Bir tutuklunun ve avukatlarının, suçluluk şüphesi yarattığı söylenen belgeleri görebilmesi ve incelemesinden daha doğal bir şey olabilir mi?
Bu belgeler gösterilmediği takdirde iddia makamının ithamlarını çürütebilme olanağı elinden alınmış olmaz mı?
Çetin Doğan’a siz bu belgeyi [Balyoz Harekat Planı] hazırladınız deniyor, ancak belgeyi okuma fırsatı verilmiyor. Bilirkişi bu belgenin gerçek olduğu sonucuna vardı deniyor, ama bilirkişi raporu kendisine gösterilmiyor.
Çetin Doğan’in avukatları, “1. Ordu bilgisayarından çıktığı söylenen bir Word dokümanına sonradan kolaylıkla eklemeler yapılabilir ya da tarihi değiştirilebilir” diyor, üzerinden geçiliyor.
Siz Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) ve Genelkurmay’dan (GK) gizli darbe planı provası yaptınız deniyor, ama aynı toplantıda KKK’nin ve GK’nin gözlemcisi olarak bulunan ve halen muvazzaf olarak görev yapan subayların ifadelerine başvurulmuyor (ya da başvurulmuşsa dikkate alınmıyor).
Çetin Doğan’a sorgusunda salt önceden saptanan sorular soruluyor, verdiği cevaplar üzerine hiç bir ek soru sorulmuyor, olayı aydınlatmak gayreti gösterilmiyor. Nasıl oluyorsa, Çetin Dogan’in verdiği cevaplar yeni soru sorulmasını gereksiz kılıyor.
Bu, bir sanığın kendini savunma hakkının elinden alınmasıdır. Hukuk devleti prensiplerine inanıyorsanız, dünya görüşünüz ne olursa olsun bunu tasvip edemezsiniz.
11 Mart 2010
GENEL