Avukat Hüseyin Ersöz, sahte dijital belgelerin nasıl hazırlanabileceğini gösteren bir mizansenle savunma yaptığı için 10. Ağır Ceza “Mahkeme”si, Ersöz hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi üzerine Ersöz hakkında soruşturma açıldı ve Ersöz 14 Kasım 2011’de Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade vermişti.
Silivri Savcılığı, 15 Kasım 2011 tarihinde hazırladığı fezleke ile Adalet Bakanlığı’ndan Avukat Hüseyin Ersöz hakkında kovuşturma izni istedi. Adalet Bakanlığı izin verirse, iddianame hazırlanacak ve Ersöz yargılanacak. Fezlekeye buradan ulaşabilirsiniz.
Ersöz’ün konuyla ilgili açıklamasını buraya taşıyoruz:
“18.03.2010 tarihli celsede, müvekkilim Çetin DOĞAN’ın ön savunması sırasında salt dijital dokümanlara dayanarak suç isnadında bulunulmasının mümkün olmadığını, dijital verilerin her türlü manipülasyona açık olduğunu ve bir delilin ele geçtiği yerin sanık ile tek başına aidiyet unsurunu sağlamakta yeterli olamayacağını kanıtlamak amacıyla yapılan sunum sonrasında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkımda;
1. Savunmam sırasında hitabet sanatının bir gereği olarak hakimlerin isimlerini tekrar etmek suretiyle “Terör Örgütlerine Hedef Gösterme Suçunu,”
2. Savunma Dokümanı olan dijital verilerde Hakimler ve Savcının isimlerinden türetilmiş isimlerini kullandığım gerekçesi ile de “Hakaret Suçunu”
işlediğim gerekçesiyle Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılık soruşturma başlatabilmek için Adalet Bakanlığı’ndan izin talep etmiş, gelen izin sonrasında ise ifademe başvurmuştur.
İfademin alınmasına müteakip ise bu kez de hakkımda iddianame hazırlamak için Adalet Bakanlığı’na Fezleke yazmıştır. Fezlekede dikkat çeken husus Savcılığın, hakimlerin isimlerini söylemek suretiyle “Terör Örgütüne Hedef Gösterme Suçunun” oluşamayacağına kanaat getirerek sadece “Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Görevlerinden Dolayı Hakaret” Suçu sebebi ile izin talep etmesidir.
Temelde savunmanın başında vurgulanan “mizansen” ifadesi bu suçun oluşmasına engel olmaktadır. Bunun yanında Hakimler ve Savcının isimlerinin bir bütün oluşturacak ve gerçek kişileri temsil edecek şekilde kullanılmaması da bu suçun oluşmasına engeldir. Temelde suç oluşmadığı halde, hakkımda soruşturma, arkasından ise iddianame hazırlanması için izin talep edilmesi, yargı sistemimizde bir çok sakıncayı beraberinde getiren hakimlik ve savcılık mesleğinin iç içe geçmiş olmasından ve savunma argümanlarının iddia makamı tarafından göz önüne alınmamasından kaynaklanmaktadır.
Öyle ki Adalet Bakanlığı’na yazılan fezlekede Savcılığa sunmuş olduğumuz önemli savunma argümanlarına yer verilmemesi bunun açık bir göstergesidir. Bu durum Balyoz Yargılaması sürecinde müvekkilimin ihlal edilen Savunma Hakkının, bu kez de benim şahsımda ihlal edildiğini göstermektedir.”
Avukat Hüseyin Ersöz
27 Kasım 2011
GENEL