Bu satırları biz yazmış olmayı isterdik

04 Mart 2010

GENEL

Bugün, Nuray Mert’in Radikal gazetesinde 2 Mart 2010 tarihinde yayınlanan köşe yazısını okumamış olan herkesi bu yazıyı okumaya davet ediyoruz.

Bu günlerde kimse deşifre olmak istemedigi için adını vermeyeceğimiz çok yakın bir akademisyen/müzisyen dostumuzun ifadesiyle:  “Bu aralar genelde gitaristleri kıskanıyorum, ama ara sıra bir makale görünce, keşke bunu ben yazabilseydim dediğim oluyor. Bu yazı, posterlikmiş hakikaten. Helal olsun!”

Nuray Mert’in yazısında ifade ettiklerine baştan sona katılıyor, burada son dört paragrafını sunuyoruz:

“Dahası, Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açmanın yolunun, ‘bir büyük kapışmayı’ kışkırtmak olduğunu düşünen ve bu istikâmette gidenler var. Bu kafada olanların tümü, ister eski solcu yeni liberal, ister ‘post-modern cemaatçi’ olsun, olaylara bakışları fazlasıyla birbirine benziyor. Bir zamanlar devrimci durumun oluşması için ‘çelişkilerin derinleşmesini’ bekleyenler belli ki kafayı değil, istikâmeti değiştirdi.
Siyasal tavrını, bir ‘muhayyel toplum’u hayata geçirmek üzerine kuran tüm siyasal anlayışlar veya dünya görüşleri, çatışmaların derinleşmesinden medet umar. Muhayyel toplumdan anladıkları ister tanımını kendi yaptıkları ve hiç tartışmaya açmaya niyetli olmadıkları bir ‘demokratik toplum’ olsun, ister iktidarın ‘milletin iradesini gerçekten temsil edecek altın, seçilmiş bir neslin’ eline geçmesi olsun, sonuç fark etmez. Niyetler ne kadar ‘iyi’, hayaller ne kadar ‘muhteşem’ olsun, bu kafa ‘tehlikeli’dir.

Çünkü, bu kafa, ‘mutlak iyi’ye, ‘mutlak doğru’ya ulaşmak için her yolu mubah ve meşru görür. Yoluna çıkan engelleri, ‘kaçınılmaz tarihsel sancı’, haksızlığı ‘kurunun yanında yaş da yanar’ diye kabul edilir bulur. Demokrasinin en büyük düşmanı, işte bu kafadır.

Türkiye’de siyaseti bu kafa ile, yeni bir zemine oturtmak için çaba gösterenler, ne kendilerinin iddia ettiği gibi demokratik hedefler adına, ne de bazılarının sandığı gibi, karanlık emellerle hareket etmiyorlar. Bir postmodern cemaat ile, eski solcu liberalleri buluşturan, ne demokrasi aşkı, ne de bazılarının sandığı gibi ‘kötü ve gizli’ niyetler değil, bu tehlikeli kafa! Çünkü, bu kafa, bir büyük kapışmadan tarihsel bir büyük diriliş bekliyor. Bu nedenle habire kapışmayı körüklüyor. Modern tarih boyunca toplumlara büyük maliyet ödetmiş milliyetçi, sosyalist, tüm otoriter akımların en büyük zaafı, bir büyük diriliş adına gözlerini karartmış, ‘yaş’ları ateşe atmayı baştan göze almış olmalarıydı. Ben, benzer bir mecraya akacak her türlü siyasal savruluşun bu açıdan son derece tehlikeli ve kaygı verici olduğunu düşünüyorum

Parti kapatma gölgesi biraz azaldı diye, rahat uyuyamıyorum. Bu kafanın siyasete vereceği istikâmet, sürekli yeni kapışmaların kapısını aralamak olacak. Daha fazla demokrasi isteyen herkes, bu kapışmalardan medet ummak bir yana, bu kafayı sorgulamaya ve onun önüne dikilmeye çalışmalı.”

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

Yorumlar kapatıldı.

%d blogcu bunu beğendi: