Balyoz Davası 36. Celse Duruşma Tutanağı – 3 Mayıs 2011

14 Haziran 2011

Duruşmalar, GENEL

36. Celse duruşma tutanağını okumak için buraya tıklayın.

Duruşmanın başında “Mahkeme” Başkanı yine ısrarla adliyede buharlaşan raporun dosyada olduğunu söylüyor (sayfa 4):

“Yani Cumhuriyet Başsavcılığının CD’yi dosyadan çıkarma diye bir olayı olmamıştır. CD dosyalara konmuş iddianamede söz edilmemiş. Sizin dediğiniz o ama Askeri Savcılığın, polisler kanalı ile gönderdiği CD dosya içerisinde mevcut. İçeriğini de ayrıntılı incelemek gerekir. Ben konu ile uğraşmadan doğrudan arkadaşlarla görüşüp raporun aslına uygun onaylı örneğini isteme yolunu seçtik.”

Oysa daha önce de yazmıştık; askeri savcılığın Besiktaş Adliyesi’ne aynı anda ilettiği iki ayrı CD’nin içinde iki farklı rapor var ve Başkanın
dosyaya (Klasör 48, dizin 483’de) bulunduğunu söylediği rapor, Balyoz belgelerin izinin 1nci Ordu’daki bilgisayarlarda bulunmadığını tespit eden rapor  değil, diğeri. Rapor kayıp olmasa (ve varlığını şans eseri keşfeden savunma talep etmese) neden 1 yıl 4 ay sonra askeri savcılıktan raporun aslına uygun onaylı örneği istensin?

Bu celsede İzzet Ocak’ın çapraz sorgusu yapılıyor ve sırasıyla Bülent Tunçay, Halil Yıldız, Refik Hakan Tufan, Orkun Gökalp, Erhan Kuraner, Yunus Nadi Erkut, Nuri Ali Karababa, Mustafa Kemal Tutkun, Gürbüz Kaya, Nurettin Işık, Mehmet Kemal Gönüldaş, Hasan Basri Aslan, Ali Rıza Sözen, İlkay Nerat, Veli Murat Tulga ve Behzat Balta savunmasını sunuyor.

Bu kişilerin ortak yanı 11 no.lu CD’den çıkan 6 sayfalık EK_A(GÖREVLENDİRMEDE YETKİLİ PERSONEL).doc Word belgesinde adlarının geçmesi. Aralarında adları sırf  bu Word belgesinde adı geçtiği için sanık durumunda olanlara (sanıklar arasındaki jargona göre) “EK-A’cılar” deniyor.

EK_A (GÖREVLENDİRMEDE YETKİLİ PERSONEL)

Savcılar, EK-A’da ismi beliren kişilerin herhangi bir görev kabul ettiğine dair en ufak bir kanıt sunmamalarına rağmen, iddianamede bu sanıklara kişiye özel olarak görev tevdi edildiğini, ve sanıkların “bu onurlu görevi” kabul ettiğini yazıyorlar.

Tek başına insanları cezaevine yollamaya muktedir bu dijital belgeyi görmek için buraya tıklayın.

• “EK-A’da listelenen 97 kişi var.

• Bunlardan 83 tanesi davada sanık. EK-A listesindeki isimlerin sırası (her sayfadaki ilk kişi hariç) hemen hemen  iddianamedeki sanık sırasını takip ediyor (ya da vice versa).

• Belgede adı geçip sanık olan 83 kişiden 42’si plan seminerine katılmamış.

• Plan seminerine katılan ve EK-A’da da adı geçen kişilerden sanık olmayanlar da var.

Buraya tıklarsanız, belgenin işaretler koyduğumuz versiyonunu göreceksiniz. EK-A’da üzeri mavi ile boyalı isimler seminer katılımcısı. Üzeri boyalı olmayanlar ise seminere katılmamış. “S.No”su turuncu ile boyalı olanlar davada sanık ve parantez içinde sanık numaraları yazıyor. “S.No”su boyalı olmayanlar davada sanık değil.

Kimin, nasıl sanık olarak seçildiği belli değil. Örnegin, ikinci sayfada 10ncu sırada yer alan ve bu celsede savunmasını sunan “EK-A’cı” İlkay Nerat, seminere katılmamış (isminin üstü mavi değil); katılmasına da olanak yok, zira 5 Mayıs 2002- 22 Mart 2003 tarihleri arasında Kuveyt’de görevli. Nerat, sadece bu belgede adı geçtiği icin 27 no.lu sanık durumunda (“S.no”su turuncu ile boyalı) ve tutuklu. Öte yandan, aynı belgenin aynı sayfasında 4ncü sırada adı geçen kişi (aynı zamanda seminer katılımcısı), davada sanık olmadığı gibi, soruşturma sırasında bu kişinin ifadesi bile alınmamış.

Bu celsede savunmasını yapan diğer bir “EK-A’cı” Orkun Gökalp, 26 Kasım 2002-27 Mayıs 2003  tarihleri arasında Birleşmiş Milletler görevi ile Bosna Hersek’te ve bu dönemde Türkiye’ye hiç giriş-çıkış yapmamış. Adı sadece EK-A’da geçtiği için sanık durumunda bulunan Gökalp’ın görevi, belgede de yanlış yazılmış.

“Mahkeme,” adları sadece 11 no.lu CD’den çıkan bir dijital belgede geçen onlarca insanı “kuvvetli şüphe” gerekçesiyle cezaevinde tutuyor.

Avukat Çetin Kökdemir:

”(…) ne bir dijital imza, ne ıslak imza, ne parafe, ne parmak izi, ne ses kaydı, teknik takip ve telefon kaydı, e-posta, sms kaydı gibi tebligatla ilgili ya da sanıkların kendilerine bu onurlu görevi tebliğ edildiğine dair hiçbir belge bulgu iddianame de söz konusu değildir. Olmadığı halde nasıl bir iddianamedir ki sanıklara bu onurlu görev verilmiştir ve kabul edilmiştir diyor. (…)Böyle bir görevin tebliğ edildiğini savcılık ispatlamak zorundadır. Neyi ispatlamıştır da bizim müvekkillerimiz tutukludur.”

Avukat Hatice Özgün Duman:

“(…) Bugüne kadar gerek sanıkların ve gerekse sanık müdafilerinin yaptığı savunmalar karşında çöken bir iddianameye rağmen yargılamaya tutuklu olarak devam edilmesinin hiçbir hukuki ve fiili gerekçesi kalmamıştır. Kalan sadece yaralanan, örselenen adalet duygusu ve infaza dönüşen tutuklamalardır.”

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

4 Yorum “Balyoz Davası 36. Celse Duruşma Tutanağı – 3 Mayıs 2011”

  1. Solmaz Türk Says:

    Alçaklığın sınırı yok

    Cevapla

  2. KEŞKE Says:

    Bugünün işini yarına bırakmayacaksın, sonu BALYOZ olur..

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: