Nazlı Ilıcak’ın bir evelki mesajımıza yanıtı:
Sayın Rodrik,
Bir muhatap aradığınız ve bir kamuoyu yaratmaya çalıştığınız anlaşılıyor. Gölcük’teki belgelere de itirazınız var. Çetin Doğan’ın damadı olduğunuz için anlayışla, hatta takdirle karşılıyorum. Kendinizi savcı ya da hakim yerine koymaktansa, mahkeme kararını beklemeniz daha doğru olacaktır.
Nazlı Ilıcak
Bizim buna yanıtımız:
Sayin Ilicak,
Oncelikle, mesajlarima cevap verdiginiz icin tesekkur etmek istiyorum. Biz bu konuda (kisisel saldirida bulunmadigi surece) yanlis ya da yaniltici yazan herkesi muhatap aliyoruz. Size yolladigimiz mesajdaki bilgiler, en azindan sizi biraz daha dusunmeye sevk etmistir diye umuyorum.
Kendimizi savcı ya da hakim yerine koymaktansa, mahkeme kararını beklememizi ogutluyorsunuz. Burada kendinizle celiskiye dusmuyor musunuz? Balyoz’un gercek ve saniklarin suclu oldugunu pesinen ve kayitsiz sartsiz bir sekilde kosesinde ilan eden siz degil misiniz? Eger bize verdiginiz tavsiyeyi kendiniz uygulamis olsaydiniz, “kamuoyu olusturmak” seklinde nitelediginiz bu yazismalar gerceklesmeyecekti.
Saygilar,
Dani Rodrik
Balyoz Davası ve Gerçekler 
26 Ocak 2011 20:01
Biraz önce tv8 de bir haber dinledim, ergenekon davasından tutuklanan bir teğmen ,tutuklandığı sırada cep telefonuna el konuluyor ve daha sonra adli emanete kaldırılıyor aradan zaman geçiyor kendisine şu soru soruluyor,”hizbul tahrir ögütü liderlerinin telefon numaraları neden telefonunda var ?” teğmen telefon numaralarının kendisine ait olmadığını ifade ediyor, bunun üzerine mahkeme bir araştırma yapıyor birde bakıyorlarki telefonda “kayınpeder,kayınvalide” gibi telefonlar kayıtlı amaaa teğmen bekar???,birde diyorlarki telekominikasyon üst kuruluna soralım ,kurul kayıtlara bakıyor birde görüyorki telefon adli emanetteyken 10 dakkalık bir süre için açılıp kapanmıış,anlaşılıyorki hizbul tahrir örgütüne mensup birinin telefonundaki telefon rehberiyle aynı telefonlar yüklenmiş teğmenin telefonuna ,emniyet açıklama yapmış YANLIŞLIKLA KOPYALANMIŞ.
PUHAAAAAAA neremle gülsem bilemedim.:))
nazlı hanıma bunuda sorarmısınız bize o müthiş mantıklı tespitleriyle bir açıklama yapsın çok merak ediyorum nasıl açıklayacak bir kahkaha da ona atayım:))
27 Ocak 2011 13:00
Sener Bey,
Emniyet’in aciklamasinin tam metnini okumak belki nerenizle gulme konusunda vereceginiz kararda size yardimci olabilir.
Yapilan aciklamada telefon defteri kayitlarinin sanigin aleyhine adli bir sonuc doguracak sekilde adli islemlerin hic bir asamasinda degerlendirilmedigi ifade edilmis. Sanigin tutuklulugunun bu telefon kayitlari ile ilgisi olmadigi, mahkeme karari ile elde edilmis HTS kayitlari, telefon dinlemeleri ve diger saniklarin ifadeleri gibi diger delillere dayandigi acik bir sekilde ifade edilmis:
“… Çelebi’nin iddia olunan Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticilerinden gelen talimat doğrultusunda Hizbü-t Tahrir terör örgütüne sızma girişimlerinin bulunduğu savı, şüphelinin bizzat yaptığı ve tape edilmiş telefon görüşmeleri, yapılan aramalarda elde edilen fiziki ve dijital dokümanlar ile Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça Bektaş ve Süleyman Solmaz’ın ifadelerine dayandırılmıştır. Kaldı ki, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından (TİB) temin edilen HTS kayıtlarına göre, Mehmet Ali Çelebi’nin gözaltına alınmadan önce Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça Bektaş ile 25 Mayıs-8 Haziran 2008 tarihleri arasında 25 kez, Süleyman Solmaz ile de 1 Mayıs-26 Temmuz 2008 tarihleri arasında 90 kez görüşme kaydının bulunduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, Çelebi’nin Hizbü-t Tahrir terör örgütüyle irtibatı, basında yer alan iddialarda olduğu gibi Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefon rehberindeki kayıtların sanık Çelebi’nin telefonunda da bulunmasına dayandırılmamış, bu konu sanık aleyhinde sonuç doğuracak biçimde adli işlemlerin hiçbir aşamasında değerlendirilmemiştir. Adı geçen sanığın terör örgütüyle olan irtibatı, soruşturma dosyasında somut bir şekilde mevcut olan TİB kaynaklı HTS raporları, adli kararlı telefon görüşmeleri, el konulan fiziki ve dijital dokümanlar ile diğer sanık ifadeleri dayanak alınarak ortaya konmuştur.”
26 Ocak 2011 20:14
Nazlı Hanfendi programdan programa koşar, İktidar karşıtı söylemlere anında müdahale eder, Sözde Balyoz Darbe Planı hakkında bir gerçek olarak bahseder. Karşı söylemleri bilinen anahtar kelimeler (darbe nakaratı) ile susturur. Onu medya komiseri rolünde görüyorum.
Bir keresinde (NTV Basın Odası) 12 Eylül 1980 öncesi kargaşa ortamını Balyozcular ile izah etmişti. Kendisi her programda savcı ya da hakim yerine koyarak yaptığı infazları doğal görüyor, savunmaya kaderinize razı olun demeye getiriyor. Al sana ileri demokrasi. Nazlı Hanım içimizdesin, seni unutmak mümkün mü?
26 Ocak 2011 20:24
Nazlı’dır ,ne yapsa yeridir diyorum.Kendi haline bırakılmalı.
26 Ocak 2011 22:10
Olur nazli hanim, hic kimse sesini cikarmasin, siz istediginiz gibi at oynatin degil mi?
Siz kendi kosenizde kafaniza gore istediginizi yazin, baskalari sussunlar oyle mi?
Bu nasil bir gazetecilik anlayisidir, bu nasil gercegi ve dogruyu aramaktir?
26 Ocak 2011 22:20
Daha önce de yazdım. Hiç muhatap almayın. Bunlar meşhur olmak isteyen yeni yetme artisler gibi her yere atılır, Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olurlar. Konuştukça batıyorlar.
26 Ocak 2011 22:27
Demagoji yapmakta üstüne olmayan Nazlı Ilıcak, Zaman yayınları gibi ‘kendisini’ aşıyor. Ilıcak, üstü kapalı olarak, Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in davayı delillere dayanarak savunmalarını, kamuoyu oluşturdukları gerekçesiyle yargıya bırakmalarını söylüyor.
Bu noktada anlıyoruz ki blog gerçekten bir yerlere ulaşıyor. İki tür etkisi oluyor blogun. İlki, Balyoz konusunda basının verdikleri sonucu kafası karışan büyük bir kitle. Bu kitle, delilleriyle Balyoz’un tutarsızlıklarını buradan okuyunca bir kanaate ulaşıyor.
Blogun ikinci etkisi ise, Balyoz’un tutarsızlıklarını ve hukuksuzluklarını bildiği halde, bunu görmezden gelenleri rahatsız etmesidir. (Ilıcak, Kekeç, Bayramoğlu vb…)
PD ve DR gereken cevabı vermişler ama Ilıcak’a iki çift laf etmeden duramayacağım. Ilıcak, azıcık utanmanız varsa, ‘yargılama bitmeden’ insanları peşinen suçlu, yani darbeci yazdığınız için özür dilersiniz.
26 Ocak 2011 22:28
‘Ama efendim iddialar var iddialar var ‘ diyerek herkesi mahkum etmesini iyi biliyordu sayın Ilıcak.
26 Ocak 2011 22:39
balyoz davsıda yargılanan ve hiçbirşekilde alakası olmayan insanların günahını bu müslüman geçinenler nasıl ödeyecek bilemiyorum. bu insanlar yargılanıyorlar evet haksız yere ceza alabilirler. peki ya vicdanlar ve tarih önünde nasıl hesap verecekler. o iddianame de adı geçen ve hiçbir suçu olmayanların günahları ne olacak. nazlı hanım sizi bu konuyu 5 dk düşünmeye davet ediyorum. vicdanı olan her insan gibi sizinde, fitursuzca suçlamalar yerine aklıselim bir şekilde düşündüğünüzde bu iddianamede haksız yere suçlananlara hak vereceğinize inanıyorum.
27 Ocak 2011 00:59
Teğmenin telefonuna örgüt numaralarını yükleyen zihniyet toprağa silah gömemezmi ?
27 Ocak 2011 13:23
yanlışlıkla olmuştur
27 Ocak 2011 01:07
Cemaatin altın(teneke ) çoçukları; gemileri dokuz oturak ve bodoslamadan karaya oturtmuşlardır.
Bu ara ihtimal dışı yorumcularda toz olmuş.
Yoksa sahte numara yüklemeden suç üstü yakalanınca abondone mi oldular.
27 Ocak 2011 01:19
Sayın Ilıcak ,
Lütfen , Balyozu unutun…
Sn. Rodrik , Word dokümanı diyor, Word dosyasının üstveri dökümü diyor. Tarihler tutarsız diyor . vs…
Artık tartışmanın yönü CD’lerin sahte olup olmadıklarına döndü. Biliyorum , bilgisayar terimleri ile aranız nanay . Olayları anlamaya ve yandaşlık yapmak için çalışıyorsunuz ama ne yazık ki çabanız boşuna . Bilgi yoksa , fikirde olmaz. Zamanınızı boşa harcamayın !
Ortada ki bilgiler ışığında , bu terimleri bilen 1 milyon kişiye sorsanız , 1 milyonu da bu Cd’ler sahte der. ( Tabii yandaş değilse!)
Ali Bayramoğlu da aynı çıkmaz içinde. Ekrem Dumanlı’da….
Balyozdan artık sizlere ekmek yok ! Yandaşlık için başka konulara yönelin…
Balyozun altında kötü kaldınız … Allah kimseyi sizlerin durumuna düşürmesin !
Saygılarımla
Halil Ata AŞÇI
27 Ocak 2011 01:22
Balyoz’la yapılmak istenen sistematik saldırının piyonlarından birisi olan Mehmet Baransu, Hıdır Geviş’e twitter üzerinden online mülakat vermiş. Bunca çıkan yalan belgenin ardından halen utanmadan ne diyor Baransu biliyor musunuz?
“Doğrulatamadığım hiç bir haberi girmiyorum. Orduyla ilgili kaynaklarıma güveniyorum.”
Yorumu sizlere bırakıyorum…
Hıdır Geviş, Baransu’ya Taraf Gazetesi olmasaydı nerede çalışacağını soruyor.
Yanıtlara bakın:
MEHMETBARANSU
Kendi sitem sanırım.
HIDIR GEVİŞ
Çok politik bır cevaptı:)) ne yani hiç mi çalışacağın bir gazete veya TV yok
MEHMETBARANSU
Her kurumun bir yerlerle bağlantısı var. Tabi ki çalışırdım ama bazı haberler konusunda nasıl tavır alırlardı bilemiyorum
MEHMETBARANSU
Star, Sabah, Zaman, Yenişafak, Vakit, Bugün’ün yaptıklarını inkar edemem. Star’da olabilirdi sanırım.
NOT: Yalan ve iftira dolu satırları yazacak yerleri ne güzel açıklamış Baransu…
27 Ocak 2011 13:26
çileden çıkmak için birebir. Öncelikle soğuk kanlılığı ce sabrı konusunda D.R. tebrik ediyorum.
insanları darbeciler diye yaftalayıp, daha geçen hafta gölcüktren belgeler çıktı balyoz aydınlandı. Darbecilikleri kanıtlandı diye yazanlar bugün mahkemeye bırakalım diyorlar.
27 Ocak 2011 13:58
Sn. Nazlı hanım hala karar veremedim, ya konuları anlayamıyorsunuz!!! ve tv tv dolaşıp anlayamadığınız konularda ahkam kesiyorsunuz ya da anlamak sizin amacınıza uygun değil ve tv tv dolaşıp insanların kafalarını bulandırmaya çalışıyorsunuz. Hangisi daha kötü bir türlü karar veremedim. Karar veremediğim bir başka konu da hala sizin yazılarınızı okuyanlar ve sizi televiyonlara çıkaranlar. Çünkü biliyorsunuz üzüm üzüme baka baka kararır.