Alper Görmüş’un Büşra Ersanlı’nın tutuklanması üzerine yazdığı yazıdaki bir detay ilgimizi çekti.
Görmüş, 2004 yılında Fethullah Gülen gönüllülerinin yönettiği Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda 10-15 kişilik bir akademisyen-gazeteci grubu ile birlikte “askerî vesayet ve demokrasi” konulu bir tartışmaya katıldığını yazıyor. Bakın toplantıda neler konuşulmuş.
“Toplantının “radikal demokrat” atmosferi hepimizi etkiledi, hepimiz biraz uçtuk… Aramızdan biri, belki de askerî vesayeti ortadan kaldırmanın yegâne yolunun, başarısız kalmış bir askerî darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu savundu. Bunun gibi bir sürü fikir, temenni, öneri birbiriyle çarpıştı.”
Bu “başarısız kalmış bir askerî darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları” fikri ilginç değil mi? Görmüş’ün yazdıkları, bize aynı dönemde Gülen cemaatiyle bağlantılı kişilerin pazarladığı sahte darbe belgelerini ve elbette Balyoz senaryosunu hatırlattı.
Görmüş bu fikrin kimden çıktığını yazsaydı belki Balyoz darbe planını kimin kurguladığını da öğrenmiş olurduk.
Görmüş’ün yazısının bir başka ilginç yönü, Bugün gazetesi ve Samanyolu Haber televizyonuna yönelttiği tenkitler. Görmüş’e göre bu medya organları, soruşturma belgelerini tek taraflı sızdırmışlar, eldeki bilgileri önyargılı ve düşmanca bir şekilde aktarmışlar, kendilerine yöneltilen ithamlara karşı şüphelilere söz hakkı vermemişler ve iddialardaki çelişkileri gözardı etmişler.
Eh, her gazete Görmüş’ün yazdığı Taraf gazetesi kadar duyarlı ve özenli değil bu konularda ne de olsa …
Balyoz Davası ve Gerçekler 
09 Kasım 2011 06:18
Pinar Dani cifitnin dusuncelerinin murat karayilan;inkilerle benzer hale donusmesi bana da birseyler hatirlatiyor ama, nedir acaba 🙂 !!!
09 Kasım 2011 15:30
Sanmam. Bence Karayilan’inkiler blog sahiplerinin düsüncelerine yakinlasmis olabilir. Sizin siritarak yazdiginiz yorum gibi olsaydi blog sahiplerinin bloga ilk basladiklarinda bugunkunden farkli seyler söylemis olmalari gerekirdi. Bu sözkonusu degil.
Ayrica herhangi bir konuda dogru bir cikarimda bulunmak cikarimda bulunanin kimliginden bagimsizdir. Misal Abdullah Öcalan “Iskender kebabinin atasi Erzurum Cag kebabidir. Zira ates uzerinde yatay olarak donmekte olan eti dikerek alttan gelen atesin tum eti isitmasi saglanmistir” derse kanimca dogru bir cikarim yapmis olur. Haklidir. Cikarimda bulunanin Öcalan olmasi bu gercegi degistirmez.
PKK’nin devlet hakkinda bilgi sahibi olmasi beni sasirtmaz. Netice itibariyle bugun yeni bir derin devlete sahibiz. Fethullahci polisler ve fethullahci özel yetkili mahkemelerin olusturdugu bir koalisyondur bu. Bunun medya ayaginin “saygin(!)” tarafinda TRT, Samanyolu, Zaman ve künyesindeki birkac isim dolayisiyla Taraf vardir (gerci hakkini yemeyelim, Taraf’daki birkac yazar cemaat’e mesafelidir). Daha asagida ise sayilari bilinmeyen imzasiz yazi ve haber yayinlayan web siteleri ile Akit gibi “gaste”ler vardir. Bu yeni derin devletin de kendine has teknikleri, izledigi toplum muhendisligi yontemleri vardir. PKK daha önceden cemaat ile ortak dusmani olan TSK’nin bu yeni derin devlet tarafindan maglup edilip alasagi edilmesine sesini cikartmamis olabilir. Ancak yeni derin devletin Kürtleri “Kendi tebaam/Cemaat potansiyeli olanlar” ve “Zerdustler” olarak ayirmaya cüret etmesiyle köprüleri atmistir kanimca. Ben bunlari görüyorum Karayilan’in soylediklerinde.
Allah yaninizda olsun.
Kurmanbek
15 Kasım 2011 22:51
İhtimal: Seni komik şey seni! Senin de her bir cemaat lafını duyduğunda gelip sırıtarak konuyu kaydırmaya debelenmen bana çok şey çağrıştırıyor, şeker şey seni!