Bugünkü Milliyet’te Dani’nin Devrim Sevimay’la yaptığı söyleşide Taraf gazetesi hakkında söyledikleri (her halde) yer olmadığından kısaltılmış bir şekilde yayınlandı. Cevabın aslını aşağıda sunuyoruz.
Taraf gazetesine elbette ki kızgınım. Balyoz haberini yaparken gazeteciliğin ilkelerinden çiğnemedikleri kaldı mı? Saygın bir gazetenin, ortaya bir bavul dolusu ağır ithamlar içeren belgelerle karşı karşıya kaldığı zaman yapması gerekenleri size sıralayayım.
Birincisi, kaynağın güvenli olduğu ne kadar araştırılmıştır? 1. Orduda görev yapmış emekli bir subay, sadece 1. Ordunun değil, değişik kolorduların, hava harp akademisinin, jandarmanın, deniz kuvvetlerinin gizli belgelerine nasıl erişebilmiştir? Bu belgeleri neden 7 yıl saklamak ihtiyacı hissetmiştir? Bu soruların tatmin edici cevapları varsa, Taraf yazarları henüz bizle paylaşmamıştır.
İkincisi, belgelerin ve CD’lerin gerçek olduğu bu konuda donanımlı bir teknik kurum tarafından araştırılmış mıdır? Bilgisayar ortamında sahtecilik yapmak o kadar kolayken, üç gazetecinin, biz oturup CD’leri inceledik ve 2003’te 1. Ordu’dan çıkmış olduklarına kanaat getirdik demelerinden daha komik bir şey olabilir mi?
Üçünçüsü, belgelerin gerçek olduğu kanaatine varılmışsa dahi, yayın yapılmadan suçlanan sahışların görüşlerinin alınması ve suçlamalarla beraber yayında aktarılması gerekir. Bunun yapılmamış olması için en ufak bir mazeret yoktur. Ne delillerin karartılması, ne suçlananların kaçmaları, ne de başka bir şey sözkonusudur.
Dördüncüsü, en azından eldeki belgelerin muhtevası doğru aktarılmalı, yalan olduğu bilinen şeyler (mesela Balyoz Harekat Planının altında Çetin Doğan’ın imzası olduğu) ısrarla tekrarlanmamalıdır.
Bu kadar vahim iddiaları ortaya atanların, ellerindeki kanıtları kamuoyu önünde sorgulamak isteyenlere “biz sizin sorularınızı cevaplandırmak istemiyoruz” deme lüksü yoktur. Biliyorsunuz, Çetin Doğan onları TV’de tartışmaya çağırdı. Çıkmadılar. Siz onları bana soracakları üç soru karşılığında benim onlara yönelteceğim üç soruya cevap vermeye davet ettiniz. Bunu da redettiler. Savunamayacakları yayınlar yaptıklarını biliyor olmalılar.
19 Nisan 2010
Medya yalanları