Hilmi Özkök’ün Ergenekon davasında tanıklık yaptığı 2 ve 3 Ağustos tarihli celselerin tutanakları elimize geçti, buradan (213. celse ve 214. celse) ulaşabilirsiniz.
Özkök, Genel Kurmay Başkanlığı yaptığı donemle ilgili önemli bazı bilgiler veriyor. Ayışığı ve Yakamoz adındaki planların sunumlarının kendisine yollandığını fakat gerçekliğini bilmediğinden bu konuda başka inceleme yapmadığını, Ergenekon şemasının da kendisine MIT tarafından verildiğini fakat inandırıcı bulmadığını söylüyor.
Biz Balyoz davasıyla ilişkili olmayan bu konular üzerinde durmayacağız. Bu yazımızda, sadece Özkök’ün doğrudan ya da dolaylı olarak Balyoz davasını ilgilendiren ifadeleri üzerinde duracağız. Bunların tamamını olduğu gibi ve hiç çıkartma yapmadan aşağıda aktarıyoruz.
Hilmi Özkök’ün Balyoz diye bir plandan haberi olup, olmadığı üzerine:
Bir Kısım Sanıklar müdafi Av. Celal Ülgen: “Son kısa gene görev yaptığınız sürede Genelkurmay Başkanı olarak Ay Işığı, Yakamoz, Eldiven ya da adı bir başka olan bir darbe planı ya da darbe hazırlığı bilgisi size ulaştı mı siz böyle bir şeyi duyumsadınız mı?”
Tanık Hilmi Özkök: “Ben sadece Yakamoz ve Ay Işığını okuduğumu diğer eldiven ve diğerini görmediğimi Savcılık ifademde de söyledim bugün de bugün de konu oldu. Onun dışında bunları şeyden üstünde bir değer taşıyan bir başka bir belge almadım bu belgelerin kanunen geçerli belgeler olmadığını daha evvel ifade etmiştim.”
Bir Kısım Sanıklar müdafi Av. Celal Ülgen: “Başka adla anılan bir bilgi geldi mi? Başka adla anılan bir darbe planı gibi bir bilgi geldi mi size?”
Tanık Hilmi Özkök: “Hayır, hayır darbe yapalım şey yapalım diye herhangi şey gelmedi.”
Bir Kısım Sanıklar müdafi Av. Celal Ülgen: “Çok teşekkür ediyorum.”
Gene aynı konuda:
Mahkeme Başkanı: “Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün şöyle bir sorusu var. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yargılaması kapsamında devam eden davanın önemli iddialarından biri de darbeye zemin hazırlamak ve kaos ortamı oluşturmaktır. Doğal olarak darbe iddiasında askeri yapılarla ilişkilendirilmektedir. Bugüne kadar iddia olunan Yakamoz, Sarıkız, Ay ışığı ve Balyoz darbe iddialarıyla ilişkili olarak konumunuz itibariyle geçmişte tespit ettiğiniz veya size aktarılan darbeye zemin hazırlanıyor. Kaos ortamı yaratılacak bilgilerinin olup olmadığını sizden soruyor.”
Tanık Hilmi Özkök: “Bu belge dışında bana 2004 bahar ayında gelmişti [Yakamoz ve Ay Işığı sunumlarını içeren belgeyi kastediyor], orada ben kaos yaratılacak falan diye onlar şey etmişler, onu gördüm. Onun dışında kaos yaratılacak diye, o kelimelerle o anlamda bir şey bana söylenmedi efendim.”
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, Balyoz diye bir darbe planından Hilmi Özkök’ün haberi olmamış. Dolayısıyla bu darbenin gerçekleşmesini kendisinin engellemiş oldugu iddiası da tamamen gerçek dışı.
1. Ordu ihtilale hazırlanıyor iddiası üzerine:
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine sanıklardan Mustafa Ali Balbay’ın dijitallerinde ele geçirilen silinmiş öğelerden kurtarılan günlüklerde MİT.txt isimli bir metin belgesi içerisinde 30 Mayıs 2003 Cuma günü MİT Müsteşarlığında yemek başlığı altında Şenkal Atasagun, Emre, İlhan Selçuk, İbrahim Yıldız, M.B. katılan kişilerin isimleri yazılmış. Cumhuriyet’in manşet diyor, Şenkal Atasagun, Ş.A. Cumhuriyet’in manşeti çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var, kaynağınız ne bilmiyorum ama önemli olmalı. Eğer mektuplarsa bize de geliyor, burada Cumhuriyetin manşetinden bahsediyor. Bu da malum bildiğiniz genç subaylar tedirgin başlığıyla çıkan manşet. Bunun üzerine Şenkal Atasagun yorum yapıyor, çok etkili olduğunu söylüyor, kaynağınız bilmiyorum ama diyor önemli olmalı diyor. Mektuplarsa diyor, bize de geliyor diyor. Ve devam ediyor İstanbul’dan 1. ordudan geliyor, oraya baksan 1. orduda her şey hazır. İhtilala hazırlanıyorlar, şimdi gazetecilerle o dönemin MİT Müsteşarı olan kişi bu konuyu paylaşıyor. 1. ordudan geliyor diyor haberler, oraya baksan 1. orduda her şey hazır ihtilala hazırlanıyorlar, Mustafa Ali Balbay’da kaynaklar sağlamdı diyor. Sizi de bu şekilde Şenkal Atasagun bizzat kendisi veya aracılarıyla veya diğer yollarla bu bilgiler geldi mi, ulaştırıldı mı?”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Bir kısım sanıklar müdafii Av. Celal Ülgen söz istedi verildi: “Sayın Başkan gene 1. orduyla ilgili bir başka Mahkemede kamuoyunda Balyoz adı verilen bir yargılama yapılmaktadır. Orada ısrarlı olarak Sayın Hilmi Özkök’ü tanık olarak çağırmamıza rağmen o Mahkeme ısrarla ve inatla çağırmamakta direnmektedir. Ama burada sanıyorum Sayın Cumhuriyet Savcısı o davaya delil olsun diye Sayın Tanığa sorular yöneltmektedir. Bu iddianamede olmayan bir konuyla ilgilidir ve bir başka Mahkemede görülen davayla ilgilidir, bu nedenle bu soruya itiraz ediyorum. Tekrar risk alarak Sayın Tanığın cevap vermesine de muvafakat ediyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, Savcı Bey Şenkal Atasagun’un söylediği sözleri söylüyor ve huzurdaki tanığa söylenip söylenmediğini soruyor. İtirazın kabul edilmedi, soruya cevap verin buyurun Hilmi Bey.”
Tanık Hilmi Özkök: “Şenkal Atasagun bana bu konuda herhangi bir şey söylemedi, böyle bir algılamam da olmadı. Olayı, olup olmadığını onu ben takdir edemem, bilemem böyle bir şey söylemiş midir, değil midir ama bana söylemedi.”
Çetin Doğan’ın emekli olmaya zorlandığı iddiası üzerine:
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çetin Doğan’ın Ankara’ya gelmesi demek, yani Genelkurmay Başkanı olması normal yollarla mümkün müdür?”
Tanık Hilmi Özkök: “Bunu tabi ses kaydından ayrı olarak cevaplıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tabi buyurun, tabi tabi.”
Tanık Hilmi Özkök: “Çünkü onun hakiki olmadığını söyledi Sayın Avukatlar ve şey, sadece eğer Mahkeme müsaade ederse bilirkişi olarak söylemem lazım bunu, tanık olarak değil. Çetin Doğan’ın buraya gelmesi askeri teamüller yönünden, Ankara’ya gelmesi mümkün değildi. Çünkü onun emekli olacağı sene Kuvvet Komutanlığında boşalma yoktu, dolayısıyla Kuvvet Komutanı olması, arkasından Genelkurmay Başkanı olma ihtimali yoktu eğer o kastediliyorsa Ankara’ya gelmekle. Çünkü o 3. senesindeydi, Kuvvet Komutanının değişeceği sırada, o sırada 2 kişi vardı onun önündeki seyreden, onlardan bir tanesini yetkisine binaen sayın benden önceki Genelkurmay Başkanı atadı. Dolayısıyla 1 sene sonra Çetin Doğan otomatik olarak 4 senesini tamamladığı için, bekleme süresini emekli oldu arz ederim.”
Yani Çetin Doğan askeri teamüller açısından emekliye ayrılması gerektiği için emekli olmuş, yoksa Hilmi Özkök ya da bir başkası tarafından emekli edildiği için değil.
1. Ordu plan semineri hakkında:
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafi Av. Burak Candan: “Tabi efendim 4, 6 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu Komutanlığında darbe planlamasına yönelik bir seminer yapıldığı. Darbenin dönemin genel darbenin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından önlendiği iddiaları vardır. O dönemdeki Genelkurmay Başkanı olarak bilgi ve tanıklığınız nedir bu konuyla ilgili?”
Mahkeme Başkanı: “Bu soruyu sormanızın amacı nedir Avukat Bey? Bu davayla ilgili midir?”
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafi Av. Burak Candan: “Efendim (bir kelime anlaşılamadı) efendim bizim müvekkilimiz hem bu seminerle ilgili olarak mahkemede yargılanıyor hem de burada yargılanıyor. Tanık burada ifade verdiği için burada sormak istedim bu soruyu.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Tamam tamam bir müdahale etmeyin efendim müdahale etmeyin efendim evet isterseniz cevap verebilirsiniz.”
Tanık Hilmi Özkök: “Silahlı Kuvvetlerde çeşitli durumlara göre ve Milli Güvenlik Kurulu tarafından hazırlanan hükümet tarafından kabul edilen Milli Stratejik plan çerçevesinde bazı planlar hazırlanır. Bu planlar yayınlandıktan sonra harp oyunları plan tatbikatları veya seminerler şeklinde incelenmeye alınarak gittikçe geliştirilir. Değişen şartlara göre veya oynanmak suretiyle bunlar nerede zaafı var nerede kuvvetli tarafı var. Nasıl daha kuvvetlendiririz zaafları nasıl gideririz şeklinde. Seminerlerin Harp oyulanların ve plan tatbikatlarının şeyi budur amacı budur ve bunun için Genelkurmay Başkanlığı her 2 yılda bir şu anda bilemiyorum benim zamanımda her 2 yılda bir tatbikat programı kısa adıyla Tat porg isimli bir belge yayınlar. Bu belgede ana ağız komutanlıkların yani cephe gibi düşünebilirsek 1. ordunun 2. ordunun 3. ordunun gerekirse Ege ordusunun ne gibi planlar hazırlayacağını ve düzeltiyorum hangi planlarının o sene oynanacağını ve ne şekilde oynanacağını ifade eder tariflerini verir bunları koordine eder ve bunları kuvvet komutanlıklarının kontrolünde icra edilmesini söyler. Ben şu anda kesin hatırlamamakla beraber bu seminerin yapıldığı tatbikat programı benden önce rutin olarak şey edilmiştir 2 senelik olduğu için yayınlanmıştır. Buna göre zamanında bu tatbikatın yapılması gerekirdi. Daha evvelki ifadelerimde de söylediğim gibi o sıralar ben çok yoğun oldum için aslında bazen gitmekte fayda vardır bu semire şey edemedim katılamadım çünkü dün arz ettiğim gibi çok yoğun faaliyetler içerisindeydik. Yeni Genelkurmay Başkanı olmuştum. Bu tatbikatın kara kuvvetleri komutanlığı şeyinde yapılmasını emrettim ve bu tatbikat şeydir düzeltiyorum seminer icra edildi. Fakat seminerde bazı konuların ki bu şöyle de şey edilebilir en tehlikeli senaryo kim? Genellikle planlarda tabi bu şey edilebilir kullanılabilir biraz amacını aşkın bir şekilde siyasi olayları sanki gerçek kişilerle oynanmış gibi bazı duyumlar edildi yayınlandı. Bende Kara Kuvvetleri Komutanına bu konuya incele diye kendisine söyledim. Ondan sonra işlerimiz devam etti ve ta ki bu olay 2007’de zannediyorum olay tekrar gündeme gelinceye kadar bu konuda herhangi bir şeyim bilgim veya bir çalışmam herhangi bir faaliyetim olmamıştır efendim.”
Hilmi Özkök seminerin rutin olduğunu, yapılmasını kendisinin emrettiğini, normalde katılmayı düşündüğünü fakat yoğunluğu yüzünden katılamadığını belirtiyor. Yani seminerin bir darbe planı müzakere etmek amacıyla bir cunta ve destekçileri tarafından düzenlenmiş olduğu iddiasını kesinlikle yalanlıyor.
Özkök, seminerle ilgili olarak “biraz amacını aşkın bir şekilde siyasi olayları sanki gerçek kişilerle oynanmış gibi” duyumlar edindiğini ve bunların incelenmesini Kara Kuvvetler Komutanından istediğini fakat bunun sonradan tekrar gündeme gelmediğini de söylüyor.
Özkök’ün bu ifadesi kimi medya tarafından Özkök’ün darbe planını doğruladığı seklinde aktarıldı. Seminerde (kısıtlı bir şekilde olsa da) gerçek kişilerin isimlerinin kullanılmasının askeri kurallara aykırı olduğu açık. Fakat bundan seminerin bir darbe hazırlığı olduğu sonucuna varmak makul olmadığı gibi bu yorum Özkök’ün ifadeleriyle de tutarlı değil. Özkök’ün kendisinde böyle bir şüphe uyanmış olsa bu konuyu Kara Kuvvetleri Komutanına devredip, sonra da unutmuş olabilir mi? Özkök’ün Balyoz planı hakkında bir bilgisi olmadığına dair diğer söyledikleri olmasa dahi, böyle bir çıkarımda bulunmak mantık sınırlarını fazlasıyla zorluyor.
Seminerin içeriği ve gerçek kişilerin isimlerinin geçmesi ile ilgili daha detaylı bilgi ve kendi yorumumuz için buraya bakabilirsiniz.
Son olarak sunu tekrarlayalım. Özkök’ün Balyoz davasında tanıklık yapmasını ısrarla talep eden taraf savunmadır. Bu talebi de defalarca reddeden mahkeme heyetidir.
27 Ağustos 2012 15:15
Bu bilgiye ulaşmamızı sağladığınız için teşekkür ederim.
06 Kasım 2012 20:43
Ergenekoncu parmaksız zeki, ergenekonun gizli tanığı olduğunu açıklamış. (E) Org. Tuncer Kılınç da zeki için dürüst adam demiş. Teröristten tanık mı olur, bu adama güvenilir mi diyenlere örgütü (pkk) kuranlar kim, onlara da güveniyor musunuz diye sormak lazım…