Balyoz davasının çekirdeğini 11 sayfalık Balyoz Güvenlik Harekat Planı ve ekleri oluşturuyor. Herşey bu belgelerin gerçekliği etrafında dönüyor.
Eğer bu belgeler gerçekse, 1. Ordu’nun plan seminerinde neler konuşulmuş, neler müzakere edilmiş ancak ikinci derecede önemli. Ortada bir darbe planı var ve yargının sorumluların üstüne gitmesi gerekiyor.
Fakat eğer bu belgeler sahteyse, işlenmiş başka bir vahim suç var; o da sahte belge üreterek suçsuz insanları zan altında bırakmak, hürriyetlerini kısıtlamak, kariyerleri, saygınlıkları, ve sağlıklarıyla oynamak. Bu suç belki ilkinden daha da vahim çünkü hali hazırda işlenmeye devam ediliyor. Ve sorumluları suçun işbirlikçisi konumunda olan savcılara, hakimlere, polis teşkilatına, hükümet üyelerine ve hatta TÜBİTAK’a kadar uzanıyor.
Bugünkü yazısında Sedat Ergin Balyoz belgelerinin sahteliğine işaret eden bazı önemli hususları vurguluyor. Bu belgelerde, 2005’te sunulmuş bir tebliğden birebir alıntılar bulunmasından, henuz 15 günlük bir ömrü olan hükümetin kadrolaşma ve özelleştirme gibi bir sürü icraatının şikayet konusu edilmesinden, ve daha ileri tarihte gerçekleşecek gelişmelere atıf yapılmasından bahsediyor. Balyoz Güvenlik Harekat Planında medyaya uygulanan baskı ve mali denetim ile yazılanlarla ilgili olarak Sedat Ergin şöyle bir yorum yapıyor:
“Kendi tanıklığımla 2008 ve sonrasında hedef olduğumuz bu uygulamaların [mali tehdit], nasıl olup da 2 Aralık 2002 tarihindeki bir darbe planının içine girdiği sorusuna doğrusu mantıkla izah edebileceğim bir yanıt bulamıyorum.
Sedat Ergin’in yazısını vesile ederek Balyoz belgelerinin sahte olduğuna bizi ikna eden bulguların en önemlilerini tekrar sıralamak istiyoruz. Bunları dört başlık altında toplamak mümkün.
1. Zamanlama çelişkileri
Sedat Ergin’in yazdıklarına ek olarak sadece bize en çarpıcı gelen iki örneği verelim. İlki, davanın binlerce sayfayı içeren ek klasörlerinin yeni elimize geçmesi nedeniyle ancak farkettiğimiz bir çelişki. Balyoz darbesi ile el konulacak ve kapatılacak derneklerden biri olarak listelenen “Liberal Avrupa Derneği” bu adını 2006’da alıyor. 2006’ya kadarki adı Hür Demokratlar Derneği (detaylar için buraya tıklayın). Bu örnek, tek başına, Balyoz belgelerinin iddia edildiği gibi 2002-2003’de yazılmadığını kanıtlıyor.
İkinci örneği burada defalarca yazdık, ama yine tekrarlayalım. Balyoz planının ana belgesinde 2006’da kurulan Türkiye Gençlik Birliği’nden darbecilerin üç dost unsurundan biri olarak bahsediliyor. Taraf gazetesinin bu zamanlama hatasını örtbas etmek için ortaya attığı gülünç iddia ise kendi başına ayrı konu; ilgilenenlere buraya tıklamalarını rica ediyoruz. (Ya da, darbe planında adı geçen “üç dost unsur”un logolarını görmek için buraya, Taraf gazetesinin öne sürdüğü “iki dost bir soft unsur” için buraya tıklayın).
2. Askeri yazışma usüllerine aykırılıklar
Balyoz belge ve eklerini hazırlayanlar bu belgeleri resmi ve askeri bir kılıfa uydurmak için hayli gayret sarfetmişler, bir çok orijinal belgeyi şablon olarak kullanmışlar, ama gene de bir dizi hata yapmışlar. Bunlar bizim uzmanlık alanımıza girmiyor, ancak askeri bilirkişi heyet raporunda onlarcası detaylı bir şekilde sıralanıyor.
3. Darbe planlarında içsel tutarsızlıklar
Yukarıda sıraladıklarımızın ötesinde Balyoz belgesi ve ekleri, bir askeri plan içinde bulunması imkansız olan çeşitli tutarsızlıklar içeriyor. Örneğin, ordunun olağan emir-komuta zinciri içersinde gerçekleşemeyecek operasyonlar tarif ediliyor (bir örnek için buraya tıklayın). Ya da daha tuhafı, darbe sonrası ordudan ihraç edilecek diye fişlenen üç “irticacı” subay aynı zamanda sözde darbe planlarının müzakere edildiği gizli seminere katılıyor (görmek için buraya tıklayın), vs.
4. Sahtekarlığı ele veren başka türlü hatalar
Var olmayan bir askeri birimden çıkmış ve darbe planına atıf yapan bir yazı, bir subayın yurt dışında olduğu tarihte sözüm ona ordudaki bilgisayarında hazırladığı belgeler, vs.
Yukarıda sıraladığımız olgular Balyoz darbe planı ve eklerinin sahteliği konusunda hiç bir tereddüt bırakmıyor.
17 Ağustos 2010
Çelişkiler ve kanıtlar, GENEL