TÜBİTAK savcılardan niye yardım istiyor?

Daha evel yazdığımız üzere, TÜBİTAK’ın Balyoz CD’leri üzerine hazırladığı ilk rapor, en iyi ihtimalle sorumsuzca, en kötü ihtimalle kasıtlı olarak okuyanı yanıltmak üzere hazırlanmıştı (detaylar için buraya tıklayın). Bu sebeple Çetin Doğan’ın avukatları TÜBİTAK raporunu hazırlayan bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuş, ayrıca bu kişilere karşı tazminat davası açmıştı (dava dilekçesine buradan ulaşabilirsiniz).

Şimdi öğreniyoruz ki, bu davalarda yardım almak üzere TÜBİTAK özel yetkili savcılara başvurmuş:

“TÜBİTAK Enstitü Müdür Yardımcısı Alparslan Babaoğlu, ilk önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin görüşmek üzere Sultanahmet Adliyesi’ne gitti.
Buradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı’ya yönlendirilen Babaoğlu, öğle saatlerinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Yaklaşık 30 dakika Çolakkadı ile görüşen Babaoğlu, TÜBİTAK’a ait 41 plakalı resmi araçla adliyeden ayrıldı.
Babaoğlu’nun, Başsavcıvekili Çolakkadı’ya ‘Çetin Doğan’ın bilirkişiler hakkında açtığı dava’ konusunda neler yapmaları gerektiğini sorduğu ve yardımcı olmalarını istediği öğrenildi.”

CNN Türk, haberinde tazminat davasının dayanağına şöyle yer verdi: “davalı bilirkişilerin sadece metadata üzerinden yapılan bir inceleme ile söz konusu CD’lerdeki belgeleri gerçek olduğu sonucuna varılmasının asla mümkün olamayacağına raporlarında yer vermediklerine dikkat çekildi.” (Zaman gazetesi internet sitesinde aynı olay üzerine yaptığı haberde bu dayanağa elbette ki yer vermiyor.)

Bu gelişmeyi CNN Türk dahi “TÜBİTAK’tan şaşırtan şikayet” şeklinde başlık atarak yorumladı. Biz de başka söyleyecek şey bulamıyoruz.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

3 Yorum “TÜBİTAK savcılardan niye yardım istiyor?”

  1. Fenerant Says:

    Tübitak ve Savcılık açılan tazminat davası için ortak savunma hazırlıyordur.

    Cevapla

  2. Doruk AR Says:

    Adalet Bakanlığı müsteşarını da tanık olarak çağırabilirler!

    Cevapla

  3. Cengiz Says:

    Sayın Pınar Doğan ve Dani Rodrik ;

    Balyoz Harekat Planı ‘ na ilişkin 16/06/2010 tarihinde ikinci bilirkişi raporu yayınlandığında yandaş medya ” ikinci rapor birinci raporu teyid ediyor ” teziyle ( yalanıyla ) adeta havaya uçmuştu. Peki bu tespit doğru muydu ? Aslında bunu anlayabilmek çok basitti , yapılması gereken iki raporu karşılaştırmaktı. İkinci Tubitak UAKEA rapununda savcılar bilirkişilere sorular soruyorlar , bu sorulardan Soru 1 ” Bir CD veya içindeki bilgilerin orijanliği veya gerçekliği nasıl kanıtlanabilir ? ” ” Bir CD/DVD veya içindeki dosyaların gerçekliği incelenirken CD/DVD içerisindeki dosyalar , CD/DVD ‘ ye ve dosyalara ait üstveriler ( metadata ) , CD/DVD’ nin hazırlandığı iddia edilen kaynak sistem ve CD/DVD ‘ nin hazırlandığı iddia edilen ortama ait destekleyici unsurlar bir bütün halinde göz önünde bulundurulmalıdır. ” şeklinde cevaplandırılmış bu soru bilirkişilerce. Yani ,bu cevapta da çok net olarak görüleceği gibi ” sadace metadata incelemesiyle karar verilemez ” denilerek ; birinci raporun en temel eksikliğine vurgu yapılmakta ki bu da yandaş medyanın tezinin ne derece yanlış olduğunu göstermekte. Burada en iyimser bakış açısıyla bile olaya baktığımızda , birinci Tubitak raporunu hazırlayan uzmanların bilgisayar adli tıp biliminin en temel bilgilerine bile haiz olmadığı gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.

    İkinci raporda bilirkişilere yöneltilen Soru 2 de şu şekilde ” CD ‘ lerde son kullanıcı , dokumanların oluşturulduğu tarih , saat bilgisi ……… vb gibi kısımlarda geçmişe dönük değişiklikler yapılma ihtimali mevcut mudur ? ” Bu soruya verilen cevapta da bunun mümkün olduğu belirtilmekte ama bu durumun anlaşılabilmesi için ” gerçekliği destekleyici unsurlar ” dan elde edilebilenlerin bir bütün halinde değerlendirilmesi vurgulanmakta yani yine ” Cevap 1 ” ‘ e atıf yapılmakta.

    İkinci bilirkişi raporunun bir başka kısmında ise ” herhangi bir dokumanın üstveri ( öznitelik ) bilgileri uygun bir ortam oluşturularak yeniden düzenlenebilir , yeniden oluşturulabilir . Eğer bu veriler kendi içerisinde tutarlı olarak yaratıldıysa ve kötü niyetli olarak sahte dokuman üretildiyse , bu durum sadace CD ve içerisindeki dokumanlar teknik olarak incelenerek tespit edilemez. ”

    Görüleceği üzere bu tsepit de yine sadace metadata analizi ile gerçeklik açısından bir sonuca varılamayacağını belirtmekte birlikte daha da önemli bir konuya açıklık getirmekte. Eğer uygun yöntemlerle manipilasyon yapılırsa , bu durum salt CD analiziyle tespit edilemez ,

    Buraya kadar her şey normal gözükmekte ama ikinci raporda da büyük bir çelişki var. Şöyleki : İkinci raporda bilirkişiler Uygun koşullarla maniplasyom yapılan bir CD ‘ de , salt CD incelemesiyle bu durumun tespit edilemeyeceğini ifade etmekle birlikte , ardından şöyle diyorlar ” Diğer taraftan , söz konusu araştırma kapsamında yapılan incelemeler sonucunda herhangi bir teknik tutarsızlığa rastlanmamıştır ”

    Şimdi burada ben de bilirkişilerin varsayımından yola çıkarak diyorum ki , varsayalım veriler tutarlı bir şekilde yaratıldı ve bu şekilde sahte bir CD tasarlandı , bilirkişiler göre bu durum tespit edilemezse , nasıl olur da , bilirkişiler ” teknkl bir tutarsızlığa rastlanmamıştır ” tarzında bir değerlendirme yapabiliyorlar. Böylesine bir çelişki var mı ?

    Başka bir dikkat çekici konu da şu. Tubitak birçok olaydan ötürü ne yazık ki ” şaibeli ” bir kurum haline dönüştü. Bunun yanında , sayın Başbakan kendisinin Ergenekon davasının ” savcısı ” olarak tanımlamakta , ve de söz konusu dava , söz de hükümeti yıkma eylemi üzerine inşaa edilmiş durumda . Bu durumda , hükümete bağlı bir kurumun tarafsızlığından söz edilebilir mi ?

    Saygılarımla ,

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: