Genelkurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Gölcük’te bulunan Oraj planı belgeleri üzerine hazırladığı 25 Mayıs 2011 tarihli bilirkişi raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
Rapor, bu belgelerin “hayal ürünü” olduğu tespitinde bulunuyor:
Bilirkişi heyeti Oraj belgelerini çeşitli yöntemlerle değerlendiriyor. Teknik analizini yapıyor, içeriğini gözden geçiriyor, içsel mantığını inceliyor ve TSK içinde geçerli askeri yazım kurallarıyla kıyaslıyor. Detaylı bulgular burada sıralayamayacağımız kadar çok, ama bizim en ilginç bulduklarımızı şöyle özetleyebiliriz.
- Oraj belgelerinin hepsi bilgisayar ortamında kayıtlı, dijital ve imzasız belgeler. Bu belgelerin orijinalleri TSK bilgisayarlarında bulunmuyor ve evrak kayıtları yok.
- Belgelerde en basit askeri yazıda dahi yapılmayacak kural ve yazışma hataları var.
- Oraj planı uygulanabilir bir şekilde kaleme alınmamış. Tıpkı diğer Balyoz belgelerinde olduğu gibi sayısız tutarsızlık ve çelişki var. Örneğin, plana dahil edilen subaylara tatbik etmeleri (ve plana dahil olmayan personelden gizli tutmaları) mümkün olmayan görevler verilmiş.
- Belgelerin 2003’ten çok daha sonraki yıllarda hazırlandığına dair somut işaretler var. Örneğin, eklerin sıralanması ancak 2008’den sonra geçerli olan askeri yönergeye uygun olarak yapılmış.
- Değişik bilgisayarlarda değişik kullanıcılar tarafından hazırlanmış gibi görünen belgelerde aynı kural ihlallerı ve yazım hataları birebir tekrarlanmış. Bu da tüm Oraj belgelerinin aslında tek bir bilgisayarda aynı kullanıcı tarafından üretildiği şüphesini kuvvetlendiriyor.
Blogumuzun okuyucuları için bu bulguların sürpriz olacağını sanmıyoruz. Balyoz ve diğer harekat planlarının sahte olduğunun sayısız kanıtını daha evel sunduk. Balyoz davası Türk yargı sisteminin kara bir lekesi olarak tarihe kazınmaya devam ediyor.
17 Haziran 2011 15:25
Her türlü sahteciliğin olduğu belge ve delillerle,bilirkişi raporlarıyla ispatlanmasına rağmen insanların hala tutuklu olarak yargılanıyor olmaları bir hukuk ”HUKUKSUZLUK” rezaletidir.Suçsuz yere yatan insanların mağduriyetleri nasıl giderilebilecek ?Sahte belgeleri hazırlayan çete mensubları yakalanıp ,yargılanmadan bu dava sonuçlanmayacak herhalde.
17 Haziran 2011 22:43
🙂
19 Haziran 2011 02:49
bu kadar belgeyi hazırlamak da inanılmaz bir fiziksel çaba gerektirir. nasıl beceriyorlar, hangi yöntemleri kullanıyorlar anlamak mümkün değil.
19 Haziran 2011 07:15
Amaç büyükse daha fazlasını da yaparlar.
19 Haziran 2011 03:40
cetin dogan türk halkını zerre kadar sevmeyen Türk halkınında zerre kadar sevmediği sokaga tanklan girecez , halka acımayacaz kelimelerini kullanan zerre kadar onuru olmayan biridir , bu adam senin babandır , savunduğun bu adam milletin gözünde has ve has vatan hainidir , ahmet yesevi okulunda din dersini kaldıran dinsizin tekidir , müslümanlar olarak onu hiç sevmiyoruz sevmeyecezde sen de gavurla evlendiğin belli senide sevmiyoruz
19 Haziran 2011 07:14
“milletin gözünde… vatan hainidir”, hangi millet bu? Zira her millet her toplum ÜLKESİNDE KARGAŞA, FİTNE VE AYAKLANMA ÇIKARANLARI BASTIRAN KAHRAMANLARI SEVER… HZ. MUHAMMED DE BÖYLEYDİ ATATÜRK DE…
“dinsizin teki”, nereden bliyorsun,”Açıp da kalbine mi baktin?” (Bu söz hadis kitaplarına göre Hz. Muhammed’e ait)
“müslümanlar olarak onu sevmiyoruz…” Müslümanlar adına konuşma yetkisini kimden aldın? Okyanus ötesinden mi?
21 Haziran 2011 12:25
Len GUNDİ, eğer Çetin DOĞAN gibi insanlardan rahatsızsan o zaman “ananı al da git”. Sen ve senin gibiler bu tür muameleye layıksınız. Bu ülke, laik, devletçi, cumhuriyetçi, halkçı, devrimci ve milliyetçilerin ülkesidir. Sen ve senin gibilerde böyle meziyetler olmadığı gibi, olanların ülkesinde de bulunmaya layık değilsin. Naş…
19 Haziran 2011 09:18
Gundi rumuzlu yazar bugün bir grup insanın nasıl insanlıktan çıkmış olduğunu gösteriyor bize. Gözü bu kadar kararmış, kin ve nefretle dolu, kimlere ne şekilde hizmet ettiğinin farkında olmayan insanlara eskiden acırdım. Psikolojik bir rahatsızlıkları olduğunu, belki de çocukluk döneminde ciddi travmalar yaşadığını ya da cinsel istismara maruz kaldığını düşünüp bir çeşit hasta oldukları düşüncesiyle maruz görmeye çalışırdım. Ne yazık ki bazı hastalıkların çaresi yok, bu insanlar da maruz kaldıkları travmaları yaşamayı devam ederken içlerindeki öfkeyi saygın insanlara yansıtarak yaşamaya devam edecekler, çok yazık. Ayrıca kalpleri ve dilleri zehir saçan, gözünü nefret bürümüş bu insanların sevgisinden de, ahlakından da, onurundan da, şerefinden de şüphe duyarım.
19 Haziran 2011 11:52
İnsanlıktan nasibini almamış gundi gibi kişiler Sivas’ta,Maraş’ta,Çorum’da insanları katlettiler.Madımak’ta canlı canlı aydınları yaktılar.Gundi gibi insanlara aşinayız.Kanlı pazar’da Dolmabahçe’de Altıncı Filo’yu kıble yapıp namaz kılanlar,Kayseri’de TÖS’ün toplantısını basıp Alemdar Sinemasını yakanlar,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı İmran Öktem’in cenaze namazının kılınmasını engellemek için cami basanlar yine aynı kafaya sahip insanlardı.Menemen’de Kubilay’ın kafasını da Gundi gibi dini kullanan Allah’sızlar kesti.Daha da gerilere gidersek 31 Mart vakasında da aynı zihniyeti görürüz.Allah’ın güzel dinini kendi yobazlıklarına alet eden katil sürüleri bu alçaklar.Böyle alçaklar yüzünden insanlar dinlerinden soğur oldu.