Bu ne biçim darbe?

Taraf gazetesine inananlara göre 2002-2003 yıllarında Çetin Doğan önderliğinde Balyoz adında dört başı mamur bir darbe planı yapılmış. Bu darbenin, en ufak detaylarına kadar herşeyi düşünülmüş. Gerekçesi ve vazife bölümü yazılmış. Halkı kışkırtmak için cami bombalamaya ve uçak düşürmeye kadar varan canice faaliyetler hazırlanmış. Sıkıyönetim ilanı, yeni hükümette kimlerin görev alacağı, hükümet programının ne olacağı, darbe sonrası kimlerin gözaltına alınacağı v.b. bir sürü ince detay düşünülmüş ve belgelere dökülmüş. Bir de darbe öncesi tüm bu planların kısıtlı sayıda darbecinin katılacağı bir seminerde provası yapılması öngörülmüş.

Balyoz darbe belgeleri iddiaya göre 5000 sayfayı aşıyor. Biz bunların ancak Taraf gazetesinde yayınlanan veya bir şekilde diğer medyaya sızdırılmış bölümlerini görebilmiş durumdayız. Bu kısıtlı bilgiler dahi iddiaların doğru olamayacağını gözler önüne seriyor.

Aksini savunmak istiyorsanız, aşağıda sunduğumuz senaryoda aksayan hiçbir şey olmadığına inanmak zorundasınız.

Bir darbe düşünün ki, darbenin lideri en önemli belgelerini yamalı bohça gibi çeşitli kaynaklardan bire-bir alıntılarla derleyip, kendi yazmış gibi sunsun. Hükümet programı, 1980’lerden beri üç hükümet programından topluca seçmeler içersin. Ekonomi programı, (her nasılsa) üç sene sonra yazılacak bir tebliğden aşırılmış olsun. Aşırı ulusalcı bu ekonomik programını hayata geçirmek için liberal mi liberal bir başbakan uygun görülsün.

Aynı lider, ana darbe belgesinin altına askeri yazışma kurallarına uymayan şekilde ismini yazdırsın. Darbenin provasını, Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri’nin gönderdiği gözlemciler dahil olmak üzere onlarca general ve yüzden fazla subay önünde yaptırtsın. Neme lazım diye kendi emriyle bu provanın ses kaydını aldırtsın. Prova, çok geniş kapsamlı olmasına rağmen darbe planlarında tarif edilen eylemlerden hiçbirini içermesin.

Bir darbe düşünün ki, darbeyi planlayanlar görev alanları ülkenin ancak kuzeybatısını kapsadığı halde, ülkenin başkenti dahil olmak üzere bütününde eylem gerçeklestirebileceklerini hayal etmiş olsunlar. İstanbul’daki Harp Okulu komutanının ta Diyarbakır’daki uçak filosuna komuta edebileceği öngörülmüş olsun. Darbenin kimi belgesi var olmayan askeri birimler tarafından hazırlanmış olsun.

Bir darbe düşünün ki, darbenin ana eylemleri (iki caminin bombalaması) darbenin provasının yapılacağı tarihten daha önceki bir tarih için kararlaştırılsın. Bu eylemler her nasılsa gerçekleşmediği halde, gerçekleşmemiş darbenin provası hiç birşey olmamış gibi gene de yapılıversin.

Bir darbe düşünün ki, kimse darbeyi önlemek için parmağını kaldırmadığı halde, her nasılsa eylemlerinden tek bir tanesi bile gerçekleşmemiş olsun. Darbeyi hazırlayanlar hiçbir şey olmamış gibi 7 sene boyunca görevlerine devam etsinler, terfi etsinler, vakti geldiğinde emekliye ayrılsınlar.

Şimdi bir de “onurlu” bir emekli subay düşünün. Bütün bu belge ve hazırlıkları, zamanında 1. Ordu’da görev yaparken yakından izlemiş olsun. Sadece 1. Ordu’nun değil, TSK’nin bir sürü diğer birimlerinin de kozmik odalarına girip orijinal belgeleri kimseye çaktırmadan aşırmayı becermiş olsun. Bu belgelerin eksikliğini orduda kimsenin ruhu bile duymamış olsun. Aynı onurlu subay vaktinde askeri ya da sivil hiçbir merciye bu belgelerle bir ihbarda bulunmamış olsun. Belgeleri 7 sene boyunca biryerlerde saklamış olsun. Sonra da, savcılara götürecek yerine, bavuluna doldurup Mehmet Baransu’ya vermiş olsun.

Böyle darbe Aziz Nesin’in öykülerinde bile olmaz.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

Yorumlar kapatıldı.

%d blogcu bunu beğendi: