Denizde TRT kameraları önünde darbe belgesi hazırlayan subay

Gölcük’te bulunan ve (sahte) Balyoz belgelerinin kayıtlı olduğu 5 no.lu hard diskten aynı zamanda Amirallere Suikast-Kafes-Casusluk-Fuhuş gibi aklınıza gelebilecek tüm davalar hakkında da yeni dijital delil çıkıyor. (İngilizce ifadesiyle, how convenient!)

Balyoz için tespit tutanağı hazırlayan emniyet görevlileri bu dijital belgeleri “DONANMA KOMUTANLIĞI’NDAN ELDE EDİLEN DİĞER VERİLER (Ergenekon-Poyrazköy-Kafes-Casusluk Vb. Soruşturmalarla İlgili)” başlığı altında incelemişler. Poyrazköy ve Balyoz davaları sanıklarından Ali Türkşen için hazırladıkları tespit tutanağında, diğer davalarla ilgili bu belgelerden AZINLIKLAR EMİR.doc isimli Word belgesi için şöyle yazıyor:

“Belgenin dijital kullanıcı yolları incelendiğinde oluşturma tarihinin 05.11.2008, son kaydetme tarihinin 14.12.2008 olduğu, belgeyi yazanın ve son kaydedenin Ali TÜRKŞEN isimli kullanıcı olduğu görülmektedir.”

Bu ve benzeri imzasız dijital belgelerin (çok kolaylıkla manipüle edilebilen) üstverilerinden yola  çıkarak TEM görevlileri şu sonuca ulaşıyor:

“Ali TÜRKŞEN isimli şahsın, 2003 yılında Balyoz Harekat Planı kapsamında darbeye zemin oluşturmak için yapılması planlanan faaliyetler kapsamında hazırlanmış olan belgelerde Operasyonel faaliyetlerde görevlendirildiği, benzer amaçlı hazırlanan 2008 tarihli belgelerde de operasyonel amaçlı görevlendirildiği, şahsın bu tarz görevlendirmelerde Kadir SAĞDIÇ isimli şahsın uhdesinde görev aldığı tespit edilmiştir.”

Üstverisine bakarsak, AZINLIKLAR EMİR. doc belgesi ilk olarak 5 Kasım 2008’de sabah saat 9:41’de Ali TÜRKŞEN kullanıcı adı ile kaydedilmiş.

Ali Türkşen’in bu ve benzeri belgeleri hayatında ilk defa gördüğünü söylemesinin elbette hiç bir değeri yok; zira imzasız dijital belgelerin üstverilerine bakarak TEM görevlileri Türkşen’in “bu tarz” görevlendirilmelerde görev aldığını tespit etmiş bile.

Şansa bakın ki, TRT ekibi, 5 Kasım 2008’de (evet, belgenin sözde kaydedildiği gün) o dönem Kurtarma Grup Komutanı olan Albay Türkşen’in (evet, sözde belgeyi kaydeden kullanıcının adı) gemisinde derin su dalgıçlarının eğitimlerini çekiyor. 5 Kasım 2008 günü sabah 8:30’da başlayan ve gün boyu devam eden çekimler aşağıda bir bölümünü göreceğiniz  “Savaşta Barışta Türk Ordusu” programında yayımlanıyor.

Türkşen, Balyoz’un 45nci celsesinde Gölcük’ten çıkan belgelerle ilgili olarak bu konuyu gündeme getiriyor ve videoyu “Mahkeme”ye izletmeden önce salondakilere sesleniyor:

“Şimdi bu Donanma Komutanlığında Gölcük’te çıkan belgelerin gerçek olduğu konusunda hiçbir tereddüt duyulmadan 11 Şubat günü tutuklandık. (…) Ama Allah yardımcı oluyor. Tabi hayatımızın her dakikasını filme alma almamız mümkün değil. (…) Tabi ben, belki bu filmi kendi birliğimde o günkü eğitim sırasında çektirmiş olsam, belki bunu da ben kendim organize etmiş olabilirim diye de düşünülebilir. Ama gene Allah yardım ediyor. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) kameralarının önünde, sabah saat 8:30’dan akşama kadar, limandan ayrı yaptığım faaliyetlerin küçük bir bölümünü (…) sizlere göstereceğim.

Bu video sırasında Heyetinizden, avukatlardan, sanıklardan, seyircilerden, herhangi bir kimse bu görüntüler sırasında sağımda solumda, önümde arkamda, bir bilgisayar görüyorlarsa, saat 10:40 [dogrusu 9:41 olacak] itibari ile iddia edilen hazırladığım raporu, hazırladığımı düşünüyorlarsa lütfen videoyu izledikten sonra söylesinler.”

“Mahkeme” videoya öylece bakıyor. Tıpkı diğer sanıkların sundukları sahtecilik kanıtlarına baktıkları gibi. Davadaki avukatlardan birinin deyimiyle “sinirleri alınmış” vaziyette videoyu izliyorlar. “Mahkeme” ertesi gün Ali Türkşen dahil 163 Balyoz sanığının tutukluluğuna devam kararı veriyor. Kuvvetli suç şüphesi nedeniyle.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

165 Yorum “Denizde TRT kameraları önünde darbe belgesi hazırlayan subay”

  1. Altan Alpay Says:

    Şakirt kül yutmaz! Mahkeme heyeti haklı!

    Tabiki o belgeyi bu kişiler yazmıştır, şöyle ki, bakın şimdi bu arkadaş derin-su dalışı yapıyor, 500 metre aşağıdaki onu bekleyen bir denizaltı var, bu denizaltı dalgıçları darbe planı yapsın diye oraya bekliyor. Çekim yapılırken meğerse denizaltıya girip belgeleri hazırlayıp kayıt ediyorlar!! Sonra da bu çekimleri delil olarak gösterip biz yapmadık diyecekler.

    Ben mahkeme başkanı olsam sorarım (hatta sorulmuş bile olabilir) dalış yaptığınız yerde aşağıda sizi bekleyen denizaltı veya denizüssü gibi birşey var mıydı? Oraya girip yazmış olabilir misiniz? Peki madem öyle o zaman banko sorumuzu sorardık: Peki siz yazmadınız niye sizin isminizi koymuşlar şeklinde.

    Bu pensilvanya’nın ormanları yemyeşil bol oksijenli beyinimiz açıldı hicrette bize kül yutturmanız zor.

    Hemen ZAMAN’a haber vereyim yarın manşete çeksinler ‘Dalıp Dalıp Darbe Planı Yazdılar’ diye bir başlık atar Ekrem’ım Duman’ım!

    Cevapla

    • Solmaz Türk Says:

      Teşekkürler Altan bey,sayenizde güne gülerek başladım.Duruşmaları katılıp izleseler aslında mahkemenin sizin yazdıklarınızdan farklı olmadığını görecekler ama insanlar delil denilen saçma sapan şeyler yüzünden mağdur edildikleri için ne yazık ki gülemiyoruz.

      Cevapla

    • sdfsjlk Says:

      akıl fikir diyorum yarabbim, akıl fikir…

      hayır, bu kadar cahil cühela olunmaz ki…türettiğiniz paranoya ucuz amerikan film senaryolarından öteye gitmez, bunu siz de biliyorsunuz ama işinize gelmiyor öyle değil mi? allah aşkına başbakan yardımcısı binlerce insanın katili terörist başı için “ev hapsi durumu konuşulabilir” derken,şekil 1a da görüldüğü gibi haksız bir yargı süreci sonrası paşalara verilen karar; müebbetten çevrilen bir 20 yıl..nasıl bir adalet bu, nasıl hak hukuk? tarafsız olun bi ya, az vicdanınız olsun!!!

      Cevapla

    • Osman Batur Says:

      Elinize sağlık Altan Bey. : )) Maksat ,olası bir işgalde direnecek tek bir asker bırakmamak. Kendileri bile inanmıyor kurdukları komplolara.

      Cevapla

  2. Solmaz Türk Says:

    Hadi bakalım burada tespit edilen her sahteciliğe bir kulp takıp bol bol laf salatası yapanlar,bu sahtekarlığa ne cevap vereceksiniz.Ergenekon,Balyoz,Poyrazköy gibi isimlerle açılan davalarda yargılan subaylar hangi vasıflarından dolayı bu davalara dahil edilip kurban seçildi,arkalarından gelen birilerine yer açmak için mi?

    Cevapla

  3. Slobodan Hacirahmanovic Magamedov Says:

    Aslinda görüntüleri ceken baska bir haber kanali olsaydi kanimca polis kameramani ve program sorumlularini da iceri atardi. Ve bunun uzerinden subayin suclulugunu kanitlamaya calisirdi. Fakat bu subayin verilmis sadakasi varmis ki görüntüleri ceken TRT. AKP’nin 2002’de kazandigi secimden sonra TRT’nin icinin eski Samanyolu TV yoneticileri ile dolduruldugunu dusunursek subay’in gosterdigi video kendisini cok net akliyor.

    Tabi bunlarin mahkeme icin herhangi bir onemi yok.

    Cevapla

    • Solmaz Türk Says:

      orada gerçek bir mahkeme olsaydı belki önemi olurdu.Bana eski Türk filmlerindeki mahkeme sahnelerini hatırlattı,”Yaz kızım,tutukluluğunun devamına..”

      Cevapla

  4. boraxin Says:

    Koşaner efendi ne dedi peki?
    Balyoz planının belgelerini çaldırdık diye kızmış beyefendi,
    bu da mı yalan yani, siz uyumaya devam edin…

    Cevapla

    • Slobodan Hacirahmanovic Magamedov Says:

      Yanlisiniz var. Kosaner “Plan seminerinin belgelerini caldirmisiz” diyor ses kayitlarinda. Balyoz demiyor. Plan semineri yasal. Zaten seminerde Balyoz-sakal-biyik-kasik-orak-cekic-balta-vs. gibi sozde darbe planlarinin hicbirinin ilk harfleri dahi gecmiyor. Ayrica savcilar seminer icerigini kanuna aykiri bulmuyorlar.

      Bu sizin yazdiginiz yorumlari bundan 1-2 yil once baska arkadaslar da denemisti. Onlara danisin bence. Ha bir de cok fazla Zaman, Taraf, Yeni Safak, Ztar, Zabah okumamak lazim. Biraz da baska yazili mecralara bakmak lazim. Bunye de kalici hasar yaratabilir bu “gasteler”.

      Allah’a emanet olun.
      S.H. Magamedov

      Cevapla

    • ccgursel Says:

      Boraxin,

      Kosaner Balyoz planinin belgelerini caldirmisiz falan demedi. Lutfen adamin soylemedigi seyleri soylemis gibi gosterip sucsuz insanlari suclamaya kalkmayin.

      Cevapla

  5. boraxin Says:

    kesin öyledir, emin ol, o yüzden bunların hocası olan komutan da yapmislardir diyor, o da yalancidir size göre…

    Cevapla

    • Solmaz Türk Says:

      Vah,vah…Sen buralarda yenisin her halde…

      Cevapla

      • trekking Says:

        Solmaz hn.

        Boşverin trolleri beslemeyelim. Bu ülkede köpek davasından, bebek davasından Başbakan asıldı. “Kimseyi durduk yere içeri atmazlarmış”.

        Cevapla

  6. boraxin Says:

    evet yeniyim, sen bayagı eskisin belli:)
    kimseyi durduk yere içeri atmazlar, öyle olsaydı beni de atmaları gerekirdi…

    Cevapla

    • ışıl balkış Says:

      Sen kimsinki senide içeriye atsınlar…?*açıkça adını bile vermekten korkan nick kullanan bir insan gerçek yaşamındada en az burada göründüğü gibidir…bu millete çok az maaaşla senelerce en üst düzeyde aldığın egitim hakkınımı verdinmi..?sen ATATÜRKÇÜdüşünceden ve onun ışıklı yolundan hiç gittinmi…? ve sen Türk ordusunda görev aldınmı ki senide içeriye arsınlar..?Sizler her devrin adamları her devirde sadece ahkam keser.. boş ve bilmeden akıl yürütenlersiniz… tabiki içeriye atılmazsınız…

      Cevapla

  7. boraxin Says:

    seni de asarlar bigün bu kafayla gidersen…

    Cevapla

    • Can Acar Says:

      boraksin,

      Hoş geldiniz diyeceğim ama “Kimseyi durduk yere içeri atmazlar” diye başlayıp ardından trekking’i asmayı uygun görmüşsünüz ayağınızın tozuyla. Pek hoş olmamış.

      Size bu yeni geldiğiniz blog ile ilgili biraz bilgi vereyim.

      2010 Mart ayından beri, birbuçuk yılda 200’e yakin makale yayınlanmış burada. Yüzlerce kişi tarafından yaklaşık 9000 yorum yapılmış tüm bu makalelere. Her on yorumdan birini buradaki iddialara şüpheyle yaklaşan, sürekli çürütmeye ve açık bulmaya çalışan “fmerakli” rumuzlu yorumcu tarafından yazılmış. Kendisi hala çabalıyor.

      Eğer konu “kimseyi durduk yere içeri atmazlar” kadar basit olsaydı bu kadar tartışma, bu kadar zaman ve emek harcanır mıydı sizce?

      Tavsiyem önyargılarınızı kenara bırakıp yan tarafta bağlantısı olan “15 soruda Balyoz” dokümanı ile okumaya başlamanız. Her türlü sorunuzu, şüphenizi tartışabiliriz, ancak temel problemi anlamadan yapacağınız daha önce defalarca tartışılmış sorular yukarıdaki gibi cevaplarla karşılanacaktır.

      Daha bilgili yorumlarla katkılarınızı okumak umuduyla …

      Cevapla

  8. boraxin Says:

    Buradakiler cehepeli galiba, çünkü onlar kendileri gibi düşünmeyenleri troll vs gibi saçma sapan şeylerle suçlayıp uyuz olurlar, demokrasi anlayışları budur onların (çakma demokratlar), bu yüzden de muhalefette kalmaya mahkumdurlar, yok cehepli degilseniz, dikkate almayın dediklerimi.
    Bu arada ben de aakeepli degilim, daha dogrusu hiçbir partiden degilim, çünkü benim görüşlerime uyan parti yok.

    Gelelim şu davalara, ben bunlardan dolayı tutklanmış, sonradan serbest bırakılmış bazı kişilerin akrabasıyım, bazılarıyla beraber görev yaptım, bazılarının da emrinde çalıştım (93-07 yurtdışı görevler dahil). Ben de bunların dogru oldugunu söylüyorum, kaldı ki daha ortaya çıkmayan neler var da onlar bunların yanında hikaye kalır…
    Yakında onlar da çıkabilir, çünkü bunları ortaya çıkaranlar birçok kişinin sandıgı gibi aakepenin sızdırdıgı ajanlar degil, TSK içindeki gerçekten dürüst, namuslu olan görevlilerdir. Eskiden yapamazlardı ama artık devir değişti…

    “Kimseyi durduk yere içeri atmazlar” sözümün arkasındayım, hadi yanlıkşıkla bir, iki kişi olsun da bu kadar adamı da yanlışlıkla veya başka sebeplerden boş yere mi attılar içeri? Peki sonradan serbest bırakılanlar ne oluyor? Onları da yanlışlıkla serbest bıraktılar diyelim mi?
    Peki beni niye atmıyorlar yanlışlıkla veya kasıtlı olarak ya da geçmişin intikamını almak için bazılarına göre, ben herhalde en yukarıdan torpilliyim, dokunulmazlıgım var…
    Belki de Başkan Obama’nın Türkiye sorumlusuyum ondan.

    Cevapla

    • Solmaz Türk Says:

      ”Peki beni niye atmıyorlar yanlışlıkla veya kasıtlı olarak ya da geçmişin intikamını almak için”sorusuna cevap,seni içeri atacak kadar önemsemiyor,adam yerine koymuyorlar olabilir mi ? En iyisi sen gidip gizli tanıklık için başvur,senin gibi karın ağrısı tutanları gizli tanık yapıyorlar.Bu arada dersine de iyi çalış ,bazı gizli tanık olanların renk körlüğünün tutup kış günü denizci subaylara beyaz üniforma giydirmesi gibi yanlışlıklar yapma.

      Cevapla

    • Can Acar Says:

      boraxin,

      Burada o kadar çok troll var ki. Sizin yazdıklarınız da dışarıdan pek farklı gözükmüyor. Yazdıklarınız doğru olsa bile, anonim bir rumuz kullanarak kendisine karşı çıkanlara saldıran, doğrulanması mümkün olmayan ifadeler kullanarak haklı olduğunu iddia eden bir görüntü sergiliyorsunuz.

      Size yazdıklarınız üzerine birkaç soru sorayım, belki bu sorular üzerinden daha kolay anlaşırız:

      * Balyozdan tutuklu bulunan 200’den fazla kişinini her birinin tek tek suçlu olduğundan emin misiniz?

      * Bu kişilerin tutuklanmasının sebebi askeri yazım kurallarına uymayan, çelişkilerle ve hatalarla dolu sonradan oluşturulduğu veya değiştirildiği kanıtlanmış belgeler. Eğer yapılanlar bu kadar ortalıkta ise, neden sahte belge yaratılıyor?

      * Sizin bahsettiğiniz onurlu askerler bu sahtekarlıkları yapar mı? Cevabınız evet ise onlara hala onurlu diyebilir miyiz?

      * Balyozda tutuklu onlarca asker kimin yazdığı belli olmayan şaibeli bir belgede isimleri geçtiği için tutuklu (EK-A). Bu belgede ismi geçtiği halde tutuklu olmayanlar da var. Bu ayrımı açıklayabilir misiniz? Kararı kim nasıl veriyor?

      * “Ben neden tutuklu değilim o zaman” Diye sorduğunuza göre, tutuklu olmayan herkes masum mu? Eğer dışarıda kalanların tümü masum değil ise, argümanınız hatalı olmuyor mu?

      * Sıranın size gelmeyeceğini nereden biliyorsunuz?Adınız bir listede geçiyor diye yarın siz de tutuklanırsanız ne hissedersiniz?

      Bu sorularla ilgili ne düşündüğünüzü söyleyebilirseniz çok sevinirim. Yoksa diğer söylediklerinizin hiçbir inandırıcılığı olmayacak okuyucuların gözünde.

      Son olarak, Balyoz’un doğrudan AKP tarafından organize edildiğini ilk kez sizden duyuyorum. Cemaat’ten bol bol bahsedildi, ancak AKP’nin TSK içerisine sızdığından hiç bahsedilmedi. AKP olaylardan faydalanmakla, hukuksuzluklara göz yummakla, hukuka müdahale etmekle suçlanıyor genellilkle.

      Cevapla

      • boraxin Says:

        Burada o kadar çok troll var ki. Sizin yazdıklarınız da dışarıdan pek farklı gözükmüyor. Yazdıklarınız doğru olsa bile, anonim bir rumuz kullanarak kendisine karşı çıkanlara saldıran, doğrulanması mümkün olmayan ifadeler kullanarak haklı olduğunu iddia eden bir görüntü sergiliyorsunuz.

        1. Troll oldugumu bir arkadaş iddia ederek o saldırdı önce, ben kimseye saldırmadım, sadece fikrimi söyledim her zamanki gibi ve saldırıya karşı savunma geliştirdim. Bu da hakkımdır.
        Size yazdıklarınız üzerine birkaç soru sorayım, belki bu sorular üzerinden daha kolay anlaşırız:
        * Balyozdan tutuklu bulunan 200′den fazla kişinini her birinin tek tek suçlu olduğundan emin misiniz?
        2. Bundan hiç kimse emin olamaz, aynı durum tersi için de geçerlidir. Zaten ben hepsi suçludur de demedim. Suçsuz yere, yanlışlıkla, haksızca veya pislik yapmayla içeri alınanlar da olabilir.
        * Bu kişilerin tutuklanmasının sebebi askeri yazım kurallarına uymayan, çelişkilerle ve hatalarla dolu sonradan oluşturulduğu veya değiştirildiği kanıtlanmış belgeler. Eğer yapılanlar bu kadar ortalıkta ise, neden sahte belge yaratılıyor?
        3. Sahte belge oluşturan varsa, o da ortaya çıkar ki bunu yapan benim için haindir. Bu belgeleri doğru dürüst eğitimi olmayan erler de yazmış olabilir.
        * Sizin bahsettiğiniz onurlu askerler bu sahtekarlıkları yapar mı? Cevabınız evet ise onlara hala onurlu diyebilir miyiz?
        4. Hayır yapmazlar, eğer sahte belge düzenleyen subay varsa, bana göre şerefsiz bile denmeyecek kadar zavallıdır ancak şu da var, diğerleriyle aralarında sorunlar çıkmış ve pislik yapmış olanlar olabilir, unutmayın ki yıllarca doğuda görev yapıp TSK’dan pkkya geçen ve birçok askeri şehit eden şerefsizler de olmuştur, büyük zarar vermişlerdir ayrıca yurtdışı göreve gidip daha sonra TSK faşisttir, ırkçıdır bilmem nedir diye çamur atıp sığınma isteyen ve alan ve de geri gelmeyen köpekler de olmuştur. Boşuna insanoğlu çiğ süt emmiştir demiyorlar.
        * Balyozda tutuklu onlarca asker kimin yazdığı belli olmayan şaibeli bir belgede isimleri geçtiği için tutuklu (EK-A). Bu belgede ismi geçtiği halde tutuklu olmayanlar da var. Bu ayrımı açıklayabilir misiniz? Kararı kim nasıl veriyor?
        5. Bu doğruysa, bu belgede ismi olup da tutuklu olmayanların arkasında kim var ona bakmak lazım ama böyle bir şey tarafımdan kabul edilemez. Bu şuna benzer, emperyalist devletlerin taktiği olan benim teröristim iyidir, seninki kötüdür…
        * “Ben neden tutuklu değilim o zaman” Diye sorduğunuza göre, tutuklu olmayan herkes masum mu? Eğer dışarıda kalanların tümü masum değil ise, argümanınız hatalı olmuyor mu?
        6. Ben bunu özellikle dedim çünkü bazılarına (bu bazıları bu forumda yazanlar değil, genelden bahsediyorum) göre bir sürü sebepten dolayı önüne geleni içeri alıyorlarmış, yok intikam almak içinmiş, yok TSK düşmanlığı yapmak için, yok Amerika emretmiş vs vs tonla sebep sayabilirim. Kimin masum kimin suçlu olduğuna mahkemeler karar verecektir daha sonra da tarih karar verir ancak mahkeme yanlış veya taraflı karar verebilir, onlar da insan. Herkes dört dörtlük müdür ki her şeyin dört dörtlük olmasını beklesin.
        * Sıranın size gelmeyeceğini nereden biliyorsunuz?Adınız bir listede geçiyor diye yarın siz de tutuklanırsanız ne hissedersiniz?
        7. Gelebilir tabii ki, ben buna hazırım zaten. Beni de istedikleri zaman alabilirler, benim korkum yok çünkü hiçbir suç işlemedim, vicdanım da rahat, kafamı yastıga huzur içinde koyup uyurum ama bana da pislik yapmak için düzenleme yapacak olan varsa, buyursun yapsın, ben onu da göze alırım. Nasılsa gerçek ortaya çıkar. Kaldı ki ben suçsuz yere içeri de girsem, ülkem için içeri girmek de varmış derim, sağlık olsun, canım sagolsun derim, gocunmam, bazıları gibi eskiden krallar gibi dışarıda yaşayıp içeri düşünce de bilmem ne gibi mızmızlanmam…
        Son olarak, Balyoz’un doğrudan AKP tarafından organize edildiğini ilk kez sizden duyuyorum. Cemaat’ten bol bol bahsedildi, ancak AKP’nin TSK içerisine sızdığından hiç bahsedilmedi. AKP olaylardan faydalanmakla, hukuksuzluklara göz yummakla, hukuka müdahale etmekle suçlanıyor genellilkle.

        8. Ben akp organize etti demedim, böyle iddia edenler var demek istedim, cemaat diyen de var, fethullah diyen de var, hatta bunu TSK içindeki Amerikancı derin devlet yanlılarının Ulusalcı subayları tasfiye etmek için yaptıgını iddia edenler de var, isteyen istedigini söylüyor, nasılsa demokrasi var ya…AKP faydalanıyor olabilir tabii eh bu da gayet normaldir, unutmayın ki politikada her yol mübahtır her ne kadar bana ters olsa da. Mahir Kaynak Hocam genelde bir operasyondan kim faydalanıyorsa, o yapmıştır tezini ileri sürer ama bu her zaman geçerli değildir. Buna göre Hitler’e de Yahudileri, Yahudilerin kendileri katlettirmiştir.
        Bir de bu sızma, sızdırmayla ilgili şunu söyliyim, hani araştırmacı gazeteci/gazetecilik derler ya, böyle bir şey yoktur, hiçbir gazeteci kendi başına devletin gizli belgelerini, bilgilerini ele geçirip bunları yayınlayamaz. Bunları birileri kendilerine verir, al bunları yaz derler. O birilerinin de kimler olduğunu herhalde tahmin etmişsinizdir…

        Cevapla

        • Can Acar Says:

          boraxin,

          Sahtekarlık yapanların onurlu subaylar olamayacağını, eğer hile yapan varsa bunların ortaya çıkması gerektiğini söylemişsiniz. Buradaki pek çok diğer yorumcunun, özellikle de Solmaz Hanım ve trekking’in sizin bu yazdıklarınızla aynı fikirde olduğunu peşinen söyleyebilirim.

          Son yazdığınız paragraf da çok etkileyici. “Beni de istedikleri zaman alabilirler, benim korkum yok çünkü hiçbir suç işlemedim, vicdanım da rahat, kafamı yastıga huzur içinde koyup uyurum ama bana da pislik yapmak için düzenleme yapacak olan varsa, buyursun yapsın, ben onu da göze alırım. Nasılsa gerçek ortaya çıkar. Kaldı ki ben suçsuz yere içeri de girsem, ülkem için içeri girmek de varmış derim, sağlık olsun, canım sagolsun derim, gocunmam” demişsiniz.

          Eğer tutanakları okursanız çok benzer cümleler sarfeden pek çok tutuklu subay olduğunu göreceksiniz. Ancak sizin görüşünüze göre onlar da temizlenmesi gereken pislikler. Eğer siz içeride olsaydınız dışarıdan nasıl gözükecektiniz?

          Lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakıp olan biteni biraz inceleyin, üzerinde düşünün. İşlenen suçların somut delillerle ve adil bir yargılamayla cezalandırılmasına buradaki kimsenin itirazı yok. Olamaz da zaten.

          Ancak Balyoz darbe planı denilen planın sahtekarlıklarla dolu olduğu defalarca kanıtlandı. Mahkeme’nin tarafsız ve adil olmadığı, savcıların sanıkların lehine olan delilleri kasıtlı olarak iddianameye koymadıkları, hatta sakladıkları ortaya çıktı. Mahkeme sahtekarlıkları araştırmıyor, savcılar hakkında yapılan şikayetler için işlem yapılmıyor. Bahsettiğiniz adil yargılama ortamından eser yok.

          Böyle bir durumda adaleti aramak ve haksızlıklara karşı çıkmak herkesin görevi.

          Saygılarımla …

          Cevapla

          • boraxin Says:

            Sahtekarlık yapanların onurlu subaylar olamayacağını, eğer hile yapan varsa bunların ortaya çıkması gerektiğini söylemişsiniz. Buradaki pek çok diğer yorumcunun, özellikle de Solmaz Hanım ve trekking’in sizin bu yazdıklarınızla aynı fikirde olduğunu peşinen söyleyebilirim.
            1. Trekking olabilir ama Solmaz Hanım olamaz. TSK’nın şerefli subaylarının emrinde çalışmaya aşağılık duygusu diyen biri en aşağı seviyededir bana göre ve bunu diyen birine mi kaldı Yüce TSK’yı savunmak? Vah yazık…
            Son yazdığınız paragraf da çok etkileyici. “Beni de istedikleri zaman alabilirler, benim korkum yok çünkü hiçbir suç işlemedim, vicdanım da rahat, kafamı yastıga huzur içinde koyup uyurum ama bana da pislik yapmak için düzenleme yapacak olan varsa, buyursun yapsın, ben onu da göze alırım. Nasılsa gerçek ortaya çıkar. Kaldı ki ben suçsuz yere içeri de girsem, ülkem için içeri girmek de varmış derim, sağlık olsun, canım sagolsun derim, gocunmam” demişsiniz.Eğer tutanakları okursanız çok benzer cümleler sarfeden pek çok tutuklu subay olduğunu göreceksiniz. Ancak sizin görüşünüze göre onlar da temizlenmesi gereken pislikler. Eğer siz içeride olsaydınız dışarıdan nasıl gözükecektiniz?
            2. Tutuklandıktan sonra tabii ki öyle derler, şaşırmamak lazım. Önemli olan bunları demekle kalmayıp uygulamaktır. Gerçekten bunları uygulamasına rağmen haksız yere tutuklanan kişi bunları söyleyebilir ancak. Bunları söyleyen dışarıda ve diğer söyleyenler içerdeyse arada bir fark vardır değil mi? Onlar sadece söylüyor, ben söyleyip uyguluyorum. İçerde olsam, dışarıdakilerin ne düşüneceğinin benim için bir önemi olmaz çünkü önemli olan benim kendini bilmemdir, başkası bilmese de olur, ayrıca isteyen istediği kişi hakkında (iyi/kötü) istediğini de düşünebilir, buna da kimse engel olamaz.
            Lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakıp olan biteni biraz inceleyin, üzerinde düşünün. İşlenen suçların somut delillerle ve adil bir yargılamayla cezalandırılmasına buradaki kimsenin itirazı yok. Olamaz da zaten.
            3. Önyargılı olsam hiçbirinizi dinlemem, cevap da vermem. Hatta trollük yapardım.
            Ancak Balyoz darbe planı denilen planın sahtekarlıklarla dolu olduğu defalarca kanıtlandı. Mahkeme’nin tarafsız ve adil olmadığı, savcıların sanıkların lehine olan delilleri kasıtlı olarak iddianameye koymadıkları, hatta sakladıkları ortaya çıktı. Mahkeme sahtekarlıkları araştırmıyor, savcılar hakkında yapılan şikayetler için işlem yapılmıyor. Bahsettiğiniz adil yargılama ortamından eser yok.
            4. Ben adil yargılama var demedim, hatta mahkemedekilerin de insan olduğunu, hata yapabileceğini söyledim. Madem begenmiyorsunuz mahkemeleri, o zaman değiştirin, beğeneceğiniz türde olanını getirin. Suç işleyen kişi zaten bazı şeyleri göze almış demektir, buna adil yargılanmama da dahil olmalıdır değil mi? Baştan pazarlığı mı var suç işlersen şöyle böyle muamele görürsün mahkemede diye? E. Orgenerallerden biri de ilk içeri alındığında dönemin Genelkurmay Başkanına ana avrat basıyordu bizi korumadı diye. Hem pislik yapacak, hem de koruma bekleyecek, oh ne ala memleket…
            Soner Yalçın’ın avukatları da bilgisayarına bu sahte word belgelerinin uzaktan trojanla sokulduğunu iddia edecek kadar saçmalamışlardı, herhalde herkesi bilgisayar konusunda cahil sanıyorlardı. Trojan sokarsın bilgisayara, key logger da sokarsın, başka virüsler de sokarsın hatta bilgisayarda yaptığı işlemleri de görebilirsin ancak word belgesini uzaktan trojanla sokamazsın, bunu ancak mail yoluyla gönderebilirsin, onu da mail serverlarının kendi içindeki güvenliği engeller, hadi diyelim engelleyemedi, o word belgesinin bilgisayarda kayıtlı olması için mutlaka o kişi tarafından açılması gerekir, (Soner Yalçın da kendisine ait olmayan sahte word belgesini açıp bilgisayarında saklayacak kadar acemi bir adam demek ki) ya da flash bellek veya cd’den bilgisayara aktarabilirsin, ama kesinlikle uzaktan trojanla word belgesi sokamazsın, böyle bir teknoloji daha icat edilmedi.

            Böyle bir durumda adaleti aramak ve haksızlıklara karşı çıkmak herkesin görevi.

            Saygılarımla …

            Cevapla

            • Can Acar Says:

              boraxin,

              Eğer bir gün sahtekarlık ve hile ile yalan yere suçlanırsan, umarım karşına senin gibi birisi çıkmaz. Bu askerlerin suçlu olduğuna peşinen karar vermiş durumdasın. O askerlerden birisi bile suçsuz ise bunun bedelini kim ödeyecek? Onları suçsuz yere mahkum ettiğin için vicdanın rahat edecek mi? Suçsuz oldukları halde yalanlarla, hatalı değil kasıtlı olarak özgürlükleri ellerinden alınan kişilerden bahsediyoruz. Bu söylediklerimin kanıtları bu blogda defalarca yazıldı, tartışıldı. Eğer okuyup araştırmaya, düşünmeye zahmet etmeyeceksen yazmaya da boşuna enerji harcama.

              Özel yetkili mahkemeler hukuku yok ediyor. Değiştirmek için çaba harcanıyor, ancak işine geldiği için bugün olanlara göz yumanlar yarın aynı mahkemeler kendilerine döndüğünde sığınacak yer bulamayacaklar. Eğer adalete güvenemezseniz hayatınızı özgür bir şekilde sürdüremezsiniz. Bugün TSK, yarın futbol, öbür gün öğretmenler, başka bir gün mavi renk sevenler. Eğer yargılama hukuka uygun yapılmazsa sıra size geldiğinde yardımınıza koşacak kimse de kalmaz.

              Biraz daha düşünün ve araştırın derim …

              Not: Konu dışında kalıyor ancak isterseniz ayrıca tartışalım. Doğru trojan ile her istediğinizi yaparsınız. Program da yüklersiniz. Bilgisayardaki dokümanları da alırsınız, doküman da koyarsınız. Bilgisayarın ekranını ve yazılan her şeyi görebilir, kontrol edebilir, sesleri kaydeder, kamera varsa etrafı bile görebilirsiniz.

              Cevapla

              • boraxin Says:

                Ben de tam tersine karşıma benim gibi birinin çıkmasını isterim. Varsın o da beni istediği gibi mahkum etsin, sorun değil.
                Suçsuz olanlar için bedeli, kim haksız yere suçlamışsa, o öder. Yanına kalmaz merak etme. Benim vicdanım da her zaman rahattır.

                Eğer adalete güvenemezseniz hayatınızı özgür bir şekilde sürdüremezsiniz demişşin, doğru demişşin ama güvenmeyen veya güvenemeyen ben degilim, sizlersiniz.
                Güvenmiyor veya güvenemiyorsanız, mahkemeye çıkacak birşey yapmayın, çıkarsanız da sonucuna katlanın…

                Olur tartışalım, uzaktan PC’ ye trojanla word belgesi sokma, o PC’de bırakma, açma, kaydetme vs vs harici diğer dediklerinin hepsi yapılır…

                Cevapla

                • Can Acar Says:

                  boraxin,

                  Mahkemeye çıkacak birşey yapmamış insanların tutuklu yargılandığı bir durum var ortada. İsimleri sadece hayatlarında görmedikleri bir listede yazdığı için tutuklular. Bu insanlardan bazılarının başka suçları veya sizin deyiminizle pislikleri olabilir, ama her suç kendi kanıtları ile yargılanıp cezalandırılır. Uydurma delillerle değil.

                  Balyoz mahkemesine ve savcılarına güvenmemek için çok geçerli kanıtlar var. TSK’nın sadece “pislikleri” değil tüm yapısı ve ülkenin güvenliği tehdit altında. Tüm belgeler ve bilgiler elinizin altında. Buyrun, okuyun, üzerinde düşünün, sonra tekrar konuşuruz.

                  Trojan konusuna gelince: Eğer program çalıştırıp uzaktan kontrol edebiliyorsanız, dosya yazıp kaydedebilirsiniz de. Belki sizin aşina olduğunuz trojanlar bunu yapamıyor olabilir, ama emin olun yapmak mümkün.

                  İyi çalışmalar…

                  Cevapla

                  • boraxin Says:

                    Bu isimleri yazanlar ne diye yazmış o zaman o isimleri ve neye göre yazmış, nasıl seçmişler isimleri (personel isimleri ortalıkta geziyor galiba, bir benim ismimi bilen yok galiba), hepsine tek tek gıcık oldukları için mi yazmışlar, dur biraz pislik yapalım, suçu günahı olmayan adamları yakalım diye mi yazmışlar, o listede neden diğer birçok görevlinin ismi yok o zaman? Koskoca TSK’da sadece o listede isimleri olanlar mı var? Yazı tura mı atmışlar acaba ya da liste yapıp torbaya koymuşlar, tombala gibi çekmişler.

                    Trojanla bu dedigin mümkün olsa, o zaman karşı taraf da yapar aynısını, ortalık word belgelerinden geçilmez. istegini yaz, yolla istedigin pcye…

                    Cevapla

                    • Can Acar Says:

                      boraxin,

                      Bu konu da çok tartışıldı. Farklı olasılıklar var. Hatta mahkeme bile soruyor sanıklara “neden bu listede adın var?” diye. İlgili blog yazılarını ve yorumları okumanızı öneririm.

                      Bu sorunun gerçek cevabını ise sadece listeyi oluşturanlar bilebilir. Onları arayan ise yok. Ne mahkeme, ne de savcılar listeyi kimin hazırladığını merak etmiyor.

                      Bulun sahtekarları, sorun kura mı çekmişler diye…

                      Trojan konusunda bir şüphem yok. Bir bilgisayara trojan yükleyebildiğiniz sürece her istediğinizi yaparsınız. Bu yüzden mahkemelerde Word belgelerine ve diğer elektronik belgelere onları destekleyen başka kanıtlar olmadığı zaman güvenilmiyor.

                      Aynı şekilde Balyoz mahkemesi nereden geldiği belli olmayan bir CD’deki Word belgelerini peşinen doğru kabul ederek bu konuda da hukuk dışı davranıyor.

                    • boraxin Says:

                      Peki trojan konusunu kapatalım çünkü bir yere varamayacağız bu konuda.
                      Bu konuda anlaşamayacağımız konusunda anlaşalım.

                      Neden bu listede adın var diye sorması gayet doğal mahkemenin çünkü ben de neden benim veya tanıdığım başkalarının ismi yok o listede diye soruyorum. CD’nin nereden geldiğinin belli olmaması saçma, bu konuda mahkeme hata yapıyor, yani bu nerden geldi diye bulun bunu demesi lazım normalde, ki bulunur, gökten zembille inmedi ya…CD’yi kim ortaya çıkardıysa, adamı gizli tanık yaparsın olur, biter, ama bu işte de belki başka bir iş vardır bilemem.

                      Tamamen zıt düşünmüyoruz, ben bana göre yanlış veya hatalı olanları da söylerim. En baştan da söylediğim gibi insanoğluyuz, hata da yaparız, yanlış da.

                    • Can Acar Says:

                      Bu davadaki yanlışlar o kadar çok ki, kişisel hata veya ihmallerle açıklanacak durumu çoktan geçti. Dediğim gibi, bütün bunlar burada defalarca tartılşıldı, konuşuldu. Biraz araştirip okuyun. Yarın adınız öyle bir listede çıksa, tutuklansanız ve kimse size inanmasa ne yaparsınız bir düşünün.

                      Saygılarımla…

                      Not: Farzedelim ki e-posta ile gönderdiğiniz bir dokümanı trojan ile bilgisayara bağlanıp e-postayı açarak kaydettiniz, sonra da e-postayı sildiniz. Ne dersiniz olur mu sizce? Emin olun, doğru trojanı kullanırsanız buna bile gerek yok.

              • Solmaz Türk Says:

                Can bey,neyi kimle tartışıyorsunuz? Bu da yeni görevlilerden birisi,hatta ikisi olabilir.Aynı isimle yorum yapan bir kaç kişi mi var acaba,aynı blue,kara gibi .

                Cevapla

                • boraxin Says:

                  görevli derken ne demek istedin?

                  Cevapla

                • Can Acar Says:

                  Solmaz Hanım,

                  Trollere tahammülüm olmadığını biliyorsunuz. boraxin yeni olduğu için hala kredisi var diye düşünüyorum.

                  boraxin,

                  bu bloga trollerin yanı sıra kasıtlı olarak dezenformasyon yapıp kafa karıştırmak için görevlendirilmiş yorumcular da geliyor. Kendilerini çok çabuk belli ediyorlar. Ortak özellikleri aynı yanlış bilgileri tekrarlayıp durmak, araştırmayı, bağımsız düşünmeyi bilmemek. Sizin yorumlarınızın bilgi eksikliğinden ve önyargıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ordudaki çeşitli “pislikleri” görmüş biri olarak “yapmışlardır” diye düşünmeniz doğal. Buradaki yazılanları incelerseniz konunun o kadar basit olmadığını, aslında TSK’nın yalan ve hile ile içeriden ve dışarıdan çok ciddi ve organize bir saldırı altında olduğunu göreceksiniz.

                  Saygılarımla …

                  Cevapla

                  • boraxin Says:

                    Benim trollükle işim olmaz. Yapacak olsam inanın en iyi şekilde yaparım. Kötü niyetle veya amaçla gelen yorumcular olabilir, bu da hep olan birşeydir, forumların olmazsa olmaz kuralı gibidir ama benim böyle bir amacım da yok niyetim de, var olduğunu düşünüyorsanız da engellersiniz beni olur biter. Hiç sorun olmaz benim için.

                    TSK var oldugundan beri dışarıdan gelen saldırılara maruz kalmıştır, kalmaya da devam edecektir, bu da normal bir durum ama konumuz bu değil pek, konu içerden saldıran hainler. İçi sağlam olan bir yere dışarıdan istedigin kadar saldır, birşey olmaz ama için bozuksa da dışarıdan saldırmaya da gerek kalmaz zaten…
                    Bunu sadece tek kuruma endekslemeyelim, hepsi için geçerlidir.

                    Evet çok çeşitli pislik gördüm, birkaç örnek versem zaten inanmazsınız, muhtemelen yalancılıkla suçlarsınız…

                    Cevapla

                    • ihtimal Says:

                      Boraxin,
                      Aslinda bir iki ornek versen gayet iyi olur bence. Hayatin bir gercegindir ki, denetlenmeyen ve kontrol altinda tutulmayan her kurum icten ice bozulmaya ve illegal islerle mesgul olmaya mahkumdur. Bu direk olarak kurumla alakali olmamakla beraber, daha cok bireysel insani bir durumla alakalidir. TSKda da ayni durum soz konusudur. Kosenerin itiraflarinda oldugu gibi hesab vermeme guvencesi insana herseyi ama herseyi yaptirabilir!!!

                    • boraxin Says:

                      hesap vermeme guvencesi insana herseyi ama herseyi yaptirabilir!!!
                      İşte bu çok güzel bir ifade, bazı devlet görevlilerinin yasalarla sabit tam dokunulmazlığı vardı eskiden, bu kişileri ne polis tutuklayabilir ne de savcı ifadesini alabilirdi. Bazıları için savcının ya ohal bölge valisinden, ya asayiş kolordu komutanından ya da bunların bağlı olduğu üst makamlardan; hatta bazıları için de doğrudan başbakanın yazılı iznini alması gerekirdi ki böyle birşey hiç olmamıştı. Bizim milletimiz maalesef bu konuda komplekslidir; kendisine yetki, kimlik, silah verilenler kendilerini tanrı zanneder…

                      Peki bir örnek vereyim ancak özet geçeyim, spesifik bilgi vermiyim: asker ve polis özel harekat timlerinin pkkya karşı ortak operasyon düzenlemesi ve bu operasyon sonunda teröristlerin üzerlerinden çıkan paraların paylaşımı konusunda askerle polisin arasında sorun çıkması ve biribirlerini öldürmesi ve kayda pkk ile çatışmada şehit oldular diye geçilmesi… Pis uyuşturucu ve silah parası yüzünden biribirini öldürenlere şehit denir mi?

            • Mehmet TOSUN Says:

              Boraxin, sen Trojan ile neler yapılabileceğini sanırım tam bilmiyorsun. IP’si bilinen bir bilgisayara ya da bilinmeyen bir bilgisayara IP Scan vb. programlarla açık paylaşım klasörleri içine kolaylıkla herhangi uzantılı bir belgeyi koymanın ne kadar kolay olduğunu, Telnet üzerinden DOS komutlarıyla veya başka yöntemlerle bilgisyaralara sızılmasının ve belge yerleştirmenin kolaylığını, belgelerin ardına bir başka belgenin ya da trojan server’inin ne kadar kolay monte edildiğini ve trojan bulaşmış bir bilgisayarın remote control (uzaktan kumanda) ile nasıl köle yapıldığını sanırım bilmiyorsun. Teknolji ve bilişim cahillerine bunları anlatarak değil, yaşatarak öğretmek lazım. Bunları İnternete yeni giren Lamer’ler bile biliyor. Bırak Newbie’leri Hacker’ları…Ha ha ha! Belki de sen de biliyorsun da burada takiye yapıyorsun aklınca. Öyle nick name’lerle de dolaşma buralarda, yoksa sen de TSK içinde ekmek yiyip, ona kazık sokanlardan mısın. Adını yaz da sana öyle hitap edelim.

              Cevapla

              • boraxin Says:

                bu dediklerini sen yapsana benim pcye
                buyur benim IP No 88.251.103.124
                hadi görelim hacker misin, lamer misin yoksa nesin?
                yapamazsan sen dolaşma buralarda…

                Cevapla

  9. boraxin Says:

    belki de seninkilerden birini de ben içeri attırmışımdır, kuyruk acın bundan olsa gerek…

    Cevapla

    • Solmaz Türk Says:

      Benim değil de birilerinin emri altında çalışmış olmaktan dolayı senin bir kuyruk acın olduğu muhakkak.Kuyruk acısı yerine aşağılık duygusu demek daha doğru olur belki de.

      Cevapla

  10. boraxin Says:

    Orduyu savunana bak sen, bir subayın emrinde görev yapmanın aşağılık duygusu oldugunu söylüyor veya iddia ediyor zavallı, sanki ben zorla girmişim TSK’ya, hiç bu kadar maloşça bir ifade duymamıştım, yazık be sana, tüh valla, acıdım şimdi…
    Güzide TSK’yı savunmak sana kaldıysa artık ben buna sadece gülerim…

    Cevapla

  11. Solmaz Türk Says:

    Silivri’de görülen davaların komedi haline geldiğinin ispatı bu işte.Birileri kalkıp burada belki seninkilerden birini de ben içeri attırmışımdır diyebiliyor.Ne yaptın da attırdın içeri,ihbarda mı bulundun,sahte belge mi imal ettin? Sığlığa bakar mısınız ?

    Cevapla

  12. boraxin Says:

    Şimdi de Ergenekon Savcısı mı oldun da beni sorguluyorsun? Ne içiyorsun sen acaba?
    Ayrıca TSK’yı pisliklerden temizlemek kötü birşey galiba sana göre…

    Cevapla

  13. trekking Says:

    Hayat insana neler öğretiyor, neler gösteriyor……..

    İlk defa ihtimal ile aynı düşüncedeyim. Aynı tarafdayım.

    ” Hayatin bir gercegindir ki, denetlenmeyen ve kontrol altinda tutulmayan her kurum icten ice bozulmaya ve illegal islerle mesgul olmaya mahkumdur. Bu direk olarak kurumla alakali olmamakla beraber, daha cok bireysel insani bir durumla alakalidir. TSKda da ayni durum soz konusudur. Kosenerin itiraflarinda oldugu gibi hesab vermeme guvencesi insana herseyi ama herseyi yaptirabilir!!!”

    İşte bizim de tam olarak söylediğimiz bu. her kurum ama her kurum denetlemeyen, hesap vermeyen her kurum. Siyaset te dahil.Hani o “Tayyip Amca” dediğin, belli amcan kadar sevdiğin kişi içinde geçerli mi bu yukarıda söylediklerin.

    Güncel olduğu için tek bir örnek vereceğim.(referandumla Anayasa Mahkemesinin yerindelik denetimi yapmamasının kaldırılmış olmasını saymıyorum bile)

    Şike soruşturmasında Aziz Yıldırım ‘ın bir başka şahısla telefon görüşmesi dinlemeye takılıyor. Aziz Yıldırım diyor ki “Başbakan bana söyle Azizim Mahmut’u mu istersin M.Ali yi mi”.

    Hani o Beşiktaş ta cesur savcılar var ya, kelle koltukta görev yapan,gözü kara hiç birşeyden korkmayan, çağırıp ta neden sormuyorlar Başbakan’a “Bu konuşma doğru mu, Özerk olan bir kurum’un başına sizin işaret ettiğiniz kişi mi oturuyor” diye..

    Bugünkü güç sahipleri, kesinlikle denetlenmeyecek ve hesap verilmeyecek bir düzeni hayata geçirmişlerdir. Bana hesabı halk sorar demeyin. O bilinçli, ne istediğini bilen toplumlarda olur. Bizim gibi coğrafyalar da, ilizyon kuralları geçerlidir. gerisi ilizyonist’in marifetine kalmıştır.

    Görelim bakalım İhtimal, “Kontrolsüz güç güç değildir” tanımının sınırları nereye kadar!!!!

    Cevapla

  14. boraxin Says:

    sahte belge hazırlamakla birilerini suçlayanlar, acaba şimdi bu davadaki yarbay gürcan belgeyi ben hazırladım diye itiraf edip üstüne komutanlarına biton laf ettikten sonra neden konuşmuyorlar acaba?

    belki de bu yarbay da kendisini yakacak sahte belgeyi kendisi hazırlamıştır sizin mantıgınıza göre

    Cevapla

    • Olasılıksız Says:

      Sayın boraxin,

      Yarbay Gürcan “sahte belgeyi hazırladım” demiyor ki… Gerçek belgeyi hazırladım diyor. Ama o belgenin bu davayla ne ilgisi var? Ona ister fişleme deyin, ister işgüzarlık, ister istihbarat, ister haddini aşma… Gerek MIT, gerek emniyet, gerekse jandarmanın yıllardır fişleme yaptığını hepimiz bilmiyor muyuz? Şimdi de bu fişlemeleri başka güçler yapmıyor mu?

      Ayrıca o belgenin CD’lerden çıkan bir de imzasız sahte kopyası var. O belge yarbayı yakmaz… en azından darbe suçuyla yargılanmasına yetmez.

      Cevapla

      • boraxin Says:

        sorun belgenin içeriği veya ne amaçla düzenlendiği değil burada, belgeleri biz hazırlamadık, bunlar sahte, uydurma diyenlerin (subayların ve böyle oldugunu iddia eden bazı sivillerin) yanıldığının bizzat bu yarbay tarafından durumun itirafla ispatıdır…
        Soner Yalçın da, avukatları da belgelerin trojanla pcye sokuldugunu iddia ediyordu ama yalancı oldukları bu işin uzmanları tarafından ispatlandı…

        Cevapla

        • cdogangercekler Says:

          Baransu’nun bavulundan çıkan ve daha sonra Gölcük’te bulunan belgelerin tamamının sahte olduğunu ve bir çete tarafından üretildiğini ne biz ne de sanıklar savundu. Tersine, şimdiye kadar hep şunu ileri sürdük: Balyoz kurgusu, gerçek (fakat bir darbe ile ilgili olmayan) belgelerle sahte Balyoz belgelerinin beraber paketlenmesi ile üretildi. Burada bunun somut bir örneğini görüyoruz.

          Yarbay Gürcan’in hazirladigi belge ve sahtekarlar tarafindan bu belgenin nasil kullanildigi hakkinda daha etrafli bilgi icin: https://cdogangercekler.wordpress.com/2011/10/07/zaman-gazetesi-gene-ucuyor/

          Cevapla

          • ihtimal Says:

            Tabi tabi once %99 sahte dersiniz, sonra %80i sahte , sonra %50 u sahte. Merak ettigim nokta yalan soyleyerek kacacak yeriniz kalmadiginda bu sitede neler yazacaksiniz acxaba??

            Cevapla

            • boraxin Says:

              bu gidişle %100’ü dogru çıkacak 🙂

              Cevapla

            • Olasılıksız Says:

              %1’e kadar yolu var.. Hatta 300 civarında döküman olduğuna göre %0,3 olana kadar…

              Çünkü iddianın doğrulanabilmesi için hiç sahte evrak olmadığının kanıtlanması lazım.

              Cevapla

        • Olasılıksız Says:

          Sayın boraxin;

          Bakın şimdi önemli bir çizgiyi aşıyorsunuz. Durmuş bir saat dahi günde 2 kez doğruyu gösterir.

          Sanıkların “satedir” dediği evraklar Balyoz Darbe Planı ile ilgilidir. Yoksa 19 tane CD var ve bunlardan 3 tanesinin sahte olduğu söyleniyor. Geri kalanların seminer planlarına ait olduğunu hem savcılık kabul etmiş, hem de sanıklar kabul ediyor.

          Sizde mahkemenin tavrı gibi bir tane gerçek evraka bakıp KÜL olarak tüm dökümanları gerçek kabul ediyorsunuz. Delillerin tamamı gerçek dökümanlar olsa ve içinde sadece 1 tane sahte evrak olsa, suçlamalar da bu sahte evraka dayandırılsa dahi insanları suçlu ilan etmeye yetmez.

          Ayrıca ancak zekasından şüphe edilecek bir kişi bir darbe evrakı için “evet ben yazdım, hazırladım… darbe yapacaktık” der.

          Zaten siz bahse konu haberi de doğru düzgün okumamışsınız

          Bakın Zanan Gazetesindeki haberde dahi şöyle yazıyor: Gürcan, “Komutanımın talimatıyla hazırladım. Bunların darbeye teşebbüsle bir alakası da yoktur.” dedi.
          ….. Gürcan, “İl jandarma komutanı göreve başladığı zaman çalışacağı kamu görevlilerini tanımak ister. Bu nedenle benden bilgilendirme notu istedi.” cevabını verdi.

          Cevapla

          • boraxin Says:

            Ben bütün belgeler için bişi demedim, sadece bir örnek verdim, bütün belgeler gerçektir veya sahtedir diye kimse bişi diyemez.
            Tabii ki darbeyle ilgisi yok diyecek, başka ne diyecekti?
            İlker Başbuğ da kağıt parçası demişti Dursun Çiçek imzalı belgeye di mi? Ne oldu peki? Gerçek olduğu ortaya cıktı mı? Çıktı.

            Cevapla

        • Can Acar Says:

          boraxin,

          En iyi yalan doğruların arasına serpiştirilerek söylenir. Karşınızdakinin bildiği, doğruluğunu kabul ettiği ifadelerin yanına yalan veya yanlış ifadeler katarsınız. Karşınızdaki de doğrulayamadığı yanlış ifadeler için “diğer söyledikleri doğru, bunlar da doğrudur” diye düşünerek yalanlara inanır.

          Burada eline orduya ait çok miktarda gerçek belge geçirmiş bir sahte belge çetesi var. En büyük hazineleri plan semineri kayıtları. Bunların yanına diğer belgelerden bozup değiştirilerek oluşturulmuş malum darbe planları var. Askeri belgelere dayalı olduğu için araştırıp incelemeyene ilk bakışta gerçek gibi gözüken bu belgeler biraz kurcalandığında dökülen hatalar ve çelişkilerle dolu. Bu planlar Yarbay Gürcan’ın hazırladığına benzer, fişleme olarak değerlendirildiğinde bir darbe planına hazırlık olarak düşünülebilecek “gerçek” belgelerle desteklenerek daha inandırıcı yapılmaya çalışılmış.

          Bütün bunlar defalarca bu blogda yazıldı, tartışıldı, konuşuldu. Bir belge gerçektir demek ki hepsi gerçektir argümanı en azından büyük bir yanılgı ve kafa karışıklığı içerisinde olduğunuzu gösteriyor.

          Son olarak, Soner Yalçın’ın avukatları ile ilgili yazdığınız ifadeyi biraz açıklar mısınız? Benim bildiğim bir ispat yok. Hatta savcılar bunca zaman geçmesine rağmen bir bilirkişiye inceletmemişler diskleri. Eğer kaynak gösterebilirseniz çok sevinirim.

          İyi çalışmalar …

          Cevapla

            • Can Acar Says:

              Bağlantı için teşekkürler.

              Bir inceleyelim bakalım …

              Kaynak: Zaman (dakka bir gol bir)

              Zaman gazetesi daha önce de defalarca Balyoz CD’lerinin gerçek olduğunu “ispatlamıştı”. Bu nedenle biraz şüphe ile yaklaşmakta fayda görüyorum.

              Şu yazıya bir bakalım.

              Başlık ve ilk paragraf o kadar kesin ifadelerle yazılmış ki, neredeyse slogan ve propaganda tadında. Virüs savunması neden çökmüş diye merak edenlere de hemen ikinci paragrafta cevap var: İddianamenin en önemli delilleri arasında yer alan ‘Ulusal Medya 2010’ belgesinin sadece Oda TV’de değil, davanın sanıklarından Müyesser Uğur ve Barış Pehlivan’a ait 3 farklı bilgisayarda, 6 ayrı dosyada bulunduğu tespit edildi.

              Neymiş? Dosyanın üç farklı bilgisayarda çıkması virüs savunmasını çökertiyormuş.

              Aynı virüs veya truva atının farklı bilgisayarlara gönderilmesi mümkün değilmiş gibi. İlle de tüm bilgisayarlara dosyaların virüs ile girmesi gerekiyormiş gibi.

              Kargaların gülmesi bitene kadar siz de biraz düşünün isterseniz.

              Yazı ondan sonra bu ulusal medya belgelerinin faydalarından bahsediyor, “Adli bilişim uzmanlarından” bahsediyor ancak incelemeyi yapan uzmanların kim olduğu konusunda hiçbir bilgi yok. Ardından teknik birkaç detay geliyor (teknik detaylara bayılırım) biraz inceleyelim:

              “Belgenin Oda TV’de yapılan aramada bulunan ‘ST3120827AS_4MS1TF89’ numaralı hard disk içerisinde hem silinmiş hem de hard diskin ‘Unallocated Cluster’ bölümünde yer aldığı belirlendi.”

              Bir dosyanın “unallocated cluster” kısmında bulunması, o dosya ile ilgili dizin kaydının olmaması anlamına gelir. Dosya silinmiştir ve dizin kaydı da bulunmamaktadır. Silinmiş dosyalarda ise dizin kaydı vardır ancak “silinmiş” olarak işaretlenmiştir. Silinmiş bir dosyanın dizin kaydı o dosyayı tutan dizin silinirse, veya başka dosyalar kopyalandığında yeniden kullanılırsa kaybolur.

              Bir dosyayı unallocated space altında bulabilmek için ne aradığınızı bilmeniz gerekir, başka hiçbir işaret kalmamıştır çünkü.

              Bilgisayara dosyayı kopyalayan ve silen bir virüs veya truva atının bu şekilde “iz bırakmış” olması gayet mümkün. Henüz iddialarda “çoken” birşey yok.

              Okumaya devam edelim:

              “Bununla birlikte dosya, aynı soruşturmada gözaltına alınan Müyesser Uğur Yıldız’dan ele geçirilen ‘Müyesser Yıldız Uğur_2011-03-03 11-46-07’ isimli hard diskin normal alanında (Allocated Space) ve System Volume Information kayıtları arasında bulundu.”

              Burası çok ilginç. System Volume Information altına normalde (Administrator haklarıyla bile) erişmek ve dosya yazmak mümkün değil. Bu özelliğinden dolayı da virüsler ve truva atları tarafından tercih edilen bir dizin. Biraz araştırın derim. Dosyanın System Volume Information altından çıkması normal değil. Bir kötü niyetli yazılım aktivitesi gibi gözüküyor. Müseyyer hanım da yazdığı yazıda bilgisayarının anormal davrandığından bahsediyor:

              “Sanıyorum Ocak ayı başı veya ortaları akşam sapasağlam bıraktığım bilgisayarımın sabah çöktüğünü gördüm. İki gün çalış- tıramadım. Eşim de Ankara dışındaydı, ancak o gelince bakıma götürdü. Görünürde hiçbir şey yoktu, basit bir temassızlık söz konusu idi. Oysa ben de bilgisayar mühendisliğinde okuyan oğlum da yapılabilecek her şeyi yapmıştık. Muhtemel ki, o “talimatlar” o günlerde yüklendi.”

              http://www.odatv.com/n.php?n=bu-bir-savunma-degil-karsi-iddianamedir-0310111200

              Buraya kadar yazılanlar iddiaları çökertmek yerine daha da kuvvetlendiriyor.

              Okumaya devam edelim:

              “Ayrıca aynı dosyanın bir kısmı da Barış Pehlivan’a ait ‘FUJİTSU MHV 2060BH_NW18T6229459’ isimli hard diskin ‘Unallocated Cluster’ bölümünde tespit edildiği gibi aynı hard diskin dosyalama sistemine ait ‘MetaData’ dosyalarından olan ‘$Logfile’ isimli dosya içerisinde de bulundu.”

              $Logfile bir dosya. İçerisinde ismine mi rastladılar belli değil. Bu nedenle bilirkişilerin raporlarına ve kimlik bilgilerine erişmek önemli.

              Ancak burada da dosya silinmiş ve dizin bilgisi kaybolmuş. Bu durumda sadece bilgisayarda ne aradığını bilen birisi bunu bulabilirdi. Virüs iddiasını çökerten birşey yine yok.

              Son olarak, her dosyanın dizin bilgisinde yaratılma, değiştirilme ve son erişim tarihi alanları bulunur (bu dizin bilgisi, örneğin word dosyalarının kendi içerisinde tuttuğu metadata bilgisinden ayrıdır, işletim sistemi tarafından tutulur). Bu alanlardan son erişim tarihi alanı, her erişimde güncellenir. Bu alan dosya silinirken de güncellendiği için, silinmiş dosyalarda “silinme tarihi” işlevi görür. Bu nedenle yazının sonundaki argüman tamamen hatalı.

              Sonuç olarak:

              Bu yazı iddiaları çürütmek yerine aksine şüpheyi arttırıyor.

              Eğer propagandaya kanan ve yanlış bilgi yayan biri gibi gözükmek istemiyorsanız, üç beş iddialı slogana kapılıp onları tekrar etmek yerine sorgulamanızı ve düşünmenizi tavsiye ederim.

              İyi çalışmalar …

              Cevapla

              • boraxin Says:

                şu trojanla benim pcye word belgesi sokabilene ben istedigini veririm, bunun için IP numaramı da vermiştim birine ama bişi yapamadı, yapacak olan varsa buyursun ve yapabilen olursa ben bir daha bu konuda agzımı bile açmam…

                Cevapla

                • Can Acar Says:

                  boraxin,

                  Düşünmeyi bilmiyorsunuz.

                  Bilmediğinizi bilmiyorsunuz.

                  Yazık.

                  Cevapla

                  • boraxin Says:

                    olabilir, bilmiyorumdur, bilmediğimi de bilmiyorumdur, bu senin düşüncen, bişi demem, nasılsa doğru oldugu anlamına gelmez di mi?

                    hem sen biliyorsun ya, benim bilmediği mi de biliyorsun ya, az evvel ne dedim? sen benim yerime de düşün dedim di mi?
                    sağol eksik olma 😉

                    Cevapla

                    • Can Acar Says:

                      Bir başkasına “benim yerime sen düşün” demek bir insanın kendisine yapabileceği en büyük hakarettir.

                    • boraxin Says:

                      ben de şöyle derim, gereksiz yere düşünüp kendimi niye yorim nasılsa başkası boş boş düşünüp kendini benim yerime yoruyorken

                    • Can Acar Says:

                      En baştan seni troll olarak nitelendiren arkadaşları haklı çıkartıyorsun bu şekilde.

                    • boraxin Says:

                      sağlık olsun, canım sağolsun
                      iyi de buna sebep olan biraz da sensin, çünkü olayı benim babam senin babanı döver olayına çeviriyorsun ya da benim böyle yapmama sebep oluyorsun diyelim ve bu olayı kapatalım o zaman.

                      ayrıca trollük böyle olmaz, ben trollüğü amerikan gruplarında yaparım hatta myspace trolleri listesinde ismim de vardır ve bunu da açıkça söylüyorum ama burada yapmıyorum,çünkü bu önemli bir dava olup dalga geçilecek bir mesele değilidir.

                      liste burada ilgilenen olursa diye:)

                      http://encyclopediadramatica.ch/MySpace_Trolls

                      hangisi benim onu söylemiyim;)

                    • demokrat Says:

                      Lord Clean…

              • Can Acar Says:

                Bunu da ekleyelim, burada dursun:

                24 Ekim 2011, Cumhuriyet

                Oda Tv Davası’nda şok eden rapor

                Oda Tv Davası’nın tutuklu sanıklarından Gazeteci Müyesser Yıldız’ın bilgisayarında elde edilen ve suça konu olan dosyaların uzman raporlarına göre Yıldız’ın bilgisi dışında yüklendiği ortaya çıktı.

                http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=287966

                Cevapla

  15. ccgursel Says:

    Boraxin,

    Yuksel Gurcan’in evet ben hazirladim dedigi belgenin Eylul 2002 tarihli oldugunu biliyor musun?

    Eylul 2002’de daha ortada secim yok, AKP yok, hukumet yok. E hani bu AKP’ye darbe davasiydi? Olmayan hukumete darbe de olmayacagina gore bu nasil darbe davasinin ustelik bir de itiraf edilen darbe belgesinin oldu?

    Hadi ne olur buna bir cevap veriver ya. Lutfen.

    Dezenformasyona gelince mangalda kul birakmiyorsunuz, hadi buna makul mantikli bir cevap ver ne olur.

    Ustelik fazlasi da var, sen cevap verirsen fazlasini da soyliycem.

    Cevapla

    • boraxin Says:

      sanırım tam anlatamadım, tekrar söyliyim: belgenin içeriği, tarihi veya ne amaçla yazıldığı, düzenlendigi önemli degildir. Önemli olan bazı subayların kendini devletin sahibi zannedip işi olmadıgı halde böyle belgeler düzenlemeleri, bunların da gercek olmasıdır.
      Yoksa bana ne darbe belgesiymiş, 2002deymiş, bilmem neymiş, bunlar degil mesele.

      Cevapla

      • Olasılıksız Says:

        Bence sorun sizin anlatamamanızda değil, söylenenleri ciddiye almamanızda… İşte “bias” dediğiniz de tam bu olsa gerek.

        Öncelikle istihbarat toplamak jandarmanın görevlerinden biridir. İkincisi hazırlanan belge yeni atanan komutana verilmek üzere bir bilgi notu. Bölgeye yeni gelen bir yetkilinin o bolgedeki önemli kişileri tanımayı istemesinden doğal bir şey olamaz.

        Kaldı ki bahsi geçen belgede öyle pek abartılacak bir bilgi de yok. Kısa kısa notlar var.
        Alın belgeyi bu linkden inceleyin: https://cdogangercekler.files.wordpress.com/2011/01/islak-imzali-bursa-dokumanu.jpg

        Şimdi başbakan veya bakanlar göreve geldiklerinde çevrelerindeki daire başkanları, şube müdürleri vs. hakkında bilgi istemiyor mu? Veya valiler bu tür bilgileri toplamıyor mu? Gerçekçi olalım biraz…. Emniyet zaten herkesi fişliyor.

        Cevapla

        • boraxin Says:

          istihbarat nedir acaba önce onu bilmek gerekiyor bu durumda, birilerini bu vatanseverdir, bu vatansevmez, şu demokrattır, bu faşisttir, öbürü dincidir, diğeri allahsızdır gibi fişlemenin istihbarat toplamakla ne alakası var, bize böyle öğretmediler bunları, demek ki yanlış öğretmişler.
          Benim bildigim istihbarat toplama işi devletin, ülkenin, vatanın birliğine, beraberliğine karşı harekette bulunan, eylemlere katılan, karışan, bölmeye, yıkmaya çalışan kişiler, gruplar, çeteler, örgütler vs hakkında olur, bir kişiyi siyasi ve dini görüşüne göre mi iyi adam kötü adam, zararlı, yararlı adam diye yargılıycaz yani yoksa yaptığı iyi veya kötü şeylere göre mi?

          Cevapla

          • Olasılıksız Says:

            Siz yine bilgi notunu okumamışsınız galiba… Orada öyle abartılacak şeyler yazmıyor.

            İyi adam, kötü adam, zararlı, zararsız, allahsızdır vs. gibi tabirler yok. Aslında 1-2 kelimelik yorumlar bir insan hakkında ne kadar bilgi verir o da şüpheli.

            Neyin istihbarat olduğu ise ancak kullanıldığı zaman belli olur. Bahsi geçen belge bir istihbarat evrakı değil. Aleni olanın kağıda dökülmesinden ibaret. Eğer bahsi geçen kişiler hakkında “…xx örgütüyle ilişkisi var. Cumaları camiye gider. 1 mayıs gösterilerine katılır, nurcularla ilişkisi var vs” gibi bilgiler olsaydı belki o zaman bir istihbarat çalışmasından bahsedilebilirdi. Ama “Recep Tayyip Erdoğan AkP’lidir. Sağ görüşlüdür. Muhafazakardır” dersek bu istihbarat değil, tespit olur.

            Ayrıca siz ilk mesajınızda “sahte belge hazırlamakla birilerini suçlayanlar, acaba şimdi bu davadaki yarbay gürcan belgeyi ben hazırladım diye itiraf edip üstüne komutanlarına biton laf ettikten sonra neden konuşmuyorlar acaba” diye yorum yaptınız. Bu yorumunuz “alın işte, sahte dinilen şeyler gerçek çıktı” gibi bir ima içeriyor. İtiraz sesleri yükselince de geri adım atıyorsunuz.

            Tekrar vurgulamak gerekirse, bu bir Jitem, 12 Eylül, 28 şubat vs davası değil… Askeriyenin fişleme davası da değil… Balyoz Darbe Planı davası! Suç bireyseldir. Herhangi bir askerin yaptığı hatalardan ele geçirilen her asker yargılanır, suçlanır diye bir şey yok.

            Cevapla

            • boraxin Says:

              bence sen iyi okumamıssın veya anlamamıssın; onlar benim örnek olsun diye yazdıgım tabirler, orada yazmıyor herhalde, ama ne yazıyor mesela, anaplıdır, milliyetçidir, sosyal demokrat egilimlidir, vs vs bunlar kişilerin siyasi görüşleri degil mi?
              milletin siyasi görüşü hakkında bilgi toplamak istihbarat ise, bunu dedem de yapar,
              isth.şb.md olmuş ama daha istihbarat nedir, nasıl toplanır vsvs haberi yok beyefendinin.

              ya da şöyle söyliyim, her kim veya hangi kurum mensubu olursa olsun böyle belgeler düzenlemek hiçkimsenin, hiçbir kurumun işine yaramayacagı gibi, gereksizdir de, yapacak işi gücü olmayanların işidir bunları yapmak…

              Cevapla

              • Olasılıksız Says:

                Eee, peki tamam… bir halt etmişler. Bunu eleştirelim.

                Bunun balyoz planının sahte olmasıyla ne alakası var?

                Cevapla

                • boraxin Says:

                  balyoz planının sahte miymiş? sahteyse boşa konuşmayalım o zaman, mahkemeler de sahtedir, hakimler de, savcılar da, adamların işi gücü, sahte şeylerle uğraşıp eğleniyorlar, eh o zaman hor görmeyelim garipleri, eglensinler bari…

                  Cevapla

                  • Olasılıksız Says:

                    Bu çok güçlü ve inandırıcı bir tez oldu! Nutkum tutulduğu için yanıt veremeyeceğim.

                    Zaten güneş de dünyanın etrafında dönüyor… 🙂 🙂 🙂

                    Cevapla

                  • Can Acar Says:

                    boraxin,

                    Çok doğru bir çıkarım yaptınız. Balyoz belgeleri sahte ise o zaman mahkeme de sahtedir.

                    Siz, ve pek çok kişi, mahkemenin sahte olduğuna inanmak istemiyorsunuz. Bu nedenle de Balyoz doğrudur sonucuna ulaşıyorsunuz. Ancak, sahteliği defalarca kanıtlanmış belgeler karşısında, Balyoz planını doğru kabul etmek mümkün değil. Bu nedenle, geriye dek sonuç kalıyor.

                    Özel yetkili mahkemeler bağımsız ve adil çalışmıyor. Hakimler ve savcılar en azından büyük baskı altında. Beğenilmeyen kararları verenler sistematik olarak eleniyor. Savcılar sanık lehine olan delilleri gizliyor, emniyet bir sürü şehven iş yapıyor.

                    Bir düşünün, siz bu mahkemenin bağımsız ve adil olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?

                    İyi çalışmalar …

                    “When you have eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth” — Sherlock Holmes

                    Cevapla

                    • boraxin Says:

                      Mahkemenin bağımsız veya adil olup olmadıgına benim inanıp inanmamam hiçbirşey ifade etmez. Madem mahkeme de sahte, o zaman çıkmasınlar mahkemeye, isyan etsinler veya bu mahkeme sahtedir diye konuşmasınlar, savunma da yapmasınlar, nasılsa sahte ya boşa konuşmuş olacaklar çünkü. Ayrıca ben o balyozcuları da ergenekoncuları iyi bilirim…Ergenekoncuları daha iyi bilirim demeliyim…

                    • Can Acar Says:

                      boraxin,

                      Önemli olan herkes için adaleti savunmaktır. Birilerine “ergenekoncu” veya “darbeci” diye farklı hukuk uygulanmasına göz yumarsanız yarın bakarsınız birisi sizi de “ergenekoncu” yapıvermiş. Tüm hukuksuzluklara, adaletsizliklere ve yalanlara kayıtsız şartsız karşı çıkmak dışında bir yol yok.

                      İyi çalışmalar …

                    • boraxin Says:

                      Doğru adalet herkes için var olmalıdır ve savunulmalıdır. Ergenekoncu veya balyozcu diye kamuoyunda bilinen isimler olduğu için öyle dedim, yoksa benim bu tip durumlar için kullanacağım ifade başkadır.
                      Evet yapabilirler, birileri bu da bizden ya, bu da ergenekoncu, balyozcu bilmemneci, bunu da alın diyebilir ki derse desin, benim bundan çekinecek birşeyim yok.

                      İyi haftalar dilerim.

      • ccgursel Says:

        Boraxin,

        Ilk cevabinda mesele bunlar (darbe, 2002 falan) degildir diyorsun da bu adamlar darbeden yargilaniyorlar, darbeden tutuklular, guya bunlar darbenin delili belgeler, star gazetesi golcuk belgelerini itiraf etti diye baslik atiyor, sen “ne oldu sahte diye debeleniyodunuz aha gercekmis iste” diyebiliyorsun, herkes bu adamlari yok cami bombalayacak yok ucak dusurecek yok AKP’ye darbe yapacak diye biliyor. Eeee, nerede peki Eylul 2002’de darbe? Olmayan hukumete darbe, bayagi yaraticiymis.

        Bir kere de lafi kivirmadan cevap verebilseniz.

        Cevapla

        • boraxin Says:

          sen yanlış anlamışşın herhalde, ben bu belgeler sahtedir, biz düzenlemedik diyen subay ve sivillere karşı bu belgeyi ben düzenledim diye itiraf eden bir subayı örnek verdim

          ayrıca uçak düşürme, cami bombalama veya başka türlü operasyonları birçok ülke kendi ülkesinde de yapıyor, başka ülkelerde de sonra da bunu bilmem kim yaptı diye bahane olarak kullanıp esas amaçlarına ulaşıyorlar, örnek mi istersin, CIA gider Miami’de bomba patlatır, bunu Küba yaptı der veya bizden örnek verim, 33 eri öldürürsün (garibanları silahsız yollarsın), sonra da pkk yaptı dersin gibi… Eşref Paşa’nın (rahmetli) helikopterini düşürürsün, kazaydı dersin, bilmem kim yaptı dersin vs vs daha bir sürü örnek verebilirim…

          Cevapla

          • ccgursel Says:

            Kusura bakma da soylediginin hicbir anlami yok. Bu belge sahtedir diyen adamlarin sahte oldugunu soyledikleri belgeler tabi ki sozde darbe belgeleri.

            Bu belgenin ise darbe belgesi olmadigini herhalde artik anlamissindir.

            O zaman hangi mantikla darbe belgesi olmayan bir belgeyi ben yaptim diyen adami sozde darbe belgelerine sahte diyen insanlara karsi ornek olarak verebiliyorsun?

            Yani armuta sen elmasin diyorsun.

            Bu cografyada buna alenen dezenformasyon denir beyfendi.

            Cevapla

            • boraxin Says:

              sana göre hiçbir anlamı olmayabilir, bu da gayet normal bir durumdur, çünkü herkes için herşeyin anlamlı olması beklenemez ve bundan dolayı sana çatacak değilim ya,
              neyse tamam sen mutlu olacaksan ben dezenformasyon yapıyorum diyim de rahat ol bari.

              sözde/sahte darbe belgeleri oldugunu iddia eden siz(ler)siniz, iddianızı ispatla yükümlüsünüz bu durumda, gerçi bunu ispatlamak zaten sizin işiniz değil, mahkelerin işi, beklersiniz, görürsünüz ne olduğunu, sahteyse de gereken yapılır, gerçekse de…

              Cevapla

              • Can Acar Says:

                Boraxin,

                Burada darbe belgelerinin sahte olduğu ile ilgili iddialar değil ispatlar var zaten. Bu blogda yazanları zahmet edip okuyun. Bu ispatlar iddianameyi tamamen çürütüyor.

                Savcılar iddianame ile suçlamada bulunuyorlar iddialarını ispat da onların görevi. Şu ana kadar görevlerini yerine getirmediler, hatta kötüye kullandılar.

                Bunu göremiyorsanız gözlerinizi kontrol ettirin.

                Kolay gelsin …

                Cevapla

                • boraxin Says:

                  mahkeme bunlar sahtedir demedikçe ve gereğini yapmadıkça gerisi geçersizdir benim için kim ne derse desin, o yüzden bekleyip görelim neyin ne olduğunu…

                  Cevapla

                  • Can Acar Says:

                    Kendi başına düşünme beceriniz yok görüldüğü kadarıyla. Karşıdan karşıya geçerken de anneniz mi yardımcı oluyor?

                    Cevapla

                    • boraxin Says:

                      benim veya senin vne düşündüğün ya da başkasının düşüncesiyle düşünmek mi değiştirecek mahkemenin vereceği kararı veya belgelerin shate mi gerçek mi olduğunu?
                      o zaman sen benim yerime de düşünmeye devam et, belki değiştirir bu düşüncen mahkemeyi de salıverilir hepsi toptan…

                      hala gerçekçi düşünmeyi öğrenemedi bu millet, senin ne düşündüğünün ne önemi var burada, biz burada siyaset mi yapıyoruz şimdi?

                      hadi ben o zaman diyim ki, bütün belgeler sahte, hepsi palavra, mahkemeler de taraflı vs vs ne değişecek? Hemen hepsi serbest mi kalacak? Öyle olacak olsa hergün 1000 kere diyim

                      bırakın artık keşke şöyle olsa, böyle olsa diye düşünmeyi, gerçeklere gelin, mahkeme sürdüğü sürece dediklerinizin hepsi boş…

                    • Can Acar Says:

                      boraxin,

                      Başkalarının düşünmesi ve tartışması sizi niye bu kadar rahatsız ediyor. Neden çekiniyorsunuz?

                      Boşuna veya değil. Ben kendi zamanımı istediğim gibi harcıyorum. Siz aklınızı askıya almışsınız. Yalan yanlış bilgilere kapılmış gidiyorsunuz. Bu da sizin kendi seçiminiz.

                      Kolay gelsin …

                    • boraxin Says:

                      neden rahatsız etsin ya, nerden çıkardın bunu?
                      rahatsız etse burada ne işim var?
                      ayrıca çekinmek denen kelime benim sözlüğümde yoktur.
                      zamanını tabii ki istediğin gibi harcarsın buna hiç kimse bişi diyemez.
                      aklımı askıya almışsam bile dedigin gibi bu benim seçimim di mi?
                      sen alma askıya

  16. boraxin Says:

    eh inanmaman normal tabii, sahte diye yüzde yüz emin olarak sabitlenirsen inanmazsın tabi. Madem sahte, o zaman beklersiniz, sahteligi ispatlanınca hepsi de salıverilir…

    Cevapla

    • ccgursel Says:

      Peki o zaman niye cok sevdiginiz ozel yetkili mahkemeler bu sahtelik dogruluk incelemesini davanin en basinda yapmiyor?

      Cevapla

      • boraxin Says:

        benim özel yetkili mahkemeleri çok sevdiğimi nereden çıkartıysan artık, bilemicem de, ben baştan da söyledim, şöyle de örnek verdim, Baransu’nun getirdiği belgeleri nereden ele geçirmiş, kim vermiş vs vs bunun bilinmesi gerekir dedim…ve devlet istersen bunu anında bulur dedim, bulmuyorsa da yanlış yapıyor dedim…

        Cevapla

        • ccgursel Says:

          Peki ozel yetkili mahkemeler sahtelik incelemesini en basta yapmayarak yanlis yapmiyor mu sence?

          Cevapla

          • boraxin Says:

            bu yanlış bile olsa böyle bir uygulama yapılamaz çünkü bu şuna benzer, bir suç işlendiğinde polisi ararsın, polis gelir, yoksa polis bu aradı, ihbarda bulundu ama bu doğru mu değil mi diye bakacak olsa, o zaman ne olur sence?

            Cevapla

    • demokrat Says:

      Hukukun evrensel normlarına inanıyorsan eğer,doğrusu; ”hepsi dışarda bekler,gerçek olduğu ispatlanırsa hapse atılır” olacaktı.Adaletin sağlıklı işlediği demokrasilerde böyle olması gerekir…

      Cevapla

      • boraxin Says:

        evrensel değerlere, normlara vs vs inanmıyorum, inanmak zorunda da degilim, beni sadece kendi ülkemin değerleri, normları ilgilendirir, başka yerlerde neler yapılıyor, neler uygulanıyor beni bağlamaz

        Cevapla

        • demokrat Says:

          Bu cevaba verecek hiç bir söz yok, sözün bittiği yerdesin yani, dilerim ‘o evrensel hukuk kuralları’ sana da birgün gerekmez !

          Cevapla

          • boraxin Says:

            gerekmez, gerekmesin zaten, istemem, bana kendi ülkemin hukuk kuralları yeter,
            bu kuralları begenmeyenler başka ülkenin vatandaşı olup oranın kurallarına göre muamele görebilirler, bence hiçbir sakıncası yok.

            Cevapla

            • Kemal Says:

              Sevgili Boraxin,

              “,gerekmez, gerekmesin zaten, istemem, bana kendi ülkemin hukuk kuralları yeter,
              bu kuralları begenmeyenler başka ülkenin vatandaşı olup oranın kurallarına göre muamele görebilirler, bence hiçbir sakıncası yok…”

              demişsin ya…

              Peki, ben de, “benim ülkemin kurallarının evrensel hukuk kuralı olmasını istediğimi, bunu beğenmeyenlerin kendilerinin hukuk kurallarını beğendikleri başka ülkelerin vatandaşları olup oranın kurallarına göre muamele görmesinin benim için hiç sakıncası olmadığını” söylersem nasıl çıkacaz bu muammanın içinden? 🙂

              Sevgiler.

              Cevapla

              • boraxin Says:

                tabii ki sen de öyle söyleyebilirsin ama gerçekçi olmaz bu dediğin, çünkü biz Türkiye’de yaşıyoruz ve Türkiye’de görülen önemli bir davadan bahsediyoruz ve bu dava Türkiye’deki kurallara vsvs göre işliyor, bu durumda senin (benim, onun) ne istediğinin veya düşündüğünün hiçbir önemi kalmıyor, yani sen bu davada istediğin kadar evrensel, uluslar arası bilmemneden bahset, hiçbir şekilde davanın seyrini etkilemeyecektir.
                Ben de isterim davanın tamamen adil olarak yürümesini veya gerçekten suçu olmayan varsa derhal salıverilmesini ve suçsuz yere kim kimi içeri atmışsa onun da cezalandırılmasını isterim ama ben isterim diye olacak mı bunlar? Hayır, işte bu yüzden hep gerçekçi olalım diyorum.

                Cevapla

  17. demokrat Says:

    Hata bende tabii yazmamalıydım,ara sıra Murphy kanunlarını unutuyoruz…Böyle bir saçmalamaya ne yanıt yazılabilir ki?

    Cevapla

  18. demokrat Says:

    Bu cahil cühela yazılarınla haklı olduğun birçok konuyu berbat ettiğin gibi,mensubu olduğun kurum,kuruluş,dernek,cemaat ya da adı herneyse ona da zarar veriyorsun.
    Modern hukuk kuralları dünyanın heryerinde üç aşağı beş yukarı aynıdır.Türkiye’de bu ülkelerden biridir.Son on yılda AB normlarında hukuk ve demokrasi için çok önemli adımlar atılmıştır.Darbe artığı anayasanın da değişmesi için Meclis’te olumlu çalışmalar yürütülmektedir ve umarım ki sonu getirilebilir.
    Bu arada tabii ”insanın ağzından çıkanı kulağı duyacak ya da üç kez düşün bir kez konuş” diye literatürümüze geçen deyimleri de bir hatırlatayım dedim.

    Cevapla

    • boraxin Says:

      Şimdi de hakarete geçtin, hiç şaşırmadım, sizin klasik taktiginizidir bu bir de işinize gelmeyince sizin gibiler hemen böyle aklında aşağılamaya kalkar ama burada takan yok onu da belirteyim de bir daha zahmet etmeyesin.

      Ben de sana bunu hatırlatayım; adam gibi söyleyecek birşeyi olmayanın tek sermayesi, hakaret, aşağılama veya küfürdür…

      Cevapla

    • acracia Says:

      Usul ve uslup konusunda size hak vermemek mumkun degil, Demokrat. Sizin hakli elestiriniz ne yazik ki kufur olarak algilaniyor. Zat-i alilerinin islerine boylesi geliyor cunku o zaman elestirinin icerigi ile ilgilenmek zorunda kalmayacaklar. Hem ezber okuyacaklar, hem de papagan gibi tekrar edecekler. Bu soylemler, ne diyeyim, kabak tadi verdi vesselam.

      Cevapla

      • boraxin Says:

        ben de sana ve demokrata cahil, cühela diyim o zaman madem bu hakaret değil de haklı eleştiri oluyor…

        Cevapla

        • acracia Says:

          Bey veya hanimefendi,

          Cuhela ve cahil denen sey siz degil yazilariniz. Bakiniz Demokrat ne demis: “Bu cahil cühela yazılarınla” yani sizden sahsen degil, yazilarinizdan bahsediyor. Yazdiklarinizi okuyorum zaman zaman, bilgiye dayali degil inanca ve fikre dayali yazilar. Mesela yukarida “evrensel değerlere, normlara vs vs inanmıyorum, inanmak zorunda da degilim, beni sadece kendi ülkemin değerleri, normları ilgilendirir, başka yerlerde neler yapılıyor, neler uygulanıyor beni bağlamaz” demissiniz. Evrensel deger ve normlar konusunda hakli olabilirsiniz, bu konuyu siyaseten tartisir keyif de alirim, ancak uluslararasi hukuk anlasmalari, hukuk duzenleri en azindan yapisal olarak belirli bir takim kriterler getirmektedir. Bu kriterler de lazimdir ki insanlar magdur kalmasinlar. Mesela dun ABD Irak’a girerken bu uluslararasi kriterlerin uygulanmasi yetersiz kalmis ve gordugunuz uzere sonuc hos olmamistir.

          Yazdiklarinizda refleks halinde verilmis cevaplar var, ancak altinda ben de yok sahte olduguna inaniyor musunuz babindaki yazilarinizla ben de cok saglam bir bir bilgi goremiyorum. Gormemi isterseniz sununuz. Ancak buradaki gibi saglam kanitlara dayansin lutfen. Bu olmazsa, zat-i alinizin yazilari bilgisizlik uzerine kuruldugu ve daha duygusal yorumlarla ve reflekslerle bezendigi icin, maalesef uslup ve usul bakimindan cok da saglam gorunmuyor. Eminim ki bilgili oldugunuz, bilginizi duygulariniza ve tepkilerinize esir etmediginiz bir cok nokta vardir. Ama burada, en azindan bu konuda sergilediginiz goruntu oyle degil. Ben kendim sizin gibi refleks yazilar yazar isem, yazdiklarim hakkinda yorum yaparsiniz. Ben de dusunurum.

          Hakaret ve elestiri bir degil. Ama sizin uslubunuza dikkat etmediginiz bir ortamda bir baskasi etmeyince, bastan kendiniz sikayet hakkinizi kaybetmis oluyorsunuz. Ayrica bir yaziyla sahsi bir tutmayalim. Nuanslari anlamazsaniz boyle anlamsiz laflar kaplar ortaligi. Kapliyor da.

          Esenlikle kaliniz.

          Cevapla

          • boraxin Says:

            Arcacia Hanım ve Beyefendi
            Cahil cühela yazı olmaz bu bir, cahillik insanlar için geçerlidir, insan dışı canlılar veya cansız varlıklar için değil. O zaman doğru ifadeler kullansın bazıları. Benim inancımı veya fikrimi nerden biliyorsan artık, bu durumda sana bravo demeliyim bildigine göre.

            Uluslar arası, evrensel bilmem ne beni ilgilendirmez diyorum çünkü bunların bu davada yeri yok, burada siyaset tartışmıyoruz, bu davayı tartışıyoruz, mahkemede siyasetin ne işi var ayrıca? O zaman mahkeme kişilerin siyasi görüşüne göre karar versin… Bu arada ABD için de uluslar arası bilmem neler önemli değilmiş demek ki çünkü istediği gibi girmiş Irak’a, sonucunun hoş olmaması ise senin fikrin, Amerika için senin veya benim fikrimin önemi mi var ki, (aynı bu davada kimin ne düşündüğünün önemi yok derken bunu demek istedigim gibi) hem sonucu çok iyi olmuştur, amacına ulaşmıştır ona göre…

            Siyaset tartışacak olanla her türlü ve her konuda tartışırım ama bu başlıkta değil.

            Duyguları bu tür işlere karıştıran her zaman kaybetmeye mahkumdur, burada aşk hikayesi anlatmıyoruz.

            Ben belge sunanam, bu benim işim değil, ama gördüğüm birçok şey de birçok belgeden daha gerçekçidir, örnek de veririm gerekirse ki vermiştim yukarıda…

            Refleks yazı yazdıgım olmuştur, doğrudur ancak bu savunma amaçlı olmuştur saldırıya karşı, yoksa bilmediğim bir konuda konuşmam veya yazmam.

            Ben şikayet hakkım olmasını bile istemem çünkü şikayet bana uymaz. Şikayet edenler ise yazdıklarımı kaldıramayanlar maalesef, o da onların sorunudur.

            Cevapla

            • Kemal Says:

              Sevgili Boraxin,

              Açık konuşacağım. Yazdıklarını fazla okuyamadım. Çünkü sen bu bloga ve foruma gerekli saygıyı göstermiyorsun. Şöyle ki sen ev ödevini yapmıyorsun. Burada yazılmış yüzlerce blog yazısı ve onlar üzerine yapılmış binlerce yorumdan oluşan bir külliyat var.

              Benim senin yazdıklarından okumuş olduklarımdan anladığım kadarıyla sen daha davadaki temel iddialardan ve bu blog yazarlarının neden bu davanın sahte deliller, onları hazırlayan devlet memurları, dezenformasyoncu medya mensupları, bunlara gerekli desteği sunan siyasetçiler ve hukukun değil de başka bir çıkar şebekesinin parçası olan maşalar tarafından yürütüldüğünü düşündüğünden haberin yok…

              Öte yandan, blog yazarları senin gibi bir sebeple yolu buraya düşen ama söz konusu külliyatı okumaya zamanı olmayan arkadaşları da düşünmüşler ve 15 Soru ile Balyoz metnini hazırlamışlar. Senden ricam burada görüşlerini paylaşmadan önce (ya da kendi ifadenle -bilmediğin konuda yazmadan önce) en azından o metni okuman.

              Ben kendi adıma neden senin yukarıda önerdiğin gibi “Bekleyelim er geç doğru ortaya çıkacaktır” diyemediğimi de açıklamak isterim. Eğer iddianamenin gerçek olduğuna yönelik inancım daha ağır bassaydı aynı cümleyi ben de kurardım. Ama böyle düşünmüyorum.

              İddia diyor ki Şu CD 2003 yılında oluşturuldu ve amaçları darbe yapmaktı. 2003 başında da Plan semineri sırasında bunun tatbikatı yapıldı. ŞU CD denen CD’de Yeni Recordatti İlaç firması gibi Temmuz 2009’da bu ismi alan ve 2008 yılında İtalyan Recordatti tarafından satın alınan bir firmanın 2009’da almış olduğu ismini içeren bir liste varsa değil üç hakim tüm Türkiye bir araya gelip bu CD 2003’de hazırlanmış dese de ben inanmam buna. İnanamam buna.

              Senin bir açıklaman var mı?

              Varsayalım sonradan eklenmiş olsun. Neden 2003’de yazılmış gibi kaydeder bir insan? Hatta neden 2009’da artık orada olmayan bir kullanıcının adıyla kaydeder? Herhangi mantıklı bir açıklaması var mı? Hatta daha ileri gidelim varsayalım gerçekten birisi başka kullanıcı adıyla başka bir tarihde bu CD’yi oluşturabiliyorsa, ben bu CD’yi dayanak kılarak neyi ispatlayabilirim? Delil niteliği var mı? Gerçekten 2003 yılında tatbikatı yapılan bir darbenin planı olarak kabul edilebilir mi?

              DAha bunun gibi yüzlerce soru işareti var. Dava savunmalarını okursan durumu daha net görürsün. Şimdi bunları bilen birisi olarak senin yazdıklarını okuyan arkadaşların neden tepki duyduklarını çok iyi anlıyorum. Bir gün dava hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunda gel ve şu yazdıklarına bak. Emin ol sen daha fazla tepki gösterirsin…

              Sevgiler.

              Cevapla

              • boraxin Says:

                Bu dediklerinin hiçbirine bile gerek yok, sadece Engin Alan’ın ses kaydında söyledikleri bile bunun kabak gibi bir darbe planı olduğunu ortaya koyuyor, tabii bunu anlamak için tarafsız olarak dinlemek, okumak lazım. O ses kaydı da sahte derseniz şaşırmam tabii…

                Cevapla

                • ccgursel Says:

                  Peki o zaman niye seminere katilan 160 kisiden sadece 50’si sanik ve tutuklu?

                  Peki o zaman niye seminerden haberi bile olmayan denizci ve havacilar sanik ve tutuklu?

                  Lutfen su atgozluklerini cikaralim artik. Kafasi calisan insan kendine sorular sorar.

                  Cevapla

                • acracia Says:

                  Sayin Boraxin, peki o zaman neden savcilar o zaman bu davanin iddianamesinin belkemigi olarak onu kullanmamislar? Neden sahteligi kat be kat ispatlanan bir CD hala belkemigi konumunda? Ayrica, bu sahtelik ispatlandigindan beri neden uzerine gidip sorusturma acmamislar? Neden karsit delilleri adli emanete gommusler ve bunu savunmadan saklamaya calismislar? Neden bunlar siddetli itirazlar sonucu iade edildiginde, bir suru eksik sahife cikmis? Neden emniyet gorevlileri bilgileri carpitip resmen suc isleyerek rapor hazirlamislar? Neden bu emniyet gorevlileri arastirilmamaktadir? Kimdir bu sahislar?

                  Kusura bakmayin, yine verdiginiz tepki mantiksal degil. Eger dediginiz gibi olsaydi, emin olun adli emanete sucsuzluga dair delilleri gomenler hemen o dediginiz seyin uzerine atlar ve onu davanin belkemigi yaparlardi, bu bir; emniyette sirf suc unsuru varmis gibi gostermek icin o carpitilmis raporlari hazirlayanlar da carpitmaya hic ihtiyac duymadan bunu merceklerinin tam gobegine yerlestirirlerdi, bu da iki. Demek ki dediginiz gibi degil.

                  Cevapla

                  • boraxin Says:

                    Sordugun sorulara benim cevap vermemi nasıl bekliyorsun anlamadım ki, bu dediklerini yapmışlarsa bile ben nerden bileyim neden yapmışlar, yani öyle sorular soruyor ki bazı arkadaşlar, sanki ben bilirim bunların cevaplarını. Adamların yanında mıydık da sen bunu niye yapıyorsun dedik de, adam bundan dolayı yaptım mı dedi, nerden bilim ben. Bunlar için ancak tahmin yürütülebilir.
                    Ben baştan beri diyorum her kim olursa olsun, isterse dava sanıkları, tanıkları, suçluları vs vs isterse de onları sanık durumuna getiren görevliler olsun, hangisi sahtecilik, yasadışı iş yapmışsa, yapıyorsa ortaya çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır, daha başka ne diyebilirim ki?

                    Bilmediğim bir konuda konuşmam da yazmam da demiştim, bildiklerim ise gördüklerimdir zaten.
                    İstersen bir örnek vereyim, hepimiz biliriz ki pkklılar öldürdükleri askerlerin elbiselerini giyip köy basar, oradakileri öldürür, köyü de yakar, sonra da asker yaptı derler, aynı şeyin tersi de geçerlidir ki böyle tersi olan bir olayda gene köy basılmış, oradakiler öldürülmüş, köy de yakılmıştı, bir de çocuklarla, bebekler de öldürülmüştü. Biz de bunu yapanlara sorduk: çoluk çocuktan, bebeklerden ne istediniz de öldürdünüz diye: aldığımız cevabı aynen yazıyorum: ”Onlar da büyüyünce terörist olacak, şimdiden soruna çözüm getirdik”.
                    İşte bu bildigim birşey ve cevap veririm. Örnek olsun diye söyledim, dolayısıyla sorulan her soruya cevap vermem veya bilmem mümkün değildir…

                    Cevapla

                    • Olasılıksız Says:

                      Sayın boraxin,

                      Açık konuşmak gerekirse söylediklerinizi oldukça çelişkili görüyorum ve tarafsız olduğunuz kanısında değilim.

                      Siz G.Doğu’da yaşanan gayriyasal olaylar, ordunun geçmiş icraatlar, tavırlar, Engin Alan’ın konuşması gibi bir “TAVIR” veya “KANAATİ” bu davayla ilişkilendiriyorsunuz.

                      Ağer deseniz ki; “askeri de sevmem, yaptıklarını da tasvip etmem”… bu bir kanaattir. Eleştirecek lafımız olmaz. Ama siz bu kanaati BALYOZ davasına bağlarsanız doğru olmaz.

                      Yaptığınız da tam olarak bu!

                      Sizin bahse açtığınız konuları savcı dava konusu yapmamış. Semineri de dava konusu yapmamış. Semineri yasadışı bulmamış, ki öyle değil zaten. Burada iddia edilen konu BALYOZ adında, CD’lere kaydedilmiş darbe planları ve seminerde belli kişilerin bu konuyu üstü kapalı olarak görüştükleri iddiası. Yani sadece belli bir grup kişi bu planlar nedeniyle suçlanıyor. Seminer nedeniyle değil.

                      O zaman, planlar sahih olmalı ki bir suça delil teşkil etsin. Öyle değil mi? Peki bu planların yanlışlığı hakkında yüzlerce SOMUT, tereddüte yer bırakmayacak karşı delil olduğunu dikkate alırsak sizin iddialarınız ne kadar gerçekçi olabilir ki? Bu ancak “kanaat” olabilir.

                      İnsanlar kanaatle suçlu ilan edilemezler.

                      Kusura bakmayın ama tartışma tarzınız çok yüzeyel kalıyor. Çünkü tez ve karşı tezlere yönelik somut gerekçeler koymuyorsunuz ortaya… Sadece “o öyleyse, o zaman bu böyledir” gibi herhangi bir dayanağı olmayan iddialar dile getiriyorsunuz. Her olayda bir neden sonuç ilişkisi olması gerekir. Ama bu neden-sonuç ilişkisinin bağlantısı somut ve objektif kriterlere bağlı olmalıdır. Aksi halde içinde bulunduğunuz durum Felsefede “argumentum ad ignorantiam” denilen Bilinmeyene Başvurma’dan başka bir şey olamaz.
                      Bunun tam örneği :”Yanlışımı göster, gösteremiyorsan haklıyım demektir.” şeklindeki tezdir.

                    • boraxin Says:

                      Sen Engin Alan’ın konuşmasının bir tavır veya kanaat olduğunu söyledikten sonra ben sana ne diyim…

                    • Olasılıksız Says:

                      Tavır veya kannat hakkında söylediklerim sizinle ilgilidir. Yazımı iyi okusaydınız bunu anlardınız. Engin Alan’ın konuşmasından bir kanaate varıp kalan şeylerin doğru olacağı sonucuna varıyorsunuz.

                    • boraxin Says:

                      Sen yani Engin Alan’ın konuşmasının darbeyle alakası olmadıgını söylüyorsun öyle mi? Senin kanaatine göre böyle yani? O zaman ya dinledigini anlamıyorsundur, ya da işine gelmiyordur, başka bir açıklaması varsa söyle…

                    • boraxin Says:

                      The page cannot be found

                    • Olasılıksız Says:

                      Arkadaşım, söylediğim herşeyi yanlış anlamak gibi bir merakınız varsa size bu konuda yardımcı olamam. Çünkü ben de burada herkes gibi düşüncelerimi yazmak için bulunuyorum. Sürekli sizin yanlışlarınızı düzeltmek için değil.

                      Şurada size eleştiride bulunan çok sayıda kişi (ki bunların bazıları da sizinkine yakın fikirleri savunmaktadır) yazdıklarınızın tutarsızlığı ve dayanaksızlığını dile getiriyorsa durup kendinizi gözden geçirmenizde fayda var.

                      Bu kör dövüşüne dönen tartışmayı devam ettirmekte bir yarar görmediğim için kısa keseceğim.

                    • boraxin Says:

                      bence de kısa kes…

                    • Olasılıksız Says:

                      Üslup mükemmel… 🙂 Enseden alayım mı, uzun mu kalsın?

                    • boraxin Says:

                      🙂 sağol eksik olma, sen de yap:)

            • acracia Says:

              Boraxin Beyefendi veya Hanimefendi, cinsiyetinizi bilmiyorum, bilmem de lazim degil, bir de klavyenizden kacmis olacak, ben de hem kadin hem erkek degilim, efendim; yanlis anlamayi giderelim. Hemen acikliga kavusturayim:

              Zaten cahil kelimesi bana ait degil. Ben usluba pek dikkat edilmemesi olarak belirtmistim ancak uslubuna birisi kendisi dikkat etmeyince o zaman sikayet etmeye hak kalmiyor diye eklemistim. Sikayet de sizin anladiginiz sekli oldugu izlenimine kapildigim “birisine sikayet etmek” anlaminda degil, bir durumla ilgili rahatsizligini dile getirmektir. Sizin yaptiginiz yorum (hani ben size cahil diyeyim bakayim nasil oluyor minvalindeki yorumunuz) ise benim gorusumce budur. Ancak maksadim elbette ki kabalik etmek degildir; eger oyle algilandiysa da ozur dilerim. Soylemeye calistigim, Demokrat’in soylediginin uslubunu bu sebeple gecerek, bilgisizlik anlaminda kendim, kendimce duzelterek kullanmistim. Kendisine buradan duzeltme yaptigi icin de kendi adima nacizane usluba dikkat etmeye calisan birisi olarak tesekkur ederim.

              Ve evet, bu konuyla ilgili cok da detayli bilgiyle donanmis bulmuyorum yazdiklarinizdan cikan goruntuyu. Analitik degil duygusal yaklastiginiz izlemine kapiliyorum. Eger boyle gorunmesinden hosnut degilseniz, ricam o zaman yazdiklarinizin o duzeyde olmasidir.

              Ve yine evet bilgisizlik kelimesini ben tercih ettigim icin genel olarak benim bir sahistan ziyade herhangi bahsi gecen bir konuda yapilan yorumlara bakarak varabilecek, ancak ve ancak o konu ile kisitli bir kanaat. Bu sebeple de eminim ki baska konularda cok daha bilgi donanimli oldugunuz sahalar veya bunu da ozenli bir sekilde dile getirerek gosterebildiginiz alanlar vardir. Ama buradaki durum boyle gozukmuyor maalesef. Bunu da yukarida dile getirdim zaten.

              Esenlikle kaliniz.

              Cevapla

              • boraxin Says:

                analitik değil, duygusal da değil, çünkü görseldir benim bildiklerim, sağdan soldan duyduklarıma pek önem vermem, inanmam için ise çok iyi bildigim, tanıdıgım bir kişinin sözü olmalıdır…

                Cevapla

                • Can Acar Says:

                  boraxin,

                  Yazdıklarınızı okuyunca buraya çok kesin bir ifade ile yansıttığınız OdaTV bilgisayarlarına virüs ile belge yüklendiği iddiasının çökmesi haberini hatırladım. Bu haberin doğru olduğuna nasıl inandınız? Çok iyi bildiğiniz, tanıdığınız bir kişi mi söyledi?

                  Yoksa bu haber daha önce şiddetle savunduğunuz “trojan ile bilgisayara dosya yüklenemez” iddiasını desteklediği için mi otomatik olarak inandınız? Eğer öyle ise, trojanlarla ilgili bilgilerinizi çok iyi bildiğiniz ve tanıdığınız birinden almış olmalısınız. Üzülerek söylemeliyim ki, bu kişi yanılıyor veya sizi yanıltıyor.

                  İyi çalışmalar …

                  Cevapla

                  • boraxin Says:

                    PC’ye trojanla word belgesinin sokulamayacağını birinden duymama gerek yok, bildiğim birşey bu. Kaç kere söyledim, yapabilen buyursun benim bilgisayara da soksun da görelim diye. Kaldı ki, Soner Yalçın’ın avukatları trojanla soktular ve ortadan kayboldular diyor, güleyim de ayıp olmasın. Bir pcye trojan gökten zembille mi iniyor veya vahiy gibi mi geliyor ki nereden veya nasıl geldiğini bulamıyorlar? Adam herhalde parmak şaklattı şak diye, oldu bitti, bir daha şaklattı yok oldu gitti…Hikaye işte yersen…

                    Cevapla

                    • Can Acar Says:

                      boraxin,

                      Daha önce de söylediğim gibi, yanlış biliyorsun ve bunun da farkında değilsin.

                      Bir bilgisayara dosya yerleştirmenin pek çok yolu var. Trojan ve virüs bunlardan bazıları. Tüm bu yöntemler bilgisayarın veya kullanıcının güvenlik zafiyetlerine ve/veya kandırılmasına dayanıyor, ancak yeterli kaynağı ve motivasyonu olan birisi için hiç de zor değil. Özellikle OdaTV yazarları gibi, bilgisayarı yazı yazma dışında kullanmayan, riskleri ve güvenliği bilmeyen kişilerin bilgisayarlarına müdahale etmek çok daha kolay.

                      İkna olmak için istediğin “deney”, yani birisinin senin bilgisayarına dosya koyması, sadece dosya koyulabileceğini ispatlar. Ancak senin dosya “koyulamayacağını” ispatlaman gerekiyor (savunduğun argüman o) bunu da bu deneyle ispatlayamazsın.

                      Diyelim ki birisi kafaya taktı, uğraştı seni veya bilgisayarını kandırdı, dosyayı yükledi. Dosyayı görürsün, şaşırırsın, ikna olursun, ama aynı zamanda da iş işten geçmiştir. Bilgisayarının kontrolü artık başkasındadır.

                      Bekleyelim bakalım dosya koyabilecekler mi?

                      Bekleyelim bakalım deprem olacak mı?

                      Bekleyelim bakalım teğet geçecek mi?

                      Bekleyelim bakalım mahkemeler adil mi?

                      Bekleyelim bakalım 12 Eylülcüleri yargılayabilecekler mi?

                      Bekleyelim bakalım demokrasi gelecek mi?

                      Bekleyelim bakalım ülke bölünecek mi?

                      Özellikle bu tip riskli konularda ikna olmak için birşey yapmadan beklemenin maliyeti çok çok yüksektir.

                      Bu nedenle kafası çalışan insanlar bekleyip görmektense düşünmeyi, tartışmayı, olasılıkları değerlendirmeyi, farkındalık yaratmayı ve problemleri büyümeden çözmeyi tercih ederler.

                      Kolay gelsin …

                    • boraxin Says:

                      boşa konuşmayalım bence bu trojan işini, sen bildigine inan ben de bildiğime…yapılır diye idda eden yapsın da görelim diyorum o kadar, şimdiye kadar da yapabilen çıkmadı, ben yapılmaz diyorum, sen yapılır diyorsun, o zaman yapılacağını senin ispat etmen lazım, ben yapılamayacak birşeyi neden ispat edim ki…

                    • Can Acar Says:

                      boraxin,

                      Yazdıklarımın dayanağı seninki gibi körlemesine bir inanç değil.

                      Öncelikle, savcılar sanıkların elindeki imaja da el koydukları için (yasal olarak verilmesi gereken kopyayı da geri aldılar) detaylı bir inceleme yapılamıyor. Savcılar da nedense bunca zamanda imajları inceletip bir sonuç alıp iddianameye koymamışlar. İlginç. Bu nedenle trojan var mı, sistemde iz bırakmış mı, nereden gelmiş, nereye gitmiş gibi sorulara cevap da bulunamıyor. Bulmaya çalışan da yok. İlginç değil mi?

                      Bir şeyi ispat etmenin farklı yolları var. Bu sefer de bir örnek vereyim. Geçtiğimiz sene Google, Adobe gibi büyük Amerikan şirketlerine saldırılıp bilgisayarlarına girildi. Operasyon Aurora olarak anılan bu saldırıda bilgisayarlara girmek için daha önce bilinmeyen güvenlik açıkları kullandı. Saldıranlar erişim sağladıktan sonra bu bilgisayarları kontrol etmek için gelişmiş truva atları kullandılar.

                      McAfee blogundan bu konuda bir yazıya buradan erişebilirsin: http://blogs.mcafee.com/mcafee-labs/an-insight-into-the-aurora-communication-protocol

                      Bu yazıda truva atınını yöneten saldırganın hedef bilgisayardaki truva atı ile iletişim protokolünü anlatıyor. Aşağıdaki paragrafa dikkatini çekerim:

                      The “extra data” part of the packet can contain any information the hacker wants. Based on the commands executed, this could be which drives/files the user has on the system, information to install a new service, or even a file to drop on the system.

                      Neymiş, kullanıcı hedef sistemde komut çalıştırabiliyor, sistem hakkında bilgi toplayabiliyor, yeni bir servis kurup çalıştırabiliyor ve hatta dosya bile bırakabiliyormuş.

                      Yani dosya kopyalayabiliyor.

                      Bu da zaten şaşırtıcı değil. Hiç InstallShield, WinZip self extractor veya başka bir installer görmedin mi? Bunlar çalıştırınca sisteme dosya kopyalayan programlar değil mi? Trojan ile program çalıştıran dosya da kopyalar. Bu kadar basit. Ancak senin gibi aklını askıya almış, değişik olasılıklara karşı zihnini bloklamış olanlar bunu göremez. Sen yine bahane bulursun kendi kafana göre.

                      Kolay gelsin …

                    • boraxin Says:

                      Peki tamam bu işlem yapılabiliyormuş, ancak burada aklıma takılan bir şey var, burada sözkonusu olan google, adobe gibi dünyanın en büyük firmaları, buralara herhalde sıradan bir hacker girmemiştir değil mi? Yani uzaktan pcye word belgesi bırakma işi uzman işi olmuyor mu bu durumda? O zaman bunu yapan her kimse ne diye gitmiş de Soner Yalçın’ın bilgisayarına word belgesi sokmuş, bana hiç mantıklı gelmedi, Google’a giren adamlar yapmışsa bilemem tabii 😀

                    • Altan Alpay Says:

                      Hacker dediginiz adamlar genelde son derece yetenekli ve Google,Apple gibi firmalar tarafindan ise alinan insanlardir. Gerci hazir trojanlari kullanmak icin o kadar zeki olmaya gerek yok, kisitli bilgili sakirtler biraz kurcalamayla halledebilirler, onlar gibilere IT dilinde ‘lamer’ diyoruz.

                      Yine baska bir nokta, Amerika’da uzun yillardan belli o cemaatin elemanlari inatla o isletim sistemini ureten sirkete girmeye calisirlar, su anda o sirketin kampusunda 300 Turk’un yarisina yakininin o cemaatten oldugunu soyleyebiliriz. Bu gunlerde Apple, Google,FB gibi ‘gozde’ firmalarda Turk sayisi parmakla sayilacak kadar az oldugunu ve ‘o’ sirketin su aralar pek muhendisler arasindan pek gozde olmadigini dusunursek, bu cemaatin yillardir bilincli sekilde o sirkete yogunlasmasi ile o isletim sisteminin Turkiye’de kullanim orani ve operasyon cevirmeye elverisli olmasi acisindan cok anlamlidir.

                      Isletim Sistemini ureten bir firmada calisarak isletim sisteminin aciklari cok daha yakindan takip edip, bu bilgileri Turkiye’de operasyon yapmak isteyen sakirt arkadaslara pekala aktarilabilir.

                    • boraxin Says:

                      O zaman bu durumda Soner Yalçın’a da böyle bir operasyon yapılmışsa ve her kim yapmışsa, şerefsizlik yapmış demeliyim. Hep diyorum her kim bu tür gayriahlaki veya yasadışı işler yapıyorsa, kim olursa olsun bulunmalı ve cezalandırılmalıdır…

                    • Altan Alpay Says:

                      Trojan süphesinin sağlıklı şekilde incelenmesi icin el koyulan harddisk imajlarinin savunmaya verilip tarafsız bilirkişilere inceletilmesi gerekiyor.

                      Dikkat ederseniz ODA TV baskini 7-8 ay oldu, henüz savunmaya imajlar verilmedi. Hatırlarsanız Balyoz’da hala savunmaya verilmeyen CD imajlari var.

                      İşin ilginç yanı Savcılık imajları vermediği gibi kendileri de imajı incelememekte direniyorlar, kaçırmadımsa ODATV imajlarını incelendiğini gösteren bilirkişi uzman raporu yok.

                      Yine başka bir ilginç bir nokta dikkatimi çekmişti, aklımda kalmadığı için şu anda link veremeyeceğim özür dilerim, sanirim Balyoz davasi bilirkişi raporlarının birinin altında imzayı atan kişiyi araştırmıştım. Acaba hangi forensik eğitimlerden geçmiş diye merak etmiştim. İnternette edindiğim bilgiye göre Adalat Bakanlığında IT görevlisi olarak çalısan lisans derecesi bile olmayan bir arkadaş çıkmıştı. ‘Ciddiyet’ açısından dikkatinizi çekerim.

                    • boraxin Says:

                      ”Adalet Bakanlığında IT görevlisi olarak çalısan lisans derecesi bile olmayan bir arkadaş çıkmıştı”

                      Şaşırmadım hiç; amcası, dayısı olanların haketmediği yerlere gelme konusunda bizim ülkemizle yarışacak az ülke vardır herhalde…

                    • Altan Alpay Says:

                      Bir çok IT işlerini yapmak için lisans derecesi gerekmiyor. Örneğin Adalet Bakanlığında bilgisayar ve iletişim ağından sorumlu olan birisi olabilir veya bilgisayariniz çöktüğü zaman telefon edip masanıza gelip ilgilenen IT destek elemanı olabilir.

                      Yanlış olan yetkisi ve yeterli bilgisi olmayan birine böyle bir incelemenin yaptırılmış olması ve akla gelen başka ihtimaller.

                      Bu şekilde incelemeler en azından TÜBİTAK veya Üniversitelerin ilgili bölümlerine yaptırılırsa en azından raporun altına imzayı atan akademisyenler, muhtemelen Prof. ünvanlarını ve akademik namuslarını tehlikeye atmamak için özen gösterirler diye düşünüyorum.

                    • boraxin Says:

                      Doğru diyorsun, ben de zaten konuyu bilmeyen veya işinde uzman olmayan kişilerin yanlış yerlerde olduğunu, yanlış işler yaptığını demek istemiştim.
                      Başkalarından çalarak profesör olanlar gibi mesela…

                    • Olasılıksız Says:

                      Bilgisayar teknolojisinde yapılabilecek şeylerin sınırı yoktur. Bizzat şahit olduğum bir olayda ismi lazım olmayan bir hacker, Atatürk’e hakaret içeren bir belediye web sayfasını 3 dakika gibi kısa bir süre içerisinde tümüyle işlemez hale getirmişti. Evet, abartı için yazmadım. Gerçekten 3 dakika içinde…

                      Şirketlere IT güvenliği kursları veren bir arkadaşım ise danışmanlık için çağrıldığı Başbakanlık Resmi Sitesinin hackerlar tarafından tümüyle çökertildiğinin (içinde tüm dosyalara, kayıtlara kadar) bizzat şahididir.

                      Yani kendinize pek öyle güvenmeyin boraxin arkadaş. İnternetten kolayca bulunacak 3-5 programla dahi sizin bilgisayarınıza erişip hayal edemeyeceğiniz şeyler yapabilirler. Hele hele e-posta adresiniz varsa daha beterlerini de yapabilirler.

                      Ben paranoya seviyesinde güvenlik önlemleri alan bir kişi olmama rağmen bilgisayarımda bir kaç kez dolandırıcılık amaçlı malware varlığını tesadüfen tespit ettim. Bunlardan bir tanesi ekrana tuşladığım her şifreyi uzak bir sunucuya gönderirken yakaladım.

                      Kendinize o kadar güvenmeyin.

                    • boraxin Says:

                      bu trojan konusunun sonu gelmeyecek galiba, ben kendi açımdan bir daha bu konuda bişi yazmamak üzere kapatıyorum…

                  • ihtimal Says:

                    Arkadaslar bu trojan olayi cok uzadi. Bence Soner yalcinin bilgisayarina degil beynine trojan virusu girmis, asil problem orda 😉

                    Cevapla

          • demokrat Says:

            Acracia,

            Hoşgeldiniz,
            Umarım bir dahaki ayrılışınız bu kadar uzun olmaz da o güzel analizlerinizden mahrum olmayız.Aydınlanma adına sizin ve fmeraklı’nın olmayışını eksiklik olarak görüyorum.(Yazmayanlar açısından olaya bakıyorum,yazanlar alınmasın lütfen onlar zaten yazıyorlar)Uzunca bir süredir sadece okuyor ve açıkçası pek tad alamıyorum.
            Yukarda biraz kastımı aşmışım,arkadaşım kusura bakmasın ,düşünsel anlamda bazı sıklet farklarını gözetip ona göre eleştiri yapmam gerekirdi…

            Cevapla

  19. boraxin Says:

    Gözünüz aydın:)
    http://haber.gazetevatan.com/balyozda-ilk-tahliye/407602/1/Gundem

    ben şimdi desem ki, bu mahkeme de hakimi de savcisi da sahtedir veya satın alınmıştır, o yüzden tahliye kararı vermiştir, hoşunuza gider miydi acaba?

    Cevapla

    • ccgursel Says:

      Yani diyorsun ki hepimiz bu isi takim tutar gibi seyrederiz. Onemli olan bizden farkli dusunen insanin tahliye edilmeden yillarca tutuklu kalmasi.

      Gercekler, dogrular ve adalet hic mi hic umurumuzda degil. Hele insanlarin hapislerde surundurulmesi hic umurumuzda degil.

      Cevapla

      • trekking Says:

        Sevgili ccgursel,

        Maalesef öyle. Takım tutar gibi. Hatırlarsanız, Kılıçdaroğlu’nun Köstebek bakanın ismini açıkladığı gün Demokratik bir ülke’de ortalığın yıkılması gerekirdi. Bakalım Yazılı Medya bunu nasıl haber yapacak diye ertesi gün hemen bütün gazetelerin manşetlerine baktım. Bugün Gazetesi, haberi duyurmak şöyle dursun, Tutukluluk süreleri 10 yıldan 5 yıl’a inerse, bu durum yeni acılar’ın yaşanmasına neden olucak diye manşet atmıştı. Veli Küçük ve Danıştay faili’nin resmini basarak.800 tutuklu serbest kalacak diyerek.

        Bunların kafa yapısı bu, Biz bir şey olduğunda ardına bakıyoruz. Sağına, soluna bakıyoruz.Balıklama atlamıyoruz. Bize de ilginç geldiği için ! işareti ile karşılayarak yorumladık haberi.Arkasına bakmak gerek.Gerisi gelecek mi? Ya da bakın canım tahliyeler de oluyor diye zoka mı veriyorlar? Böyle bir şey düşünmek ve söylemek istemem ama ister istemez insan’ın aklına geliyor.Ya da Sencer Albay truva atı mı?

        Boraxin suyu bulandırma ekibinden olduğu için onun baktığı pencere den herşey normal..

        Cevapla

      • boraxin Says:

        o zaman adamı tekrar içeri atsınlar bu mantıga göre…

        Cevapla

  20. boraxin Says:

    belki de Bülent Arınç efendinin son söylediğinin etkisiyle serbest bırakmışlardır, bir kişi bakan da olsa başbakan yardımcısı da olsa veya daha üst düzey biri de olsa böyle bir konuşma yapması yanlıştır…

    Cevapla

  21. Chronic Anonymous Says:

    Birilerinin bilgisayarinda cikan dosyalarin oraya baska birileri tarafindan mi konuldugu, yoksa bilgisayarin kullanicisi tarafindan mi yaratildigi tarismasina karismak degil amacim.

    Ama, Boraxin bey/hanim tarafindan kategorik olarak reddediliyor olsa da, ‘Trojan’la bir bilgisayara dosya yerlestirilmek mumkundur.

    Bu konuyu uzun uzun tartismak yerine Wikipedia’daki su linke bakilmasini oneririm: https://secure.wikimedia.org/wikipedia/en/wiki/Trojan_horse_%28computing%29

    Orada ‘Security’ basligi altinda ‘Trojan’larla nelerin yapilabilcegi su ana basliklar altinda listeleniyor:

    1) Use of the machine as part of a botnet (e.g. to perform automated spamming or to distribute Denial-of-service attacks)
    2) Data theft (e.g. retrieving passwords or credit card information)
    3) Installation of software, including third-party malware
    4) Downloading or uploading of files on the user’s computer
    5) Modification or deletion of files
    6) Keystroke logging
    7) Watching the user’s screen
    8) Crashing the computer
    9) Anonymizing internet viewing

    [numaralandirmayi ben yaptim.]

    Boraxin beyin/hanimin Inglizce bildigini umuyor ve yukaridaki 3nc, 4nc ve 5nc maddelere bilhassa dikkat etmesini bekliyorum.

    Simdi gelelim boyle bir seyin mumkun olmadigini nasil test ettigine: Birisine IP numaranizi verip, ondan, sizin makinaniza bir trojan veya dosya yerlestirerek bunun mumkun olacagini size ispatlamasini beklemek bence ya abestir ya da sadece kendinizi ikna etmekten oteye gidemez.

    ‘Trojan’ yazmak oyle her onune gelenin yapacagi bir sey degil; hayli uzmanlik istiyor. Isletim sistemini ve kullanicinin kullanacagi yazilimi cok ama cok iyi ve derinlemesine bilmek turunden bir uzamanlik.

    Bu farkli bir kafa yapisi gerektiriyor –o kadar ki, isletim sistemini (ya da kullanici yazilimini) yazanlar bile bu kadar ince detaya cogu zaman hakim degildir. Olamazlar da; cunku, butun aciklari kapatmak icin ugrasacak olsalar, o yazilim sonsuza kadar piyasaya surulecek noktaya gelemeyebilir..

    Ha.. baska cozumu yok mudur?

    Tabii ki vardir: Bu tur musibetleri yazanlar para kazanmak icin yazdigindan, uygun kanallardan gidebilirseniz, size bir trojan satabilirler.

    Satabilirler de, uygun kanallari bulmaniz, ve aldiginiz seyin de istediginiz sey oldugunu bilecek kadar konuya hakim olmaniz gerekir –kacak silah almaga gidip su tabancasi ile donmus olmak istemezsiniz herhalde.

    Bu tur trojanlarin fiyatlarinin bir kac (on) bin dolar mertebesinde oldugunu da kaydedersek, ben olsam, sirf yan masadaki zat-i muhteremin hatali oldugunu gosterecegim diye cebimden bu kadar parayi cikarip vermem.

    Hal boyle olunca, yan masada oturan kisiye “hadi, kolaysa, benim makinaya bir trojan yerlestir de gorelim bakalim” demek, bence, komik olmaktan oteye konuyu asiri hafife almak olur.

    Simdi.. basa donecek olursak:

    Boraxin bey/hanim tarafindan kategorik olarak reddediliyor olsa da, ‘Trojan’la bir bilgisayara dosya yerlestirilmek mumkundur.

    Mumkundur de.. muhtemel olup olmayacagi, bu ise gonul/bas koymus kisi(n/ler)in bu is icin ne kadar para/+emek/+uzmanlik ayiracagina baglidir.

    Cevapla

    • boraxin Says:

      Chronic alcoholic bey/hanım:) j/k
      bu konuyu kapatmıştım, hatta kabul etmiştim de, hatta hatta kendime de kızmıştım bu trojan konusunda bilgilerimi güncellemedigim, geri kaldıgım icin veya beni bu konuda bilgilendirenlere de tekrar teşekkür ediyorum, o yüzden yazdıgın başka hiçbir şeye cevap vermeyecegim bu trojanla ilgili…

      Cevapla

      • acracia Says:

        Boraxin rumuzlu okuyucu:

        Chronic anonymous–kronik/muzmin anonim’den kronic alkolik’e nasil gecis yaptiginizi aciklar misiniz? Bu gecisle akliniz sira karsinizdakine laf mi caldiginizi dusunuyorsunuz?

        Cevapla

        • boraxin Says:

          karşıdakine laf çalmak ne demek? bunu açıklarsanız, sorunuza daha iyi cevap verebilirim…

          Cevapla

          • acracia Says:

            uyardiginiz icin tesekkur ederim, boraxin rumuzlu okuyucu. klavyemde k ve l yanyana, “laf cakmak” olmasi gerekiyor, “laf calmak” degil. yanlislik olmus.

            aciklamanizi asagida girmissiniz. kimin icip icmedigi elbette ne sizin ne benim uzerimize vazife degildir. o ayri.

            Cevapla

        • Chronic Anonymous Says:

          Boraxin bey/hanim,

          Isaret ettigi yere degil de parmaga bakmak illetine ducar olanlarin bu kadar cok sayida olmasi eskiden (bir kac asir once) beni sasirtiyordu; ama artik kaniksadim.

          Kaniksamakta hala da zorlandigim, parmaga bile degil de, analizi (z)engin muhayyilelerinin kurbani olmaga feda ederek, alakasiz seylere bakip onlari parmak zannedenler…

          Bu, kisinin kendisini ciddiye alinmak gereken gorevlerin ifasina tayin edilmis olarak imaen takdim etmesi sozkonusu oldugu vakalarda daha bir uzucu hal aliyor.

          Neyse.

          Yine de, icinizi rahatlatmak icin, yazayim: Omrumun hic bir kesitinde alkol ya da uyusturucu iptilam olmadi.

          Cevapla

  22. alp Says:

    cem ersever den kalma bu olaylar ama bilen çok konuşan yok

    Cevapla

boraxin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: