denir. O biterken yenisinin baslamasina itiraz etmek demek, ikiyuzluluk degildir.

    6) Askeriye altinda ses cikaramamayi, demokratik olmasi dogal olmasi gereken bir ortamdaki mudahalelerle kiyaslamak, demokrasi adina ikiyuzluluktur.

    Cevapla

    • acracia Says:

      Birinci şık savunmamak yanlistir olacakti.

      Cevapla

    • acracia Says:

      Altinci şık: “Askeriye altinda ses cikaramamayi, demokratik olmanin dogal olmasi gereken, ozgurluklerin olmasi gereken ama olmadigi tamamen sivil ve ileri demokrasi soylemlerini kullanarak bununla yurtdisinda da ovunen bir ortamdaki mudahalelerle kiyaslamak, demokrasi adina ikiyuzluluktur.” olacakti.

      Cevapla

    • fmerakli Says:

      Acracia,

      demissin ki “Birindeki yanlisligi gostermek, askeri mudahaleyi onaylamak anlamina gelmez.”

      Dogru soyluyorsun ama hangi konteksle iliskili soyluyorsun onu pek cikaramadim, benim yorumumun geneli ya da belli cumlelerinden boyle bir anlam cikar mi cok emin degilim zira…

      Basta Vakit yandas tabir edilen yayin organlarini listelemissiniz. Turk basini soz konusu olunca Sezen Aksu’nun o guzel sarkisina kulak vermek lazim: “Masum degiliz hic birimiz”, yani listenize HUrriyet, Vatan, Cumhuriyet, Sozcu vs. de eklenmeli. Hal boyle iken sorulmasi gereken soru “Vakit niye basilmiyor?” sorusu degil bence. Odatv’nin gordugu muameleyi onayliyor degilim ki ben. Ben hic hazettemedigim Odatv’nin baskin yemis olmasindan rahatsizim, hicbir sekilde desteklemiyorum. Odatv bagimsiz ve tarafsiz bir gazetecilik degil, misyon gazeteciligi yapiyor idi ve bu tur yayinlarin yapilmasi demokrasilerde normaldir. Eger yalan haber vs ile yapiliyor ise tekzip, tazminat gibi hukuki surecler isletilir.

      Karsi olduklari, hazzetmedikleri Nokta dergisi basildiginda susanlarin ya da alkislayanlarin, bugun Odatv basildiginda akillarina basin ozgurlugunun gelmesi benim nazarimda ikiyuzluluktur. Ama bu nitelemeyi agir buldu iseniz, sizinle insan gibi tartisabilmenin hatirina ikiyuzlulugu samimiyetsizlige downgrade ederim. 🙂 Bir de sakin yanlis anlasilmasin sizi boyle bir seyle itham etmemistim, zira Nokta dergisi basildiginda ne tur bir tavir aldiginiz konusunda en ufak bir fikrim yok; sozleriminn hedefi Nokta dergisi basildigindaki tutumlarini bildigim kimi basin mensuplari idi… Bu anlamda da samimiyetsize samimiyetsiz demenin onlarin seslerini kismak gibi bir sonuc doguracagini dusunmuyorum.

      Dorduncu maddede yazdiklarinizi anlamadim, askeri mudahale ornegini neden verdiniz pek kafamda oturtamadim. Ben Ornek pasa gunlukleri nedeni ile Nokta dergisinin basilmasi ornegini vermistim ki o da bir kac senelik mesele, askeri mudahale sartlarinin gecerli oldugu bir doneme tekabul etmiyor.

      Besinci maddede soyle demissiniz:

      “Herhangi bir basin kurulusunun basilmasi bastan yanlistir. Nokta. Askeri vesayet bitsin denir. O biterken yenisinin baslamasina itiraz etmek demek, ikiyuzluluk degildir”

      Ilk cumleye katiliyorum. Tek kelimelik ikinci cumleye de katiliyorum. Ucuncu cumleyi yillardir soyler dururum, sanki ben yazmisim gibi duruyor okurken. Dorduncu cumleyi de demokratik bir hak olarak gorurum, hic bir itirazim olmaz. Amma velakin tek baslarina katildigim bu dort cumlenin benim yorumuma bir cevap olarak birlikte kullanilmasina ve verdigi mesaja katilmiyorum; izah edeyim…

      Ben Nokta basilirken susanlarin Odatv basildiginda basin ozgurlugu diye bagrismalarina ikiyuzluluk dedim, Odatv’den bagimsiz olarak askeri vesayet biterken yenisinin baslamasina itiraz edenlere hic bir sey demedim. Ayrica dikkatinizi cekerim ki hem Nokta hem de Odatv AKP iktidari doneminde, yani bazi kesimlerin ianandigi sekli ile askeri vesayet bitip bir yenisi kurulurken.

      Dorduncu maddeye iliskin yorumum altinci madde icin de gecerlidir. Nokta dergisi ornegi mudahale sonrasi askeri rejim donemlerinde degil AKP hukumeti doneminde bir kac yil once yasanmistir. Bu nedenle demokrasi adina ikiyuzluluk olarak tanimladiginiz tavir konusunda sizinle hemfikir olmakla birlikte, Nokta dergisi askeri rejim doneminde basilmadigi icin benim verdigim ornekle bir iliskisi yok diye dusunuyorum.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Fmerakli:

        Dogru soyluyorsunuz. Soyledigimden o anlam cikmis olabilir. Ama onlara referans hic bir zaman vermedim, cunku benim listemde Hurriyet, Sozcu, Cumhuriyet’i birakin, hemen hic bir yayina tam itimat yok. Bunun sebebi de cok acik: Bulent Bey’in ve sizin de dile getirdiginiz gibi, masum bir yayin organi goremiyorum ben ortada. Bunu dile getirmis oldugum tek bir yorum da gosteremezsiniz bana, cunku oyle dusunmuyorum. Bu yuzden genis spektrumlu okumaya calisiyorum. Bu sebeple de cok aleni taraf tutan kisilere genelde cok itibar edip okumuyorum. Burada cok lafi gecmedikce ya da benim ilgilendigim konularla ilgili olmadikca.

        Hatta acik soyleyeyim, son zamanlarda buraya daldigimdan beri okudugum abuk sabuk (her turlusu, her kutbu) yazidan beynim cop tenekesine dondu.

        Ancak, verdigim orneklere gelince:

        bugune kadar ben asla “yandas” medya kelimesini kullanmadim, o kelimenin yukledigi anlamlardan hoslanmiyorum. Genel yayin politikalari acisindan, sayet kutuplasmadan bahsediyorsak, o konuda soylenebilecek cok sey var. Ancak benim bu ornekleri verme sebebim, bakin yandas medya ne guzel gidiyor degildi. Bunu bugune kadar artik benim cizgimde artik anlamis olmalisiniz diye umuyorum.

        Sadece genel yayin politikasi acisindan bir ucta OdaTV duruyorsa, ki siz Basin Konseyi’ni isin icine cekerek o kutba isaret ettiniz, obur kutupta benim sozunu ettigim, yani genelde muhalif seslerin cok net ortaya konmadigi ama ayni sekilde dezenformasyonla suclanabilecek bir baska kutup uzerine soz etmekti. Bunu yaparkenki amacim da daha da kutuplastirmak degil, eger bir ucta Basin Konseyi ve OdaTV’yi konuslandirirsaniz, obur ucta da bu dinamiklere isaret etmek lazim gerektigi idi.

        Sonuc olarak, yine cok hoslanmadigim bir seyi yapiyorsunuz: bir seyi (diger gazeteler) sarf etmedim diye, onlarin listemde olmadigi imasini cikariyorsunuz. Cuneyt Ozdemir yayin politikasina katilmadigini alenen soyledigi bir siteyi, demokratik soylemlerin havada ucustugu, daha da sivillesildigi icin yurtici ve disinda ovulen, ovuldugu icin de bu tarz icraatleri cok daha fazla goze batan sivil bir hukumet altinda olmamasi gereken bir seyi, bir baskini ve endiseyi kosesine tasidiginda daha once neredeydiniz yapiyorsunuz. Bu ise cok buyuk bir haksizlik. Cuneyt Ozdemir’i de
        Basin Konseyi’yle ayni duzeye cekmek gibi oluyor. Anlatabiliyor muyum?

        Yani bu orneklerde, siz illa ki bir sey soylenmiyorsa ondan rahatsizlik duyulmadigi anlamini cok kolaylikla cikariyorsunuz. Bunun ornekleri de cok. Oysa bir seyi dile getirmemenin, ya da daha once o noktada bir sey sarf etmemenin bir cok sebebi olabilir: nefesini bir tek seye odaklamak, ona gelene kadar daha onemli tartisilmasi gerektigi dusunulen baska konular olduguna inanmak, konuyu dagitmamak,
        o konuda zaten soylenecek bir soz olmadigini dusunmek gibi. Ama siz bu cikarimlari yaptikca, biraz da karsinizdakini “niye onu da ayiplamiyorsun, ayiplasana” durumuna koyuyorsunuz, ki Cuneyt Ozdemir’e de yaptiginizi dusundugum gibi, zira dogrudan ikiyuzluluge atlamissiniz, ki burada Cuneyt Ozdemir misal diye konusuyorum, cok da bilmiyorum, bence de bu karsindakinin konusma ve hareket sahasini kismaktir.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Acracia, aslinda birbirimizi biraz yanlis anlamisiz ama ayni seyleri soyluyoruz, sagolasin detayli aciklaman icin.

          Cuneyt Ozdemir ile Basin Konseyi’ni bir sepete koyma amacim yok, olamaz. Ozdemir’i universite yillarindan kisisel olarak da tanirim benim biraz buyugumdu… O gun de duzgun bir adamdi bugun de oyle… Ayrica odatv baskinina verilen tepkileri elmalar ve armutlari karistirmadan sepetlersek, siz Ozdemir’le ayni sepete dusersiniz, zira acik bir sekilde yazmissiniz ki: “Herhangi bir basin kurulusunun basilmasi bastan yanlistir. Nokta.”

          Benim yapmaya calistigim, yayin politikasindan bagimsiz olarak, bugun Odatv, ama prensip olarak herhangi bir yayin organi baskiyla karsilastiginda sesini yukseltenleri bir sepete, hazzetmedikleri Nokta basilirken susan ya da aymazliga vurup destekleyenlerin bugun odatv basildigi icin basin ozgurlugu diye ayaga kalkanlari bir baska sepete koymakti.

          Cuneyt’i Basin Konseyi ile ayni sepete koymam, koyamam; oyle anlasildiysam da ozur dilerim… BU arada Hurriyet’i falan listeye eklemediginiz icin bir anlam cikarmis degildim, bu konuyu daha once etraflica tartismistik sizinle, o yuzden bu konuda ne dusundugunuzu biliyorum. Ben o cumleyi aslinda daha cok yorumlari okutacak olanlar icin meramimi anlatmak uzere yazmistim, ama size yonelik olmadigini bir parantez icerisinde bile olsa belirtsem iyi olacakmis, kusura bakmayin…

          Cevapla

          • acracia Says:

            Simdi anladim; cok tesekkur ederim. Anlastik.

            Cevapla

          • acracia Says:

            Ama bir sey daha var aklima takilan simdi: sesini simdi yukseltmek demek, bunun icin daha kamusal bir yol bir yol bulmak, daha once kamusal alanda bunu Nokta ornegi gibi soylememis olmak anlamina gelmez ki? Yani bir konuda sesini belirli bir sekilde herkesin duyacagi sekilde duyurmamak demek simdi bu konuda da konusulmasin o zaman anlamina geliyor gibi. Ki yine “ayiplasana” mantigina donuyoruz. Bana cok da olumlu gorunmuyor bu…

            Cevapla

            • Bulent Murtezaoglu Says:

              Sadece Nokta konusu degil ki laf edilmeyen? Bildigimiz bilmedigimiz bir suru, nasil desem, pek muntazam gozukmeyen is oluyor/oldu/olmakta. Bunlarin kimisi hakkinda konusmak da — simdiki halin ve konunun tersine — hukumet, devletin diger kanatlari, TSK, milletin onemli bolumu ve diger guc odaklari tarafindan hic hos karsilanmayacagi icin acikta ses etmiyoruz, aslinda baska yerde de ses etmiyoruz. En fazla ‘yazik, nicin bu kadar ugrasiyorlar acaba’ yahut ‘evet, oyle seyler yapanlara boyle seyler olur’ filan diyoruz belki. Bu ornek laflarin ikincisindeki oznenin bir tabiat gucu gibi oldugunun imasi da var tabii.

              Benim bu konularda bir her seye laf ederim iddiam yok, hatta oyle olmadigini gayet iyi biliyorum. Her seye laf edilebilmesinin yolunu (kanuni, sosyal acidan) nasil acabiliriz, hangi sartlar altinda ve nasil davranan bireylerden olusan bir toplumda bu olabilir diye anlamaya alisiyorum bazen — ona da ilmim yetmiyor. Bunu hakikaten bilen varsa ve anlayabilecegim sekilde anlatirsa dinlerim tabii.

              Cevapla

              • acracia Says:

                Bulent Bey,

                Bugun biraz kac gundur buraya fena halde dalip ihmal ettigim isler ustume yikildi. Ama cok kaba hatlariyla, kisaca bana gore su soylediginiz, ne tur bir devlet yapisi ve o yapi icerisinde hangi tur vatandaslik kavraminin hukuki ve sosyal olarak dusunuldugu, kurgulandigi, uygulanip hatta bazen sosyal muhendisliginin yapildigi ile ilgili. Genelde bunun etrafinda da egitim sistemi, yasalar, vs duzenlenir. Bunlar da belirli tur bir yurttas anlayisi olusturup tesis etmeye yarayan aygitlar gibi dusunulebilir. Ozgurlukler, haklar hep bunun cevresinde verilir.

                Bizim egitim sistemimiz de karakteri egip bukup tahakkum almaya meyillidir. Bunun bilerek yapildigini sanmam, ama bir tezahurdur. Muhalefet baskaldiri gibi alinir mesela. vs. vs. Kanunlarla da beslenirse, birey belirli bir vatandaslik anlayisi cercevesinde hareket kabiliyetine sahip olabiliyor. Oradan da bakinca butun yumurtalar ayni gorunuyor mesela, anlatabildim mi? Halbuki onlar da baska.

                Umarim bu biraz kabaca da olsa bir fikir verebilmistir ne demek istedigim hakkinda.

                Cevapla

          • acracia Says:

            4. şıkka açıklama:

            Burada askeri mudahaleden kastim, sizin askeri savci baskini demenizdir. Ben oyle kast ettiginizi dusundum–askerin yargiya mudahalesi diye yani. Yoksa 12 Eylul gibi bir tesebbus degildi aklimdaki.

            Cevapla

      • acracia Says:

        Ki inanin size simdi hareket ve konusma sahasini kismak derken bile rahatsizim, su son birkac gundur gorduklerimizden sonra. Hele dun. Her neyse, bakin benim cikis noktami bugun Radikal’de Ahmet Insel cok guzel ozetlemis, sorun AKP mi Erdogan mi diye yazarak. Elestiriye tepki bicimi diye bahsetmesi benim hep uzerinde durdugum husus zaten. Cunku bu cogulculugun, cok sesliligin en buyuk temeli, demokrasi dedigimiz kavramin en onemli unsurlarindan birisi.

        Link veremiyorum, sistem yutuyor.

        Nokta’nin basilmasini birakin, hicbir basin kurulusunun, kitabevinin basilmamasi, toplatilmamasi, hicbir partinin kapatilmamasi gerektigini dusunuyorum.

        Bir de bir sey soracagim, yalniz, bunu da gercekten bilmedigim icin soruyorum: bu gunluklerden cok soz ediliyor, ben cok takip etmedim, bu veya sozu gecen bir suru baska gunluk var, bunlarin otantik olup olmadigini biliyor muyuz?

        Cevapla

        • Bulent Murtezaoglu Says:

          Ahmet Insel’in yazisindaki eksiklik veya yanlis AKP’in 8 senedir — simdi oldugu sekilde — iktidar oldugu kabulu ve imasi. Halbuki durum oyle degil. Bu parti %33 (muydu?) oyla zaten acayip/eksik bir temsil yapisi olan bir parlementodan aldigi mesruiyeti sorgulanan turden sayisal gucle, AB halatina sarilarak ve Sezer (+ mahiyetini bilmedigimiz TSK) baskisi/kotrolu altinda ilk iktidar donemini tamamladi. Ozgurluklerdeki ana genisleme de — belki tikildiklari kulvar yuzunden — zaten o donemde oldu galiba. Ikinci doneminde hem parlemetonun temsil gucu daha yuksekti hem AKP’nin oy orani. Cumhurbaskani da AKP’nin icinden cikmisti. Isin o taraflari ve TSK’in rolunun azalmasi (Ergenekon davalari ile) tamamdi yani. Bunlara karsilik baslarinda bir kapatma davasi korkusu vardi. Butun bunlara bakinca, ‘iktidar’ suresinin 8 sene oldugunu soylemek zor. Mesru muhalefet icin durum daha fena tabii. O resmi duzgun cekmezsek gidisati okumamiz da zorlasir herhalde.

          Cevapla

          • acracia Says:

            Evet boyle dusunmemistim. Ancak tek basina iktidar olan partilerin genellikle ilk donemde daha iyi isler cikarirken, ikinci donemde yine ayni sekilde secildiklerinde genellikle daha otoriter bir yapiya burunmeleri de cok da olmamis bir sey degil…

            Muhalefet de bence elmalari armutlari cok fazla barindirdigi icin, dogru durust temiz bir cikis yapamiyor. Bir sekilde birseylerden muzdarip veya rahatsiz (bu blogda da goruldugu uzere) cok farkli sesler bir araya gelince, herkesi tatmin edecek bir cikis yapmak da zorlasiyor. Aslinda bakin, AKP’nin cok basarili oldugu bir alan bu. Bu kadar farkli kesimlere hitap edebilip, cok farkli durusta olan cok kisiden oy alabilmek…

            Cevapla

        • fmerakli Says:

          Acracia,

          Ozden Ornek gunluklerinin de sahih olduguna iliskin bir bilirkisi raporu var. Ozden Ornek, gunluklerin yayinlanmasindan sonra donemin Nokta genel yayin yonetmeni Alper Gormus hakkinda dava acmisti ve bilirkisi raporu Ergenekon davasi delillerine dahil olduktan sonra verilen kararda Gormus beraat etti. Ozden Ornek de bu karari temyize goturmedi, ki bence tek basina bu bile birseyler soyluyor.

          Bir de Ornek gunluklerinin, pasanin Deniz Lisesi’ndeki yillarindan basladigi ve ozel hayatindaki detaylari kapsadigi da dusunulurse Dogan ve Rodrik’in deyimi ile sahte belge cetesinin bir urunu olma ihtimali bence hic yok. Gunluklerin manipule edilip edilmedigi deyargi surecinde ortaya cikmasi gereken bir nokta, ama gunluk hakkindaki bilirkisi raporunun mahkemenin kararinda etkili olacagini dusunmek kehanet olmaz.

          Cevapla

          • Bulent Murtezaoglu Says:

            Ozden Ornek gunluklerinin de sahih olduguna iliskin bir bilirkisi raporu var.

            Ben onu Taraf’tan Gormus’un kosesinden takip etmistim. Nasil olugunu anlamadigim ve orada yazildigi sekliyle olmasi mumkun olmayan bir ispattan bahsediliyordu. Sozluge bir baktim, soyle [icerigini teyid etmedigim] bir girdi buldum: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=13640900 (Hakime hanim oyle karar verdiyse cok memnun olurum yalniz. Can bey de herhalde son kismini sacini basini yolarak karsilar. Kriptoloji, guvenlik filan konusunda calisanlara haber verelim MS Word sihirli bir sekilde hallediyormus isleri.)

            Neyse, ben gunluk vardir veya yoktur demiyorum. Zaten o seviyede ve o komutanlar arasinda bir seylerin olduguna isaret eden baska alametler de var dava konusu olmus olan benim anladigim kadariyla. Malesef basinimiz dogru seyleri de icine yalan ve carpitma katmadan anlatamadigi icin daha ilerisini soylemem zor. Gerek de yok sudur budur diye bir sey soylemeye zaten.

            Cevapla

            • acracia Says:

              Cok sagolun ikinize de. Ortada cok sey geziniyor; simdi sozu gecince yine aklima gelmisti, gelmisken de sorayim demistim. Gunluklerin olup olmamasi bir sey degistirir mi bilmiyorum, bunun ima edebilecegi sey ne olur ne olmaz, ona da bakmadim, ama bilirkisi raporunu da merak ettim. Artik vakit olunca.

              Tekrar tesekkurler vakit ayirip yazdiginiz icin.

              Cevapla

    • acracia Says:

      Son bir ek: Basin Konseyi’ni katmadan, Cuneyt Ozdemir’in bu durumu dile getirmesine istinaden yaziyorum. Yoksa Basin Konseyi’nin etik olarak cok sorunlu taraflari oldugunu, daha otoriter bir devlet yanlisi (“pro-establishment”) diyebilecegimiz bir cizgide oldugunu dusunuyorum.

      Ancak degisik yazarlarin bugun ses cikarmasi, Basin Konseyi’yle ayni cizgide gorulurse, tehlikeli bir kutuplasmaya daha hizmet edilmis olunur. Zira ayni seyi protesto eden elmalar ve armutlar yine ayni sepete girer.

      Bunu da son biriki gundur dusunup duruyorum: ben de su anda kendimi elmalar ve armutlarla ayni sepette hissediyorum ve itirazim var, hosnut degilim. Yine de adil gordugum seyi yazmaya calisiyorum. Bunu dunku yazismada da dile getirmeye calismistim Fmerakli. Siz de benimle ayni fikirdeydiniz gorunuse gore. Dolayisiyla ayni seyi dile getirenlerin/getirebilenlerin bir arada paketlenmesi cok rahatsizlik verici.
      Bana yapilinca, kendimin bile hazmedemedigi bir sey. Bunu anladiginizi saniyorum.

      Cevapla

  4. acracia Says:

    Basin hakkinda bir yazi daha, Cuneyt Ozdemir’den 16.2.2011 Radikal kosesinden bir alinti:

    “Bugün ‘şucu’, yarın ‘bucu’ ilan edilebiliriz. İşin ucunda sabahları polis baskını ile uyanmak var.

    Kalemi elimize aldığımızda, klavyeye parmakları uzattığımızda aklımızın kenarında artık hep bir korku bulutu duruyor. Yazdıklarımız yüzünden bir örgüt ile aniden bağlantımız çıkma ihtimali olduğunu biliyoruz. Yazdıklarımız birilerinin hoşuna gitmezse bir grup internet sitesi ve gazete köşesinde linç edilebilme ihtimalini yaşayarak öğrendik.

    Bugün ‘şucu’, yarın tam tersi ‘bucu’ olarak ilan edilebiliriz. İşin ucunda sabahları polis baskını ile uyanmak var. Kütüphanenizin allak bullak edilmesi ve aklınıza gelmeyecek iddiaların üzerinize boca edilmesi ihtimali pusu kurmuş bekliyor. Bugün o partinin adamı olmaktan, yarın bu partili sanılmaktan ürküyoruz. İşin kötüsü, bu korkularımıza merhem olacak ufacık bir emare de ortada yok… Ne yargıya güvenebiliriz, ne polise ne de orduya. Biz vicdanı olan gazeteciler şu günlerde çırılçıplak soğukta bu korkuyla üşüyoruz. Gelin görün ki söylesen tesiri yokmuş gibi gelse de sussan gönül razı değil. Bu yüzden yazıyoruz işte…”

    Cevapla

    • Bulent Murtezaoglu Says:

      Bir cimbiz:

      Ne yargıya güvenebiliriz, ne polise ne de orduya.

      Yahu siviller arasinda sinirlarimizin icinde olan islerde artik orduyu aklimiza getirmesek nasil olur acaba? Aliskanlik ruhlara islemis. Sayilanlarin arasinda mesru ve bu ise karisacak organlar olan hukumet ve meclis yok mesela. Memlekette bu kurumlar var, rahatsizligin cozumunun adresleri de onlar. Onlari calistirmaya bakmak lazim. Isimleri bile gecmezken nasil olacak bu is?

      Kotu niyetle yazmistir, subaylar okusunlar da ‘yok yok bize hala guvenilir, gorurler onlar’ nevinden seyler desinler diye yazmistir bunu demek istemiyorum. Belli ki bunalmis da yazmis, ama dedigi cok da duzgun bir sey degil.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Ya da birisi cikip “orduyu niye ayiplamiyorsun, ayiplasana, iste darbecisin” de diyebilir; ki goruyoruz bu tur yorumlari cok. O zaman yaptigi elestiriyi duymak yerine yaftalayarak susturuyorlar. Belki de bu da ihtimal dahilindedir.

        Bir 17.2.2011 Ozgur Mumcu’nun “Ergenekon, Kontrgerilla, Soner Yalcin” yazisina bakin isterseniz.
        Radikal’de cikmis o da. Link veremiyorum; sistem yutuyor.

        Cevapla

Bulent Murtezaoglu için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: