Jeff Gibbs is an American who lives in Istanbul. Last month, his father-in-law, a member of the pro-Kurdish BDP party, was arrested in an ongoing crack-down that has landed so far thousands of Kurdish politicians, activists, and sympathizers in jail. His blog entries on the experience offer a first-hand perspective on Turkey’s deteriorating legal and political environment.
Those arrested are said to have links to KCK, the Kurdish insurgency, and other terrorist groups. But the police and the courts have such a wide definition of what constitutes a “link” that anyone who utters pro-Kurdish views – as well as anyone who happens to be within earshot – seems potentially culpable.
Here is Gibbs:
“And the evidence is apparent in the newspapers the next day. A phrase taken out of context from a lecture by someone at the BDP Academy–‘We must make them see us as bombs,’ a teacher supposedly said in regards to the reigning party. ‘And we must see ourselves also as flaming bombs.’ They were speaking metaphorically of course, talking about building themselves into a political force to be reckoned with—but that’s not how the AKP is spinning it.”
One of those detained is a well-known political science professor and another is a human-rights campaigner. The professor’s crime: giving lectures at the BDP academy. Gibbs again:
“When the prosecutor decided to accuse the BDP academy of terrorism, they had the police sweep the entire school for fingerprints. Anyone who had been there within the past few days was taken—students, visitors, teachers, and even a man from a shop on the first floor who’d gone up one afternoon for tea. So much for evidence, due process, rule of law or even logic.”
When questioned about the professor’s arrest, a visibly irritated interior minister put it this way: “I am having a hard time understanding those saying a professor should not be arrested while thousands of other people are being arrested in Turkey.” Well said.
Meanwhile, here is a good article by Frederike Geerdink on the parallels in the staged prosecutions targeted at the military and Kurdish activists.
Balyoz Davası ve Gerçekler 
18 Kasım 2011 02:14
Bu devir oncesinde, bu ulkede en buyuk hukuksuzluk 1980 askeri darbesinde yapilmistir, onu da simdi ABD’de yasayan sahis desteklemistir, tum cemaati ile birlikte. Penn’de yasayan kendini peygamber yerine koyan adamin yazilari ortada, darbeye destegi ortada. Simdi ki hukuksuzluklari desteklemesi de ortada ki (bakiniz Zaman gazetesi). Fakat ilginc olan, bu cemaatin, artik davadaki uyduruk delillere artik halkinda inanmadigini farkettigi icin yavas yavas “siz hukuksuzluk yapmistiniz, ondan Ergenekon ve Balyoz davasindan iceridesiniz” diye itirafta bulunmasi. Hukuksuzluk yapan kim? Mustafa Balbay mi? Gazeteci olarak ne hukuksuzluk yapmis. Yoksa, PKK ile daglarda carpisan Engin Alan mi? Ya da helikopter pilotu Mehmet Ali Celebi mi? Onun icin mi, Mehmet Ali Celebi’nin telefonuna “sehven” cep telefonu numarasi yukleyip yillarca hapiste kalmasini sagladiniz.
Farkinda olmadan, su anda olanin hukuksuzluk oldugunu kendileri de itiraf ediyorlar.
Ergenekon, Balyoz, Poyraz Davasini gecelim de, diger en buyuk hukuksuzluklardan biride milletin gozu onunde Habur’da olmustur.
-Pisman misiniz?
-Yok degiliz.
-Hayir, hayir. siz pismansiniz.
Engin Alan gibi kahramanlari hapise koydular, Habur’da PKK’lilari serbest biraktilar. Hadi, cemaatin PKK muhipleri, iftiraya yalana dolana devam. Farkinda olmadan da yaptiginiz hukuksuzluklari kabul etmeye devam.
19 Kasım 2011 20:13
Pinar ve dani KCK durumun ciddiyetini, Amerika birlesik devletlerinde`illegal bir turk orgutu kendilerinden zorla ve tehditle vergi almaya, onlari so-called mahkemelerindende yargiladiklarinda, harvard daki temizlik iscilerinin Daniye hangi dersi nasil anlatmasi ve propaganda yapmasi dogrultusuna emirler vermeye basladiginda, anlayacaktir elbet! Yada hic bir zaman anlayamayacklari, cunku islerine ogle geliyor. Maksat Tayyip Amcayi yipratmak, ama nerde adam Time a baslik bile oldu. Daha once deidgim gibi, danicim senin butun omurundeki caban Tayyip amcaya sivrisinek viziltisi bile olmaz 🙂 Kapasite ve kalp meselesi, anlayacagin!
21 Kasım 2011 07:06
Ah şeker şey ah. Tayyip’e karşı garezim yok benim ama ben Tayyip olsam, valla senin gibi birisi beni savunsun istemezdim. KCK’yı anlamamışsın şeker şey. Bir de o minik aklınla Tayyip Time’a bile başlık oldu demişsin ama herhalde kapak demek istedin. Bak Şirin’ciğim seni üzmek hiç istemem ama benden söylemesi: Hitler de Time’a kapak oldu. Hem de birkaç kere. Bu Tayyip Hitler demek değil tabii, ama sen hiç düşünmeden abuk sabuk konuşuyorsun, anlamsız örnekler veriyorsun demek. Neşen eksik olmasın, Allah neşeni eksik etmesin. Biraz daha akıl vereydi iyiydi ama kimse mükemmel değil tabii. Sevimliliğin yeter.
22 Kasım 2011 00:21
Senin anlayamadigin bir nokta da su ki, ben tayyip i degil, tayyip beni ve benmim gibi dusunenleri savunuyor aslinda 🙂 buna da millete hizmet etmek deniliyor. BIlmem anliyormusun kara karga 🙂
22 Kasım 2011 09:17
Cemaatçiler ve Tayyip, al birini vur ötekine. “Düşünmek” olmuyor sizinki malesef, “konuşmak” oluyor. Esnaflığın da “konuşarak satmak”tan daha uzun bir tarife ihtiyacı yok. Sizler en miniğinizden, devletin başındakilere ve cemaat liderine kadar, irili ufaklı “esnaf”larsınız. Daha fazla değilsiniz. Millete hizmet dediğin de açların kendilerini darı ambarında sanmalarını sağlamak.
Düşünmek, şark kurnazlığından farklı bir şey, biraz daha zihinsel bir edim, biraz da birikim gerektiriyor. Sizlerin hem harcınız değil hem ihtiyacınız da yok zaten. Siz cironuza bakın.