24 Aralık’ta CNN Türk’te Medya Mahallesine çıktık. O programın videosuna buradan ulaşabilirsiniz.
About cdogangercekler
cdogangercekler → tarafından yazılan tüm gönderileri görüntüle5 Yorum “Bir video”
Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et
Ara
-
Macitbay: Reblogged this on macitbay and commented: Mutlaka...
-
toz: Oncelikle tekrar cok cok gecmis olsun; ve cok cok ...
-
Kemal: Yukarıdaki yorumumdan alıntı: "...Emniyet is...
-
Kemal: Merhabalar, Uzun zaman oldu görüşmeyeli. ...
-
Macitbay: Reblogged this on macitbay....
-
Efe Demir: Balyoz davasında yargılanıp hüküm giyenlerden...
-
brainiac3397: People would be hard pressed to rely on your "obje...
-
brainiac3397: Don't forget the video seminars he's given. In the...
-
Talha: The excerpt is from his the Atlantic interview: ...
-
trekking: Bu günleri de gördük. Hep şuna inandık. Devir...
- Bir analiz 17 Mayıs 2011
- 10. Ağır Ceza Mahkemesi oy birliğiyle 163 Balyoz sanığı hakkında tutuklama kararı verdi 11 Şubat 2011
- Odatv 18 Şubat 2011
- Bundan sonra ne olacak? 02 Şubat 2011
- Türkiye’nin yeni adalet doktrini 07 Mart 2011
- 5-7 Mart 2003 1nci Ordu Plan Semineri Ses Kaydı 08 Nisan 2011
-
Denizde TRT kameraları önünde darbe belgesi hazırlayan subay 29 Ağustos 2011
- Emre Uslu’nun yeni (ve bir evelki ile çelişen) teorisi 07 Ocak 2011
- Etyen Mahçupyan’ın yeni teorisi 18 Şubat 2011
- Sahte belge üretirken hata yapmak hata mı? 07 Şubat 2011
- Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nin 14 Haziran 2021 tarihli kararı 28 Haziran 2021
- Yargı, Cemaat ve Bir Darbe Kurgusunun İç Yüzü 17 Ağustos 2016
- 1. Ordu’dan sızdırılan belgelerle ilgili iddianame 14 Haziran 2016
- Balyoz mahkemesinin gerekçeli kararı ve satır başları 06 Mayıs 2015
- Balyoz Bitmedi 03 Nisan 2015
- Balyoz Bitmedi 03 Nisan 2015
-
Balyoz CD’lerin üzerindeki sahte yazılar Baransu’nun bavulundan çıkan defterden kopya 02 Ocak 2015
- Bilirkişi: Balyoz CD’lerinin üzerindeki yazılar yazma aygıtı ürünü 15 Aralık 2014
- Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı 05 Temmuz 2014
- Bir savcı niye yalan söyler? 05 Temmuz 2014
26 Aralık 2010 13:32
Sayın Pınar DOĞAN ;
Sayın Dani RODRIK ;
CNN Türk Medya Mahallesi’ndeki söyleşinizi izledim. Geniş halk kitlelerine yönelik, cevap hakkı olmayan ve aylarca süren karalama kampanyalarından sonra, sizler ortaya çıkardığınız gerçekleri, nihayet cesaret gösterebilen bazı kanallarında yardımıyla, halka yansıtmayı başardınız. Bir kişiye 40 kez deli dersen kendini deli hisseder denir ya, işte o tablo yok oluyor bu programlarla. Halkın kafasında artık soru işaretleri var. Her yayına körü körüne inanma döneminin yavaş yavaş sonu geliyor.Tek yanlı karalama kampanyalarının sorgulanacağı bir dönemi başlattınız. Sizi kutluyorum.
Yazdığınız kitabı da okumaya devam ediyorum. Bu kitap içinde ne kadar teşekkür etsek azdır.
Silivri’de yazdığım şiirlerden biriyle iyi günler diliyor ve iyi ki varsınız diyorum.
Saygı ve sevgilerimle.
Mümtaz CAN
(E)Kurmay Albay
DOĞAYI, DAĞLARI, KIRLARI,
KIRLARDA ÇİÇEKLERİ ÖZLEDİM DOSTLAR.
HALİÇİ, BOĞAZI, DENİZİ,
DENİZDE YOSUN KOKUSUNU ÖZLEDİM DOSTLAR.
MASADA ROKAYI, KADEHTE RAKIYI,
AYVALIK’TA BALIĞI ÖZLEDİM DOSTLAR.
GÜNEŞİN DOĞUŞUNU, DENİZDE YAKAMOZLARI,
YAŞAMDA ÖZGÜRLÜĞÜ ÖZLEDİM DOSTLAR.
BEYOĞLU’NU, NEVİZADE’Yİ, TÜM İSTANBUL’U,
SİLİVRİ’DE SEVDİKLERİMİ ÖZLEDİM DOSTLAR.
ÜSKÜDAR’I, KADIKÖY’Ü, BEŞİKTAŞ’I,
BEŞİKTAŞ’TA ADALETİ ÖZLEDİM DOSTLAR.
MÜMTAZ CAN
30 MAYIS 2010
SİLİVRİ 4-B/7
27 Aralık 2010 04:27
Sayın Pınar Doğan ve Dani Rodrik ,
Medya mahallesi programını dikkatle ve ilgiyle izledim. Program sonucunda kendi kendime şöyle dedim. ” Varsayalım ki sözde Balyoz Planı ‘ nın birincil şüphelisi emekli Orgeneral Çetin Doğan olmasaydı , ne olurdu ? ” Bu gerçekten sorulması gereken önemli bir soru. Kanımca bu sözde planın sahte bir plan olduğu daha dava başlamadan bu kadar net , açık , somut bulgularla ortaya çıkmazdı . Çünkü siz de programda dediniz ki ” Söz konusu suçlanan kişi babamız olmasaydı , biz de basını takip edip bir kanaate ulaşacaktık ama bizim mesleğimiz akademisyenlik ….. ”’ Doğal olarak bu derece bu konuya fokuslanamayacaktınız. Belki de diyecektiniz ki ” yaa , bu TSK daha önce de birçok darbe yaptı , Balyoz ‘ u da planlamışlardır. ” Bana göre ülkemizin ya da aydınlarımızın en büyük sorunu bu yani konu direkt bizi ilgilendirmediği zaman olaylara biraz duyarsız kalmak , salt bize aktarılanlarla bir yargıya varmak.
Bu olgu bana Cumhuriyet Gazetesi ^nde iç sayfalarda yayınlanan bir Alman rahibinin sözlerini anımsatıyor. ” Bir gün demokratları almaya geldiler ben demokrat değildim ses çıkarmadım , bir gün Sosyalistleri almaya geldiler , ben Sosyalist değildim ses çıkarmadım …….. ”’ diye devam eden ve ”’ ve bir gün beni almaya geldiler , ama beni savunacak kimse kalmamıştı …. ”’ Bu açıdan ” ateş düştüğü yeri yakar ” deyişini ” ateş düştüğü yerin dışındaki yerleri de yakar ” şeklinde değiştirmeliyiz.
Bu programda dilkatimi çeken başka bir konu da şuydu. Pınar hanım diyorsunuz ki ” Medyada okuduklarımızla gerçekler arasında uçurumlar var. ” Bu cümleden anlaşılan medyanın sadece ana sadece tek yönlü dezenfermasyon yaptığı. Ama bu doğru değil. Evet Zaman , Taraf , Star , Vakit gibi tetikçiler var ama bunun yanında korkmadan cesurca yayın yapan Aydınlık gibi dergiler de var bu ülkede , yeter ki biz gerçeklere ulaşmaya çalışalım.
Kaldı ki Pınar hanım , sizin bu cümlenizden sonra Program sunucusu bir sorı sordu . ” Siz nasıl bu belgelere ulaştınız ? ” Dani beyin cevabı ” Bizde herkesten olan belgelerden başka bir belge yok … ”’ Yani dediğim gibi yeterki merak edelim , ve ” bana dokunmayan yılan bin yaşasın ” düşüncesinden kurtulalım.
Mesela Kayseri ‘ de akıl almaz bir yolsuzluk , ahlaksızlık iddiası var. Evet yandaş medya bu konuya pek değinmiyor , değinmemekle kalmayıp olayların üstünü örtmek için canhıraş çabalıyor ama bunun yanında olayın cesurca üstine giden yayın organları da var. Bu noktada güzel ülkemin ” ultra liberal yarım porsiyon aydınları ” ne yapıyor. ” AKP Türkiye ‘ ye ileri demokrasi getiriyor , bu kadar da olsun yaa … ”” söylemleriyle ortalıkta dolaşıyor. Bu arada Kayseri yolsuzluk olayını da Ergenekon ‘ a eklemlediler.
Demem o ki ülkemizde kendisini ” aydın ” olarak tabımlayanların biraz özeleştri yapmasının zamanı geldi de geçiyor .
Kitabınızı okumaya başladım , ellerinize sağlık . Bakın Milliyet ‘ den Rıza Türmen gibi ( eski AİHM yargıcı ) yazarlar da sanırım kitabı okuyorlar ve de bu paralelde kamuoyunu bilgilendirmeye başlamışlar.
Saygılarımla ,
27 Aralık 2010 09:57
Rıza Türmen’in söz konusu yazısından bir paragraf:
Ama işin bir de kamuoyu yönü var. İddianamedeki belgeler basında yayınlandı. Kamuoyu davayı basından öğrendi. Bu iddiaların gerçekliğine inanmak, inançlarınızın gerçeği olabilir. Ama şimdi bu belgelerin sahte olduğunu gösteren somut kanıtlar ortaya konuluyorsa, önce kendi doğrularınızdan birazcık kuşkulanmak, sonra da gazeteciyseniz, aydınlatmakla sorumlu olduğunuz kamuoyuna dönüp, “bakın, bir de bunlar varmış” demek doğru olmaz mı?
Demokrasi bireylerin zihinlerinden başlar.
27 Aralık 2010 22:04
Sayın Pınar Doğan ve Dani Rodrik ;
Medya Mahallesi programında beni çok tedirgin eden bir durumla karşılaştım. Sunucunun ”’ Allah ‘ ım şimdi diyecekler ki kadın darbecileri aklamak için program yapıyor ” şeklineki sözleri beni gerçekten çok tedirgin etti. Bu itiraf medya üzerindeki baskının ete kemiğe bürünmüş bir ifadesiydi aslında. Aklıma Prof.Dr Şerif Mardin ^in ” mahalle baskısı ” kavramı geldi ama burada mahalle baskısından çok daha şiddetli bir baskı türü var.
Dani bey’ in ” Geçmişte darbelerle yüzleşmek , derin devlet yapılanmalarını açığa çıkarmak istiyorsak , sahte darbe planlarıyla bir kurum içinde bir kesimi suçlamak , kanıtsız davalar yürütmek bu sürece zarar verir. ” şeklindeki açıklamalarına ben de tamamen katılıyorum ama bu açıklamaların akabinde Pınar hanım sizin görüştüğünüz gazetecinin teorisi beni şaşırttı. Tabii ki bu tarzda teorilerin de olması son derece doğal ama salt böyle bir teoriye değinmek aslında sahte belgelerle TSK ‘ nın pasifize edilmesi ve de bunun cemaat ve cemaatin polis ve yargıya sızmış uzantıları tarafından kotarıldığı temelli başka bir teorinin gözden düşürülmesine de yol açabilir.
Yani keşke ” bu kime fayda sağlar ” sorusuna yanıt olarak söz konusu gazetecinin teorisinden başka alternatif teorilere de yer verebilseydiniz. Yani sizin gibi analitik düşünen , olaylara sebep – sonuç ilişkileri çerçevesinde bakan akademisyenlerin salt bu gazetecinin teorisine değinmesi bana biraz ” indirgemeci ” bir yaklaşım olarak geldi.
Saygılarımla ,
Cengiz Palacan
28 Aralık 2010 00:27
”Günümüz Türkiye’sinde yaşadığımız kutuplaşmanın hoşgörüsüzlüğün önemli bir nedeni, zihinlerdeki kapalılık. Liberali, İslamcısı, ulusalcısı, sağcısı, solcusunun inandığı tek bir mutlak gerçek var. Belirli bir konuda inanç sahibi olmak yanlış değil. Yanlış olan tek gerçeğin kendi gerçeğimiz olduğuna inanmak, başka düşüncelere zihnimizi kapatmak ”
Yukarıda sayın Rıza Türmen ‘ in 27 Aralık 2010 tarihli Milliyet ‘ te çıkan ”Zihnin kapanması ” başlıklı makaledenalıntıladığım bir bölüm var , her şeyi öylesine net açıklıyor ki ‘
Saygılarımla ,