Frederike Geerdink brings to our attention a piece in Today’s Zaman by Etyen Mahçupyan which demonstrates, as Geerdink puts it, that Mahçupyan “kinda lost his mind.” Mahçupyan puts down Western journalists who have been critical of Erdogan for demonstrating a “categorical bias” that is “reminiscent of Breivik.” It is frightening that one of Turkey’s leading intellectuals can no longer distinguish between journalists and mass-murdering psychopaths.
The other thing Mahçupyan appears to have lost is any connection to the facts of the Balyoz/Sledgehammer case, for what he writes about it is utter nonsense. Referring to the London Times article which showed that the Sledgehammer case is based on doctored evidence, he makes two claims. First, that the originals of some of the coup plot documents have been found, and second, that the anachronisms in the documents can be explained by the fact that they were updated in subsequent years. Both claims are patently false.
Here is Mahçupyan:
“However, it has been months since the accusation concocted by the daughter and son-in-law of the number-one suspect in the plot was invalidated. The originals of some documents previously described as “modified” and their copies were found under the floor in a room where classified information was stored in an army building in Gölcük. The Times says that an association referred to in a 2002 document was founded in 2006, and that one of the suspects was in Britain when the coup was being planned, but these are not contradictions. There is a simple explanation: The documents pointing to the existence of the coup plan have been updated on a regular basis since 2003.
…
The most disgusting part of the Times piece is when the author quotes the views of Gareth Jenkins. Jenkins argues that either the authors of the documents had a time machine or that the documents were fabricated. Apparently either he is still living in the time period when he wrote his article, or he does not want to accept the fact that the evidence revealed after his article was published invalidated what he had written before. The authors of the documents do not need a time machine because they are still alive and continuing to update the documents as new evidence is discovered.”
Mahçupyan’s assertion that “the originals of some documents … were found … in an army building in Gölcük” has no basis in fact. All the Gölcük documents that relate to Sledgehammer (and related operations) are digital Word documents located on electronic media (a CD or a hard drive removed from use). Many of them are identical digital copies of the earlier documents. None of these are printed documents with signatures, finger prints, or any other authenticating features. (The Gölcük find does include some paper documents, but these do not relate to Sledgehammer and are not part of the indictments.)
Mahçupyan’s claim that the anachronisms we and others have identified are due to the updating of the original documents is nothing short of absurd. The metadata of all these documents show “last saved” dates from 2002-2003.* The usernames belong to officers on duty in 2003, many of whom have long since retired. The “creation date” of the CDs that contain the documents – recorded in a single session, with no subsequent re-write – is 2003. The names of the officers underneath the documents are those from 2003.
Suppose for an instance that Mahçupyan is right and that the coup plans were updated in subsequent years, say in 2009. This scenario requires us to believe that the officers who updated the documents would (a) alter the system clock of the computers on which they worked to make it look like the documents were last saved in 2003; (b) replace the username on their computers with those of officers on duty back in 2003 to make it look like they were the ones who last saved them; (c) keep the names of the “original” officers on the documents; (d) update only occasional entries, while leaving the bulk of the outdated information (such as references to contemporaneous events in 2003) untouched; and (e) burn the “updated” files on a CD using a computer whose system clock has once again been manipulated to show 2003.
If you are able to convince yourself that all this makes sense, instead of drawing the obvious inference that these documents were in fact produced in later years but made to look like they date from 2003, you have lost all reason.
Mahçupyan seems unaware that his theory also flies in the face of the indictments. Since the only “evidence” of authenticity that the prosecutors can present is the dates and usernames in the metadata, they have based their charges on the claim that the metadata are correct and the CDs and documents date in fact from 2003. In other words, the indictment itself is inconsistent with the files having been updated. If the prosecutors were to now change their line to Mahçupyan’s, they would have to accept that the metadata have been manipulated and account for who did it and why – as well as explain why they think the defendants are guilty even though someone else has clearly put their names on the files.
We had previously discussed at greater length why the updating hypothesis doesn’t hold water, to which the interested reader can turn for more information (in Turkish).
It is one thing to get your facts as wrong as Mahçupyan. It is yet another to put journalists such as Alex Christie-Miller and Gareth Jenkins in the same basket as Breivik. He owes them (and his readers) a big apology.
* Among the hundreds of digital documents found in Gölcük, a single one was originally reported to carry a 2008 date in its metadata. The source of this information turned out to be a recording error the police made in its report. The actual metadata of the document in question shows the date to be “19 February 2003.” See here.
21 Ağustos 2011 11:34
Elkatmis’in todayszaman gazetesindeki aciklamalari Bati Calisma Grubu uzerinden cetin dogan’a bir darbe daha vurdu! Madem bu kadar seffaf bir organizasyondunuz da, neden meclis arastirma komisyonu sizi inceleyemedi??? Eee daha once dedigim gibi, Tayyip amca dort yil daha iktidarda, askeri duzen korkusu ortadan kayboldukca, heryerden cetin dogan ahakkinda belge fiskiracak, bence pinarla dani bu sahtecilik argumanina cok alismasalar iyi olcak, sonunda kivircak yerleri kalmayacak 🙂
21 Ağustos 2011 22:37
Bir tarafta The Times, diğer tarafta TodaysZaman… 🙂
Acaba sınırlı sayıdaki belli takipçileri dışında kimse tarafından dikkate alındı mı bu yazı? 🙂 🙂 🙂
22 Ağustos 2011 00:37
İhtimal, ” Bizimkiler yine iş başında,yeni belgeler imal ediyorlar yakında bir yerlerden daha belgeler fışkıracak”demek istemiş her halde. Daha evvelde her yerden belgeler fışkıracak diye yazmıştı yanılmıyorsam,Aaa bir baktık ki Gölcük’ten fışkırıvermiş.Acaba çaktırmadan uyarıyor mu diye düşünmeden edemedim.
22 Ağustos 2011 01:14
demek dusunmeden geciremedigin zamanlarda oluyor 🙂 bak sen !!!
22 Ağustos 2011 01:59
Bu kadar zekice düşünülmüş bir cevabı yazmak için bayağı zaman harcamış olmalısın,kapasiteni bayağı aşmışsın.
22 Ağustos 2011 03:02
Solmaz Hanım,
Lütfen trolleri beslemeyelim. İlgi görünce şımarıp kendilerini birşey zannediyorlar.
Saygılarımla …
22 Ağustos 2011 12:26
Sayın Can Acar,
Arada bir gülelim istedim,nasılsa malzeme bol.
22 Ağustos 2011 10:24
Kivrikoglu fena yakalandi !!! Hayret boyle bir kurtarma operasyonuna YAS sonrasi katilmasi birazda koltugunu sevdigini gosteriyor ya, bakalim samanin altindan su nasil akiyormus 😉
23 Ağustos 2011 22:56
Ee benim hep soyledigim rezaletleri Kosaner de soyleyince, fakli bir anlayis hakim oldumu beynine solmazcim 🙂 ???
24 Ağustos 2011 14:35
Arkadaş bu haber ajanslara gece yarısından sonra düştü.. Yandaş basın dahi gece 2-3 civarında haber olarak girdiler.
Senin daha basına yansımayan kasetten nasıl haberin oluyor? Haberler daha haber olmadan senin haberin var.
İlginç doğrusu…
24 Ağustos 2011 15:55
Işık Koşaner’den Şok İtiraflar!
http://www.reyhaber.com/index.php?option=com_content&view=article&id=32575&catid=1&Itemid=4
Salı, 23 Ağustos 2011 15:38
http://www.dipnot.tv/10717/Gunun-en-onemli-haberi-GKurmay-eski-Baskaninin-ses-kaydi-da-internete-dustu-.aspx
Günün en önemli haberi: G.Kurmay eski Başkanı’nın ses kaydı da internete düştü
Gündem 23 Ağustos 2011 Salı 15:31
24 Ağustos 2011 16:43
Sayın demokrat,
Bilgi için teşekkür ederim. Bu siteleri takip etmediğim için farketmemişim. Demek ki, büyük medya grupları geç kalmış haber yapmakta..
24 Ağustos 2011 17:43
Ben de takip etmiyorum,siz ihtimale öyle deyince,bir araştırayım dedim,acaba?Dediğiniz gibi şüpheci olduk galiba.
24 Ağustos 2011 15:42
İhtimal,
Genellikle bu ülkede birtakım doğrular ortaya çıktığında kraldan çok kralcılar bilerek ve isteyerek sapla samanı birbirine karıştırıp şu tür yorumlar yapabiliyor;
”..bunların hepsi vatan haini,yıpratmaya çalışıyorlar vs vs”. Yani bu hesaba göre tapu dairesinde bir memur rüşvet aldığında ya da mesela bir polis işkence yaptığında toplumsal refleksimiz şu olacak;”aman devlet kurumudur yıpratmayalım”.Değilse neden insanlar yanlışlığı gösterene hain muamelesi yapar da,yanlışlığı yapanı koruma refleksine girer anlaşılır şey değil.Öncelik bu konuşmaları internete düşüren değil de bu konuşmaların özü(arızalar)olduğunda bir kademe daha yol aldığımıza inanacağım. Ayrıca burada konu edilen yanlışlıklar öyle ”çuvaldızla,herkes hata yapar demekle” geçiştirilecek yanlışlar değil.Bir ülkenin kaderini,insanların yaşamını,geleceğini,herşeyini ilgilendiren yanlışlıklar.
Tek tek bu rezaletleri ortaya koysak ne olur,zaten konuşan ortaya koymuş herşeyi;
* ”Şimdi ben desem ki yetkililere yav bizimkiler mayın döşemişlerdi 10 sene evvel 20 sene evvel başıboş bırakıp gitmişler ne derler?”(Kendi çocuklarımızı öldürdük)
* ”Eğitim zafiyeti nedeniyle terörist diye masum erimizi kendimiz vurduk.”(Kendi çocuklarımızı öldürdük)
* ”Sınır karakollarımız hatalı yapılmış, Hantepe de hatalı. Halimiz tam bir kepazelik.”(Kendi çocuklarımızın ölümüne sebep olduk)
* ”İhadan görüntü gören komutan mutlaka operasyona müdahale edip sevk idare etmeli…İşte bu hantepe mantepe olayında operasyon yapan komutan daha doğrusu sorumlu…Ama ekrana bakan komutanlık civardaki komutanlığımız ona müdahale etme yetkisi yoktu. Böylece bir koordinesizlik oldu zamanında müdahale edemedik.”İHA konusunda yazılanlar doğrulanıyor,yani halk vergi veriyor,bu vergilerle silah alınıyor ama nedense adam gibi kullanılmıyor.Bu arada yazıp çizenlere atılan iftiralar ve yandaş karalamaları yapanlar maalesef hiç utanmıyor)
* ”Elimizdeki teknik imkanları kullanamıyoruz, eğitim ve tatbikatımız zayıf.”(Bu işi yıllardır beceremiyoruz)
* ”Lütfen çıkartın. Öyle şey yok.artık herşeyi yasal zemine oturtmak zorundayız. Herkesin gözü üzerimizde.”
(Buradaki ”artık” kelimesinin anlamını çözmeyi yıllardır anlamamakta direnen gerizekalılara bırakayım diyorum ama onlar anlamamakta ısrarcı sanırım)
* ”En acısı da silahını da bırakıp da gidenler. Roj tv silahın numarasını da beraber gösteriyor. Öyle mi? Silahın numarasınıda gösteriyor,Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor.”(Tamamen kişilikle ilgili bir durum,hatalı atama ve tayin politikası)
* ”Bizi sıkıntıya sokan konulardan bir tanesi emir komuta birliğini bazen sağlayamıyoruz.” (E bu zaten herşeyin itirafı,bu yoksa silahlı bir kuvvet asla başarılı olamaz)
Daha önceki yazılarımda okul sonrası eğitim(seçim ve liyakat) devriminden bahsettiğimde benzer şeyleri kastetmiştim,okuyanlar hatırlar,belki bazılarına antipatik gelmişti ama işte gerçek kabak gibi ortada duruyor.Tabii bu haber yanlışta olabilir ya da karşı çıkanlar olacaktır, ama gerçekler değişmez.
24 Ağustos 2011 16:55
Kanaatimce haber doğrudur.. Belki Koşener değildir ama üst düzey bir subayın konuşması olduğu izlenimi oldukça yüksek…
Konuşma içeriğinde özeleştiri yapılması olumlu bir gelişme… elbette çok sayıda eleştirilecek yönü de var. Ancak ben farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Koşaner istifa etti gitti. Bu kasetler belli ki 5-6 aydan eski. Bunlar neden daha önce basına yansımadı? Şu anda bunların verilmesinin istifa etmiş eski bir komutan üzerinde etkisi yok.
Peki içeriğe bakınca ne görüyoruz? Silahlı kuvvetlere karşı :” Vay anasını… rezilliklere bak” dedirtecek bir sunumla veriliyor. Zarar gören kim? TSK’nın tüzel kişiliği…
Eğer amaç TSK’yı eleştirmek ise daha önce servis edilebilirdi. Şimdi verilmesi TSK’nın PKK’ya karşı oldukça başarılı görülen son girişimlerinin gölgelenmesi olabilir mi?
Yoksa arkada başka planlar mı var?
Çok mu şüpheci olduk ne?
24 Ağustos 2011 17:56
Yazan veya siteye koyanların amaçları konusunda hemfikirim.Beni rahatsız eden dediğim gibi kraldan çok kralcılar.Zaten konuşma çok içten,kurumuna değer veren,yanlışları gösteren,ahlaklı,kendi içinde tutarlı bir özeleştiri ve ders.Ben olaya diğer yönden bakıyorum,yani postal meraklıları yönünden,her defasında rezil oluyor ve asla vazgeçmiyorlar.Burada söylenenlerin çoğunu daha önce yazan gazete ve portallar için yapılan peşin peşin yargılar geliyor aklıma.Cehalete ve bilgisiz fikre dayanamıyorum.
24 Ağustos 2011 22:32
Sayın demokrat,
Sizin rahatsız olduğunuz konu kadar beni rahatsız eden kısım da askerin şamar oğlanına döndürülmesi…
Orduda muhakkak pek çok yanlışlıklar, saçmalıklar, beceriksizlikler söz konusudur. 3-5 kişinin çalıştığı şirketlerde dahi bir sürü hata, beceriksizlik vs. olurken 700-800 BİN askerin olduğu türkiyenin en büyük kurumlarından birinde bu tür hatalar olması da doğaldır.
Hata yapmak insani bir şey. Elbette Hantepe’de siperleri yanlış düzenleyenler bunu bilerek isteyerek kendilerini riske atmak için yapmadılar. Bu tür hatalar muhakkak tespit edilmeli ve sorumluları hakkında gereken işlemler yapılmalı, gerekli düzeltmeler de yerine getirilmelidir.
Bir sistemin düzgün işlemesinin yegane yolu düzenleyici ve önleyici işleme yönelik denetleme yapmaktır. Şimdi bunlar kurumsal olarak hem ordu içinde, hem de devletin ilgili organları tarafından yerine getirilmelidir. Yoksa kantindeki askere 250gr kaşarı verip “bundan 100 tane tost çıkartacaksın, aksi halde parasını senden alırım” diyen asker de eleştirilebilir.
Beni en çok rahatsız eden konu, askerin sürekli beceriksiz, hatalı, devlet düşmanı vs. gibi gösterilmesi için yürütülen kapsamlı ve planlı çabalardır. Aynı gayret polis teşkilatı için ortaya konsaydı belki de 100 katı rezillik görecektik.. Veya MIT, veya bir başka büyük kamu kuruluşu…
Vaktiyle uğraşmak zorunda kaldığım SSK kurumunun içinde olduğu aymazlığı, hukuk tanımazlığı, beceriksizliği görüp şok geçirmiş ve bir devlet kurumu böyle olamaz… bu mümkün değil, hayal olmalı diye düşünmüştüm.
Kısacası, neyin ne olduğundan çok nasıl sunulduğu benim daha fazla ilgimi çekiyor.
Bir de, konuyla ilgisiz ama D.Feneri savcısı neden görevden alındı? Galiba şikayet edilen savcılar içinde tuzu kuru olmayan bir o vardı ki başka 800 şikayetin önüne geçmiş adam. 🙂
25 Ağustos 2011 01:13
Tabii ki sağduyulu olarak söylediklerinize katılmamak mümkün değil.Ama işte bazı iş kolları direk yaşama kumanda ettiği için maalesef hata kaldırmıyor.Bunu söylerken içim yanıyor ama balık baştan kokmuş, çözüm yöntemi ise bazılarının yaptığı gibi bu yıpratıcı ve aşağılayıcı davranış biçimi değil kesinlikle.İhtiyacımız olan zihniyet devrimi.Yani mezun ettiğimiz teğmenin bütün amacı kurmay olup,yurtdışı görevleri kapmak,bazıları ölümle burun buruna yaşarken ballı görevlerde keyif çatmak,daha iyi maddi şartlar yakalamak,üç beş sene kıdem almak,general olup bir sürü olanaklar elde etmek olmamalı.Şimdiki sistem maalesef bunu üretiyor.Yaşamım boyunca amacı bu olmayan çok az kurmay subay gördüm.Bu düşünce sisteminin çok geniş bir açıklaması aslında toplumbilimciler ve psikologlar tarafından yapılabilir.Böyle bir araştırma da görmedim açıkcası.Yani Anadolu’nun bağrından kopup gelen,çoğu sıradan ve altgelir grubuna dahil çocuklar nasıl oluyorda bu hırslı ve aç kişiliğe bürünüyorlar.Bozukluk uzunca bir süredir sistemde çok yazık ki.Bu arada olan her durumda kahramanca yaşamını siper eden diğerlerine oluyor…
25 Ağustos 2011 15:26
Demokrat,
Kosaner’in ikinci ses kaydi da yayinlanmis; Balyoz’la ilgili bolum ilgi cekici:
————–
Koşaner’in 2. ses kaydı internete düştü
25.08.2011 – 12:42
ERGENEKON HAKKINDA BENDE BİR ŞEY BİLMİYORUM. AMA BALYOZ HAKKINDA BİRŞEYLER SÖYLEYEBİLİRİM
GENEL, SİLAHLI KUVVETLERİMİZİ SIKINTIYA SOKAN BAZI OLAYLARDAN BAHSETMEK İSTİYORUM. BİR TAKIM ELE GEÇEN BULGULAR NEDENİYLE SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN PEKÇOK PERSONELİ MAALESEF ÇEŞİTLİ SUÇLAMALAR NEDENİYLE SORUŞTURMA ALTINDA. BAZILARI TUTUKLANDI, ÇIKTI TEKRAR GİRDİ. TEKRAR ŞEYAPTI. BİRTAKIM OLAYLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ. EN BÜYÜĞÜ İŞTE ERGENEKON DİYE BİR OLAY ÇIKTI. ONUN TAM TEFERRUATINI BEN DE TAM OLARAK YAV NEDİR BU ERGENEKON. NERDEN ÇIKTI. KİM NE HALT ETTİ FİLAN. ÇEŞİTLİ İDDİALAR VAR BEN DE BİLMEDİĞİM İÇİN BİRŞEY SÖYLEMEK İSTEMİYORUM. AMA BALYOZ HAKKINDA BİRŞEY SÖYLEMEK İSTİYORUM. BALYOZ DENEN OLAY HAKKINDA SÖYLEMEK İSTİYORUM.
BALYOZLA İLGİLİ, BİZDE HERŞEY İMHA EDİLMİŞTİ. HERŞEYİ İDDİANAMEDEN ÖĞRENDİK
ŞİMDİ BALYOZ DENEN YANİ 1. ORDU KOMUTANLIĞI KARARGÂHINDA 2003 YILINDA YAPILAN BİR PLAN SEMİNERİNDEN DOLAYI ORTAYA ATILAN BU İDDİALAR HAKKINDA BİRŞEYLER SÖYLEMEK İSTİYORUM. ARKADAŞLAR, BU OLAYLA İLGİLİ SEMİNERLE İLGİLİ EVRAKLARIN HEPSİ İMHA EDİLMİŞ OLDUĞU İÇİN OLAY ORTAYA ÇIKINCA BİR ŞEY BULAMADIK. ARAŞTIRDIK GENELKURMAYI, KARA KUVVETLERİNİ, 1. ORDUYU YA NEDİR BU NE DİYORLAR BUNLAR FİLAN. BALYOZ MALYOZ HİÇBİR EVRAK BULAMADIK. BİR TANE MESAJ ÇIKTI. BUNUN İÇİN BİR GİRİŞİM YAPAMADIK. BEKLEMEK ZORUNDA KALDIK. BİLİYORSUNUZ BİR GAZETECİ GİTTİ BİR ÇUVAL EVRAK VERDİ FALAN CDLER MİDİLER. O GAZETECİYE. O DÖNEM İÇERİSİNDE O CDLERİ DE ELE GEÇİREMEDİK. BİZE NE KADAR DOĞRU YAZILDI NE YAPTI ONU DA BİLEMİYORUZ. NE ZAMAN Kİ İŞ İDDİANAME HAZIRLANDI VS. BU CDLER ELİMİZE GEÇTİĞİ ZAMAN OLAYIN NE BOYUTTA OLDUĞUNU NEYİN İDDİA EDİLDİĞİNİ AÇIK AÇIK ANLADIK.
BALYOZDA, BİZE ÜZEN TARAF NEYİMİZ VAR NEYİMİZ YOK ÇALDIRMIŞIZ.
KONUŞMALARIMIZ DÂHİL.NE KONUŞUYORSAK VAR ADAMLARIN ELLERİNDE, NAMERDİN ELİNE MALZEME VERDİK ŞİMDİ BİZİ ÜZEN TARAF ARKADAŞLAR BİRİNCİ ORDUDA HER ŞEYİMİZİ ÇALDIRMIŞIZ. HER ŞEYİMİZİ. SEMİNERLE İLGİLİ SEMİNERLE İLGİLİ NEYİMİZ VAR NEYİMİZ YOK ÇALDIRMIŞIZ YETKİSİZ KİŞİLERE ULAŞMIŞ KONUŞMALARIMIZ DÂHİL. ESAS REZALET BU. NASIL BU OLUR YAV, NASIL BU OLUR. NE KONUŞUYORSAK VAR ADAMLARIN ELİNDE. SIKINTI BURDA. BU REZİLLİĞİ YAPMIŞIZ. BALYOZUN HİKAYESİ BU. SUÇ OLAN KISMI DA İŞİN İÇERİSİNDE OLABİLİR, ONU BURADA KAYDI-İHTİYATLA SAYIYORUM. AMA BUNLAR HEP BİZİM ALEYHİMİZDEKİ KİŞİLERİN ELİNE ÇOK GÜZEL MALZEME VERDİ. MAALESEF NAMERDİN ELİNE MALZEME VERDİK. BALYOZUN, GÜNAHI, VEBALİ 1.ORDUYA AİT.KARARGÂHTAN BÖYLE PLANLAR NASIL DIŞARI ÇIKAR İZAHI YOK KİM VERDİ, BİZ VERDİK. BİZ VERDİK. HİÇ KİMSEYİ SUÇLAYAMAYIZ. BUNLARIN GÜNAHI, VEBALİ, HATASI KOSKOCA BİRİNCİ ORDUDA BİR PLAN SEMİNERİ YAPILIYOR TÜM PLANLAR TÜM TEFERRUATIYLA MİLLETİN ELİNDE ŞİMDİ. BİR DE BU REZALET VAR. NASIL OLUR YAV, BİR ORDU KARARGÂHINDAN BU BİLGİLER NASIL ÇIKAR YAA. NASIL ÇIKAR İZAHI YOK. İZAHI YOK.
————————
Gariptir, Kosaner sahte belge cetesinden falan bahsetmiyor, karargahtan boyle planlar nasil cikar diye feveran ediyor. Onun cephesinden bakinca hakli tabii adam, kozmik oda yolgecen hanina donmus diye dusunuyor olsa gerek…
Genelkurmay baskaninin kendi kurmaylarina “bu planlar nasil disari cikar, izahi yok” dedigi bir ortamda sayin Dogan ve Rodrik planlarin sahte oldugunu kamuoyuna, saniklar da mahkeme heyetine ikna etmeye calisacaklar…
Can Acar’in klasiklesen sozuyle bitireyim ben de…
Kolay gelsin!!!
25 Ağustos 2011 17:44
Fmeraklı,
Hoşgeldin.
”NE KONUŞUYORSAK VAR ADAMLARIN ELİNDE. SIKINTI BURDA. BU REZİLLİĞİ YAPMIŞIZ.” diye söylenen birisinin de dinlenmesi çok ironik değil mi?Ben açıkcası TSK’nın en üst düzey yetkilisini bile bu kadar net dinleyebilecek kudreti çok merak etmeye başladım.Hayır yukarda söylediğimi tekzip etmiyorum, burada bence önemli olan içerik, ama merak etmeden de duramıyorum.
Şu konuya bir açıklık getirelim, artık aklıbaşında hiç kimse burada bir suç yok diyemiyor.Defaten tartıştığımız gibi birtakım suç unsurları var ama bütün bunları ”bakın Koşaner’de itiraf etti” diyerek sanki orada yatan herkes suçluymuş ve gerçekten dört başı mamur bir darbe planı yapmışlar gibi toptan suçlamak yanlış.Tüm söyledikleri doğru olsa bile bu cümlelerden bunlar darbe planıdır anlamı çıkarmak biraz zorlama olur.Zaten sanıklar da ele geçen belgelerin çoğunluğunun gerçek belgeler olduğunu kabul ediyorlar ki bunlarda rutin işler dışında herhangi bir suç unsuru yok.Temel dayanak cd ve onun da gerçekliği çok su götürüyor.Bir de , başka bir bakış açısıyla bakarsak;mesela orada yazılan birtakım listelerde kendi rızası dışında adları geçen şahıslar var ki bunlar hakkında yapılan suçlamaların hiçbir yasal dayanağı yok;
”Seni bu listeye yazmışlar”, ”kim yazmış”, ”sözde şu şahıs yazmış”, ”iyi de benim haberim yok,kaldı ki ben o düşüncede bir insan değilim”, türü savunmaları devamlı okuyoruz ve inanıyorum ki doğrudur.Büyük bir kaos ve kargaşa var,inşallah daha vicdani ve daha berrak bir ayırım yapılır.
Diğer kepazelikler ise tabii büyük bir sorunsal ve temizlik bir şekilde sürüyor. Bugün hiç hazzetmem ama Fatih Altaylı bile dayanamamış yazmış, ”siz ne demek istiyorsunuz?” diye.
26 Ağustos 2011 01:44
Selam Demokrat,
Yorumunun en basinda altini cizdigin ironi belki de meselenin en acikli kismini olusturuyor. Konusmanin nerede, kimlerin katilimi ile yapildigins iliskin bir arastirma karargahta suruyordur muhtemelen, ama 1. Ordu’nun kozmik odasindaki belgelerin orada gorev yapmis bir subay tarafindan cikarildigi, savciliga cesitli vesilelerle ihbar mektuplarinin (delil karartma, islak imza, golcuk vs) ordu icinden ulastirildigi dusunuldugunde bu dinlemenin de o toplantiya katilan isimlerden biri tarafindan gerceklestirilmis olmasi ihtimali yok degil acikcasi.
Ikinci paragrafta yazdiklarinin da tamamina katiliyorum. Bu dava kapsaminda kimi isimlerin beraat etmesi kuvvetle muhtemel, benim de temennim yargi surecinde suclu ve sucsuzun adil bir sekilde birbirinden ayrilmasi, kurunun yaninda yasin da yanmasini mazur gormek mumkun degil ve Balyoz da bu anlamda bir istisna degil tabii ki…
26 Ağustos 2011 14:40
Fmeraklı,
Konuşmaların nerede yapılmış olabileceğine dair tahminler bugünkü gazetelerde var,şekil olarak ise dışardan dinleme olabileceği yazılıp çiziliyor.Bilemiyoruz,ama,şu bir gerçek ki konuşmalar çok net.
Yazdıklarımın ikinci bölümüne katıldığını söylemişsin,işte beni kaygıya düşüren asıl konu bu.Zaman zaman kafamda soru işaretleri dolaşıyor ve bu dışardan kaynaklı ‘dizan mühendisliği’ teoremi algımı karıncalandırıyor doğrusu.
26 Ağustos 2011 14:43
‘dizayn’ olacaktı tabii ki, ‘y’ basmamış.
25 Ağustos 2011 19:28
fmerakli,
Bu yazdığın yorum vicdan veya blue rumuzlu, burada yeni arkadaşlardan gelse “harekat planı ve darbe planı arasındaki farkı bilmiyorlar” diyeceğim. Senin öyle bir bahanen de yok.
Koşaner açıkça plan seminerinden bahsederken sanki Balyoz darbe planını itiraf ediyormuş gibi göstermeye çalışman kötü niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Kolay gelsin …
26 Ağustos 2011 01:57
Kosaner, Balyoz haberi Taraf’ta yayinlandiktan sonra isin uzerine gittiklerini ve evraklar imha edilmis oldugu (ve tabii 1. Ordunun kozmik odasi halihazirda bosaltilmis oldugu) icn iddianame hazirlanana kadar bir sey bulamadik, sadece bir tane mesaj bulabildik diyor. Acaba o mesajin icerigi ne idi, ben hayli merak ettim. Ayrica Kosaner’in de olayin icerisinde suc olan kisim olabilecegini ifade ettigi, belgelerin uretildigi gibi bir anlam konusmasindan cikmadigi da kanimca gayet acik.
AYrica bu iyi niyet, kotu niyet meselesi de degil, adamin ne dedigi ortada zira…
26 Ağustos 2011 05:07
YAhu can kardesim, biraz makul olsana!!! adam resmen belgeleri caldirmisiz diyor. sen neden bahsediyorsun hala? Pinar ve daninin zirt pirt sahte dedikleri delilleri 1. ordudan caldirmislar iste. daha ne duymak istiyorsunki ben anlamiyorum????
Kaldi ki bunlarin hic biri buyuk surprizler degil olsa olsa, malumun ilanlaridir!!!!
26 Ağustos 2011 08:11
Daha önce de yazmıştım “fmerakli’yı kazıyınca altından ihtimal çıkıyor” diye.
İnanmayan yukarıdaki iki yorumu karşılaştırsın.
Her ikisi de bu blogu çok uzun zamandır takip eden bu iki arkadaşın plan semineri ile balyoz harekat planı arasındaki farkı bilmemeleri mümkün değil. Bu durumda tek ihtimal kalıyor:kasıtlı olarak dezenformasyon yapıyorlar.
Kemal, Olasılıksız ve demokrat da yorumlarında yeterince açıkladı. Başka söze gerek yok.
Okuyun ve düşünün …
25 Ağustos 2011 22:38
Sayın fmeraklı,
Ne kadar zorluyorsunuz böyle? Koşener’in zekasıyla mı dalga geçiyorsunuz, yoksa bizimkiyle mi? Bakalım şimdi:
“ŞİMDİ BALYOZ DENEN YANİ 1. ORDU KOMUTANLIĞI KARARGÂHINDA 2003 YILINDA YAPILAN BİR PLAN SEMİNERİNDEN DOLAYI ORTAYA ATILAN BU İDDİALAR… ”
diye başlamış söze.. yani Balyoz diye bahsettiği şey seminer ve planlar… Bunların gizli evraklar olduğunu zaten Çetin Doğan en başta “Dünyaya rezil olduk… tüm planlarımızı öğrendiler” diyerek dile getirmişti.
Bu seminer kayıtlarının, planların vs. ele geçirilmiş olması elbette feci bir ihmal ve güvenlik açığı… Ama bunu “darbe planlarını kaptırmışlar” diye yorumladığınızda komik oluyor.
Kaldı ki ben konuşmanın genelini oldukça samimi buldum. Koşaner’in söylediklerini Ahmet Altan çıkıp söylese herkes çıkıp ayakta alkışlardı herhalde..
Son olarak: Neden bu konuşmanın tümünü dinleyemiyoruz da kırpık kırpık kesilmiş bölümlerini dinleyebiliyoruz. Belki de adam “Bu Balyoz sahtekarlığın zirve noktasıdır” diyor. Kesmedikleri yönünde bir teminatınız var mı? O yüzden çıkarsamanız yanlış!
Biz ancak duyduklarımız kadarıyla yorum yapabiliriz.. duymadıklarımız hakkında değil.. Hani Papanın Newyork’u ziyareti hesabı… 🙂
26 Ağustos 2011 02:10
Oncelikle egri oturalim, dogru konusalim. “Sinira mayin dosedik, simdi yerlerini bilmiyoruz; kendi askerimizi alnimizdan vuruyoruz, emir komuta birligini saglayamiyoruz, IHA’lari etkin kullanamiyoruz, tim komutanlari silahini birakip kacip gidiyor, iki PKK’li otuz askeri kaciriyor” vs gibi ifadeleri Ahmet Altan ya da yandas denilen basindan herhangi biri yazmis olsa idi karsiliginda alkis degil hakkindaki suc duyurusu icin savciliga ifade vermek icin davetiye alirdi. Bu nereden biliyoruz, Altan vb. bircok gazeteci yukaridaki ifadelerin cok daha hafiflerini yazilarinda yazdiklari icin haklarinda bugune degin onlarca dava acildi da oradan biliyoruz.
Sizi tenzih ederek soyluyorum ama Kosaner’in ses kaydindaki kimi tespitleri Altan yazmis olsa idi bu forum da dahil pek cok mecrada asker dusmani, vatan haini vs. ilan edilirlerdi…
Konusmanin kesilerek yayinlanmis oldugundan yola cikarak yaptiginiz tespitte haklilik payi var, ama ben de zaten bu nedenle duyduklarim kadariyla yorum yaptim. Zira siz de Kosaner’in “Bu balyoz sahtekarligin zirve noktasidir” benzeri bir ifade kullandigi yonunde teminat veremeyeceginiz icin, Kosaner’in sozlerini o yone cekecek sekilde yorumlamak, cikarsamak da yanlis olacaktir elbette…
26 Ağustos 2011 04:09
Konuya yazdığım ilk mesajımda sizin belirttiğiniz hususlarla ilgili görüşümü yazmıştım. Ordunun düşünülenin dışında zaaflar içinde olması elbette her türlü eleştiriye açık bir durum. Ama bunları bir devlet kurumunun zaafları ve ayıpları olarak ayrı bir kategoriye koymamız lazım.
Ahmet Altan kısmına fazla girmeyeceğim… Kendisi zaten asker düşmanı olduğu için bunlardan kat kat fazlasını söylemesine engel olan tek şey hakaret sınırını aşma endişesidir. Askere “şehit” demekten dahi kaçındığını açık açık itiraf eden bir adamdan başka türlüsü de beklenemez zaten.
Ancak, burada 2 husus var ki; ben bunların saptırılmasına karşıyım. Öncelikle Koşaner kesinlikle Balyoz’un doğruluğuna ilişkin bir tespit dile getirmiyor. Söylediği 2 şey var: Bunların evraklarını imha etmişiz… Ne olduğunu bilmiyoruz, iddianameden sonra öğrendik… Bu zaten daha önce de dile getirildi. Bunun “bak biz bu darbe planlarını imha ettik” itirafı gibi ortaya konulması doğru değil… Benim o konuşmadan anladığım;
– “Bizim elimizde basında çıkan haberlerle ilgili bir şey yok… aradık taradık bulamadık.. ne olduğunu biz de anlamadık” şeklinde…
İkinci olarak; Koşaner’in Balyozla ilgili ifadesinde “iddia” diye bahsettiği konuda iddiaların doğru olabileceğine dair tek bir emare yok. Sadece “kaydı-ihtiyatla” söylediği “suç olan kısım da olabilir.” sözleri var ki, konuşma bütünlüğü içerisinde bakıldığında bunu sadece bir olasılık şeklinde dile getirdiği gayet açık. Çünkü asıl üstünde durduğu şey güvenlik zafiyeti, tüm planların, kayıtların vs. başkalarının eline geçmesi…
Diğer taraftan, ainesi iştir kişinin misali, Koşaner; Hasdal ziyareti ve “e-açıklaması” ile balyozdan yargılananlara verdiği desteği açıkca ortaya koymuş birisi… Hatta açıkca G.Kurmay olarak mahkemenin tutumunu kurumsal düzeyde eleştirmiş birisi… Sözcüklerinin arkasında başka şeyler aramamız pek usturuplu olmaz.
Bütün bu konular tek tek tartışılabilir ama ben yine en başta sorduğum soruya dönmek istiyorum… 5-6 ay önce kaydedilen bir kaset niye bugün ortaya çıktı? Amaç nedir? Mazallah Koşaner istifa etmeseydi birileri bu kasedi veya başka kasetleri önüne mi koyacaktı?
Ya da Koşaner istifa edince oyun bozuldu.. kaset ellerinde patladı da boşa gitmesin diye mi yayınladılar?
Yani ortada dönen büyük dolaplar var. Son bir kaç yıldır bunlara hepimiz seyirciyiz. Baykal kasedi, MHP kasetleri, asker kasetleri, hatta basına hiç yansımayan Başbakanın “Üçe kapatalım” veya “Denktaşı devreden çıkartalım” kasetleri…
Tüm bu sürecin sıradan, masumane ve demokratikleşme evreleri olduğu kanısını ne yazık ki taşımıyorum. Kanımca ciddi ve profesyonel bir yapının toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız.
Sonumuz hayrolur inşallah.
24 Ağustos 2011 08:40
ihtimal,
Hangi rezaletten bahsediyorsun, tek tek bu rezaletleri ortaya koyda tartışalım. Zavallı küçük ihtimal, komutanın ne yapmak istediğini bile okumaktan acizsin. Komutan kendisini ve kurumunu eleştirmez aksaklıkları belirlemez ise, kurum nasıl daha iyiye gider? Acaba hangi devlet kurumu geçmişte yanlış yapmamış veya hangimiz geçmişte yanlış yapmamışız veya yapmamaktayız. Sen hiç mi yanlış yapmadın? Önemli olan yapılmış olan yanlışlardan geri dönmek ve bir daha aynı yanlışı yapmamaktır.
Ayrıca çuvaldızı da kuruma da batırmak gerekiyor. Bu konuşmalar internete nasıl düştüğünün peşine düşmek ve sorumlularını yakalamak kurumun işi olsa gerek.
24 Ağustos 2011 12:10
Sayın trasaby;
sayın Can Acar trollere fındık,fıstık atmayın,pardon,”beslemeyin ”demişti.
25 Ağustos 2011 02:25
🙂 Evet, yavas yavas gelisme var
25 Ağustos 2011 22:44
Good Bye cetin dogan…. isik kosanerin ikinci ses kaydina bakilirsa, cetin dogan yattigi kodesten hayat boyunca kurtulamayacak!!!!! 1 ordudaki butun documanlar imha edilmis, edilemenyenler ise “caldirilmis”. Baransuya verilen dokumanlardan bahsediyor. Bize ne dusuyor? HArvard comunity nin bunlari biraz oince bilmesi icin elimizden geleni yapmak. Olayin vahameti karsisinda, suanda uzuntuden baska birsey dusunemiyorum. Ne kadar zavalli yaratiklarsiniz ve farkinda degilsiniz!!!
26 Ağustos 2011 12:13
Fmerakli,
Aklina gelen tum aksakliklari samimiyetle soyleyen bir kurum liderinin 1. Ordu’da yapilan hirsizliktan dem vurarak orijinal planlarin (Yunanistan’la savas plani) caldirilmasini elestirdigini okudum ben bu haberde.
Sen gercekten, Kosaner’in balyoz darbe planinin kozmik odadan calindigini soyledigini mi anladin bu haberden?
Zekanla ilgili bir problem oldugunu zannetmiyorum ama gorunen o ki niyetinle ilgili bir problem var.
Dezenformasyon firsatini kacirmamissin.
26 Ağustos 2011 16:47
“ihtimal” e fazla bulaşmayın ve engellemeyin lütfen ! “Evrim Başladığı yere döner mi ?” konulu tezim için kendisinden yararlanıyorum…. Kendisini okudukça, güvenim artıyor.
27 Ağustos 2011 07:51
Bilimle ugrasman beni sevindirdi. Ustelik darbeden daha cok isimize yaracagini da anlama ihtimalinde ustune bal kaymak 😉