Balyoz planı belgelerinin TÜBİTAK ve Emniyet kriminal laboratuvarlarında incelendiği ve “belgelerin gerçek ve ilgili kişilere ait olduğunun anlaşıldığı” yönünde raporların verildiği bazı yayın organları tarafından yazıldı.
Bu konuda, Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen’in şu sözlerine dikkat çekmek istiyoruz:
istememize rağmen planın 1. Ordu bilgisayarlarında yazıldığına dair TÜBİTAK raporu bize gösterilmedi.
Ortada Balyoz planı olduğu iddia edilen 11 sayfalık bir bilgisayar çıktısı var ve bunun altında “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı” diye Çetin Doğan adı yazılı. Ancak imza yok. Çıktının doğru olduğuna dair rapor varsa, avukatlara ve Çetin Doğan’a gosterilmiyor. Savcılığın bu belgenin doğruluğu konusunda yapılmış herhangi bir açıklaması da yok. Askeri savcılık da yaptığı açıklamada şöyle diyor:
bugüne kadar yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda adı geçen darbe planının ve bu plana dayanak teşkil eden çeşitli eylem planlarının gerçek olduğuna dair askeri savcılığımızca herhangi bir tespite varılamamıştır. Dolayısıyla söz konusu seminer faaliyetlerinin darbe planı teşkil ettiğini söylemek mümkün değildir.
Biz Çetin Doğan’ı en yakından tanıyan insanlar olarak, Çetin Doğan’ın böyle bir planla hiç bir ilgisi olamayacağını biliyoruz.
28 Şubat 2010 17:26
Askeri savcının bu açıklamasını afaki buluyorum.Bildiğim kadarıyla seminer ve harb oyunu planları Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarındaki ilgili başkanlıklar tarafından hazırlanır,komutanın onayına sunulur ve sonrasında icra edilir,gözlemcileri vardır ,bu gözlemciler tarafından, hazırlanan raporlar, gönderildikleri komutanlarına, sonuç olarak arz edilir.
Ayrıca sonuçlanan seminer ve harb oyunu “Sonuç raporuda” icra eden komutanlıkça,bağlı olduğu komutanlığa arz edilir.
Şimdi siz bir as.savcı olacaksınız bu planların esasını bileceksiniz ve tesbitiniz “söylemek mümkün değildir.”diyeceksiniz.
Siz bir sivil savcı ve hakim olacaksınız; 5000 sayfalık bir seminer planının bir bakışta çözüp hakkında kanaat edineceksiniz .
Biryerde söylendiği gibi: Hastaneye gidersiniz ,röntgen çekilir,sonuç için koridorda beklerken,yanınızdaki röntgen filmini eline alır evirir ve çevirir ,film karanlıktır bir şey anlaşılmaz ,sağı-solu neresidir onu dahi anlayamaz ama ışığa doğru kaldırarak bakar…
Burada maksat :intikam almaktır,dikkat edin tutuklananlar genellikle doğu ve güneydoğuda bu ülkenin bir şekilde bekasına göz koymuş insanlarla savaşmak olan başarılı askerlerdir, bunu da maalesef çok güzel yapıyorlar.Tabii büyük destekçileri ABD ve AB ile birlikte …Saygılarımla
01 Mart 2010 16:40
Askeri savcılığın verdiği kararlara ve güvenilirliğine Uluslararası yargı çevrelerinin bakışını ve bu konudaki görüşlerimi saklı tutmak istiyorum.. 😐
03 Mart 2010 08:20
Seminer planının ayrı darbe planının ayrı şeyler olduğunu, suçlamanın darbe planı yapıldı iddiasına dayandığını ve bunu ispat edecek hiçbir somut delil olmadığını kaç defa daha yazmak gerekiyor? Askeri savcılıktaki bilirkişi raporununun başında “belgelerin gerçek olduğu varsayımına dayanarak hazırlanmıştır” ibaresi yer almaktadır. Size başka haber sitelerini de takip etmenizi öneririm(örnek:internetajans.com)Hala beyazı görüp bu siyahtır diye ısrar edenlere ise söylenecek fazla birşey yok.
28 Şubat 2010 19:08
Sevgili Nilgün Hanım,
Sayın Çetin Doğan paşamızın sözde “Balyoz” operasyonu gibi saçma sapan bir seyle hiçbir ilgisi olmadıgını adım kadar iyi biliyorum..Belgelere belgelerle cevap veremeyen düzenbaz bir oyuna geldi ama hiç süphem yok ki, masumiyeti ve şerefi kanıtlanacaktır..Kendisine guvenimiz ve saygımız sonsuz..O’nunla bir Atatürk kızı olarak gurur duyuyorum..
Size de kuvvet diliyorum, hepimiz arkanızdayız..
sınsız sevgi ve saygılar..
Suna Göktürk
01 Mart 2010 00:20
Oncelikle sunu soylemek isterim. Turkiye de egitim seviyesi ve gelir durumu dusuk. Insanlara secimlarden once buzdolabi. makarna ve komur verilmesi de oy vermenin hala ozgur kriterlere gore yapilamadigini gosteriyor. Eger Turkiyede sosyo kultulrel seviye yuksek olsa hukuksuz yapilan tutuklama ve haksiz yere insanlarin hapislerde aylarca hatta yillarca yatmasi onlenebilirdi. Ama tarikat, cemaat ve siyaset sarmali maalesef ki insanlarin futbol takimi tutar gibi ve tribunde tezahurat yapar gibi davranmalarina neden oluyor.
Simdi liberallere sorumuz su olmali: Ya Cetin Dogan sucsuz oldugunu ispatlarsa bunun hesabini kim verecek. Suclu cikarsa zaten kendi hesabini verecek. Ama sucsuz cikarsa ona “Darbeci Pasa”, “1000 yilin sonu” gibi haksiz yakistirmalari yapanlar ne yapacaklar? O zaman darbeci kim olmus olacak? O zamanda darbeciler cezalandirilacaklar mi?
Bakin 1 ay once intihar eden denizci subayimiza ait oldugu soylenen yazi onun cikmadi. Simdi vebali kimin? O donemde bazi gazete kose yazarlari “Patir patir dokuluyorlar” gibi alayci ifadeler kullanmisti.
Benim onerim aile ferdi olarak bu konuyu sonuna kadar takip edin. Sucsuzluk durumunda Sayin Dogan ve sizler size bu durumu yaratanlarin yargi onunde hatta AIHM onunde bile hesap vermelerini saglayin. Eger siz susarsaniz yarin baska aileler bunlari yasayacaktir.
Saygilarimla,
01 Mart 2010 04:38
Turkiyeyi iyi tanidigina gore birde assagidaki gercegle iliskili disun bakalim. Ha 28 subat 97 cok iyi oldu felan diyebilirsin o zaman fazla soze gerek yok
Darbe planlamaktan tutuklanan 28 Şubat’ın Genelkurmay Harekât Başkanı Çetin Doğan, Silivri Cezaevi’nde ilk gününü geçiriyordu.
01 Mart 2010 06:43
Doğru; TÜBİTAK yalan söylüyor, Emniyet Kriminal birimleri yalan söylüyor. Ve hatta Adli Tıp yalan söylüyor. Bir tek siz gerçekleri söylüyorsunuz. Keşke olmasaydı ve babanız her şerefli asker gibi bu vatana hizmet etmiş olmanın grurunu yaşasaydı. Emin olunuz; görüşlerini paylaşmasam bile onun bu hale düşmesine seviniyor değilim; ancak Türkiye, her konuda vatandaşlarının hür ve eşit olduğu demokratik bir ülke olmak zorunda. Ben kişisel olarak maalesef babanız tarafından böyle bir ihanet planının hazırlandığı konusunda hiç şüphe duymuyorum. Çünkü gerçekten herşey ortada. Ayrıca hem öyle Amerikalardan filan ahkam kesmenin anlamı yok; Türk yargısı en doğru kararı alacaktır…
02 Mart 2010 10:30
FRAI,
Gerçek ismini kullanamadan, kimliğini saklayarak fikir beyan etmek Türkiye’de son 20 senedir yapılan TAKİYE edebiyatının en güzel simgesidir.
Balyoz planı diye tabir edilen iddialar 1923 Türkiye Cumhuriyeti ile hesabı olan çevrelerin üretmesidir. Bunu görmemek, ya körlüğün, ya aptallığın ya da maksatlı TARAFlılığın göstergesi ve delilidir.
Tübitak’ın, Emniyet Kriminal’in veya Adli Tıp’ın yalan söylediğini iddia eden yok. Onların verdikleri veya verdikleri iddia edilen belgelerin içeriğinin ne olduğunun bilinmediğinden bahsedilen bir yazıyı böyle maksatlı şekilde algılayıp yorumlamak nasıl sağlıksız bir psikolojinin ürünüdür gerçekten merak ediyorum. Kaldı ki; bu ülkede Adli Tıp kurumunun 15 gün önce verdiği kararın tüm basın ve yayın organlarında nasıl tartışıldığı ve o kararın nasıl verildiği de aşikardır.
Sizin kişisel olarak bir planın hazırlandığı konusunda şüphe duyup duymamanız sadece sizin subjektif, taraflı ve maksatlı bakış açınızı yansıtır. Dolayısıyla fikirleriniz; vatanını, milletini, ülkesini seven, bunun için ömrünün 4’te 3’ünü bu vatanın her santim toprağını savunmak, korumak ve yaşatmak için harcamış bir insana yapılan haksızlığın adilliği konusundaki tartışmada bir önem ve anlam taşıyamaz.
“Amerika’dan ahkam kesme” konusuna gelince. Unutulmamalıdır ki; ülkemizde bugün yaşanan sorun ve problemlerin hemen hepsi, Amerika’da bir KAÇAK olarak yaşayan sözüm ona hoca efendinin başının altından çıkmaktadır.
Saygılarımla…
03 Mart 2010 12:40
Sayın Frai, bugünkü mesaimi sorumlu ve araştırmacı bir yurttaş olarak Paşama ayırdım. Hayatımda hiç görmedim kendisini ailesini de tanımam; üstüne üstlük işin açıkçası askerleride pek sevmem. 12 Eylülü yaptıkları için. Çünkü Anadolu kasabalarında her mahallede bir abi vardır ve tüm çocuklar onu sever ve saygı duyar. Benim abimde yan komşumuzdu ve tüm çocuk ve gençlere önderlik ederdi.(kebapçılıkla içtigal edip hergün beleş kebap yememin sevgi üzerinde etkisi varmıydı bilemiyorum) Ama darbe sonrası yediği dayaklar sonucu böbrek yetmezliğinden öldü.
Direk Yargıyla ilgili bişe diyeyim, tam tersi ben hiç güvenmiyorum yargıya. Erzincan olayı ortada. Ne gariptirki Terör örgütü lideri olarak soruşturma açılan bir Ordu komutanı en büyük tatbikatları yönetmeye başlıyacak yarın. 3. Ordu komutanı.
Bakınız sizin ne maksatla buraya yazı yazdığınızı anlamamak için çocuk olmak ta gerekmiyor. Bu siteden ancak konuya yakın ilgi duyanlar haberdarlar. Onlarda iki gruba ayrılıyor Vatanseverler ve AKP yandaşları olarak. Şahsen evinde internet olan pekçok ülke sorunlarına duyarsız insanın burdan haberi dahi yok. Bu bir
İkincisi hemen altta bir yorum daha var. Çok merak ediyorum GKB neden 5000 sayfalık bir plan olmayacağını çıkıp açıklamıyor? Bu kadar sayfa belge (işi bilenlerin söylediği) ancak bölük komutanlarının taktik görevleri de ele alınsa bile bukadar tutmayacağı. Paşa yurtdışından birlik mi getirmiş acaba? Sağa sola bakın bakim kıyıda köşede 40-50.000 saklı gizli bi kuvvet mi var.
01 Mart 2010 07:28
Balyoz,Planı denilen bu garip plana takıldık kaldık,
Savcılığa verilen bir 5000 sayfalık belgeler var,
Ancak Çetin Doğan Paşanın SEMİNER dediği, Seminerin belgeleri yokmu?
BUnlar Askeriyenin (1. Ordu Komutanlığı ve onun bağlı olduğu üst komutanlıklarda yokmu?) arşivinde yok mu?
BUnlar niye acıklanmıyor,
Bu Seminere onay veren mkamlar, niye konuşmuyor garip.
01 Mart 2010 08:33
40 yıl orduya hizmet etmiş,harp okulunda eğitim görmüş, emrinde yüzbinlerce asker, top, tüfek olan birisine terorist muamelesi yapılması, karakollarda itilip kakılması ” demokrasi, eşitlik ” hikayelerine saklanmya çalışılıyor. Gün gelir hesabı sorulur.
01 Mart 2010 16:06
Bu iş iki ucu ..oklu değnek misali. Birileri çıksın adam gibi kamuoyunu bilgilendirsin de biz de burda boşu boşuna birbirimizi yemeyelim. Savunan da suçlayan da ezbere konuşuyor. Yalan mı kardeşim, hepiniz işinize hangisi geliyorsa körü körüne ona inanıyorsunuz. Sanki herkesin elinde belgeler dolaşıyor, sanki herkes bu işlerin uzmanı olmuş. Bir de şunu anlamıyorum. Bu hükümet evrim teorisi yüzünden Tübitak’la papaz olmamış mıydı? Şimdi aynı Tübitak bunların askere karşı giriştiği mücadelede çanak tutucu mu oldu? Valla anlamıyorum. Adam gibi anlatacak varsa dinlemeye de hazırım. “Bizim bir komşu var…” türünden dedikodularla olaya girecekseniz aşağı bakın ve anlatacaklarınızı papuçlarıma anlatın.
01 Mart 2010 08:40
Başlık Balyozun gerçekliği hakkında ancak bunun gerçek olmadığını cümle alem biliyor. Savcı 1 aydan kısa bir sürede NASIL inceledi 5000 sayfa belgeyi. İncelemedi sadece kendine verilen görevi ifa etti. Cemaat iyi çalışıyor ve sürekli belge üretiyor ama artık içeriğe bile önem vermiyor, nasılsa Genelkurmay sesini çıkarmıyor diye. Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı diye imza sirküsü mü olur?
Kaldıki konuşmayı iyice dinledim; Paşa Geri Bölgede olası ayaklanmaların bastırılması ve sonrasında yapılması muhtemel eylem planı olduğunu özellikle Hükümet ile ilgili kısmında, subaylar belki de yanlış anlayabilir zihniyetiyle de üstüne basa basa belirtiyor.
Ayrıca Atilla Kıyat Paşamızın açıkladığı gibi, cami bombalaması ve diğer konular dahi olabilir bir Savaş Seminerinde çünkü Planlarda 2 taraf olur; 1. Ordu görev alanına girdiği için muhtemelen Yunan Savaş senaryosudur ve Generallik bekleyen bir Kurmay Albay karşı kuvvet yani Yunan Genel Kurmayını canlandırıyor ise böyle bir senaryo yazmış olabilir dedi. Sebebi ise gayet basit: halkı ayaklandırıp 1. Ordunun geri hizmete daha çok asker ayırıp cepheye az asker göndermesini sağlamak…
Kendisinde bir plan seminerinde ”Boğazlardan geçen bir Türk savaş gemisini batırma emri verdiğini” belirtti. Çünkü ben de Yunan Genelkurmay Başkanını oynuyordum dedi.
Şimdi tüm senaryolar sızarsa bu durumda Orduda senaryolar sızıyor diye Kurmaylar savaş planı hazırlamaktan imtina eder ise Tayyip ve şürekası mı hazırlıyacak savaş planlarını
01 Mart 2010 08:42
Sn. Doğan ve aynı kapsamda baskınla gözaltına alınıp 4 gün saçma sapan emniyette tutsak edilip sonra tutuklanan tüm insanlardan ülkemdeki hukuk sistemi adına özür dilemek ve af dilemek ihtiyacı hissediyorum. Beni hiç değilse beni affetsinler…Onlar her zaman şerefli Türk Askeridir. Bu şekilde gaddar bir dönüştürme operasyonunun öznesi haline getirilmeleri onların asker olarak ne kadar başarılı olmuş olacaklarının kanıtıdır ancak. Emekli olmalarına rağmen üzerinden bunca zaman geçen bir şeyi temel alıp üstlerine çullanılması bunun göstergesi. Lutfen hep birlikte mücadele edelim bu karanlıkla. Duygusuzlaşmadan ama duygularımızın kontrolünü de kaybetmeden her platformda haykıralım. Ben varım!
01 Mart 2010 09:21
Balyoz planı hakkında yazılanların hepsi yalandır, düzmcedir, çirkin bir iftiradır. Kanıt yok, yargı bir sonuca varmamış. Siz kalkıp masum insanlarıve toplumda saygınlığı olan insanları suçluyorsunuz. Yazıklar olsun. Atatürk üzerinden (onu unutturarak); kutsal islam dini üzerinden ve ordumuz üzerinden (onu yıpratarak) siyaset yapamazsınız. Bu sizin sonunuz olacaktır. Unutmayın: “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”
Türk ordusu ve onun yetiştirdiği Çetin paşa gibiler vatan haini olamaz. Onlar PKK ve diğer hainlerle mücadele ettiler. Sizde gidin asıl onlarla mücadele edin…
01 Mart 2010 09:44
komutanımıza güvenimiz tamdır…( bir musibet bin nasihattan yeğdir)bu silahlı kuvvetlerimize bir ders olur ve üstündeki rehaveti ve ölü toprağını atar…çağın konseptine uygun olarak yapılanır.( ihanet ve hainlik çağımızda teknoloji ve bilim ile daha başka bir alan oldu)geçmiş olsun..!
01 Mart 2010 09:47
Öncelikle bu blog’u açtığınız için tebrik ederim. Kanunlar önünde herkesin suçluluğu ispatlanana kadar MASUM olduğu gerçeğini büyük bir yüzsüzlük ve nobranlıkla hijack eden ‘sözde demokratların’ oyunu ortaya çıkacak ve Çetin Doğan gibi ulusunu seven yurtseverlerin masumiyeti yüzlerinde patlayacaktır.
Blog’un ingilizce olması çok önemli uluslararası okuyucunun da yklaşan faşizmi görmesi için. Google translate button’ı ile bu konuyu çözebilirsiniz.
01 Mart 2010 11:04
E.Org.Cetin Dogan benim Kuleli Askeri Lisesinden arkadasimdir.50 kusur sene oncesinden tanidigim bu degerli komutan Ordusuna ve Milletine serefle hizmet vermesinin yanisira,insancil yonleriylede arkadaslari tarafindan cok sevilen bir kisidir.Onu yakindan taniyanlar kendisinin nekadar durust bir sahsiyete sahip oldugunu cok iyi bilirler.
Degerli arkadsimin bir diger ozelligide yazarlik yonudur.Maya dergisinde yazdigi VATANSEVER makaleleriyle malum MIHRAKLARI rahatsiz etmesi onun tutuklanmasinin en buyuk sebeplerinden birisidir.Her vatansever yazarin basina gelen onunda basina gelmis ve susturulmak istenmistir.Balyoz,malyoz ise isin kilifindan baska bir sey degildir.
Sayin Nilgul hanimefendi,sevgili genc kardeslerim,basinizi dik tutun.Degerli arkadasim E.Org.Cetin DOGAN ne sizleri nede biz arkadaslarini utandiracak bir sey yapmamistir.Benim iftahar ettigim gibi sizde sevgili esinizle,degerli babanizla iftahar ediniz.Adalet yerini bulacacak ve hakikatler ortaya cikacaktir.
“MUCADELE YENI BASLAMISTIR” sozleriyle simdiden tarihe adini yazdirmis olan Cetin Dogan kardesimi ve Ailesini saygiyla selamliyor sabirlar diliyorum.
Dr.Rifat N. AKVARDAR
01 Mart 2010 16:25
Sayın Akvardar, Türk yargısına güveniniz..
