“Balyoz planları 2008’de güncellendi” masalı

Bugün Zaman gazetesinde “Balyoz belgeleri 2008’de güncellenmiş” başlıklı bir haber var. Benzer haberleri başka yayın organlarında da görüyoruz. Oysa  bu haberlerin kaynağı tek bir belgenin üstverileri aktarılırken yapılan bir tapaj hatası. (Biz de bunun tapaj hatası oldugunu farketmeyip, bu haberler üzerine bir yorum yapmıştık.)

“Güncelleme” masalı, bavuldaki Balyoz CD’lerinde bulunmayan ve Gölcük’te yeni ortaya çıkan bir dijital belge üzerinden anlatılıyor. Oysa bahsi geçen belgenin son kayıt tarihi gazetenin yazdığı gibi 2008 değil, 2003.

Aşağıdakileri dikkatle okuyun lütfen.

Zaman’ın haberi:

“2 No’lu klasörün 17. ve 18’inci sayfalarında yer alan bilgilere göre Oraj Hava Harekat Planı’nda EK-Ğ, Lahika 4, Cetvel A olarak geçen “Oraj Hava Harekat Planı İstanbul 1’inci Bölge Alışveriş Merkezlerinin Durumu” başlıklı belgenin 5 Şubat 2003 tarihinde Hava Pilot Binbaşı Namık Sevinç tarafından oluşturulduğu ve “gsalkaya” isimli kullanıcı tarafından 19 Şubat 2008 tarihinde son kez kaydedildiği belirlendi.”

30.12.2010 tarihli, Emniyet’in Halil Ibrahim Fırtına ile ilgili hazırladığı 12 sayfalık Tespit Tutanağı (Sayfa 7):

EK-16- EK Ğ LAHİKA-4 CETV-A.doc dosyası içersinde; (1) sayfadan ibaret, ÇOK GİZLİ ibareli, Hv.Plt.Bnb. Kont.ve Dnt.Md.Yrdc. Namık SEVİNÇ ismine imzaya açılmış “ORAJ HAVA HAREKAT PLANI İSTANBUL 1 NCİ BÖLGE ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNİN DURUMU” başlıklı bir yazı olduğu,  ORAJ planı kapsamında 1. Bölge olarak bahsedilen Anadolu Yakasında yiyecek ve içecek  durumuyla ilgili tespitlerin yer aldığı ve sıkıyönetim ilanı sonrasında, 330 er ve erbaş ile birlikte Alışveriş Merkezlerine el konulacağından bahsedildiği görülmüştür.

Dosya özelliklerine bakıldığında;  “Namık Sevinç” tarafından yazıldığı,  içerik oluşturma tarihinin “05.02.2003 11:06” olduğu, son kaydedenin “gsalkaya” ve son kaydetme tarihinin “19.02.2003 15:16” olduğu tespit edilmiştir.”

Peki, Emniyet’in tespit tutanağındaki 19.02.2003 nasıl haberlerde 19.02.2008 olarak çıktı?

Şimdi iki polis memurunun hazırladığı 27.12.2010 tarihli bir başka tespit tutanağına bakalım (Balyoz Darbe Planı/Oraj Hava Harekat Planı, dizin 106-107):

5NOLUDISK\D\IKK\GENKURBSKTAKDIMI\rk\Gelenler\Birlerstir isimli klasör içerisinde yer alan EK Ğ LAHIKA-4 CETV-A isimli belge (…)

Teknik özellikleri incelendiğinde, belgenin 05.02.2003 tarihinde Namık Sevinc isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve gsalkaya isimli kullanıcı tarafından 19.02.2008 tarihinde son kez kaydedildiği görülmüştür.”

Bu ikinci tutanaktaki 2008 tarihinin bir tapaj hatası olduğu bariz. Bu tespiti iki sebeple yapıyoruz:

1. Bahsi geçen diskte 26 adet Word dosyası var ve hepsinin kayıt tarihi Şubat 2003. Tüm eklerin ve lahikaların tarihlerinin 2003 olduğu bir durumda, tek bir dosyanin tarihinin 2008 olması mantıklı değil, özellikle aynı dosyanın tarihi bir başka tutanakta 2003 olarak verilmişken.

2. Ayrıca sözü geçen Lahikanin bir de B-cetveli var, ki bu Istanbul’daki 2. Bölge’nin Alışveriş Merkezlerinin Durumunu kapsıyor. B-cetveli aynı kullanıcı tarafindan (“gsalkaya”) 19.02.2003 15:25’te kaydedilmiş. Bu cetvelin son kayıt tarihi iki tutanakta da aynı (yani 2003). Aynı kullanıcının bir lahikanin iki cetvelini tam 5 sene arayla kaydetmiş olması da mantıklı olmadığına göre, ikinci tutanak A-cetvelinin tarihini yanlış (2008 olarak) aktarmış.

Emniyet’in bu raporundaki tapaj hatası, Zaman ve diğer gazetelere dezenformasyon yaratmak ve “güncelleme” masalını hortlatmak için malzeme olmuş.

Güncelleme:

OdaTV’de konuyla ilgili dün çıkan haberde belgenin üstverileri verilmiş; biz de buraya aktarıyoruz. Bu durumda ilk bahsettiğimiz emniyet raporunda belgenin son kaydedilme tarihinin doğru olarak (19.02.2003) aktarıldığı, ikinci bahsettiğimiz–ve güncelleme masalına kaynak olan–raporda ise bir tapaj hatası (19.02.2008) olduğu ortaya çıkıyor.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

45 Yorum ““Balyoz planları 2008’de güncellendi” masalı”

  1. fenerant Says:

    Cd ler sahte çıkınca güncelleme yalanları mı başladı.

    Cevapla

    • Taylan Says:

      Aynen dediğiniz gibi… Zaten yandaş basın “CD’lerin güncellendiği ispat edildi” diye akla sığmayan yayın yapıyor. Kimin tarafından yazıldığı belli olmayan çıktılar ve CD’lerle suçlamalar yapılıyor.

      Cevapla

  2. ihtimal Says:

    Suanda blog yazarlari tarafindan gozden kacirilmaya calisilan bir nokta var! Elimizde iki set halinde CD ler var. Birincisi bavulla Baransuya teslim edilen set, ikinci set ise istihbarat binbasinin donanmadaki odasinda sakli olarak bulunanlar. Ve isin enteresan tarafi su ana kadar verilen bilgiler gosteriyor ki, CD icindeki bilgiler birbirine uyuyor hatta bir iki yeni dosya eklenmesiyle birbirinin aynisi. Donanma icinde bulunan CD lerin gercekliginden suphe duyamayacagimiz gerekliligiyle yola cikarsak, CD lerin gercekte hangi tarihte yazildiginin ve ustveride gozuken tarihin bir onemi kalmiyor. Bu CD yi yazan kisinin bir icraati ve sebebi kendisinin bilecegi bir durum, nihayetinde sorusturmalar da bular ortaya cikcaktir!

    Cevapla

    • fenerant Says:

      İhtimal şöyle buyurmuş. “CD icindeki bilgiler birbirine uyuyor hatta bir iki yeni dosya eklenmesiyle birbirinin aynisi.”

      Nereden biliyorsunuz? Bütün cd ve belgeleri incelemiş olmalısınız? avukatlara bile dün verilen cd lere ve içeriklerine bu hakimiyet nereden geliyor?
      Ya Aramalarda bulunan ve cd leri inceleyen ekiptensiniz yada……

      Cevapla

    • Taylan Says:

      İhtimal,

      CD’lerin donanma içerisinde bulunmasıyla gerçekliğinden şüphe duyulamayacağını söylüyorsun. Bu belgelerin donanmada bulunması tabi ki önemlidir ancak tek başına CD’lerin içeriğini gerçek yapmaz. Gölcük’ten çıkan belgelerde şu ana kadar gördüğümüz, Balyoz iddianamesinde kullanılan delillerin kopya niteliğini taşımasıdır. Bu belgelerde de imza yoktur.

      Bir de demişsiniz ki “CD’lerin gerçekte hangi tarihte yazıldığının ve üstveride gözüken tarihin bir önemi kalmıyor.”

      Bu önemsemediğiniz şeyler, delillerin gerçek olup olmadığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

      Belgelerde ciddi tutarsızlıklar var ve darbe planlarıyla ilgili hiçbir resmi imza yok. Belgeler sırf donanmadan çıktı diye tüm bunlar gözardı edilip insanlar suçlanamaz.

      Cevapla

    • hakan yıldırım Says:

      donanmada çıkan cd lerin gerçekliğinden şüphe duymayacağımız……
      İHTİMAL bu nasıl bir yorum………
      Yazık Yazık..

      Cevapla

    • Sinan Says:

      Böyle söylediğinize göre sizde şu an itibarı ile 2 cilt halinde 12’şer adetlik 24 adet cd yapıp, bunu 2003 yılında hazırlamış süsü verebilirsiniz? Cd’ler birebir tutuyor demenizden bu ortaya çıkıyor sanırım. Bunda anormal olan ne var? 2 cilt cd, 2 cilt sahte cd. Dervişin fikri ne ise zikride o anlaşılan..

      Cevapla

  3. Can Acar Says:

    ihtimal,

    “Donanma icinde bulunan CD lerin gercekliginden suphe duyamayacagimiz gerekliligiyle yola cikarsak” demişsin. Bu kanıya nereden vardığını bilemiyorum. Böyle bir gereklilik yok. Donanma içerisinde bulunan belgelerde de sahtecilik yapılmış olması, bu belgelerin de oraya sahte belgeleri hazırlayan organizasyon tarafından yerleştirilmiş olması tabii ki mümkün.

    Saygılarımla …

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      Heee tabi tabi, haklisin… Hatta o belgeleri oraya fmerakli koymustur!!!

      Cevapla

      • fmerakli Says:

        Bu da benim ustume kaldi, cekilecek cilem varmis!

        Cevapla

        • ihtimal Says:

          Kimsenin zekanla dalga gectigi yok Can Acar, biz bir fetocu(!) birde ateist liberal(!) kendi aramizda tartisiyorduk!

          Cevapla

          • Can Acar Says:

            ihtimal,

            Tartışmanıza müdahale ettiğimi hatırlamıyorum. Eski bir yorumumu okumuşsun sanırım.

            Daha önce bu bu belgelerde nasıl sahtekarlık yapılabileceği ile ilgili yorumumu yazmıştım. Eğer merak ediyorsan 13 Ocak tarihli “Gölcük’ten çıkan belgeler” yazısının altındaki 15 numaralı yoruma bakabilirsin.

            Bunu gerçekleştirmek için tüm ülkeyi kapsayan bir gizli çeteye ihtiyaç yok. İçeriden birkaç adam yeterli.

            Saygılarımla …

            Cevapla

      • fenerant Says:

        İhtimal şöyle buyurmuş. “CD icindeki bilgiler birbirine uyuyor hatta bir iki yeni dosya eklenmesiyle birbirinin aynisi.”

        Nereden biliyorsunuz? Bütün cd ve belgeleri incelemiş olmalısınız? avukatlara bile dün verilen cd lere ve içeriklerine bu hakimiyet nereden geliyor?
        Ya Aramalarda bulunan ve cd leri inceleyen ekiptensiniz yada……

        Verilecek cevabınız yok mu?

        Cevapla

  4. merttalay Says:

    Davanin sahtecilik uzerine kuruldugunu iddia edenlerin iddialari su teze dayaniyor: Ortada insanlari yaniltmaya calisan, bir cok sahte belge ureten buyuk bir cete var. Bu cetenin icinde kimler yok ki: Taraf, Zaman vs. calisanlari, yazarlar; savcilik, adalet bakanligi, hakimler; TUBITAK calisanlari, bilirkisiler; istanbul emniyeti, polisler; askeriye icinde kozmik odaya erisimi olan kisiler; askeriye icinde donanma ussune erisimi olan kisiler, hatta hukumet vb. Dikkat ederseniz cetenin kapsami da her gecen gun genisliyor.

    Benim aklimin almadigi su, bu kadar buyuk bir “cete” icinde tek bir allahin kulu yok mu ki yapilanlari ihbar edecek? Herkesin mi beyni yikanmis, herkes mi yalan soyluyor? Hakkaten garip ve pek de inandirici degil

    Cevapla

    • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

      Sordugunuz soruya cevabi da kendiniz vermissiniz yine. Bir kere ortada “illuminati”, “bones & skulls”, vs. tarzi abuk bir gizeme sahip bir grup yok. Ortada bahsettiginiz kurumlarin bazilarinda (basta emniyet istihbarati ve yargi) cete elemani olarak calisanlar var. Bu iki kurum zaten cetenin temel kolonlari. Bunun disinda askeriyede bu grubun uzantilari var. Isin propaganda kisminda Zaman gazetesi cetenin 100% arkasinda (hep destek tam destek). Taraf TSK’dan nefret ettigi icin bu tip haberlere bayiliyor ama Taraf icinde de sizin de gecmisini bileceginiz fethullahcilar var (E.U ve eski aksiyon calisani M.B. gibi). TUBITAK’da ve Adli Tip’da cetenin isine gelecek sekilde rapor duzenleyenler var (bkz. islak imza olayinda hayatinda daha once hic imza incelemesi yapmamis kisilerin imza incelemesi oncesi 1 hafta kampa alinmalari ve imza uzmani olarak bilirkisiye atanmalari). Ama cete elemanlarinin ortalama zeka duzeyinin 105’i gecegini sanmam. Zira bu kadar calisip edip hazirladiklari iddianame’de sahte oldugu bas bas bagiran bu kadar cakma belge, dokuman, CD, delil varken “yaw bunlar cok maharetli adamlarmis; korkumdan onlerinde saygiyla egiliyorum” demeye gerek yok. Hangi kalibrede olduklarini yeni hazirlayip piyasaya surdukleri Golcuk dokumanlarindan da anlayabiliyoruz.

      Ihbar olur mu? Onu bilemem. Belki ileride olur. Cete elemanlarinin finansal olarak da mutlu edildiklerini dusunuyorum.

      Cevapla

      • merttalay Says:

        Yani ornegin TUBITAK’da cetenin isine gelecek sekilde rapor duzenleyenler var, siz bunu buradan goruyorsunuz ama TUBITAK calisanlari goremiyor oyle mi? Veya gorenler de seslerini cikarmiyorlar. Ayni sekilde bu cete uzantilari donanma ussunun odasina girip belge yerlestiriyorlar, cete mensubu olmayan bir kisinin haberi olmuyor bundan oyle mi? Bu durum size ilginc gelmiyor?

        Cevapla

        • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

          TUBITAK ile ilgili olarak sana Tubitak´in tecavuz tarihi isimli bir haberi arayip bulmani oneririm. Baskan ve Baskan yardimcisi kari-koca olunca hersey beklenir.

          Bana ilginc geliyor o dedigin sey. TSK´da fantastik boyutlarda bir guvenlik zaafi oldugu ortada.

          Cevapla

          • drunkenknight Says:

            SK´da fantastik boyutlarda bir guvenlik zaafi oldugu ortada yada TSK içindeki yapılanmanın nerelere kadar ulaştığına dair ip ucu…

            Cevapla

    • fmerakli Says:

      Bak bu gerekten cok onemli bir soru/tespit… Su listeyi biraz toparlayalim

      Taraf gazetesi yazarlari ve muhabirleri
      Taraf’a destek veren Soros
      Zaman gazetesi yazarlari ve muhabirleri
      Zaman gazetesi baglaminda Fethullah Gulen ve cemaat uyeleri
      Savcilar ve hakimler
      Adalet Bakanligi mensuplari
      HSYK uyeleri
      TUBITAK calisanlari
      Mahkeme tarafindan tayin edilen cogu universite mensubu bilirkisiler
      Emniyet Kriminal laboratuari
      Jandarma Kriminal laboratuari (Nereden cikti bu diyenler icin hatirlatirim ki Dursun Cicek’in eylem planindaki islak imzasi icin eli urunu oldugu raporu verdiler)
      1. Ordu Kozmik odasindan 2003 plan semineri belge ve ses kayitlarini Baransu’ya ulastiran subay ya da subaylar
      Golcuk Donanma Komutanligi istihbarat subesine 9 cuval evrak gomen ya da gomulurken sesini cikarmayan TSK mensuplari
      Ozelikle buyuk sehirlerin emniyet mudurluklerinde calisan personel
      MIT ve Jandarma/Emniyet istihbarat mensuplari

      Merttalay’in listesini biraz genisletme baabinda benim aklima gelenler bunlar ve boyle buyuk bir sahte dokuman duzenleme cetesinin icinden bugune degin sizma olmamis olmasi gercekten enteresan. Ya da boyle buyuk bir olusumu kendi istihbarat birimlerinden faydalanarak ordunun butun ciplakligi ile desifre etmemis ya da edememis olmasi da enteresan.

      Cevapla

      • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

        Elmalar ile armutlari bile degil, framboazlari karsilastiriyorsun bu yaptigin liste ile. Bilmiyorum farkinda misin ama 2-3 milyon insan saymissin yaptigin liste ile. Bu kadar genellememek lazim.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Sorunda o ya zaten, bugune kadar sahte delil hazirlandigi gerekcesi ile suclanan, sahte delilleri dikkate alip dava acmakla suclanan, sahte belgelerin hazirlandigi konusunda isthbarat calismasi yapmayan, sahte belgeleri hazirlayan ceteyi ortaya cikarmak icin ugrasmamakla itham edilen, hazirlanan sahte belgelerin sahte olmadigi yonunde raporlar veren, tum bunlari haberlestiren ve tum bu yasananlari siyasi destegi saglayanlarin sayisi 2-3 milyonu bulur bilmiorum ama hemen her kurumun kendi istihbarat orgutunun oldugu Turkiye kosullarinda boyle bir hic bir catlak vermeden ya da disaridan delinmeden calismasi pek mumkun gorunmuyor.

          Eger dediginiz gibi kucuk bir grup ise MIT ortaya cikaramadiysa emniyetin, o da olmadiysa jandarma istihbaratinin ortaya cikarmasi lazim. Hadi onlar beceremedi savcilar da cete uyesi, iddianameyi kabul eden agir ceza mahkemesi uyeleri de ha keza oyle, ama bu da yetmezmis gibi sahte belgeleri sorusturma asamasinda inceleyen TUBITAK calisanlari, universite mensuplari da cete uyesi, zira belgelerin sahte olduklarina dair bir rapor yazmiyorlar.

          Diyorsunuz ki bu kadar genellememek lazim, peki ne kadar genellenmeli sizce?

          Cevapla

          • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

            Birkac tane cok somut ornek var. Misal savcilarin Aselsan, Havelsan, vs. gibi organizasyonlarla yaptiklari yazismalar sonucu, iddia edilen darbe dokumanlarinda ismi gecen kisilerin, bahsi gecen sirketlerden `o tarihte calismiyorlardi´ cevaplari gelmesine ragmen ve bunu bilmelerine ragmen mahkemeye ´o tarihte bahsi gecen sirketlerde calismislardir´ seklinde bir iddianame sunmalari. Simdi bu 1 degil 2 degil bircok defa oluyorsa artik burda bir kotu niyet var demektir. Yok 4-5 defa bu tip hatalari yapabiliyor ise ozel yetkili savci, o zaman kabiliyeti yetersizdir, kovun gitsin.

            Cevapla

            • fmerakli Says:

              Tamam da bu benim sorumun cevabi degil ki. Sizin mantiginizla bakarsak cete savcidan ibaret, onu kovunca her sey hallolmus olacak!

              Cevapla

              • drunkenknight Says:

                Kurmanbek girişte ne yazmış : ‘birkaç tane somut örnek var.Misal (yani örnek)…’

                siz ne anlamışsınız : ‘sizin mantığınızla bakarsak cete savcıdan ibaret…’

                bana kalırsa 1 – siz anlamışsınız ama anlamamazlıktan geliyorsunuz
                2 – gerçekten anlamamışsınız…

                Cevapla

                • fmerakli Says:

                  Bence anlama konusunda sikinti yasayan sizsiniz.

                  Sahte belge ureten bir sete oldugu iddiasi var. Ben de merttalay’in yaptigi yorum uzerine biraz genisleterek iddia edilen Taraf gazetesinden savcilara, emniyet istihbarattan. kozmik odalara girip belge sizdiranlara kadar henis bir liste sundum ve dedim ki boylesine buyuk bir cetede nasil sizma/catlama olmaz?

                  Kurmanbek de bana cevaben elmalarla framboazlari karistiriyorsunuz, bu kadar genellemeyin diye cevap verdi.

                  O cevabin uzerine de ben su soruyu sordum: sizce ne kadar genelleyelim?

                  Kurmanbek ne kadar genellenmesi gerektigine iliskin hic bir sey soylemiyor, verdigi misal sahte oldugu iddia edilen bir belge ve o misal uzerinden giderek savciyi kovun gitsin diyor.

                  Ama o sahte belgeye hazirlayan olasi cete uyelerinin kurumlar baglaminda hangi noktayakadar baglantilari olabilecegi konusunda, ki benim sorum buydu, hic bir sey soylemiyor.

                  Bu nedenle bana kalirsa tek secenek var:

                  1- yorumumu carpitmak icin gosterdiginiz cabayi yazdiklarimi anlamak icin harcamis olsa idiniz ikimiz de bu yorumlari yazmak zorunda kalmayacaktik!

                  Cevapla

                  • drunkenknight Says:

                    Kurmanbek ne kadar genellenmesi gerektigine iliskin hic bir sey soylemiyor, verdigi misal sahte oldugu iddia edilen bir belge ve o misal uzerinden giderek savciyi kovun gitsin diyor.

                    Ama o sahte belgeye hazirlayan olasi cete uyelerinin kurumlar baglaminda hangi noktaya kadar baglantilari olabilecegi konusunda, ki benim sorum buydu, hic bir sey soylemiyor….

                    gülsem mi bu söylediğinize ağlasam mı karar veremedimm…

                    okuduğunuzu anlamamak konusunda ciddi sıkıntılarınız var…

                    Cevapla

                    • drunkenknight Says:

                      Ama o sahte belgeye hazirlayan olasi cete uyelerinin kurumlar baglaminda hangi noktaya kadar baglantilari olabilecegi konusunda,hic bir sey soylemiyor….

                      siz söyleyebiliyor musunuz ?

                    • fmerakli Says:

                      Siz en iyisi gulun, bosuna goz yasi dokmenize gerek yok, gozleriniz kuru iken okuduklarinizi anlamakta ciddi sikintilar yasiyorsunuz, yasken sizin icin daha zor olur.

                      Asagida “siz soyleyebiliyor musunuz?” diye sormustunuz ya, yukarida “bak bu gercekten onemli bir tespit” diye baslayan yorumumu lutfen bir daha okuyun.

                      Ben orada eger iddia edildigi gibi boyle bir cete var ise mahkeme surecinde elestirilen, suclanan, su veya bu nedenlerle itham edilen kurumlari goz onune alarak cetenin uzantilarinin nerelere kadar uzanmis olabilecegini yazdim zaten.

                      Kurmanbek de o kadar genellemeyin savciyi kovun gitsin dedi. Ben de bu is bir tek savciyi kovmakla olmaz (zira eger cete var ise yerine kendi adami baska savciyi getirir), ne kadar genelleyelim diye sordum? Kurmanbek de ona cevap vermedi ve anlamadigim bir sekilde bu sizi cok gerdi. Hadi onun vermedigi cevabi siz verseniz yine anlayacagim, ama o da yok!

          • Can Acar Says:

            fmeraklı,

            Tüm bu kişilerin ortak bir amaç için çalışıp her şeyden haberdar olduklarını varsayıyorsunuz.

            Bu sahte belgeleri hazırlamak için Seminer kayıtlarını sızdırmak gerekli. Bunun için orduda doğru pozisyonda bir veya iki kişi yeter.

            Balyoz dokümanlarını eski belgelere benzetip, onları şablon olarak kullanarak hazırlamak için biraz hayal güçü yeterli. Bunu askerlerin yapmadığı zaten yazım kurallarına uyulmamasından da belli.

            Farklı yerlerden sızdırılan veya baştan oluşturulan listelerin tarihleri ve içerikleri ile oynanarak “fişleme listesi” haline getirilmeleri de oldukça kolay.

            Burada belki en kritik liste plana dahil olacak askerlerin listesi. Bu listedekiler yargılanacak, terfi edemeyecekler, belki de hapse girecekler. Orduda ayağını kaydırmak istediğiniz kişileri önceden tespit etmiş olmanız lazım.

            Bilgisayarda tarihlerle ve kullanıcı isimleri ile oynama kısmını herkesin yapabileceği de defalarca gösterildi.

            Bu bavulu zaten asker düşmanı bir gazeteciye verdiniz mi zaten işin dezenformasyon kısmını da otomatik hallediyorsunuz. Öne çıkmasını istediğiniz birkaç bilgiyi diğer gazetelere/gazetecilere “sızdırmak” da oldukça kolay. Bu kişilerin bir sahtekarlık olduğunu bilmelerini zaten istemezsiniz, bilmezlerse işlerini daha iyi yaparlar.

            Etki altında birkaç emniyet mensubu ve savcı olduğunu varsaymamız lazım. Hanefi Avcı’nın kitabı bu konuda pek çok örnek ile dolu. Emre Uslu bir twitter yazısında iddianamenin büyük ölçüde polis tarafından hazırlandığına dair bir yorumda bulunmuştu. Bu da Hanefi Avcı’nın örnekleri ile örtüşüyor.

            Bu kişilerin bile sahteciliği baştan bilmeleri gerekmiyor. Hatta bilmezlerse daha da ikna edici olurlar. Sadece ellerine verilen delilleri, çeşitli çelişkileri göz ardı ederek içinden çıkılmaz bir iddianame haline getirmeleri yeterli. Sadece askerlerden hoşlanmayan, veya belli gruplara sempati duyan birisinin, hükümetin de bu davanın arkasında olduğunu bilerek, bazı gerçekleri gözardı etmesi mümkün. İnsan beyni ilginç çalışır. Görmek istemediği şeylerin üzerini sessizce kapatıp ihmal edebilir.

            Bence ilk TÜBİTAK raporunda kasıtlı bir kötü niyet bile olmayabilir. Herkesin ilgilendiği bir davada sorumluluk almamak için sonuç bölümünü belirsiz bırakmış olabilirler. Raporu “CD’ler gerçek” diye sunanların medya olduğunu unutmayalım.

            Sonuç olarak, eğer bir sahtekarlık yapılıyorsa mümkün olduğu kadar az kişinin bunu bilmesi yeter. Hatta, ne kadar az kişi bilirse sonuç o kadar etkili olur. Diğer aktörler biraz yol gösterme, biraz iteleme, biraz da kendi istekleriyle yerlerini zaten alırlar.

            Benzer durum Gölcük için de geçerli. Ancak bu sefer donanmadaki “bağlantıların” üzerine daha çok iş düşüyor. Belki de zaten toplamakta oldukları belgelerin arasına değiştirilmiş olanları eklemeleri gerekiyor.

            Bu arada, sahte delil düzenleyenler zaten çok sayıda açık da verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Çok zeki veya becerikli de değiller. Askerlerden hoşlanmayan pek çok kesimden doğrudan veya dolaylı olarak bu kadar destek bulmasalar bu işi yapmaları mümkün olmazdı. Bu olanları görmezden gelmek de sahtekarlara destek vermek demektir.

            Saygılarımla …

            Cevapla

            • fmerakli Says:

              Can Bey sagolun, en azindan Kurmanbek’e kiyasla uzerinde daha dusunulmus bir cevap verdiniz.

              Dikkat cektiginiz pek cok noktanin gercek olma ihtimali var. A,a nir takim zayif noktalariniz da, ornegin bir asker de sahte belgelerin askerler tarafindan hazirlandigi izlenimini ortadan kaldirmak icin askeri yazim kurallarina uymadan bir belge hazirlayabilir.

              Diger bir deyisle, kimi elgelerde askeri yazim kurallarina uyulmamis olmasi, askeri yazim kurallarina uyulmadigini gosterir ve sadece bunu gosterir, belgeyi hazirlayan kisinin sivil mi asker mi oldugu konusunda ortaya net bir sey koymaz.

              Bir de soyle bir gerceklik var, tum bu yasanan surecte sahte belge duzenledigi sucu ile yargilanan tek bir kisi var: Albay Dursun Cicek. Hem de bu yargilama askeri mahkemede yapiliyor. Askeri savcilik Cicek Albay’in terfi alamadigi icin kizip TSK’yi zor durumda birakmak icin sahte bir eylem plani hazirladigini ve yaydigini iddia ediyor ki o belge icin zamaninda Genelkurmay BAskani “kagit parcasi” diye kukremisti.

              Hal boyle iken, tum bu dava zincirleri icinde sahte belge uretmekten yargilanan tek kisi Genelkurmay baskanliginda gorev yapan bir kurmay subay iken, sahte belgeleri illa da siviller hazirlamistir diye israr etmenin bir anlami oldugunu dusunmuyorum.

              Yanlis anlasilmasin ben sahte belgeleri kesin askerler hazirlamistir demiyorum, ama boyle bir olasiligin kategorik olarak, hem de Cicek Albay ornegi onumuzde iken, reddedilmesine bir anlam veremedigimi ifade etmeye calisiyorum.

              Bir de “orduda ayagini kaydirmak istediginiz kisilerin listesini iyi yapmis olmak lazim” demissiniz, su an tam sayisini bilmiyorum ama Balyoz, Poyrazkoy, Ergenekon vs gibi davalarda yargilanan hatiri sayilir miktarda muvazzaf subay var. Bu davalar ile ayagi kaydirilacak bu subaylarin sayisi kadar ya da buna yakin bir sayida yerlerine yerlestirilecek sahte belge cetesi mensubu adaminiz ya da sahte belge olayindan haberdar olmasa bile yandas gordugunuz subaylariniz yok ise bu sanik subaylarin bertaraf edilmesinin size ne faydasi olacak gibi bir soru da akla gelmiyor degil.

              Sozun ozu, TSK’nin genetik kodlarinda darbenin onemli bir yer tuttugu seklindeki olgusal/tarihsel gercekligi gormezden gelmek ne kadar yanlissa, sizin soylediginiz gibi bu blogta ortaya konulan tutarsizliklari gormezden gelmek de o kadar yanlis.

              Cevapla

              • drunkenknight Says:

                fmerakli;

                Dikkat cektiginiz pek cok noktanin gercek olma ihtimali var. A,a nir takim zayif noktalariniz da, ornegin bir asker de sahte belgelerin askerler tarafindan hazirlandigi izlenimini ortadan kaldirmak icin askeri yazim kurallarina uymadan bir belge hazirlayabilir…

                yada bu sahteciliği yapan kişi yada kişiler de sizin gibi düşünüp (bu olasılığı göze alarak) yapmış olduğu hatanın farkına varmış olduğu halde yoluna dewam da etmiş olabilir…olasılıklar denizi…

                Cevapla

              • Can Acar Says:

                fmerakli,

                Bu blogda işlenen konu, sahte kanıtlarla yargılama yapılıyor olması. Başka birşey değil. Kimse darbecileri aklamaya falan da çalışmıyor.

                Bu sahte kanıtlar kimin oluşturduğunu ben de çok merak ediyorum. Daha önceki bir yorumumda da yazdığım gibi, bu sahte delili asker dahil herkes oluşturmuş olabilir.

                Öncelikle sahte delillerle insanları yargılamaktan vazgeçelim, bu sahtekarlığı kimin yaptığını bulalım. İster cemaat olsun, ister darbeci, ister liberal, ister ulusalcı hiç farketmez. Cezasını çeksin.

                Darbe yapan veya yapmaya niyetlenen varsa onu da somut ve gerçek delillerle yargılayalım.

                Yeter ki darbecileri yargılıyoruz diye bütün argümanlarımızı sahtekarlık ve yalan üzerine kurmayalım.

                Bunu anlamak bu kadar mı zor?

                Bana bahsettiginiz diğer tutarsizlikları gösterebilir misiniz?

                Saygılarımla …

                Cevapla

                • fmerakli Says:

                  Can Bey,

                  “Bu blogta sadece sahte kanitlarla yargilama yapiliyor olmasi konusu isleniyor” demissiniz, ben pek sizinle ayni fikirde degilim.

                  Ornegin “Demokrasi, hosgoru ve paranoya” baslikli ve her ikimizin de altinda yorumlarinini oldugu blog yazisinda sahte kanitlar ile yargilama ile ilgili herhangi bir sey tartisilmiyor.

                  Ama bu bir ayrinti, ben ne demek istediginizi anliyorum ve karsilikli yazismalarimizin bizi ortak bir paydaya yaklastirdigini, ozellikle bu son yaptiginiz yorum sonrasinda, acikca gorebiliyorum.

                  Siz diyorsunuz ki “darbecileri yargiliyoruz diye butun argumanlarimizi sahtekarlik ve yalan uzerine kurmayalim”. Kesinlikle haklisiniz.

                  Ben de diyorum ki “ortaya cikan sahtelikler yuzunden demokrasinin saglikli bir sekilde ulkemizde konsolide olmasinin sadece onunu acacak olan degil ayni zamanda onkosulu olan darbecileri yargilama meselesini rafa kaldirmayalim”

                  Hukuka uygun olarak toplanmis delillerin isiginda demokratik sisteme yonelik acik bir suc teskil eden darbe planlarini yargilayalim.

                  Ben savci olsam su ana kadar acilmis davalarla da yetinmem, 28 Subat’i, Bati Calisma Grubunu, 27 Nisan’i ve tabii ki 12 Eylul’u de sorustururum. Darbe planlarinin sorusturulmasi ama gerceklesmis, hayata gecirilmis darbe/muhtira/mudahalelerin yargi onune getirilmemesi eksik bir yargilama sureci yasandiginin cok acik bir gostergesi olacaktir.

                  Bir de diger tutarsizliklari sormussunuz, ben yaptigim yorumda tutarsizliklardan soz etmemistim, “bir takim zayif noktalariniz” oldugunu ifade etmistim ki onlari da yorumda aciklamistim zaten, yani ekleyecek bir seyim yok…

                  Cevapla

                  • ihtimal Says:

                    Ooooo, golcuk dokumanlarindan sonra kim tutar fmerakliyi 😉 Saldir be kocum. Gazan, sey gazamiz(!), mubarek olsun 😛

                    Cevapla

                  • Can Acar Says:

                    fmerakli,

                    Balyoz CD’lerinin de hukuka uygun toplanmış olduğunu hatırlatırım. CD’lerin bavuldan toplanmasında herhangi bir kanunsuzluk yapılmadı bildiğim kadarıyla. Problem CD’lerin kaynağındaydı. Aynı problem Gölcük bulgularında da var. Belgeler bilgisayarlardan veya arşivden, hatta birisinin masasından bile çıkmadı. O belgeleri karoların altına saklayan kişileri bulmadan bu belgelerin nerede, kim tarafından, hangi amaçla üretildiğini bilmek de mümkün değil.

                    Daha şimdiden bu belgelerde de çelişkiler ve tutarsızlıklar ortaya çıktığına göre, bunların da “üretilmiş” veya “değiştirilmiş” olma ihtimalini gözardı edemeyiz.

                    Saygılarımla …

                    Cevapla

              • Tolga ARIKAN Says:

                Bırakın bu fasafisoları amaç TSK yı sindirmek korku salmak yapacakları her işte acaba başıma bişey gelirmi diye korkmalarına sebep olmak birde dursun çiçek falan filan… ne olmuş irtica ile mücadele eylem planıymış irtica ile mücadele zaten hukuken gerekli bunu çiçek yapmış papatya yapmış farketmez belge sahtede olsa gerçekte olsa doğru bir eylem planıdır ABD destekli emparyalist darbelerle Poliste adliyede 1980 sonrası yapılanma hem orduda hem toplumda anormal davranışlara yada savunmalara yol açıyor dünyadaki gelişmelere bakarsak 2003 te ikdidara gelen AKP nin son dönemde nasıl ABD nin kuyruğuna takılıp komşularımızla özelliklede rusyayla yaşanan dilomatik krizler hemen güneyimizde ki terör faliyetleri ortadoğudaki suikastler güneydoğumuzdaki yaşanan otorite boşluğu incirlik üssü ABD adana başkonsolosluğunun operasyon merkezi gibi çalışıp türkiyeyi fedaratif olarak bölme çalışmaları gözden kaçıyor bu yorumlara cevap vermek gereksiz ve yersizdir yerli işbirlikçilerle TSK ya operasyon yapılmış etkiszileştirlmiştir özellikle donanma komutanlığına yönelik operasyonlar bu kurumun başarılı çalışmaları bunun en büyük örneğidir yıllardır F-tipi yapılanma polis kolejlerine hukuk fakültelerine belirli bir ideolojide eğittikleri öğrencileri yerleştirmiş bunun meyvelerini toplamaktadırlar yıllar önce fetullah gülenin atv de konu olan konuşmasında devletin içine kurumlarına nasıl sızcakları konuşması neticesinde hakkında soruşturma açılmış soruşturmayı yapan savcının özel hayatıyla ilgili birçok dezenformasyon yapılmıştır hem hanefi avcının kitabındada bunlar anlatılmaktadır ayrıca F-tipi yapılanma askeri okula da öğrenci sokmuş bunların bunların bir çoğu tespit edilip ordudan atılmıştır orduya TSK ya kinleri bundandır ordu hala ele geçirilememiştir özellikle son MİT olayındada başbakanın bir gecede yasa çıkarma girişimi de bundandır çünkü başbakanda tamamen ipleri başkalarının eline(F-tipi) vermek istememektedir halihazırda ABD ye verdiği suriye konusunda ki başarıyı gerçekleştirememiştir ve bu belkide karşısına ABDullah gülün cemaatle birlikte çıkartılarak iktidardan da cumhurbaşkanlığından da olacağı ihtimalini güçlenditmektedir ülkemizartık tam anlamıyla ABD işbirlikçilerinin onun kuklalalarının taşeronlarının kontrolünde her geçen gün hızla batağa sürüklenmektedir gladyo-mafya-tarikat üçgeninde parçalanmayla karşı karşıyadır güney sınırlarımız ajan kaynamaktadır hatta sınır falan kalmamıştır artık tartışmayın masumiyetinizi niyetinizi ispat etmeye çalışmayın balyoz,ergenekon,vs… tüm bunlar bir CIA operasyonudur bunların içinde bilinçli bilinçsiz korkan tırsan kişiler mevcut olabilir bunları genellemeninde ayırmanında imkanı blunmamaktadır yapılması gereken halkımızı aydınlatmak safımızı iyi belirlemek ve bu konuda mücadelemize toplumun içinde açık yüreklilikle seslendirmek ve konuşmak ve bu AKP MHP(Kaset komploları) CHP(Aynı operasyon bu partiyede yapılmıştır) den kurtulup kökü bu topraklara bağlı bir iktidar oluşturmaktır saygılar sunarım.Zira bu davaların sonuçları bellidir genelkurmay başkanına terörist diyen orduda yılarca hizmet veren kıdemli subayları tasfiye edilmiş hemen hepsine 20 yıla yakın ağır hapis cezaları verilmiştir sonuç bellidir aynı sonuş ergenekon davasındada olacaktır yargılıyormuş gibi yapılmaktadır boşuna uğraşıp kendinizi yormayın enerjimizi daha doğru yerlere kanalize elbette bu davada yargılananlar belgelerin çoğunun sahte olduğunu işin içinde bir şebeke olduğunu ispat etmeleri bunların gerçek yüzünü topluma anlatma açısından vatana bir hizmettir Ergun SAYGUNUN da dediği gibi “Kuvvet şu anda sizdedir, hak hala bizimledir” şimdi hak sizin …

                Cevapla

    • ata Says:

      Evet, spesifik bu konuda olmasa da, bir merkezde (adreste vererek, isimler vererek) insanların, hukuksuz bir şekilde izlendiği,dinlendiği, haklarında delil üretildiği hakkında bir allahın kulu çıktı ve ihbar etti.Bu allahın kulu Hanefi Avcı şimdi içeride…ama ihbarları inceleyen,araştıran,dikkate alan bir yetkili,bir savcı çıkmadı… PEKİ BU GARİP DEĞİL Mİ?

      Cevapla

  5. drunkenknight Says:

    Fmerakli;

    Kurmanbek de o kadar genellemeyin savciyi kovun gitsin dedi. Ben de bu is bir tek savciyi kovmakla olmaz (zira eger cete var ise yerine kendi adami baska savciyi getirir), ne kadar genelleyelim diye sordum? Kurmanbek de ona cevap vermedi ve anlamadigim bir sekilde bu sizi cok gerdi. Hadi onun vermedigi cevabi siz verseniz yine anlayacagim, ama o da yok !

    Sayın Kurmanbek sizin yapmış olduğunuz genellemenin içinden önemli olarak görmüş olduğu bir kesiti örnek olarak seçip bunun üzerinden yorum yaptı genele dair birşey söylemedi ki şayet böyle bir şeye yeltenseydi hata yapmış olurdu…bir genelleme yapılabilir mi yada bunun bir sınırı olabilir mi bilemiyorum ama yıllar önce Uğur MUMCU’nun dikkat çekmiş olduğu bir mesele var ki aradan geçen zamanda göz önüne alındığında neden böyle bir sınır çizilemediğini sanırım yeterince açıklar…

    ( gerginlik meselesine hiç girmiyorum kişiselleştirmemek için )

    Cevapla

  6. ihtimal Says:

    Sanirim yeni bir cdogan(gercek)gercekler websitesine ihtiyacimiz var!!

    Cevapla

  7. fenasi kerim Says:

    yalancı kadın ve kocası, çocuk mu kandırıyosunuz?

    Cevapla

    • ata Says:

      Dün cin olup,bugün adam çarpmaya kalkan arkadaşlar da peydah oldu ; Yorumunda şunu anlatmak istemiş…

      Kadın da yalancı ,kocası da,
      Ne var karşınızda? Çocuk mu?
      Kandıramazsınız ne beni,ne de,
      Sülalemi,
      Yakınlarımı,tanıdıklarımı,
      Dostlarımı,arkadaşlarımı… FENASİ KERİM.

      Cevapla

  8. atok Says:

    Yazışmaların ekleri yazılırken ek Ğ kullanılmadığını, G kullanıldığını, yanı F den sonra G , akabin de de H kullanıldığını tahmin ediyorum.İncelemeğe değmez mi

    Cevapla

  9. şener Says:

    “bukadar geniş bir çetede neden bir ihbar eden olmuyor” deniyor olmadığını nerden biliyorsunuz ?
    belki oluyodur ama yanlış yere yapıyordur ihbarı veya doğru yere yapsa bile bu ihbarın şu anki siyasi ortamda akp her yeri ele geçirmişken bir işe yaramıyacağını bildiği için daha uygun bir otram bekliyordur.
    veya ihbar edemiyordur çünkü yaptığı bu ihbarın nelere mal olacağını kestiremediği için korkuyordur.
    göreceksiniz iktidar değiştiğinde birden bire itiraf edenler çıkacak meydana çünkü artık başına bişey gelmiyeceğini düşünecek.

    Cevapla

  10. şener Says:

    olayda en önemli faktörü unutuyorsunuz “hükümet”
    benim ,büyük resme baktığımda gördüğüm şu;
    amerika daha önce nato aracılığıyla askerin üzerinde çok etkiliydi ve bu sayede darbeler gerçeklerştiriyordu.
    kısa bir süre önce yani akp iktidara gelmeden önce tsk natonun etkisini azaltmak için bazı uygulamalarda bulundu bazı kişileri ve birimleri kışladan çıkarmak etkinliğini azaltmak gibi,
    bu uygulamalardan hoşlanmayan abd, daha önce nato ile yaptığı işi şimdi hükümet ile yapıyor ve artık kendi kontrolünde olmayan ordu abd için en büyük engel.ayrıca şunu da unutmamak lazım ordunun gücünü gösteren etkenlerden biri de halkın orduya olan güvenidir.işte abd bunu yıkmaya çalışıyor,peki bunu yıkarsa ne olur ?yapmak istediklerine engel olacak bir ordu olmaz çünkü bişey yapmak istediğinde ” sen darbe yapmak istiyorsun” ,”siyasete müdahale ediyorsun” diye tepki görecek.
    peki abd bunu nasıl yapacak.tayyip erdoğanın hiçbir vasfı yokken amerikaya gidip abd başkanıyla görüştüğünü
    düşünürsek ve ona bir görev verildiğini ve şu anda o görevi uyguladığını da kendi ağzıyla defalarca söylediğine göre ,abdnin en has ortağı akp dir.
    peki akp bu işi nasıl yapacak ,öncelikle yıllardan beri yetiştirilen ,yurt verilen ,ücretsiz okutulan, iş bulunan ve bu sayede manevi olarak borçlu bırakılan ışık evleri öğrenciler vardır,ve bunlar vefa borcumuzu ödemek için ne yapabiliriz acaba diye düşünmektedirler.(fettullah gülenin:türkiyedeki bütün anayasal güçleri ele geçirene kadar yapılmış her hareket erken sayılır.) sözünü de hatırlarsak akp nin ciddi kadrolaşma ve yasa değişiklikleri yaptığınıda düşünürsek sanırım uyuyan ve anayasal güçlerin ele geçmesini ve vefa borcunu ödemek isteyen eski öğrenci yeni , hakim ,savcı,avukat, emniyet müdürü,polis,bürokrat ,asker(başka bir rütbelinin adını kullanarak sahte emir üretmiş ve yakalanmıştır ),artık harekete geçme vakti gelmiştir.abd nin düşünce kuruluşlarının cia ajanlarının oturup hazırladığı planlar gerekli yerlere iletilmiştir.ayağı kaydırılacak kişiler belirlenmiştir, bunlar ciddi biçimde muhalif olanlar ,toplumu etkileme yeteneği olanlar yani büyük kitlelere hitap edenler veya siyasi ve bürokratik olarak güçlü ve muhalif olanlardır genelde, örneğin haberal tutuklandığı günün ertesi bir siyasi parti kurmak için toplantı yapacaklardı,amaç bunu engellemekti, neden çünkü şu an baktığınızda merkez sağda ciddi anlamda oy alacak yeni bir parti yok eğer haberal bu partiyi kursaydı merkez sağda ciddi bir ekibi olan yeni bir parti kurulacaktı ki akp nin oylarının büyük çoğuluğu gidecekti,böylece bu engellenmiş oldu, aynı şey diğerleri içinde geçerli,
    bir yandan kendine muhalif ve alternatif olanları bir yandan da orduyu etkisiz hale getirmesi gerekiyordu işte ergenekon davası biçilmiş kaftan,bunu için önce deliller oluşturulacak(silahlar belgeler cdler )bunun için eski öğrenci yeni polis olanlar çok uygun ,sonraa bu deliller bulunu veriyor bir gecekondunun çatısında ve polis tutanağı yazarken ergenekon davasından bahsediyor (henüz olay savcıya intikal etmemiş ve savcı ergenekon diye bir dava açmamış ama polisimiz ergenekon davasından haberdar nedense)
    tutanaklar hazırlandıktan sonra yine polis tarafından iddaname hazırlanıyor(savcının hazırlaması gerekir ama polisin hazırladığını iddanamedeki bir cümleden anlıyoruz.ugun savcı ve hakim de bulduktan sonra işe başlanıyor,buraya kadar tmm ama bizim amacımız neydi askeri itibarsızlaştırmak.bunun için uyduruk delillerle dava açmak yetmiyor, halkı buna inandırmak lazım ki asıl amaca yani ordunun halkın gözünde itibarsız hale gelmesi amacına ulaşsın.bunun için medya gerekli medya ayağının bir kısmını akp atv gurubunu halk banktan 5 kuruş teminat göstermeden kredi çıkararak damadına peşkeş çekmiştir.vee dava açılır ve propaganda başlar.bu arada liberaller amerikaya yaranmak ,dincilerde islam devleti kurmak hayali ile davaya sarılır.davanın sonunda bişey çıkmayacağını akp ,polis,savcı ,hakim ,liberaller,dinciler hepsi bilir ama temel amaca ulaşılmaktadır.nedir tekrar hatırlayalım askeri itibarsızlaştırmak ve bu kişileri tutabildikleri kadar içerde tutmak bu yüzdendirki iddaname binlerce sayfadan oluşur içinde boyama kitabı bile vardır.

    Cevapla

  11. umit Says:

    “bukadar geniş bir çetede neden bir ihbar eden olmuyor”

    Oldu.

    Hanefi Avci.

    Cevapla

Can Acar için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: