Maalesef görünen bu.
Balyoz’dan sanık üç generalin açığa alınması Balyoz davasını gene gündemde baş yere oturttu. Bizim bu konuda hukuki süreçle ilgili lehte ya da aleyhte söyleyecek bir şeyimiz yok. Ancak açığa alınmalara dayanak teşkil eden iddiaların sahte belgeler üzerine inşa edilmiş olmasının Türkiye’de kamu oyunu ilgilendirebileceğini düşündük. Bu yüzden de belgelerdeki zamanlama çelişkilerini özetleyen son bulgularımızı Türkiye’den birçok gazeteciyle paylaştık.
Ancak Balyoz’un gündemde olduğu bu sıralarda dahi bulgularımız fazla ilgi uyandırmadı, medyada yankı bulmadı.
Cumhuriyet gazetesi buna kısmi bir istisna oluşturuyor. Ama Cumhuriyet’te olanlar dahi hayli düşündürücü. Cumhuriyet’in Washington muhabiri Elçin Poyrazlar bulgularımızı haberleştirdi ve gazeteye geniş bir şekilde yayınlanmak üzere yolladı. Yazı duyduğumuza göre yayınlandı. Ancak bu habere (bu satırları yazdığımız saat itibariyle) ne Cumhuriyet’in internet sitesinden ne de Google arama motoruyla erişmek mümkün değil. Cumhuriyet’in Istanbul’da bugün ilk baskısını alanlar da haberi göremediler. Biz de habere erişemediğimizden içeriğini ve uzunluğunu bilmiyoruz.
Sebep: Haber Cumhuriyet’in taşra baskısına girmiş fakat akşamki gelişmelerden sonra ancak ikinci baskı olan şehir baskısında çıkmış.
Kısacası, Cumhuriyet’in yayın kurulu dahi Balyoz belgelerinin imalat olduğuna işaret eden önemli bulguları besbelli pek fazla önemsememiş.
Medyanın bu bulgulara ilgi göstermemesini anlayamıyoruz. Biliyoruz kimi kasıtlı yayın yapmakla meşgul, kimi de baskı altında. Peki ya Cumhuriyet?
Güncelleme: Elçin Poyrazlar’in bulgularımız üzerine yaptığı haber Cumhuriyet’in internet sitesinde nihayet yayımlandı.
27 Kasım 2010 02:37
Anlayamadiginiz konu hakkida size fikir vermek isterim. Konunun ozu “Bizim bu konuda hukuki süreçle ilgili lehte ya da aleyhte söyleyecek bir şeyimiz yok” cumlenizde gizli.
Sanik uc generalin aciga alinmasi ile ilgili olarak turkiye ile ilgili azicik bilgisi olan biri bile bu surecin hukukla alakasi olmadigini bilir. Sizin de bildiginizden eminim. Herhangi bir demokratik ulkede sivil otorite istedigi ust duzey askeri memur ile calismakta ozgurdur. Siyasi otoritenin calismak istemedigi bir ust duzey memuru da gorevden almak/terfi ettirmemek icin bir sebep gostermesine gerek bile yoktur. Buna ragmen turkiyede askerler siyasi otorite ile inatlasarak “biz istegidimiz gibi takiliriz, kimse bize karisamaz” tavrini surdurmektedir. Olay bu kadar net olmasina ragmen bu sureci “hukuk sureci” olarak degerlendirmek -kusura bakmayin ama- abestir, bu konuda soyleyecek bir sozunuz olmamasi da dusundurucudur (aslinda bir acidan da gayet beklenen bir tavirdir). Herhalde konuda bahsi gecen ayim’ni de gercekten bir “mahkeme” olarak goruyorsunuz.
Bence medyanin ilgi gostermeyisinin nedeni bu samimiyetsizlik. Ne demek istedigimi netlestirmek icin uc bir ornek vermem gerekirse, tavrinizi bir seri cinayet saniginin idam istemi ile yargilanmasi sirasinda sanik yakinlarinin “insan oldurmek cok yanlis bir sey, neden kimse savcinin idam istemine tepki gostermiyor, neden insan haklari savunuculari mahkeme onunde eylem yapmiyor?” diyerek sasirmasina benzetiyorum. Yillar boyunca yargiyi manipule eden, ortada hukuk diye bir sey birakmayan bir kurumun ust duzey yoneticisinin (bu konuda hakkinda ozelestiri yapmadan) “bana hukuksuzluk yapiliyor” diyerek yakinmasi kusura bakmayin ama insanlara samimi gelmiyor.
Daha once de soyledim tekrar edeyim, tabii ki herkes -hukuk’u kusa cevirip binlerce kisiyi magdur edenler bile- adil bir bicimde yargilansin. Ama yargilansin. Kimsenin mahkeme onune cikmamak icin orduevlerinde saklanma luksu olmasin, kimsenin gorevini yerini getiren polis memurlarini asagilama luksu olmasin, kimsenin hakimler uzerinde daha once gorulmemis bir bicimde dava surerken baski kurmaya yonelik girisimleri olmasin.
27 Kasım 2010 12:53
Teşekkürler 🙂
27 Kasım 2010 14:33
Sayın Merttalay ‘Herhangi bir demokratik ulkede sivil otorite istedigi ust duzey askeri memur ile calismakta ozgurdur. Siyasi otoritenin calismak istemedigi bir ust duzey memuru da gorevden almak/terfi ettirmemek icin bir sebep gostermesine gerek bile yoktur.’ ne kadar da ansiklopedik ne kadar da güzel bir kitap cümlesi değil mi ?…Peki gerçekten de öyle midir ?
Sizce gerçekten de bu şekilde mi işlemektedir dinamikleri demokrasinin ? Siyasi iktidarların geçici sürelerde bu gücü ellerinde bulundurdukları düşünülürse,çalışmak istediği kişilere yer açmak için, hukuku eğip bükerek, kurum yada kurumların yapılarıyla oynaması,bozması ve yeniden yapılandırmasını demokrasiyle mi açıklayacağız yoksa diktatörlüğün ayak sesleriyle mi ?
27 Kasım 2010 14:38
bu ülkede halk, kediye kedi, sahtekara sahtekar, hırsıza hırsız, diktatörlere diktatör dediği gün basın dahil özgür olacaktır.
Aksi takdirde beni bunlar mı yargılayacak? deyip yargıç atayanlara demokrat, karşı duranlara düzmece-sahte belgelerle ve özel görevlendirilmiş yargıçlarca eziyet edilmesine ileri demokrasi diyeceğiz.
“merttalay” gibilerinin dayattığı hülle demokrasisine razı değilim.
27 Kasım 2010 14:42
Yine Sayın Merttalay ‘Daha once de soyledim tekrar edeyim, tabii ki herkes -hukuk’u kusa cevirip binlerce kisiyi magdur edenler bile- adil bir bicimde yargilansin. Ama yargilansin. Kimsenin mahkeme onune cikmamak icin orduevlerinde saklanma luksu olmasin, kimsenin gorevini yerini getiren polis memurlarini asagilama luksu olmasin, kimsenin hakimler uzerinde daha once gorulmemis bir bicimde dava surerken baski kurmaya yonelik girisimleri olmasin’
güzel cümleler kuruyorsunuz da,bütün bunların gerçekleşebilmesi için demokratik bir ülkede iktidarı elinde bulunduran siyasi gücün gerçekten de bu ülkenin her vatandaşını kucaklayacak bir hizmet anlayışıyla hareket etmesi gerekir…demokrasinin ve hukukun dinamiklerinin harekete geçirilmesi ve ilk başta siyasi iktidarın denetlenebilmesi ile mümkün olabilir…umarım bugünler çok uzakta değildir…
27 Kasım 2010 16:46
bu arada dünyanın herhangi demokratik bir ülkesinde sahte deliller üzerine kurulmuş böyle bir dava çöker ve bugün tutuklu olarak yargılanan yüzlerce vatandaşımızın yerinde o delilleri üretenler,kullananlar ve bundan menfaat ve çıkar elde edenler olurdu…değil mi sayın merttalay ?
27 Kasım 2010 18:23
Generallerin bu şekilde görevden alınıp hukuk kurallarına ve yasalar uymamak için gösterilen çabayı “ama bazı ülkelerde bu işler böyledir.” diye savunmanız komik merttalay.
Sizden beklenen tavır da budur zaten. Kanunları değiştirmeden istediğini yapabilmek isteyen,yapamayınca hırçınlaşan bir zihniyete dayanak oluyorsunuz;tebrikler.
27 Kasım 2010 18:49
İktidarı elinde tutan siyasi otoritenin yapmış olduğu uygulamaları takip edenler bilir ki,hep aynı senaryo tekrarlanır.YÖK,HSYK,AYM,MEDYA da izlenen yöntemler sanırım gerçekten bu ülkenin geleceğini umursayan bireyler için ciddi bir endişe konusudur.Geriye sadece TSK nın tamamen ele geçirilmesi yada etkisiz hale getirilmesi kalmıştır ki,sahnelenen oyunun ana teması da budur,çünkü hala yapısı itibarı ile dönüşümün önündeki en önemli tehlike TSK dır…2011 genel seçimleri bu ülkedeki demokrasinin ve bu ülkenin geleceği açısından da son derece önemlidir ki siyasi iktidarın gerçek yüzünü hala göremeyenler için de son şans olacaktır…
28 Kasım 2010 12:21
AKP, “demokrasi ve hukuk” cigliklariyla 12 Eylül referandumunda YAS kararlarını yargıya açtı… Ama, yargıya gitti diye 3 generali açığa aldı!… Demokrasiye bak!… Yetmez ama evet’cilerin ileri(!) demokrasisi…
29 Kasım 2010 00:04
Merttalay nickli demokrat dostlarımız var iken düşmana gerek yok.
01 Aralık 2010 13:01
Gerçekleri tarih yazacaktır hiç kuşkusuz. Haklı mücadelenizde başarılar dilerim
http://alkansoyak-ulusgazetesi-yazilari.blogspot.com/2010/05/balyozun-panzehiri-bir-blog.html
03 Aralık 2010 16:58
Hayir, sivil irade isterse emekli eder diye bir kural yok mertatalay isimli beyefendi. Idare mahkemesi diye bir anayasal kurum var bu ulkede, vatandasinin hakkini devlete karsi koruyan. Memurlarin tayinlerinde de (veya gorevden alinmalarinda da) hukuksuzluklar varsa mahkeme onu gorevine iade eder. Bu general icin de boyledir, emniyet muduru icin de boyledir belediyedeki copcu icin de boyledir. Hukuk devleti bunu gerektirir. Sivil irade istedigiyle calisir suslu ama bos ve hukuka aykiri bir ifadedir. O zaman sivil irade tipini begenmedigi icin istedigi memuru aciga alabilir diye bir sonuc cikar ki bunun hukuk devletiyle alakasi olmadigini herhalde siz bile anlarsiniz.
05 Aralık 2010 00:03
teseküler
cumhuriyet