Son kaydedilme tarihi 18 Aralık 2002 olan EK_A (GÖREVLENDİRMEDE YETKİLİ PERSONEL).doc isimli belge, 1nci Ordu’ya bağlı komutanlıklarda “Balyoz darbesi” için görevlendirme ile yetkili personeli listeliyor. Aşağıda bir kesitini verdiğimiz belgenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Bu belgenin 3. Kolordu Komutanlığı ile ilgili sayfasında Tolga KAPLAMA bulunuyor. Görev yeri olarak ise “3ncü Or. Hv. Svn. Top. Tb.” görünüyor.
1. Ancak, “3ncü Or. Hv. Svn. Top. Tb.” Erzincan’da! Yani ne 3ncü Kolordu ile, ne de 1nci Ordu ile hiçbir alakası yok!
2. Kaplama’nın belgenin yazıldığı tarihteki görev yeri 3ncü Kolordu’daki “1nci Zh. Tug. Hv. Svn. Top. Bt.” Belgede geçen Erzincan’daki “3ncü Or. Hv. Svn. Top. Tb.”na atanması ise Temmuz 2003’de gerçekleşiyor.
3. Tıpkı CCMAR konusda olduğu gibi, Genelkurmay Başkanlığı bu konuyu da 17 Mayıs 2010 tarihli yazısıyla savcılığa bildiriyor (Dava klasörü no.14, dizin no. 197).
Birinci madde bu belgeyi hazırlayanların asker içinden olmadığını gösteriyor (yoksa Erzincan’daki 3ncü Ordu’yu Istanbul’daki 3ncü Kolordu’ya bağlı göstermezlerdi!)
İkinci madde diğer bütün “geleceğe dönüş” belgelerindeki gibi bir müneccimlik örneği oluşturuyor.
Üçüncü madde ise, belgelerdeki sahteciliğin “kör göze parmak” türünden olmasına rağmen, özel yetkili savcıların bunu bir türlü görmek istemediklerini gösteriyor.
Balyoz Davası ve Gerçekler 
16 Ekim 2010 12:23
Sadece savcilarin degil hakimlerin de kotu niyetli olduklarini gosteriyor bu aslinda. Bu kadar belge bilgi var ortada ama vicdan sahibi insan yok sanirsam. Bu tertipleri yapanlar oyle bir nefret, kin ve intikam duygusu ile dolmuslar ki ellerinden gelse yargiladiklari insanlari hemen orda bogarlar, yakinlarinin uzuntusu ile de mental masturbasyon yaparlar gibime geliyor.
Bir diger soru da acaba bu zamanlarin donup donmeyecegi. Mesela bu tertiplere katilan savci, yargic, siyasetci ve polisler yargilanabilecek mi? Turkiye bir sure sonra bu akl-i selim demokratik ortami saglayabilecek mi?
16 Ekim 2010 12:36
Turkiye’de yargi curumekte, curutulmektedir. Adaletsiz bir devletin ayakta kalmasi olasi degildir. Yargiyi ele gecirmeye calisanlarin sonlari da iyi olmayacaktir. Cokertikleri yapinin altinda kalacaklardir.
Iste sevgili Pinar ve Dani Rodrik’in ortaya cikardiklari duzmecelerden bir ornek… TSK’ya yonelik bu insafsiz ve adalet duygusundan yoksun saldiri neden? Yoksa ulkeyi bolmeye yonelik bir planin parcasi olmasin?
16 Ekim 2010 20:00
Pınar hanım ve Dani bey ,
Artık bu kadarına da pes dedirtecek bir olayla daha karşılaştım sizin bu tespitiniz sayesinde . Değerlendirmenize tamamıyla katılıyorum , eğer bu dokuman asker kökenli bir kişi tarafından hazırlanmış olsaydı böylesine çelişik bir durum olmazdı. Fakat Gen.Kur. Adli müşavirliği tarafından savcılığa bildirilmesine rağmen , bu durumun dikkate alınmaması aslında bu düzmece belgeleri hazırlayanların nasıl da özensiz bir biçimde belgeleri hazırlama cesaretine sahip olduklarını açıklar nitelikte. Çünkü – tahminime göre – ne olursa olsun hazrlamış oldukları düzmece belgelerdeki bariz , somut çeşişkileri görmeyeceklerine emin oldukları bir savcı / savcıların önüne gidecek bu belgeler.
16 Ekim 2010 21:36
Ergenekon Operasyonu başladığından beri eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ ‘ un bütün konuşmalarında geçen bir cümleye dikkat çekmek isterim. ” Türk Silahlı Kuvvetleri ‘ ne karşı bir asimetrik savaş yürütülmektedir. ” Burada dile getirilen görüşe tamamen katılmakla birlikte , hep , sayın Başbuğ ‘ un bu asimetrik savaşa karşı nasıl mücadele edeceğini ve de başarılı olup olamayacağını merak ettim. Bu konuda düşüncelerimi bu yazımın sonunda açıklayacağım. Ama daha önce kanımca Hanefi Avcı ‘ nın kitabından da daha fazla ilgi çekmesi gereken ama ne yazık ki hakkettiği ilgiyi çekmeyen bir olaya değineceğim.
Bir süre önce Deniz Harp Okulu Komutanlığı ‘ ndan istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk ‘ ün Cumhuriyet Gazetesi ‘ nde ” şok edici ” bir röportajı yayınlandı. Öncelikle Ertürk , cemaatin TSK içinde uzantıları ve imamları olduğunu , bunların bilgi sızdırdığını , Türkiye ‘ nin transformasyona uğratılmaya çalışıldığını ifade ediyor. Aslında bu bilinen bir gerçek. Sadece Balyoz davası avukatları Celal Ülgen ve Mustafa Ersöz de Baransu , Oğur , Çondar ” gizliyüz ” hakkındaki suç duyurularında da bu duruma işaret ediyorlar. ( Askeri casusluk )
Ertürk şöyle devam ediyor , ” Görüntüleri cemaat uçuruyor . ‘ Bu okulda fuhuş yapılıyor , ibadet yasak , dindarlığa izin verilmiyor. Alevi yapılanması var , eşcinseller var ‘ şeklinde saldırılar oldu. Bir öğrenci ziyaretçi salonunda dışarıdan gelen bir kız arkadaşının elini tutunca bile bu görüntüler hemen okul dışına uçurularak exagare ( abartma ) ediliyor. ” Bu okulda ahlaksızlık yapılıyor. ” Cemaat üçuruyor. İçeride uzantıları var . Kimin olduğunu anlamanıza imkan yok. Uzun süredir yatırım yapılıyor bu işe. Her seviyede uzantıları var. ”
” Bunlar genelde disiplinsiz , düşük performanslı insanlar değil. Belki benim bile en yakın subayımdır , astsubayımdır. ” ( Çok çarpıcı değil mi ? ) Devam edelim çarpıcı açıklamalara ” Kötü çıkmaz bunlardan . 28 Şubat öncesinde 6 kişi attım ben. Biri elektronik astsubayı , takdirname vermişim. 1 ay önce en güvendiğim adam. Yıkıldım ben bu adam çıkınca ; ” bize bir gün emir gelecek bu gemiler buradan kalkamayacak ” diye ifade verdi.
Yine Deniz Harp Okulu ‘ na imzasız bir ihbar mektubu geliyor ; bu mektupla 32 öğrenci eşcinsel olmakla suçlanıyor. Aşağılık saldırılar bununla da bitmiyor. Tercih kılavuzlarına Deniz Harp Okulu yazan öğrencilerin evine ” Oğlunuzu ahlaksız okula göndermeyin ” şeklinde mektuplar gönderiliyor. Peki ÖSYM de bir yapılanma olmadan bu nasıl mümkün olabilir ki ?
Durum bu iken hala sayın Hocaefendi nin başta liberallerce iltifatlara boğulması , traji – komik ! Liberallerin bu tavrı bana , düşman Edirne’ ye dayanmış din adamları meleklerin cinsiyetini tartışıyor olayını anımsatıyor.
Şimdi yazımın başına dönmek istiyorum. TSK bu büyük tehlikeye karşı ne yaptı. Bakın emekli Deniz Harp Okulu Komutanı bu saldılardan bütün üst komutanlarını habedar ediyor hatta bunla da kalmayıp ” basın turları ” düzenleyelim tarzında çok somut öneriler de getiriyor.
Peki ne yapılıyor ; bilgi sızdırmalarına ( çok kritik bilgilerin sızması ) , TSK içindeki cemaat mensuplarının deşifre edilmesi , Türk halkında yıpratılmaya çalışılan TSK algısını korumaya yönelik , evet ne yapıldı ?
Sadece yapılan , İlker Başbuğ ‘ un TSK ‘ ya karşı yapılan ” asimetrik savaşı ” kamuoyuna şikayet etmesiydi , hepsi o kadar ve de olaylar eğer ki bu aşamaya geldiyse de bu asimetrik savaşta TSK başarızı oldu . Ama unutulmamalı ki ilk raund kaybedilse bile maç henüz daha bitmedi.
Saygılarımla ,
17 Ekim 2010 01:07
Sayın Kurmanbek ‘ in savcılar ve yargıçlar hakkındaki düşünceleri bana bir konuyu anımsattı.
Balyoz ve benzeri davalarda bariz , çok somut bir şekilde komploların su yüzüne çıkmasına rağmen nasıl oluıyor da savcı ve yargıçlar bu durumun farkına varamıyorlar sorusunun cevabı kamuoyunda büyük bir merak konusu tabii ki bu konulara biraz ilgi duyup araştırma yapanlar açısından. Bu sorunun bir yanıtı bazı özel yetkili mahkemelerde ” simonların ” görev yapıyor olması ile verilmekte ama bunun yanında kanımca bu soruya verilebilecek alternatif bir yanıt daha var. O da savcılar ve yargıçlar hakkında yapılan iğrenç kara propaganda. Sanırım hepimiz hakim Oktay Kuban için bir Devlet Bakanımızın yapmış olduğu ” çetenin hakimi ” tanımını hatırlarız.
Bakın Balyoz davasında tahliye kararı veren ( 26 kişi hakkında ) 9 ncu Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinden Yılmaz Alp ‘ in başına gelenleri kısaca bir anımsayalım. Bu karardan sonra , Yılmaz Alp hakkında özellikle yandaş medyada ” Devrimci hakim ” , ” Molotofçu hakim ” , ” DHKP / C ‘ ci hakim ” şeklinde haberler çıkmaya başladı. Peki neydi bu durum ?
Yılmaz Alp , Ankara Hukuk Fakültesi ‘ nde öğrenciyken katılmadığı bir eylem nedeniyle gözaltına alınıyor ; hasbelkader orada olduğu için 7 gün gözaltında kalıyor . 12 Şubat 1991 ‘ de Ankara DGM ‘ de savcılık sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilmeden serbest bırakılıyor . Takipsizlik kararı veriliyor gerekçe yasadışı bir örgütle bir bağlantısının tespit edilememesi ve o tarihe kadar da kayıtlara geçirilmiş herhangi bir eyleminin bulunmaması .
Peki medyaya bu bilgi formlarını kim servis ediyor , tabii ki polis. İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı ‘ nın 2007 yılına ait Bilgi Toplama Yönergesi var. Bu yönergenin 16/ b maddesi uyarınca bu formların iptal edilmesi gerekiyor. Buna rağmen neden iptal edilmemiş Yılmaz Alp hakkındaki bu formlar ? Gün olur lazım olur diye herhalde . Yılmaz Alp bu konuda Ankara Cumhuriyet Savcılığı ‘ na sanırım suç duyurusunda bulunmuş.
Bakın yine DHKP / C hakkında bir davada Yılmaz Alp sanıkların evet beraati yönünde oy kullanıyor. Ama mahkeme bu sanıklar hakkında oy çokluğuyla müebbet kararı veriyor. Bu son derece doğal çünkü hakim vicdani kanaatine göre karar verir ( Anaysa 138 ) ; kaldı ki Yargıtay bu davada iki kez bozma kararı veriyor . Bırakın müebbet cezasını , sanıklar hakkında yeterli kanıt olmadığına karar veriyor.
Ama bunlara hiç ama hiç değinilmeden , bu kişi yandaş medyada adeta linç edilmek isteniyor . Sunu düşünüyorum da böylesine bir kara propagandanın , psikolojik harekatın polis – yandaş medya birlikteliği ile yürütüldüğü bir ortamda savcı ve yargıçlar ne derece vicdani kanaatlerine göre karar verebilirler ? Durum bu derece ciddi !
Saygılarımla ,
17 Ekim 2010 03:58
Asimetrik tehdit sonuçta sana yönelik tehdit var demektir. Silahlı kuvvetlerin görevi tehditle mücadele etmek, moda deyimle onu bertaraf etmektir. “Ben kimseyi hedef almıyorum” vb. sözler bir askere yakışmaz. Yada tehdit yokmuş gibi davranmakta ayni şeydir.
Dani’nin, Avcı’nın yaptıklarını ve TSK’nin yaptıklarını mukayese edin. Mesela avukat ücretlerinden haberdar mı?
İradesiz idare olmaz.
29 Temmuz 2012 12:10
Sayın eminkk;
Ne yazık ki aradan iki yıla yakın bir zaman geçti ve siz tekrar özgürlüğünüzden mahrum edildiniz.Bu arada yazılan yazılara tekrar bir göz attım ve sizin yazınız gözüme ilişti.Ne kadar güzel bir noktaya parmak basmışsınız.TSK ne karşı asimetrik tehdit var deyip bu tehditle mücadele edip onu bertaraf etmeyen,ya da tehdit yokmuş gibi davrananlar bu gün sizinle aynı kaderi paylaşıyorlar.Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyenler,o yılan büyüdü sizi de sokuverdi işte.İlk Ergenekon denilen davalarda tutuklamalar başladığında benim gözümün önüne Doğu Perincek’in tutuklama kararı çıktıktan sonra cezaevi arabasına bindirilirken medya mensuplarına bağırarak söylediği sözler geliyor.”HEDEFTE TSK VAR”Eğer o gün o sözler ciddiye alınmış olsaydı bu günler yaşanmamış olacaktı.Adım adım gittiler,önce teğmeni aldılar.Teğmenini veren orgeneralini de verir diyenlerin sözleri kulak arkası edildi.Bu gün Genelkurmay başkanının terör örgütü yöneticisi olarak yargılandığı bir ülke olduk. Bu arada da BOP planı tıkır tıkır işliyor.Artık bölücüler gerçek niyetlerini saklamıyor,uluorta özerklik ,eyalet sistemi diye bangır bangır bağırıyorlar.Ordusu kafeslenmiş ,ben demiyorum,”TSK ni kafesledik ”sözü bir Amerikalıya ait”bir ülkede hiç kimsenin can,mal ve hukuki bir güvenliği yoktur.Allah bu ülkenin ve hepimizin yardımcısı olsun.
11 Ağustos 2011 16:11
Canım oğlumla ilgi bu tesbit için sayın Doğan ve Rodrik’e teşekkür ediyorum ama aradan nerdeyse bir seneye yakınzaman geçmiş vede benim oğlum içerde.Nedir ne değildir anlaşılamayan bir iddianamede oğlumun adı dahi yanlış yazılmış(Askeri bürokraside adı nüfus kaydına istinaden Dursun Tolga Kaplamadır.)olduğu gibi görev yerinede 5 ay sonra tayin olduğu yer yazılmış.Gülermisiniz ağlarmısınız sizi bilmem ama bir ana baba olarak biz kan ağlıyoruz aynı konudan içi yanan analar babalar eşler ve çocuklar gibi.Allah şu içinde bulunduğumuz kutsal günler yüzuhürmetine inşallah hepsine enkısa zamanda kavuşmamızı nasip eder inşallah.
29 Ağustos 2011 12:20
Canım oğlum maalesef 26 ağustostada beklediğimiz müjdeyi alamadık.Sensiz bir bayrama bayram demek mümkünmü?Yalan dolanlarla sana ve diğer askerlerimize bunu reva görenleride büyük allahım mutlaka görüyordur.İnşallah kurban bayramında birlikte oluruz canım oğlum.
23 Nisan 2012 06:56
Bugün 23 Nisan 2012 Ulusal egemenlik ve çocuk Bayramı.4 yaşındaki çocuğun sensiz,sen çocuğunsuz,bizlerde sensiz bir bayramı idrak ediyoruz.15 ayı geldi geçti sensizlik bizleri bayramdan seyrandan etti.Olacak iş değil 15 aydır özgülüğünden uzaklaştırılmana neden olduğu söylenen yukarıdaki GÖREVLENDİRME LİSTESİNE baktım bir defa daha.Aralık/2012’de tanzim edildiği anlaşılan 1.ORDU KOMUTANLIĞI ‘na bağlı 3.KOLORDU KOMUTANLIĞINDA(İstanbul) görevli 16 personel içinde senin görev yerin 3.ORDU KOMUTANLIĞI(Erzincan)yazılı.Ve sen görev yerine listenin hazırlanış tarihinden 7 AY SONRA gittin.Bu nasıl bir çelişkidir anlamak mümkün değil dğer bir sürü çelişkiler gibi.Kim inceleyecek bu çelişkileri ??????????????????????????Allah hepinizin yardımcısı olsun.Allah DOĞRUNUN YANINDADIR.Yeterki sağlığınızdan olmayın.Senin ve arkadaşlarının alınlarınızdan öpüyorum.
23 Nisan 2012 14:53
Allah hepimize sabır versin.Tutuklananlar içinde yakınım olmamasına rağmen benim de yapılan bu haksızlıklar karşısında gerçekten içim yanıyor.Türk askerine düşmanlık yapan,sahte belge üreten bu alçakları lanetliyorum.
23 Nisan 2012 20:52
Saygılar sevgiler sunuyor çok teşekkür ediyorum duyarlılığınız için.
24 Nisan 2012 10:48
Türk askerine düşmanlık yapan, sahte belge üreten varsa ben de Allah bin türlü belasını versin diyorum, peki sizler bu isnat edilen suçları işlemişlerse aynı şeyi söyler misiniz?
24 Nisan 2012 18:21
Camisini bombalayanın da, uçağını düşürenin de, kendi vatandaşına işkence yapanın da Allah belasını versin deriz.
Ama bunların hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı.
25 Nisan 2012 10:03
Mahkeme sonuçlanana kadar (az kaldı bitiyor her ne kadar ergenekoncu/balyozcu Kocasakal ve ekibi uzatmak için elinden geleni yapsa da boşa) yalan olduğu ortaya çıktı demenin bir anlamı yok…
24 Nisan 2012 19:06
Sevgili tercüman kardeşim ben bir babayım.Bu sayfada ben sadece oğluma olan özlemimi ifade etmeye çalışıyorum.Siz gerçekten işlenen suçu biliyorsanız lütfen benide aydınlatın Allahaşkına.14 aydır benim oğlum sadece 15 dakikalık bir savunma yaptı.Suçu 16 kişilik listenin 16.sırasında kayıtlı olması.Ne seminere katılmış ne bu konularda duyum veya tebligat almış,adı yanlış yazılmış görev yeri tamamen yanlış yazılı b ir liste.Bizim bildiğimiz bunlar sizin gerçekten bildiğiniz bir şey varsa açıklarsanız sevinirim değerli kardeşim.Daha ilginç bir şey söyleyim aynı listenin 15.sırasındaki subay kardeşimiz tutuksuz yargılanıyor.. bunu biliyormusunuz?Benim amacım bu sayfada yeni bir tartışma ortamı yaratmak değil açılmış olan ,oğlumunda adımın geçtiği bu sayfada, 23 nisan dolayısıyla yavrumu anımsamaktı.Babaysanız benim duygularımı anlıyacağınız kanaatıyla sevgi ve saygılarımı iletiyorum.Büyük Allahım kimseye evlat acısı vermesin değerli kardeşim.
25 Nisan 2012 10:06
Aktan Bey,
Ben sizi çok iyi anlıyorum, inşallah en kısa zamanda oğlunuza kavuşursunuz diyorum, Ben bu kişilerin tamamı yüzde yüz suçludur demiyorum zaten, böyle birşey demek saçmalıktır, suçu olmayan da anlaşıldığı zaman serbest kalacaktır, sonuçta bu davalarla ilgilenen kişiler de insan, hata yapmış olabilirler, ama nasılsa düzelecektir, size sadece sabır dileyebilirim bu noktada…
30 Nisan 2012 13:12
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim tercüman kardeşim.. benim bir baba olarak safiyane hislerimi döktüğüm bu sayfada tartışmalara vesile olduğum içinde ayrıca üzüldüm.Herşeye rağmen çok üzüntülü olduğum bir dönemde duygulu yaklaşımlarını aktaran değerli tüm kardeşlerime teşekkürü borç biliyorum.Sağolun .
25 Nisan 2012 11:26
Sevgili Aktan bey,
Burada tercüman ismiyle yorum yapan kişi daha evvel de Boraxin ismiyle yorum yapıyor ve kendisinin özel kuvvetlerde görev yapmış biri olduğunu iddia ediyordu.Ben onun foyasını ortaya çıkardım diye ağza alınmayacak küfürlere maruz kaldım.Blog sahipleri sonunda kendisini engellemek zorunda kaldılar ve yorumları denetime aldılar.Boraxin rumuzlu şahıs şimdi tercüman ismiyle yorum yapıyor.Kendisi ciddiye alınacak bir insan değil.Gerçektende mesleği tercümanlık olan bu şahsın kim olduğunu ben tesadüfen öğrendim.Kendisi de benim onun kim olduğunu bildiğimi biliyor.Burada her yazının altına yorum yaparak çıkıntılık yapmaya devam etmesi durumunda kendisini afişe edeceğim.Bu şahıs kırk yaşında henüz evlenmemiş birisi olduğu için babalık duygusunun ne olduğunu bilecek bir insan değil.Buradaki binbir emekle ,iğneyle kuyu kazılarak ortaya çıkarılan sahtekarlıkları okuyup yorum yaptığını zannetmiyorum,o sadece yorumculara laf yetiştirmekle görevli.Sürekli ilahi adaletten bahsediyor ama sosyal paylaşım sitesinde dini görüşü için ”bookless” yani kitapsız yazmış.Böyle insanlara laf anlatıp lütfen kendinizi yormayın.Yalnız değilsiniz,sizinle beraber yüreği atan çok kişi var üzülmeyiniz.Sizin evladınız bizim de evladımızdır.Saygılar.
16 Haziran 2012 08:30
DEğerli Kemal Bey kardeşim yazınızı inanın gözlerim yaşararak okudum.Çok teşekkür ederim canım kardeşim.Siz ve sizin gibi duyarlı insanların varolduğunu hissetmek bile bir rahatlık veriyor insana.Bugün kandil yarın babalar günü.Bu haftaki son görüşmemizde bu seneki ramazanı inşallah beraber geçirir ramazan keyfini birlikte yaşarız demişti oğlum.Yine nasip olmadı ,oldurmadılar.Hani (bekleme sonbaharı bir acı rüzgar eser) dizesindeki anlam gibi şimdide bekle 6 ağustosu ne olacaksa?…Büyüklerimiz bizlere müslüman iftira atmaz,müslüman hümanisttir,müslüman insanları(hele hele aynı dinden olanları)ayrıştırmaz ,haram yemez yedirmez diye öğretmişler bizde çocuklarımıza bunları öğütlemiştik.Bu mübarek günde birden bunlar geldi aklıma.Bizleri gerçekten ayrıştırmak için uğraşan dindaşlarımızında bu vesile ile kulakları çınlasın(!)Yarın babalar günü.Biz canımız oğlumuzdan yoksun ,oğlumuz canı oğlundan yoksun .Allahım kimseyi evlatlarından ayırmasın.Amin.
Bu sitede değerli yorumlarını okuduğum tüm duyarlı kardeşlerimin mübarek kandilini ve babalar gününü kutluyorum.
16 Haziran 2012 14:20
Sevgili Aktan bey;
Sizin de kandiliniz ve babalar gününüz kutlu olsun.Dünkü duruşmayı izledim ve küçücük çocukların,gencecik kızların babalarına özlemle sarıldıklarını gördükten sonra içim buruk bir şekilde bu iftiraları atanların dininin,imanının hatta Allah’larının bile olmadığına kanaat getirdim.Eğer onlar kendilerinin dindar filan olduklarını sanıyorlarsa ben kesinlikle onların dininden değilim.
17 Haziran 2012 08:19
Teşekkürler değerli kardeşim.İşte sizin değindiğiniz o gerçekten dramatik görüntüleri görmemek için maalesef duruşmalara gitmiyorum.Oğlumda gitmemi istemiyor. Hasdal’daki tanık olduğumuz görüntüleri dahi taşıyamaz hale geldik.Anlatılacak gibi değil. Şu bir gerçekçi ateş düştüğü yeri yakıyor sevgili kardeşim.Ama yinede biz dinimizden vazgeçmeyelim herşeye rağmen.Hoşçakalın.
19 Haziran 2012 17:59
Aktan Bey,
Allah sabır versin hepinize.
…
Anasına yazdığı
mektubu buldular
askerin alnında,
bitiremeden daha
kapmıştı rüzgar.
Şaşırdılar hangisine vereceklerini
bekleyen bunca ananın
imzasızdı çünkü.
….
Kostas PIGADIOTIS
25 Nisan 2012 17:56
Sayin Aktan,
Sizi anliyoruz ve bu acinizi paylasiyoruz. Lutfen bu tercuman denen vicdan yoksunu kisiyi muhattap almayin. Buralarda yorumculari taciz edip insanlar 15-20 yil hapis alacak diye kahkagalarla gulen ozel yetkili cellattir kendisi. Sayin Solmaz Turk bunun yuzunu defalarca teshir etti. Sizde bunun daha once yazdigi yorumlara bakarak ne oldugunu anlayabilirsiniz. Ne yazikki bu tip insanlar cok var etrafta ve onlar yuzunden bugunleri yasiyoruz.
26 Nisan 2012 21:12
Madem bizim yüzümüzden bugünleri yaşıyorsun, neden engel olmuyorsun bize?
Gücün mü yetmiyor? 7/24 şikayetle hiçbir yere varamazsınız, eh bu da birilerinin bal gibi işine gelir, ses var görüntü yok çünkü, icraat sıfır…
27 Nisan 2012 18:50
Ona bir sinek mi vizildiyor? Haa tercumanis
14 Haziran 2012 05:46
Canım oğlum 17.aya girdik ve sensizliğimiz devam (!)Dünkü görüşmemizdeki haykırışların hala kulağımda .BABACIM BEN NE YAPTIMKİ 17 AYDIR BURALARDAYIM?nİÇİN BENİ DÖRT YAŞINDAKİ ÇOCUĞUMDAN AYIRDILAR?Ankara’ya dönerken otobüste gözlerim yaşlı olarak kulağımda hep bu cümleciklerin çınladı durdu canım oğlum.17 ay 68 hafta ediyor.Diğer arkadaşlarının aileleri gibi 45 dakika açık veya kapalı görüşebilmek sadece sağlığını anlayabilmek için 68 haftadır gidip geliyoruz günübirliğine yanına .ADALET yakınmı acaba?????????????????????*
15 Haziran 2012 01:55
Sayın Aktan,
Allah sizlere sabır versin.Gerçekten çok zor bir durum.
Oğlunuz gibi pek çok insanın bir sürü absürd dava da yok yere Özgürlüğünden alıkonulması durumu var maalesef.Çoğunun bir suçu yok. ben ne yaptım ki ? diye sormasına gerek yok.Faşizm onları içeride tutuyor.Evet orada ağır bir bedel ödüyorlar. Şu an yapacak pek bir şey de yok.
Ben ÖYM ler ile ilgili bu iktidardan birşeyde beklemiyorum.İnşallah yanılırım da Oğlunuza kavuşursunuz. Allah sabırlar versin.
15 Haziran 2012 09:30
SEvgili Trekking kardeşim duyarlılığınız için çok teşekkür ediyorum.İnsanı kahredende ümitlerin tükeniyor olması esasında.Hoşçakalın.
15 Haziran 2012 15:15
Merhabalar Aktan Bey,
Umarım en kısa zamanda oğlunuza ve oğlunuz da torununuza kavuşur:
Keşke sihirli bir değneğim olsaydı da müdahale edebilseydim.
Ümitler tükeniyor demenize ayrıca üzüldüm.
Ben iflah olmaz bir iyimserim. Bugün yazdığım diğer bir yazıda da belirttiğim gibi Mehmet Berk röportajı bana ÖYM’lerin kaldırılacağı izlenimi veriyor. Sonuçta çok içeriden (dava savcısı!) birisi böyle bir olasılığı dile getiriyorsa bu bir şeylerin göstergesi.
Hilmi Özkök ziyareti gene bir şeyler anlatıyor.
Sahtekarlıkların ayyuka çıktığı bir dava Türkiye adına taşınması çok ağır bir yük.
İnanın Leyla Zana röportajı, CHP’nin Kürt Açılımı, v.s. hepsi bana ülkenin normalleşmesi ve yaraların sarılmasının gerekliliği konusunda bir mütabakat yapıldığı hissi veriyor.
Ekonomik merkez Batı’dan Doğu’ya kayarken, üstelik yakın coğrafyada istikrarsız ve öngörülmesi kolay olmayan bir süreç devam ederken Türkiye’nin içinin dengesizleşmesi hiç birimizin işine gitmiyor.
Demem o ki, haksızlıklar tamir edilmek durumunda. Balyoz bu süreç içerisinde ilk adımlardan birisi. Sadece iktidarın değil muhalefetiyle birlikte bütün siyasetin, sadece yürütmenin değil, yargısıyla birlikte bütün devletin çatlamaması için bu müdahale yapılması gereken bir müdahale. Yani riski yüksek ve derin bir çatışmaya hızla yol açabilecek sorunlar giderilmeli. Deprem olasılığına karşı doğalgaz vanalarının kapatılması gibi.
Umarım haklıyımdır. Umarım devletimiz vardır. Umarım işlerini adam gibi yapıyorlardır. Umarım oğlunuza ay bitmeden kavuşursunuz.
Sevgiler.
15 Haziran 2012 17:25
…derken mahkemenin değişmesine karar verilmiş.
İyi bir şey mi?
Bektaşi fıkrasındaki gibi “Bundan kötü olamaz” değil mi?
Kemal
25 Nisan 2012 15:22
Halüsinasyonlara devam, durmak yok:)
Bu arada evlenmeyen, çocuk sahibi olmayan kişileri ancak senin gibi zihniyete sahip olan biri yargılar, ne kadar da vahim bir durumdasın.
Bu arada benim 5 yaşında oğlum var…Ama senin ellerinden öpmez:)
19 Haziran 2012 20:56
DEmokrat kardeşim sizede teşekkür ediyorum iyi dilekleriniz ve dizeler için.Sevgiler hoşçakalın.
30 Haziran 2012 23:13
Canım oğlum Tolgam,
Özel yetkili mahkemelerin geleceği görüşülecek bu gece san ırım.Gözümüz kulağımız televizyonalt yazılarında….Suçsuzluğunuz konusunda hiçbir tereddütümüz yok ama maalesef mahkemelerin işleyiş tarzı bizim iyi haber beklentimizi engelledi.Karamsarlık içimize ve evimize iyice çöktü.Bu gece çıkacak karar belkide bir umut olabilir.Dualarımız seninle ve tüm vatanseverlerden yana.Oğlun,yoksa babam geliyormu diyor inan.Aman direncini kırma canım oğlum.Yıkılmayalım hep dik kalalım senin dediğin gibi.
01 Temmuz 2012 10:45
Aktan bey,
İnşallah bir an evvel siz oğlunuza , tüm subaylarımız ,vatanseverlerimiz özgürlüklerine ve o güzel ailelerine kavuşurlar.Umut ederim bu özgürlükler bölücübaşının dışarı çıkartılması için pazarlık konusu yapılmaz çünkü gidişat onu gösteriyor.
01 Temmuz 2012 19:47
Değerli kardeşim herşey gönlünüzce ve gönlümüzce olur inşallah.İlginize ve bu konudaki gerçekten değerli tüm yorumlarınıza sonsuz teşekkürler.Sağolun varolun.
13 Temmuz 2012 19:34
Canım oğlum yine tahliye taleplerinizin reddine dair kararı biraz önce(19.30)öğrendim.Ben hep bir ümit olarak tahliye bekliyor olsamda bereket versin sen beni hiçbir ümitlendirmedin vede ümitlendirmiyorsun.Canım oğlum aman olaki yıkılma dik dur!!!!Seni çok seviyoruz sen içerdesin ama annen ve ben hep içerdeyiz seninle oğlum.
14 Temmuz 2012 21:07
Aktan bey,
Çok üzgünüm,bu yapılan alçaklıkları affetmek mümkün değil,katilleri dışarı saldılar kahraman askerlerimiz içeride .Bunu insan olan birinin kabul edebilmesi çok,lütfen bizimde yüreğimizin sizler gibi yandığını unutmayın,yalnız değilsiniz .
14 Temmuz 2012 21:09
çok tan sonra zor yazmıştım yanlışlıkla silinmiş,çok zor olacaktı,
16 Temmuz 2012 23:42
Teşekkürler.Artık sözün bittiği yere geldik galiba.Beterin beteri var derler hesab ı daha kötü haberler bizi bekliyor herhalde.Sevgiler.
19 Temmuz 2012 11:32
Aktan bey, maalesef yine tahliye çıkmamış. Yine oğlunuza,Oğlunuz oğluna kavuşamamış.Söylenecek fazla bir şey yok aslında.
Oğlunuz ve diğerleri Düşman hukuku uygulayanların elinde esir.Bu yüzden eli kanlı katiller tahliye oluyor, esirler esir tutulmaya devam ediyor.Bunun başka bir açıklaması yok.
Bir de utanmadan çıkıp(3.Yargı paketi ile ilgili) hiç kimse için özel bir kanun çıkarmadık diyorlar.Hele darbeci zihniyet! için asla diyorlar.Asıl darbeci kendileri.yetmez ama evetçiler.Bu çorbada tuzu olanlar.
Asıl darbeci Taraf. 5 yıldır Ergenekon,Balyoz ve bir sürü absürd dava da bugünkü muktedirleri alkışlayan, Demokrasi’nin önünü açıyorsunuz diye sıvazlayanlar. Bu dava lardaki diz boyu Hukuksuzlukları görmeyenler.
KCK davasında Maddi hatalar,çelişkiler var ne biçim iddianame bu diyorlar utanmadan. Balyoz davasında binlerce maddi hata,tutarsızlık,çelişki ve geleceğe dönüş belgesi karşısında, “balyoz belgeleri sahte olamayacak kadar detaylı” diyorlar.Tarihin kör karanlığında kalasıca aydınlar.Kendilerine aydın denen bedbahtlar,ikiyüzlü şarlatanlar,müzik kutusu,böcek,canbaz olanlar.
Bakınız, bu Balyoz da güya kendi uçağımızı düşürüp Yunanistan düşürdü diyip gerginlik yaratacaktık.Savaşa girecektik.
Uludere kaç ay oldu? Hala ortaya çıktı mı? Emri kim verdi?istihbaratı kim verdi?Kim verdi sahi?Meclis te komisyon kuruldu.Saatlerce görüntüleri seyrettiler?Ne oldu?
Uçağımız düştü mü?düşürüldümü?Hani Ergenekon zamanında çok güçlü bir dezonformasyon vardı diyorsunuz.E şimdi ne var. Neden doğruları öğrenemiyor bu toplum?Daha ne kadar süre gececek?
Akla,mantığa uygun bir şey söyleyin de Ergenekon’un iş başında olup olmadığına inanalım.
Yeter yahu gerçekten yeter.Bu topraklar da yaşamaktan bezdirdiniz insanı.
19 Temmuz 2012 22:17
SEvgili trekking kardeşim biraz önce oğlumu ziyaretten döndüm Ankara’ya ve yazınızı okudum.Yaklaşık 14 saat otobüste 45 dakika ziyarette geçiyor.Olsun oğlumu en azından fizik olarak sağlıklı görüyorum ya o bize yetiyor.Tabii Allah nazardan saklasın o muhteşem fiziğin içinde moral yıpranmışlığının giderek yoğunlaştığını hissetmek(hissettirmemeye çalışsa bile)üzüyor kardeşim.
Dünkü (18.Temmuz)Cumhuriyet Gazetesinde Mine.G.Kırıkkanat’ın sütununda Nefise ASLAN hanımefendinin TÜRK HALKINA AÇIK MEKTUBUNDA hem güya dışarıdaki bizlerin hemde içerdeki yakınlarımız vatanseverlerin duyguları o kadar güzel ifade edilmişki şahsen benim ilave edecek hiçbir lafım olamaz.Okumayan dostlara mutlaka okumalarını öneriyorum.Benim o yazıyı bu sayfaya almakla ilgili bir kabiliyetim olmadığı için beceremedim ama yardımcı olabilecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Sizede ayrıca teşekkür ediyorum.Saygılar sevgiler.
20 Temmuz 2012 10:15
Ne demek Aktan Bey, sizin için o yazıyı buraya taşıyorum.
Ben bir Güneydoğu gazisi eşiyim. Kahramanım, Balyoz davasından tutuklu.
Mine G. Kırıkkanat
Yıllarca eşimin evimize tek parça dönmesi için, dünyaya getirdiğim iki çocuğumun babasız kalmaması için dua ettim. Eşim, altı ayda bir hafta gibi sürelerle evine gelebildi. Çocuklarımı yalnız büyüttüm. Sizler ve çocuklarınız rahat uyuyun diye biz hasretlik çektik, hep sabrettik. Yine de mutluyduk.
Sonra tutuklandı eşim. Yaklaşık iki senedir, yine ayrıyız.
Önce Saygıdeğer şehit ailelerine sözüm: Şehitlik mertebesine erişmiş sevdikleriniz için üzülmeyin! Ne mutlu onlara ki casus, darbeci, vatan haini damgası yemeden şehitlik mertebesine ulaştılar. Onlara minettarız, bizim için canlarını feda ettiler.
Gelelim Hasdal’a, Silivri’ye… Orada kimler yok ki! Kardak’a bayrak diken SAT komandosu, gurur duyduğumuz bir kahraman Fatih Çınar, eşini tutuklanmadan dört ay önce kaybetmişti. Sonra kendi hapse girdi, iki yetimine fedakâr annesi bakıyor…
Efsane Engin Alan Paşa, tutukluluk sürecinde çok sevdiği damadı Yılmaz’ı son kez göremeden kaybetti. Aynı süreçte annesini babasını kaybedenler, tutuklanmayı gururuna yediremeyip intihar eden onurlu deniz subayımız Ali Tatar…
***
Bu acılar ne için çekiliyor, bir türlü anlayamıyorum. Artık dua bile edemiyorum, çok üzgünüm, her şeye olan inancımı kaybettim. Kırgınım. Benim eşim bu halk için ölümü göze aldı, yaralandı, yetmedi.
Sayın Genelkurmay Başkanımız, sözüm sizedir. Bizimle birlikte şehitlere ağladınız. Acaba hapse atılıp kimsenin arkasında durmadığı subaylarınız için de ağladınız mı?
Tutukluluk sürecinde arkadaşlarımız ve ailelerimizden çok destek gördük. Küçük bir azınlık da arayıp sormadı. Onların bazıları, önümüz açıldı diye sevinenler. Bazıları da korkanlar. İşte meydan. Buyursunlar, artık onlara kaldı.
Ey halkım!
Sürekli askerler tutuklanıyor. Neler olup bittiğini hiç merak ettiniz mi? Sizin için ölümü göze alan insanlar, gönlünüzde taht kuramamış mıydı, Fenerbahçe kadar?
Sayın basın mensupları; TV’de açık oturumlara katılıp yargısız infaz yapan herkes! Dava yargı aşamasında. Unutmayın ki bu seminerde sanki siz de varmış gibi emin konuşup yargıyı etkilemek, kendini savunamayan insanlara suç atmak çok kolay.
Ey yargısız infaz yapan vicdansızlar! Katiller serbest kaldı işte, şimdi mutlu musunuz? Oysa benim eşim hep hayat kurtardı ve hapiste.
***
Sayın komutanlarımız Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, Aytaç Yalman! Sizlere iyi tatiller diliyorum. Katiller salındı, kahramanlar tutuklu. Nasılsınız, içiniz rahat mı? Sahilde eşinizle birlikte yemektesinizdir umarım, bizler de hapishane yollarındayız…
Daha ne kadar eziyet çekersek insafa geleceksiniz?
Sayın Büyükanıt Paşamız, ‘Gaziler Günü’nde benden özür dilemiştiniz, eşim yaralandığında Silahlı Kuvvetler bizimle hiç ilgilenmedi diye…
“O zaman terörün acemisiydik”, demiştiniz. Ben de özrünüzü kabul etmiştim, ama artık etmeyeceğim… Sayın Hilmi Özkök, ailenizle esenlikler dilerim, her gece size hayır duaları ettiğimizi unutmayınız!
Sayın Aytaç Paşa; Malatya’da eşimle beraber çalışmıştınız. Hatırlamadınız mı, yoksa bir geçmiş olsun demekten mi korktunuz?
Sevgili Türk kadınları, sizler doğumda bile yanınızda bulunamayan bir kahramanın eşi oldunuz mu? Çocuklarınızı yalnız büyüttünüz mü?
Bütün özel günlerde ayrı kaldınız mı hayat arkadaşınızdan? Aylarca haber alamadan, bir evin hem erkeği, hem kadını oldunuz mu?
***
Ezbere bilmeme rağmen davaya ilişkin hiçbir şey anlatmıyorum. Mahkemelere gelin, davayı izleyin ve kendiniz karar verin.
Ve kardeşimden öte gördüğüm Sevgili Menekşe’nin şahsında, bizleri bu zor günlerimizde arayıp sormayan tüm silah arkadaşlarımız ve eşleri!
Sizlere söyleyecek söz bulamıyorum, sadece soruyorum: İçiniz rahat mı?
Abdullah Öcalan’ın yatlarda gezdiği söyleniyor. Bir vatan haini yatlarda gezdiriliyor ve benim eşim, bir vatan haini olmakla suçlanıyorsa, Öcalan ile aynı statüde ise artık eşim; ona da aynı ayrıcalıkları tanırlar mı acaba?
Ordusuz kalan milletlerin halini hepimiz biliriz.
Kalan sağlar bizimdir, demeyin. Sağlarda da şevk ve heyecan kaldığını düşünmüyorum. Saygılarımla…
NEFİSE ASLAN
‘G’ NOKTASI
Korkunun toplumsal vicdanı susturduğu yerde, hiçbir yasa adaleti sağlayamaz.
Baskının korkuyu ürettiği toplumda, hiçbir otorite insanlığı savunamaz.
Vicdanını korkuyla susturduğunun bilincinde olanlar için henüz umut vardır: Bir gün vicdanın sesi, korkunun sessizliğini yırtabilir.
Asıl vicdansızlar, korkmamak uğruna baskıcıyla işbirliği yapanlardır.
Asıl vicdansızlar, yarattıkları korku iklimini, yaptıkları zulmü, çektirdikleri eziyeti adil, ellerindeki asayı da Allah’ın sopası sananlardır.
Oysa Allah’ın sopası yoktur.
Ama evrenin ve tarihin hiç değişmeyen yasası, etki tepki kuralıdır.
Eden bulur.
İyilik iyiliği üretir. Kötülük kötülüğü.
Ezen ezilir. Ezilen ezer.
“Korku, vebadan bile daha bulaşıcıdır. Göz açıp kapayıncaya kadar yayılır.”
NİKOLAY GOGOL
Kaynak: http://www.kemalistler.org/mine-g-kirikkanat-turk-halkina-acik-mektup.html/#ixzz2191mg2e4
20 Temmuz 2012 11:24
Sevgili Aktan bey,
Nefise hanımın o güzel yazısı sosyal medya ortamında son iki gündür en çok paylaşılan yazılar arasında,ben de içim burkularak okudum,keşke Nefise hanım bizim de aynı hisleri paylaştığımızı ,üzüntüden gözümüze uyku girmediğini bilebilseydi.Eğer bu satırları okuyorsa şunu bilsin Nefise hanımefendi,yalnız değilsiniz.Sevgiyle kalın.
21 Temmuz 2012 10:41
Arkadaşlar hepinize duyarlılıklarınız için teşekkür ediyorum.Ancak sevgili Solmaz Türk ve trekking kradeşlerim yorumlarınızdan sizlerinde yakınlarınızın oğlumun yanında olabileceğini düşünerek sadece kendi derdimden bahsederek sizlere haksızlık ettiğimi düşündüm vede çok üzüldüm.Lütfen bağışlayın.Bugünkü Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk’ün röportajında bahsi, geçen vatansever subayımızın başına gelenler aynen bizlerinde başında.Yine aynı gazetede röportaj yapılan iki vatansever subayın ailelerinin içinde bulunduğu şartları hepimiz yaşıyoruz.Allahım şu mübarek günler hatrına yavrularımıza ,kahramanlarımıza özgürlüklerini nasip eder inşallah. Hepinize saygılar sevgiler.Kalın sağlıcakla.
21 Temmuz 2012 21:01
Sevgili Aktan bey,
Benim tutuklu olan hiç bir yakınım yok ama inanın onları en yakınımdan da daha yakın hissediyorum.Gazetede ropörtajı yayınlanan aile ile de Silivri yollarına gidip gelirken tanıştık.Sizin derdiniz bizim de derdimiz,Türk askeri sahipsiz değil üzülmeyin.Allah bu kara vicdanlıların yüreğine merhamet versin.Sevgiyle kalın.
22 Temmuz 2012 15:35
Gerçekten kutlarım sizi.Başından beri bu sitede yaptığınız yorumlarla verdiğiniz mücadeleler unutulacak gibi değil.Oğluma son ziyaretimde sizin ve diğer değerli arkadaşlarımızın yorumlarından bahsettim.Çok selamları var.Sağolun.Sevgiler.
23 Temmuz 2012 23:15
Teşekkürler Aktan bey,eğer son anda bir sorun çıkmazsa altı ağustostaki duruşmaya da gideceğim.Orada yargılanan tüm askerler hepimizin canı ciğeri.Keşke imkan olsa da ziyaretlerine de gidebilsek ama elimizden ancak bu kadarı geliyor.Sevgiler,saygılar.
20 Temmuz 2012 10:26
Beni niye 15.5 ay yatırdıklarını bilmediğim gibi,
Niye tahliye ettiklerini de anlamadım!..
Tahliye olur olmaz Hasdal’a, Yörük Ali Paşa’mı ziyarete gittim.
Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı iken tutuklanan Tuğgeneral Ali Aydın… Meğer ziyaret ettiğim gün yeğeni piyade er Mustafa Aydın, Eruh’ta şehit düşmüş. Amca general hapiste, yeğen er toprakta!.. Ne zulüm ya Rab!.. Söylemedi, hissettirmedi!..
Onun yerine Hasdal’da yatan genç bir teğmenin -Üsteğmen Mehmet Deniz Irak’ın- bana yazdığı, ama bir türlü gönderemediği 1 sayfalık bir mektubunu ulaştırdı.
Teğmenim sitem ediyor, isyan ediyor ve benimle dalga geçiyor. Yerden göğe haklı!..
Hakkını teslim etmeden önce Teğmen Irak’ın ‘suçu’nu özetleyeyim. Tarihin en büyük “Askeri Casusluk, Şantaj ve Fuhuş” operasyonunun kurbanlarından. Geçenlerde 21 ayın sonunda Savcı, “fuhuş ve casusluk” suçu bulunmadığına dair mütalaa verdi. Ama genç teğmenimiz ve arkadaşları sadece bununla değil, “hayvan ve çocuk pornosu bulundurmak” gibi aşağılayıcı ithamlara da maruz kalmıştı. Malum gazete sayfalarında günlerce “şehvetli” yayınlar yapılmıştı. Peki o iş ne oldu; bilen, duyuran oldu mu?
Ben anlatayım;
Pornodan beraat ettiler!..
Nasıl mı? Davanın bu kısmı özel yetkili mahkemede değil, Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve mahkeme, “Bu dijital verilerin, depolama ortamlarının sanıklara ait olduğuna dair kesin delil olmadığı” kanaatiyle beraat karar verdi. Garabete bakın ki, o sözde pornoların da içinde olduğu aynı dijital veriler “Askeri Casusluk ve Şantaj” davasına bakan ÖYM’de halen temel “delil”!.. Bakalım Savcı’nın son mütalaasından sonra Mahkeme ne karar verecek? Bir o kadar önemlisi, gencecik teğmen ve subaylarımızı manşetlerinde ve köşelerinde “sapık” ilân edenler ne diyecek?
Ve geldik Üsteğmen Mehmet Deniz Irak’ın bana yazdığı mektuba… Kedi Göndereyim mi Desen, İstemem başlığını koymuş, şöyle devam ediyor:
Müyesser Yıldız: “Bir kedicik olsa.” demiş… “Can yoldaşı olurdu.” demiş…
Tuncay Özkan “Kurabiye” istemiş. Ama o sizin bildiğiniz üzümlü kurabiyeden değil, o da bir kedi. Tuncay Özkan’ın kedisi.
İşin içine kedi girince insanlar hassasiyet göstermişler, duyarlılıklarını sergilemişler ve bekir Coşkun’a e-postalar göndermişler. Kedi için. İki yüzden fazla…
Sarman var, benekli var, siyah var, beyaz var, hamilesi bile var. Bir değil, iki gönderelim.” demişler.
Sosyal medya ayağa kalkmış, klavye kahramanları coşmuş. Leman kapak yapmış.
Duyarlı toplum(!)” dedim kendimce.
Sonra düşündüm, ben de Hasdal’a kedi istesem?
Burada kedi yok, ama at var(!), eşek var(!), köpek var(!). İnanamadınız değil mi?
İnanması zor çünkü:
Hasdal’da birçok subay var. Özel Yetkili Mahkeme’lerde yargılanıyor. Tabii bir de bunun yanında Asliye Ceza Mahkeme’lerinde yargılananlar var. Neden mi?
İçinde at, eşek ve köpek olan “Hayvan pornografisi” bulundurmaktan. Anladın mı şimdi atı, eşeği, köpeği?
Bu video ve resimler subaylara ait değil tabii. Aynı hain çetenin oyunu işte. Türk Subayı’nı küçük düşürmek için oynanan hain planın bir başka ayağı. Yani hem suikastçisin hem de hayvan pornocusu.
Görev nedeniyle boş olan subayların evlerine yerleştirilen dijitaller işte… Subayların bilgisayarlarına girmemiş ve o bilgisayarlarda izlenmemişler.
Hal böyle olunca subaylar bu davalardan bir bir beraat ediyor.
Asliye Ceza’da beraat ediyorsun, Özel Yetkili’de edemiyorsun işte. Bu dijitaller Asliye Ceza’da delil niteliğinde değil, Özel Yetkili’de delil niteliğinde. Çünkü hukuk henüz Asliye Ceza’da guguk değil.
O yüzden: “Kedi göndereyim mi?” desen, istemem.
Çünkü ben kedi değil, çalınan onurumu geri istiyorum.
Durum bu kadar içler acısıyken, bu memlekette hala benim onurum için e-posta atabilecek duyarlı(!) insanlar var mı?
Teğmenimin siteminden, hesabıma düşen kısmını başım gözüm üstüne aldım, kabul ettim, yüzüm kızardı. Ya toplum, ya sorumlular? Sosyal medyaya uzaktım, 15.5 ayda iyice uzak düştüm. Zaten teğmenimin ve diğerlerinin “onurunu” geri vermeye ne tek başına benim gücüm yeter ne de e-postaların, isterse milyonlarca olsun!..
Hadi hep birlikte düşünelim. Ne yapabiliriz, ne yapmalıyız bu Onur Savaşı’nda? Unutmayalım, o savaş teğmenimin değil, hepimizin onur savaşıdır; insanlık, ahlâk, vicdan sınavıdır…
Bana kediyi vermeyenler, teğmenimin onurunu vermeye yanaşır mı hiç? Ama olsun; zorlayalım, sıkıştıralım. Tarihe dair önlerine ve işlerine gelenden özür dilemeyi biliyorlar ya, asıl teğmenimize borçlu oldukları özrü kopartalım onlardan!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
22 Temmuz 2012 02:27
Ya bende bir seyler yazmak istiyorum ama bu blogcular beni sansurluyor.Ben ne dedimde beni sansurluyorsunuz? Kimseye hakaret falan etmedim (o tercuman denen kisi haric)
22 Temmuz 2012 12:59
Sayın Zıpkın arkadaşım,
Şu günlerde birileri ( Boraxin,tercüman,Canislupus) Gökova’da tatildeyken canının istediği her şeyi paylaş.
28 Temmuz 2012 13:46
Canım oğlum Tolgam,
Sensizlik bizi sağolsun Pınar Hanım Ve Doni Rodrik’in açtığı bu bloğa bağladı.Dönüyor dolaşıyor bu bloğda yazılanlara bakıyoruz.Sağolsun sizin nerdeyse idamınızı(yasa müsait olsa) bekleyen dostlarda(!)olsa bile genelde gerçek vatansever dostlarda var bu blogda yazan.Canım oğlum bu haftaki kapalı görüşde konuşmamız gerekenleri not ediyorum şimdiden.30-40 dakika hemen geçiveriyor kaşla göz arasında.Ergenekon diye adlandırılan davadaki tahliye taleplerinin reddi iyice moralimizi yıktı.B u blog sayesinde 17.haziran.2011 tarihinde yaptığın ilk ve son 10-15 dakikalık savunmanı okudum yine.Koca 1,5 sene içerde yat 15 dakika savunma yap olacak işmi Allahaşkına.İşin tuhafı sayın hakimlerden hiçbiriside(siz ne diyorsunuz kardeşim siz şurda,şurda şu işleri yapmışsınız )demiyor vede başkaca hiçbir soru sormuyor.Hangi vicdan kabul edecek bu mahkemenin sonuçlarını bilemiyorum.Yine içim düğümlendi canım oğlum .Ağlamak erkeklere yakışmaz denir ama ben hakikaten çok ağlıyorum oğlum ister yakışsın ister yakışmasın.Oğlun HASDAL kelimesini duydumu babam HASTA’mı olmuş dedecim diyor artık.Allahım şu mübarek günler hatrına çocuğunun yüzüne baksında karar vericiler sizleri kavuştursunlar canım oğlum.
07 Ağustos 2012 10:20
Canım oğlum Tolgam,
Nihayet yolun sonuna yaklaştık anlaşılan.16 ağustos kader gününüz olarak seçilmiş mahkeme heyetince.Herşeyin hayırlısı demekten başka bir seçeneğimiz ve imkanımız yok.Günlük 1-2 saat uykumuz vardı dünden itibaren tamamen uykusuz kaldık.Ayın 16.sına kadar hiç uyumuyacağız.Savcının 15-20 ceza istediği bir davada mahkeme heyeti ne karar verir bilemiyorum.Adının yanlış,görev yerinin yanlış yazıldığı(daha doğrusu birilerince iliştirildiği )asker kökenli olmayan kişilerce tanzim ediildiği gün gibi aşikar bir görevlendirme listesine istinaden 1,5 seneyi aşkındır demir parmaklıklar arkasındasın.SEMİNER diye ayyuka çıkarılan bir toplantıya değil katılmak kenarından bile geçmemiş olmana rağmen katılanlar dışarıda sen ve senin bir çok vatansever arkadaşın içeride.Ey büyük Allahım oğlumun ve arkadaşlarının en azından bun dan böyleki yaşantılarına yön verecek olan 16 ağustos mahkemesinde karar vericilerin geçekten adeletli olmalarını sağla.Herşeye rağmen içerdede olsan dışardada olsan sen bizim canımızsın oğlum.Sağlığımız müsait olduğu sürece hep yanında olacağız.Ama sana ve arkadaşlarının en güzel yıllarını1,5 seneyi aşıkdır karartanlarıda her saniye dualarımdan(!) eksik etmeyeceğim bir baba olarak.Seni çok özledik öpüyoruz kucaklıyoruz yakışıklı canım oğlum.
07 Ağustos 2012 19:39
Sayın Aktan,
Gözlerini ihtiras bürümüş ,kendisini memleketin hakimi sanan ve uzun yıllardır bu ülkeye kan kusturan muhterislerin diyet borcunu ödüyor sevgili oğlunuz.Eminim O’nun gibi daha birçok suçsuz insan orada diyetin biteceği günü özlemle bekliyor.Bu diyet 1960, 1971,1980 ve 2000’li yıllarda yaptıklarıyla bu halka zulümlerden zulüm beğen diyenlerin diyeti.Boğazına kadar siyasete batmış,her devirde kendi kişisel bekalarını ülke çıkarlarından üstün tutmuş,ruhunu şeytana satmışların diyeti.Menderes’i asanların, Deniz’leri kullanıp işleri bittiğinde katledenlerin, 28 Şubat’ların, 27 Nisan’ların, Güneydoğu’da alçakca köyleri yakanların,Maraş’ların,Sivas’ların velhasıl geçmişte aklınıza kirli ne geliyorsa onların diyeti.Ve öylesine karıştı ki herşey,artık içinden çıkılamıyor.Burada gönül rahatlığıyla,inanarak söylüyorum ki o bahsettiğiniz seminerde yapılan hain konuşmalar bile hakimler üzerinde en büyük vicdan rahatlatma nesneleri.Sanıyorum sahtelikleri görmek,düşünmek bile istemiyorlar.Hesabı toptan kesiyorlar bir daha bu ülkede yaşananlar yaşanmasın diye.Suçsuz günahsız orada yatanları kim nasıl ayıracak belli değil.Dilerim hukuk ve vicdan üstün gelir de oğlunuza tez zamanda kavuşursunuz.Umudunuzu yitirmeyin,yaşamda hiçbirşeyin umut kadar ederi yok çünkü.
Sevgiler…
07 Ağustos 2012 19:59
iyi dileklerini ileten kardeşlerime teşekkürler.Lütfen dualarınızı eksik etmeyin.Sevgiler saygılar hepinize.
08 Ağustos 2012 15:42
Dursun Tolga Kaplama’dan bahsediyorsunuz muhtemelen. Kendisi 75 dogumludur.
12 Eylul’de henuz 5 yasinda, 28 Subat’ta ise biyiklari terlememis tegmendir. Buna ragmen Turkiye’nin kotu ve kanli darbe gelenegi kendisine mal edilmeye calisilmaktadir.
Sonra birileri cikip ama siz de baskalarina adaletsizlik yapmistiniz diyor. Iste soruyorum o adama, Dursun Tolga Kaplama mi yapmis adaletsizligi? Yine de 15 sene cezasi isteniyor ama. Sirf meslegi asker oldugu icin.
Toptanciliga devam. Kafalari oyle calisiyor cunku.
Sayin Aktan, size derin saygilarimi sunuyorum. Sizin oglunuz annesinin ak sutu kadar temizdir. Utanilacak hicbir sey yapmamistir. Onlar yapiyor bu haksizligi onlar utansin.
08 Ağustos 2012 16:08
ccgursel kardeşim inanın hıçkıra hıçkıra ağlayarak okudum yorumunuzu.Sağolun varolun .Değerli kardeşim ben bu sayfada sadece oğluma hislerimi yazarak bİr yerde onunla konuşuyorum.Sizin değindiğiniz birileri beni hiçmi hiç ilgilendirmiyor.Sizinde ifade ettiğiniz gibi benim oğlum utanılacak hiçbir şey yapmadı .ONLAR UTANSIN!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!.Sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
09 Ağustos 2012 10:10
Sevgili Aktan bey,sizin oğlunuza yazmış olduğunuz yazının altına bile kinlerini kusmuşlar,onlardan utanma beklemeyin onlar utanmazlar..Fuhuş ve casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan teğmenlerimiz aylardır özgürlüklerinden çalındıktan sonra beraat ettiler.Fuhuş ve casusluk diye birşey bulunamadı ama olmayan bir örgüt yaratarak diğer subaylarımızı 5-15 yıl mahkum ettiler.Şimdi o genç teğmenlerimizin onurunu kim kurtaracak.Biz altısındaki davada tüm tutuklu askerlerimizi elimizde Türk bayraklarıyla ,çiçeklerle karşıladık,inşallah dışarı çıktıklarında onları yine elimizde bayraklarla bekleyeceğiz.Hiç üzülmeyin onların hepsi birer kahraman.Sevgiler ,saygılar.
10 Ağustos 2012 17:28
İyiki varsınız Solmaz Türk kardeşim.Yüreğinize sağlık.Hoşçakalın.
07 Ağustos 2012 19:31
Şimdiden hakkında hayırlısı neyse onun olmasını diliyorum…
15 Ağustos 2012 14:06
Canım oğlum Tolgam,
İşin sonuna geldik galiba.Karar vericiler 16 ağustos tarihini uygun bulmuşlar kararlarını açıklamak için.Dün mübarek Kadir gecesiydi.Tüm dualarımız sen ve vatansever diğer arkadaşların içindi.Allah hepinizin yardımcısı olsun.
18 Ağustos 2012 09:05
Canım oğlum,
Yine bir bayram arifesine geldik sensiz.Tatsız tuzsuz bir bayram olacak yine.Hasdal’da bir saatlik bayramlaşmamız bayramımız olacak okadar.Umutların nerdeyse tamamen tükendiği bir dönemde karar vericilerin ka rarını beklemek çin işkencesi gibi bir şey.
Her nedense bu blogdada artık bir sessizlik var.Pek iyiye alamet değil.
SEnin ve tüm vatanseverlerin bayramını(!)kutluyorum.SEnide kucaklıyorum canım oğlum.
18 Ağustos 2012 19:46
Sevgili Aktan bey;
Lütfen oğlunuza ve tüm vatansever askerlerimize selamlarımızı gönderin ,bir ana yüreği burada onlar için de çarpıyor.Hepsinin bayramlarını kutluyorum .İnşallah yakında en büyük bayramımızı hep beraber kutlarız,sevgilerle…
19 Ağustos 2012 10:29
Öncelikle nice bayramlara sağlık ve güzellilkler içinde erişmenizi diliyorum.En içten dileklerinizi oğluma ve karşılaşacağım tüm vatansever askerlerimize(birileri onlara askerliği fazla görmeye çalışsalar bile)ileteceğim.Saygıve sevgilerimi kabul edin lütfen.
30 Ağustos 2012 10:28
Canım oğlum bugün 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz.Yıllardır askerin bayramı olarak ayrı bir gururla kutlardık.Bugün sabah yürüyüşünde Ankaradaki resmi kutlamalara giden resmi üniformalı bir yüzbaşıyı gördüm.SEni kucaklıyormuş gibi gidip sarıldım ve bayramını kutladım.Şaşırdı ve merakla sordu(teşekkür ederim amcacım sizinde bayramınız kutlu olsun.Subay yakınınızmı var yoksa?).Evet yüzbaşım benimde oğlum subay ama o HASDAL’da dediğimde gözlerinin yaşlandığını gördüm.İkimizde birbirimize birdefa daha sarılarak gözleri yaşlı vedalaştık.Herşeye rağmen bizler yinede ASKERLİK mesleğini seviyoruz vede askerlerimizle hep gurur duyduk vede duymaya devam edeceğiz canım oğlum.Senin ve birlikte olduğunuz tüm vatansever askerlerimizin ve bu yorumu okuyan herkezin bayramını kutluyorum.Büyük ATATÜRK senide minnetle şükranla bir defa daha anıyor önünde saygıyla eğiliyorum.Ruhun şad olsun.
14 Eylül 2012 12:02
Canım oğlum, 20.aya girdik sen bizlersiz, bizler sensiz……20-21/eylül tarihlerini bekliyoruz yinede bir umutla.Allah doğrunun yanındadır canım oğlum.Büyüklerimiz böyle öğrettiler.Bizlerde sizleri bu sözlerle eğittik.İnşallah büyüklerimizde bizlerde mahcup olmayız canım oğlum.Seni çok seviyoruz allah yardımcınız olsun canım oğlum.
21 Eylül 2012 10:02
Aktan Bey, Sözde Mahkeme bugün kararı açıklayacakmış. Bu Mahkemelerin gerçek bir Mahkeme olmadığı çadır tiyatrosu olduğu yaşadığımız süreçte ortaya çıktı. Eğer bir gün gerçek bir Mahkeme kurulursa bugün yargılanan tutsakları değil, Yargılayanları yargılayacak ve hakettikleri cezalara çarptıracaktır. Adalet ancak o zaman tesis edilmiş olucaktır.Ancak bizim vicdanlarımızda bu Mahkemelerin kararları hep kadük kalacaktır. Yok hükmünde olacaktır. Oğlunuza ve torununuzun Babasına kavuşması dileklerimle, sağlıcakla kalın.
22 Eylül 2012 13:34
trekking kardeşim iyi dilekleriniz için teşekkür ediyorum.Artık sözün bittiğimi sözün başladığımı yerdeyiz bilmiyorum.Mahkeme sizi yanıltmamış ve benim oğlumada 16 yıl gibi gerçekten çok düşük(!) bir ceza takdir etmiş.İyiki kalem kırmamışlar(!).Hayatımız karardı dersem şaşırmayın.Çok zor bir konu inanın.34 yaşında dünya yakışıklısı (bizim için tabii)oğlum ve diğer vatansever artkadaşları gerçekten hiç hakları olmayan cezalara çarptırıldılar.İyi halleri görülmediğinden KÖTÜ HAL BİNDİRİMİDE yapmışlar sağolsunlar(!)Hepsinden geçtik BABALIK VE KOCALIK HAKLARIDA alınmış ne demekse.Yine torunumuza (babanın işi uzadı )demek zorunda kaldık ama çocuk artık inanmıyor OLAMAZZZZZZZZZZ dedi .Allah kimseyi çoluğundan çocuğundan ayırmasın kardeşim.Sevgiler.
22 Eylül 2012 19:33
Aktan bey, o balyoz sadece sizin oğlunuza ve askerlerimize değil hepimize Türk milletinin de kafasına indirilmiştir.Biz Türk subaylarına yapılan bu komplonun kimlerin ve hangi işbirlikçilerinin ellerinden çıktığını biliyoruz .Nemrut Mustafa divanında Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliyecilere de idam fermanı çıkmıştı ama sonunda kazanan Mustafa Kemal oldu.Tarih yapılan bu alçaklıkları affetmeyecektir.Allah hepimize sabır ,işbirlikçi alçaklara da akıl fikir versin.
21 Kasım 2012 15:18
Bu sayfanın tüm takipçilerine selam sevgiler.
Eylül ayının sonundan beri buralara uğramadım.Buralara değil hiçbiryerlere uğramaz olduk dolayısıyla herkezi küstürdük.Ama gerçekten dostsuz arkadaşsız olmuyor.Böylesine sıkıntılı günlerde insan neticede konularını paylaşacak dost arkadaş arıyor doğrusu.
Oğlumun mutad ziyaretlerini aksatmadan yapmaya çalışıyoruz.Çok sevdiği mesleğindende atılacağını düşünerek bir ihtimalde olsa dışarıya çıktığı zaman boş kalmamak için yeniden üniversite sınavlarına hazırlanıyorEn büyük isteği HUKUK Fakültesini kazanmak.Kendilerinin karşılaştığı HUKUKSUZLUKLAR haklı olarak böyle bir arzuyu oluşturdu kanımca.
Oğlu artık babasını sormuyor.Kendi kendine bir psikolojik tepki gösteriyor kanaatımca.Kreşdeki eğitmenleri babasının durumunu yalansız dolansız söylememizi istiyorlar.Gelinde söyleyin bakalım.
Yargıtay safhasındanda pek ümidimiz yok.Böylesine herşeyin bizlere göre olumsuz geliştiği günlerde başkaca ne beklenebilirki!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Sağlıkla kalın.
21 Kasım 2012 20:55
Aktan bey,
Bulunduğunuz şehirdeki Sessiz Çığlık eylemine katılın,tüm tutuklu yakınlarıyla beraber haksızlığa uğramış kahramanlarımıza sahip çıkıyor,seslerini duyurmaya çalışıyoruz,sizin oğlunuz bizim de oğlumuz sayılır.Üzülmeyin demenin bir faydası olmayacağını biliyorum üzülmemek elde değil ama sağlığınıza dikkat edin lütfen ,bu iftiraları atan,tuzakları kuran alçakların yargılandıkları günü görmeden bize ölüm yok.Saygılar.
21 Temmuz 2013 15:42
Canım oğlum Tolgam,
Uzun zamandır bu sayfaya bakmıyordum.Bugün Ankara’dayım vede bakmak istedim.5 damardan Baypas ameliyatı olalı 3 ay geçti .Biraz daha iyiyim.Yargıtay duruşmaları başlayalı bir hafta geçti.Doğrusu hakimler olağanüstü toleranslı.Avukatların tamamı oldukça iyi hazırlanmışlar derslerine. iddianameyi temelinden çürütecek çokca deliller açıkladılar.İnşallah adalet yerini bulurda 3 seneye yakın hasretimiz biter.Sevgili oğlun Doruk sanırım olayı iyice kavramış durumda .Sadece babamın işi hala bitmedimi dedecim diyor.Bende çok az kaldı Doruk’cum diyerek zaman geçirmeye çalışıyorum…Doktorlar damarların çok kısa zamanda tıkanmasının nedeni olarak tamamen STRES dediler.Gerçekten sigara yok hergün enaz 10 km.yürüyüş yapıyoruz şaştım kaldım bende bu işe.Allah sana sağlık versin oğlum.Sağlıklı günlerde kavuşuruz inşallah benim dünya yakışıklısı oğlum.
21 Ağustos 2013 18:55
Neticede Yargıtay kararını 9.ekimde açıklayacakmış.Hayırlısı diyerek bekliyoruz kararı.
08 Eylül 2013 10:15
Canım oğlum,
Bugün 9 eylül 2013.Yargıtay kararının açıklanmasına tam bir ay kaldı hayırlısıyla.Sadece dua ediyoruz senin gibi .Yapacak bir şey gelmiyor elimizden.Allah dualamızı kabul ederde tüm vatansever askerlerimizle beraber sende hürriyetine kavuşursun inşallah canım oğlum.Oğlun NEDEN GELMİYOR BENİM BABAM NEDEN DİĞER ÇOCUKLARIN BABASI GİBİ BENİ GEZDİRMİYOR OKULA GÖTÜRMÜYOR deyip duruyor.Artık cevap vermekte çok zorlanıyoruz.Allah birbirinize kavuşturur inşallah.Olimpiyatları kıl payı kaçırdık,basket takımı resmen çuvalladı,savaşa girmek her nedense büyüklerimizin en büyük arzusu,gezi odtü ve merdiven olayları bayağı meşgul ediyor medyayı.Kısaca dışardada pek fazla olumlu bir görüntü yok son zamanlarda.Bizimde evliliğimizin 40 yılı doldu dün.Buruk bir gündü.Herşey sizlerle güzelmiş ama takvimi geriye almak mümkün değil.Senin anlayacağın ZAMANI YEDİK ANILARLA,ANILARI YEDİK ZAMANLA………
Nasip olurda hürriyetine kavuşup çıktığında bu sayfada yazılanları okursan (babam benim yokluğumda sürerkli DÖKTÜRMÜŞ)diyeceğini biliyorum. Öpüyorum canım oğlum seni
30 Eylül 2013 17:28
En son 28.9.2013 günü Hasdal’da görüşmek nasip oldu.Senin ve tüm kahramanların hiç değişmeyen dik duruşlarını aradan geçen 3 seneye yakın süre sonundada görmek insana özellikle biz babalara ve annelere rahatlık veriyorsada bizlerin olduğu gibi sizlerin içinizdede fırtınaların koptuğunu anlamamak mümkün değil.İnşallah 9 ekimde bu fırtınalar diner ve hepiniz hürriyetinize kavuşursunuz canım oğlum.
09 Ekim 2013 13:22
Aktan Bey, yanlış görmedi isem oğlunuza,torununuz babasına kavuşuyor. Gözünüz aydın. Hislerinizi anlayabiliyorum.
Ama eminim ki, Oğlunuz Tolga’nız geride kalan ve cezası kesinleşen kader arkadaşları nın burukluğunu yaşacaktır.
İnşallah Hukukun yeniden tesis edildiği günleri görürüz de, Sizlere bu kadar çileleri çektirenlerin Çektiklerini görürüz. Bayan memureyi babalık haklarından mahrum ederek tarihe geçen anlı şanlı Balyoz Mahkemesi’nin yargılama esnasındaki tutumları, davranışları Dünya Hukuk tarihine bir kara sayfa olarak çoktan geçti bile.
Sağlıkla kalın, Esenlikle kalın Aktan Bey.
10 Ekim 2013 08:07
Değerli TREKKİNG kardeşim,
Öncelikle yakın ilginize çok teşekkür ediyorum.Evet oğlumu dün akşam Hasdal’dan aldık ve evimize geldik..Çocuğuyla bugün kavuşacak nasipse.Vede gerçekten dediğiniz gibi geride kalan arkadaşlarının verdiği burukluk daha doğrusu üzüntü geceyi uykusuz geçirmemize neden oldu.Sanırım bu üzüntü kolay kolay geçmeyecek. yavrumuza kavuştuğumuz için şükrediyoruz ama diğer kahraman fidanlarımızında ailelerine çocuklarına kavuşmaları için hep duacı olacağız.Bu sayfada yazan tüm dostlara ve size bir defa daha teşekkür ediyor hayırlı bayramlar diliyorum.
12 Ocak 2014 12:25
12 Ocak 2014 bugün.3 ay olmuş sayfaya yazmayalı.oğlumun vücudu dışarda ama aklı hep gerideki kahramanlarda.Onların hürriyetlerini kazandıklarını görmeden hiçbirimiz huzur içinde olamayacağız anlıyacağınız..2014 onlarında özgürlüklerine kavuştukları bir yıl olur inşallah.
Hepinizin yeni yılınıda kutluyorum bu vesile ile.Saygılar sevgiler.