01 Mart 2010 15:35
Çetin Paşam ve onun temsil ettiği değerler bu dönemde ne yazık ki istenmez olmuştur. Uluslararası siyasetin aktörleri ulusal tüm sesleri bastırma çabasındadır.Doğan ailesinin başı dik ve vakur duruşu tüm ülkeye ve bu ülkenin bekaasına inananlara örnek olmalıdır.Çetin Doğan paşamızın bu davadan aklanacağına olan sonsuz inancımızla ailesine sabır diliyoruz.Elbet bu günler de geçecektir.Önamli olan bu sürecin sonradan özürü olmayacak bir şekilde hem paşalarımız hem de memleketimiz için mümkün olan en az hasarla atlatılmasıdır. Saygı ve sevgiyle..
01 Mart 2010 16:44
az önce oda tv adlı bir internet haber ajansında bir yazı okudum sizlerinde görmesinizi isterim.bunlar iftiradır isimli bir yazı…burada 2005 yılında dr haydar başın 2005 yılında düzenlenen bir konferans alıntılarıyla söz konusu darbe planı uydurmasında harfi harfi örtüştüğü görülüyor?
01 Mart 2010 18:45
Bu Balyoz plani 2002-2003 te hazirlanmis. Icinde 2005-2006 daki olaylardan alintilar var. 2005 teki konusma’dan (Haydar Bas) alintilar var.
Askerlerin kanunla belirtilmis gorevi geregi ic ve dis sorunlara gore karsi plan yapmak gorevi. 2005 ten sonraki bir kanunla darbe yapmak degil, planlamak bile kanunsuz. Ama 2003 te degil. Hadi (Basbakanin deyimiyle ‘Velev ki’) bu bir darbe plani olsun… 2003 te suc olmayan bir plani yaptilar diye nasil suclarlar, darbe tesebbusu olmadi ki? Kanunlar geriye dogru uygulanamazlar.
Bir insanin sucu belli olmadan nasil tutuklarlar? Ayni soru Ergenekon icin gecerli. Zavalli Aylin ve niceleri icin de..
Elimizden gelen herseyi ortaya koymaliyiz gerceklerin hukuk cercevesinde ortaya cikmasi icin. Bu adaletsizligin onune gecmeliyiz.
Yarginin ve hukukcularin sesi neden cikmiyor?
01 Mart 2010 18:52
Pasanin kizi ve damadina onerim bu blogun Ingilizce tercumesini de yayinlamak. Dogan Pasanin ve diger Pasa ve subaylarimizin yalan yere tutuklandigini biliyoruz. Cumhuriyete ve Ataturk’e bagli herkes tehlike icinde. AKP bir korku toplumu yaratti. Bizi bu durumdan kim kurtaracak?
01 Mart 2010 20:02
Cetın Dogan ülkemiz sılahlı kuvvetlerimizin yuzakı, başı dik komutanlarından biridir. Balyoz darbe planı adı altında gözaltına alınıp tutuklanması, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanlığını yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin ve Abdullah Gül’ün Colin Powell’la yaptığı 2 sayfa 9 maddelik esaret anlaşmasında söz verilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin a.b.d. ve NATO çıkarları doğrultusunda hizaya getirilmesi operasyonun bir parçasıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda; a.b.d. ve Avrupa Birliği ve onların askeri örgütü olan NATO’dan farklı düşünerek Avrasyacı politikalar dillendirmeleri en büyük suç teşkil eder hale gelmiştir.
TSK bugün, tek kurşun atmadan; dünya tarihindeki en büyük komutan zayiatını vermiştir.
Bu bir düşman operasyonudur !
Bugünkü iktidar, a.b.d. ve NATO’yla beraber TSK’ni sözde hizaya getirip Kuzey Irak, İran, Afganistan ve de ömürleri vefa ederse Orta Asya’da koçbaşı olarak kullanacaklardır. Darbe iddialarının gerisinde yatan gerçek budur. TSK, kayıtsız şartsız Türkiye’nin aleyhine A.B.D, Avrupa Birliği ve NATO hesabına Asya’ya sürülmektedir.
Bu operasyonları yapan merkez bizzat , Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratının Yıldız’daki bürosunda üslenmiş CIA’den özel olarak getirilen ve hükümet tarafından yerleştirilen 35 kişilik üst düzey Amerikan subay ve istihbaratçılarından oluşmaktadır.
Sonuç olarak, son 50 yıldır tüm dünyadaki darbeler ve zorbalıkların kaynağı esas olarak Amerikan Emperyalizmi’dir. Dünyanın en zalim karanlık örgütü CIA’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu Amerikan Gladyosu’dur. Bu operasyonları da aynı örgüt yürütmektedir.
Kendi ülkesini ve ulusal devletini savunan hiçbir ordu darbe yapmaz. Darbe her zaman Amerikan imalatıdır. Ekonomik olarak çoken Amerikan Emperyalizmi’nin son çırpınışlarıdır. Halkımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz gerekli cevabı verecektir.
01 Mart 2010 21:32
Resmin geneline bakmak lazım.
Yaklaşık 2 senedir Türkiyenin tüm muhalif insanları ergenekon denilen sonu-başı belirsiz bir iddia ile haklarında doğru dürüst delil bulunmaksızın, iddianame bulunmaksızın mahkemeye bile çıkarılmadan, haklarında hüküm verilmeden hapislerde tutuluyor. Pek çok dava birleştirilip binlerce sayfalık iddianameler ve yüzlerce sanıkla mahkemeler işin içinden çıkamaz hale getiriliyor. İddiaların çoğu belgeye dayanmayan, imzasız ihbarlar ve kim olduğu neyi amaçladığı bilinmeyen gizli tanık ifadelerine dayandırılıyor. Erzincan baş savcısı gibi cemaatleri soruşturan, Tuncay Özkan gibi hükümete muhalefet eden, Çetin Paşa gibi ülkesine hizmet etmiş nice yazarlar, gazeteciler, subaylar, hukukçular, rektörler tutuklanıp hapsediliyor. Bunların tamamı hükümetin sindirme, muhalefeti susturma ve devlet kurumlarını ele geçirme planının birer parçası. Bu ülkenin aydın insanları gerçekleri görüyor. Bir gün bu haksızlıkları yapanların da mahkeme önünde hesap vereceği günler gelecektir.
01 Mart 2010 22:47
Büyük Orta-Doğu Projesi İslam ülkeleri medeniyetinin ekonomisinin,kültürünün ve sosyal yapısının ehlileştirilmesini içeriyor.
Medeniyetler İttifakı ise ehlileşmiş bu yapının batı medeniyetine ilişiklendirilmesidir.
Tayyip Erdoğan iki projenin de eşbaşkanı ya da küresel sorumlusudur.
*
Uzun süre Türkiye’ nin etkin çevrelerine takiyye yaptı.
Sekiz yıla varan iktidarında devleti partileştirmenin ötesinde militanlaştırdı.
Desteğiyle Afrika’dan- Orta Asya’ ya, Kafkasya’dan Orta Doğu ülkelerine ilgili coğrafyada ve Anadolu’da mütemadiyen büyüyen bir sermayenin ilişkilerini de o organize ediyor.
O sermaye kârının belirli bir yüzdesini zekât niyetine vakıflar, cemaatler, hayır kurumları vs. ile ve vali- kaymakam- belediye başkanları marifetiyle yoksullara ,oyları karşılığında dağıtıyor.
Bu şekilde her zaman % 30 oyu garantidir.
*
Küresel çıkarlara hizmetinin sağlanabilmesi için nihai güce ihtiyacı var.
Bu güc Atatürkçü Düşünce temelindeki TSK nın altedilmesinden geçiyor.
O nedenle hukuk erkinin kendi kullanımında olmasına ihtiyaç var.
Senaryo bu temelde kuruluyor.
*
Mesela, daha Ergenekon adı ortada yok iken o dava ” Agarta Davası ” idi.
Agarta bir yahudi jargonudur.
Hemen kapatıldı ve Ergenekon’ a çevrildi.
CIA -MOSSAD ve Başbakana bağlı MİT, Emniyet İstihbarat ve İletişim Başkanlığı ortak çalışması ile TSK belgeleri çalındı. Eklemeler yapıldı.
Her fısıltı dinleniyor ve fişleniyor ve izleniyor.
Hukuka suç teşkil ediliyor.
Ve ucu açık davalar açılıyor.
*
TSK; demokrasiye aykırı diye dünyaya lanse edildi.
Anayasanın suç saydığı irticaya karşı TSK’ nın mücadele gücü küresel planda yok edildi.
Kendilerine menkul bir hukuk anlayışı oluşturdular.
Kemalist Hukuk Devrimi esasında Türk Hukuk sistemini reddediyorlar.
Şimdi anayasa değişikliği ile ” Hukukun Üstünlüğünü ” de partileştirmenin çabasındadırlar.
*
Ulusalcı güçlerin ve TSK nın ve hepimizin; inandığımız hukuk sistemimizle güçlü ve haklı olmak zorunluluğumuz var.
Bunu başaracağız.
*
İnanınız babanız Sayın Doğan ile aynı üzüntüyü yaşıyoruz.
Üzüntümüz sabrımızı biliyor.
Haklılığımız ve gücümüz üzerinde büyüyoruz.
Gelecekten hiç bir endişe taşımıyoruz.
Saygılarla,
02 Mart 2010 01:21
Cetin Dogan’i tanimasak, su dediklerinize inanabilirdik, ama kusura bakmayin, 28 Subat’ta Bati Calisma Grubu diye illegal bir orgut kurup, memurdan esnafa, manavdan kasaba, bakkaldan lokantaciya kadar onune gelen herkesi fisleten, milletin degerlerine acik savas ilan eden bir adam, artik ‘olagan supheli’dir. Hukumeti devirmek icin boyle planlar yapmis olabilir. Yapmistir demiyorum, yargilama sonucu gorecegiz, ama yapmis olma ihtimali cok yuksektir. YAS toplantilarinda Basbakan’a aciktan hakaret edecek kadar pervasiz bu insanin cezaevine girmis olmasi, uzucu olsa bile bir cok mazlumun yuregini ferahlatmistir.
Cetin Dogan’dan vatansever, Ataturkcu vs diye bahsetmeyin. Milletini sevmeyen adam, vatanini sevemez. Milletsiz vatan olmaz.
Son olarak, “keser doner sap doner, gun gelir hesap doner” diyenler, artik keserin sapin donecegi yok, bosuna beklemeyin. Ittihat ve Terakki’nin 100 yillik egemenligi sona ermistir…
02 Mart 2010 08:11
Metin Bey, sanırım Hürriyet ve İtilaf egemenliği başlamıştır demeye getiriyorsunuz. Bu işin devamı da oluyor ama, tarihi hatırlayıp “Korkmaz”sınız umarım.
02 Mart 2010 19:07
Illa bir zumrenin egemen olmasi mi gerekiyor? “Egemenlik kayitsiz sartsiz milletindir” desek ve konuyu kapatsak? Ittihat ve Terakki kalintilari Turk milletine o kadar cektirdiler ki simdi intikam alinacak diye korkuyor. Merak etmeyin, sizin derecenize dusmeyiz. Tek ruyamiz %100 demokratik bir ulke.
(Yazdigim diger yorum silinmis. Pinar Dogan’a yakistiramadim. Halbuki kendisini anladigimi, ama objektif olmasi gerektigini soylemistim.)
03 Mart 2010 08:58
Sayın Metin Korkmaz , birincisi Paşayı nerden tanıyorsunuz? İkincisi hernekadar gizlemeye çalışmışsanızda kullandığınız kelimelerden ve yaptığınız örneklemelerden siyasi düşünceniz kabak gibi ortada.
Gündelik değil, özel siyasi konuşmalarda konuya vakıf olup konuşanlar içinde laik ve yurtsever kesimi İttihat ve Terakki uzantısı olarak görüp karşıt olan tek grup vardır onlarda Hürriyet ve İtilafçıların torunları olan şuanki iktidarın membaını oluşturan çevredir.
Egemenlik kayıtsız şartsız elbette MİLLETİNDİR, cemaatler ve tarikatlar ile AKP ve yandaşlarının değil… Ayrıca keser ve sap konusunda ise unutmayınki; keser oy pusulası ve sapta oya damga vuracak koldur ve o kolun nereye mührü basacağı hiç belli olmaz…
Ama emin olduğum tek şey var, Türk Milleti Mete’nin ordularının komutanlarına bu davranışları reva görenlerin kafasına gerçek ”Balyozu” indirecektir.
02 Mart 2010 08:31
Sayın Bayan ve Bay Rodrik,
Bizler tum bu gelişmelerin bir komplo olduğunu biliyoruz. Fakat bu komplonun merkezi sizin bulundugunuz ulke, yani ABD. Orada FBI’in korumasi altinda yasayip CIA ile isbirliği yaparak Turkiye’ye yonelik fitne uretenleri tanimaya, uzmanlik alaniniz sosyal bilimler ise emperyalizm uzerinden gelismeleri anlamaya calismanizi dileriz.
Prof.Dr.Suleyman Celik
Ondokuz Mayis Universitesi- Samsun
02 Mart 2010 10:34
buraya yorum yazanlara bakıyorumda hep akp karşıtı bir site olmuş,yazıklar olsun türk halkını hiçe sayarak bu ç.dogana çanak tutuanlarında onlardan farkı yok yazıklar olsun.belki bu dünyada yapacagınızı yaparsınız ALLAH (c.c)inşallah mahşerde bunların hesabını soracaktır.tabi mahşere inanıyorsanız bu yorumlarında yayınlanacagını sanmıyorum.yayınlamayanlarada yazıklar olsun
03 Mart 2010 02:17
Yok aslinda her gorusten yazan ama C.Dogana elestiri yazilari 1 gun sonra bog tan cikariliyor.
02 Mart 2010 12:46
Irak’ın kuzeyindeki Mahmur kampı ve Kandil dağından Türkiye’ye gelecekleri öncesinden resmen bildirilen teröristler geldiler.
Barolar birliğine bağlı 45 Avukat 30 Pkk’lı için Habur sınır kapısına gitmişlerdi.30 teröriste tam 45 avukat.
Bu avukatlar Pkk’lıların haklarını savunmak için Habur’a gitmişlerdi. Pkk’lıların bu gösteri eylemlerinde de fiilen bulunmuşlar ve onlarla birlikte hareket etmişlerdir.
Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar, 34 kişiyi savunmak üzere geldiklerini belirterek, ”Bu kişilerin tutuklanmasını beklemiyoruz. Mahmur’dakiler zaten güvenlik önlemlerinden kaynaklı gitmişlerdi. Bu kişilere ancak Pasaport Kanunu’na muhalefetten işlem yapılabilir” diyebilmektedir.
Habur sınır kapısında kurulan mahkemede serbest bırakılan pkk’ lı teröristler kahraman olmuş ve teröristlikten bir anda “barış elçileri” oluvermişlerdi.Üstelik pişman olmadıkları gibi; örgütün liderinin talimatıyla geldiklerini beyan etmişlerdi.
Terör örgütü kurmanın ve üyesi olmanın anayasal bir suç olduğu ülkede bunları belirterek yargı önüne çıkan ve serbest kalan bu kişilerle yıllarca mücadele eden kahraman Türk ordusunun gazileri olanlara bir anlam verememiş ve olayların ezikliği içerisinde madalyalarını atmıştılar.
Onlardan kollarını,bacaklarını,gözlerini kurdukları hain pusularda,mayınlı tuzaklarda alan hainler serbest bırakılıyor ve kahraman ilan ediliyorlardı.
Habur’ dan giren işgalci teröristler “Biz silahı, şiddeti, sizinle mücadeleyi bırakmayacağız, tekliflerimizi taşımak üzere buraya geldik, mektubumuz elimizde geldik, Ankara’ya gideceğiz, yetkililere bunu anlatacağız. Gereğini yapın, yapmazsanız görürsünüz,” diyorlar. Meydan okuyorlar.
Onlar bütün bunları yaparlarken; cesaretle, kahramanca ülkesini bu teröristlere karşı mücadele ederek savunan ve bu uğurda binlerce şehit veren;binlerce askerini de gazi olarak milletinin bağrına bırakan Türk ordusunun kahraman mensupları terör örgütü kurmaktan yargılanıyor.
Öyle bir örgüt ki bu,kendi insanının camisine bomba koyuyor,kendi ordusunun hava kuvvetlerine bağlı uçağını düşürüyor,kendi generallerine suikast planlıyor ve ülkesinin belirli noktalarına silah,cephane gömüyor(!).
Ve Türk ordusunun kahraman evlatları böyle bir örgüt kurmakla itham ediliyor;göz altına alınıyor,tutuklanıyor.Hem de kuvvet komutanlığı,ordu komutanlığı yapmış orgeneralleri,çeşitli alay komutanları ve özel kuvvetler komutanı.
Bakıyoruz en kanlı terör örgütü olduğu tüm dünyaca malum pkk’ nın teröristleri kahraman ilan edilip Türkiye barolar birliğine mensup 45 avukat tarafından savunulurken,aynı barolar birliği söz konusu Türk subayı olduğunda görmezden geliyor.
Türk ordusunun değerli komutanları emniyette,adliyede öksüz kalmış çocuklar gibi yalnız bırakılıyor.Gönül isterdi ki Türk ordusu komutanlarına avukatlar ordusu ile destek versin onlara yalnız olmadıkları mesajını iletsin.
Türk milleti de bağrından çıkardığı ordusunun değerli komutanlarını maalesef yalnız bırakmıştır.
Oysa ki yaşadığımız coğrafyada mevcudiyetimizin yegane koruyucusu ülkemizin kurucusu olan Türk milletinin bağrından çıkan Kahraman Türk Ordusudur.
Türk Milleti, bakın ülkemizin kurucusu büyük önder M.Kemal Atatürk ne diyor:
“Büyük Türk Milleti, Ordularımızın kabiliyet ve kudreti, düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza güven verecek bir mükemmelliyetteydi. Millet orduları on dört gün içinde büyük bir düşman ordusunu yok etti. Dört yüz kilometre aralıksız bir takip yaptı. Anadolu’daki işgal edilmiş bütün topraklarımızı geri aldı.” (Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, Atatürk Bir Çağ’ın Açılışı, İnkılap Yayınevi, İstanbul, 1984, s.384)
“Ordu, Türk Ordusu, işte bütün milletin göğsünü itimat (güven), gurur duygularıyla kabartan şanlı adı. Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilenmesi imkansız teminatıdır.” (Cihat İmer, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten Seçme Sözler, Remzi Kitabevi, İstanbul,1981, s. 161)
“Geçirdiğimiz bunalımlı günlerin şerefli kahramanlarını hep birlikte kutsayalım:
Onlar arasında savaş alanlarında düşman silahıyla göğüsleri delinmiş bahtiyarlar olduğu gibi, ateşlerde yakılmış çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlar vardır.
Onlar arasında namuslarına saldırılmış… kızlar vardır.
Onların arasında, yurtlarını yitirmiş aileler, yavrularını gömmüş analar vardır. Ve gene onlar arasında, savaştaki namus görevini şerefle yerine getirerek, bugün memleketlerine dönmüş gaziler vardır. Onlardan, şehitlik şerbetini içmiş olanların ruhlarına fatihalar armağan edelim.
Bu hareketi yapan bir ordunun babaları ve analarından oluşan ulusumuz, bütün dünyaya karşı en saygın ve değerli yeri kazanmıştır. Ulusumuz çekinmeden övünebilir ve ben, böyle bir ulusun, önemsiz bir kişisi olmakla en büyük mutluluğu duyuyorum. Bu savaş alanlarında, benzersiz kahramanlıklar ve yiğitlikler göstermiş olan subaylarımızın, erlerimizin ve komutanlarımızın her biri ayrı ayrı birer övünç sayfaları, bir destan oluşturan hareketlerini, en ulu duygularla ve saygıyla anıyorum.” (Vural Sözer, Atatürklü Günler, Barajans Yayınları, İstanbul, 1998, s. 471)
“Arkadaşlar, tüm tarih bize gösteriyor ki, uluslar yüce hedeflerine ulaşmak istediklerinde bu coşkularının karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu geneli içinde büyük bir istisna bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki, Türk Ulusu ne vakit yükselmek için bir adım atmak istemişse önünde hep önder olarak, yüksek ulusal ülküyü gerçekleştirecek hareketlerin kılavuzu olarak kendi kahraman çocuklarından oluşan ordusunu görmüştür. Bu nedenle Türk Ulusu, elinde kılıç tehlikelere karşı yürümeye hazır kahraman çocuklarına derin bir güven beslemiştir. Bu güveni hep besleyecektir. Bundan sonra da Türk Ulusu’nun kutsal ülküsünün gerçekleşmesi için kahraman asker evlatları hep önde gidecektir. Tüm Türk Ulusu, başarıya ulaştığı her yaşamsal şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusunu komuta eden öz evlatlarından oluşma subaylar topluluğunu, yüksek komuta heyetini görmektedir. Ulus ve kahraman evlatlarından oluşan ordu öylesine birbiriyle birleşmiştir ki, dünyada ve tarihte bunun örnekleri çok azdır. Bu ulusal gerçekle her zaman övünebiliriz.” (Seyfettin Turhan, Atatürk’te Konular Ansiklopedisi, İkinci Baskı, Yapı Kredi yayınları, İstanbul , 1995, s. 427, Konya Orduevinde konuşma, 22 Şubat 1931).
Türk milleti,Türk ordusunu yalnız bırakmamalı,unutmamalıdır.Kendi ordusunu sevmeyen milletler,gün gelir başka ülkelerin ordularını sevmek zorunda kalır.
kankağan
02 Mart 2010 17:50
Sayin Aydin Ay gordugunuz gibi site sizin beklentiniz aksine mesajinizi yayinlamis, yandas medyaya pek benzemiyor degilmi?
Maasallah her sozunuzun basinda Allah adini kullaniyorsunuz , tipki Allah adini kullanip Turk toplumunun din duygularini somuren tarikat ehli ve siyasileri gibi. Allahi en cok agzina alanlarin iktidarinda gemicikler alindi, agizda dua olanlarin iktidarinda basvekil dunya zengilerinin arasina girdi, alni secddeye gidenlerin iktidarinda , millete ait ne varsa talan edilip yandasa verildi , verilemiyeni disaridan gelen emperyalistlere uc kurusa satildi calisanlari meydanlarda protesto edince cop ve biber gazi yedi , en cok hac ve umre yapanlarin iktidarinda uretinimi yok edilmis , milyonlarca genc issizi ile gelecegi karanlik bir ulke birakilmis.
en cok Allah’a inandiklarini soyleyenlerin iktidarinda , fakire yardim toplaniyor diye milyonlarca euro deniz fenerlerinde ic edildi, bunlara hukuk guguk kalirken , yandas savci, hamiline arama cikaran hakimlerle , sozde demokrasi havarisi ayaklarina , uzun dizi senaryolarini aratmayacak seneryolarla insanlar hak hukuk gozetilmeden , sirf muhalif diye , haksizliga goz yummadiklari icin goz altina alindi, kendi icinde demokratik olmayip , agizlariyla demokrat olanlar padisah oldu bu memleketin basina , ne hukuk isliyor , ne yargi , anayasa iktidari hos eden kara cikardiginda , hukuk kurallari isliyor, cikarmadiginda tu kaka oluyor. bunlar gibi doha cok seyler siralayabiliriz.
sizin bu muslumanliginiz ve zulmunuzun , 4 halifeden sonra gelen emevi zulmunden hic bir farki yoktur, Medinede 10000 kisiyi katleden emevi halifesi nasilki bunu hem islam adina yaptigini soyluyordu ,hemde katliamdan sonrada ‘Atalarim kalksaydida gorseydi , Bedir’in ocunu aldim. ‘
sizinkide o is , kalbi karalarin mahserde sorulacak hesaplari olursa sizde sorarsiniz sayin AY.
02 Mart 2010 22:14
Kafanızı karıştırmak için değil,bir kişi hakkında yorum yapabilmek için önce bilgi sahibi olmak gerekir.Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olamazsınız.Aşağıda ilgili kanunları ve uygulamalarını çıkarttım.Anlamak isteyen anlayacaktır.Bugün başkasına olan sizede olacaktır.Unutmayalım.Yasalar
herkese eşit uygulanmalıdır.Şöyleki TCK ve isnat edilen suç tarihindeki düşünce ve teşebbüs bile suç değildi.Bu yapılanların yavaş yavaş cumhuriyete karşı olduğunu anlayın artık.Bir kişinin iddia edilen suçu işlediği yasalar önünde ispat edilene kadar suçsuz olduğunu unutmayın.Yoksa öbür tarafa giderken kul hakkıyla gidersiniz.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
Kanun Numarası : 5271
Kanun Kabul Tarihi : 04/12/2004
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi :17/12/2004
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı : 25673
İKİNCİ BÖLÜM: TUTUKLAMA
TUTUKLAMA NEDENLERİ
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
BEŞİNCİ KISIM: İFADE VE SORGU
BİRİNCİ BÖLÜM:İFADE VEYA SORGU İÇİN ÇAĞRI
İFADE VEYA SORGU İÇİN ÇAĞRI
Madde 145 – (1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır.
ZORLA GETİRME
Madde 146 – (1) (Değişik fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.20.md) Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir.
(2) Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.
(3) Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
(4) (Değişik fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.20.md) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
(5) (Değişik fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.20.md) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.
TÜRK CEZA KANUNU
Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26.9.2004
BİRİNCİ KİTAP
Genel Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı
BİRİNCİ BÖLÜM
Temel İlkeler ve Tanımlar
Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi
MADDE 3. – (1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Kanunun Uygulama Alanı
Zaman bakımından uygulama
MADDE 7. – (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Suça Teşebbüs
Suça teşebbüs
MADDE 35. – (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
(2) Suça teşebbüs hâlinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Gönüllü vazgeçme
MADDE 36. – (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk
Devletin güvenliğine ilişkin belgeler
MADDE 326. – (1) Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok eden, tahrip eden veya bunlar üzerinde sahtecilik yapan veya geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanan, hileyle alan veya çalan kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.
Hükûmete karşı suç
MADDE 312. – (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
03 Mart 2010 09:19
Buraya Allah (c.c) adını anrak yorum yapan sözde müslümanlar, AKP karşıtı yazılar yayınlanıyor diyenler ve diğerleri… Benim rahmetli nenemin bir lafı vardır ”İman ve para kimde sadece Allah bilir, kimse imana hüküm veremez ondan başka”
Ayrıca, Tanrı Türk’ü İslamı korusun diye İslamdan önce yaratmıştır ki at binmeyi (atı ilk evcilleyen Türklerdir), kılıç tutmayı kısacası savaşmayı öğrensin, tam bir savaşçı olduğunda da İslam’ı korusun. İşte şuan içerdeki Paşaların başında olduğu bu ordu olmasaydı biz ne cami yüzü görürdük, ne de imam. Atatürk’ün toparladığı bu ordu olmasaydı yüksek ihtimalle zaten bu blok olmayacaktı çünkü İstanbul Yunanistanın başkenti olacaktı, sizlerde Allah yerine Hz İsa’yı anacaktınız…
Yatın kalkın hergün 5 vakit bu orduya dua edinki Allah (c.c) onları soznsuza kadar payidar etsin. Yoksa Hürriyet ve İtilafçılar gibi arkadan bıçaklarsanız, Lawrence’ın torunları Aron Feller(pardon Graham Fuller) gibiler HAM yapar hepimizi.
Birde anlamadığım şudur; işinize gelince Türk Halkının %99u Müslüman dersiniz, işinize gelmeyince laik, demokrat ve hukuki bir Türkiye isteyenlere ve Türk Ordusuna hemen İmansız damgası yapıştırırsınız. Cami bombalayacaklardı sözünün meali de budur; tarikat ve cemaat kesimlerinde bunu pekiştirmek içindir… Kimin Müslüman kimin İmansız olduğuna bu kadar nasıl rahatça karar veriyorsunuz? Varmı kimsenin öyle bir yetkisi?
03 Mart 2010 11:11
Sayın Çetin Doğan Paşam, Zaman Gazetesi sitesinde yayınlanan konuşmalarınız çok gerçekçi Türkiye analizleri. O gerçekler o sitede bir tarihi belge olarak kalsın.sizin irticalen en kötü seneryo icin dile getirdiğiniz tablo gerçekleşmez. Siz sırf bu nedenle geçirdiğiniz zor günleri ulusunuz için seve katlanmaktasınız. Kalbimiz ve vicdanımız sizlerle.
03 Mart 2010 11:31
Hukukun dokunamayacağı insanın kalmadığını görmemiz açısından güzel bir olay aslında bu tür olaylar.
Hatırlayın; Veli Küçük, Meclis Araştırma Komisyonu kendisini Susurluk konusunda ifadeye çağırdığında “çektir” çekmiş gitmemişti…
Nereden nereye!!!
Umarım anlatabilmek istediklerimi anlatabilmişimdir.
03 Mart 2010 13:18
Sayın Kenan Irmak, şuanda İl Yönetim Kurulu toplantısı için hazırlık yapmam gerekirken hala evdeyim ve makina başındayım çünkü bir siyasetçi olarak şimdi değil 13 yıl önce söylediğimde bana gülenlere ,söylediklerimi açıklamaya çalışayım.
Tam 12 sene önce biz DSP olarak iktidarda iken şunu söyledim ildeki yöneticilere:”Bizi devirecekler ve Erdoğanı Başbakan ve Gülü Cumhurbaşkanı yapacaklar.” Herkes bana gülmüştü o zaman 27 yaşında genç sınıfına giren biri olarak ciddiye alınmadım.
Dediklerim çıktı ama ben gülemedim. Çünkü adamlar saklı gizli birşey yapmıyor sevgili arkadaşım. Googleda Rand Corparation+Tayyip Erdoğan yaz biraz ingilizcen varsa Türkiye ile ilgili yazılanları oku. Daha 1996 yılında geleceklerini söylüyordu ABDli yetkililer.
Bu taa 24 Ocak kararları ve 12 Eylül DEVAMI BİR HAREKETTİR. öZAL GİDERKEN VARİS OLARAK ONU SEÇMİŞTİR.
ABD ile TSK arasındaki bilek güreşidir bu. Hatta TSK içindeki Avrasyacılar ile NATO’cu generallerin. Kim sızdırıyor onca belgeyi sence. Subay seviyesinde kimse cesaret edemez buna. Sızdıranların hepsi enaz General seviyesinde insanlar.
Bu bilek güreşinin sebebi ise TSK’nın artık ABD’nin kağıttan kaplan olduğu gerçeğini anlaması ve (KARADAYI-KIVRIKOĞLU DÖNEMİ) Milli Askeri Stratejik Konsepti hazırlaması. Güreş, ABD’nin eğer Ortadoğuda tutunamazsa 52 parçaya ayrılacağı gerçeğini farketmesi ile hız kazanmıştır. Çünkü kötü Kazakistan 1 gecede ABD’ye üssünü 24 saat içinde boşalt emri vermiştir. Tek yol kalmıştır ABD’ye: Ordusu kendi direktifleri dışına çıkmayan bir Türkiye. Yani tüm generalleri Terör Örgütü üyesi durumuna düşürülmüş bir TSK.
Yapılmakta olan şudur sevgili arkadaşım TSK’nın kuzeyimizde kurulacak bir devlete askeri açıdan hayır diyememesi ve mümkünse 4 parçaya ayrılması. Eğer Sevr Antlaşmasını internette açıp okursan ve şuan yapılanları karşılaştırırsan daha iyi anlarsın herşeyi.
Bu bilek güreşi sonunda ya daha güçlü ve halkına artık tepeden bakmayı iyice bırakmış, siyasi parti kültürüne darbe vurarak toplumsal hafızaya zarar vermeyerek kendine mensuplarına ve kurumsal kimliğine iyilik edecek, güven yüzdesi %90 üstüne çıkmış, modern donanımlı SİBER bir TSK ortaya çıkacak. Çünkü artık anladılarki Solcular bu ülkenin düşmanı değil tam tersi koruyucusu.
Eğer TSK’yı seçimlerde bu tertipten kurtaramazsak;hepimize geçmiş ola…
03 Mart 2010 18:00
Sayın Erdem Şenol,bugün sizin söylediklerinizi kelimesi kelimesine bir prof hocamızdan dinledim.İlk başta konuşmak istemedi ama ben ısrar edince bu konu hakkında sizin söyledikleriniz ile birebir örtüşen şeyler söyledi.Yani özellikle sevr meselesinin üzerine basa basa söyledi.Değerli hocamızın sözleriyle ikinci bir insanın sözlerinin örtüşmesi beni bu düşüncelerin doğru olduğuna inandırdı.Ama birazda ben araştırıyım bu konu hakkında ,bakalım doğru yolda mıyım?Fikirleriniz için teşekkürler.
03 Mart 2010 13:35
Taraf Gazetesi’ne gerçekleri gün yüzüne çıkardığı için teşekkürü bir borç bilirim.
Yukarıda neredeyse her yorumda; ”Bunlar iftiradır, bunlar uydurmadır.” türünden cümleler var.
En büyük uydurmayı Taraf Gazetesi gerçekleştirdi, bavul dolusu belgeyi gerçekleri görmemiz açısından savcılara vermesi Türk Basın Tarihi’ne altın harflerle geçecektir.
Tekrar teşekkürler Taraf, tekrar teşekkürler Genç Siviller, tekrar teşekkürler Mehmet Baransu!
Sizde oturun, ”bunlar uydurmadır” diye kandırın. Bir devekuşu misali…