Fethullah Gülen’in sorumluluğu

Fethullah Gülen nihayet Hanefi Avcı’nın iddialarına doğrudan cevap verdi ve isim vermeden Avcı’yı yalanladı:

“Son günlerde emniyet teşkilatından birisinin “falan yerde kadrolaşma” gibi çok yakışıksız iddiaları oldu. Allah taksirâtını affetsin, Allah insanları cehenneme gitme yoluna düşürmesin, sukut ettirmesin. Hiç kimse için öyle bir akıbeti dilemem. Elli senedir aleyhimde yazı yazan birisi için bile Cehhennemle cezalandırılması aklımdan geçince odama girip ağlamış ve “Hayır ya Rabbi, öyle yapma; hidayet et, Cennet’e gitsin” demişimdir. Kimse hakkında olumsuz konuşmam. Nalına mıhına gitmiş insan, aslında kendi değerine mıh çakıyor, kendi kıymetine bir nal vuruyor demektir. O mum uzun sürmez; yalancı demiyorum, terbiyem müsaade etmez; fakat, o mum uzun sürmez, sürse bile yatsıya kadar sürer ve söner.

…

Unutulmamalıdır ki, kadrolaşma, sızma, çoğalma türünden iddiaları ortaya atanlar ve bunlarla vazifeperver insanları sindirmeye çalışanlar, hemen her devirde bu iftiralarının arkasına saklanarak ve hedef şaşırtarak kendi felsefeleri adına belli yerlere sızmış, kadrolaşmış ve çoğalmış kimselerdir.”

Burada bize önemli gelen husus şu: Gülen, emniyet ve özel yetkili savcılar içindeki olası teşkilatlanmayı açıkça reddederek hukuk dışı faaliyetler içersinde bulunan sempatizanları ile kendisi arasına mesafe koyma fırsatını kaçırmış oldu. “Belki birileri Gülen adına yapılmamaması gereken işler yapıyorlar ama Gülen’in kendisinin bunlardan kesinlikle haberi yoktur ve bunlar onun rızası dışında cereyan eden olaylardır” diyenlerin savını büyük ölçüde zayıflattı.

Gülen, şöyle de diyebilirdi: “Eğer birileri, ki aralarında benim görüşlerimi izleyenler de olabilir, hukuk devleti ile bağdaşmayan faaliyetler içersine girip, kadrolaşma çabası içersinde iseler, ben bunun da karşısında olurum.” Ama hayır. Gülen’in söylediği hem Avcı’nın yazdıklarının yalan olduğu, hem de cemaatçi bir kadrolaşma iddiasını ortaya atanların esas kendilerinin kadrolaşma, sızma hareketi içinde olduğu.

Demek ki cemaat sempatizanı emniyet ve savcılık mensuplarının neler yapıp, yapamayacağı konusunda Gülen kendini yeteri kadar bilgili ve olaya hakim hissediyor. Bu durumda Avcı’nın iddiaları doğru çıktığı takdirde Fethullah Gülen’in şahsi sorumluluğunun da gündeme gelmemesi zorlaşıyor.

Bu konuda Ruşen Çakır da T24’te Selin Ongun’la yaptığı bir söyleşide aynı saptamada bulunuyor:

“Bakın şu fotoğraf tabii çok kolay olur. Bir yerde dini-ulvi amaçla çalışan bir Hocaefendi ve yanında bütün işleri ibadet olan insanlar var.  Ama bunların denetleyemediği, giderek büyüyen bir yapı var. Ve bu yapıdaki birtakım insanlar kendi hesaplarını görüyorlar filan. Şimdi bu, çok kolay olurdu. Ve herkes bundan memnun olurdu. O zaman kendi içerisindeki ayrık otları ayıklaması gerekir, değil mi? Ama böyle bir yapı yok. Eğer iddialar doğruysa, adliyede, poliste bir cemaat örgütlenmesi varsa ve bu cemaat örgütlenmesi kendilerine engel çıkardığını düşündükleri kişileri tasfiye etmek için her türlü yola başvuruyorsa, bakın “eğer” diyorum. Kesinlikle ve kesinlikle Fethullah Gülen bundan haberdardır. Başka türlü olamaz.”

Nitekim Gülen’in kendi ifadeleri Çakır’ın savını doğruluyor.

Türkiye’de fotoğraf netleştikçe arka fonda Pennsylvania daha belirgin görünmeye başlıyor.