Zaman gazetesi Türkiye’nin Pravda’sı olma yolunda azimle ilerliyor. Bugün, “Balyoz sanığı Gölcük’ten çıkan belgeyi itiraf etti” başlığı altındaki “haber” yazısında Balyoz davasındaki tüm gerçekleri sanıklar aleyhine çarpıtma misyonuna yakışır bir çıkarımda bulunmuş:
“Balyoz davasının dünkü duruşmasında savunma yapan tutuklu sanık Albay Yüksel Gürcan, önemli itiraflarda bulundu. Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki zemin döşemesinin altından çıkan ve ıslak imzasını taşıyan evrakı kendisinin hazırladığını kabul etti.
Böylece bugüne kadar sanıkların Gölcük’te çıkan belgelerin “TSK içerisindeki bir çete tarafından konulduğu” tezi çökmüş oldu.”
Yüksel Gürcan’ın “BURSA İLİ VE İLÇELERİNDE MÜLKİ AMİR VE BELEDİYE BAŞKANLARI” adlı ve ıslak imzalı belgeyi kendisinin hazırladığını söylediği doğru. Ancak bunun Balyoz darbe belgelerinin bir çete tarafından üretilmiş sahte belgeler olduğu tezini çökertmiş olduğu ise tamamen yanlış.
Işte Zaman gazetesinin bu belge ile ilgili yazmadığı bazı gerçekler:
1. “BURSA İLİ VE İLÇELERİNDE MÜLKİ AMİR VE BELEDİYE BAŞKANLARI” adlı belge 12.09.2002 tarihinde hazırlanmış (belgenin son sayfasını görmek için tıklayın). Yani seçimlerin yapılmasından iki ay önce! Daha seçim olmamış, AKP’nin kazandığı belli olmamış, AKP hükümeti kurulmamış, icraati başlamamış… Bu belgenin AKP yönetimini devirmek için hazırlandığı iddia edilen sözde Balyoz darbe planının bir parçası olduğunu söylemek akla ve mantığa sığmadığı gibi arada bir ilişki olduğunu gösteren bir delil de yok.
Jandarma’nın bu tarz fişleme yapmasından haklı olarak rahatsız olabiliriz. Ama bu belgenin Balyoz planını doğruladığını iddia etmek dezenformasyondan başka bir şey değil.
2. Baransu’nun bavulundan çıkan ve daha sonra Gölcük’te bulunan belgelerin tamamının sahte olduğunu ve bir çete tarafından üretildiğini ne biz ne de sanıklar savundu. Tersine, şimdiye kadar hep şunu ileri sürdük: Balyoz kurgusu, gerçek (fakat bir darbe ile ilgili olmayan) belgelerle sahte Balyoz belgelerinin beraber paketlenmesi ile üretildi. Burada bunun somut bir örneğini görüyoruz. Zaman gazetesinin “sahte belge çetesi tezi çöktü” iddiası bu yüzden tamamen dayanaksız.
3. 11 no.lu CD’de bu ıslak imzalı belgenin neredeyse tıpatıp aynı dijital Word versiyonu çıkıyor. Ancak iki belgeye yakından bakınca farklılıklar olduğu görülüyor (örneğin kimi Türkçe karakterler Word belgede yanlış girilmiş). Dijital versiyonda imza yok. Ayrıca, üstverilere göre bu Word dosyası ilk kez 06.01.2003’de son kez ise 04.02.2003’de kaydedilmiş. Yani CD’den çıkan belge, orijinal ıslak imzalı belgenin imzalanmasından üç buçuk ay sonra “oluşturulmuş” görünüyor.
Burada ortaya çıkan resim şu. Çetenin elinde ıslak imzalı bir belge var. Ancak bu belgenin tarihi Balyoz darbe planları ile uyuşmuyor. Çete, bu belgeyi Balyoz’a dahil etmek üzere belgenin dijital Word versiyonunu üretiyor, Balyoz CD’lerinin birine kaydediyor, ve üstverileri de Balyoz planı tarihlerine göre uyarlıyor.
Kısacası, ıslak imzalı belgenin mevcudiyeti, Balyoz belgelerini doğrulamak yerine Balyoz kurgusunun nasıl üretildiğini gözler önüne sermeye yarıyor.
Olayın gazetede aktarılma şekli ise Zaman gazetesinin sahte belge çetesine arka çıkmak icin hiç bir fırsat kaçırmadığını…
GÜNCELLEME: Benzer şekilde Star gazetesi de bugün ilk sayfadan “Golcük Belgeleri Gerçek” başlığı ile haber yapmış. Bu gazete Balyoz soruşturmasının başlarında (24 Şubat 2010) “MEKSİKA BİLETİ HAZIRDI!” başlıklı bir haberi manşetten vermiş, Çetin Doğan’ın yapılacak Balyoz operasyonundan haberdar oldugu için, Meksika’ya kaçmak üzere bilet aldığını yazmıştı (buraya tıklayın).
07 Ekim 2011 12:45
Bunda şaşılacak bir durum yok.Onlar kendilerine yüklenen misyonun gereğini yapıyorlar zaten.Dikkat ediyorum,diğer hiçbir medya kuruluşunun ilgi göstermediği kadar ilgi gösteriyorlar bu davalara.Amaç habercilik değil tabii,dezenformasyon çabası.Hal böyle olunca da mahkemede aportta bekleyen muhabir de mal bulmuş mağribi gibi atlıyor bu ifadenin üstüne.Eh, merkezde de biraz editör oynuyor haberin üzerinde,böylece haber “kıvamını” buluyor. Zaten internetteki haber sitelerinin %80 i diğer sitelerden kopyala-yapıştır dan ibaret olduğundan haber yayılıveriyor.Ertesi gün de Zaman gazetesi “abone” lere dağıtıldığında hala duymayan kaldıysa onlar da duyuyor.Yani gerçek ayakkabısını bağlayana kadar yalan Türkiye’yi turlamış oluyor. Dışarıdan bakan insanlar ne bilsinler ne gerçek ne yalan, doğal olarak zihinlerinde “yapmışlar demek ki bir şeyler” düşüncesi oluşuyor ki bu haberi yapanların istediği de tam olarak bu zaten.Ama hakikatten takdir ediyorum adamları.Gazeteleri,dergileri,TV kanalları,haber ajansları,internet siteleri,okulları,dershaneleri ile hayatın her alanındalar ve çok iyi organize olmuşlar, işlerini iyi yapıyorlar.
09 Ekim 2011 17:42
Ya bi yuruyun gidin… Siz kabul edilebilirlik durumunu tamamen kaybetmissiniz. Simdi balyoz belgelerinin %50 si itiraf edildiginde, geri kalan %50 sahte diye mi tutturacaksiniz. Bakin size soyluyorum yol yakindan bu sahte iddiasindan vazgecin, cunku sonunda sizi cikmaza suruklleyecek. 165 civari adam tutuklu bunlarin birileri konusmaya baslayacak yakinda ki kismen baslanildi, birir net konussa hepsi birden baslayacak itiraflara, ve butun yalan dolan sizteminiz cokecek!!!
09 Ekim 2011 19:52
Hadi ordan sakirt, ‘siz’ ‘biz’ noluyoruz? Kac euro/dollar aliyorsunda o kadar yirtiniyorsun? Sen yoksa bir polis misin?
10 Ekim 2011 00:19
Ne 165’i?
Merak etme.. itiraf etmek isteyen 1 kişi çıksa şimdiye kadar savcılık üstüne atlamıştı. Demek ki itiraf edilecek bir şey yok.
Sen bunları elinde bavulla gezen “şerefli!!!” ama adını vermeyecek kadar şerefsiz subaylardan sandın galiba.. 🙂
10 Ekim 2011 00:55
Eee savcilarin biriyle itiraf konusunda anlasmadiklarini nerden biliyorsun? Belki subaylardan biri kicini yirtmak icin herseyi acik acik belgeleriyle anlatti? Ondan sonra pinarla dani cetin dogani kurtaracagim diye yirtinip dursunlar… Sen ne dersin bu ise?? 😉
10 Ekim 2011 01:28
İnan ki bu işe çok şaşarım. Öyle bir itirafçının 2006, 2007, 2008 tarihleride olacak olayların nasıl 2003 tarihli dökümanlara girdiğini açıklamasını heyecanla bekliyorum. 🙂
Savcılar yeterince komik duruma düştüler… kendini aynı duruma düşürmek isteyen biri çıkar mı bilmiyorum.
06 Şubat 2012 16:25
Değil bir kişi kaç tane sanık varsa hepsi itiraf etse bile durum değişmez. Neden mi? İtirafa bağlı olarak kanıtlar ve olaylarla desteklenmesi lazım. Sana biraz hukuk bilgisi biraz da vicdan lazım. Öyle lafla peynir gemisi yürütülmez hele hele hukuk gemisinin güvertesine hiç adım atılmaz. Yürütülen bu soruşturmalarda ve yargılamalarda en büyük eksiklik, yürütenlerinin cemaat liderlerinde olduğu, islamiyetin ise olmazsa olmazı olan VİCDAN’dır. Biraz Allah korkusu olan, gerçek namaz kılan adam daha VİCDAN’lı olur. Öyle bilip bilmediği konularda birilerine İFTİRA atmaz, hele hele hasta bir adamın arkasında “bu işte gatakkulli var” gibi edebi! laflar hiç etmez. Yoksa arkasından Allah’tan başka destek aldığı bir uhrevi güç mü var?
05 Şubat 2012 20:05
Sayın olasılıksız rumuzlu szzhıs şu siteye girip laf atacagınıza iki satır okuyun maantıklı bir açıklama getirin çelişkilere ondaan sonra buraya yazın… lütfen bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayınız
06 Şubat 2012 22:23
Sayın Çağlar ASLAN rumuzlu şahıs,
Önce yazdıklarımı okuyun, sonra eleştiride bulunun. 🙂
Ben blogda tüm yazılı dökümanları ve pek çok kişinin yorumlarını okumuş durumdayım. Ama belli ki siz benim neler yazdığımı okumadan eleştirmekte bir beis görmemişsiniz..
2. bir olasılık ise yazdıklarımı okuyup anlamamış olmanız ki, bu konuda elimden bir şey gelmez.