“Balyoz” iddianamesi henüz mahkemece kabul edilmiş ve şüphelilere ve avukatlarına dağıtılmış değil. Buna rağmen günlerce tefrika edilmiş şekilde değişik bölümlerini gazetelerde okuyoruz. Alışılageldiği üzere, istenilen “bilgiler” saptırılmak ve şüpheliler aleyhine kamuoyu oluşturmak amacıyla sızdırılıyor, gazeteler de bu “bilgiler” üzerinden karalama yayınları yapıyorlar.
Bu süreçte yayımlanan eksik ve yanıltıcı bilgilere çarpıcı bir örnek vermek istiyoruz. Çarpıcı diyoruz çünkü şüpheliler aleyhine görünürde çok kuvvetli bir tanık ifadesi biraz daha yakından bakınca Balyoz belgelerinin sahteliğine ek kanıt teşkil ediyor.
Bugünkü Star gazetesinde “Balyoz Planını ben yazdım” başlıklı bir haber var. Haber iddianameden alıntılar yaparak zamanında 1. Ordu’da göreve yapan iki bayan sivil memurun, Balyoz CD’lerini kendilerinin hazırladığını kabul ettiklerini yazıyor.
Bu noktaya kadar iddianamede suçlanan şahıslardan hiç bir tanesi Balyoz darbe belgelerini bırakın hazırlamayı, bunlardan haberdar olduklarını dahi kabul etmiş değil. Ancak bu habere inanırsanız Balyoz belgelerinin doğruluğu üzerine çok önemli bir kanıtın iddianamede yer aldığını düşüneceksiniz. Nihayet bu belgeleri Taraf gazetesine teslim eden “onurlu subay” dışında başka tanıkların ortaya çıktığını sanacaksınız.
Halbuki gerçekler hiç böyle değil. Sivil memurların verdikleri ifadeler—Star gazetesinden okuduğumuz kadarıyla dahi—Balyoz belgelerini doğrulamadığı gibi, bu belgelerin sahte olduklarına dair ek kanıtlar getiriyor. Ama bunu Star’daki haberden anlamak mümkün değil.
İzah edelim.
Star’ın aktardığına göre, 1. Ordu’da görev yapan sivil memurlar kendilerine gösterilen CD’lerden bir kısmını hatırlamışlar ve bunları kendilerinin yazdırdıklarını söylemişler. Ancak daha evel yazdığımız gibi, sözde Balyoz darbe belgeleri bu CD’lerden sadece ikisinde görünüyor. Diğer CD’ler dosya isimlerinden anlaşıldığı üzere darbe planlarıyla ilgili olmayan, rutin 1. Ordu belgeleri içeriyor. Belge sahtekarları, bu gerçek CD’lerle üretilmiş darbe planları içeren CD’leri paketleyerek tümünü Taraf gazetesine teslim etmişler. Taraf da bunları savcılara aktarmış.
Savcıların elinde toplam 19 CD var. Balyoz Planları ve Ekleri, bunlardan ikisinde toplanmış: 11 ve 17 no.lu CD’ler. Yani 11 ve 17 dışındaki CD’lerin gerçek olup olmaması Balyoz iddiaları açısından değer taşımıyor. Bir de içeriğini bilmememize rağmen, 16 no.lu CD (tüm diğer CD’lerden farklı olarak) bu iki CD ile aynı “burning software” versiyonuyla oluşturuldukları için orijinalliği şüpheli görünüyor.
Star gazetesinde adı geçen sivil memurlardan biri haber yazısından çıkarabildiğimiz kadarıyla CD’lerden sadece üç tanesini hatırlamış. Bunlardan biri 15 no.lu CD, diğer ikisinin ise numaraları verilmemiş.
Diğer sivil memurun ifadesi daha detaylı. Bakın şimdi Star gazetesindeki habere göre iddianamede adı geçen bu ikinci sivil memur ne diyor:
“19 adet CD’den 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9, 10, 12, 13, 14, 15, 18, 19 nolu CD’leri net olarak hatırlıyorum”
Bu memur hangi CD’leri hatırlamadığını ifade ediyor: 7, 11, 16 ve 17 no.lu CD’leri. Yani Balyoz darbe belgelerini ihtiva eden iki CD’yi (ve de “şüpheli üçüncüyü) hatırlamıyor! Olayın doğrusu şu ki bu memurun iddianamede yer alan ifadesi, bu “Balyoz” belgelerinin gerçekliğinden çok sahte olduğuna işaret ediyor.
Size bu sivil memurun ifadesinin (tabii Star gazetesinin sandığının ters yönünde) ne kadar çarpıcı olduğunu bir olasılık hesabı yardımıyla sunalım. Farzedin ki 11 ve 17 dahil olmak üzere CD’lerin hepsi gerçek. Gene farzedin ki bu sivil memur 19 CD’den herhangi 4 tanesini hatırlamayacaktı. Bu faraziye üzerinden gidersek, memurun hatırlamadığı 4 CD arasında sözde Balyoz darbe planları içeren 11 ve 17 no.lu iki CD’nin (hem de beraber) bulunmuş olmasının olasılığı sadece %3,5! Bu hesaba 16 no.lu CD’yi de eklersek, bu olasılık %0,4’e iniyor!
Bu kaba fakat aydınlatıcı hesap, sivil memurun ifadesinin aslında 11 ve 17 no.lu CD’lerin (ve belki de 16 no.lu CD’nin) diğerlerinden farklı olarak sahte olduklarına işaret ettiğini gösteriyor.
Tabii bunu Star gazetesi okuyucusunun (ve muhtemelen iddianame ortaya çıkınca onu okuyacak olanların) bilmesine imkan yok. Zira bizim burada anlattıklarımız herkesin elinin altında olmayan ya da kolayca erişemeyeceği ek bilgiler gerektiriyor (savcıların elinde bulunan 19 tane CD’nin dökümü gibi).
İddinameyi sızdıranlar ve yayımlayanlar elbette ki bunun farkında. Amaç kamuoyunu şüpheliler aleyhine yönlendirmek. Bunu niye yapıyorlar? Elde şüpheliler aleyhine somut kanıtlar olmadığı için. Olsaydı bu dezenformasyon kampanyası gerekmeyecekti.
17 Temmuz 2010
Çelişkiler ve kanıtlar, Medya yalanları