Blogu yorumlarınıza açıyoruz

07 Ekim 2010

GENEL

Yorumlarınızı herhangi bir denetime tabi tutmaksızın yayımlayacağız;  yazdığınız yorumlar bizim onayımız olmadan, otomatik olarak sitede yayımlanacak. Sizden tek ricamız, yorumlarınızda hakaret ve küfürden kaçınmanız ve eleştirilerinizi—kim için olursa olsun—saygı sınırları içinde dile getirmeniz.  (Bu kritere uymayan yorumları silme hakkını koruyoruz.)

Yorumlarınızı bekliyoruz…

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

21 Yorum “Blogu yorumlarınıza açıyoruz”

  1. Zerrin Büyüközer Says:

    Blogunuzu ilk günden beri sanki dedektif romanı okur gibi heyecanla takip ediyorum.Türk basınında hiç yer almamasını esefle görüyor ve bundan utanç duyuyorum.Başka gelişmiş ülkelerde baş sayfada sekiz sütuna manşet olabilecek skandallar dizisi adeta.Başından beri zaten hiç birine inanmadığım planların nasıl sahtekarlıklarla hazırlanmış olduğunu çok güzel ortaya çıkarıyorsunuz.Ama ne yazık ki ülkemizde artık okuyan ve okuduğunu anlıyan insan o kadar az ki.Satılık basın da gerçeklere yer vermiyor.Sizlere ve kahraman askerlerimize mücadelelerinde başarılar diliyorum.

    Cevapla

  2. Zerrin Büyüközer Says:

    Onlar liberal filan değiller,onlar liboş.

    Cevapla

  3. Yonca Usta Says:

    Sizleri ve Çetin Paşa’yı saygıyla izliyor, takdir ediyoruz. Sitenizi de yoruma açarak örnek bir davranış sergilediniz. Adeta tek sesliliği yaşadığımız bugünlerde fikir söylemenin, diyalog kurmanın güzelliğini unutmuştuk. Her ne kadar birileri aynı fikirden kişi, grup ve cemaatlerle yapmış oldukları monologa, diyalog dese de! Özgür bir Türkiye için hep birlikte, el ele, insan ayrımı yapmaksızın mücadele etmek dileğiyle… Sevgiyle ve dostlukla.

    Cevapla

  4. korkuyorum Says:

    Ben de ilk yorumcu gibi aynen bir dedektif romanı okur gibi ilgiyle, korkuyla, merakla takip ediyorum.Bu blog’da belgelediklerinizin, olayların akışının, bu akıl almaz şeylerin bir gün film olacağına eminim! Ama bu dava elbet bir gün bitecek. Sizin ve eşinizin yaptığı – yapmak zorunda kaldığı – bu çalışma belki de Türkiye için bir dönüm noktası olacak. Bir meraklı vatandaş olarak belki şu konuda beni aydınlatabilirsiniz: burada belgelediğiniz aksaklıkların, hukuka aykırılıkların, haksızlıkların, siz ve eşiniz olmasa ortaya çıkmayacak düzmece olayların hesabını kim verecek? AİHM’ye mi gidilmesi gerekecek? Gidilirse olanlardan hakimler mi sorumlu olacak, savcılar mı, hükümet mi, emniyet mi, adalet bakanı mı? Araştırmadan, doğrulatmadan bu belgeleri yayınlayan ‘gazeteci’ lere ne olacak? ‘Gazeteci’ olmaya devam mı edecekler? Ortada insanı isyan ettiren bir mantıksızlıklar zinciri var. Belki bu hikaye bir gün Harvard Law School’da bir case study olarak okutulur. Fakat o güne kadar hakkı yenen, zan altında kalan, aylarca, yıllarca adalet bekleyen insanlara Allah sabır versin….

    Cevapla

  5. Fenerant Says:

    Blog ilk açıldığında yorumlara müsaade etmiştiniz. Sonra kapattınız.
    Bence; yorumlara tekrar açmanız özgür düşüncelere saygı açısından gerekli idi.

    Cevapla

  6. Fenerant Says:

    Sevgili Pınar ve Dani (Rodrik );

    Blogunuzda tespit ettiğiniz ve Balyoz davasının sahteliğine yönelik kanıtlar bu sahte belgeleri hazırlayanlarca bilinmediğini kabul etmiyorum. Hatta bilinçli olarak bu garip durumları kendileri yratmışlardır. Balyoz davasına esas belgeleri hazırlayanlar blog da belirtilen her yanlış veya yalan bilgiyi BİLEREK planın içine sokmuşlardır. Adamların derdi sanık kişilerin yargılanması veya suçlu ise mahkum olması değil.

    Onların derdi dava dosyasında belki de binlerce eksik ve soruşturulması gereken hususu bilerek koyarak, eksik ve iddiaların aksi görüşlerin her birinin ilgili makam veya mercilerden öğrenilmesi ve mahkemenin karar verme sürecini uzatmak için kullanılan yemlerdir.

    Cevapla

  7. Baris Unver Says:

    Kendi blogumdan (beyn.org) sizin blogun yazılarını da yan menüde yayınlatıyorum; maksat bu kadar bilgi kirliliği içinde sesinizi duyurmaya biraz olsun yardımcı olmak. Yalnız bir de iletişim için bir sayfa açmanızı çok isterim.

    Cevapla

  8. skolia Says:

    Admetosun sözünü anlat bana dostum,
    iyileri sevmeyi ve korkaklardan sakınmayı bilerek;
    Cesareti olmayanın inancıda olmaz.
    SKOLİA

    Cevapla

  9. Emekli Says:

    Yazılarınızı başlangıcından beri takip eden emekli bir askerim. Yorumculardan Fenerant “Blogunuzda tespit ettiğiniz ve Balyoz davasının sahteliğine yönelik kanıtlar bu sahte belgeleri hazırlayanlarca bilinmediğini kabul etmiyorum.” demiş. Ben bunu daha da ileriye götürerek, Ergenekon’la başlayan bu tüm bu davalar zincirinin tutuklu bulunanları suçlamak değil, yapılması amaçlanan “dönüşüm”lerden uzak kalmalarını ve suçlanmayanların da sindirilmesini sağlamaya yönelik bir psikolojik harekat olduğuna inanıyorum. “Dönüşümler” tamamlandığında (ki bir hayli yol katedilmeye başlanmıştır), bütün bu davalar bir “pardon”la kapanacaktır. Dün (07.10.2010) verilen tahliye kararları ve yine dün itirafçı denilen bir şahsın iddiasında belirttiği yeri ne gariptir ki 2,5 saatte bulamamış olması ile TBMM’de “Silivri Araştırma Komisyonu” oluşturulması, kamuoyunda başlayan rahatsızlıklar sonucunda gerçekleşebilecek olası patlamaya karşı alınmış bir “gaz alma operasyonu”dur. Kimseye karamsarlık vermek istemem ama ne yazıktır ki; davaların tamamı ile düştüğü gün, “ülkemizin düştüğü” gün olacaktır.

    Cevapla

  10. Fenerant Says:

    sevgili emekli@

    Yorumunuza aynen katılıyorum. Ben de emekli bir asker olarak aynı düşünce ve değerlendirmeler içerisindeyim.
    Amaçları Davaları uzatmak yani atı alan Üsküdarı geçince bu davalar kapanacaktır.Bu arada ülke yerle bir olmuş kimin umrunda.Bir kaç vatansever haykırmaya devam ediyor, ama sonuç alabilecekmiyiz bilemiyorum.
    Asker olarak dış düşmanlarla mücadale etme yeteğimiz oluşmuş ama içimizdeki düşmanlarla mücadele edemedik ve edemiyoruz.

    Cevapla

  11. merttalay Says:

    Siteye yorum yapanlarin yazdiklarini ve profillerini gordukce Turkiye’nin icinden gectigi surecin ne kadar hayirli bir surec oldugunu bir kez daha gormus olduk. Artik odatv mudavimleri mi dersiniz, “icimizdeki dusmanlarla” yeteri kadar mucadele edemediklerinden yakinan emekli askerler mi dersiniz, masallah nasyonel sosyalist “ulusalci”larin favori sitesi olmus. Bu blog’un yazarlarinin kendilerini nasil bir grup ile ozdeslestirdikleri konusunda guzel bir gosterge oldu yorumlarin acilmasi. Tavsiyem Cetin Dogan’in kitabindan alintilar ile sayfanizi daha da renklendirmeniz.

    Cevapla

  12. Kurmanbek Allahverdiyev Says:

    Sitenize yorum yapanlarin agnost mu, radikal islamci mi, nasyonal sosyalist mi, militarist mi, liberal mi oldugu onemli degil kanimca. Kendinizi bir sey ole ozdeslestirmek zorunda degilsiniz. Benim gozumde sizin siteniz balyoz davasini giyabinda dusurmustur. Su andan itibaren merttalay gibi yorumcu arkadaslarin da ne soylediginin bir onemi yok. Sizin sitenize yakinda fethullahcilar ve kendisini solcu zanneden ama linc edilen insanlari gorduklerinde herseyden once “acaba sucu nedir ki?” diyip yardim etmeyen (ve bu baglamda aslen safkan fasist olan ama fakat bunun farkinda olmayan) yorumcular da dadanacaktir. Aslinda bu iyi bir sey, zira bu gruplarin da sizin sitenizi takip ettigini, basarili bir is yaptiginizi gosterir bu. Belli bir zeka seviyesi (tahminimce takriben 85-90 arasi) ustunde olan ve vicdan sahibi tum insanlar zaten sitenizde yayinladiklarinizla siyasi gorusleriniz arasinda bir bag kurmuyor. Bence musterih olan, korkmadan yolunuza devam edin. Saygilar!

    Cevapla

  13. Fenerant Says:

    Sevgili mertalay@

    Sosyal demokrat olmak, miliyetçi olmak, ulusalçı olmak ne zamandır suçtur?
    Size naçizane tavsiyem “libarel ses” ve “aktif haber” vb sitelerine bir uğrayın.
    Bahsettiğiniz fikirleri suç olarak gören abileriniz orada toplanmış.
    Bize biçtiğiniz yaşam tarzı ve görüşünü açıkça yazın.
    Ne de olsa sizin gibi demokrat olmadık.
    Ancak Allahımıza şükür ki akli melekelerimiz hala yerinde.

    Yolunuz açık olsun nereye gidiyorsunuz uğurlar ola. Aman bize bulaşmayın da.

    Cevapla

  14. Başar Says:

    Taraf Gazetesi Balyoz’u haber yaptığında habere inanmıştım. “6/7 Eylül’ü, Maraş ve Çorum katliamlarını planlayan zihniyet, bunu da kesin planlamıştır” diye düşünmüştüm. Dani Rodrik’in Çetin Doğan’ı savunan bir blog açtığını duyduğumda da açıkçası üzülmüştüm; üniversitede kitaplarını, makalelerini severek ve gururlanarak okuduğumuz hocamızın kendisini rezil edeceğini düşünüyordum.

    İlk çelişkilerini ortaya koyduğunuzda da “herhalde savcının dalgınlıkla yaptığı bir-iki hatayı uzun uğraşlar sonunda bulmuşlar, bir umut sarılıyorlar” dedim. Ama yavaş yavaş iş öyle bir noktaya geldi ki… Hani o anakronizmler bir değil, iki değil, üç değil; hemen hergün yeni bir çelişki çıkıyor “belgelerden”. Zamanla bunların sahte olduğuna dair en ufak bir kuşkum kalmadı.

    Ben bir Taraf okuruydum. Sizin bu blogunuzda yazdıklarınızdan sonra, hep bir cevap bekledim severek okuduğum gazetemden. Bilinen üçlünün minderden sürekli kaçması, benim için bardağı taşıran son damla oldu. Tam bir “çamur at izi kalsın” mantığına kandığımı anladım.

    Gördüğüm kadarıyla, bu dava ile post-modern İstiklal Mahkemeleri ilgileniyor. O mahkemelerde de masumiyet karinesi yoktu, sanık kendisinin masum olduğunu kanıtlamak zorundaydı. O dönemde de masum insanlar eziyet çekerken basın suskundu, en ufak bir eleştiri bile eleştirinin yazarını o savunduğu insanlardan daha beter duruma getirebilirdi. “1920’lerdi, devrim dönemiydi, evrilerek 250 yılda olabilecek değişiklikler 10 yıla sığdırılmak isteniyordu” denilip o mahkemelerin utancı azaltılabilir belki, ama bu davanın utancı asla azaltılmayacaktır. Bunca çelişkiyi gözardı eden savcılar ve bu çelişkiler yumağına son derece ilgisiz kalmış basın-yayın organları ile dolu bu utanç dönemi, tarihçilerin onyıllar boyu ilgisini çekecektir.

    Artık gördüm ki, Türkiye’de liberalizm yoktur… En “liberal” gazete bile Ramazan deyip manken sansürler, dini eleştirdi diye en orijinal yazarını kovar, “askerse kesin suçludur” deyip deli saçması belgelere sahip çıkar, evrensel vicdan ve ahlakı ayaklar altına alır.

    Cevapla

  15. birogretmen Says:

    en iyisi de bu…teşekkürler…

    Cevapla

  16. Albatross Says:

    Sevgili Pinar ve Dani,

    Ilk acildiginizdan beri takip eden okuyucularinizdan biri olarak Turk basininda bir iki mecra haric (Cumhuriyet, Sozcu, OdaT, Ulusal Kanal, Aydinlik) baska bir yerde yer almasini beklemeyin lutfen. Merkez basin kendisini coktaan satti, sustu, susturuldu, bilinen ticari iliskiler, vergi cezalari vd yontemlerle Turkiye’e bagimsiz basin yoktur, kalmamistir.

    Sizin yazdiklarinizi Bati basininda hem Dani’nin yazdigi makaleler gibi yayin organlarinda (Huffington Post, Rolling Stones, New Yorker gibi onemli noktalarin da eklenmesi sart kanimca), hem de gorsel olarak etkin kanallarda (Charlie Rose @NPR, Hard Talk@BBC vb) mulakatlara cikarak cok daha etkili olacaksiniz.

    Siz zaten bu davanin bos dayanaklarla kurdurulmus oldugunu kanitladiniz. Lutfen bikmadan Bati basininda hakliliginiz islemeye devam edin Turk basinindaki Sozcu, Cumhuriyet, OdaTv sizler icin yeterli olacaktir.

    Tesekkurler..

    Cevapla

  17. Emekli Says:

    Sayın merttalay, benim ve Sayın fenerant’ın emekli bir asker olduğumuzu belirtmemiz üzerine kendince bir çıkarım yapmış. Fakat “emekli bir asker” olma sıfatımız dışında kalan fikirlerimiz üzerine bir tez üretmemiş. Bir başka yorumcu da bu yazıdan hareketle “yorum yapanlarin agnost mu, radikal islamci mi, nasyonal sosyalist mi, militarist mi, liberal mi oldugu önemli değil” şeklinde bir düzeltme yapma ihtiyacı hissetmiş.
    Şunu belirtmeyi isterim ki; hayatımın hiç bir anında Atatürk’çü düşünceler ışığından dışarı adımımı atmadım. Hem dün, hem de bundan sonraki dönemler içerisinde bu fikir bütünlüğünün üzerine çıkabilecek bir düşünce sisteminin oluşabileceğini de sanmıyorum. Hele ki hiç bir zaman için “militarist” olmadım. Ve çok ilginçtir ki, görev yapmış olduğum süre içinde de militarist düşüncelere sahip üniformalı bir kişi ya da grupla karşılaşmadım. Şayet ülkemde olan olumsuz gidişatın altını çizmek militarizm ise buna diyecek bir şeyim yok. Bu anlamda sayın merttalay ve onun gibi düşünenlerde militarist olmuyorlar mı? Biri üniformalı, diğeri üniformasız militarist!!!
    Her şeyden önemlisi, “emekli bir asker” olmamı vurgulamam sadece bu blogu hazırlayan Sayın Pınar ve Dani Rodrik’e “aile içi destek” amaçlıdır. Bizler, acı-tatlı günleri hep beraber yaşamış ve hissetmiş o kutsal ocağın birer neferleri olarak büyük bir aileyiz ve öyle de kalacağız… Saygılarımla…

    Cevapla

  18. Fenerant Says:

    Sevgili Başar@

    Halkımıza uygulanan dezenfermasyonu ne güzel açıklamışsın. Ancak sizin gibi araştırmayı sevenler yanında sadece malum medya da yazılan ve söylenenlere inanan insanlarımız (belki de halkımızın çoğunluğu) var.

    Gerek Ergenekon gerek Balyoz vb davalardaki garabet durumlar malum kişilerce bilinçli olarak yapılmıştır.
    Amaç kişileri yargılamak değil, susturmak ve muhalaefet ettikleri için cezalandırmaktır.

    Cevapla

  19. Dinç-Er Says:

    Öncelikle, yoruma açtığınız için sonsuz teşekkürler. Söylenecek öylesine çok şey var ki.. Hangisinden başlayayım diye düşünmeyi bir kenara koyup, uzmanlarının yanıtını okumak umuduyla, şimdilik, tek soruyla başlayayım istedim.Yaşamında hiç ‘Senaryo ‘, ‘Harekat Planı ‘ görmemiş, ‘Harp Oyunu ‘ izlememiş kişilerin en çok laf söylemesi, kalem oynatması doğrusu bana komik geliyor. Size gelmiyor mu? ‘BU DA GEÇER YAHU! ‘ deyip, şimdilik vedalaşalım..

    Cevapla

  20. İrfan Gür Says:

    Komutanım:
    Bende Sultançayır köyünden Muzaffer’in oğluyum.Normal zekaya sahip herkes sizlere yapılan hukuksuzluğun farkında.Lütfen rahat olunuz.Bu memleket kendisine hizmet edenleri asla ve asla unutmaz.Her zaman yanınızdayız.Asla yılgınlık içerisinde değiliz.Allah doğrunun yanındadır ve siz doğru taraftasınız.

    Cevapla

  21. eminkk Says:

    Çok iyi yaptınız, daha çok vakitinizi alabilirsede sizi okumak için her gün birkaç kez buraya bakan biri olarak buna değer. Türkiyenin bu karanlık günlerinde çok iyi bir misyon üstlendiniz. Herkesin görmezden gelme oyunu oynadığı günlerde baskı ve korku operasyonları yapıldığını ilk siz belgelerle kamuoyuna gösterdiniz. Ekranlarda karşınıza çıkamadılar, sizden hiç bahsetmediler.Bu yüzden ummadığım ancak ülkesi ile ilgili çookkk kişinin sizi izlediğini biliyorum. Arkadan; bir çoğumuz karnından konuşurken Hanefi Avcı üstün bir cesaretle tehlikeyi işaret etti ve büyük risk aldı. Ama kendisinin ve ülkemizin kaderi değişti, bir kırılma yarattı. Sizin (dışardan)işaret ettikleriniz ve Avcı’nın (içerden) belirttikleri örtüştü. Artık konu kamuoyunda tartışılır hale geldi. Bu nedenledir ki yumşayalım, sempatik olalım demeler başladı.
    Halen ekranlara çıkanların (tabi belli kesim çıkabiliyor) ve duayyen-araştırmacı gazetecilerin düşündüklerini söyleyememeleri, sorulması-söylenmesi gerekenlerin pas geçilmesi, bir şeylerin illa görmezden gelme suniliği bence demokrasimiz adına yüz kızartıcı bir durum. Bunların belgesellerini yapacaklar ne büyük insanlar olacak gelecekte…
    Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Geri sayım başladı. Ancak sesimizin çıkması ve yükselmesi gerekiyor.

    NOT: Yazılarınızı mail olarak takip etmek isteyenlere: http://wordpress.com/ adresine üye olun. Sonrada buranın URL(adres)sini girerek abone olun ve mail gönderilme seçeneğinizi belirleyin.

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: